• Sonuç bulunamadı

Obezite; vücuttaki yağ kütlesinin yağsız kütleye oranının aşırı artışı sonucunda, boya göre vücut ağırlığının istenilen değerin üzerine çıkmasıdır (Çıtak-Akbulut vd., 2007). Obez insanlardaki ortak nokta, alınan kalorinin ihtiyaçtan ya da harcanandan daha fazla olması durumudur (Usman, 2007).

Obezitenin gelişimi genler ve çevresel etmenlerin etkileşimiyle ortaya çıkmaktadır (Babaoğlu ve Hatun, 2002). Fiziksel aktivitenin azlığı, yanlış ve aşırı beslenme obeziteye yol açan en önemli nedenlerdir. Diğer taraftan genetik, fizyolojik, psikolojik, nörolojik faktörler ile çevresel ve sosyokültürel koşullar obeziteye neden olan etmenler arasındadır (Babaoğlu ve Hatun, 2002).

Dünya Sağlık Örgütü tarafından obezite, “sağlığa zarar verecek derecede vücutta aşırı yağ birikmesi” şeklinde tanımlanmaktadır. Yetişkin erkeklerde beden ağırlığının ortalama %15-20’sini, kadınlarda ise %25-30’unu yağ dokusu oluşturmaktadır. Erkeklerde bu oranın %25, kadınlarda da %30’un üstüne çıkması hali obezite olarak değerlendirilir (T.C. Sağlık Bakanlığı, 2017).

Obezitede vücut yağının toplam miktarı kadar, vücutta dağılımı da obezitenin riskleri açısından önem teşkil etmektedir. Vücudun yağ birikimine göre iki tür obezite tanımlanmaktadır. Bunlardan birincisi jinoid tip obezite, diğeri ise android tip obezitedir. Vücudun enerji depolarından olan yağlar, trigliseritler şeklinde yağ dokusu içerisinde depolanmaktadırlar. Adipoz dokunun bedenin farklı bölgelerinde

18

yayılımı genetik kontrol ile gerçekleşir, erkeklerde ve kadınlarda farklılık gösterir (Ballı, 2013).

Beden ağırlığını etkileyen önemli nedenler arasında öğün düzeni ve sıklığıda bulunmaktadır. Öğün sayısı günde üç veya daha fazla olup öğünlerini düzenli olarak tüketen bireylerin, öğün sayısı günde bir veya iki kez olan ve düzensiz beslenen bireylere göre daha az sıklıkta obezite görülmektedir. Enerji tüketimi ve enerji alımı arasındaki ilişki negatif veya pozitif enerji dengesini ortaya çıkararak beden ağırlığını değiştirmektedir. Yetişkinler senede ortalama bir milyon kkal harcarlar. Burada enerji tüketimine karşı enerji alımında yapılacak % 5’lik bir hatanın vücut ağırlığında 7 kg kadar değişime yol açtığı belirtilmektedir. Buna bağlı olarak obezite, sadece enerji alımının, enerji tüketiminden fazla olduğu zaman olmaktadır. Bugün çevremizde limitsiz şekilde kolaylıkla elde edilebilen, çok ucuz, oldukça lezzetli ve enerjiden zengin gıdalardan bolca bulunmaktadır. Bu duruma düşük fiziksel aktiviteli yaşam tarzı da eklenmiştir. Bu çevresel şartlar yüksek enerji alımına, düşük enerji kullanımına yol açmaktadır. Pozitif enerji dengesi ise beden kütlesini arttırmaktadır. Obez bireylerin fazla yeme isteğinin, aile çevresinden öğrenilen bir alışkanlık olabileceği düşünülmektedir. Fiziksel etkinlik eksikliği, bilgisayar başında fazla zaman geçirme, aşırı televizyon seyretme gibi kişiyi hareketsiz kılan çoğu alışkanlık da genellikle aile yaşamı ile ilişkilidir (Yıldız, 2014).

2.2.1 Obezitenin Açtığı Sorunlar

Obezite, sınırlı miktardaki sağlık bakım harcamalarına tehtit unsuru olan; özellikle kardiyovasküler hastalıklar, diyabet, hipertansiyon ve kanser insidansını artıran ve daha bir çok sağlık problemine yol açan epidemik bir hastalıktır. Obezitedeki değişiklikler iki grupta incelenebilir. Bunlar; artmış olan yağ doku hücreleri içinden salınan patojen ürünlerdeki artış ve adipoz doku miktarında artıştır.

19

Obezite patogenezininin basite indirgenmesi ve buna göre sınıflandırılması sayesinde obezite komplikasyonları da nedenlere göre sınıflandırılabilmektedir. Bunlar da; yağ hücrelerinin salgısal ve metabolik işlevlerindeki değişiklikler sonucunda oluşan sorunlar ve yağ doku miktarının artmasına bağlı gelişen sorunlardır (T.C. Sağlık Bakanlığı, 2013).

Obezitenin neden olduğu ruhsal sorunlar arasında ise anoreksiya nevroza, bulimiya nevroza, tıkanırcasına yeme, gece yeme sendromu yer alır. Bunun yanı sıra toplumsal uyumsuzluklar, ayaklarda ve kasıklarda mantar enfeksiyonları ile kas-iskelet sistemi sorunları da sıklıkla görülmektedir. Obezitenin en çok yol açtığı sağlık sorunları ise aşağıdaki tabloda gösterilmektedir (Terzi, 2016).

Tablo 2.1: Obezitenin en çok neden olduğu sağlık sorunları

Metabolik ve Hormonal Kardiyovasküler Sistem Solunum Sistemi Sindirim Sistemi Kanser Metabolik sendrom Tip 2 DM Hipertansiyon İnsülin direnci, hiperinsulinemi Dislipidemi Gut Uyku bozuklukları Koroner kalp hastalığı Serebrovasküler hastalık Konjestif kalp yetersizliği Tromboembolik hastalık Uyku apne sendromu Obezite-hipoventilasyon sendromu Karaciğer hastalığı Safra kesesi hastalığı Meme Dişi üreme: serviks, endometrium, over Kolon Safra kesesi Prostat Böbrek

2.2.2 Obeziteyi Saptama Yöntemleri

Kişilerin obezite derecesini saptamak amacıyla birçok ölçüm ve formül kullanılmaktadır. Vücuttaki yağ oranının tespit etmek amacı ile araştırma

20

laboratuvarlarında toplam su miktarı ve vücut iletkenliği ölçümü, su altı ölçüm teknikleriyle vücut yoğunluğu derecesinin saptanması ve gaz absorbe etme yöntemleri kullanılmaktadır. Aynı amaçla manyetik rezonans (MR) ve bilgisayarlı tomografi (BT) görüntüleme teknikleride yağ oranını tespit etmekte kullanılmaktadır. Bu yöntemlerin pratikte kullanımlarının az olması ve yöntemlerin pahalılığı nedeniyle yaygın olarak kullanılmamaktadır.Bu nedenle klinikte obezitenin ve yağ oranın saptanmasında antropometrik ölçümlere başvurulmaktadır (Bakırtaş, 2004).

Antropometrik ölçümler ile yağsız vücut kütlesi ve vücut yağı tespit edilebilmektedir. Saha araştırmalarında ve obezite kliniklerinde en fazla kullanılan antropometrik ölçümler; boy uzunluğu ve vücut ağırlığı ölçümleridir (Aykol, 1995). Vücut yağ yüzdesinin belirlenmesi kolay bir durum olmadığından obezite, aşırı yağ dokusunun mevcudiyetinden daha ziyade, aşırı kilo olarak da ele alınabilir. Dünya sağlık örgüttü, obezite ve aşırı kilolu olma durumunu beden kütle indeksine (BKİ) göre yapmaktadır (WHO, 2016b).

Beden Kütle İndeksi (BKİ) = Vücut ağırlığı (kg) / Boy (m)2

Bu formüle göre; aşırı kilolu olma durumu: BKİ = 25, 0-29, 9 kg/m2 ve obezite: BKİ ≥ 30 kg/m2 olarak kabul edilmektedir. Yetişkin bireylerde obezite ve aşırı kiloluluk sınıflandırılması için BKİ sıkça kullanılan boy ve kilo oranıdır.

BKİ, her iki cinsiyette ve erişkin bireylerin tüm yaş gruplarında aynı olduğundan, nüfus düzeyinde değerlendirildiği zaman obezitenin ve aşırı kiloluluk durumunun en kullanışlı ve en pratik ölçümünü sağlamaktadır (Orhan, 2008).

Obezite değerlendirilmesinde sıkça kullanılan yöntemlerden birisi de vücudun çeşitli bölgelerindeki deri kıvrım kalınlıklarının ölçümüdür. Ayrıca özellikle karın bölgesi obezitesinin değerlendirilmesinde bel-kalça oranıyla bel çevresi ölçümü

Benzer Belgeler