F) TAŞRADA GELENEKSELLİK VE TOPLUMSAL KONTROL MEKANİZMALARI
3) Şiddet
Kadınlara, çocuklara veya köydeki “delilere” yönelik psikolojik ve fiziksel şiddet taşrada da oldukça sık görülmektedir. Taşradaki kadın, çoğu zaman şiddetten kaçmak, bir yere sığınmak gibi olanağı olmadığından şiddette sürekli maruz kalmaktadır. Erkeklerin kadınlara uyguladığı şiddet toplum tarafından normalleştirildiğinden, şiddete uğradığını söyleyen bir kadına çevresindeki insanlar sessiz kalmasını ve sineye çekmesini öğütler. Şellale’de kocasından sürekli şiddet gören bir kadın karakter vardır. Şalvar Davası’nda kadınlar; Beş Vakit, Aydede ve Koca Dünya’da ise çocukların şiddete maruz kaldığı görülür. Vavien’de Sevilay, eşiyle ilgili şikâyetini anlattığında destek bulamaz. Halk, şiddete şahit olsa da sessiz kalmayı tercih eder. Çünkü onlara göre erkekler istekleri yerine getirilmediğinde şiddet gösterme hakkına sahiptir. Taşralı erkekler de çevrelerindeki insanlara sert bir erkek imajı çizebilmek ve onların gözünde komik duruma düşmemek için eşlerine sert muamelede bulunur. Taşranın bu yapısı kadınları belli davranış kalıplarına dâhil olmak durumunda bıraktığı gibi erkekleri de aynı zorunluluğa sevk eder.
Anadolu’da uzun yıllardır varlığını sürdüren ataerkil sistem, erkeğin önceliğini temeline alarak kadınları –ve çocukları- ikincilleştiren, onların toplum içinde –ve her yerde- nasıl davranacaklarını, neler konuşabileceklerini yazılı olmayan belli normlarla oluşturan bir yapıdır. Bu yapı erkeklere hizmet ediyor olmasının yanı sıra, devamlılığını
136
sağlamak adına destekte bulunan büyük oranda kadınlardır. Kadınlar, çocuklarını kendilerine dikte edilen normlar çerçevesinde yetiştirerek onlara bu toplumsal normların dışına çıkmamaları gerektiği, aksi hâlde toplum tarafından dışlanabilecekleri veya şiddet görebileceklerini öğretirler. Zira kendileri için de bu durumun geçerli olduğu açıktır. Toplum, zamanla oluşturulan ve yerleşikleştirilen bu kurallara üyelerinin riayet edip etmediğini onları sürekli gözetleyerek kontrol eder. Bunun için de dedikodu mekanizması bireyleri tehdit edercesine işler. Bireyler –özellikle kadınlar- kendileri hakkında bir dedikodu çıkmasından çekindiklerinden her zaman dikkatli bir şekilde hareket etmek zorundadırlar. Dolayısıyla kendileri için belirlenen çizgilerin dışına neden çıkmaması gerektiğini bilen bireyler bu çerçevede yaşamlarını sürdürürler. Toplum, kurallarına uyan bireyler yetiştirir ve o bireylerle toplumun sistemli bir devamlılığını sağlamayı hedefler.
137
SONUÇ: TEKDÜZELİKTEN ÇEŞİTLİLİĞE TEKRAR DÖNÜLEN TAŞRA Tanım olarak dışarıyı, merkezin dışında olan yeri ifade eden taşra, ona nereden ve nasıl bakıldığına bağlı olarak farklı tanımları da içerebilmektedir. Bu tanımlardan olumlu olanları sakin, huzurlu ve yalın bir yeri tarif ederken olumsuz olanları ise ıssız, geri kalmış ve pek çok yönüyle eksik bir yeri tarif eder. Taşraya içeriden ve dışarıdan bakıldığında farklılıklar görülecektir. Zira taşrayı asıl tanımlayan merkezdir. Merkez, taşraya “kendi kanununu dayat”arak (Lefebvre, 1996, s. 169) onu kendisine tabi kılmaya ve benzetmeye çalışmaktadır. Taşrayı merkezin bir gölgesi olarak ele almak dahi mümkün olabilmektedir (Varlık, 2010, s. 237). Merkez, “dışarlıklı bir bakışla” taşrayı sığ bir biçimde ve uzaktan tanımlamaktadır. Ancak bu tanımlama bazı yönlerden eksik bulunmaktadır. Bu durumda taşranın aşağılanan ve modern olanın kendisini “aşağıladığı bir öteki olma özelliği ile “mâdun olduğu” söylenebilir (Bozkurt, 2004, s. 76). Taşra içeriden, kendi tanımını yaptığında ise yine bu tanımda eksiklik bulunabilir. Bu nedenle taşrayı tanımlayabilmek için bazı yardımcı öğelere ihtiyaç vardır. Zira taşra, sınırları olan bir kavram iken anlamsal olarak genişlemiş ve artık tanımlanması çok daha güç bir kavram hâline gelmiştir. Taşrayı coğrafya, nüfus veya maddî zenginlikle sınırlanamadığı için “kaygan bir zemin” olarak tanımlayan Türkeş’e göre taşra, orada “yaşadığını bilenlerde maddileşen bir gerçeklik”tir (2005, s. 164-165). Ancak merkez, taşraya dışarıdan yani kendi merkez konumunun da dışından bakmadıkça taşranın tanımını yapması zor görünmektedir. Taşra, orada yaşayanlarla birlikte de bir anlam kazanmaktadır. Alver’in de ifade ettiği üzere taşralı olmak coğrafî ve mekânsal boyutunun da ötesinde “hâl”, “durum”, “zihniyet”, “hissiyat” ve bir “tarza” dönüşmüş olma durumudur. “Taşralı olmak” veya “taşralılık hâli”, yalnızca “mekânsal anlamda taşraya ait olmak değil”, bir “düşünme ve davranma tarzıdır” da aynı zamanda. Bir “psikoloji” olarak yorumladığı taşralılık ona göre “bir yaşama ve düşünme üslubudur”. Taşralılık yalnızca taşrada yaşamak değildir (Alver, 2013, s. 20). Taşralı,
138
taşradan çıktığında veya şehre gittiğinde de kendisini hâlâ taşrada hissedebilir veya şehre alışamadığında taşradaki alışkanlıklarını devam ettirebilir. Taşra (veya taşralı), merkezle (şehirle) arasındaki mesafeyi kapatma istek ve eğilimiyle kendisini merkezden geri kalmış, eksik ve yetersiz hissetmesinin yanı sıra taşralı olmaktan “gurur duyma”, merkezin sahip olamadığı şeylere kendisi sahip olduğu için “böbürlenme” hissiyatı arasında gidip gelebilir (Çelik, 2010, s. 192). Taşrayı “bir arada kalmışlık hâli” olarak betimleyen Suner’e göre ise, taşra mahrumiyet, kısıtlılık ve hüzün ile samimiyet, coşku ve neşeyi ifade ederek zıtlıkları bünyesinde barındırır (2005, s. 55).
Taşranın bu “arada kalma hâli” geçmişten günümüze devam ede gelen bir süreçtir. Sürekli gelişen ve yenilenen merkeze ayak uyduramaması, onun gerisinde kalması ve sakinleri tarafından kaderine terk edilmesi taşrayı iyice yoksullaştırmış ve yoksunlaştırmıştır. Merkeze yetişmek isteyen, ancak bunun için yeterli çabayı göstermeyen taşranın, “her zaman eşikte, bir ara yerde durmanın hüznünü ve bigâneliğini taşıdığı” söylenebilir (Bozkurt, 2004, s. 76). Ancak bu durum her bir taşra için geçerli olmayabilir. Zira “mistik bir ruh hâli olan” taşra, mutlak tarifi yapılamayan bir kavramdır. Pekdemir’e göre taşra ile kırsal kesim özdeş olmasa da akrabadır. Zira taşra olarak adlandırılabilecek coğrafî bölgeler de birbirinin aynısı değildir. Kültürün farklı olmasının yanı sıra, iklimin de insanlar üzerindeki etkisi değişkenlik göstermektedir (2005, s. 78-79). Kendi dinamikleri ve öz değerlerini koruyup devam ettiren taşralar olduğu gibi, özünden hızla kopan (Tosun, 2015, s. 134) ve kentin belli bazı özelliklerini alan taşralar da vardır. Böylece merkez ile taşra arasındaki farklılıklar azaldıkça ikisinin de birbirine dönüşme olasılığı artmıştır. Şehrin nerede bitip taşranın nerede başladığı artık tam olarak belirlenemediğinden ikisi arasındaki sınırlar da gitgide muğlâklaşmış, birbirinin dinamiklerini devam ettiren bir yapı hâline gelmiştir.
139
Bu tür farklılıkları anlamlandırabilmek için taşranın Türkiye’deki değişim ve dönüşümlerini incelemek gerekmektedir. Zira taşranın tanımı belli olsa da ülkede yaşanan değişim/dönüşümlere ve taşraya bakan tarafın perspektifine de bağlı olarak farklılıklar göstermiştir. Taşra, Güven Turan’a göre Osmanlı’da –ve Cumhuriyet ilân edildikten sonra da– İstanbul’un dışında kalan her yeri ifade etmekte iken (2004, s. 51), Argın’a göre Cumhuriyet ile birlikte gelen modernleşme atılımlarıyla birlikte gitgide daralmış, sonrasında ise “ufuk daralması”nı işaret etmek için kullanılır olmuştur (2005, s. 277). Gelişen ve zenginleşen kente yetişemeyen taşra, kendi kabuğuna çekilmiş ve yalnızlaşmıştır. Cumhuriyet öncesi ve sonrası taşrasını yoksulluk açısından ele alan Argın, Cumhuriyet sonrasında taşranın kenara itildiğini, yoksulluğuna bir de “yoksun”luğun eklendiğini söyler (2005, s. 277). Taşraların “totalleşmesi” ve “tekdüzeleşmesi”nden söz eden Bora ise, 1960’lara değin “taşra” kelimesinin kullanıldığından, bununla, topyekûn bir taşradan ziyade, kendine has yerlerin ifade edildiğinden söz eder (2005b, s. 46). Böylece taşra, eski hâline dönebilme gücünü de yeniye yönelik cesaretini de yitirmiş (Çiğdem, 2005, s. 105) ve giderek “görünmez” bir hâl almıştır (Bora, 2005b, s. 47).
Tek bir tanıma sığdırılamayacak bir kavram olan taşranın, dışarıdan veya içeriden bakarak ne kadar anlaşılabileceği de tartışmalıdır. Taşrayı kimin nasıl tanımladığının yanı sıra taşranın kendisini nasıl tanımladığı ve nerede konumlandırdığı da önem arz etmektedir. Taşra, kendi söylemek istediklerini edebiyat, şiir, tiyatro ve sinema gibi farklı mecralarda dile getirmektedir. Zira taşranın da söyleyecekleri vardır. Onu anlatanın perspektifi de okuyucu ve izleyiciye yansıyacağı için önemlidir. Bu çalışmada Türkiye sinemasında taşrayı anlatan ilk filmden başlayarak taşra filmleri ele alınmış, 2000 yılı sonrasındaki taşra filmlerinden dört tanesi gelenekselcilik ve muhafazakârlık gibi özellikleri açısından incelenmiştir. İncelenen filmlerde görüldüğü üzere taşra, türlü tanımları yapılabilen, tanımlarken nerede durulduğu önemli olan, her birinin birbirinden
140
farklılıklar gösterdiği bir yapıdadır. Bölge bölge değişmekle ve istisnalar olmakla birlikte Türkiye’de genellikle taşrada yaşayan halk, geleneklerini ve dinî inanışlarını korumak anlamında muhafazakâr bir özellik gösterir. Muhafazakârlığın genelde din ile ilişkilendirildiği Türkiye’de halk, zaman içerisinde bazı inanışlarıyla birlikte İslamî öğeleri gündelik yaşamdaki eylem ve ritüellerle birleştirip dönüştürerek bir inanç biçimi meydana getirmiştir Bu inanç biçimi kitabî İslam’dan farklılıklar gösterdiği ve halk tarafından zamanla oluşturulduğu için geleneksel İslam olarak ele alınabilir. Bu inanışın yansımalarını ise Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak, Vavien Gölgesizler, Taş, Beş Vakit, Gelin, Şellale gibi pek çok taşra filminde görmek mümkündür. Taşranın ayırt edici özelliklerinin başında ataerkil toplum yapısı, bu yapıya ilişkin ritüel ve inançlar ile geleneksel davranış kalıpları gelmektedir. Bu durum filmlerde de yaygın bir biçimde karşımıza çıkmaktadır. Vavien filminde daha çok ataerkil yapı göze batmakla birlikte bir “Hızır” inanışı da söz konusudur. Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak’tagünlük hayat pratiği içindeki bir inanç ritüeli/biçimi olarak türbe ve ziyareti; Gölgesizler’de de yine pek çok batıl inanış; Yozgat Blues’da ise dinî ritüelleri ve yaşam biçimi olarak muhafazakâr bir yapı görülmektedir. Muhafazakâr taşra, kendisinin muhafaza ettiği gelenekleri yine kendi istediği yönde değiştirip dönüştürerek üyelerini kontrol etme gücüne de sahiptir. Bu kontrolü ise ataerkil yapı içerisinde oluşturulan toplumsal cinsiyet kalıpları ve bireylere yüklediği çeşitli sorumluluklar çerçevesinde sağlamaya çalışmaktadır. Buna göre kadınlar daha itaatkâr ve yapıcı iken genellikle ev içi gibi kapalı mekânlarda ve genellikle anne-eş olarak gerekli sorumluluklarını yerine getirmelidir. Erkekler ise daha çok kahvehane veya “çarşı” gibi ev dışı mekânlarda sosyalleşmektedirler. Şalvar Davası, Gölgesizler, The İmam, Şellale, Mine, Beş Vakit, Deli Deli Olma ve Züğürt Ağa filmlerinde kahvehanelerin çeşitli işlevleri olduğu görülmüştür.
141
İncelenen filmlerde dikkat çeken bir diğer husus ise geleneklerin korunmaya çalışılmasıdır. Kendisinin kurduğu düzeni korumaya ve devamlılığını sağlamaya çalışan toplum, bu aşamada bireylerine belli davranış kalıplarını dikte eder. Bunların dışına çıkmak isteyenleri ise dışlamakla –dedikodu aracılığıyla, şiddetle vs.- tehdit eder. Yılmazkol’un da belirttiği gibi, bazı filmlerde taşra “uyum ve uzlaşmacılığın mekânı” olması dolayısıyla karakterleri bastırmaktadır (2011, s. 62). Bu durumdan kurtulmak isteyen kimi bireyler sıkıcı ve tekdüze buldukları taşradan kaçıp kurtulma hayalleri kurarken (Yumurta’da Yusuf; Mayıs Sıkıntısı’nda Saffet; Kasaba’da Saffet, Ay Büyürken Uyuyamam’da Hülya ve Tatil Kitabı’nda Veysel) kimileri ise kaçtığı taşraya dönme özlemi duyar (Sonbahar’da Yusuf; Tatil Kitabı’nda Hasan; Kasaba’da Ali). Ancak dönülen ve bırakılan aynı taşra mıdır? Durağan görünen taşra bırakıldığı gibi değişmeden mi kalmıştır? Bu tür sorulara net yanıtlar bulmak mümkün görünmemektedir. İncelenen filmlerde görünen odur ki taşra ne ona geri dönenin aynı şekilde bulduğu, ne de bırakılanın aynı kaldığı bir yerdir. O, kendisine yüklenen anlamlarla var olabilen, pek çok durumda değişkenlik gösterebilen, bazen çok fazla anlam barındıran bazen de tek bir anlam ifade eden bir coğrafyadır.
142 KAYNAKÇA
Açıkel, F. (2006). ‘Merkez-Çevre’ Paradigması Üzerine Eleştirel Notlar. Toplum ve Bilim, 105, 30-69.
Ahıska, M. (2006). Hayal Edilen Toplum: Türkiye'de "Çevresiz Merkez" ve Garbiyatçılık. Toplum ve Bilim, 105, 11-29.
Akın, M. H. (2018). Turgut Özal ve Anavatan Partisi Muhafazakârlığı. Muhafazakâr Düşünce, 55, 121-139.
Akyüz, H. (2008). Kurumlar Sosyolojisi. Ankara: Siyasal.
Algan, N. (2010). Üç Yönetmenden Taşra Görünümleri. Z. T. A. Süalp & A. Güneş (Ed.), Taşrada Var Bir Zaman (s. 117-143). İstanbul: Çitlembik.
Alver, K. (2013). Taşra Halleri. Sosyoloji Divanı, 1, (11-23).
Alver, K. (2017a). Taşra Halleri. K. Alver (Ed.), Taşra Halleri (9-26). Konya: Çizgi. Alver, K. (2017b). Narman Çarşısı. K. Alver (Ed.), Taşra Halleri (277-306). Konya: Çizgi.
Argın, Ş. (2005). Taşraya İçeriden Bakmak Mümkün Müdür?, T. Bora (Ed.), Taşraya Bakmak (271-296). İstanbul: İletişim.
Arlı, A. (2006). Devletin Sürekliliği, Devrimin Muhafazası, Toplumun Denetimi Sorunu: Merkez-Çevre Paradigmasının Sınırlılıkları Üzerine Notlar. Toplum ve Bilim, 105, 96-128.
Ataşçı, A. (2015). Edebiyatta Taşranın Ruhu. M. Varlık (Ed.), Edebiyatın Taşra Manifestosu. (s.55-64). İstanbul: İletişim.
Aybars, E. (1975). İstiklâl Mahkemeleri. Ankara: Bilgi.
Aydın, M. (2011). Siyasetin Sosyolojisi/Bir Sosyal Kurum Olarak Siyaset. İstanbul: Açılım Kitap.
Ayvazoğlu, B. (2006). Türk Muhafazakârlığının Kültürel Kuruluşu, T. Bora & M. Gültekingil. (Dizi Ed.) Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce: Cilt 5. Muhafazakârlık (3. bs. s. 509- 538) içinde. İstanbul: İletişim.
Barış, J. (2010). Kentin Taşralaşmasıyla İç İçe Geçen Haller, Z. T. A. Süalp & A. Güneş (Ed.), Taşrada Var Bir Zaman (s. 279-289). İstanbul: Çitlembik.
Bay, A. (2014). XVIII, Yüzyıl ve XIX. Yüzyılın İlk Yarısında Osmanlı Taşrasında Siyaset Pratiği: Taşrada İktidar Mücadelesi, Hizipleşme ve Merkez. Tarihin Peşinde: Uluslararası Tarih ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, 12, 1-40.
143
Baykal, K. C. (2010). Ahmet Uluçay: Tepecik Köyü’nde Bir Auteur. S. Büker (Ed), Karpuz Kabuğu Denize Düşünce (s. 11-46). İstanbul: Kırmızı Kedi.
Bayülgen, M. (2016, Mayıs). Araştırmacı Osman Özarslan: Türkiye’de Erkeklerin Gecesi de Gündüzü de Yalan. Osman Özarslan’la Söyleşi. Diken.
http://www.diken.com.tr/arastirmaci-osman-ozarslan-turkiyede-erkeklerin-gecesi-de- gunduzu-de-yalan/ (Erişim Tarihi: 23.09.2019).
Belge, M. (2006). Muhafazakârlık Üzerine, T. Bora & M. Gültekingil. (Dizi Ed.) Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce: Cilt 5. Muhafazakârlık (3. bs. s. 92-100) içinde. İstanbul: İletişim.
Belge, M. (2018). İslâmcı Siyasetin Kılavuz Arayışı. [Blog Yazısı]. Erişim Adresi: http://www.birikimdergisi.com/haftalik/8868/islamci-siyasetin-kilavuz-
arayisi#.XLBfY-gzbDc.
Berk, İ. (2004). Taşra. Kitap-lık, 73, s. 71-78.
Bilge, H. (2015, 23 Ocak). Vavien Ya Da Ailenin Çöküşü. Karabatak.
http://www.karabatakdergisi.com/sanat/sinema/vavien-ya-da-ailenin-cokusu (Erişim Tarihi: 25.01.2019).
Birekul, M. (2013). Taşrada Büyü Bozumu: Bir Kentleşme Refleksi Olarak Şehir Ansiklopedileri. Sosyoloji Divanı, 1, (65-71).
Bisav Tv, (2018a). Yeni Türk Sinemasında Taşra Temsili Paneli (Alim Arlı).
Youtube. https://www.youtube.com/watch?v=20W8q3bnmE4 (Erişim Tarihi: 24. 09. 2019).
Bisav Tv. (2018b). Yeni Türk Sinemasında Taşra Temsili Paneli (Tarık Tufan).
Youtube. https://www.youtube.com/watch?v=TbN31vIndLM (Erişim
Tarihi:18.02.2019).
Bora, T. (1996). Taşralaşan ve Taşrasını Kaybeden Türkiye, Birikim. 86-87. 101-106. Bora, T. (1998). Türk Sağının Üç Hâli. İstanbul: Birikim.
Bora, T. (2005a). Sunuş. T. Bora (Ed.), Taşraya Bakmak. (7-11). İstanbul: İletişim. Bora, T. (2005b). Taşralaşan ve Taşrasını Kaybeden Türkiye. Taşraya Bakmak. (s. 37-66). İstanbul: İletişim.
Boran, B. (1992). Toplumsal Yapı Araştırmaları (İki Köy Çeşidinin Mukayeseli Tetkiki). İstanbul: Sarmal.
Bozdemir, B. (2009, Şubat). Ümit Ünal: Kaçışların Değil, Kayboluşların Filmi. Cinedergi. http://www.cinedergi.com/2009/02/18/umit-unal-kacislarin-degil- kayboluslarin-filmi/ (Erişim Tarihi: 02.18.2019).
144
Bozkurt, A. (2004). Taşrada Şiir Hazırlıkları, Kitaplık, 73, 76-78. Butler, J (1999). Cinsiyet Belası. Erişim Adresi:
https://www.academia.edu/30960514/Judith_Butler--_Cinsiyet_Belasi.
Can, İ. (2016), Merkez-Çevre Düalizmi Bağlamında Taşranın Onto-Politik Doğası Üzerine Çıkarımlar. Sefad, 36, 532-556. doi:
http://dx.doi.org/10.21497/sefad.285501.
Can, İ. (2017). Taşra: Ne Tam “Merkez”indedir Siyasetin Ne De Büsbütün Dışında. Taşra Halleri (s. 103-146). Konya: Çizgi.
Cengiz, K., Tol, U. U., & Küçükural Ö. (2004). Hegemonik Erkekliğin Peşinden. Toplum ve Bilim, 101, 50-70.
Ceylan, N. B. (2018). “Ahlat Ağacı” Hakkında… [Blog Yazısı]. Erişim Adresi: https://www.onsdergi.com/post/ahlat-a%C4%9Faci-hakkinda-nuri-bilge-ceylan. Çakırlar, C. & Güçlü, Ö. (2013). Gender, Family and Home(land) in Contemporary Turkish Cinema: A Comparative Analysis of Films by Nuri Bilge Ceylan, Reha Erdem and Ümit Ünal. ResearchGate. Erişim Adresi:
https://www.researchgate.net/publication/309031299_Gender_Family_and_Homelan d_in_Contemporary_Turkish_Cinema_A_Comparative_Analysis_of_Films_by_Nuri _Bilge_Ceylan_Reha_Erdem_and_Umit_Unal_co-authored_with_Ozlem_Guclu. Çelik, B. (2010). Teknolojinin Taşrası, Taşranın Teknolojisi: Osmanlı’dan
Türkiye’ye Teknolojik Deneyimler ve Gerilimler Z. T. A. Süalp & A. Güneş (Ed.) Taşrada Var Bir Zaman (s. 189-209). İstanbul: Çitlembik.
Çelik, C. (2017). Taşrayı Anlamak: Dönüşen Taşra Tasavvuru. K. Alver (Ed.). Taşra Halleri (s. 27-43). Konya: Çizgi.
Çelikel, S. (2007). Orhun Kitabelerinin Günümüz Türkçesindeki Söz Varlığı (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Edirne.
Çeliker, D. (2011). Zeki Demirkubuz Filmlerinde Toplumsal Cinsiyet Temsilleri: Masumiyet ve Kıskanmak Üzerine Bir Çözümleme. Ö. Yılmazkol (Ed.), 2000 Sonrası Türk Sineması’na Eleştirel Bakış (97-118). İstanbul: Okur Kitaplığı. Çetinsaya, G. (2002). Türk Muhafazakârlığının Temelleri Üzerine Bir Deneme. Türkiye Günlüğü, 70, 34-37.
Çiğdem, A. (2001). Taşra Epiği. İstanbul: Birikim.
Çiğdem, A. (2005). Taşra Karalaması-Küçük Bir Sosyolojik Deneme. T. Bora (Ed.), Taşraya Bakmak. (s. 101-114). İstanbul: İletişim.
145
Çur, A. (2005). Kadınlar: Taşranın Yurtsuzları. T. Bora (Ed.), Taşraya Bakmak. (s. 115-135). İstanbul: İletişim.
Daldal, A. (2010). Ulusal Sinema Kavramı ve “Yeni Türk Sineması” Üzerine, Birikim. 255. 70-79.
Diken, E. T. (2018). The Spectacle of Politics and Religion in the Contemporary Turkish Cinema, doi: https://doi.org/10.1007/978-3-319-71700-5.
Dinler, D. Ş. (2014, 21 Kasım), Pavyon Kapısı. Bianet.
https://m.bianet.org/biamag/toplum/160146-pavyon-kapisi (Erişim Tarihi: 23.09.2019).
Doğan, H. (2013). Türk Sinemasında 1980’li Yıllar ve “Dulluk” Teması Etrafında Üretilen Geleneksel Cinsiyet Rolleri. Folklor/Edebiyat, 19(76), 9-20.
Dönmez, A. (2014, 17 Kasım). İnsan Hayal Ettiği Müddetçe Yaşar: Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak. Azizm Sanat E-Dergi.
https://issuu.com/azizm/docs/azizmsanatedergikasim2014 (Erişim Tarihi: 03.02.2018).
Durakbaşa, A. (2010). Taşra Burjuvazisinin Tarihi Kökenleri, Toplum ve Bilim, 118, 6-38.
Emek ve Adalet Platformu, (2014, Temmuz). Tanıl Bora: “Seküler-Mütedeyyin Hattını Yerinden Oynatan Hareketler Önemli”. Emekveadalet.org.
https://www.emekveadalet.org/soylesiler/tanil-bora-ile-turk-muhafazakarliginin- cehreleri/ (Erişim Tarihi: 05.04.2019).
Erez, E. (t.y.). Yozgat Blues: Kentten Taşra’ya Göç ve Bedensel Varlığın Görselliği. [Blog Yazısı]. Erişim Adresi: https://emekerez.wordpress.com/2014/11/06/yozgat- blues-kentten-tasraya-goc-ve-bedensel-varligin-gorselligi/.
Ertem, B. (2009). Türkiye-ABD İlişkilerinde Truman Doktrini Ve Marshall Plânı. Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 12 (21), 377-397.
Fainaru, D. (2013, 16 Nisan). Yozgat Blues. [M. F. Coşkun’un filmi Yozgat Blues’un Eleştirisi]. Screendaily. https://www.screendaily.com/reviews/the- latest/yozgat-blues/5054350.article.
Farber, S. (2013, 14 Nisan). Yozgat Blues: Istanbul Review. [M. F. Coşkun’un filmi Yozgat Blues’un Eleştirisi]. The Hollywood Reporter.
http://www.hollywoodreporter.com/review/yozgat-blues-istanbul-review-439299. Feyizli, H. T. (2014). Tefsirli Kur'an-ı Kerim Meali. İstanbul: Server İletişim. Goffman, E. (2014). Gündelik Yaşamda Benliğin Sunumu (3. Baskı). (Çev. Barış Cezar). İstanbul: Metis.
146
Gödelek, K. (2005). Güç İktidar İlişkisi Bağlamında Kadına Yönelik Şiddet. Muğla Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 15, 97-107.
Gön, A. (2015). Performatif Toplumsal Cinsiyet ve Erkeklik: Küf, Yozgat Blues ve Ben O Değilim. (Yayımlanmamış Yüksel Lisans Tezi). Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ankara.
Güleryüz, B. (2013). Türk Sinemasında Taşranın Temsili (Yayımlanmamış doktora tezi). Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Güneş, A. (2010). Taşraya Zaman Geçici Olanla Gelir. Z. T. A. Süalp & A. Güneş (Ed.), Taşrada Var Bir Zaman (s. 259-278). İstanbul: Çitlembik.
Gürbilek, N. (1995). Yer Değiştiren Gölge. İstanbul: Metis.
İmrek, E. (2011). Bir Siyasi Partiler Mezarlığı: Türkiye [Blog Yazısı]. Erişim Adresi: https://www.evrensel.net/haber/5784/bir-siyasi-partiler-mezarligi-turkiye.
Kandiyoti, D. (2013). Cariyeler Bacılar Yurttaşlar, Kimlikler ve Toplumsal Dönüşümler (Çev. A. Bora, F. Sayılan, Ş. Tekeli, H. Tapınç, F. Özbay). İstanbul: Metis.
Kaplan, N. & A. B. Kaplan. (2015). Deprivation, Class And Identity Isue In Contemporary Turkish Cinema. Journal of Media Critiques, s.111-119. doi: 10.17349/jmc115306.
Karadağ M. (2010). Taşra Kentlerinde Yaşam Tarzları Alanı: Kültür ve Ayrım. Toplum ve Bilim, 118, 39-58.
Karaşin, H. (2009). Bir Pastoral Distopya Filmi: Gölgesizler. Yeni Film, 18, 28-34. Kayhan, A. (2010a). Kentte Taşra ya da Kentin Tartışmasına Müzik Mekânından Bakmak. Z. T. A. Süalp & A. Güneş (Ed.), Taşrada Var Bir Zaman (s. 143. 165). İstanbul: Çitlembik.
Kayhan, A. (2010b). Nerede Varım. Z. T. A. Süalp & A. Güneş (Ed.), Taşrada Var Bir Zaman (s. 291-299). İstanbul: Çitlembik.
Kızıldaş, B. K. (2016). Taşrada Kalan Erkeklikler. Sinecine, 7(2), s. 71-94. Doi: 10.32001/sinecine.537784.
Laçiner, Ö. (2005). Merkez(ler) ve Taşra(lar) Dönüşürken. T. Bora (Ed.), Taşraya Bakmak (13-36). İstanbul: İletişim.
Lefebvre, H. (1996). Modern Dünyada Gündelik Hayat. (Çev. Işın Gürbüz). İstanbul: Metis.
147
Mardin, Ş. (1990). Türk Siyasasını Açıklayabilecek Bir Anahtar: Merkez-Çevre İlişkileri. Türkiye’de Toplum ve Siyaset (s. 30-66) İstanbul: İletişim. (Özgün eser 1973 tarihlidir).
Mardin, Ş. (2008). Şerif Mardin: Öğretmen İmama Yenildi. Timeturk. Erişim Adresi: https://www.timeturk.com/tr/2008/05/25/serif-mardin-ogretmen-imama- yenildi.html.
Mardin, Ş. (2012). Din ve İdeoloji. İstanbul: İletişim.
Marshall, G. (1999). Sosyoloji Sözlüğü (Çev. Osman Akınhay & Derya Kömürcü). Ankara: Bilim ve Sanat.
Narlı, M. (2013). Romanlar ve Taşralar: Türk Romanında Taşra Algıları Üzerine Bir Değerlendirme. Bilig, 64, 285-316.
Nas, A. (2018). Media Representations of the Cultural Other in Turkey. doi: https://doi.org/10.1007/978-3-319-78346-8.
Ocak, A.Y. (1996). Türk Sûfiliğine Bakışlar. İstanbul: İletişim.
Oktan, A. (2018). Korkuyorum Anne ve Vavien Filmlerinde Aile Mitinin Görünümleri, Akdeniz İletişim, 11-34. doi: 10.31123/akil.407403.
Okyay, S. (2014). Konuşmacımız Ümit Ünal’la Söyleşi. Artfulliving.
http://www.artfulliving.com.tr/edebiyat/konusmacimiz-umit-unalla-soylesi-i-1271 (Erişim Tarihi: 27. 09. 2019).
Öğüç, Ç. (2015). İletişim Şekli Olarak Protest Müzik: Blues Örneği.
(Yayımlanmamış Yüksel Lisans Tezi). Yakın Doğu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Lefkoşa.
Özarslan, O. (2016). İki Cami Arasında Beynamaz: Taşra Muhafazakârlığı. Birikim, 328-329, 80-90.
Özarslan, O. (2018). Hovarda Alemi: Taşrada Eğlence ve Erkeklik. İstanbul: İletişim. Özensel, E. (2013). Taşranın Yetim Çocuğu: Kır. Sosyoloji Divanı, 1, 25-30.
Özensel, E. (2017). Taşranın Yetim Çocuğu: Kır. K. Alver (Ed.), Taşra Halleri (81-