• Sonuç bulunamadı

2. İSYAN SAHASI

1.2 Şeyh Eyüp ve Doktor Fuat Beyler Davası

14 Nisan 1925 tarihinde fiilen görevine başlayan İstiklal Mahkemesinin baktığı ilk önemli dava Şeyh Eyüp ve Doktor Fuat Bey davasıdır.

Diyarbakır İstiklal Mahkemesi Şeyh Sait’in çıkarmış olduğu isyana katılan Şeyh Eyüp ile Diyarbakır’da eskiden beri propaganda yapmakla meşgul olan Doktor Fuat Bey’in mahkemelerine başlar. İstiklal mahkemesi Şeyh Eyüp’ün mahkemesini icra ettikten sonra gecede Doktor Fuat’ın mahkemesini icra eder şahitlerin dinlenmesi ve elde edilen belgelerin incelenmesinden sonra her ikisi hakkında da idam kararı erir (4). ________________________________________________

(2) Vakit Gazetesi, 14 Nisan 1925, s. 1. (3) Dünya Gazetesi, 15 Mayıs 1957. (4) Vatan Gazetesi, 17–18 Nisan 1925, s. 1.

Şeyh Eyüp isyana bilfiil iştirak ederek kumandasındaki asi kuvvetleri ile beraber bölgede askerlerimizle çarpışmıştı. Duruşmasında kendisinin Cumhuriyet Halk fırkasını beğenmediğini, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasını takdir ettiğini, her iki fırkanın da programından habersiz olmasına rağmen “ …Halk Fırkası Cumhuriyetçidir, öteki hem

Cumhuriyetçi hem de Terakkiperverdir. Hissiyat ve itikat-ı diniye ye hürmetkârdır.”

Demektedir (5).

Şeyh Eyüp, Fethi Bey’in Halk Fırkasının dini kaldırmak istediğini Terakkiperver fırkanın ise dini muhafaza ettiğini, Fethi Bey’in evinde on beş gün misafir olduğunu söyler.

Şeyhin duruşmasında dinlenen tanıkların ve ele geçen belgelerin değerlendirilmesinden sonra asilere iştirak ettiği anlaşılmış ve savcılık tarafından Cumhuriyetimizi yaralamak ve Kürdistan’ın istiklalini elde etmek için çalıştığı tespit edilen şeyhin Hıyanet-i vataniye kanunu ile yargılanmasını ister. Mahkeme tarafından yapılan müzakereden sonra şeyh Eyüp savcılığın talep ettiği elli üçüncü madde ile yargılanarak idamına karar verir (6).

Aynı günde Doktor Fuat’ın da duruşması yapılmaktaydı. Kendisinin Kürt değil Türk olduğunu söylemesine rağmen kendisi öteden beri Kürt milliyetçiliği ve Kürt hükümetinin kurulması için çalışan şahıslar arasında sayılmakta idi. 21 Şubat 1925 tarihli Diyarbakır’dan Ferit Paşaya yollamış olduğu mektupta Kürt İstiklal Komitesinin aylardan beri çalıştığını, Şeyh Sait’in bu komite ile işbirliği yaparak çıkarılan isyanı da onların istekleri doğrultusunda başlattığını, Şeyh Sait ayaklanmasının Kürdistan fikrinin bir eseri olduğunu ayaklanmanın başarı kazanmasını dilediğini belirtmekte idi (7).

İstiklal Mahkemesi Doktor Fuat’ın mahkemesine devam ederek isyan ile alakadar olduğuna dair şahit olarak Doktor Raşit, Burhanettin ve Hafız Ali dinlenir. Bunların ifadelerinden sonra müstakil bir Kürdistan’ın kurulması için uğraşan ve şeyhi evinde misafir ederek asiler ile ilişkisi olduğu tespit edilen Doktor Fuat’ın idamına karar verir.

_______________________________________________ (5) Dünya Gazetesi, 15 Mayıs 1957.

(6) Vakit Gazetesi 17 Nisan 1925, s. 1. (7) Dünya Gazetesi, 16 – 17 Mayıs 1957.

Mahkeme Reisi Mazhar Müfit Bey mahkûmlara hitaben “ Hayatınızı, bütün

fikrinizi ve zekânızı müstakil bir Kürdistan’ın teşkiline hazır ettiniz. Bunun çıkmaz bir yol olduğuna dair sizi ikaz etmiş iken bu fikrinizde devam ettiniz. Bu fikrinizin neticesi olarak masum halkın kanının dökülmesine sebep oldunuz.” Şeklinde hitapta bulunur.

Şeyh Eyüp ve Doktor Fuat Bey haklarında verilen idam kararlarının ardından yerel savcılığın yapmış olduğu infazla asılarak idam edilirler (8).

Doktor Fuat’ta tıpkı Şeyh Eyüp gibi idam cezasına çarptırılır fakat yüksek tahsil görerek doktor olan Diyarbakırlı bu gencin mahkeme tarafından hakkında verilen ölüm cezasını kanunen hafifletmek için gözden kaçırılan bir sebep bulunup bulunmadığını aramak için bizzat Savcı Süreyya Bey dosya evrakını bir daha gözden geçirir fakat mahkeme tarafından verilen cezanın hafifletilmesine sebep olacak hukuki ve kanuni hiçbir sebep bulunamaz.

Siverekli Şeyh Eyüp’ün ve Doktor Fuat hakkında verilen kararlar Şark İstiklal Mahkemesinin dinleyiciler tarafından alkışlanan ilk idam kararları olur. Budan sonra istiklal Mahkemesince verilen idam kararları yerel savcılıklarca uygulanacaktır. (9).

Şark istiklal mahkemesinin Diyarbakır’a gelişinden dört gün sonra 16 Nisan 1925 günü yapılan Şeyh Eyüp ve Doktor Fuat beylerin davasından sonra hâkimler heyeti ve savcılık şark mebuslarından bazılarının da sorguya çekilmesini düşünürler. Kanuni bir imkân sağlamak için Türkiye Büyük Millet Meclisine 16 Nisan 1925 tarihinde İsmet Paşa’ya bazı mebusların ayaklanma ile alakalı olduklarının düşünüldüğü, bu konunun aydınlatılabilmesi için sorguya çekilmelerinin gerektiği, dokunulmazlıkları olduğundan bir şey yapılamadığı, mebusların sorgulamalarının yapılması konusunda mahkemeye yetki verilmesine, bunun için hükümetçe meclise teklifte bulunulmasını, meclis onaylarsa teşkilat-ı esasiye kanununa eklenecek bir madde ile vatan ve milletin çıkarları adına gereğinin yapılmasını istediklerine dair şifreli bir telgraf gönderilir.

______________________________________________ (8) Vakit Gazetesi, 19 Nisan 1925, s. 1.

Bu teklife karşılık iki gün sonra Başbakan İsmet Paşanın imzasıyla gönderilen telgrafta Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulunda teklifin ele alındığı fakat soruşturulması yapılmak istenen mebuslar için dokunulmazlıklarının kaldırılmasından başka yasal yol olmadığı, teşkilat-ı esasiye kanununda da değişiklik için teklife imkân bulunmadığı ancak mahkemenin çalışması sırasında bazı mebusların adlarına rastlanırsa durumun meclise arz edilebileceği bildirilmekteydi.

Bu arada Mahkeme heyeti içerisinde bazen tartışmalarda çıkmaktaydı. Bu tartışmalardan biri bazı yazışmalardan Muş’lu Nuh Bey’in kardeşi Musa Beye dair olan yazışmayı öğrenmesi üzerine yargıçlara bilgi vermediği için açıklama isteyen Ali Saib Bey ile Savcı Süreyya Bey arasında geçer. Bunun üzerine Süreyya Bey yargıçların gece dinlenirken kendisinin gece yarılarına dek çalıştığını, herhangi bir hüküm heyetine veya azasına haber vermek, danışmak veya fikir almak gibi bir mecburiyetinin olmadığını belirtmesi üzerine Ali Saib Bey, Süreyya Beyin işine karışmadığını sorusunun sadece arkadaşça olduğunu cevabını verir. İstiklal mahkemesi üyeleri arasında ilk defa çıkan bu vazife yetkisi anlayışındaki ihtilaf kısa bir müddet sonra daha ehemmiyetli bir suretle bir kere daha kendini gösterir (10).

Benzer Belgeler