• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1 : ŞER’ÎYYE MAHKEMELERİ

1.4. Şer’iyye Sicillerinin Genel Değerlendirmesi

Şer’iyye sicilleri Osmanlı Devleti tarihinin ortaya çıkarılmasında başvurulan temel kaynakların başında gelmektedir. Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan itibaren şer’iyye sicilleri kadılar tarafından tutulmaktadır. Ancak ilk şer’iyye sicillerinin tamamı günümüze ulaşmamıştır. Osmanlı Devleti her konuyla ilgili kayıt tutma geleneğine sahiptir. Bu devlet geleneğinin birincil belgesi de şer’iyye sicilleridir. Osmanlı, tarihinde ilk defa kadı müessesini başkenti Bursa için oluşturmuştur. Osman Bey; Osmanlı’da kadı tayin eden ilk padişah olmuştur. Sultan I. Murat ise ilk defa Kazaskerlik makamını oluşturmuştur. Böylece kadılar, kazasker tarafından tayin olunmaya başlamıştır. Kazaskerlik toprakların genişlemesi sonucunda Anadolu ve Rumeli Kazaskerliği şeklinde

ikiye ayrılmıştır.75 Devletin sınırlarının genişlemesiyle birlikte kadılık kurumunun ve

hukuk sisteminin geliştiği görülmektedir. Osmanlı Devleti, topraklarının genişlemesi ile birlikte idari taksimat sistemi uygulamış ve bu taksimat sonucunda ortaya çıkan kazalara kadılar tayin etmiştir. Kadılar görev bölgesi olan kazalarda pek çok sorumluluğu, şer’i ve örfi hukuk kurallarına göre yerine getirmiş ve bunları şer’iyye sicillerine kaydetmiştir. Osmanlı Devleti hukuk sistemi incelendiğinde iki ana unsur görülmektedir. Bunlardan birincisi olan şer’i hukuk, diğeri ise Türk geleneklerini içinde barındıran örfî hukuk kurallarıdır. Örfî hukuk kuralları şer’iyye mahkemelerinde, şer’i hukukta çözüm bulunamayan konularda, eğer örfî hukuk şer’i hukuka aykırı değilse, uygulanma imkanı bulmuştur. Osmanlı’da her iki hukukun başı da padişahtır. Ancak şer’i hukukta padişahın taşradaki vekili kadıdır ve padişah şer’i hukuk kurallarına dahil olmaktan kaçınmıştır. Örfî hukuk ise tamamen padişahın hükmü altındadır. Kadı padişahı temsil ettiği için doğrudan merkeze bağlıdır. Kadı, yazışmalarını merkezle yapar. Şer’iyye mahkeme kararlarına halk itiraz etmek istiyorsa böyle bir hakka sahiptir. Şer’iyye mahkeme kararlarının itirazları da merkeze yani Divan-ı Hümayuna yapılmaktadır. Uygulanan bu sistem halkın şer’iyye mahkemelerine olan güvenini artırmıştır. Şer’iyye mahkemeleri halkın sorunlarının çözüleceğine inandığı kurumlardır. Müslüman halk sorunlarına şer’i kurallara göre çözüm bulmaktadır. Fakat gayrimüslimlerinde şer’iyye mahkemelerine

74 Akgündüz (2009), a.g.m., s.47.

22

başvurdukları ve burada çözüm aradıkları kadıların yalnızca Müslümanlardan değil gayrımüslimlerden de sorumlu olduklarını şer’iyye sicilleri göstermektedir.

Şer’iyye sicillerinin Osmanlı aile yapısı hakkında detaylı bilgiler sunduğu görülmektedir. Bu bilgiler şer’iyye sicilleri sayesinde günümüze kadar ulaşmıştır. Şer’iyye sicilleri incelendiğinde ailenin mevcudu, kişilerin kaç eşe sahip olduğu, kız ve erkek çocuk sayısı, mal varlıkları, aile bireyleri arasında sorun bulunup bulunmadığı, varsa mevcut mirasları ve taksimi, karı-koca arasındaki mal ayrımı, geçim kaynakları gibi konular öğrenilmektedir.

Şer’iyye sicilleri incelendiğinde Osmanlı Devleti’nin hukuk kurallarını hangi usullere göre uyguladığı, şer’i hukukun cevap veremediği konularda örfî hukukun hangi kurallarına başvurulduğu, Hanefi mezhebinin dışındaki mezheplerin şer’i hukuk yorumlarını araştırmacılar elde etmektedir.

Şer’iyye sicilleri Osmanlı Devleti’nin en küçük idari birimlerine kadar çeşitli bilgiler sunmaktadır. Bu sunulan bilgilerin en değerlisi yüzyıllar boyu geniş sınırlara hükmeden Osmanlı’nın iktisadi yapısıdır. Osmanlı iktisadi yapısı oldukça teferruatlı bir konudur ve burada tüm detayları ile ele alma imkanı yoktur. Kadılar oldukça geniş bir yetkiyle kazaya tayin olunduğu için kazanın ekonomisinden de yine kadı sorumlu olmuş ve sicillere tüm detayları ile konuları kaydetmiştir. Kadılar, kaza esnaflarını, alım satım işlemlerini, ürünlerden alınan vergileri, narh sistemi ile ticareti denetleyen ve düzenleyen mülki amirdir. Aynı zamanda ekonomik konularda kişiler arasında bir sorun oluşursa yine kadı bu konuyu çözen makam olarak görevini yerine getirmiştir. Kadının ekonomi alanındaki sorumlulukları ve ekonomiyi düzenleme usulleri yine şer’iyye sicillerinden öğrenilmektedir.

Osmanlı Devleti kuruluşundan itibaren hem Türk gelenekleri hem de İslam inancının beraberinde getirdiği anlayışla vakıflar kurmuştur. Vakıflar; muhtaç insanların ihtiyaçlarını karşılayan hayır kurumlarıdır. Osmanlı’da vakıfları düzenlemek kadının görevidir. Bu vakıfların kurulması, şartları, kullanılması, hangi servetin vakfedildiği, vakfın bulunduğu bölgede zengin ve ileri gelen kişilerin kimler olduğu yine kadıların bu konudaki görevi neticesinde şer’iyye defterlerinde bulunan vakfiye kayıtlarından öğrenilmektedir. Şer’iyye sicillerinde yer alan bu kayıtlar Osmanlı toplumunun

23

yardımlaşma kültürü gibi sosyal tarih konularında araştırmacılara önemli kaynaklar sunmaktadır.

Osmanlı Devleti adaleti her alanda uygulamayı amaçlayan nadir devletlerden biridir. Osmanlı’nın adalete verdiği önem, şer’iyye sicillerinin çok ayrıntılı kayıtlar olmasından da anlaşılmaktadır. Osmanlı Devleti adaleti sağlamak amacıyla özellikle ceza gerektiren suçlarda, şer’i ve örfî hukukta yer alan ceza kurallarını aynen uygulamıştır. Osmanlı Devleti şer’i hukukta yer alan kısas cezalarını da uygulamıştır. Zina, içki içme ya da adam öldürme şer’iyye sicillerinden anlaşıldığı kadarıyla ceza konusunda kesin kararların uygulandığı suçlardır.

Şer’iyye sicillerinden Osmanlı Devleti’nin miras taksiminde çok titiz davrandığı anlaşılmaktadır. Şer’iyye sicillerinde yer alan miras taksimi belgeleri tereke kayıtlarıdır. Osmanlı miras taksimini şer’i hukuka göre düzenlemiştir. Miras taksiminde bir sorun oluştuğunda bunu kadının başında bulunduğu şer’iyye mahkemeleri çözmüştür. Miras taksimini uygulama usulleri, miras taksiminde yaşanan sorunlar, bu sorunların çözümleri gibi pek çok konu yine şer’iyye sicillerinden öğrenilmektedir.

Kısaca şer’iyye sicillerinde yer alan konular araştırmacılara Osmanlı tarihinin detaylı bilgilerini sunmaktadır. Bu bilgiler kazaların iktisadi, içtimai, hukuki, şehirleşme, üretim yapısı, insan ilişkileri, aile fertleri arasında meydana gelen anlaşmazlıklar, evlilikler ve boşanmalar, örfi ve şer’i hukukun uygulanma usulü, evlilik ve miras sözleşmeleri, esnaf örgütlenmeleri, ticaret amacıyla ihraç edilen ve ithal edilen ürünler, evlerde kullanılan eşyalar, toplumda kimlerin servet sahibi olduğu, vakıflar, hayvan çeşitleri, vergilerin toplanması ve vergi oranı, gayrimüslimlerin şer’i mahkemelere başvuruları, zina, cinayet gibi ceza gerektiren suçların toplumda hangi oranlarda var olduğu, ceza gerektiren suçlarda hangi hukuk kurallarına riayet edildiği, toprak taksimatları, ordunun düzenlediği seferler ve halka bu konuda yüklenen maddi sorumluluklar, yetimler için vasi tayini, kitap okuma alışkanlıkları, köle sınıfının hakları, çok eşlilik ve çocuk sayısı, demografik yapı, kullanılan paralar ve paranın değeri gibi konularda araştırmacılara değerli bilgiler sunmaktadır.

Şer’iyye sicilleri içerdiği konuların dışında sayı bakımından da oldukça geniş bir kayıt evrakıdır. Yüzlerce sayıya sahip şer’iyye sicillerinin bir araya getirilmesi araştırmalar için kolaylık oluşturacaktır. Bu konuda yakın zamanda Türkiye Cumhuriyeti belli bir çalışma

24

yürütmüştür. Ayrıca Ahmed Akgündüz’ün şer’iyye sicilleri ilgili katalog çalışması bulunmaktadır. Ahmet Akgündüz’ün “Şer’iyye Sicilleri: Mahiyeti, Toplu Kataloğu ve Seçme Hükümler” adlı eserinde yayımlanmıştır. Bu katalogda yaklaşık 17.000 deftere ait kayıt mevcuttur. Bunların 9883’ü İstanbul’da ve 6960’ı diğer şehirlerde bulunmaktadır. Diğer şehirlerde bulunanlar 1991’de Millî Kütüphane’ye nakledilmiş, 2005’te 8934

sicilin orijinalleri Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü’ne devredilmiştir.76 Osmanlı’ya ait

olmakla birlikte Ortadoğu ve Balkan ülkelerinde yer alan şer’iyye sicilleri sayı itibariyle 8000 civarındadır. Bu sicillerle ilgili toplu bir katalog henüz mevcut olmamakla birlikte

defterler üzerinde çalışmalar bulunmaktadır.77