• Sonuç bulunamadı

KİTAB’UL BURHAN’IN GENEL DEĞERLENDİRİLMESİ 1 MANTIK

1.2.4. Şartlı Önermeler

Aristoteles, yüklemli önermeyi yegane gerçek önerme gördüğünden olsa gerektir ki şartlı önermelere temas etmemiştir. Farabî, modlara göre ele aldığı bitişik ve ayrı şartlının isimlerini Kitab fi 'l-Kıyas59 isimli eserinde zikretmesine karşılık, isim vermeksizin onları Küçük Kıyas Kitabı isimli eserinde kısaca izah eder.60 Ibn Sina ise özellikle kıyaslardaki öneminden dolayı şartlı önermelere mütehhirûndaki yapısını kazandırmıştır.

1.2.4.1. Bitişik Şarth Önerme

Abdunnâfi İffet Efendi, bitişik şartlı önermeler konusunda müteahhirûn anlayışını kabul eder. Bu sebeple müteahhirûn bu konudaki görüşleri hakkında bilgi vermek yerinde olacaktır. Müteahhirûnun görüşleri, Farabî ve İbn Sina kaynaklıdır. Farabî, bitişik şartlı önermenin "bir şeyin diğer bir şeyle bitişmesini içeren" önerme olduğunu söyler. İki önerme arasına 'ise' ve 'ne zaman ki' edatları geldiği zaman iki önerme birbirine bitişir. Mesela 'her ne zaman güneş doğarsa gündüz olur' önermesi birbir ine bitiştirilmiştir. Farabî böyle bir bitişikliğin zorunlu olduğunu ifade eder. İbn Sina,

birbirine yaklaştırıldığını" ifade eder.61 Bitişik şartlı, yüklemli önermelerden meydana gelir. Onların bitişik şartlı olması, önermeye '...dığında' şartı ile '...dır' cevabı getirildiğinde olur. F. Râzî, Urmevî, Kazvinî ve K. Râzî ile birlikte bitişik şartlıdaki vurgu noktası hükmün niteliğine kaymaktadır. Nitekim F. Râzî bitişik şartlıyı "bir önermenin diğerinde hasıl olmasını olumlayan ve olumsuzlayan" önerme olarak anlamış ve hasıl oluşun kiplik durumuna göre de gerekli (lüzûmiyye) ve raslantılı (ittifâkiyye) şeklinde ikiye ayırmıştır. Abdunnâfi İffet Efendi de müteahhirûnun çoğunda olduğu gibi, bitişik şartlının tarifini verirken hükmün niteliğini bu iki ayrım üzerinden tartışır. Gerekli

bitişik şartlı önerme, "zorunlu (vücûp) bir ilişki n edeniyle tâlînin mukaddeme

bitişmesinin zorunluluğuyla ya da bu zorunluluğun olumsuzlanmasıyla" hükmedilen önermedir. O halde bu nasıl bir zorunluluktur? Söz konusu zorunluluk, Siyalkutî'nin daha önceden ele aldığı gibi, mukaddemin varolmasıyla birlikte tâlînin varolmasını gerekli kılan bir zorunluluktur. Bu da ya mukaddemin tâlîye illet veya ma'lül olması ya da her ikisinin bir illetten dolayı ma'lül olmasıyla meydana gelir. Mesela, 'güneş doğarsa' bundan 'gündüz olur' önermesi gerekli olur. Ya da 'gün eş doğar değil ise' bundan 'gece olur' önermesi zorunlu olur. Raslantılı bitişik şartlı önerme ise "kendisinde bitişikliğin raslantılı (ittifak) olmasıyla hükmedilen" önermedir. Mesela, 'her insan düşünense eşek de anırandır' önermesi olumlu, 'insan mevcut olur, değilse anka mevcut olur' önermesi de

olumsuz raslantılı bitişik şartlı önermedir. Her ikisinde de sadece raslantısal bir durum söz

konusudur.

Raslantılı olan bitişik şartlı önerme özel ve genel olarak ikiye ayrılır. Özel raslantılı önerme bilfiil olarak gerçek olanın gerçekleşmesinde tâlînin mukaddemle

bilfiil rastlaşmasıdır. Olumsuzunda ise bu rastlaşma ortadan kalkar. Genel raslantılısında ise tâlînin doğruluğunun gerçek olarak, mukaddemin doğruluğunun da farazî olarak rastlaşmasıdır. Mesela 'At y azıcı olursa eşek de anıran olur' gibi. Bitişik şartlı önerme, bütün zamanlar ile birlikte bulunması mümkün olan bütün durumlar hakkında -bunlar bizâtihî imkansız olsa bile - mukaddemle hükmedilen önerme olursa tümel olur. Tümel olan bitişik şartlı olum lu olursa niceleme edatı 'ne zaman ki'; '...dığında' ve ' . . . d ı ğ ı zaman' olur. Olumsuzunda ise 'elbette değil' ve 'asla değil'dir. Eğer söz konusu zaman ve durumların mutlak olarak bazısına yönelik bir hüküm varsa önerme tikel olur. Bu durumda olumlusunun niceleme edatı '. .. Olabilir' iken olumsuzunun da '. . . Olmayabilir' olur. Eğer o zaman ve durumlardan sadece belirli olan bazısına yönelik bir hüküm varsa önerme tekil

(şahsiyye) olur. Mesela "güneş gelecek sene koç burcuna girdiği zaman şöyle şöyle olur" önermesi, durumu ve zamanı tekilleştirmektedir. Eğer niceleme edatı bulunmazsa bitişik şartlı önermeler belirsiz (mühmele) olur. Bu durumda edatları da (<j)), Ç4) ve (jJ) (...sa) olur. Hâlbuki bu edatlar İbn Sina, F. Râzî ve Urmevî'de bitişik şartlının zoru nluluğunda en üst derecede bulunmaktadırlar.

1.2.4.2. Ayrık Şartlı Önerme

Ayrık şartlı önermeyi Farabî "bir şeyin diğer bir şeyden ayrılmasını içeren"62 önerme olarak tarif etmiştir. İbn Sina, gerek bitişik gerekse ayrık şartlı önermelerin bazen yüklemli ba zen şartlı bazen de şartlı ve yüklemliden yapıldığını söyler ve onun "iki önermeden biri diğerinden ayrılacak ve uzaklaşacak şekilde" bir araya geldiğinde ayrık şartlı önermeyi elde edeceğimizi ileri sürer.63 F. Râzî ise ayrık şartlının bölümlerine uygun olarak onun birkaç şekilde terkip edildiğini söylemektedir. Abdunnâfi İffet Efendi, Urmevî gibi ayrık şartlıyı da gerekli (inadiyye) ve raslantılı (ittifakiyye) olarak ikiye ayırır. Gerekli, tâlînin mukaddemden ayrılmasının zorunluluğuyla hükmedilen önermedir. Onu zorunlu kılan ilişki, mukaddemin, tâlînin çelişiğine olan illetliliği, mâlûliyeti ya da bir illetten dolayı ikisinin mâlûl olmasıdır. Bu ilişkinin olumsuzlanmasıyla da söz konusu zorunluluk ortadan kalkar. Raslantılı da ise ayrılmanın birleşmesiyle hükmedilir. Olumsuzunda ise bu birleşme olumsuzlanır. Mesela 'ya insan vardır ya anka vardır' önermesinde ayrılan iki önerme birleşmektedir.

Bitişik şartlının tümeli ayrık şartlıda da geçerlidir. Olumlu ayrık şartlının tümel niceleme edatı 'daima' ve 'kesi nlikle'dir. Olumsuzu da bitişik şartlınınki ile aynıdır. Aynı şekilde tikel ve tekillerinde de bitişik şartlının niceleyicileri kullanılır.

İbn Sina'nın İşarat'ta ayrık şartlıyı kesin bir isim vermeden üç kısma ayırmasına bağlı olarak, Abdunnâfi İffet Efen di'nin de dahil olduğu bütün müteahhirûn aynı şekilde onu üç kısma ayırmıştır. Bunlar hakîkiye, mâniatü'l -cem ve mâniatü'l-hulûdür.

I. Hakîkiye: İki önermenin doğrulukta ve yanlışlıkta birlikte ayrılmasıyla