• Sonuç bulunamadı

2. KURAMSAL ÇERÇEVE

2.2. Türk Halk Müziğinde Yöresellik:

2.3.2. Şanlıurfa’da Müzik

İnsanın yaşadığı çevre ve aldığı eğitim onun gelişimine, kültürüne fazlasıyla katkısı olan etkenlerdir. İşte Urfa eski adıyla Ruha tarihte birçok medeniyetin beşiği olmuştur. Bunların sonucunda, yaşadığımız çevrenin oluşumunda binlerce yıl önce bu topraklarda yaşamış olan uygarlıkların kültür ve sanat hayatının büyük etkisi olmuştur.

“Yerleşim merkezi olarak M.Ö ki dönemlere uzanan bir tarihe sahip olan Şanlıurfa, musiki tarihi yönünden de aynı tarihlere kadar uzanan bir seyir takip etmektedir.”(Şanlıurfa Valiliği İl Yıllığı, 1997,s.165)”Şanlıurfa musikisiyle ilgili ilk bilgiler M.Ö ki dönemlere kadar dayanır.

“Şanlıurfa’nın Eyyubi mahallesinde yapılan kazılar sırasında bulunan bir mozaikte sihirli musikişinas orfius ve onun musikisini dinleyen kuş, aslan, geyik ve meleklerin resmine rastlanmıştır.”(Şanlıurfa Valiliği,1997 İlYıllığı,s.165). Miladi 168 senesinde Edessa’da dünyaya gelen ve 222 senesinde ölen büyük bir din filozofu, şair ve kuvvetli bir sportmen olan musikiye çok düşkün olan Bar Daişan, musikişinas oğlunun adını ahenk anlamına gelen “Harmonius” koymuştur. Dini konularda uzman olan Daişan mersiyeler yazar, bunları besteler ve besteletirdi. “ Onun zamanına kadar ayinler musikisiz icra edilirdi. (İl Kültür ve Turizm Müd. Mozaikler Şehri Urfa) Bar Daişan dini ayinlerle musikiyi birleştiren ilk fikir ve sanat adamı olarak Şanlıurfa musiki tarihinde yer almıştır.”(A.G.E, s.165)

12 Resim: 1

Tarihte ipek yolu üzerinde çok ilginç bir kavşakta bulunan Şanlıurfa önemli bir ticaret merkezi ve medeniyetlerin geçiş noktası olması sebebiyle birçok kültürün, medeniyetin ve dolayısıyla birçok dininde merkezi olmuştur. Bu sebepten dolayı tarihte din, kültür ve sanat merkezi olan Şanlıurfa’da müzik alanında büyük gelişmeler görülmüş ve bu sayede çok değerli musikişinaslar yetişmiştir. (Şanlıurfa Valiliği,İl Yıllığı,1997,s.165) Örnek olarak miladi 789-857 seneleri arasında yaşayan Zeriyab’dan bahsedebiliriz. “Şanlıurfa yakınındaki Musul’da doğan Zeriyab Bağdat’ta Abbasi halifelerinin sarayında vazife gördükten sonra İspanya’nın Kordoba şehrinde Halife Abdurrahman’ın sarayına baş musikişinas olarak gönderilmiştir. Zeriyab’ın Kordoba’da kurduğu konservatuar “Endülüs müziğinin temelini atmış, “Arap ve İspanyol” müziğine tesir etmiştir. Ud denilen müzik aletine Zeriyab’ın beşinci teli ilave ettiği bilinmektedir.”(A.G.E, s.165)

İlkel dinlerin dünyada bilinen en eski merkezi Şanlıurfa, çok tanrılı dinlerin de dünyadaki önemli merkezlerinden biridir. “ İlkel cemiyetlerdeki müziğin rengi tamamıyla dini ve ilahi idi. Hukuk, ilim ve felsefe gibi müzik de dinden doğmuştur.

Sosyolojik araştırmalar ve müzik tarihi hakkında yapılan çalışmalar bu gerçeği ortaya çıkarmıştır.”(Keklik, 2006, s.32)

13 oluşmasında elbette farklı dinlerin müzik anlayışları da belirleyici olmuştur.

“Şanlıurfa’da Hıristiyanlık dönemine ait müziğe ilişkin bulabildiğimiz birkaç kaynak Mardin ili Süryani Kiliseleri kitaplıklarında mahfuz olup bu dönemde dini ayinlerde müzik yapıldığını göstermektedir.”(Keklik, 2006, s.46) “Yahudilikte müziğin şekillenmesini ele alacak olursak Hz. Musa tarafından İsrail Oğullarına gönderilen dinde müziğe ilişkin dini hükmün ne olduğu kesin bir şekilde ifade edilmemiştir.

Ancak Yahudiliğin sonradan aldığı şekilde müziğe büyük bir önem verildiği bilinmektedir. Bu hususta yer alan rivayetlerden de anlaşılacağı gibi İsrail oğullarına gönderilen peygamberler müzikle iç içe olmuşlardır ve müzik aletleri çalmışlardır.”

(Keklik,2006, s.33) “İbrahim peygamberin torunu ve İsrailoğullarının atası Yakub peygamber Harran’da bulunmuş...Şuayb peygamber Harra’na 37 km mesafedeki Şuayb şehrinde yaşamış, Musa peygamber Şuayb şehri yakınlarındaki Soğmatar da Şuayb peygamberle buluşmuştur.”(Şanlıurfa İli Kültür, Eğitim, Sanat ve Araştırma Vakfı Yayınları/27: s.133)

“İslamiyet’in gelmesiyle “buraya yerleşen Müslümanların Şanlıurfa’da musikinin bilhassa dini musikinin gelişmesinde büyük etkileri olmuştur. Hatta Şanlıurfa’daki gerek klasik gerekse halk müziğimizin temelini dini tasavvuf musikimiz oluşturmuştur diyebiliriz. Bugün içinde Şanlıurfa musikisi içerisinde dini musikinin çok büyük yeri vardır. Urfa’da müzik icra edenler içerisinde birçok hafız, hoca veya tarikat ehli kişiler vardır. Bunlar yeri geldiğinde klasik, yeri geldiğinde halk müziği, gazel ve hoyrat okudukları gibi yeri geldiğinde ilahi, çifte gibi tasavvuf müziği örneklerini de en güzel şekilde okumaktadırlar.” (Şanlıurfa Valiliği İl Yıllığı,1997, s.166)

“Şanlıurfa’da çok gelişmiş bir dini musiki mevcuttur. İstanbul ve Anadolu tasavvuf müziklerinden çok farklı nitelikleri olan bu tasavvuf musikisi günümüzde de

14

kullanılmaktadır.”(Şanlıurfa Valiliği Kültür Yayınları, 1999,s.31) “Şanlıurfa halk müziğinin yanı sıra var olan dini müziklerin de kültürel dokunun gelişmesinde çok önemli bir payı vardır. Şanlıurfa müziğini etkilemiş olan dini müzik eserleri bu bölgede var olan Kadir-i, Rufai ve Mevlevi tarikatlarının ürünleridir. Örnek verecek olursak Mevlevi tarikatında ses, saz ve dansın geniş olarak yer aldığı Mevlevihane’nin bir tür müzik okulu olduğu görülmektedir. Müzikle yakından ilgisi olan insanlar ayin için burada toplanıyorlar ve küçük yaştan çıraklarını da burada yetiştiriyorlardı.”

(Keklik, s.52)

“Urfa’da müziğin gelişme sebeplerini ve seyrini araştırdığımızda ise bazı kaynak kişiler, Osmanlı döneminde saraydan sürgün edilen birçok musikişinasın Urfa’ya gönderildiğini, bu insanların yıllarca müzik birikimlerini yöre insanlarına aktardıklarını ifade etmişlerdir. 20. yüzyılın ilk başlarında savaşlardan dolayı musikinin duraklama dönemine girdiği görülmektedir. Daha sonra Cumhuriyet dönemiyle birlikte yeniden gelişmeler görülmüştür.” (ekitap.kulturturizm.gov.tr)

“Şanlıurfa için müzik vazgeçilmesi imkânsız bir hayat tarzıdır. Şanlıurfalının yaşamının her döneminde müzik mevcuttur. Düğünde, kına ve asbap gecelerinde, bayramlarında, dağ yatılarında, sıra gecelerinde, cenazesinde, taziyelerinde müzik vardır. Şanlıurfa’da her esnafın kendine özgü bir hoyrat söyleyiş (Bahçacı, Daşçı, Keçeci, Kalaycı gibi) tarzı olması, yedisinden yetmişine kadar hemen hemen her Şanlıurfalının müzik toplantılarına katılarak türkü, şarkı gazel ve hoyrat söyleyebilmesi de Şanlıurfa’da müziğin ne derece yaygın olduğunu bizlere göstermektedir.” (Şanlıurfa Valiliği Kültür Yayınları, 1999, s.30)

“Şanlıurfa’daki bu zengin ezgi hazinesinin ve dinleyiciyi büyüleyen icra biçiminin varlığının temel sebebi, eskiden beri süregelen sıra gecesi ve yatı geleneğidir. Radyo ve televizyonun olmadığı dönemlerde, her akşam bir evde toplanarak sıra gezen gruplarda, sanat ve edebiyat sohbetlerinden sonra sıra müziğe gelirdi. Her grubun bir çalgı takımı, birkaç usta okuyucusu olurdu. Bunlar bir düzen içinde sistemli müzik yaparlardı. Sıra gezen ya da baharda birkaç gün kalmak üzere dağlara yatıya giden gruplar arasındaki rekabet, bir yandan toplu çalıp söyleme geleneğinin gelişmesini sağlarken, bir yandan da sanatçı ruhlu insanları yeni eserler

15

yaratmaya zorluyordu. Çünkü her sıra gezen topluluk, bünyesindeki sanatçı sayısı, bunların ustalık düzeyi ve başarılarıyla övünürdü.” (T.C. Kültür Bakanlığı Yayımlar Dairesi Başkanlığı, “Şanlıurfa”,1997,s.183)

“Şanlıurfalının müzik yaşantısı günübirlik ve geçici değil, aksine geçmişin kesin çizgilerini taşıyan kalıcı, ustalık (sanatkârlık) isteyen bir yapıya sahiptir. Bu yapının temel taşı makam geleneğidir. Yani sistemli bir müzik icrasıdır. Şanlıurfalı bilhassa müziğini icra ederken makam geleneğini uygulamakta o kadar hassastır ki Şanlıurfa’da herhangi bir sanatçının değeri, makam bilmesi ve icra edebilmesiyle ölçülür.”(Şanlıurfa Valiliği Kültür Yayınları,1999,s.30,31)

Benzer Belgeler