• Sonuç bulunamadı

2. KAZASKER MUSTAFA İZZET EFENDİ’NİN SANATKÂRLIK YÖNÜ

2.3. Şairliği

Kazasker Mustafa İzzet Efendi, velûd bir hattat, iyi bir mûsikîşinas ve bestekâr olmasına karşın şair olup olmadığı hususunda tartışmalar vardır. Örneğin İbn’ül- Emin Mahmud Kemal İnal onun şairliği hakkında Son Asır Türk Şairleri adlı tezkiresinde şöyle

47 İnal, Son Asır Türk Şairleri: Kemâlü’ş- Şuarâ, C. 2, s. 1083.

48 Toprak, Hattat Kazasker Mustafa İzzet Efendi ve Eserleri, s. 47.

49 İnal, Son Hattatlar, s. 159.

diyor: “Yazı ve mûsikî derecesinde şiir ile meşgul olmadığı anlaşılıyor. Çünkü meydanda pek çok yazısı ve mûsikî eserleri olduğu halde elde pek az şiiri vardır. Benim gördüğüm beş altı parçadan ibarettir. Belki bunlardan başka eş’arı vardır da ben görmedim. Yahut zayi olmuştur. İki hafidinden kırk yıl evvel şiirleri şiirlerini sormuştum bir şey istifade edememişti.”50

1862 yılının yaz aylarında kurulan Encümen-i Şuara, Hersekli Arif Hikmet Bey’in İstanbul’da Lâlelideki evinde bir grup ortak zevk-i selim sahibi zevatın toplanması ve yazdıkları şiirleri birbirlerine okuması, şiirlerin üzerine tartışmalar yapılmasıyla bilinir.

Bir nevi dost meclisi hüviyetindedir. Yazılan şiirleri yaşı en küçük olması hasebiyle Namık Kemal topluluğa seslice okumaktadır. Encümen-i Şuarâ’ya liderlik edip toplantılara yön veren ise Lefkofçalı Galip’tir. Encümenin müdavimlerinin, doğum veya memuriyet dolayısıyla Rumeli’ye bağlı olmak, Bektaşî meşrep olmaları, tanzimatın getirdiklerinden hoşnutsuz olmak gibi ortak yönleri de vardır. Tespit edilebildiği kadar bu toplantıya iştirak edenler; Nâmık Kemal, Ziya Paşa, Şeyh Osman Şems Efendi, Arif Hikmet Bey, Koniçeli Musa Kâzım Paşa, Leskofçalı Galip Bey, Manastırlı Hoca Salih Nâilî, İbrahim Hâlet Bey, Recâizâde Mehmed Celâl, Memduh Faik Bey, Deli Hikmet, Mustafa Refik Bey, Üsküdarlı Hakkı Bey, Salih Faik Bey, Sâdullah Râmi Bey, Mustafa Eşref Paşa, İrfan Paşa, Mustafa İsmet Efendi’dir. Aynı zamanda Kazasker Mustafa İzzet Efendi de bu encümene katılanlar arasında zikredilir.51

Gazel

“Bezm- vahdetden cüdâ bir nây bir ben bir günül Fânî bâkî-nüma bir nây bir ben bir gönül

Hayretinden geh güler geh ağlar inler dem – be – dem

50 İnal, Son Asır Türk Şairleri: Kemâlü’ş- Şuarâ, C. 2, s. 753.

51 DİA, "Encümen-i Şuarâ", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/encumen-i-suara (09.07.2019).

Bül’acep divâne ha bir ben bir nay, bir ben, bir gönül

Cismi zârı hemçü nâlü hasta halü bî- mecâl Hasbihali her belâ bir nây, bir ben, bir gönül

Kendi söyler, kendi dinler kimse bilmez hâlini Ehl-i aşka kimyâ bir nây, bir ben, bir gönül

Kârı nâtık abd-i âbık zâ’ik-i iksir- Hak

Sana benzer İzzetâ bir nây, bir ben, bir gönül”52

Hızır Ağa-zâde Said Bey’in Gazelini şu şekilde tahmis etmiştir;

“Aşık oldum olalı doğrusu ey mâh sana Bir tarik ile gönül olmadı hem-râh sana Nice rakrîr edeyim derd-i dilim âh sana Etmedi gitti eser nâle-i cân-gâh sana Merhamet vermedi mi Hazret-i Allah sana

Eyledin gönlümü avize-i mehdî ülfet

52 İnal, Son Asır Türk Şairleri: Kemâlü’ş- Şuarâ, C. 2, s. 758.

Garaz eğlenmek imiş sonradan ettim dikkat Böyle tıflâne edâya kim eder emniyet Nâlem etmiş seni hâbîde-i hâb-ı nahvet Galiba ninni gelir âh-ı seher-gâh sana Nâle-i aşkı ciğer sûzimi sandın kuru laf Sana takriri gumumı dil olup cümle hilâf Hâlime eylemedin atf-ı nigâh-ı insâf Akıbet ömrümü hüsnün gibi kıldın itlâf Kaldı sermaye hemân âh bana vâh sana

Nedir ey çerh, sitem-dîdeye kahrın öyle Ettiğin lütfu bana sende bilirsin söyle Âh u feryâdımı sen sanma tehice böyle Beni şâd eylmedin bir kere insâf eyle Acaba n’eyledim ey tâli’i bedhâh sana

Her ne rütbe görünürse sana surette bâid İzzetâ kesme sakın şâhed-i mâni’den ümîd Zâhir oldukça gönülde hele sırr-ı tevhid Tükenir bî-haberâne reviş elbette Saîd

Zannıma rehber olur bu dil-i agâh sana”53

Kıt’a

Var olan Hak varlığıdır benden eylersen sual Yokluğun irfân-ı kâfidir sülük erbabına Men aref’le kad aref sırrını bildinse eğer Hırz-ı cân et söyleme zannü şükûk erbabına54

Rûz u şeb gönlümün evrâdı olup Tanrı adı Nakşî dîdârına bend eyle vukufu adedi Cezbe-i aşk ile fark edemeyip nîk ü bedi Gözlerinden selip eşk-i terini böyle dedi Varamam yârime âmâ sıfat oldum ebedî Vâsıl et yâre beni Yâ ricâlen huz bi yedî Müfred

Çeşm-i ibretle nigâh et zâhidâ eşyaya sen Manî-i sun’i İlâhîde ne sen varsın ne ben55

O felek meşrebin aldanma vaèdine zira

53 İnal, a.g.e., C. 2, s. 754.

54 İnal, a.g.e., C. 2, s. 1083.

55 İnal, a.yer.

Nisbet-i pâdişeh-i İzzeti derviş etti56

İzzetâ dem de geçer, gam da geçer âlemde Vaktini hoş geçirip şöylece eğlenmelidir57

Atılan ok geri dönmez düşüneydin evvel Şimdicek sana nasihat eden âdem delidir58

Bahariye Mevlevîhânesi Şeyhi Nazif Dede, Kazasker Mustafa İzzet Efendiye şöyle bir beyit göndermiştir:

“Gönül seninle sıkıldık ne şeyle eğlenelim Ne ile eğlenelim meyle neyle eğlenelim”59

Kazasker Mustafa İzzet Efendi de onun göndermiş olduğu bu beyite şu şekilde mukabele etmiştir:

“O dem ki geldi âmâdan cihan gözümde değil Gönül arar o demi neyle meyle değil”60

56 İnal, a.g.e., C. 2, s. 1084.

57 İnal, a.yer.

58 İnal, a.yer.

59 İnal, a.g.e., C. 2, s. 1083.

60 İnal, a.yer.

Allah birdir iki cihan vahdet üzeredir İbret üzere bak hele bir kerre, yek ten ol Terk eyle mâsîvâyı, gözet sırr-ı vahdeti Benlik hayalin eyleme zinhar, sen, sen ol61

Yine kaynaklarda kesin olarak geçmeyen fakat herkesçe Kazasker Mustafa İzzet Efendi’ye atfedilen bir beyit daha vardır.

Basmasa mübarek kademin rûy-ı zemîne Pak itmez idi kimseyi hâk ile teyemmüm.

Kazasker Mustafa İzzet Efendi’nin elde ettiğimiz kaynaklardaki şiirlerinden ve içinde bulunduğu Encümen-i Şuarâ gibi muhitlerden anlaşılmaktadır ki her ne kadar çok eser verememiş dahi olsa o bir şairdir. Kendi devri içinde değerlendirmek gerekirse Hat ve Mûsikî gibi sanat dallarıyla uğraşan bir kimsenin, şiirden anlamaması ve ilgilenmemesi gibi bir durum söz konusu olamaz. Kazasker Mustafa İzzet Efendi bahsettiğimiz sanat dallarının yanında şiirden de anlamaktadır. Divanı veya sadece kendi şiirlerini yazdığı bir mecmua günümüzde tespit edilememiştir. Mevcut şiirlerinden hareketle belki çok iyi bir şair demek mümkün olmasa bile şair demek mümkündür.

İncelediğimiz Güfte Mecmuasındaki bazı şiirlerde tespit ettiğimiz mahlaslar içerisinde İzzet mahlasında bir şair de vardır. Bu mahlastaki şiirlerin Kazasker Mustafa İzzet Efendi’ye ait olduğu düşünülmektedir. Şiirleri daha sonra zikredeceğimiz için buraya ayrıca koymadık.

61 Derman, Ömrümün Bereketi: I, s. 168.

İKİNCİ BÖLÜM

( KÜLTÜR TARİHİMİZDE GÜFTE MECMUALARI VE KAZASKER MUSTAFA İZZET EFENDİNİN

GÜFTE MECMUASI)

1. KÜLTÜR TARİHİMİZDE GÜFTE MECMUALARI VE KAZASKER MUSTAFA İZZET EFENDİ’NİN GÜFTE

MECMUASI

Benzer Belgeler