• Sonuç bulunamadı

İSİM ÇEKİM EKLERİ 2.1 Çokluk Ek

Çokluk 3. Şahıs: sunlar/-sünler, sınlar/-sinler

(54a/6) çün ḫaber virüñ ki bu cemaʿat daḫı işitsünler.

(98a/13) fevt olmadan irişüp cumʿa namazını şehrde ķılsunlar didi

Şart Kipi: Metnimizde şart kipi - sa/-se şeklinde geçmektedir.

(99b/16) olduysa söyleñ aña ol ķadar mal virsüñ

(24a/8) Keremkānı bize luṭf itse ne var

İstek Kipi:

Bu kip, Karahanlı Türkçesinin gelecek zaman eki olan -ġa/-ge ekinin Batı Türkçesinde hem ses hem de anlam değişmesine uğramış şekli olan -a/-e eki ile sağlanır. Ancak söz konusu ek,

İstek kipi yanında, geniş zaman, gelecek zaman ve emir kipi işleviyle de kullanılmıştır.

(24/12) erlige göre işin lāyıķ ķıla

(24/5) Eyleye tā kim bize ol himmeti

(23b/8) Gide bu ẓulmet görine göz ü ķaş

(23b/14) Cümle ruhbān ḥavf idüp ķıla fikr

(24/11) er gerek yavuzlıġa eylik ķıla

Gereklilik Kipi: Metnimizde gereklilik kipi içinde değerlendirebileceğimiz iki

cümle vardır. Biri gerek kelimesiyle birinde ise -malı ekiyle gereklilik anlamı sağlanmıştır.

Sıfat-Fiil Ekleri: -an/-en:

(9a/9) ve cümlesi görüp bu ẕikr olunan Ḥācı Bektāş ḥünkāruñ alnında mevcūddur.

(10a/11) ḥareket ittigini yanlarında oturan kimesne işidüp bilürdi.

-duḳ/-dük:

(100b/5) sulṭānuñ ḥażret-i ḥünkār ile mülāḳāt olduḳların beyān idelüm.

(4b/15) ziyāde bolduḳlarından ulularuñ

(36b/18) ol gördügüñeli şimdi görseñ bilür misin

-mezçe :

(70b/9) oldı ḥażret-i ḥünkār buyurdı ki ķadınçıķ işbu ķanı bir ayak degmezçe yire

dök didi.

-mış/-miş:

(6b/5) kāmillerden şimdiki ḥālde vilāyeti ve kerāmeti ẓāhir olmış bir er vardur

(31a/11) buyurdılar ki yā Bektāş her ķandaki bu kesgiyi ya'ni yanmış oduñ düşerse

-malu/-melü:

Nadir kullanılan bir sıfat-fiil ekidir. Metnimizde örnekleri görülmektedir: (48a/7) ittifāķ ol cāriyyenüñ eve varmalu bir meṣāliḥi ẓuhūr itdi.

(66a/14) ki sen böyle dirsin erenlere didi bu miķdār mülāķat olup gitmelü olduķda

ṣarı İsmāʿil tekrār nuṭķa gelüp aytdı.

Zarf-Fiil Ekleri: -araḳ/-erek:

(54b/17) şol mertebe ki ķara ṭobraķ görinmezdi ķar üzerinden yürüyerek ḥażret-i

ḥünkār bir aġaç dibine gelüp aytdı.

-u/-ü:

(52b/5) göndereler ki bir daḫı rūma gelmesün diyü ol maḥalde olsun diyü emr eyledi.

-up/-üp:

(52a/6) gelüp ve aytdı ki işe nādim olup ve fikr idüp kendüye aytdı.

(52a/13) bir ṭorba ṭobraķ ile bir üç arpa götürüp ṭobraġı dökem.

-uban/-üben:

Bu ek yaygın olarak Eski Anadolu Türkçesi sahasında kullanılmıştır. Metnimizde örnekleri görülmektedir:

(23a/22) Ṭutuban ḥabs eylediñ ol serveri

(26b/11) özr idüben parmaġın getürdiler

(69a/7) bu gün oduna gitdüñ bayaķdan birüben seni bu yirde gözlerem didi.

-madın/-medin:

Eski Anadolu Türkçesinde -madın / -medin şeklinde sıkça kullanılan bu ek Türkiye Türkçesinde -madan / -meden şeklinde kullanılmaktadır.

(45a/14) gitdi şāyet ki geç gele diyü efkar idüp aḫşam olmadın aşı ben bişüreyim.

(99a/8) cumʿanuñ vaķti geçmedin her biriñüz ḫiẕmetleriñüzde olup bulunsunlar didi.

(12a/6) bize gelmedin biz anlara varalum irişelüm

-ınca/-ince:

(15a/8) Semerḳanda varınca yezidden pāk idüp baʿde Mekketullāhı şerîfullāha ʿazm

ḳıldı.

(21a/41) Naṣįb dögününce ölmek olmaz

-ıcaḳ/-icek:

Metnimizde bu zarf-fiilinin "-ç"li şekillerine de sıkça rastlanmıştır.

(50a/10) ḥāʿce ḥażret-i ḥünkāruŋ yüzine baķıçaķ kendüye bir heybet düşdi (51a/9) yarınki gün olıçaķ seni oġlancıkların görmege ķomayalar

(51b/2) edā idüp fāriġ olıçaķ ķaṣd itdi

(52a/4) Nureddin ḥaʿceyi göricek sulṭān Aladdin gażab idüp buyurdı. (33b/13)erenler Faṭma Bacıdan bu kelāmı işidecek aytdılar.

(37a/2) Ḥācı Bektāş ḥünkāruñ avcunda mevcūddır emre bu ḥāli göricek ḥünkārım

ṭabduķ diyü o üç kerre iķrār eyledi.

-ıncaḳ/-incek:

Nadir bir kullanımdır metnimizde örnekleri tespit edilmiştir.

(11a/6) menāḳıbāt ḥaseneleri ẕikre gelse hergiz tamām kemāliyle ẕikr olıncaḳ

mümkün olmaya

(85b/5) şimdiki sākin olduġı yire gelincek ol ķoya daḫı ol maḥalde ḥālā ṭurur

-duḳça/-dükçe:

(101b/15) ve ḳavaḳ ḥālā anda kaldı teferrücgāh oldı her gāhuña ṣafāları olduḳça

gelürler.

(15a/5) vehmi kendüye ġalebe gösterüp muḫālif olduḳça ol arḳasına olurdı.

-duḳda/-dükde:

(53a/9) geldükde ḥażret-i ḥünkār aytdı.

-ken:

(102a/19) mābeynden bir nice gün geçti ḳudret-i ḥaḳ bir gice yatarken ḳatı yollar

aşup ve buluṭlar ẓāhir olup şimşekler oynadı.

(5a/9) şikār itmek içün seyrāne çıḳdı girü dönüp sarāya gelürken yolı bir bıñar

üzerine uġradı.

(5a/19) sefere gitdiġüñ ve gelürken yolı ol bıñara geldigüñ

Birleşik Fiiller:

Birinci unsuru İsim Olan Birleşik Fiiller: eyle- yardımcı fiiliyle kurulan birleşik Fiiller:

(70b/18) fikr eyledüm hiç bundan aʿlā ayaķ degmez yir bulmadum.

(71a/6) ḥażret-i ḥünkāra įʿlām eylediler.

(71b/7) ḥażret-i ḥünkār ḥabįbi evlendirmek murād eyledi

it- yardımcı fiiliyle kurulan birleşik Fiiller:

(72a/3) bitürüñ didi ḫalįfeler ol altunı alup ḥarc itdiler.

(72a/17) lakin yaʿni teṣirinden şikāyet itdiler.

ḳıl- yardımcı fiiliyle kurulan birleşik Fiiller:

(100a/21) olup tevbe ve istiġfār ḳıldılar.

(100b/13) anda sākîn olup saʿādetle ḳarār ḳılmıştı. (100b/18) işidüp gūş ḳıldı.

ol- yardımcı fiiliyle kurulan birleşik Fiiler:

(100b/19) cūş ḳılup ḳılup ḳulluḳdan ʿāşıḳ oldı.

(101a/2) ṭaşra çıḳup ṣulucaḳara öyüke ʿazm idüp revāne oldı.

Birinci Unsuru Fiil Olan Birleşik Fiiller: Yeterlilik Fiili:

(5a/21) ki ol ḳızı bile ki giymek nesidür bir ḫaber getürebildi ki Nişāburlar şehrinden

ʿālim kimesne var idi.

Metnimizde Türkiye Türkçesinde rastlanmayan bir kullanım olarak "emzirebilmedi"

örneğine rastlanmaktadır.

(6a/14) memesin aġzına virüp naḳldür ki cehd eyledi ve bir daḫi emzirebilmedi.

(14a/2) taḫtıla havāya çıḳarur baʿde ṣalıvirür.

(14a/19) ve ṣoñra havadan aşaġa ṣalıvirdi.

VİLÂYETNAME-İ HACI BEKTÂŞ VELİ METİN

(2b/1) ḥażretleri şehįd ide şehįd olıçaḳ evladları Baġdad nahiyyesinden (2b/2) eṭrāfı ʿāleme ṭaġıldı ve imām Mūsāʿürrıżā Mekketullāh (2b/3) ṭarafına revāne oldı Kābe-i şerįfe gelüp ḳarar ḳıldı (2b/4) hak teʿala haʾżretlerine ṭāʿat ve ʿibādete meşġūl oldılar ve İbrāhimʿülmücāb(2b/5) hażretleri Nişabur şehrine gelüp ḫorasan mülkinde (2b/6) mesken ṭuttı ol vilāyetün ḫalkı İbrāhimʿülmücāb ḥażretin Nişabur şehrine pādişāh eylediler (2b/7 ) Emrine muṭiʿ ve ḥükmine fermān oldılar (2b/8) Ve İbrāhimʿülmücāb ḥazretlerinüñ on oġlı oldı Evvel Musāyüʿsŝānįnüñ (2b/9) idi ki yʿani dedesi imām Musā Kāẓım ḥażretlerine beñzedigi çün (2b/10) Musāyüʿsŝānį isim virmişler idi İkinci İsḥaḳ üçinci (2b/11) Davud dördünci Yaḥya beşinci İbrāhįmʿürrıżā altıncı Hārūn (2b/12) İbrāhįmʿürrıżā daḥı hem ʿamisi ʿAli Mūsāʿürrıżāya beñzedigiçün (2b/13) İbrāhįmʿürrıżā diyü ism virmişler idi Yedinci ṭayyār sekizinci (2b/14) Cʿafer ṭoḳuzuncu ʿAli onuncu ḥasan idi Amma ḥasan ʿināyetle (2b/15) maḥbūb-ı nevcivān idi İbrāhimʿülmücāb hażretleri daḥı vaʿde irişüp ḥaḳḳa vāśıl oldı (2b/16) Rahmetullāha anı Türkistanda ṭus şehrinde defn itdiler ḫorasan (2b/17) ḫalḳı İbrāhimʿülmücāb hażretlerinüñ ulu oġlı Musāyüʿsŝānį yirine(2b/18) pādişāh idüp taḥta çıkardılar ol vilāyeti ʿadl ü iḫsān ile(2b/19) şerref eyledi daḥı ol vilāyetüñ ulularından biz ḳız aldı ki(2b/20) ismine Zeyneb ḫātun dirler idi ġāyetle maḥbūbe hem(2b/21) ʿākile idi nice zamandur eyledi devrān-ı zaman-ı rüzgār(3a/1) ḥikmet-i ḫüdā hiçbir evlādı olmadı Sultān Mūsā-i ŝānî ḥazretlerinüñ(3a/2) bu ḥalden ötüri mübārek ḥatīr-ı şerįfleri melūl perįşān(3a/3) idi ol eŝnāda maʿmūm ibn-i hārunʿülreşįd ḫorasan diyārına(3a/4) varup ṭus şehrini ṭaḥt idinüp ḫalįfe oldı ḥükm-i ḫükūmet(3a/5) kılup ʿAli müsāʿülrıża ḥażretlerine nāme yazup senden biʿāt(3a/6) ve ināyet idelüm diyü Mekke-i mükerremeden ḫorasāna daʿvet eyledi çünki(3a/7) ol nāme irişdi ḥazret-i imām ʿAli Mūsāʿülrıżā anı açup(3a/8 )ḳılup ve mefhūmı maʿlūm oldı Kaʿbetullāh-ı şerįfʿullāhı ṭavāf(3a/9) idüp ve cemʿ-i erkān yirine götürdükten ṣoñra ḥüccāc ile(3a/10) ḳalḳup Medįne-i münevvereye geldi resūl ḥażretinüñ(3a/11) daḥı merḳad-ı şerîfini daḥı ziyāret idüp ve bir niçe gün(3a/12) daḥı ibn-i mücāvir olup ve andan daḥı ḳalḳup saʿādetle ʿazm-i ḫorāsan ḳıldı ḥatta günlerde bir gün Nişabur(3a/13) şehrine geldi Meger kim ol Zeyneb ḫātun ʿibādetiyle ḥaḳ(3a/14) teʿalā

ḥażretine münācāt idüp sarayında oturup ve duʿaya el götürmüş idi (3a/15) nāgāh ol demde sarāy revzenesinden anı gördi ki bir maḥbūbı(3a/16) nevcivān gelüp meger kim ol sarāyın muḳābelesinde bir laṭįf(3a/17) buñar var idi ki eṭrāfı sebze-zār ve ḫūb eşcārlar(3a/18) ile müzeyyen idi ve ol bekit bıñaruñ kenārına gelüp daḥı atından(3a/19) aşaġa inüp daġa baġlayup ve abdest alup namāz(3a/20) ve niyāza meşġūl oldı ve Zeyneb ḫātun daḥı namaz ẓuhūrı edā ḳılup ve muʿtād-ı ḳadįm(3a/21) tażarruʿ niyāz ḳılup el yüze sürūd eyledikten ṣoñra ḫāṭırına şöyle ḫutūr ile olan(3a/22) kimine tehi kimine degüldür veyāḥūd ehlʿullāhdan kimesnedür didi(3b/1) namazdan fāriġ olıçaḳ Zeyneb ḫātun varup(3b/2) ḫaber getüre ve ol ḫādem daḥı imāmuñ ḫużūrına gidüp selām (3b/3) virüp ve aytdı ne kişisüz ve adıñuz nedür ve ḳandan gelüp ḳanda gelürsiz didi(3b/4) ḥażret-i imāma daḥı buyurdılar ki seyāḥat üzre bir kimesneyüm(3b/5) ve ismim ʿAliyyüʿlrıżādur ve aṣlum ḥażret-i nebįyyʿül Muḥammeddür Medîneden gelüp(3b/6) ḫorasana giderüm didi ve ol ḫadem bu ḫaberi alup sarāyına(3b/7) ʿavdet ḳılup Zeyneb ḫātun ḳatına gelüp istedigin cümle ḫaber virdi(3b/8) Zeynep ḫātun daḥı bildi ki ol Muḥammeddendir derḥāl yine(3b/9) sulṭān Mūsā-i ŝānîyye arż idüp ʿümmetiñüzʿül resūl gelmiş(3b/10) gelsünler görişsünler didi pes ol ḫadem Mūsā-i ŝānî ḫażretlerine(3b/11) ḥāli iʿlām ḳıldı ve sulṭān Mūsā-i ŝānî daḥı bu ḥaberden şādmān(3b/12) olup göñli sürūr buldı hemāndem içeri sarāyına gelüp Zeynep(3b/13) ḫātunuñ ḳatına geldi ve Zeynep ḫātun daḥı sarāy revsenesinden(3b/14) ḥażret-i imamı gösterdi ve Mūsā-i ŝānî daḥı ḥażret- i imamı göriçek(3b/15) aşaġa irüp ḥażret-i imamuñ ḥużūrına varup selām virdi(3b/16) ṣafā geldüñ yā imām diyüp görişdiler ve tamām ṣoruşup bilmişdiler(3b/17) sulṭān Mūsā-i ŝānî ʿAli Mūsāyyʿülrıżā daḥı icābet gösterüp geldi bisāṭ döşeyüp (3b/18) oturdılar Mūsā-i ŝānî emr eyledi envāiʿ dürlü ṭaʿām pişürdiler (3b/19) ve ṣofra ṣalındı naẓara geldi ol taʿām yirü birinci faġfūrı(3b/20) kāseler ile ṣofra ʿAli Mūsayyʿülrıża hiç taʿāma muḳayyid olmadı idüp niçün virdi ki(4a/1) nesne isterem didi bu sözden Mūsā-i ŝānį maḥrūm olup(4a/2) ayttı yaġı kerem luṭf idüp ol ṣoñra ḳażā idersiz(4a/3) diyüp ḥāṭırımuz içün buyruñ diyüp ricā idiçek ḥażret-i imām(4a/4) gördi ki Mūsā-i ŝānî melūl oluyor anı tesellî-i ḥāṭır içün(4a/5) bir ḳaç loḳma alup tenevvül eyledi şükrįn didiler ellerin yudılar(4a/6) ṣofra ḳalḳdı Zeynep

ḫātūn sükkeri şerbetle bir cam(4a/7) ṭoldurup ḥażret-i imāma gönderdi ḥażret-i imām ol şerbeti(4a/8) gerçek derūnundan bir āh çeküp ve buyurdılar ki ceddimüz imām (4a/9) Ḥüseyin ḥażretleri Kerbelāda ṣusız şehįd oldı biz şimdi sükkeri(4a/10) şerbet içmek revā mıdur diyüp emrine alıp girü camuñ(4a/11) içine dökdi ve mübārek gözlerinden baş dîvan olup aḳdı(4a/12) ve Mūsā-i ŝānî ḥażret-i imāmuñ şerbet içmegin görüp ol(4a/13) daḥı aġladı ḥażret-i imām aytdı(4a/14) yā ibn-i ʾamm siz niçün ağlarsız diyiçek Mūsā-i ŝānî aytdı(4a/15) yā ibn-i ʿām bir niçe zamān geçti hiçbir yüzin görmedi(4a/16) sizüñ duʿāñuz müstecābdur zîrā imāmet ṣadrından siz bir duʿā(4a/17) ḳılıñ kim ḥaḳ teʿalā ḥażreti bize daḥı evlād vire didi ve imām(4a/18) Mūsāyyʿülrıża daḥı ḥaḳḳa münācāt ḳılup el ḳaldırup duʿā eyledi(4a/19) daḥı el yüze sürüp Mūsā-i ŝānîden gitmege destūr diledi(4a/20) ve tekrār ḳoçuşup görişdiler ʿAli Mūsāyyʿülrıża ḥażretleri sarāydan(4a/21) çıḳup ve atına süvār olup Mūsā-i ŝānî ḥażretlerini ve duʿa idüp(4a/22) revāne oldı Ḫorasan diyārına geldi bu bābda söz çoḳdur ʿAli Mūsāyyʿülrıża(4b/1) zehir virüp şehīd eyledi şehidi Seynābādda defn itdiler(4b/2) raḥmetʿullāh-ı ʿaliyye bir müddetten ṣoñra hārūn reşīd daḥı fevt oldı(4b/3) oġlı maʿmūn Ḫorasandan ḳalḳup Baġdada geldi taḥta çıḳup(4b/4) atasınuñ yirine oturdı ezīn cānib bu ṭarafta sulṭān mūsā-i ŝānî(4b/5) ḫażreti imām ʿAli Mūsāyyʿül rıżāyı gönderüp ve ol şerbeti alup(4b/6) Zeyneb ḫatun ḳatına geldi Zeyneb ḫātun gördügi şerbeti içmişler(4b/7) sual itdikde Mūsāi ŝānī imamuñ remzin taḳrīr eyledi Zeyneb(4b/8) ḫatūn ol şerbeti alup begāyet nūş ḳıldı Mūsāi ŝāninüñ(4b/9) ḥāṭırı ḥoş ḳılup ol gice birbirine yaḳın oldılar ḥaḳ teʿala(4b/10) ḥażreti fermānıyla Zeyneb ḫātun ḥamile oldı müddeti ḥaml tamām(4b/11) olduḳda Zeyneb ḫātun bir evlad getürdi ki yüzi ayuñ on(4b/12) dördine beñzerdi anı görüp Mūsā-i ŝānī niḫāyet şādmān(4b/13) oldı ve fuḳarālara çoḳ dürlü baḫşāyişler virüp ve dervişlere(4b/14) inʿām ve iḥsān ḳıldı dünya malı ṣarf idüp ḫalāyıḳı ġanimet(4b/15) eyledi ziyāde bolduḳlarından ulularuñ baʿżısı ismüñ(4b/16) Sevinç ḳoyalum ve baʿżısu Güvenc ḳoyalum didi bari semadan(4b/17) isimden adın Muhammed ḳoydılar Bahrüʿlesnābda adı Muhammeddür ammā(4b/18) ṣūretüñ ceddi İbrāhimʿülMücāba benzedigiçün İbrāhimi ŝāni dirler(4b/19) ṣoñra Mūsāi ŝāni ḥażretlerinüñ dört oġlı daḥı oldı Cabbar(4b/20) Maḥmūd ʿAli Ḥasan İbrāhimi ŝānī

bildiler ki ʿilm ögrenmege ḳābil oldı(4b/21) ve günden güne dürce-i kemāl boldı sulṭān Mūsāi ŝāni bir ṣāḥib kemāl(4b/22) muʿallim getürdi ki seyyid-i Muhammed ʿilmüttaʿlîm eyleye İbrāhimi ŝāni(4b/23) zamān ʿilm oḳudı tā kim on dört yaşına irdi (5a/1) bedr-i ay gibi kāmil olup aḫlāḳ-ı ḥasenede lānażįr ve kemāl ṣāḥibi(5a/2) ve ṣecāʿat ismi bir bu civān oldı bu eŝnāda(5a/3) ḥaḳ teʿāla ḥażreti cānibinden vaʿde irişüp sulṭān Mūsā-i (5a/4) ŝāni aḫiret mülkine naḳl itdi raḥmetuʿllāhı ʿaliyye andan ṣoñra(5a/5) aʿyān-ı memleket bir yire gelüp cem ʿolup mübārek günde ve şerįf(5a/6) sāʿatte İbrāhimi ŝānī taḫta çıḳdı sulṭān Mūsāi(5a/7) ŝāninüñ yirine pādişāh eylediler ve Ḫorasan vilayetinün ṣalṭanatı(5a/8) ʿadle maʿmūr eyledi meger günlerde bir gün sulṭān İbrāhim-i ŝānī(5a/9) şikār itmek içün seyrāne çıḳdı girü dönüp sarāya gelürken(5a/10) yolı bir bıñar üzerine uġradı meger ki ol bıñarda ḳızlar(5a/11) ve gelinler cemʿ olup esbāb yurlardı can ve(5a/12) cemālde bir lānaẓįr ve bibedel maḥbūbe ḳız var idi sulṭān(5a/13) İbrāhimün gözi nāgāh ol ḳıza dūş oldı anı(5a/14) temaşā ḳıldı bir göñül bir canıla aña ʿāşıḳ oldı şöyle ki ṣabrı(5a/15) ve ḳararı ḳalmadı tā kim sarāyına irişdi anası Zeyneb ḫātun(5a/16) ḳatına geldi giryān ve zārį kıldı Zeyneb ḫātūn sulṭān ibrāhimüñ(5a/17) aġladıġuñ görüp oġul Allah aġlatmasun nʾolduñ ki aġlarsın(5a/18) ve bu zarlıġın bāʿiŝ nedür didi sulṭān İbrāhim daḥı sefere (5a/19) gitdiġüñ ve gelürken yolı ol bıñara geldigüñ ve ḳızı görüp(5a/20) ʿāşıḳ olduġuñ ḫaber virdi Zeyneb ḫātun bir bādem gönderdi (5a/21) ki ol ḳızı bile ki giymek nesidür bir ḫaber getürebildi ki Nişāburlar(5a/22) şehrinden ʿālim kimesne var idi anuñ ismine şeyḥ Ahmed(5a/23) dirler anuñ ḳızı imiş ve ḳızuñ daḥı ismi Ḫatem imiş(5b/1) Zeyneb ḫātun ḥaberdār oldı fiʿlḥāl adam gönderüp ḫatem ḫātun(5b/2) atasından ṭaleb ḳıldı şeyh Muḫammed daḫı şād olup ṭaylar(5b/3) ʿaẓîm cemʿiyyetler idüp ḫatem ḫātunı sulṭān İbrāhime virdiler(5b/4) maḳsūd ḥāsıl oldı ve murādlarına irdiler ḥāṣıl-ı kelām bunuñ(5b/5) üzerine yigirmi devran yıl geçdi sulṭān İbrāhimüñ ḫatem ḫātundan(5b/6) hiç bir evladı olmadı bu eŝnāda Zeyneb ḫātun daḥı dünyadan(5b/7) āḫirete naḳl itti günlerde bir gün sulṭān İbrāhim uluların beglerin(5b/8) cemʿidüp aytdı ey ulular ve begler maʿlūmuñuzdur ki niçe senedür(5b/9) bizüm hiç evlādımuz olmadı ne tedbįr idersiz sizler daḥı görelüm(5b/10) bu derde ne ʿilāç tedbirüñ idersiz didi ol cemāʿat daḥı aytdılar(5b/11) sultānum buña tedbīr oldur ki ʿilāc ruḫāni olmaḳ içün bu(5b/12)

şehirde ne ḳadar ʿālim ve ḥāfiẓ ve derviş ve fuḳara ve miskîn(5b/13) var ise cümlesi bir yire cemʿ idelüm ʿālî meclis olsun ʿalimlere(5b/14) ve ḥāfıẓlar kelāmuʿllāha meşgūl olsunlar ḳuran idüp ve dervişler ve fuḳarā duʿā ve gülbeng(5b/15) etsünler ümîddür ki ḥaḳ teʿalā ḥażreti ḳabūl idüp bir evlad müyesser(5b/16) ide didiler ve sulṭān İbrāhim daḥı anların sözüni maʿḳūl görüp(5b/17) buyurdı ki çevre eṭrāfların ademler gönderdiler ne deñlü ʿālem ve ḥāfıẓ(5b/18) ve derviş ve fuḳarā var ise bir yire cem ʿitdiler ʿālimler ve ḥāfızlar(5b/19) ḳuran itmege meşġul olup vesāʿir dervişler ve fuḳarā duʿā(5b/20) ve gülbeng itdiler bir hafta tamām bu nevʿ ile cenāb-ı ḥaḳḳa yüz ṭutup(5b/21) münācāt itdiler ve sulṭān İbrāhim bunlara bî-ḥadd ve bî- ḳıyas sîm(5b/22) ü zer virüp her birine inʿām ve iḥsānlar eylediler her birisi derūnį(5b/23) ḥayr duʿā itdiler daḥı destūr alup maḳām ve meskenlerine gitdiler (6a/1) sulṭān İbrāhim daḥı ḥaḳ sübḥāne ve teʿalā ḥażretlerine ṣıdḳ u īḫlaṣla(6a/2) münācāt idüp aytdı yaʿni mübārekke ġāibinden baña bir oġul(6a/3) rūzı ḳıl naṣīb eyle ki ziʿālar ḳabūl idici ve ḥācetler bitürici(6a/4) ve murādlar virici pādişāhsın didi ve ḫatem ḫātun ile mülākat(6a/5) o ḳudret-i ḫüdāyı müteʿāl ḫatem ḫātun o gice ḥamile olup çünki(6a/6) müddet-i ḥaml tamām oldı bir gice ḫatem ḫātun cama yatarken(6a/7) ʿālem revā gördi ki kendiden imānlıġla bir evlād vücūda gelmiş(6a/8) ammā acı ve aġrı vesāir ḥaml zaḥmetlerinden ve almalarından görmedi ve ol(6a/9) sāʿat uyḫudan bî-dār olup gözi açup gördi ki ol keyfiyyet(6a/10) vāḳıʿa degül vākıʿ ḥaldür hemāndem sulṭān İbrāhim daḥı bî-dâr idüp(6a/11) ve bu ḥālden ḫaberdār eyledi sulṭān İbrāhim daḥı gördi ki bir evlād(6a/12) dünyaya gelmiş ve yüzi nūrından ʿālem münevver olmış beġāyet şādlıklar(6a/13) idüp ve mübārek isimlerini Bektāş virdiler ḫatem ḫātūn daḥı memesin (6a/14) aġzına virüp naḳldür ki cehd eyledi ve bir daḫi emzirebilmedi her dāîm ol iki(6a/15) laʿl güher nişānların ḥareket iderdi ḫatem ḫātun anı(6a/16) görüp aġzına ḳulaḳ urup döküldi ḳulaġına kelime-i tevḥîd avāzı(6a/17) geldi bu keyfiyyeti sulṭān İbrāhime ḫaber virdi bildiler ki bu maʿṣūm(6a/18) velî mutaṣarruf olmaḳlıġuñ nişānıdur aytdılar bu ṭıflı ṣāḥibi saʿādettür(6a/19) anuñ içün evvel dilinden gelen kelîme-i şehādetdür pes ol demde sükkerle(6a/20) beslediler günden güne derecei kemāl buldı tā kim dört yaşına irdi veŝelām(6a/21) Hażreti Bektāş ḫünkār velînüñ taʿlîm-i ʿilm içün virdikleri(6a/22) ʿayānıdur ki ẕikr olunur ol mahzen-i envārı çerāġ(6b/1) raḥmet yaʿni Hażreti ḫünkār Ḥācı Bektāş Ḫorasānį ķaddesaʿllâhuı sırrhuʾlʾazîz(6b/2) çünküm dört yaşına irdi

ʿilmlü ḳābil oldı sulṭân(6b/3) İbrāhim anı virmek murād eyledi bir ṣāḥibi kemāl kimesne istedi ki ḥażret-i(6b/4) Bektāş ʿilm taʿlîm ide ḥāżır olan ulular aytdılar sulṭānum ʿālim ve (6b/5) kāmillerden şimdiki ḥālde vilāyeti ve kerāmeti ẓāhir olmış bir er vardur(6b/6) haʿce Ahmed Yesevî ḥażretlerinün ulu ḫalîfelerindendür ve ismine loḳman-ı(6b/7) perende dirler Bektāş aña virsüñ ʿilm ögrenmege muḥal ve münāsibdür ve daḥı(6b/8) şeyḫ loḳmānı perendenüñ menāḳıbında menḳūldür ki ḫaʿce Ahmed Yesevî(6b/9) ḥażretlerinün ḫalîfesi idi perendelük naṣībi aña ol virmişdi(6b/10) vilāyet ve kerāmetlerinden baʿżısınuñ birisi budur ki sulṭānüʿlārifin(6b/11) ḳuṭbulḥaḳîḳin varup ʿaliyyüʿlevvelīn ve elḫarįn ḥażret-i imām ḥıżır(6b/12) ṣādıḳ ḥażretleri şeyḫüʿl parendeye ḫırḳasın aña(6b/13) gönderdi perende ol zamān ṭaġlarda gezerdi dāirei ʿaḳla gelicek(6b/14) sulṭān Ahmed Yesevî ḥażretine irişdi ve anlardan erkān ḳabūl idüp(6b/15) irşāda ḫorasan vilāyeti ve Nişabur şehrinde ḳarar ḳıldı çünki(6b/16) Bayezîd-i besṭāmi ḥażret-i imām caʿfer ṣādıḳuñ ḫırḳasın alup revān(6b/17) oldı tā kim loḳmānı perendeyi arayup ḫorasan ṭaġlarından bir ṭaġda buldı(6b/18) selām virüp aytdı imām caʿfer ṣādıḳ ḥażretleri ḫırḳasın size(6b/19) gönderdi ve şeyḥ loḳmān perende ʿaleyk alup aytdı erenlerden emri ne ise(6b/20) ve niçe buyurdılar ise öyle ḳıl didi ve Bayezîd(6b/21) daḥı ol demde ḥażret-i imāmuñ ḫırḳasın cemiyyeti şeyḫ loḳman perendenüñ(6b/22) üzerine ṣaldı derḥāl şeyḫ loḳman perende ḥażret-i imāmuñ ḫırḳası(6b/23) cāzibesiyle ve şevḳle yirinden ḳalḳup namaza ṣürūʿ eyledi(7a/1) rivāyetdür ki şeyḫ loḳman perende bir rekʿat namazı tamām on dört(7a/2) yılda ḳıldı ḥatta Bayezîd bestāmî on dört yıl ayaġ üzre ṭurdı(7a/3) şeyḫ loḳman perende yine bir rekʿat daḫı şüruʿ itdigüñ gördi Bayazıd(7a/4) bestāmî ayruḳ ṭurmayup girü döndi ḥażret-i imāmuñ ḥużūrına gelüp(7a/5) vāḳıʿ oldıġı gibi ḥāli iʿlām ḳıldı imām Caʿfer ṣadıḳ Beyazıd bestāmî(7a/6) buyurdı ki eger ol bir rekʿat namazı daḫı ḳılınca ṭurmış olsuñ tamām naṣībüñ (7a/7) almış olurduk amma idemedük didi ve şeyḫ loḳman perendenüñ vilāyet-i(7a/8) kerāmeti çoḳdur isteyen münāḳıbda bula biz giri sözimüze gelelüm çünki sulṭān(7a/9) İbrāhim ḥażret-i Bektāş-ı ḥorasanî ʿilm taʿlîm itmek içün şeyḫ loḳman perendeye(7a/10) virdi ve şeyḫ loḳman-ı perende daḥı sebekuñ evvelini diyüvirince ol āḫirinden(7a/11) ḫaber virdi ḥattā günlerde bir gün şeyḫ loḳman-ı perende Bektāş ḥorasanî ʿilm(7a/12) taʿlîm itmek içün ṭaşradan içrü mektebḫāneye girdi ve iki nurāni kişi(7a/13) gördi tamām yüzleri nūrından mektebḫāne içi

münevver olmış birisi Bektāşuñ(7a/14) ṣaġ ṭarafında ve birisi şol ṭarafında oturmışlar Bektaşa ḳuranı(7a/15) taʿlîm iderler ve ḳata girüben içeri girdüm anlar ġālib oldılar bu ḫāle ḫayrān(7a/16) ḳaldum ve taḥayyür ḥaberine ṭaldum ki bunlar ne kişilerdür diyüp bu fikirde(7a/17) iken Bektāş-ı ḫorasanî derḥāl nuṭḳa gelüp mübārek dehānuñ açup(7a/18) aytdı ḫaʿce ol iki kimesneler kimlerdür bilür misiñ didi aytdum(7a/19) ʿayān ile ve Bektāş daḥı aytdı ol benüm ṣaġ yanımda ol turan(7a/20) seyyidülmuḥaḳikīn ve seyyiʿdüʿlmürselîn Muḥammedüʿl Muṣtafa ṣallalahu teʿala(7a/21) ʿaliye ve selimdür ve ṣol yanımda oturan ḳuṭb-ı vilāyet sāḳi(7a/22) gösterür ḫüdayı rabü'lʿalemīn emîrüʿlmüminîn ʿaliyyüʿlmurtażā Keremuʿllāh(7a/23) veche ḥażretleridür pes kemāl keremlerinden gelüp ẓāhir ʿaleminden (7b/1) ve bāṭın ʿilminden ṣafā ve naẓar eyleyüp baña ḳuranı taʿlîm ḳılurlar(7b/2) didi çünki şeyḫ loḳman-ı perende Bektāş-i Ḫorasanîden bu ḥaberi(7b/3) işidicek şād oldı ve göñli sürūr buldu ve sulṭān İbrāhimi ŝāniye(7b/4) daḫı ḥāli iʿlām ḳıldı ve sulṭān İbrāhim ḥażreti daḫı dergāhı ḥaḳḳa(7b/5) hezārān şükürler ile ḥażret-i Bektāş Ḫorasana loḳman-ı perende(7b/6) ḥünkār ismin virdigidir şeyḫ loḳman perende Bektāşuñ ḥorasanî ḥażretine(7b/7) ʿilm-i taʿlim iderken aytdı yā Bektāş dest-i namāz itmegiçün çaḳ bize bir ibriḳ(7b/8) ṣu getür didi Bektāş aytdı ey ḫaʿce nʾola bir ṣafā ve naẓarı

Benzer Belgeler