• Sonuç bulunamadı

Şûra Olayı ve Hz Ömer’in Vefatı

Hz. Ömer’in hayatının son zamanlarında İslam dünyasında fitne olayları tekrar boy göstermeye başlamıştır. Bu esnada bazı kişiler, Hz. Ebubekir’in halife seçilmesi zamanında işin aceleye getirildiğini, Hz. Ömer’in ölümünden sonra kendi beğendikleri bazı kişilerin isimlerini vererek, onlara biat edeceklerini dillendirmeye

254 Belâzurî, Fütühul Buldan, I, 186

255 İbn Kesir, el-Bidâye ve’n-Nihaye, VII, 8; Wensinck, “Said b. Zeyd”, MEB, X, 81–82 256 Ali Yardım, Hadîs I-II, I, 138, Damla Yayınevi, 4. Baskı, İstanbul 2000.

başladılar. Bu tür sözler Hz. Ömer’in kulağına ulaşınca çok kızmış ve milletin huzurunda fitneye sebep olan bu tür kişileri teşhir edeceğini ifade etmiştir. Abdurrahman b. Avf der ki: “Bu olayı takip eden Cuma günü Medine’de mescide vardığımda Said b. Zeyd’i, minberin köşesinin yanında oturmuş olarak bulup, onun yanına oturdum. Dizim onun dizine dokunuyordu. Ömer b. Hattab’ın gelmekte olduğunu görünce Said b. Zeyd b. Amr b. Nufeyl'e: "Ömer bu öğlenden sonra öyle mühim bir konuşma yapacak ki, halife yapıldığı günden beri böyle bir konuşma yapmamıştır!" dedim. Said b. Zeyd benim sözümü kabul etmedi ve: "Ömer'in şimdiye kadar bundan önce söylemediği bir konuşma yapacağını neden ümit ettin ki!" dedi257. Bu esnada Hz. Ömer mescide gelip, minbere çıkarak hutbe okumuştur. Hutbesinde duyduğu sözleri aktararak, bu tür insanların birer fitne olduğunu, milletin mukadderatını gasbetmeye çalıştıklarını ifade etmiş ve sözlerinin sonunda da: “Bundan sonra her kim milletin istişaresi ve görüşü olmaksızın Müslümanlardan birine biat ederse, onun biati kabul olunmaz. Biat eden de, biat edilen de kendilerini öldürülme tehlikesine atmış olurlar!258 demiştir. Hakikaten Hz. Ömer’in dedikleri doğru çıkmış, fitne iyice yayılmıştır. Hz. Ömer camide namaz kılarken hançerlenmiştir.

Hz. Ömer’in suikasta maruz kalmasıyla ortaya çıkan bu durum karşısında kendisinden sonra halifenin kim olacağı konusu ortaya çıkmıştır.

Hz. Ömer b. Hattab, İbni Abbas’a dayanmıştı. İbni Ömer ve Said b. Zeyd’de oradaydı. Hz. Ömer dedi ki: “Biliniz ki, Ben bu yorgunlukta bir şey demiyorum. Kendimden sonra bir halife de bırakmıyorum. Kim benim vefatıma ulaştıktan sonra, Arapları kendisine bağlarsa, o kişi Allah’ın malında özgürdür.” Said b. Zeyd’de bunun üzerine: “Şüphesiz sen Müslümanlardan bir adama işaret etsen, İnsanlar da onu senin yerine vekil tayin eder.” deyince, Hz. Ömer dedi ki: “Ashabımda kötü bir hırs gördüm. Ben bu işi Hz. Peygamberın razı olduğu altı adama havale edeceğim”259.

257 Abdurrezzâk, El-Musannaf, V, 440

258 Abdurrezzak, El-Musannaf, V, 439–441; İbn Sa’d, et-Tabakât, III, 307

259 İbn Sa’d, et-Tabakât, III, 342; Ahmet Turan Yüksel, “ Dört Halife Dönemi Olayları Karşısında

Hz. Ömer’in seçtiği altı kişilik Şûra heyetinde Said b. Zeyd’in olmamasıyla ilgili olarak Hz. Ömer’in akrabalarından kimsenin halife olmasını istememesi olduğu belirtilmiştir. Hz. Ömer Şura olayında kendisinden sonra için Abdullah b. Ömer’in tavsiye edilmesi üzerine; “Hanımını boşamaktan aciz birisini nasıl halife tayin edebilirim” der. “Bizden bir kişi yeterlidir. Ümmeti Muhammed’in işleri sorulursa, bu iş için kendi nefsimi bu işe sarfettim. Aileme bu işi yasakladım”260. Oğlu Abdullah’ı da oy hakkı olup seçilme hakkı olmaması şartı ile şûra heyeti arasında zikretmiştir261. Hz. Ömer, aile efradının ve yakınlarının devlet kademesinde görev almasını, idare anlayışı gereği doğru bulmuyordu. Nitekim Şûra üyelerine, halife seçildikleri takdirde kendi kabilelerinin fertlerini Müslümanların başına musallat etmemeleri yolunda tavsiyede bulunmuştu262. Ömer’e denildi ki: “Said b. Zeyd’de şûra’ya girmeli değil miydi?” Ömer: “Bizden bu kadar yeter”263. Said b. Zeyd’in bu işe kırgın olmadığını gösteren emare onun Hz. Ömer’in ölümü üzerine ağlaması ve Hz. Ömer’i hayırla yadetmesi olarak gösterilebilir.

Said b. Zeyd’in oğlu Abdulmelik b. Zeyd babasından rivayetle dedi ki: “Said b. Zeyd ağlayınca birisi dedi ki: “Ey Ebû’l-A’ver seni ağlatan şey nedir?” Said: “Ben İslam için ağlıyorum. Şüphesiz Ömer’in ölümü İslam’da öyle bir gedik açtı ki, kıyamete kadar kapatılamaz”264.

Hz. Ömer’in nâşını kabrine Osman b. Affan, Said b. Zeyd, Suheyb b. Sinan ile Abdullah b. Ömer indirdiler265.

IV. HZ. OSMAN DÖNEMİNDE SAİD B. ZEYD

Kufe kurulduktan sonra şehir ile Fırat nehri arasında kalan bölge devlet arazisi haline getirildi. Toplamı yedi milyon dönümü bulmakta olan Sevad’da ki arazilerinden çoğu Hz. Ömer döneminde işletilmiyordu. Hz. Osman kendi

260 et-Taberî, Tarih, IV, 228

261 İbn Kesir, el-Bidâye ve’n-Nihaye, VII, 150 262 Ahmet Turan Yüksel, İstem Dergisi, 6. Sayı, s. 71 263 İbn Asâkir, Tarîhu Medîneti Dımeşk, XXI, 88 264 İbn Sa’d, et-Tabakât, III, 372

döneminde devlet gelirleri azalınca, mülkiyeti devlete ait olan, ancak o güne kadar işletilmeyen bu arazinin, bu insanlara ikta olarak dağıtılmasına karar verdi. Hz. Osman, Kufe valisi Said b. El-As’a mektup yazarak, ikta olarak belirlenen bu arazilerin Kufe’de bazı şahıslara dağıtılmasını emretti ki bunlardan Said b. Zeyd ve Zübeyr b. Avvam’a Deyru Abdurrahman’ın arkasındaki bölge ikta olarak verildi266.

Said b. Zeyd bu araziye yerleşti. Ondan sonra Orada oğlu Esved b. Said yerleşti267. Said b. Zeyd, Hz. Osman zamanında Medine yakınlarında Akik vadisinde de arazi sahibi olup, bazen burada, bazen de Kufe’de kaldığı rivayetlerden anlaşılmaktadır. Osman zamanında Akik’te bulunduğunu gösteren bir rivayet şudur: Aişe bint Sa’d b. Ebî Vakkas der di: “Bize Hz. Osman’ın elçisi geldi. Biz Medine’ye on mil mesafede bulunan evimizde idik. Abbas’ın öldüğünü haber verdi. Bunun üzerine Babam ve Said b. Zeyd Medine’ye gittiler”268.

Benzer Belgeler