• Sonuç bulunamadı

GEREÇ VE YÖNTEMLER

ĠSTATĠSTĠKSEL DEĞERLENDĠRME

Ġstatistiksel değerlendirme, 10240642 seri numaralı SPSS 20 istatistik programı kullanılarak yapıldı. Ölçülebilen verilerin normal dağılıma uygunlukları tek örnek Kolmogorov Smirnov testi ile bakıldıktan sonra normal dağılım gösterenler için gruplar arası kıyaslamalarda varyans analizi (ANOVA) ve post-hoc Dunnett T3 ve Bonferroni testi, normal dağılım göstermeyenler için Kruskal-Wallis varyans analizi ve Mann Whitney U Testi kullanıldı. Tanımlayıcı istatistikler olarak Median (min-max) değerleri ve aritmetik ortalama ± standart sapma verildi. Mann Whitney U Testi istatistikler için anlamlılık sınırı p<0,008 kabul edildi

.

Diğer testler için anlamlılık sınırı p<0,05 kabul edildi.

.

BULGULAR

Doku Total Oksidan Seviyeleri

Grup K, Grup D, Grup Ġ, Grup DĠ doku TOS ortalama değerleri sırasıyla 162,25±91,47, 245,38±36,01, 79,87±9,68 , 171,25±68,13 mmol Trolox Equiv./L olarak bulundu. Tüm gruplara ait doku TOS seviyeleri ġekil 7‟de gösterilmiĢtir.

Grup D ile Grup DĠ grupları arasında analiz yapıldığında; Grup DĠ doku TOS değerinde Grup D‟ye göre azalma miktarının istatistiksel olarak anlamlı olmadığı tespit edildi (p=0,027).

Grup K ve Grup D grubu arasında analiz yapıldığında; Grup D‟de doku TOS düzeyinin istatistiksel olarak anlamlı bir biçimde yüksek olduğu tespit edildi (p= 0,001). Grup K ile Grup DĠ grubu arasında analiz yapıldığında; gruplar arasında doku TOS düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığı tespit edildi (p=0,495).

Grup K ve Grup Ġ arasındaki doku TOS düzeyi açısından istatistiksel olarak anlamlı tespit edildi (p= 0,001).

Tüm gruplara ait doku TOS değerleri karĢılaĢtırmalı olarak Tablo 8‟de gösterilmiĢtir.

0 50 100 150 200 250

kontrol deney ilaç deney+ilaç

doku TOS

TOS: Total Oksidan Seviyesi.

ġekil 7. Tüm grupların doku total oksidan seviyeleri

D o k u T OS (m mo l T ro lo x E q u iv /L ) Gruplar

Serum Total Oksidan Seviyeleri

Grup K, Grup D, Grup Ġ, Grup DĠ serum TOS ortalama değerleri sırasıyla 52,00±17,02, 77,25±23,05, 21,62±7,81, 16,75±9,76 mmol Trolox Equiv./L olarak bulundu. Tüm gruplara ait serum TOS seviyeleri ġekil 8‟de gösterilmiĢtir.

Grup DĠ serum TOS değerinde Grup D‟ye göre azalma miktarının istatistiksel olarak anlamlı olduğu tespit edildi (p=0,0001).

Grup K ile Grup D grupları arasında analiz yapıldığında; gruplar arasında serum TOS düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığı tespit edildi (p=0,040).

Grup K ve grup DĠ grupları arasında analiz yapıldığında; Grup DĠ serum TOS değerinde Grup K ‟ya göre azalma miktarının istatistiksel olarak anlamlı olduğu tespit edildi (p=0,001).

Grup K ve Grup Ġ grupları arasında analiz yapıldığında; Grup Ġ serum TOS değerinde Grup K‟ya göre azalma miktarının istatistiksel olarak anlamlı olduğu tespit edildi (p=0,002). Tüm gruplara ait serum TOS değerleri karĢılaĢtırmalı olarak Tablo 8‟te gösterilmiĢtir.

0 20 40 60 80

kontrol deney ilaç deney+ilaç

serum TOS

TOS: Total Oksidan Seviyesi.

ġekil 8. Tüm grupların serum total oksidan seviyeleri

Doku Total Antioksidan Seviyeleri

Grup K, Grup D, Grup Ġ, Grup DĠ doku TAS ortalama değerleri sırasıyla 0,90±0,07, 0,97±0,09, 1,80±0,52, 2,00±0,00 mmol Trolox Equiv./L olarak bulundu. Tüm gruplara ait TOS doku seviyeleri ġekil 9‟da gösterilmiĢtir.

Grup D ile grup DĠ grubu arasında analiz yapıldığında; Grup DĠ doku TAS değerinde Grup D‟ye göre artma miktarının istatistiksel olarak anlamlı olduğu tespit edildi (p=0,0001). Grup K ile Grup D grupları arasında analiz yapıldığında; gruplar arasında doku TAS düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığı tespit edildi (p=0,141).

S er u m T OS (mm o l T ro lo x E q u iv /L ) Gruplar

Grup K ve grup DĠ grupları arasında analiz yapıldığında; Grup DĠ doku TAS değerinde Grup K ‟ya göre artma miktarının istatistiksel olarak anlamlı olduğu tespit edildi (p=0,0001) Grup K ve Grup Ġ grupları arasında analiz yapıldığında; Grup Ġ doku TAS değerinde Grup K‟ya göre artma miktarının istatistiksel olarak anlamlı olduğu tespit edildi (p=0,001). Tüm gruplara ait doku TAS değerleri Tablo8‟te gösterilmiĢtir.

0 0.5 1 1.5 2

kontrol deney ilaç deney+ilaç

doku TAS

TAS: Total Antioksidan Seviyesi.

ġekil 9. Tüm grupların doku total antioksidan seviyeleri

Serum Total Antioksidan Seviyeleri

Grup K, Grup D, Grup Ġ, Grup DĠ serum TAS ortalama değerleri sırasıyla 1,75±0,18, 1,99±0,24, 1,88±0,22, 1,94±0,24 mmol Trolox Equiv./L olarak bulundu. Tüm gruplara ait serum TAS seviyeleri ġekil 6‟te gösterilmiĢtir.

Gruplar arasında ikili karĢılaĢtırmalar yapıldığında; istatistiksel olarak anlamlı fark olmadığı tespit edildi (p> 0,008).

1.6 1.7 1.8 1.9 2

kontrol deney ilaç deney+ilaç

serum TAS

TAS: Total Antioksidan Seviyesi.

ġekil 10. Tüm grupların serum total antioksidan seviyeleri

D o k u T A S (mm o l T ro lo x E q u iv /L ) Gruplar S er u m T A S (mm o l T ro lo x E q u iv /L ) Gruplar

Tablo 8. Grupların doku ve serumdaki total oksidan ve antioksidan seviyeleri

DeğiĢken (A.Ort. ± SS)

Gruplar (n=8) p

Kontrol Deney Ġlaç Deney+ ilaç

Doku TOS 162,25±91,47 245,38±36,011 79,87±9,68 171,25±68,131 0,00013

Doku TAS 0,90±0,071 0,97±0,091 1,80±0,521 2,00±0,001 0,00013

Serum TOS 52,00±17,021 77,25±23,051 21,62±7,811 16,75±9,761 0,00013

Serum TAS 1,75±0,18 1,99±0,24 1,88±0,22 1,94±0,24 0,1862

TAS: Total Antioksidan Seviyesi; TOS: Total Oksidan Seviyesi; n: Olgu Sayısı, ss:Standart

Sapma

Mann Whitney U Test, 1p<0,008

Tek Yönlü ANOVA, 2

p > 0.05 Kruskal Wallis Varyans Analizi, 3p<0,05

Serum Üre ve Kreatinin Seviyeleri

Tüm gruplara ait serum üre ve kreatinin değerleri ayrıntılı olarak Tablo 9‟te verilmiĢtir.

Grup D ve Grup DĠ grupları arasında analiz yapıldığında üre ve kreatinin düzeyleri arasında anlamlı fark olmadığı tespit edildi (p> 0,008).

Grup K ve Grup D grupları arasında analiz yapıldığında; deney grubunda üre ve kreatinin düzeylerinin Kontrol grubuna gore istatistiksel olarak anlamlı bir biçimde yüksek olduğu tespit edildi (p= 0,001).

Grup K ile Grup DĠ grubu arasında analiz yapıldığında; DĠ grubunda üre, kreatinin düzeylerinin Kontrol grubuna gore istatistiksel olarak anlamlı bir Ģekilde yüksek olduğu tespit edildi (p= 0,001; p=0,003).

Grup K ve Grup Ġ grupları arasında analiz yapıldığında; üre, kreatinin düzeyleri açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığı tespit edildi (p>0,005).

Tablo 9. Grupların üre ve creatin seviyeleri

DeğiĢken (A.Ort. ± SS)

Gruplar (n=8) p

Kontrol Deney Ġlaç Deney+ ilaç

Üre (mg/dl) 64,47±6,701 292,63±79,931 66,1±15,141 214,81±89,01 0,00012

Creatin (mg/dl) 0,06±0,031 2,20±1,021 0,62±0,101 1,41±0,73 0,00012

TAS: Total Antioksidan Seviyesi; TOS: Total Oksidan Seviyesi; n:Olgu Sayısı, ss:Standart Sapma

Mann Whitney U Test, 1p<0,008 Tek Yönlü ANOVA, 2 p > 0.05

Histopatolojik Ġnceleme

karĢılaĢtırıldığında; deney + ilaç grubunun ortanca değeri 3 iken, deney grubunun ortanca değeri 5 olarak tespit edildi.

Deney + ilaç grubu ile deney grublarının Skor 3 ve skor 5‟e ait histopatalojik görüntü örnekleri ġekil 11,12‟de verilmiĢtir.

Deney + ilaç grubu ile deney grubu arasinda Tübüler Hasar Skor ortanca değerleri açısından analiz yapildiğinda; Deney grubunda, Deney + ilaç grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı derecede tübüler hasarın oluĢtuğu tespit edildi (p=0,042).

a b

ġekil 11. Deney + ilaç grubunun Skor 3 (a) (Fokal tübül epitel içeren böbrek dokusu;%25’ten az) aithistopatolojik görüntü örneği.(H&E X200) Fokal (%25’ten az) tübül epitel hasarı içeren böbrek dokusu (H&E X200) ve Skor 5 (b) (Çok yaygın tübül hasarı; %50’den fazla) ait histopatalojik görüntü örneği. (H&E X100).

a

ġekil 12. Deney + ilaç grubunun Skor 3 (a) (Fokal tübül epitel içeren böbrek dokusu;%25’ten az) aithistopatolojik görüntü örneği.(H&E X200) Fokal (%25’ten az) tübül epitel hasarı içeren böbrek dokusu (H&E X200) ve Skor 5 (b) (Çok yaygın tübül hasarı; %50’den fazla) ait histopatalojik görüntü örneği. (H&E X100).

Tüm grupların tübüler nekroz skorlama sistemine göre aldıkları değerler Tablo 10‟ da gösterilmiĢtir.

Tablo10 . Grupların Tübüler Hasar Skor Ortanca Değerleri DeğiĢken

Ortanca (Min-Mak)

Gruplar (n=8) p Kontrol Deney Ġlaç Deney+

ilaç

Tübüler Nekroz skoru 2 (1-4) 1 5 (2-5) 4 (3-5) 3 (3-5) 0,0422

2

Kruskal Wallis varyans analizi.

1

Mann Whitney U testi, deney grubu ile deney+ilaç grubu karĢılaĢtırıldığında p<0,008 olup anlamlı olarak farklıdır.

TARTIġMA

Bir organa gelen kan akımının çeĢitli nedenlerle kesilmesine iskemi denir (64,100). Ġskemiden sonra geliĢen akut böbrek yetmezliği, böbrek damarlarında direnç artıĢıyla karakterize glomerüler filtrasyon hızında azalmaya ve akut tübüler nekroza yol açar (14). Ġskemi, hücrenin enerji mekanizmasını, iyon transportunu ve hücre içi volüm regülasyonunu bozar, bunun sonucunda hücre iskeleti deforme olur. Hücre içinde kalsiyum birikir, fosfolipid metabolizması bozulur, serbest radikal formasyonu baĢlar ve hücresel düzeyde böbrek tübüler geniĢleme, vazokonstrüksiyon, ödem, endotel adezyon moleküllerinde artıĢına neden olur. Bunların sonucunda hücre nekroza uğrar (6,22,101,102). Böbreklerde deneysel iskemi reperfüzyon hasarının etkilerinin ortaya çıkması için belli bir iskemi zamanına gereksinim vardır. Sağlıklı insan böbreğinde üç saat ve daha uzun olan iskemiler geri dönüĢümsüz hücre hasarı oluĢturmaktadır ( 8,30,103,104). Sıçan böbreğinde Paller ve ark. (105) sıçan böbreğinde 60 dakikalık iskemi süresinden sonra reperfüzyon zedenlenmesinin ortaya çıktığını göstermiĢlerdir. Bizim çalıĢmamızda da benzer Ģekilde 60 dakikalık iskemi süresinden sonra 24 saat süreyle reperfüzyon gerçekleĢtirildi.

Reperfüzyon ise dokunun kanlanmasının yeniden baĢlamasıdır. Serbest oksijen radikallerinin salınımı doku reperfüzyonu esnasında, kandaki oksijen konsantrasyonunun hızlı artıĢına bağlıdır. Sağlıklı bir kiĢide vücutta oksidan ve antioksidan düzeyleri denge halindedir (106-107).

OluĢan serbest oksijen radikalleri çeĢitli hücresel savunma mekanizmalarıyla enzimatik veya nonenzimatik yol ile zararsız duruma getirilirler. Böbrek iskemi reperfüzyon modellerinde çeĢitli bitkisel kaynaklı eksojen antioksidanlar kullanılmaktadır. Daha önceki böbrek iskemi reperfüzyon modellerinde kullanılan bu eksojen antioksidanlar arasında ginkgo

biloba, naringin, zencefil, sarımsak, karnosin, çörek otu, ısırgan otu, üzüm çekirdeği, sesamin bulunmaktadır (8,36,37,82,108-112).

ÇalıĢmamızda böbrek iskemi reperfüzyon modelinde renoprotektif özelliğini araĢtırmak için biberiye bitkisinde doğal olarak bulunan phenolic diterpene türevi olan carnosol kullanılmıĢtır. Literatur incelemelerinde carnosolun invitro antikanser, antioksidan ve antiproliferatif aktivitesi olduğunu gösteren çalıĢmalar bulunmaktadır (38).

Xiao-Feng ve ark. (40) yapmıĢ olduğu barsak iskemi reperfüzyonun sebep olduğu akciğer hasar modelinde carnosolun antioksidan, antiproliferatif ve antikanser etkisi üzerinde durulmuĢtur. Ancak literatürde carnosol‟un böbrek iskemi reperfüzyon modeli üzerindeki antioksidan etkisi üzerine herhangi bir çalıĢmaya rastlanmamıĢtır. Önceleri böbrek iskemi reperfüzyon modellerinde lipid peroksidasyonun son ürünü olan malondialdehit miktarı ve glutathione düzeyinin ölçümü yapılırken, son zamanlarda araĢtırmacılar tarafından doku ve serumda total oksidan ve antioksidan düzeylerine bakılmaktadır (113-115).

Xiao-Feng ve ark. (40) deneysel olarak yaptıkları barsak iskemi reperfüzyonun sebep olduğu akciğer hasarı modelinde, carnosol‟un akciğerler üzerine koruyucu etkisinin olup olmadığını araĢtırmıĢlardır. Bu araĢtırma sonucunda, deney+ilaç verilen grupta deney grubuna göre, bir serbest oksijen radikali olan myeloperoksidazın düzeylerinin azaldığını saptamıĢlar. Bu durum yazarlar tarafından carnosol‟un barsak iskemi reperfüzyonunda akciğer hasarını önlemede olumlu etkisinin olduğu Ģeklinde yorumlanmıĢtır.

Jose´I Sotelo-Fe´lix ve ark. (97) sıçanlarda, karbon tetraklorurun karaciğerde oluĢturduğu hasara karĢı carnosol‟un koruyucu etkinliğini araĢtırılmıĢtır. Bu çalıĢmada, carnosol uygulanan grupta iskemi-reperfuzyon sonrası karaciğer fonksiyonlarının korunduğu, antioksidan olan serum glutatyon düzeylerinin arttığı ve oksidan özellikte olan lipid peroksidasyon ürünlerinin ve malondialdehit düzeylerinin ise azaldığını rapor etmiĢlerdir. Bu durum bizim çalıĢmamızda elde etmiĢ olduğumuz deney+ilaç grubundaki antioksidan seviyelerindeki artıĢ ve oksidan seviyelerinde azalmayla benzerlik göstermektedir.

Yıldız ve ark. (116) deneysel böbrek iskemi reperfüzyon modelinde eksojen antioksidan olarak Nigella sativa ekstresi (çörek otu) kullanmıĢlardır ve çalıĢmanın sonuçlarını bizim çalıĢmamızdaki gibi TAS ve TOS değerleri üzerinden yapmıĢlardır. Bu çalıĢmada Nigella sativa ekstresi verildikten sonra yapılan deneysel böbrek iskemi reperfüzyon hasarında TOS seviyelerinde anlamlı olarak azalma, TAS seviyelerinde ise anlamlı artıĢ tespit edilmiĢtir. Özkan ve ark. (117) proantosiyanidin ekstresinin (üzüm çekirdeği) kontrast nefropatisinde renoprotektif etkisi üzerinde yaptıkları çalıĢmada TAS ve

TOS düzeylerini karĢılaĢtırmıĢlar. Deney grubuna göre deney + ilaç grubunda TOS düzeyleri anlamlı olarak düĢük bulunmuĢtur. Bizim çalıĢmamızda da benzer Ģekilde böbrek iskemi reperfüzyon hasarı oluĢturulan ve carnosol uygulanan grupta doku ve serum TOS düzeylerinin, carnosol uygulanmayan gruba göre anlamlı bir biçimde azaldığı, doku TAS düzeylerinin ise anlamlı bir biçimde artığı tespit edildi. Burada elde ettiğimiz sonuçlar doğrultusunda; carnosolun antioksidan sistemi üzerine olumlu etkilerinin bulunduğunu ve böbrek iskemi reperfüzyon hasarında koruyucu özellikte olabileceğini düĢünmekteyiz.

Literatürde deneysel olarak oluĢturulan böbrek iskemi reperfüzyon hasarında eksojen olarak kullanılan antioksidan özellikli maddelerin renoprotektif özelliğini araĢtırmak için yapılmıĢ olan çalıĢmalar bulunmaktadır. Bu çalıĢmalarda böbrek tübüler hasarın değerlendirilmesi amacıyla histopatolojik incelemeler yapılmıĢtır (36,37,109).

Singh ve ark. (109) yaptıkları çalıĢmada, naringin ekstresinin (narenciye) verilen grupta böbrek tübüler hasarın, naringin ekstresi verilmeyen gruba göre anlamlı olarak daha az olduğu, benzer Ģekilde Maghsoudi ve ark. (36) çalıĢmasında ise Zingiber officinale ekstresi (zencefil) verilen grupta böbrek tübüler hasarın, Zingiber officinale ekstresi verilmeyen gruba göre anlamlı olarak daha az olduğu tespit edilmiĢtir. Yakın zamanda kliniğimizde yapılan baĢka bir çalıĢmada, Urtica dioica ekstresinin (ısırgan otu tohumu) özellikle proksimal ve distal tübül hücrelerinde apoptotik hücre ölümünü inhibe ederek böbrek tübüler hasar üzerinde koruyucu etkisi olduğunu gösterilmiĢtir (37). Bu çalıĢmamızda histopatolojik incelemeler sonucunda carnosol verilen grupta, verilmeyen gruba göre böbrek tübüler hasarın anlamlı derecede azaldığını tespit ettik.

Sonuç olarak; iskemi reperfüzyon oluĢturulan sıçanlarda kullandığımız carnosolun iskemi reperfüzyon hasarını önlemedeki etkinliğinin, biyokimyasal ve histopatolojik değerlendirmeler göz önüne alındığında olumlu olabileceği sonucuna varılmıĢtır.

SONUÇLAR

Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı‟nda planlanan çalıĢmamızda daha önce hiç üzerinde çalıĢılmayan; sıçanlardaki böbrek iskemi reperfüzyon hasarı sonrası carnosolun böbrekler üzerinde koruyucu etkisinin olup olmadığını araĢtırmayı amaçladık.

ÇalıĢmamız Trakya Üniversitesi Deney Hayvanları AraĢtırma Laboratuarı‟nda üniversitemiz Acil Tıp ve Patoloji Anabilim Dalları ile Gülhane Askeri Tıp Akademisi Biyokimya Anabilim Dalı‟nın ortaklaĢa çalıĢması ile gerçekleĢtirilmiĢtir.

Deneysel olarak böbrek Ġ/R oluĢturulan sıçanlardaki carnosolun etkisinin; sıçanlarda üre, kreatinin seviyeleri ile böbrek doku ve serumda bakılan TOS ve TAS düzeyleri ve böbrek histopatolojik değiĢiklikler değerlendirilerek Ģu sonuçlara ulaĢıldı:

1. Deney ve deney + ilaç grupları arasında analiz yapıldığında; deney + ilaç grubunda doku ve serum TOS düzeylerinin deney grubuna göre anlamlı bir biçimde azaldığı tespit edildi.

2. Deney ve deney + ilaç grupları arasında analiz yapıldığında; deney + ilaç grubunda doku TAS düzeylerinin deney grubuna göre anlamlı bir biçimde artığı tespit edildi. 3. Deney + ilaç grubu ile deney grubu arasinda Tübüler Hasar Skor ortanca değerleri

açısından analiz yapildiğinda; Deney grubunda, Deney + ilaç grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı derecede tübüler hasarın oluĢtuğu tespit edildi.

4. Böbrek iskemi reperfüzyon oluĢturulan sıçanlarda kullandığımız carnosolun iskemi reperfüzyon hasarını önlemede ki etkinliğinin, biyokimyasal ve histopatolojik değerlendirmeler göz önüne alındığında olumlu olabileceği sonucuna varılmıĢtır.

ÖZET

Ġskemi dokuya gelen kan akımının azalması veya tamamen durması olarak tanımlanır. Reperfüzyon ise durmuĢ olan kan akımının tekrar baĢlamasıdır. Ġskemi geliĢiminin hemen sonrasında hücresel fonksiyon bozukluklarına neden olan enzimatik ve kimyasal bir süreç baĢlar. Yeniden baĢlayan akım ile de dokudaki hasarlanma miktarı giderek artar. ÇeĢitli nedenlerle oluĢan iskemi ve reperfüzyona bağlı olan tübülointerstisyel doku hasarlanması sonucu akut böbrek yetmezliği tablosu geliĢir. Ġskemi reperfüzyon hasarlanmasının önemi aydınlatılmaya baĢlanmasıyla birlikte tedaviye yönelik çalıĢmalar da hız kazanmıĢtır. Son yıllarda deneysel iskemi reperfüzyon modeli üzerinde antioksidanların etkileri ile ilgili çalıĢmaların sayısı da bu kapsamla birlikte giderek artmaktadır.

Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı‟ nda planlanan ve Trakya Üniversitesi Deney Hayvanları AraĢtırma Laboratuarı‟ nda gerçekleĢtirilen çalıĢmamızda daha önce hiç üzerinde çalıĢılmayan carnosol'un böbrek iskemi reperfüzyon hasarındaki etkileri antioksidan enzim değerleri, ıĢık mikroskopisi ile incelenmiĢtir. Bu maddelerin ve uygulanan yöntemlerin etkinliğini karĢılaĢtırmak amaçlanmıĢtır.

Bu çalıĢmadaki gruplar Ģu Ģekilde oluĢturuldu: Grup K: Kontrol grubu.

Grup D: Ġskemi-reperfüzyon uygulanan grup. Grup Ġ: Carnosol uygulanan grup.

Grup DĠ: Ġskemi-reperfüzyon ve carnosol uygulanan grup.

Her biri sekiz sıçan içeren dört ayrı çalıĢma grubu oluĢturuldu. 7 gün süreyle standart yem ve su verilen, 7. günün sonunda opere edilerek sağ nefrektomi yapıldıktan sonra sol böbrek pedikülü ortaya konan ancak Ġskemi/Reperfüzyon yapılmayan grup (kontrol grubu). 7

gün süreyle standart yem ve su verilen, 7. günün sonunda opere edilerek sağ nefrektomi yapıldıktan sonra 60 dakika süre ile sol böbrek pedikülü bağlanan ve 24 saat reperfüze edilen grup (Deney grubu). 7 gün süreyle standart yem ve su verilen, 7. günün sonunda intraperitoneal carnosol verildikten 1 saat sonra opere edilerek sağ nefrektomi yapılan, sadece sol böbrek pedikülü ortaya konan ancak Ġskemi/Reperfüzyon yapılmayan grup (Ġlaç grubu). 7 gün süreyle standart yem ve su verilen, 7. günün sonunda intraperitoneal carnosol verildikten 1 saat sonra opere edilerek sağ nefrektomi yapıldıktan sonra 60 dakika süre ile sol böbrek pedikülü bağlanan ve 24 saat reperfüze edilen grup (Deney ilaç grubu). Böbrek dokuları reperfüzyonun 60. dakikasında alındı.

Plazma üre, kreatinin, total oksidan ve total antioksidan düzeyleri, böbrek dokusunda total oksidan ve total antioksidan düzeyi ile histopatolojik değiĢiklikler incelendi. Verilerin istatistiksel analizleri, gruplar arası fark olup olmadığı Kruskal-Wallis testi; iki grup arasındaki farkın anlamlılık derecesi Mann Whitney U Testi ile değerlendirildi.

Deney + ilaç grubunda doku ve serum TOS düzeylerinin deney grubuna göre anlamlı bir biçimde azaldığı tespit edilirken, doku TAS düzeylerinin deney grubuna göre anlamlı bir biçimde artığı tespit edildi. Ayrıca Deney grubunda, Deney + ilaç grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı derecede tübüler hasarın oluĢtuğu tespit edildi.

Sonuç olarak; böbrek iskemi reperfüzyon oluĢturulan sıçanlarda kullandığımız carnosolun iskemi reperfüzyon hasarını önlemedeki etkinliğinin, biyokimyasal ve histopatolojik değerlendirmeler göz önüne alındığında olumlu olabileceği sonucuna varılmıĢtır.

ANTIOXIDANT AND PROTECTIVE ROLE OF CARNOSOL IN RENAL

Benzer Belgeler