• Sonuç bulunamadı

3.3. Kardiyovasküler Hastalıklarda Risk Faktörler

3.3.8. Fiziksel aktivite-Egzersiz

3.4.2.3. Ġrisinin Egzersizdeki Rolü

Boström ve arkadaĢları insanlarda ve farelerde egzersiz sonrasında iskelet kasında FNDC5 mRNA‟sının artmıĢ olduğunu rapor etmiĢlerdir (9). FNDC5 ekspresyonu sırasında fare karaciğerinde oluĢan değiĢiklikleri araĢtırmak için vektör olarak adenovirüsler seçilmiĢ ve karaciğere enjekte edilmiĢtir. Bu iĢlemden

sonra farelerde kahverengi yağ dokusunda uzun moleküllü FNDC5‟in aĢırı salgılandığı tespit edilmiĢtir (90). Hofmann ve arkadaĢları, egzersiz ve irisin

23

arasındaki bağlantıyı açıklamaya çalıĢmıĢlardır. Anoreksia nervozalı yetiĢkinler üzerinde yaptıkları çalıĢma sonucunda egzersizle irisin düzeyleri arasında iliĢki olmadığını belirlemiĢlerdir (91). Castillo-Quan‟ın yaptığı bir çalıĢmada farelerde egzersiz sonrası irisin düzeylerinin % 65 oranında arttığı gözlenmiĢtir (92). BaĢka bir çalıĢmada diyabetik olmayan erkeklerin oluĢturduğu bir gruba 10 hafta boyunca aerobik egzersiz yaptırılmıĢ ve egzersiz öncesi ve sonrası kan ve kas biyopsi örnekleri alınmıĢtır. Egzersiz sonrası dolaĢımdaki irisin düzeyinin iki katına çıktığı bildirilmiĢtir (93). Hecksteden ve arkadaĢları 26 hafta boyunca haftada 3 kez yapılan egzersizin irisin sirkülasyonunda herhangi bir değiĢiklik yapmadığını bildirmiĢlerdir (94). Raschke ve arkadaĢları, egzersiz öncesi ve sonrasında farelerden alınan iskelet kası biyopsilerinde FNDC5 mRNA‟sında herhangi bir değiĢiklik gözlemlememiĢlerdir (95). Ġrisinin keĢfinden sonra geçen beĢ yıl boyunca çok sayıda araĢtırma yapılmıĢtır. Huh ve arkadaĢları, kas dokudan FNDC5 ekspresyonu ile bu kiĢilerin vücut kitle indeksi arasındaki iliĢkiyi araĢtırmıĢlardır. Bariatik cerrahi sonrası kilo veren obezlerde FNDC5 ekspresyonunun ve irisin hormon düzeylerinin arttığını belirtmiĢler, irisin hormonunun ana kaynağının kas dokusu olduğunu bildirilmiĢlerdir (96).

Schumacher ve arkadaĢları, FNDC5 proteininin yapısını ve moleküler mekanizmasını aydınlatmak amacıyla yaptıkları çalıĢmada irisinin öncülü olan FNDC5 proteininin biyokimyasını ele almıĢlardır. Ġrisin hormonunun N-

terminalinde fibronektin III benzeri domain ve C terminalinin ise esnek bir kuyruğa sahip olduğu görülmüĢtür. Ayrıca hormonunun bir dimer olduğu ve

dimerizasyonunda glikolizasyonun etkisiz olduğu bildirilmiĢtir (81). Wrann ve arkadaĢları, nöronal FNDC5 gen ekspresyonunun PGC-1α tarafından

24

düzenlendiğini bildirmiĢlerdir (97). Aydın ve arkadaĢları, 12-24 aylık ratlarda

egzersiz sonrası kalp kası, iskelet kası, karaciğer, böbrek, periferal sinir kılıfı, deri dokusu ve serumda irisin varlığını araĢtırmıĢlar ve varlığını tespit etmiĢlerdir (83).

Tanisama ve arkadaĢları, Kardiyorespirator fitness seviyeleri ve FNDC5 geninde SNP‟lerin serum irisin konsantrasyonu arasındaki iliĢkiyi incelemiĢlerdir. DüĢük fitness grubunda SNP analizi rs3480 AG ve GG genotipli deneklerde AA genotipli deneklerden daha yüksek seviyede insülin ve HOMA-IR gözlemiĢlerdri. DüĢük fitness grubunda rs16835198 GG genotiplerini artmıĢ

HbA1c ve FPG ile beraberlik gösterdiğini bulmuĢlardır (98).

Zhang ve arkadaĢları, farelere rekombinant irisin hormonu vererek bu hormonun kilo kaybına neden olduğunu ve glikoz homeostazını sağladığını göstermeyi hedeflemiĢlerdir. ÇalıĢmalar sonunda irisin hormonunun UCP-1 ekspresyonu ile düzenleyerek, obezite ve tip 2 diyabeti önlediğini rapor etmiĢlerdir. Ek olarak, irisin hormonunun pankreasın β hücrelerinden salgılanan ve yeni keĢfedilmiĢ olan betatropinin hormonunun salgısını artırdığını belirtmiĢlerdir (99). Tekin ve arkadaĢları, irisin hormonunun prostat kanserli hücrelere etkisini göstermiĢlerdir. ÇalıĢmada insan prostat kanseri hücrelerine 0,1, 1, 10 ve 100 nM konsantrasyonda irisin hormonu verilmiĢtir. Ġrisin verilen hücrelerin bir kısmı androjen reseptör pozitif, bir kısmı androjen reseptör negatif olarak seçilmiĢ, irisinin bu hücrelere etkisi 3-2,5-difeniltetrazonium bromid (MTT) ile tespit edilmiĢtir. Ġrisin hormonunun androjen reseptöründen bağımsız olarak yüksek dozda uygulandığında hücre ömrünü kısalttığı belirtilmiĢ, irisinin

25

Kuloğlu ve arkadaĢları, MI‟nda kalp dokusunda irisin düzeyini araĢtırmıĢlardır. Sıçanlarda isoproterenol (ISO) ile MI oluĢturulup; kalp, iskelet, kas, böbrek ve karaciğer dokularındaki irisin düzeyleri analiz edilmiĢtir. Sıçanlar,

ISO 1 saat, 2 saat, 4 saat, 6 saat, 24 saat olarak 6 grup olarak kontrol grupları oluĢturulmuĢ, kandan ve dokudan irisin hormonu analizleri yapılmıĢtır. Ġrisin hormonu sentezinin MI‟dan 1-4 saat sonra düĢtüğü gözlenmiĢtir (101).

Aydın ve arkadaĢları, AMI‟nda irisin hormonunun kalp kasında artıp artmadığını araĢtırmıĢlardır. 11 AMI hastası ile 14 sağlıklı kontrolü karĢılaĢtırmıĢlardır. AMI hastalarının tükürük ve serum irisin hormonu düzeylerinin 48 saat içinde düĢtüğü bildirmiĢler ve bu sebeple tükürük ve serum irisin düzeylerinin biyolojik belirteç olarak kullanılabileceğini ileri sürmüĢlerdir

(102).

3.5 Polimorfizm

Polimorfizm mutasyondan farklı olarak genin fonksiyonunu etkilemeyen DNA dizisindeki değiĢikliklerdir. Toplumda %1 den daha fazla görülmeleri ve primer hastalık nedeni olmamalarıyla mutasyonlardan ayrılırlar. Polimorfizmler

insersiyon, delesyon veya substitüsyon gibi birçok yolla oluĢabilir. Polimorfizm tüm insanlarda görülür ve herhangi bir fenotipik değiĢiklik ya da hastalığa sebep

olmaz.

Ġnsan genomunda en çok görülen polimorfizmler tek bir nükleotidin değiĢmesi ile meydana gelen tek nükleotid polimorfizmleridir (SNP). SNP‟ler genomda yaklaĢık her 1000 bazda bir tane olacak sıklıkla bulunur. SNP ler hastalığa katkısı bulunan genlerin bulunması için önemlidir. Hastalığa neden olan

26

genlerin bulunmasındaki asıl amaç; tedavi uygulamaları için yeni yaklaĢımlar geliĢtirmek ve engelleyici tedbirlerin alınabilmesidir (103).

Yapılan bu çalıĢmada , AMI hastalarının serum irisin düzeylerinin ve Türk toplumundaki genetik varyantların kontrolle karĢılaĢtırılarak ve bir biomarker olarak AMI hastalarında irisinin serum düzeylerinin kullanılabilirliğinin araĢtırılması amaçlanmıĢtır.

27

Benzer Belgeler