• Sonuç bulunamadı

Ġnkılapların Toplumda Yankısı

3. TANZĠMATTAN CUMHURĠYETE TÜRK EDEBĠYATINDA BÜROKRASĠ

4.1. Türk Öyküsünde Bürokrasi

4.1.3. Ġnkılapların Toplumda Yankısı

Osmanlı Devleti 18. yüzyıldan itibaren baĢta askerî alanda olmak üzere Avrupa‟nın üstünlüğünü kabul ederek bir dizi ıslahat gerçekleĢtirmiĢtir. Bu ıslahatlar askerî alandan zamanla sosyal ve siyasi alana doğru yayılarak Batı uygarlığı Osmanlı‟yı etkisi altına almaya baĢlamıĢtır. II. Mahmud döneminden itibaren baĢlayan modernleĢme süreci Cumhuriyet ile birlikte devletin tutumu sayesinde en üst seviyeye ulaĢmıĢtır. Türk devlet ve toplum hayatı bu süreçle büyük bir dönüĢümün içine girmiĢtir. Cumhuriyet döneminde topluma dönük olarak gerçekleĢtirilen birçok toplumsal inkılap birçok tartıĢmayı beraberinde getirmiĢ ve bu inkılapların yansımaları farklı sonuçlara yol açmıĢtır. Bu dönemde yapılan inkılâpları anlamamız ve özümsememiz için Atatürk‟ün Türk inkılabına bakıĢını bilmemiz gerekir. Ona göre Türk inkılabı, “Türk milletini son asırlarda geri bırakmıĢ olan müesseseleri yıkarak yerlerine, milletin en yüksek medeni icaplara göre ilerlemesini temin edecek, yeni müesseseler koymuĢ olmaktır.” (Kafesoğlu ve Saray,1998: 46). Bu nedenle Atatürk‟ün inkılaplarına bir çağdaĢlaĢma ve geliĢme süreci olarak

bakılmalıdır. GerçekleĢtirilen inkılâpların çoğu yönetim, eğitim, hukuk, ekonomi ve toplumsal hayatın düzeni ile ilgilidir. Medeni Kanun‟un Kabulü ve Kadın Hakları, Kıyafet Ġnkılâbı, Eski Unvanların kaldırılması ve Harf Ġnkılabı gibi kanunlar halkın yüzyıllardır süren geleneklerini ve yaĢayıĢını doğrudan değiĢtiren inkılaplardır. Peyami Safa üstte sayılan bu inkılapları medeniyetçilikten doğan inkılap olarak nitelendirerek Türk inkılabının dinî an‟aneler arasından, yalnız medenî inkiĢafa engel olan âdet ve batıl inançları tasfiye ettiğini ve diğer inançlara laik prensibinden dolayı müdahale etmediğini dile getirir.

Cumhuriyet döneminde gerçekleĢtirilen bu inkılaplar ve bu inkılapların topluma yayılma süreci, toplum üzerindeki etkileri ve ortaya çıkardığı durumlar birçok öykücümüz tarafından ele alınmıĢtır. Bu inkılâplar toplumun tabanında özellikle köylerde birçok tartıĢmaya sebep olmuĢtur. Köylünün inkılâpları hemen özümseyememesi ve medeni kanunun ortaya çıkardığı durumlar öykülerde daha fazla iĢlenmiĢtir.

Kemal BilbaĢar Yangın, Umudun Ötesinde öykülerinde; Sadri Ertem Kiralık Dam, Ġki Kanun Arasında ve Asri Çöpçatan öykülerinde; Bekir Sıtkı Küp Kapağı öyküsünde ve ReĢat Nuri Güntekin AĢk Mektupları öyküsünde inkılapların insanlar üzerinde etki ettiği durumları iĢlemiĢtir.

“Yangın” öyküsünde bir kasabanın zenginlerinden olan PaĢa Ismayıl‟ın Saniye‟ye sevdalanması ve bu sevdalığın getirdiği ölümler anlatılmaktadır. Öykünün sonunda çıkan yangında yirmi bir çocuk ve dört kadın hayatını kaybeder. Yazarın kasabayı tanıtırken devrimlerin kasabadaki etkisine de değinmiĢtir. Atatürk devrimleri ile kasabada ağalık, beylik, paĢalık kaldırıldığı için bu rütbelerin kasabada itibarı kalmamıĢtır. Devrimlerden önce kasaba ve köylerin bürokrasisinde bu rütbelerin çok etkin olduğu bilinen bir gerçektir. Atatürk devrimleri ile bu rütbelerin değerini yitirmesi toplumun daha eĢitlikçi bir yapıya gelmesine katkıda bulunmuĢtur (BilbaĢar, 2015: 195).

“Umudun Ötesinde” öyküsünde Türk Ocaklarının iĢlevine değinilmiĢtir. Öykünün baĢında Türk Ocaklarının Öztürkçe konuĢan ve kendi yapıtlarını okuyan bir nesil yetiĢmesine katkıda bulunduğu söylenmektedir (BilbaĢar, 2015: 237).

“Kiralık Dam” öyküsünde inkılapların Anadolu‟da ortaya çıkardığı tuhaflıklar ironi ile birleĢtirilerek anlatılmıĢtır. Kıyafet kanununun ve düzenlenen baloların halk

ortaya çıkardığı ikiliğe yer verilen öyküde halkın baĢvurduğu yol öykünün ironi unsurudur. Balolarda vali ve yüksek rütbeli memurlar smokinleri giymiĢtir. Yanlarına hanımlarını da alarak balolara katılmaktadırlar. Yerli halk ise henüz benimseyemediği için entari ve Ģalvarlıdır. Anlatıcı bu sebeple bu baloları yarım balo olarak nitelendirmektedir. Ayrıca köylüler aĢiret oldukları için hanımlar bu yerlere gelmemektedir. Anlatıcı ve ortağı Faizci ÜkkaĢ Efendi bu boĢluğu doldurmak için Ġstanbul‟dan smokin ve hatun getirerek balo için köylülere kiralamaktadır (Ertem, 2014: 84).

“Ġki Kanun Arasında” öyküsünde eski kanunların eleĢtirisi yapılmakta medeni kanunun ise kadınlara sağladığı yararlar iĢlenmiĢtir. Öyküde Nadide Hanım bir kızı olan dul bir kadındır. Genç bir adamla evlenmiĢ fakat evlendiği kiĢi ile kızının bir çocuğu olmuĢtur. Nadide Hanım konakları, hanları ve hamamları Süleyman Bey‟in üstüne yapmıĢtır. Medeni kanunun çıkması Süleyman Bey‟e bir zincir olmuĢ ve Nadide Hanım‟ın mağduriyeti sona ermiĢtir (Ertem, 2014: 284).

“Asri Çöpçatan” öyküsünde yazar farklı bir anlatım tekniği kullanmıĢtır. Kahramanların birbirine gönderdikleri notlarla medenî kanunun evlilik kurumuna olan tesirinden bahsedilmiĢtir. RaĢit Bey eĢine kızının Macit Bey ile evlenmesini istediği bir not gönderir. EĢi ve kızı ise talak Ģartı ile bunu kabul eder. Macit Bey ile Feriha Hanım evlendikten sonra Feriha Hanım boĢanır ve izdivacın kiĢiyi reĢit kıldığını düĢünerek Müeyyet Bey ile evlenir (Ertem, 2014: 456).

“Küp Kapağı” öyküsünde dini kurallar ile medeni kanun arasında kalmıĢ bir çiftin boĢanma süreci anlatılır. Süleyman Efendi ile Hüsniye Hanım küp kapağı yüzünden kavga ettikleri sırada Süleyman Efendi hiddetlenir ve “boĢ ol” diye bağırır. Daha sonra boĢ ol demekle olmadığını yeni kanun gereği mahkeme ile hükmolunası gerektiğini söyler. Öykünün sonunda barıĢarak imamı çağırıp gizlice nikâh ederler (Sıtkı, 1933: 61).

“AĢk Mektupları” öyküsünde on altı yaĢında mektep çocuğu olan Rasim‟e babası yeni yazıyı öğretmek için bir kızın üzerinde sahte mektuplar gönderir. Rasim yeni yazıyı öğrenmekte zorluk çektiği için böyle bir yola baĢvurmuĢ ve oğlu ile sürekli mektuplaĢmaktadır (Güntekin,1959: 5).