• Sonuç bulunamadı

1. XVI VE XVII YÜZYIL ġAĠR TEZKĠRELERĠNDE GEÇEN ġAĠR OSMANL

1.1. ġEHZADE CEM SULTAN

1.1.2.3. ġecâ‟at/Sehâvet

benzerinin olmadığını söylemiĢtir. Bu konuda hüner sahibi olan Ģehzade gürz kullanmada maharet sahibidir. Öyle ki kendi zamanında onun salladığı gürzü hiç kimse sallayamamıĢtır. Gürz; (eskiden) silah olarak kullanılan uzun saplı, büyük demir bir topuzdur. (Devellioğlu 2011: 345) Cem Sutan‟ın bu ününü ortaya koymak için Sehî Bey Ģehzadeye ait olan gürzün Ġstanbul‟da Ġskele Kapısında asılmakta olduğunu belirtmiĢtir.

“Şecâ‟atde vü sehâvetde bî-mânend zeber-dest hünermend ol saldugı gürzi kendü zamânında kimse salmamışdur. Bi‟l-fi‟l mahrûsa-i İstanbûlda İskele-kapusında gürzi asılmış turur.” (S.B. s.18)

1.1.2.4.ġair, âlim ve maharet sahibi olanlara hürmet gösteren: Toplumun aydınlık

kaynağı olan maharet ehli Osmanlı saray zümresi tarafından genellikle büyük bir sevgiyle karĢılanmıĢtır. Gerek padiĢahlar gerekse Ģehzadeler olsun bu tayfaya itibar etmiĢ, gözetmiĢ, lütuf ve ihsanlarda bulunmuĢlardır. Cem Sultan bu Ģehzadelerden biri olmuĢtur.

Sehî Bey tezkiresinde Cem Sultan‟ın Ģiir tayfasına rağbet gösterdiğini bu tayfadan yanında birçok kiĢinin olduğunu ve herbirini haddinden fazla gözetip Ģefkat ve merhamet gösterdiğini yazmıĢtır. Bu konuya destek olarak Beyanî de tezkiresinde Ģehzadenin marifet erbabının sohbetine rağbet ettiğini belirtmiĢtir.

“Şu‟arâ tâyifesine ziyâde ragbet ü iltifât iderdi. Ve bu tâyifeden yanında çok kimesne olurdı. Her birin haddinden ziyâde ri‟âyetler idüp şefkat ü merhamet gösterürdi.” (S.B. s.18)

“Erbâb-ı ma‟ârif sohbetine râgıb…”(B. s.5)

1.1.3. Sanatı ve Poetikası 1.1.3.1. Sanatı

Cem Sultan Ģair ruhlu Ģehzadeler arasında yer edinmiĢtir. Latifî tezkiresinde belirttiği üzere Ģehzadeler arasında onun gibi bir Ģair görülmemiĢtir.

ġehzade Farsçaya hâkim olup Farsça mektuplar ile Farsça bir divana sahiptir. ÂĢık Çelebi tezkiresinde Ģehzadenin bir divanını bin divandan üstün görmekte olup Türkçe

133

Divanı‟nı babası Fatih Sultan Mehmet‟e ithaf ettiğini yazmıĢtır. Oysaki Ģehzadenin divanında böyle bir bilgi görülmemektedir (Meriç 2010: 60). Sehî Bey ise tezkiresinde bu divanın müretteb bir divan153

olduğunu “„Ale‟t-tertîb” ifadesi ile belirtmiĢtir. “„Ale‟t-tertîb, “sırasıyla, bir düzen üzere” (Devellioğlu 2011: 31) anlamına gelmektedir.

“Şehzâdelerden Sultân Cemden eş‟arı yokdur. Bu dahî Sultân Selîm gibi Fârisî-dân ve mütetebbi‟-i resâyil ü dîvân idi” (L.T. s.146)

“… ale‟t-tertîb dîvânı var.” (S.B. s.18)

“Bir dîvân yanında bin dîvândan yeg” (A.Ç. s.213)

“Ekzer-i zemânda güftârı eş‟âr ve kirdârı tetebbu‟-ı esfâr-ı şu‟arâ-yı belâgat-şi‟âr idi. Kendü nazma kâdir olup Sultân Mehemmed nâmına tertîb-i dîvân ve nazm-ı âyîn ü erkân eyledi.” (A.Ç. s.213)

Ġncelediğimiz tezkirelerde Ģehzadeye ait birçok Ģiir ve beytlere yer verilmiĢtir. Sehî Bey Ģehzadenin bir gazeline, Latifî, Ģehzadenin iki gazeline, II. Bayezid‟e gönderdiği bir beyte ve bir matla beyte yer vermiĢtir. Beyanî Ģehzadenin biri matla olan üç beyt ile bir gazele, ÂĢık Çelebi ise Ģehzadenin bir matla sekiz beytine yer vermiĢtir ki bu matla beyt154 Beyanî‟de yer alan aynı matla beytdir. Ufak bir farklılık vardır. Cem Sultan, Beyanî‟nin tezkiresinde “ey dil” Ģeklinde gönüle seslenirken Çelebi‟nin tezkiresinde “ey Cem” Ģeklinde kendine seslenmiĢtir.

1.1.3.2. Poetikası

Tezkirelerden Ģehzadenin poetikasına yönelik Ģairliği noktasında “bî-bedel

Ģâ‟ir, kâdir” ve Ģiir sanatına yönelik “emsâl-âmîz, hâssa me‟ânî, hayâl-engîz, nazmı selis, üslûbı nefis, cevâhir-i nazm” gibi poetik veriler tespit edilmiĢtir.

1.1.3.2.1.ġairliği Ġle Ġlgili Poetik Kavramlar

1.1.3.2.1.1.Bî-bedel Ģâ‟ir: Bî bedel kelime manası olarak “benzersiz, eĢsiz”

(Devellioğlu 2011:112) anlamına gelmektedir. Sehî Bey tezkiresinde Ģehzadenin eĢi benzeri bulunmayan bir Ģair olduğunu belirtmiĢtir.

“Bî-bedel şâ‟ir.”(S.B. s.18)

153

Cem Sultan‟ın Türkçe Divan‟ında dört yüz yirmi Ģiir bulunmaktadır. Divan‟da sırasıyla; 9 kaside, 1 terkîb-i bend, 1 tercî-i bend, 348 gazel, 1 rubai, 41 muamma, 19 müfred bulunmaktadır. Cem Sultan Divan‟ı klâsik divan düzenine göre düzenlenmiĢtir. Geleneğe bağlı kılınarak yazılan Divan‟da önce kasideler (Tevhîd, Münâcât, Na‟t, Medhiye, Mersiye ve Hasb-ı Hal) yer almıĢ sonra da musammatlar (Terkîb-i bend, Tercî-i bend) yer almıĢtır. Divanın en hacimli bölümünü gazeller oluĢturur. Son olarak da kıt‟alar yer alır (Engin 2006: 15).

154

Câm-ı Cem nûĢ eyle ey dil bu Frengistândur

134

1.1.3.2.1.2.Kâdir: KiĢinin doğuĢtan getirdiği Ģairlik meziyetini izah etmek için

tezkireciler bazı kavramlardan faydalanırlar. Bu kavramlardan biri “kâdir” kelimesidir. Kadir kelime manası olarak, “kudret sahibi; kudretli, kuvvetli, güçlü” manalarına gelmektedir. (Devellioğlu 2011: 551) Sehî Bey ve ÂĢık Çelebi tezkirelerinde Cem Sultan‟ın Ģiir ve inĢaya kâdir eĢsiz bir Ģehzade olduğunu belirtmiĢlerdir.

“Eş‟âr u inşâya kâdir ve kendüsi bî-bedel şâ‟ir…” (S.B. s.18) “Kendü nazma kâdir olup” (A.Ç. s.213

1.1.3.2.2.ġiiri Ġle Ġlgili Poetik Kavramlar

1.1.3.2.2.1.Emsâl-âmîz: Emsâl; “1. numuneler, örnekler 2.eĢ, benzer 3.eĢler, benzerler;

kıssalar, hikâyeler, destanlar” (Devellioğlu 2011:250), âmîz; “…le karıĢık, …yı içine alan” (Devellioğlu 2011: 35) manlarına gelir. Gazellerin emsâl-âmîz olması demek bu gazellerin örnekleri, benzerleri hatta birçok hikâyeyi içinde barındırması demektir. ġair her ne kadar kendi hayal dünyasını, gücünü, yeteneklerini Ģiirine yansıtmıĢ olsa da içinde yaĢadığı toplum ve kendi yaĢanmıĢlıkları gözardı edilemez, neticede her insan çevresinden bir Ģeyler öğrenir bir Ģeyler paylaĢır. Sehi Bey tezkiresinde Ģehzadenin gazellerinin emsâl-âmîz olduğu yorumunu yapmıĢtır.

“gazeliyyâtı emsâl-âmîz” (S.B. s.18)

1.1.3.2.2.2.Hâssa me‟ânî: Hassa; “bir kimseye ya da bir Ģeye özel olan nitelik, kuvvet,

güç” (Devellioğlu 2011: 387), me‟ânî; “manalar, anlamlar.” Me‟ânî, cümlelerin Ģekilleri, ögeleri, güzel veya bayağı söyleniĢ biçimlerini vs. konu alması yönünden bir çeĢit sitilistliktir. Bitirildiği zaman dinleyici ya da okuyucunun zihninde soruya yer bırakmayacak Ģekilde anlam bütünlüğüne sahip olan bir cümlenin ifade ediliĢ tarzı me‟ânî ile sağlanır (Pala 2011: 299).

Cem Sultan‟ın Divan‟ının yanısıra bir değer eseri de mesnevisidir. Sehî Bey tezkiresinde Ģehzadenin “HurĢîd ü Ferah-Ģâd155” adlı bir mesneviye sahip olduğunu yazmıĢtır. Onun bu mesnevisi Sehî Bey‟in belirttiği üzere anlam bütünlüğü açısından nitelikli olan bir mesnevidir.

155

Bu mesnevi, “CemĢîd ü HurĢîd” adlı mesnevinin farklı adla anılmasıdır. Türk edebiyatında ilk ve en önemli “CemĢîd ü HurĢîd”, Ahmedî‟nin kaleminden çıkmıĢtır. Ahmedî‟den sonraki dönemlerde “CemĢîd ü HurĢîd” yazan diğer Türk Ģairleri arasında en önemli yer Cem Sultan‟a aittir. Cem, Savecî‟nin eserini tercüme yoluyla kaleme alıp Fatih‟e sunmuĢtur (Pala 2011: 88).

135

1.1.3.2.2.3.Hayâl-engîz: Hayâl; “1.insanın kafasında tasarlayıp canlandırdığı Ģey. 2.

kuruntu. 3.Karagöz oyunu 4. gölgeli görünen Ģey” (Devellioğlu 2011: 398), engîz; “koparan, karıĢtıran; depreten” (Devellioğlu 2011: 255) anlamlarına gelir. Bu tabir Ģairin hayal gücünü kullanabilmesi onun yeteneğini açığa çıkartması bakımından önemlidir. ġairin sanat dünyasındaki en büyük sermayesi fikirleridir. Bu fikirler hayal ile karıĢık olursa Ģairin Ģairlik konusundaki mahareti de artmıĢ olur. Sehî Bey tezkiresinde Ģehzadenin Ģiirlerinin hayal ile karıĢık olduğunu söylemiĢtir.

“eş‟ârı hayâl-engîz” (S.B. s.18)

1.1.3.2.2.4.Nazmı selis: Selîs; “1. düzgün, akıcı. (ibare, anlatış)” (Devellioğlu 2011:

1089) manasına gelmekte olup Sehî Bey tezkiresinde mesnevinin nazmı konusunda bize bilgi verilmiştir. Mesnevinin nazmı düzgün ve akıcıdır.

1.1.3.2.2.5.Üslûbı nefis: Nefis; “1. pek hoĢ, çok hoĢa giden, en güzel, çok beğenilen”

(Devellioğlu 2011: 958) anlamlarına gelmekte olup Sehî Bey tezkiresinde Cem Sultan‟ın mesnevideki uslûbunun pek hoĢ olduğunu, çok beğenildiğini yazmıĢtır.

“Ve mesnevîye tetebbu‟ idüp Hurşîd ü Ferah-şâd adlı bir kitâb dimişdür. Gâyet güzel itmişdür. İçinde çok hâssa me‟ânî var. Nazmı selîs ve üslûbı nefîs kitâbdur.” (S.B. s.19)

1.1.3.2.2.6.Cevâhir-i nazm: Cevâhir: “cevherler, elmaslar, kıymetli taĢlar 2. mayalar,

özler” (Devellioğlu 2011: 154) manasına gelmekte olup Beyanî tezkiresinde Sultan Cem‟in cehver bir nazma sahip olduğunu söyler. Ayrıca yine tezkirenin devamında Ģiir sanatının her vadisine girdiği de verilen bilgiler arasındadır.

“Cevâhir-i nazma mâlik ve fünûn-ı şi‟rün her vâdîsine sâlik olmışdur.” (B. s.5)

1.1.3.2.2.7.Ebyât-ı musîbet-me‟âl: Musîbet; “felaket, ansızın gelen bela, sıkıntı”

(Devellioğlu 2011: 802), me‟âl; “1. meydana gelen Ģey, netice 2.mana, kavram, mefhum” (Devellioğlu 2011: 683) manalarına gelmektedir. Latifî Ģehzadenin bir Ģiiri hakkında bu yorumu yapmıĢtır. Felekten Ģikâyetçi olan Ģehzadenin bu Ģiiri baĢına gelen belaların, sıkıntıların neticesinde yazılmıĢtır.

“Bu ebyât-ı musîbet-me‟âl anun felek-nâme nâm makâlesindendür.” (L.T. s.145) Ey vefâsuz hâyin ü bî-emn ü bî-emân felek

Pür-belâ vü pür-cefâ nakş-ı kazâ-gerdân felek156

Ey nice şâh u selâtîn kanın içen zulm ile

156

Ey, vefasız, hain, güvenilmez ve acımasız felek, hata besleyen, bela yağdıran ve kader döndüren felek! Beytin yer aldığı tezkire: (L.T. s.145).

136

Pür-sitem pür-mihnet ü pür-derd ü pür-efgân felek157

Sen degül misün viren tahtın Süleymânun yile Mülk-i âbâdın mülûkün eyleyen vîrân felek158

Ey nice şehler sarâyın tolduran efgân ile Ey nice Dahhâk-i vakti eyleyen giryân felek159

Benzer Belgeler