• Sonuç bulunamadı

1.4. BAĞIMSIZ ĠDARĠ OTORĠTELERĠN GENEL ÖZELLĠKLERĠ

1.4.3. Ġdari Otorite Niteliği

özelliğini oluĢturmaktadırlar. Bağımsızlık, BĠO‟ların kurul üyelerinin görevlerinde bu kurumların düzenleme yaptığı sektörde siyasi güçler ile diğer baskı guruplarına karĢı eylem ve kararlarında, alınan kararları uygulamada serbest olmaları; özerklik ise bu kurumların idari yapıdaki yerlerinde siyasilerin baskısından, emir ve talimatlarından uzak bir konumda idari, mali ve personel yapılanması konusunda kendi baĢlarına hareket etmeleri olarak yorumlanmaktadır (Emek ve Acar, 2004: 107).

Bu iki özellikten anlaĢılması gereken; bağımsızlık daha geniĢ bir hareket alanı sağlarken; özerklik hareket alanı sınırlandırılmıĢ bir kavram Ģeklindedir (Karacan, 2001: 11). Kısaca özerk olmak, organik bağımsızlık ile iliĢkilendirilebilirken; bağımsız olmak, özerkliği de içine almaktadır.

1.4.3. Ġdari Otorite Niteliği

Bir devletin; yasama fonksiyonu (fonction legislative), yürütme fonksiyonu (fonction executive) ve yargı fonksiyonu (fonction juridictionnelle) olmak üzere üç fonksiyonu olduğu genel kabul görmüĢtür. Bu üç fonksiyondan dolayı üç çeĢit olan yasama, yürütme ve yargı yetkileri oluĢturulmuĢtur. Bu üç yetkinin kullanımı açısından ise yasama, yürütme ve yargı olmak üzere üç organ oluĢturulmuĢtur (Günday, 2002: 3). Ġdari yapı, yargı ve yasama organlarından farklılık göstermektedir. Demokratik yönetim geleneğine sahip ülkelerde yasama organı, genel seçimlerle oluĢturulmaktadır. Yargı organı yetkisini bağımsız mahkemeler tarafından kullanmaktadır. Bağımsız mahkemeler, 1982 Anayasası‟nda Ģöyle tanımlanmaktadır: “hiçbir organ, makam, merci veya kiĢi tarafından yargı yetkisini kullanırken kendilerine emir ve talimat verilemeyen, genelge gönderilemeyen, tavsiye ve telkinde bulunulamayan” (Anayasa m.138/2), “kararları yasama ve yürütme organlarını bağlayan, kararları bu organlarca hiçbir surette değiĢtirilemeyen ve yerine getirilmesi geciktirilemeyen (m.138/4) görevlerinde bağımsız (m.138/1) ve teminatlı hâkimlerden (m.139) meydana gelen kuruluĢlardır” (Günday, 2002: 5). Yargı organı bu Ģekilde tanımlanırsa idari yapı; yasama ve yargı organlarının hareket alanı dıĢında kalan, hiyerarĢik denetime veya vesayet denetimine tabi kamu kurumlarından oluĢmaktadır.

Yürütmen organın idare ile olan iliĢkisi noktasında idari yapı kapsamındaki kuruluĢlar, yürütme organının içinde bulunmaktadır. Ġdare ancak yürütme organının bütününü değil; yalnızca bir bölümünü oluĢturmaktadır. Genel açıdan bakıldığında idare

18 (yönetim-administration), belirli bir hedefe ulaĢmak için kurulan örgüt veya bu hedefe ulaĢmak için gerçekleĢtirilen planlı insan faaliyeti anlamına gelmektedir. Bu durumda idare; hem kurulan örgütü hem de bu kurulan örgütün faaliyetlerini kapsamaktadır (Gözübüyük, 2000: 1). Ġdari fonksiyon ise devletin yasama, yürütme ve yargı fonksiyonu hariç olmak üzere toplumun yaĢamını devam ettirmek dolayısıyla kamu yararını sağlamak için kamu tüzel kiĢileri ve devlet tarafından yapılan faaliyetleri oluĢturmaktadır. BĠO‟lar yürütme, yasama ve yargı organlarının birtakım özelliklerini bünyelerinde bulundurmalarına karĢın sonuç olarak idari kuruluĢlar arasında sayılmaktadır (Öztürk, 2003: 11). Bu kurumların sahip olduğu bağımsızlık anlayıĢı, yargı organlarıyla benzer nitelikte özellikler içerse de gerek üyelerin yargıç konumunda olmamaları gerekse de alınan kararların uygulanmasının idari birer karar Ģeklinde geliĢmesi yani yargı kararlarının uygulanması gibi olmaması, bu kurumların birer yargı organı olarak değil; idari birer kurum olarak nitelendirilmesini sağlamıĢtır.

BĠO‟lara idari yapıdan farklı özellikler kazandıran “otorite” kavramının, biri Ġdare Hukuku öteki yönetim bilimi olmak üzere farklı yönleri ile karĢılaĢılmaktadır. Ġdare Hukuku‟nda otorite kavramı, yürütülebilir (icrai) karar alma gücü ile ortaya çıkmaktadır. Bir kurum, yönetim değil de düzene koyma iĢlevini üstenmiĢse, kendine verilen görevleri yapmak için bireysel durumları ve yasal düzenlemeleri değiĢtirebilecek karar alma yetkisine sahipse bir otorite olarak kabul edilebilir (Atay, 2000: 65). Duran, (2003: 488) BĠO‟ları devlet düzeni dıĢında olmayan ancak idari yapı dıĢında yer alan ayrı bir statüde örgütlenmiĢ, yürütülebilir karar alma niteliğine ve kuvvete sahip olan devlet adına belirli sektörlerde denetleme ve düzenleme yapmasından dolayı gerçek bir „otorite‟ olarak değerlendirmektedir.

Ġdare Hukuku‟nun BĠO‟lara bakıĢ açısı, Morenge‟a (1998: 18-19) göre bu kurumların danıĢmalık, düzenleme ve denetim yetkileri, izin verme ve atama yapmaya dair bireysel iĢlem yapma yetkileri, karar alabilme gücüne sahip olma gibi fonksiyonel yetkileri incelendiğinde yetersiz olarak görülmektedir. BĠO‟ların kimi bu yetkilerin bütününe, kimisi de bir kısmına, içlerinden bazıları da yalnızca manevi bir otoriteye sahip olmaktadır. Ġdare Hukuku, bu yetkilerden yoksun bir kurumu otorite olarak nitelendirme konusunda tereddüt göstermektedir. Yönetim bilimi bakımından, BĠO‟lar yürütme fonksiyonu içinde değerlendirildiğinden ve merkezi idarenin denetim Ģekillerinden olan hiyerarĢik denetime tabi olmalarından dolayı yönetsel nitelikli organ

19 olarak görülmektedir. BĠO‟ların sahip oldukları fonksiyonel ve organik bağımsızlık; siyasi grupların ve kamu kuruluĢlarının baskılarına karĢı koyma olanağı vermekte ve özerk yapılı olma gibi özellikleri ile idari yapıdan ayrılan bu kurumlar yönetsel anlamda otorite olarak kabul edilmektedir.

Sözlük anlamında “bir güç ve kontrol aracı olarak emir verme, insanlar adına

karar verme hakkını elinde bulundurma, baĢkasını itaate zorlama” yetkisi olarak

tanımlanan otorite kavramının yönetim bilimi açısından iĢlevsel ve yapısal olmak üzere ikili bir sınıflandırılması yapılmıĢtır. BĠO‟ların yapısal ve iĢlevsel olmak üzere otorite olma ölçütü; bunların düzenleme, denetleme, kamusal özgürlükleri koruma görevlerinin; siyasi güçlere, bürokrasiye ve diğer baskı gruplarına karĢı koymak için etkili ve güçlü olma isteği ile açıklanmaktadır (Akıncı, 1999: 113).

Benzer Belgeler