• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: BASEL II KRĐTERLERĐ

2.3. Đkinci Yapısal Blok

Đkinci yapısal blok denetim otoritesinin bankanın risk yönetim yaklaşımını inceleme sürecini içermektedir. Bankanın sermaye yeterliliğinin değerlendirmesi, asgari sermaye sınırının gerektiğinde yukarı çekilmesi, riskin artması durumunda sermaye sınırı dışında diğer önlemlerin alınmasının sağlanması temeline dayanır. Öte yandan bu süreçte bankanın iç kontrol sistemi, yönetsel yapısı ve kurumsal yönetim ilkelerine uyumu açısından denetiminin de yapılması ve bu alanlarda güçlendirici önlemlerin alınması amaçlanmaktadır (Aras, 2005: 10).

Bankalar; teminatlar, garantiler veya kredi türevleri gibi kredi risklerini azaltıcı unsurlardan yararlanarak sermaye yükümlülüklerini azaltabilirler. Fakat bu unsurların kullanılması yasal risk, dokümantasyon riski, likidite riski gibi bazı artık riskleri de beraberinde getirebilir. Ancak, sermaye yeterliliğinin hesaplanmasında söz konusu artık risklerin tamamıyla dikkate alınması mümkün değildir. Denetim otoriteleri söz konusu artık risklerin oluşturulacak yazılı bir politika paralelinde etkin bir şekilde yönetimini temin etmelidir (Mercan, 2006: 101).

Kredi riski yönetimi ile ilgili diğer bir önemli husus ise temerküzün (risk yoğunlaşması) yönetilmesidir. Bankalar temerküzü tanımlamalı, bankanın sermayesi, bankanın toplam varlıkları veya yeterli ölçümler mevcut ise bankanın risklilik düzeyi ile ilişkili olarak bir temerküz limiti belirlenmelidir. Ayrıca; banka yönetimi, başlıca temerküz grupları ile ilgili olarak stres testleri yapılmasını sağlamalı, piyasa koşullarında yaşanması muhtemel olumsuzlukların bankanın performansına nasıl etki edeceğini analiz etmelidir (Çabukel, 2006: 87).

Operasyonel risk yönetimiyle ilgili olarak “Temel Gösterge” ve “Standart” yaklaşımda risk göstergesi olarak kullanılan brüt gelir tutarının, operasyonel riskler karşısında ayrılması gereken sermaye tutarını olması gerekenden daha düşük bir tutarda belirlemeye müsait olması söz konusu olabilmektedir. Bu açıdan, denetim otoriteleri emsal bankaların operasyonel riskler karşısında tuttukları sermaye tutarlarını karşılaştıracak ve gerekli olduğu düşünülen durumlar için bir takım tedbirler alacaktır (Yayla ve Kaya, 2005: 11)

Đkinci yapısal blokta, bir yanda banka toplam risklere karşı sermaye yeterliliğini değerlendirmekte, diğer yanda ise düzenleyici otorite bankanın risk değerlendirmesini gözden geçirerek, birinci yapısal blokta hesaplanan sermayenin ötesinde daha fazla sermayeye gerek olup olmadığını belirlemektedir. Bankanın, birinci yapısal blokta kullandığı yaklaşımların doğasına ve karmaşıklığına uygun bir risk değerlendirmesini gerçekleştirmesi, ikinci yapısal bloğa tam uyum açısından oldukça önemlidir. Basel Komitesi, söz konusu uyumun sağlanabilmesi için yol gösterici dört ana ilke belirlemiştir (Gürleyendağ, 2006: 60).

Birinci ilke, bankalar risk profillerine göre oluşturacakları bir yönteme sahip olmalı, sermaye yeterlilik düzeylerini tespit etmeli ve sermaye düzeylerini korumaya yönelik

bir strateji geliştirmelidirler. Bu ilkeye göre, banka yönetim kurulu ve yöneticileri tarafından yapılan bir gözden geçirme süreci olmalı, sermaye yeterliliğinin değerlendirilmesi sağlıklı yapılmalı, kapsamlı risk yönetimi gerçekleştirilmeli, iç kontrol gözden geçirilmeli ve izleme ile raporlama yapılmalıdır (Berktaş, 2009: 57). Bu ilkenin hayata geçirilebilmesi için, bankanın risk ölçüm tekniklerinin var olan tüm riskleri ölçebilecek genişlikte olması gerekmektedir. Banka yönetimi açık ve kesin olarak, bankanın maruz kaldığı riskler için gerekli yeterli sermayenin bulundurulması konusunda esas sorumluluğu taşımaktadır (Katırcıoğlu, 2006: 140).

Đkinci ilke, bankaların çalışmalarına esas olan sermaye yeterliliğinin düzenli olarak gözden geçirilmesi suretiyle değerlendirme yapmasını içeren bir husustur. Bu değerlendirmeleri yapacak olan ülkelerin denetleyici otoriteleridir (Şen, 2008: 28). Denetleyici otorite kullanılan yöntemlerin durumunu belirlemek için geriye dönelik testler yapmaya, düzenli olarak risk durumlarının raporlarını yapmaya, stres testleri yapmaya yönelik çalışmalar yapmaktır. Bu ilkedeki amaç, bankaların karşılaşacağı riskleri göz önünde tutarak elinde bulundurması gereken sermayeyi belirleyebilecek iç yöntemlere sahip olduklarını belirlemektir. Denetim kuruluşları bankaların riskleri oranında sermaye tutmaları konusunda sorumludurlar. Denetleyici kuruluşlar gerektiğinde bankaların risk yönetim merkezlerine müdahale etme yetkisine sahiptir. Resmi otoritenin yapacağı değerlendirmelerde şu denetim araçları kullanılmaktadır:

- Yerinde inceleme ve soruşturmalar

- Uzaktan inceleme ve değerlendirmeler

- Banka yönetimi ile görümseler

- Bağımsız denetçilerin çalışmalarının değerlendirilmesi

- Düzenli aralıklarla yapılan raporlamalar

Analiz yöntemlerindeki veya varsayımlarındaki hataların sonuç olarak ortaya çıkan sermaye gereksinimi üzerindeki etkisinin büyük olabilmesi, her bir bankanın içsel analizlerinin denetim otoriteleri tarafından detaylı bir şekilde gözden geçirilmesini gerektirmektedir ( Çakır, 2007: 40 ).

Üçüncü ilke, denetleyici otoritenin bankaların sahip olması gereken asgari sermaye rasyosunu artırma yetkisine sahip olmasıyla ilgilidir. Gerektiği durumlara asgari sermaye oranından daha fazla sermaye ayrılmasını isteyebilir. Bunun yanı sıra denetleyici otorite asgari sermaye oranının sürekli olarak tutturulmasını sağlamalıdır. Bankaların asgari sermayenin üzerinde bir sermaye ile çalıştırılmak istenilmesinin başlıca nedenleri; rekabetçiliğin devamı, normal çalışma koşullarında yeterlilik rasyosundaki dalgalanmalar, ihtiyaç duyulduğunda veya fon temini için piyasa koşullarının uygun olmadığı durumlarda yeni sermaye sağlamanın maliyetinin yüksek olması, asgari sermaye seviyesinin altına düşülmesi nedeniyle yaşanılabilecek olumsuzluklardır (Mercan, 2006: 103).

Dördüncü ilke, bankaların elinde bulundurması gereken asgari sermaye tutarının standartlarda belirlenenin altına düşmemesi için denetleyici otorite tarafından yol gösterici öneriler vermesine ilişkindir (Berktaş, 2009: 58).

Sermayenin korunamadığı veya tekrar yerine konulamadığı durumlarda denetim otoriteleri bankadan hızlı düzeltici tedbirlerin alınmasını istemelidir. Bu durumun gerçekleşmesi için denetim otoritesinin bankayı yakından izlemesi ve ona bazı yaptırımlar uygulaması mümkündür. Yani denetleyici otorite bankanın asgari sermaye tutarını tutturmasını ayarlamak için bankadan kar payı dağıtımıyla ilgili sınırlandırmalar yapmasını isteyebilir. Acil bir şekilde sermaye artırımı da istemesi mümkündür. Bankanın karşılaştığı zorlukların kalıcı çözümü her zaman sermayenin artırılması yoluyla yapılmamaktadır. Đlk etap mevcut risk sitemlerinin güçlendirilmesi hedeflenmelidir. Bunlar zaman alacağı için, sermayenin artırılması geçici bir tedbir olarak kullanılabilir. Bu ilkenin asıl amacı, mevduat sahiplerine ve finansal sisteme olan riskin sınırlandırılabilmesi için bankanın sermayesindeki potansiyel aşınmanın mümkün olduğunca erken belirlenmesi ve gerekli tedbirlerin alınmasıdır. ( Yayla ve Kaya, 2005: 14).