• Sonuç bulunamadı

1.3. Üstün Yetenek

1.3.2. Üstün Yetenek ve Kişilik Özellikleri

Üstün zekalı ve yetenekli çocuğun duygusal ve sosyal deneyimler hem içsel hem de dışsal faktörlerden etkilenmektedir. Üstün zekalı ve yetenekli çocuk, dışsal çevreyle iletişime geçtikçe farklılıklarına karşı tutum ve bulundukları sosyal ortam gibi faktörler de sosyal ve duygusal deneyimlerini etkilemektedir (Schmitzand Galbraith, 1991).

Üstün zekalı ve yetenekli çocukların duygusal özellikleri ve ihtiyaçları normal zekaya sahip akranlarına göre daha yoğundur. Birçok üstün zekalı çocuk yaşamlarında en fazla etkili olan kişileri şöyle sıralamaktadır (Stripand Hirch, 2000) :

 Duygularını kabul edenler

 Onları sadece zeka ve yetenekleri için değil gerçekten sevenler  Onlara zaman ayıranlar

 Başarıları yanında gayretlerini destekleyenler  Öğretmenin önemli olduğuna inananlar  Kendilerine inanmalarına yardımcı olanlar

 Hayallerinin peşinden koşmalarını cesaretlendirenler  Dikkatini onlara odaklaştıranlar

Bu tür saygı tüm çocuklar için gereklidir fakat üstün zekalı ve yeteneklilerin gelişimi için ayrı bir öneme sahiptir.

Goss’a göre (1998) üstün zekalı ve yetenekli çocuklar çevresindeki kişiler tarafından farklı algılandıklarından dolayı genellikle yanlış anlaşılır. Örneğin enerjik olmaları hiperaktivite rahatsızlığı, kararlı olmaları inatçılık, fazla sorgulamaları asilik ve aşırı duyarlı olmaları da olgunlaşmamışlık olarak değerlendirilir (Akt. Piechowski, 2009).

Birçok araştırma üstün zekalı ve yetenekli çocukların normal çocuklara göre daha erken konuştuklarını ve erken yaşlarda daha geniş ve daha karmaşık kelime bilgisine ve cümle yapısına sahip olduklarını rapor etmiştir (Perleth ve ark. 1993).

Üstün zekalı ve yetenekli çocukların gelişmiş dil becerisi ne istediklerini ifade etmelerini sağlar. Mantıklı ve süreğen düşünceleri, detaylı ve derin cevaplar gerektirecek soruları sormalarına imkan vermektedir (Davisand Rimm, 1998).

Üstün zekalı ve yeteneklilerin gelişmiş bilişsel ve dil yeteneklerinin göstergelerinden bir diğeri de mizah anlayışıdır. Bilişsel ve dil yetenekleri üstünlerin tipik olanı bilmelerini sağlamakta ve bundan dolayı tutarsızlıkları ve istisnaları eğlenceli olarak görebilmektedirler (Davisand Rimm, 1998).

Van Tassel üstün zekalı ve yetenekli çocukların (1998) genellikle başkalarının bakış açılarını net olarak anlayabildiğini belirtmektedir. Bu empatik eğilim sadece başkalarının ne hissettiğini anlamasını değil aynı zamanda başkalarının hissettiğini de hissedebilmesini sağlar (Lovecky, 1993).

Porter’in (1999) aktardığına göre birçok üstün zekalı ve yetenekli çocuk daha benmerkezci ve yaşıtlarına göre başkalarının duygu ve ihtiyaçlarına karşı daha duyarlıdır. Ayrıca üstün zekalı ve yetenekliler diğer kişilerin içsel (duygusal) durumunu anlayabilir ve bu duruma başka birisinin davranışının sebep olduğunu çıkarsayabilir (LeVineand Tucker, 1986).

Üstün zekalı ve yetenekli çocukların arkadaşlık beklentileri normal akranlarına göre farklılık göstermektedir (Gross, 2002).

Çocuklar kendileriyle en çok oynayan kişileri arkadaş olarak görürken üstün zekalı ve yetenekli çocuklar erken yaşta gerçek karşılıklı arkadaşlık geliştirebilme

eğilimindedirler. Fakat bu durum üstün zekalı ve yetenekli çocuğun zihinsel akranları bulduğunda gerçekleşir.

Bunu yapmak için birçoğu yaşça büyük çocuklar veya yetişkinler bulmaya çalışır veya diğer çocuklara göre daha sık yalnız kalmayı tercih eder (Clark, 1997).

İlköğretim düzeyindeki üstün zekalı ve yetenekli çocukların özellikleri: kendi akranlarıyla ve yetişkinlerle kolayca iletişim kurabilirler, yeni durumlara uyum sağlayabilir, yüksek düzeyde konuşma yeteneğine sahip ve diğerinin duygularını ve ihtiyaçlarına karşı duyarlıdır (Hensen, 1991). Tannenbaum (1983), liderlik becerileri ile genel zeka arasında korelasyon bulmuştur. Başka bir ifadeyle, zeka arttıkça ileri düzey liderlik özellikleri gösterme şansı da artacaktır. Moltzen’e göre (1996) üstün zekalı ve yetenekli çocuklar sorumluluk almaya isteklilik, grubun bir parçası olmak akranlarının saygısını kazanmak, açık bir iletişim kullanmak, uyumluluk, esneklik, aktiviteleri takip etmek yerine yönlendirme tercihi ve kendine güven gibi erken liderlik becerisi sergilerler (Akt. Porter, 1999). Düşünceleri ve kararları için diğer çocuklar tarafından aranırlar. Sosyal anlaşmazlıklara birçok alternatif çözümler sunarak sözel başvurmadan anlaşmazlıklara baş etmelerini sağlar. (Morelockand Morrison, 1996; Akt. Porter, 1999). Üstün zekalı ve yetenekli çocuklar becerilerini manipülatif bir şekilde kullansalar bile başkalarının davranışlarını etkileyebilecek sözel becerilere sahiptirler (Davisand Rimm, 1998).

Bununla birlikte Williams ve Sternberg (1998), liderin zekasının takipçilerinin çok üstünde olmasının, bu kişilerle yeterince iletişim kuramaması ve verimsiz hale gelmesine neden olabileceğini öne sürmüştür (Akt. Sternberg, 2005).

Aşırı duygusal üstün zekalı ve yetenekli çocuklar ilk kez Annemarie Poeper (1982) tarafından bahsedilmiştir. Bu çocuklar diğer kişilerin isteklerine, ihtiyaçlarına ve acılarına karşı sorumluluk ve derin bir empati duyarlar. Bu gibi çocuklar diğer insanlar için doğru şeyler yapılıncaya kadar rahat edemezler.

Üstün zekalı ve yetenekli çocuklar normal öğrencilere göre duygusal olarak daha duyarlı, yoğun ve karşılık veren olarak tanımlanmaktadır (Clark, 1997).

Porter’in aktardığına göre (1999) üstün zekalı ve yetenekli çocukların benlik saygısı erken gelişmektedir. Bu durum diğer çocuklardan farklı olduklarının farkına

varmalarını hızlandırmaktadır (Clark, 1997). Bu farkındalık kendilerinde bir yanlışlığın olduğunu varsayımına da yol açmaktadır. Sonuç olarak üstün zekalı ve yetenekliler yetenekli olduğu alanlarda kendine güven duymakta fakat fiziksel ve sosyal becerilerde güven eksikliği hissetmektedir (Davisand Rimm, 1998).

Üstün zekalı ve yetenekli çocukların kendi performansları için yüksek standartlar belirledikleri ve aile veya öğretmenlerinden de yapabileceklerinin üstünde performans bekledikleri belirtilmiştir (Clark, 1997). Bu özellik genellikle mükemmeliyetçilik olarak adlandırılmaktadır.

Mükemmeliyetçi eğilimin sonucu olarak üstün zekalı ve yetenekli çocuklar bazen risk almaktan kaçınabilirler (Webb, 1993) ve sadece uzman oldukları yeteneğe yoğunlaşabilirler ve bu da güçlü ve zayıf becerilerinin arasındaki farkı arttırır Böylece gitgide zayıf alanlardaki güvenini kaybeder. Bazen mükemmel olarak yapamayacağı durumlarda başlamayı erteleyebilir. Bazen öz-değerliliğin tek ölçüsü olarak başarılarını kabul ettiği için işkolik olabilirler (Hess, 1994). Üstün zekalı çocuklarda görülen mükemmeliyetçiliğin olumsuz sonuçları arasında düşük başarı (Reis, 1997), özsaygısının yitilmesi (Delisle, 1990), Erteleme (Adderholt-Elliot, 1987), depresyon (Delisle, 1990) bulunmaktadır.

Üstün yetenekli çocuklar özellikle de yaratıcı olanlar reddedilirse, çok kuvvetli ve aşırı duygusal tepki verirler. Geciktirme, oyalanma ve öğrenme güçlükleri bu öğrencideki bu karşı gelme duygusundan kaynaklanabilir.

Bağımsızlıklarından dolayı üstün zekalı ve yetenekli çocuklar davranışlarını kontrol edecek dışsal çabalara karşı direnç gösterme eğilimindedirler (Kitano, 1990). Genellikle yaratıcı öğrencilerin davranışları aileleri ve öğretmenleri tarafından daha az kabul görebilir. Bu davranışlar öğrencinin öğretmenleri, arkadaşları, ailesi ile ilişkilerinde sorunlara neden olur. Bu sorunlar otoriteyi sorgulama de değiştirme, rutin ve sabit olana karşı gelme, sosyal kuralları umursamama, önemli olarak algılanan şeylere karşı daha az ilgi gösterecek şeklinde ortaya çıkabilir (Torrence, 1981). Üstün zekalı ve yetenekli öğrencilerin zihinsel risk almaları genellikle gelişmiş öğretmenlerine yansırken bu durum alışmadık yollarla kuralları çiğnemeye ve fitneci gözükmesine neden olmaktadır (Mares, 1991, Akt. Porter, 1999).

Clark’ın (1997) Barbe’nin (1954) aktardığına göre, zihinsel üstünlüğün pek kabul görmediği ortamlarda, üstün zekalı ve yetenekli çocuklar dünyaya uyum sağlamak için, üç yoldan birini seçme eğilimindedirler. Örneğin, gruptan kendilerini soyutlayabilirler, Bu genellikle eğitimin kendi düzeylerine göre ayarlanmadığı durumlarda ortaya çıkar.

Diğer bir yol olarak kabul görme ve dikkat çekmesi çabası içinde gösterilerde bulunarak sınıfın palyaçosu durumuna gelebilirler. Davranış biçimleri başkaları tarafından yersiz olarak algılanabilir. Bu davranışları, onları öğretmenleri ve arkadaşları tarafından reddedilme veya baş belası olarak algılanma noktasına getirebilir. Bir üçüncü yol olarak da diğerlerini memnun ederek uysal davranma veya herkes gibi görünme çabası içinde, bildikleri halde soruları cevaplamayarak zekâlarının üstünlüğünü gizleyebilirler.

Böylece bu yeteneğin kullanılmama sonucunda işlevinin de yol olma tehlikesi ortaya çıkabilir, bu hileli davranış sonucunda gelişme beslenemez. Bu davranış içinde olan üstün zekalı ve yetenekli çocuklar potansiyellerinin altında performans gösterebilirler.

Roedell (1984), risk azaltmak amacıyla, üstün zekalı ve yetenekli bireylerin incindikleri alanları belirlemiş ve söyle sıralamıştır:

 Aynı hızda gerçekleşmeyen gelişim  Mükemmel olma eğilimi

 Yetişkinlerin beklentileri  Yoğun duyarlılık

 Yabancılaşma

 Uygun olmayan çevre koşulları  Rol çatışmaları

Tüm çocukların çevresindekilerle işbirliği içinde iletişim kurmaları için aşağıdaki yeterliliklere ihtiyaçları vardır:

 Duygularını iletme  Bilgi verme

 Bilgi veya Yardım isteme  Duygularını yönetebilme

 Arkadaşlarıyla fikir ayrılıklarında anlaşabilme  Yapıcı bir şekilde ayrılıklarla baş edebilme  Başkalarını incitmeden isteklerini başarabilme  Sataşma ve zorbalık gibi kışkırtmalara tepki verme  Diğer insanlardan istenilen davranışları çağrıştırma  Otorite olan kişilerle uğraşma

Benzer Belgeler