• Sonuç bulunamadı

1.1.2. Uzun Ünlüler

1.1.2.4. Ünsüz Türemesi

Bir kelimenin içinde yer almayan bir ünsüzün farklı sebeblerle ortaya çıkmasına ünsüz türemesi nedir. Ünsüz türemesi ön, iç ve son seslerde meydana gelmektedir. Ünsüz türemesi bilhassa yan yana gelen iki ünlü arasında görülmektedir. Süer Eker’ e göre ise Türkçede ekleme sırasında ünlüyle biten bir sözcük ünlü ile başlayan bir ek aldığında arada bir ünsüz türemektedir. Türeyen ünsüze koruma, koruyucu, bağlayıcı veya

kaynaştırma ünsüzü denmektedir. –y–, –n–, –ş–, –s– Türkçenin yardımcı sesleri olarak değerlendirirken; –n– ve –s– ünsüzlerinin bugün işlevlerini yitirmiş arkaik biçim birimlerinin kalıntısı; –ş– ünsüzünün ise üleştirme ekinden önce meydana gelen sesler oduğunu belirtmiştir. Talat Tekin ise ünsüz türemesini Türkçede eklenmeden oluşan ünlü çatışmalarını önlemek ya da iki ünlü arasındaki boşluğu doldurabilmek için kullanılan tek ünsüzün –y– sesi olduğunu; diğer ünsüzlerin ise kaynaştırma sesleri olarak kabul edilmelerinin nedenini çözümleme ve heceleme hatalarından kaynaklandığını ifade etmiştir162.

–y–

Tevhîde tapşur öziñi kimseye açma râzuñı (3-4) Bahr içinde ḳaṭreyüm bahr oldı hayrâtı baña Ferş içinde zerreyüm ‘arş oldı seyrân baña (9-1) Yüzüñ ṣuyı hayâsıdur şerî’at (18-26)

Ne yirdeyem ne gökde ne öliyem ne zinde (20-13)

Beyzaya girince ol yapraḳ aña ġıdâdur (32-6)

Saykal ur mir’ât-ı kalbe ṭaşraya bakmaġı ko (40-6) Koyup ḳarıncayı gâhi fil eyler (41-14)

Alçaḳdan alçaḳ yüriye ṭopraḳ içinde çürüye 'Aşk ateşinde eriye altun gibi sızmak gereḳ (97-2) Bu yolı bil andan gel deryâyı bul andan ṭal (98-4) Devlet-i dünyâya maġrûr olma sen (103-2)

Ṣuya varduḳ anlar ile kapların ṭoldurdılar (112-11)

Kâşâne görinür heme virâneye baksam (122-1)

Mürdeyi zinde idem ol cânlara cânân menüm (125-6)

Sen katreyi geçmedin 'ummânı arzularsın (136-4)

-n-

Zâhir olmışken yüzinde nûr-ı zât-ı kibriyâ (4-9) Yakañı al elinden kim seni soñra kılur rüsvâ (8-1) Niyâzî’nüñ dilinden Yûnus durur söyleyen (9-5)

Ben dost yolında varumı terk eyledüm öñden soña (15-2) Zerre iken sen Niyâzî rûh-ı a’zam nûrına (21-8)

Sevdâ-yı zülfüñ kimüñ takılsa gerdanına (47-2) İlm-i ledün dersini 'arif olan kişiler (52-2)

Aç gözini 'ibretle bak birdür kamu yakın ıraḳ (53-5)

Döymeyen dost derdine 'aşka giriftâr olmasun (142-2)

Kapusında ḳurup her bâr yüzüñ dergâhına tut var (154-2) Baş açup girerüm 'aşk meydânına

Mansûr olurum " ene'l-hak " dârına Yanmakda Niyâzî şevkuñ nârına (158-5) Cân kulaġına ol sadâ düşdi (187-7)

Ḥaḳ yolına kurbân olur Ḥaḳ yolınuñ ‘âşıḳları (195-4)

1.1.2.5. Ünsüz İkizleşmesi

İç seste iki ünlü arasından bulunan ve vurguyu üzerinde bulunduran ikinci hece başındaki ünsüzlerin –zayıf boğumlanmalı ilk hece ünlülerinin etkisiyle– kendi hece sınırlarını aşarak boğumlanmasıyla kimi ünsüzler tekrarlanır. Bu ses hadisesine ünsüz ikizleşmesi denir163. Talat Tekin ünsüz ikizleşmesini, aslî veya ikinci uzun ünlünün varlığı ile izah etmektedir. Zira açık hece konumundaki uzun ünlünün etkisiyle hecenin başındaki ünsüzler ikizleşir. Bu ikizleşmeyle ilk hecedeki uzun ünlü kısalır164. Bilhassa ünsüz ikizleşmesi sözcüğe pekiştirme veya vurgu özelliği kazandırılmak istendiğinde ortaya çıkmaktadır. Pekiştirmelere bağlı olarak ortaya çıkan ünsüz ikizleşmesi Türkçenin en yaygın ses olaylarındandır165. Hatice Şahin ise ünsüz ikizleşmelerini çoğunlukla ekleşme durumunda eriyen “g” esinin uzattığı ünlünün normal uzunluğa döndüğü esnada hecenin dengelenebilmesi için ortaya çıkan ses olayları olarak tanımlamaktadır166.

Niyâzî-i Misrî Divanından bazı örnekler şöyledir: elig > elli “elli sayısı”

Kâbe ḳavseyni ev ednâ üç yüz ellidür bilüñ (5-3)

163 Zeynep Korkmaz, age., s. 231.

164 Talat Tekin, Türk Dilinde Birincil Uzun Ünlüler, Simurg Yayınları, Ankara 1995, s. 225. 165 Ahat Üstüner, Türkçede Pekiştirme, Fırat Üniversitesi Yayınları, Elazığ 2003, s. 52. 166 Hatice Şahin, age., s. 46.

iyesi > issi > ıṣṣı “sahip”

Ey ḳudret ıṣṣı pâdişâh lûtf eyle açıvir yolum (114-1)

asıġ > assı “fayda”

Buluñ ziyân u assıñuz ya ben sizi ya siz beni (174-5)

1.1.2.6. Ünsüz Düşmesi

“Kelime içinde –bir ünsüzden önce– kelime sonunda veya kaynaşma olayı ile iç seste –r, –n, –l , –f gibi akıcı ve sızıcı ünsüzler ile –y, –g, –ğ, –k, –h gibi ünlüleşme ve sızıcılaşarak erime özelliği taşıyan ünsüzlerin kaybolması olayına” ünsüz düşmesi denir167. Eski Anadolu Türkçesi döneminde birden fazla heceli kelimelerin sonunda bulunan –g ve –ġ ünsüzleri düşmüştür. –g ve –ġ ünsüzlerinin düşmesi Oguz grubu Türk lehçelerinde olduğu gibi fonetik bir temayüldür. Ünsüz düşmeleri –y, –v, –h, –ğ gibi yarım ünsüz seslerin zamanla ünlü seslere dönüşmesinden, farklı ses olaylarından Türkçede bazı ünsüz seslerin kelime başında ve sonunda bulunamamasından, çift ünsüz ile başlayan kelimeleri Türkçenin kabul etmemesinden ve bazı kelimelerdeki ünsüzlerin birleşmelerinden meydana gelmiştir. İlhan, ünsüz düşmelerinin nedenini şu şekilde açıklamıştır168;

*Türkçe’nin aslî sesi olmaya ünsüz sesler düşürülmüştür. Bu ünsüz düşmesi ise başka dillerden dilimize geçmiş olan kelimelerin Türkçe’ye uyum sağlaması esasından kaynaklanmaktadır.

*Türkçe’nin aslî sesleri lehçelerin oluşum zamanından toplumsal algılara bağlı olarak düşürülmüştür.

*Sesin özelliğine bağlı olarak oluşan ünsüz düşmeleridir. Sesin özelliğine bağlı olan düşmelere akıcı ünsüz –r’nin söyleyişteki zorluğunu ve –y’nin yarı ünlü değerinde olmasından kaynaklanmaktadır.

1.1.2.6.1. I Düşmesi

Eski Anadolu Türkçesi devresinin başlarında kelür–, keltür–; olur–, oltur– fiilerindeki “I” ünsüzü düşmüştür169.

167 Zeynep Korkmaz, age., s. 231.

168 Ahat Üstüner, age., s.173, Nadir İlhan, “Türk Dilinde Ünsüz Düşmesi Nedenleri, Türleri”, Uluslararası Türklük Bilgisi Sempozyumu, Erzurum Atatürk Üniversitesi, 25 –27 Nisan 2007. 169 Mustafa Özkan, age., s. 101.

oltur– > otur–

Yir oturup gökler döner arḳ u semâ ḫalvetdedür (53-4) Geç otur taḫt-ı dile şâhâne gel (107-4)

keltür– > getür–

Güç getürme kendüñe geldükçe a'dâ ta'nesi (83-4) Leylinüñ fecrin getürmez gökteki cevlân (127-3)

1.1.2.6.2. v Düşmesi suw > ṣu “su”

Merkeb izinde ṣu görüp deryâyı gördüm sanma sen (169-2)

1.1.2.6.3. y düşmesi yıraḳ > ıraḳ “ırak, uzak”

Aç gözini 'ibretle baḳ bırdür kamu yakın ıraḳ (53-5) Nice erbâb-ı ‘ulûmı ḳıldı bizden mevt ıraḳ (106-3)

yıġaç > ağaç / agac “ağaç”

Sen sögüd aġacında rummânı arzularsın (135-10) Şol uşacuḳlar gibi binersin aġac ata (136-2)

yıġla– > aġla–

Ey göñül gel aġlama zârî zârî inleme (37-1) O da aġlar tarılur çatmaġiçün (190-9)

yıp / yip > ip “tel, ip”

‘Anâsır ipligin tab’ iġnesinden (41-17)

İnceleme altına aldığımız metnimizde Arapça kelimelerde de ses düşmelerinin olduğu tespit edilmiştir. Bunlar genel itibari ile aruz kalıbına uydurma çabasından kaynaklanmaktadır.

Niyâzî-i Misrî Divanından bazı örnekler şöyledir: Ḥaḳḳ > Ḥaḳ

Sâlik-i Ḥaḳ olanuñ râhma bürhân olur (52-1)

şekk > şek

Ḥaḳ göziyle bak ki bî-şek nûr-ı Yezdân andadur (33-2) Düşmenüm bî-şek Ḥaḳ’dan ol dûrdur (34-3)

Aġarır bî-şek yüzün bu ġurre-i tevhîd ile (162-3)

1.1.2.7. Hece Düşmesi

Kelime başında benzer ya da eş hecelerin yan yana bulundukları esnada bu hecelerden birinin düşmesi olayına hece düşmesi denir. Hece düşmesinin örnekleri daha çok Eski Anadolu Türkçesi devresindeki bazı kelimelerde tespit edilmiştir170.

Niyâzî-i Misrî Divanından bazı örnekler şöyledir: ḳarındaş > ḳardaş

Bilmedi derdüm benüm ne ḳavm ü ne ḳardaşlar (55-5)

yapurġaḳ > yapraḳ

Yapraġı yer dud-ı kaz güle güle ṭud aġlar Yapraġını ṭud bulur duduñ ṣoñı fenâdur (32-5)

Beyzaya girince ol yapraḳ aña ġıdâdur (32-6)

Cihân bâġında insân bir secerdür ġayrılar yaprak (160-6)

taşıḳ- > çıḳ-

Her şey ulaşup Haḳḳ'ına çıḳdı aradan kâ’inât (15-3)

Geçdüm ben ad u sandan çıḳdum ben o dükkândan (144-4) O zâlimüñ elinden çıḳdı çoġı yolından (171-6)

Meydâna çık gel ey kabâ ’avrat gibi geyme kabâ (173-7) Kayd-ı zulmetden çıḳup olma ‘akıl dîvânesi (197

Benzer Belgeler