• Sonuç bulunamadı

5.1. Sonuç ve Tartışma

5.1.4. Üniversite öğrencilerinin e-öğrenmeye yönelik tutumlarının farklı

Üniversite öğrencilerinin e-öğrenmeye yönelik tutumları farklı değişkenler açısından incelendiğinde, üniversite öğrencilerinin e-öğrenmeye yönelik tutumları cinsiyete, sınıf düzeyine, yabancı dil düzeyine, internet kullanma sıklığına, öğrenme yöntemine, çalışma şekline, öğrenme şekline ve motivasyon türüne göre anlamlı bir farklılık gösterirken, akademik başarı düzeyine ve bilgisayar kullanma deneyimine göre anlamlı farklılık göstermemektedir.

Cinsiyete göre, üniversite öğrencilerinin e-öğrenmeye yönelik tutumları ile cinsiyet arasında anlamlı bir farkın olduğu ve erkek öğrencilerin e-öğrenmeye yönelik tutumlarının daha olumlu olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu çalışmada elde edilen erkek öğrencilerin kadın öğrencilerden daha yüksek BİT becerisine sahip olduğu sonucu da düşünüldüğünde becerisi yüksek olan öğrencilerin daha olumlu tutuma sahip olduğu söylenebilir. Tekinarslan (2008)’ın çalışmasında da benzer sonuç çıkmış ve erkek öğrencilerin kadın öğrencilere göre internet tabanlı öğrenmeye yönelik daha olumlu tutum gösterdikleri görülmüştür. E-öğrenme yöntemiyle işlenen ve 47 öğretmen adayının katıldığı ders sürecinin sonunda öğrencilerin e- öğrenmeye yönelik tutumlarının belirlendiği Dikbaş (2006)’ın çalışmasında, cinsiyete göre tutum puanları incelendiğinde, kadın öğrencilerin tutum puan ortalamalarının erkek öğrencilerin ortalamasından daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Benzer sonuç yüksek lisans öğrencileri ile yapılan Işık, Karakış ve Güler (2010)’in çalışmasında da görülmüş ve araştırmacılar çıkan bu sonucu kadın öğrencilerin web tabanlı öğrenme ortamında daha özgürce ifade edebilmesinden kaynakladığı şeklinde yorumlamıştır. Çiftçi, Güneş ve Üstündağ (2010)’ın 432 uzaktan eğitim öğrencisiyle yaptığı çalışmada ise kadın ve erkek öğrencilerin tutumları arasında anlamlı bir fark görülmemiştir. Bu sonuç alan yazındaki bazı çalışmalarda da görülmüştür (Ateş & Altun, 2008; Durmuş & Kaya, 2011). Yapılan çalışmalarda kadın ve erkek öğrencilerin e-öğrenmeye yönelik tutumlarıyla ilgili farklı sonuçlar çıkmasına rağmen, 2949 öğrenci ile yapılan bu tarama çalışmasının genellenebilir sonuçlarına göre erkek öğrencilerin e-öğrenmeye yönelik tutumlarının daha yüksek olduğu söylenebilir. Araştırmada erkek öğrencilerin BİT becerilerinin de daha yüksek

olduğu düşünülürse BİT becerisinin e-öğrenmeye yönelik tutumu etkilediği düşünülebilir. Bu farklılıkların diğer nedenleri üzerine yapılacak çalışmalar e- öğrenme uygulamalarına katkı sağlayacaktır.

Sınıf düzeyine göre, üniversite öğrencilerinin sınıf düzeyleri arttıkça e-

öğrenmeye yönelik tutumlarının da arttığı ortaya çıkmıştır. Bu bulgu alanyazındaki

başka araştırma bulgularıyla da desteklenmektedir (Çiftçi, Güneş & Üstündağ, 2010; Durmuş & Kaya, 2011). Bu sonuçlara göre, öğrencilerin aldıkları eğitimin e- öğrenmeye yönelik tutumlarına olumlu yönde etkisi olduğu söylenebilir. Bu durumla ilgili daha fazla araştırma yapılarak, özellikle harmanlanmış eğitim uygulamalarında e-öğrenme ders sayıları ve programları sınıf düzeyine göre ayarlanabilir.

Akademik başarıya göre, üniversite öğrencilerinin e-öğrenmeye yönelik tutumları arasında anlamlı bir farklılık görülmemiştir. Tekinarslan (2008)’ın 804 uzaktan eğitim öğrencisiyle yaptığı çalışmasında ise öğrencilerin not ortalamaları yükseldikçe internet tabanlı öğrenmeye yönelik tutumları da artmıştır. İki çalışmanın sonuçları arasındaki farkın en önemli nedeni, uzaktan eğitim öğrencileri ile yapılan çalışmada not ortalamalarına uzaktan eğitim ortamında aldıkları derslerin notlarının da etkisinin olmasıdır. Dolayısıyla e-öğrenmeye yönelik tutumla ilgili yapılan çalışmalarda, öğrencinin e-öğrenme deneyimine sahip olup olmaması önem kazanmaktadır.

Bilgisayar kullanma deneyimine göre, üniversite öğrencilerinin e-öğrenmeye yönelik tutumları arasında anlamlı bir farklılık görülmemiştir. İnternet kullanma sıklığına göre, üniversite öğrencilerinin e-öğrenmeye yönelik tutumları arasında anlamlı bir farklılık görülmüş ve öğrencilerin internet kullanma sıklıkları arttıkça e- öğrenmeye yönelik tutumlarının da arttığı sonucuna ulaşılmıştır. Öğrencilerin e- öğrenmeye yönelik tutumları arasında bilgisayar kullanma deneyimine göre farklılık görülmemesine karşın, internet kullanma sıklığına göre farklılık görülmesi sonucu, e- öğrenme ortamında özellikle internet teknolojilerinin kullanılmasına bağlı olabilir. Blog, viki gibi web 2.0 teknolojilerini yaygın olarak kullanan öğrencilerin e- öğrenmeye yönelik tutumlarının daha olumlu olması beklenen bir durumdur.

Dolayısıyla, e-öğrenme ortamlarında farklı web 2.0 teknolojileri uygulamalarının yer alması gerekmektedir.

Öğrenme yöntemine göre, üniversite öğrencilerinin e-öğrenmeye yönelik tutumları anlamlı bir farklılık göstermektedir. Öğrenme yöntemi olarak e-öğrenme tercih eden öğrencilerin e-öğrenmeye yönelik tutum puanları yüksek iken, öğrenme yöntemi olarak harmanlanmış eğitim tercih eden öğrencilerin tutum puanları daha düşük, öğrenme yöntemi olarak yüz-yüze eğitim tercih eden öğrencilerin tutum puanları ise en düşük olarak belirlenmiştir. E-öğrenmeyi tercih eden öğrencilerin tutum puanlarının yüksek çıkması, yüz-yüze eğitimi tercih eden öğrencilerin tutum puanlarının düşük çıkması beklenen bir durum olmasının yanında uygulanan ölçeğin ve verilen cevapların güvenirliğini de desteklemiştir. Bunun yanı sıra, yüz-yüze eğitimi tercih eden öğrencilerin de e-öğrenme yöntemi ile ders almaları durumunda olumlu tutum kazanabilmeleri için, yüz-yüze iletişimi destekleyen video konferans gibi uygulamaların e-öğrenme ortamında yer alması oldukça önemlidir.

Çalışma şekline göre, üniversite öğrencilerinin e-öğrenmeye yönelik tutumları anlamlı bir farklılık göstermektedir. Çalışma şekli bireysel olan üniversite öğrencilerinin e-öğrenmeye yönelik tutumları çalışma şekli grup olan üniversite öğrencilerinin e-öğrenmeye yönelik tutumlarına göre daha düşüktür. E-öğrenme ortamları bireysel çalışma ortamları olarak düşünülmesine rağmen sesli ve görüntülü konferans, blog, viki, anlık mesajlaşma gibi teknolojilerle grup çalışmasına da olanak sağlamaktadır. Bu teknolojilerin özellikle üniversite öğrencileri tarafından yaygın olarak kullanılması, bu çalışmada ortaya çıkan çalışma şekli grup olan öğrencilerin tutumlarının yüksek olması sonucunu açıklamaktadır. Bu konuda yapılacak farklı çalışmalarla, bireysel ya da grupla çalışmayı tercih eden öğrencilere yönelik ortamların tasarlanmasına katkı sağlanmış olacaktır. Ayrıca e-öğrenme ortamı tasarlanırken, çalışma şekli farklı olan iki öğrenci grubuna da uygun uygulamalar geliştirilmelidir.

Öğrenme şekline göre, üniversite öğrencilerinin e-öğrenmeye yönelik tutumları anlamlı bir farklılık göstermektedir. Görsel öğrenme şekline sahip öğrencilerin tutum puanları yüksek iken, dokunsal/kinestetik olanların daha düşük, işitsel olanların ise en düşük olarak belirlenmiştir. Görsel ve işitsel öğelere sahip olan e-öğrenmeye yönelik tutumda görsel öğrenme şekline sahip öğrencilerin tutum puanlarının yüksek olması anlamlı iken, dokunsal/kinestetik olanların işitsel olanlardan daha yüksek çıkması tartışılması gereken bir konudur. Bu konuda yapılacak daha farklı çalışmalarla bu durum değerlendirilip, öğrenme şekli dokunsal olan öğrenciler için de e-öğrenme ortamları tasarlanabilir. Üç boyutlu dokunmatik simülasyonlar gibi giderek gelişen teknolojilerle bu konuda çalışmalar yapılabilir. Farklı bir çalışmada Federico (2000) öğrencilerin ağ tabanlı öğrenme ortamlarına yönelik tutumlarını öğrenme stillerine göre incelemiştir. Çalışmada farklı bir öğrenme stili sınıflandırması kullanılmış ve sonuçlara göre özümseyen ve yerleştiren öğrenme stiline sahip öğrencilerin, ayrıştıran ve değiştiren öğrenme stiline sahip öğrencilere göre daha olumlu tutuma sahip olduğu görülmüştür. Öğrenme stilleri belirlenerek uygun öğrenme yöntemleri kullanılması e-öğrenmenin hedeflerine ulaşmasını kolaylaştırmaktadır (McNutt & Brennan, 2005). Bu nedenle, yapılan çalışmalarla öğrenme sürecinin başında öğrencilerin öğrenme stilleri belirlenip, baskın öğrenme stiline uygun öğrenme ortamları tasarlanması önemlidir. Bunun yanı sıra farklı öğrenme stiline sahip öğrenciler için de uygun etkinlikler eklenmelidir (Garland & Martin, 2005; Şahin, 2008).

Motivasyon türüne göre, üniversite öğrencilerinin e-öğrenmeye yönelik tutumları anlamlı bir farklılık göstermektedir. Motivasyon türü dışsal olan öğrencilerin e-öğrenmeye yönelik tutumlarına ilişkin ortalama puanları, motivasyon türü içsel olan öğrencilerin e-öğrenmeye yönelik tutumlarına ilişkin puanlarına göre daha düşüktür. Bu bulgu, üniversite öğrencilerinin e-öğrenmeye yönelik tutumları ile motivasyon türü arasında anlamlı bir farkın olduğu ve içsel motivasyon türüne sahip öğrencilerin e-öğrenmeye yönelik tutumlarının daha olumlu olduğu şeklinde ifade edilebilir. Bu sonucu destekler nitelikte, Yoo, Han ve Huang (2012)’ın, çalışma ortamlarında e-öğrenme kullanımını arttıran içsel ve dışsal güdüleyicileri araştıran çalışması da iş ortamında e-öğrenme kullanma isteğini, içsel güdüleyicilerin (çaba

beklentisi, tutum ve kaygı), dışsal güdüleyicilere (performans beklentisi, sosyal etki ve kolaylaştırıcı koşullar) göre daha çok etkilediğini göstermiştir. Aynı şekilde Richardson (2007)’un çalışmasında da özellikle yaşlı öğrencilerde içsel güdüleyicilerin daha fazla etkili olduğu görülmüştür. E-öğrenme ortamlarında öğrenme sorumluluğu büyük ölçüde öğrencide olduğu için öğrencinin öğrenme sürecine katılması ve devamı büyük ölçüde kendi isteğine bağlı olup, bu durumu içsel motivasyon önemli ölçüde etkilemektedir. Bu nedenle özellikle e-öğrenme gibi bireysel öğrenme ortamlarında motivasyon önem kazanmaktadır (Keller & Suzuki, 2004; Keller, 2008; Chen & Jang, 2010). Farklı bir çalışmada Panda ve Mishra (2007), e-öğrenme yöntemini kullanma yönünde güdüleyici etmenleri araştırmış ve kişilerin teknoloji kullanma ilgisini en güçlü güdüleyici olarak belirlemiştir. Motivasyon derse katılımı ve dolayısıyla öğrenmeyi etkileyen bir etmen olduğundan (Volet & Järvelä, 2001; Shjarma, 2005; Keller, 2008), e-öğrenme ile ilgili çalışmalarda daha fazla araştırılarak, e-öğrenme ortamına motivasyonu arttıran ögeler eklenmelidir. Böylece öğrencilerin e-öğrenmeye yönelik olumlu tutum geliştirmelerine katkı sağlanabilir.

5.1.5. BİT Becerilerini Yordayan Değişkenlerin İncelenmesi ve Elde Edilen