• Sonuç bulunamadı

3. MATERYAL ve METOT

3.2. Metot

3.2.1. Örnekleme Noktalarının Seçimi ve Tanıtımı

I. İstasyon

Ġlk istasyon olarak Akçakale Ġlçesine bağlı Bolatlar Köyü araĢtırılmıĢtır (ġekil 3.3). Bolatlar Köyü’ nün Ġlçeye uzaklığı 5 km, Ġle olan uzaklığı ise 47 km’ dir. Ġncelenen sazlık alanın su parametreleri ölçülmüĢtür (Çizelge 3.3). AraĢtırılan sazlık alanda 27 adet Physa acuta örneği toplanmıĢtır. Ancak bu alanda Bulinus truncatus örneklerine rastlanmamıĢtır. Toplanan örnekler su dolu bir kavanoz ile laboratuvara taĢınmıĢtır. Laboratuvara getirilen örnekler uygun akvaryum ortamına alınmıĢtır. Akvaryumlarda yaĢam ortamına benzer bir düzenek kurulmuĢ, havalandırma cihazı ile akvaryumların havalandırılması sağlanmıĢtır. Beslenmeleri için marul ve Goldfish adlı balık yemi konulmuĢ, 2 gün ara ile düzenli olarak suları değiĢtirilmiĢtir.

Çizelge 3.3 . I. Ġstasyona ait suyun parametreleri

PH NaCI LDO Sıcaklık ÇözünmüĢ O2

Konsantrasyonu

7.83 803 µS/cm 5.36 mg/L 27.3⁰C %71.8

21 II.İstasyon

2. Ġstasyon olarak Bolatlar Köyüne yaklaĢık olarak 6 km uzaklıklıkta bulunan Hacıekber Köyünün sol tarafındaki sulak alan incelenmiĢtir (ġekil 3.4). Suya ait ölçümler alınmıĢtır (Çizelge 3.4). Yapılan araĢtırmada Physa acuta ve Bulinus truncatus türleri aynı ortamda bulunmuĢtur. 20 adet Physa acuta türü, 8 adet Bulinus truncatus türü bulunmuĢ ve bir kavanoz içerisinde laboratuvara taĢınmıĢtır. B. truncatus türü Physa acuta’ dan farklı olarak hemoglobin içermektedir. Bu özelliğinden dolayı arazi çalıĢması sırasında bulunan türün B. truncatus olduğundan emin olmak için bir adet örnek peçete içerisinde ezilmiĢ ve peçetenin hemoglobinden dolayı kırmızı renk aldığı görülmüĢtür.

Çizelge 3.4. II. Ġstasyona ait suyun parametreleri

PH NaCI LDO Sıcaklık ÇözünmüĢ O2

Konsantrasyonu

7.79 1531 µS / cm 5,39 mg /L 24,4 ⁰C % 68,4

22 III. İstasyon

Uğraklı köyü çıkıĢından 2 km sonra, II. Ġstasyondan yaklaĢık olarak 6.5 km sonra yolun sağ tarafında kalan sazlık alan incelenmiĢtir (ġekil 3.5). Yapılan çalıĢmada ortamda Physa acuta ve Radix türlerine ait olduğu belirlenen örnekler toplanmıĢtır. Burda Bulinus truncatus türleri tespit edilmemiĢtir. Suya ait ölçümler çizelge 3.5 de belirtilmiĢtir.

Çizelge 3.5. III. istasyona ait su parametreleri

PH NaCI LDO Sıcaklık ÇözünmüĢ O2

Konsantrasyonu

7.41 822µS/cm 1.25 mg /L 21.7 ⁰C % 14.0

23 IV. İstasyon

Yakacık köyüne 1 km, Koruklu köyüne 2 km kala yolun sağ tarafındaki sazlık alandan örnekler toplanmıĢtır (ġekil 3.6). Ġncelen alanda suyun belli paremetreleri ölçülmüĢtür (Çizelge 3.6). Yapılan araĢtırmada 4 farklı tür aynı lokalitede saptanmıĢtır. AraĢtırılan lokaliteden Bulinus truncatus, Physa acuta türleri ile Radix ve Bivalve cinslerine ait canlı örnekler cam bir kavanoz içine alınarak laboratuara taĢınmıĢtır. Kavanoz içerisine ortam suyu ve taĢ konulmuĢtur. Örnek toplama esnasında Physa acuta türü ve Radix cinsine ait olduğu saptanan yumurta kapsülleri de toplanmıĢtır. YaklaĢık olarak 300-350 m lik alan taranmıĢtır. Laboratuvara getirilen örnekler 40x15x35 ebatlarında bir akvaryum içine alınmıĢtır (ġekil 3.7. (a) akvaryumu ). B. truncatus türleri ise farklı bir fanus içerisine geliĢimlerinin izlenebilmesi için aktarılmıĢtır (ġekil 3.7. (b) akvaryumu). Ġlk etapta bütün türlerin bulunduğu akvaryumdan 9 adet B. truncatus türü ikinci akvaryuma yerleĢtirilmiĢtir. Akvaryumun havalandırılması için her iki akvaryuma da havalandırma taĢı konulmuĢtur. Beslenmeleri için marul ve Gold Fish adlı balık yemi kullanılmıĢtır.

Çizelge 3.6 . IV. Ġstasyona ait suyun parametreleri

PH NaCI LDO Sıcaklık O2

Konsantrasyonu

8.21 565 µS/cm 10.00 mg/L 21 ⁰C % 118.2

24

Şekil 3.7. (a) akvaryum düzeneği (b) akvaryum düzeneği

Arazi çalıĢmalarında toplanan örneklerin bir kısmı alkol materyali olarak saklanmıĢtır. Morfolojik ve anatomik çalıĢmalarda binoküller mikroskop kullanılmıĢtır.Yumurta kapsüllerinin ve juvenil fertlerin geliĢimi Nicon Eclipse 80i marka dijital mikroskop altında incelenmiĢtir ve gerekli fotoğraflar çekilmiĢtir.

Radula preparatının hazırlanmasında Danish Bilharziasis laboratuvarında kullanılan yöntemlerden yararlanılmıĢtır ( Kristensen 1984). Radula preparatlarının hazırlanmasında Frandsen (1983) metodu izlenmiĢtir. Bu metotta aĢağıdaki iĢlemler sırayla uygulanmıĢtır.

1. Radulanın diğer doku parçalarından ayrılmasını sağlamak için salyangozun baĢ bölgesi % 7.5 lik NaOH içinde bekletilmiĢtir ( 80 ⁰C de 1 saat, 22 ⁰C de 24 saat). Bu yolla radula diğer doku parçalarından temizlenmiĢtir. Boya iĢlemleri için büyüklüğüne göre petri kutusu veya doğrudan lam kullanılmıĢtır.

2. Radulayı nötralize etmek için 2-4 dk kadar % 15 lik asetik asit içinde bekletilmiĢtir. 3. Radulanın boyanması için 3 dk. seyreltik (1/10 ) Molarry 2 içinde bekletilmiĢtir. 4. Radula 2 dk. % 2 lik okzalik asit ile yıkanmıĢtır.

5. Dehidratasyon için 3 dk % 96 lık alkolde bekletilmiĢtir. 6. Radula ksilol ile yıkanmıĢtır.

7. Temiz bir lam üzerine alınan radula, binoküler mikroskop altında diĢler üstte kalacak Ģekilde düzgün bir durum verilerek üzerine kanada balzamı bırakılmıĢ ve lamelle kapatılmıĢtır.

25 4. ARAŞTIRMA BULGULARI

Olgun büyüklüğe erişmiş olan Bulinus truncatus örnekleri akvaryuma bırakılmalarından 8 gün sonra yumurta kapsüllerine rastlanmıştır. Salyangozlar yumurta kapsüllerinin bir kısmını akvaryum camına, bir kısmını ise akvaryum içindeki taşlara yapıştırmışlardır. Taşların üstüne bırakılan kapsüllerin içindeki yumurtalar sayılmıştır. Gözlemlenen 23 tane yumurta kapsülündeki yumurta sayısı 6-14 arasında değişmekteydi. Kapsüllerdeki ortalama yumurta sayısı 10 olarak bulunmuştur. Yumurta kapsüllerinin çapı, 221-242 µm arasında değişir (Şekil 4.1). Kapsüller ortalama 40 günde açılmıştır. Kapsülde yer alan yumurtaların çoğu gelişmiştir. Akvaryuma bırakılan olgun fertler ortalama 9 mm kadardır. Yumurtadan çıkan juvenil fertler 2 mm kadardılar (Şekil 4.2). Bir ay sonra örneklerin boyu 6 mm ye ulaşmıştır. Yeni oluşan fertleri gözlemlemek için eski örnekler akvaryumdan alınarak alkol materyali olarak saklanmıştır. Akvaryumda yüzlerce örnek oluşmuştur (görülmeyen yumurta kapsüllerinden çıkan fertler de aynı ortamdaydı). İlk ayda kabuk renkleri daha şeffaftı. Bu da henüz olgunlaşmadıklarını gösteriyordu. Juvenil fertler 1.5 ay sonra ergin fertlerin boyutlarına ulaşmış ve doğal renklerine sahip olmuşlardır. Türün ortalama olgunlaşma süresinin 40-45 gün olduğu tespit edilmiştir. Olgunlaşmalarından 3 ay sonra ikinci defa yumurta kapsüllerine rastlanmıştır. Veriler uygun sıcaklıkta elde edilmiştir. 27 ⁰C üst sınır olmak üzere sıcaklığın üremeyi olumlu yönde etkilediği görülmüştür. Yumurta kapsülünden juvenil ferdin çıkması ve bu juvenil ferdin olgunlaşması ile yeni yumurta kapsülü bırakması arasında ortalama olarak 95-100 günlük bir süre olduğu tespit edilmiştir.

Olgun olarak kabul edilen 5-6 mm boyundaki Physa acuta örnekleri akvaryuma konulduktan 9-10 gün sonra yumurta kapsülü bıraktıkları görülmüştür. Kapsüllerin bir kısmı akvaryum camına, bir kısmı da akvaryum içerisindeki taşların üzerine bırakılmıştır. Kapsüllerde sayılan yumurta sayısı ortalama 43 ( max. 60 – min. 25 tane ), kapsül uzunluğu ortalama 6 mm (max. 7.0 – min. 4 mm), kapsül genişliği ortalama 4 mm ( max 4.2 – 3.0 mm ) olarak bulunmuştur (Şekil 4.3). İncelenen kapsüller 18-24. günler arasında açılmıştır.

Yumurtadan çıkan juvenil fertler 1 mm den daha küçüktürler (Şekil 4.4). Bir hafta sonra boylarının 1 mm yi geçtiği saptanmıştır. Örneklerin büyüklüğü 6 mm yi

26

geçtikten sonra olgunlaştıkları kabul edilmiştir ( olgunların ortalama boy uzunluğu 6-8 mm ). Juvenil fertler ortalama 50 gün sonra olgun büyüklüğe erişmişlerdir.

Şekil 4.1. B. truncatus’a ait yumurta kapsülü

Şekil 4.2. B. truncatus’a ait yumurtadan yeni çıkmış juvenil fert

27

Şekil 4.3. Ph. acuta’ ya ait yumurta kapsülü

Şekil 4.4. Ph. acuta’ya ait yumurtadan yeni çıkmış juvenil fert

Her iki türde de kavkı sinistraldir. Helezon sayısı 3-4, kavkı boyu 6-12 mm arasında değişir. B. truncatus’un son helezonu daha şişkin, spir bölgesi daha basık, apertür daha dairesel, kavkı daha ince ve şeffaftır (Şekil 4.5).

28

Şekil 4.5. B. truncatus Ph. acuta

B. truncatus’ un manto kenarına yakın ve sol tarafta ekstrapalial ya da pseudobranch adı verilen bir yardımcı solunum organı vardır. Bu organa en önemli ayırt edici özellik olarak bakılabilir. Kahverenkli ve ortalama 3 mm uzunluğunda olan pseudobranchın oldukça kaslı bir yapısı vardır. Bu organın yanlarında afferent ve efferent brankial damarlar bulunur (Şekil 4.6).

29

İki türün ayak tabanı şekli arasında da belirgin bir fark görülmüştür. B. truncatus’ da ayağın posterior ucu yay şeklinde olmasına karşılık, Ph. acuta da iyice daralmış ve uzamıştır.

Radula üzerinde dişler enine sıralar halinde dizilmiştir. B. truncatus’ da radulanın enlemesine bir sıra diş sayısı 59 iken, Ph. acuta’ da sayı 261’ dir. B. truncatus’ da sentral diş üzerinde çatal şeklinde 2 dişçik vardır. Lateral dişlerde bu dişçiklerin şekli ve sayısı düzensizdir. Ph. acuta’ da ise sentral diş üzerinde biri ortada büyük, yanlarda 3 küçük olmak üzere toplam 7 dişçik vardır. Ayrıca lateral dişlerde geriye doğru uzanmış daha büyük bir dişçik bulunur. Radula yapısı arasında diğer önemli bir farklılık da dişlerin diziliş şeklidir. B. truncatus’da dişler eksene dik olarak sıralanmıştır. Ph. acuta’ da “V” harfi şeklinde sıralanmıştır.

30

Şekil 4.8. B. truncatus’da radulanın yapısı ( r: Merkez diş, M: Marjinal diş, İ: Ara diş)

31 5. SONUÇ VE TARTIŞMA

GAP Bölgesi’ nde yapılacak olan barajlarla sulu tarım alanlarının artması, suyla ilgisi olan canlıların dağılışını doğrudan etkileyecektir. Bu canlıların başında tatlı sularda yaşayan salyangozlar gelmektedir. Çevre koşullarına uymada oldukça başarılı bir canlı grubu olan tatlı su salyangozları, daha çok alana yerleşme imkanı bulacaktır. Tatlı sularda yaşayan salyangozların doğrudan doğruya insan sağlığına ve hayvancılığa etkisi olmamasına rağmen, dolaylı olarak bazı türleri, hem insan sağlığına hem de hayvancılığa zararlı olmaktadır.

Bilharziasis olarak da adlandırılan Schistosomiasis hastalığının etkeni olan parazit (Schistosoma cinsine bağlı türler ) 1851 yılında genç bir Alman patolog olan Theodor Bilharz tarafından bulunmuştur. Daha sonra bu parazitin yaşam döngüsünde bir su salyangozunun da yer aldığını iki Japon araştırıcı, Miyairi ve Suzki tarafından 1913 yılında ortaya konulmuştur (Alver ve ark. 2004). Bu salyangozlarının da spesifik olduğu yani Schistosomiasis hastalığına farklı tatlı su salyangozlarının arakonaklık yaptıkları saptanmıştır. Bundan dolayı o günden bu yana su salyangozları üzerinde çok önemli çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Günümüzde Dünyada Afrika, Güney Amerika , Uzakdoğu ve Ortadoğu bölgesindeki 75 ülkede 200-300 milyon insanın Schistosomiasis’ den etkilendiği, 700 milyondan fazla insanında enfekte olma riski taşıdığı ifade edilmektedir ( WHO 1985).

Schistosomiasis, insanlarda sıklıkla Schistosoma haematobium, Schistosoma mansoni ve Schistosoma japonicum ’un etken olduğu, bunların erişkinleriyle, yumurtalarının bulunduğu yere göre mesane ve üreme organları, barsaklar, karaciğer, dalak, akciğer, kalp ve bazen merkezi sinir sistemi şikayetlerine neden olan bir trematod hastalığıdır.

İnsanda hastalık oluşturan 3 türden biri olan S. haematobium üriner Schistosomiasis’ e neden olmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) raporlarına göre 16 Afrika ülkesinde yaklaşık 36 milyon insan S. haematobium ile enfekte durumdadır. S.haematobium’ un ara konağı tezimizin de konusu olan Bulinus truncatus adlı su salyangozudur. Bu nedenle B. truncatus’un tıbbi önemi oldukça fazladır.

32

Schistosomiasis’ in kontrolünde sanitasyon önlemlerinin alınması ve vektör kontrolü önerilmektedir. Sağlık Bakanlığı verilerine göre son beş yılda 210 olgu görüldüğü bildirilmiştir. Bölgemizde en son 1934 yılında İstanbul’ da askerliğini yapmakta olan Mardin’ li bir kişide S. haematobium enfeksiyonu görülmüştür ( Gürsel 1956).

Schistosomiasis, bugün Dünya’ da yaşayan insanların karşılaştığı en eski ve en büyük halk sağlığı sorununu oluşturan, Dünya’ da sıtmadan daha büyük ekonomik kayıplar verebilen, insanlarda 20-25 yıl gibi uzun zaman devam edebilen bir hastalıktır. Hastalığın çocuk yaştakilere bulaşması ile hemen birinci yıldan itibaren çocuklarda belirgin anemi ile birlikte bedensel ve zihinsel gelişmede gerileme görülür. Bunun sonucunda çalışma ve gelişme enerjilerinin tükenmesi ile halsiz, çalışamayan, miskin insan topluluklarının oluşmasına sebep olmasının yanında bir de insanlarda bu hastalığın 20-25 yıl gibi uzun zaman devam etmesi o bölgedeki toplumun ekonomik ve stratejik olarak yıkımına neden olabilir.

WHO verilerine göre dünyadaki Schistosomiasis’ li olgu sayısının 200 milyon, yine Schistosomiasis’ in neden olduğu ölüm sayısının yılda 20 binden fazla olduğu tahmin edilmektedir. Dünyada Schistosomiasis’ den etkilenen ülke sayısının 76 ve infeksiyon riski altında bulunan kişi sayısının 500-600 milyon civarında olduğu bildirilmektedir ( WHO 1990-1992).

Ülkemizdeki tür olan S. haematobium için ara konak Bulinus truncatus adlı tatlı su gastropodudur. Ara konağın vücudunda cercarialar oluşur ve gastropodu terk ederek suda serbest olarak yüzmeye başlarlar ve uygun son konağa (insana) rastladıklarında deri altına geçerler. Genellikle tatlı suya giren insanların derisinden cercariaların baş kısmı girer ve uygun yerleşme yerlerine giderek infeksiyon oluştururlar.

WHO Türkiye Güney Doğusunda Schistosomiasis’ in görülebileceğini bildirmiştir. Ayrıca yapılan çeşitli çalışmalarda bölgede hem S. haematobium ile infekte kişilere hem de ara konak olan B. truncatus’ a rastlandığı bildirilmektedir (Cebeci ve Tahsinoğlu 1959; Doğulu 1966) . Schistosomiasis’ in bulaşmasında rol oynayan ve ara konak olan Bulinus cinsi tatlı su salyangozlarının, ülkemizdeki nehirlerde varolan iklim koşulları nedeniyle yaşayamayacaklarını, üreyemeyeceklerini savunanlarda vardır. Türkiye’nin Güneydoğu komşularından Kuzey Irak ve Suriye’ nin sınırımıza yakın

33

benzer iklim koşullarının olduğu bölgelerde ve İran’ ın sert kara iklimi görülen Ahwaz ve Şiraz bölgelerinde de Schistosomiasis’e rastlanması bu görüşün doğru olamayacağını ortaya koymaktadır. Bununla beraber infekte Bulinus’lara bir kez rastlanabilmesi, hastalığın sınıra çok yakın bölgelerde zaman zaman görülmesi, bu bölgedeki sınırlı sayıdaki nehirlerin Suriye ve Irak’a doğru akması, bu suların ülkemizde kullanılması gibi nedenler Schistosomiasis’ in ülkemizde bulunuşu tartışmalarını sürdürmektedir.

Yurdumuzda tatlı su salyangozları üzerinde çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmaların bazılarında, B. truncatus’ un yurdumuzdaki dağılışına dikkat çekilmiştir (Gürsel 1956; Paydak 1976; Schütt ve Şeşen 1988; Bilgin ve Şeşen 1991). Yapılan çalışmalarda sadece Şanlıurfa -Akçakale ilçesine bağlı Bolatlar Köyü’nde B. truncatus saptanmıştır (Özcel ve Şeşen 1996). Bu çalışmadan yola çıkarak çalışma alanımızda ilk istasyon olarak Bolatlar Köyü araştırılmıştır. Yaptığımız detaylı aramada B. truncatus örneğine rastlanmamıştır. Ortamda sadece Ph. acuta örnekleri bulunmuştur. 2. İstasyon olarak Bolatlar Köyüne 6 km uzaklıkta bulunan Hacıekber Köyünün sol tarafındaki sazlık alan incelenmiştir. Yaptığımız araştırmada B. truncatus ve Ph. acuta örnekleri aynı ortamda görülmüştür. B. truncatus türü Physa acuta’ dan farklı olarak hemoglobin içermektedir. Bu özelliğinden dolayı arazi çalışması sırasında bulunan türün B. truncatus olduğundan emin olmak için bir peçete içerisinde bir adet örnek ezilmiş ve peçetenin hemoglobinden dolayı kırmızı renk aldığı görülmüştür. 3. istasyon olarak Uğraklı köyü çıkışından 2 km sonra, 2. İstasyondan yaklaşık olarak 6,5 km sonraki yolun sağ tarafındaki sazlık alan incelenmiştir. Yapılan çalışmada ortamda Physa acuta türü ve Radix cinsine ait olduğu belirlenen örnekler toplanmıştır. Burda Bulinus truncatus türleri tespit edilmemiştir.

Son istasyon olarak Yakacık Köyüne 1 km kala yolun sağ tarafındaki sazlık alan incelenmiştir ve bu ortamda da Ph. acuta ile B. truncatus aynı ortamda bulunmuştur. B. truncatus’ un yayılış alanını genişlettiği ve daha da kuzeye çıkmış olduğu görülmüştür. B. truncatus’ un bulunduğu sazlık alanda suyun sıcaklığı 21-24 ⁰C’di. Sıcaklığın türün yayılmasında önemli bir etken olduğu tespit edilmiştir.

Yaptığımız çalışmada birbirine çok benzeyen B. truncatus ile Ph. acuta arasındaki farklılıklar belirgin olarak ortaya konulmuştur. Laboratuvar şartları altında, B. truncatus’ un yumurta kapsüllerindeki ortalama yumurta sayısı 10 olarak

34

bulunmuştur. Yumurta kapsülleri ortalama olarak 40 günde açılarak juvenil fertler oluşmuştur. Juvenil fertler yaklaşık olarak 1.5 ay sonra olgun fertlerin boyutlarına ulaşmışlardır. Ph. acuta’ da yumurta kapsüllerindeki ortalama yumurta sayısı 43 olarak bulunmuş. Kapsül 18-24. günler arasında açılmış ve juvenil fertler oluşmuştur. Juvenil fertler yaklaşık olarak 50 gün sonra olgun büyüklüğe erişmişlerdir.

GAP’ ın devreye girmesiyle sulu tarıma geçilecek bu bölgede Schistosomiasis için uygun koşullar oluşabileceğini ve hastalığın bizde de, güney komşularımızda olduğu gibi endemik hale geçebileceğini düşünmek gerekir. Bölgenin sulanması ve büyük baraj göllerinin oluşması ile , bölge ikliminin tümüyle değişmesine, kara iklim koşullarının nemli ılıman yağışlı iklime dönüşmesine neden olacak ve gece ile gündüz arasındaki ısı farkı azalacaktır. Bunların sonucunda, önceleri kara iklim koşullarında fazla üreyemeyen Bulinus cinsi arakonak tatlı su salyangozları hızla çoğalmaya başlayacak, bölge sularının da ülkemizde kullanılmasıyla bu salyangozlar tüm bölgeye yayılacaktır (Özbilgin 1998). Bu bölgeye girebilecek Schistosomiasis’ e yakalanmış birkaç hastanın idrar ve dışkılarıyla suları kirletmesi sonucu, hastalığın bu bölgede çalışan, yaşayan insanlar arasında bir patlama şeklinde yayılması, endemiler yapması ve GAP için büyük bir tehlike oluşturması mümkündür ( Breuil ve ark. 1983; Talla ve ark. 1983; Chowdtruy ve Lewy 1988).

Sonuç olarak bu çalışmada, GAP’ ın kalbi sayılan Akçakale ovasında Bulinus truncatus’ un yaşadığı tekrar ortaya konulmuştur. Ayrıca bu türün yayılış alanını genişlettiği yani daha da kuzeye çıktığı saptanmıştır. Önceki çalışmalarda sadece Bolatlar köyü yakınlarında saptanmıştı. Bu çalışmayla Bolatlar köyünden 10 km kadar daha kuzeyde, Şanlıurfa’ ya doğru bir lokalitede saptanmıştır. Ayrıca bölgede ona morfolojik olarak çok benzeyen Physa acuta türünün daha yaygın dağılışlı olduğu tespit edilmiştir. Su salyangozları olmakla birlikte Pulmonata grubuna giren bu salyangozlar hava ile solunum yaptıklarından çamurlu alanlarda bile uzun süre canlı kalabilmektedirler. Bunların dağılışlarının izlenmesi oldukça önemlidir. Bunun dışında bölgede hastalığın (Schistosomiasis) olup olmadığı saptanmalıdır. Hastalık istatistikleri iyi tutulmalıdır. Bölgede hastalanmış kişilerde kan işeme belirtisi olan insanlarda parazit etkeninin olup olmadığı mutlaka araştırılmalıdır. Dolayısıyla bu tip çalışmalarda sağlık ekipleri de bir şekilde yer almalıdır. Bölgede bu hastalığın sporodik (tek- tük vakalar şekilde) olarak bulunabileceği belirtilmiştir. Bu hastaların, varsa,

35

Suriye veya Irak’a olan yolculukları araştırılmalıdır. Hastalık oralardan da alınmış olabilir. GAP’ ın tam olarak devreye girmesiyle bu hastalık yıllar içinde artabilir ve sonuçta endemik (sıklıkla görülen) hale geçme tehlikesi vardır. Bu yüzden salyangoz kontrolünde en önemli etken çevresel düzenlemedir (Khallayoune ve ark. 1998). Bunun dışında morfolojik olarak B.truncatus’ a çok benzeyen ve ondan daha fazla yaygın dağılış gösteren diğer bir pulmonata türü Ph.acuta türünün dağılışı ve morfolojik özelliklerini de bilmek oldukça önemlidir. Yapılacak yanlış teşhislerle Ph.acuta türü B.truncatus olarak adlandırılabilir. Bu daha önceleri yapılmıştı. Bu çalışmada bu iki tür arasındaki farklar bir kez daha belirgin olarak ortaya konulmuştur.

37 6. KAYNAKLAR

Alexandrowıcz, S.W.1986. Physa acuta Draparnaud,1805, (Mollusca: Gastropoda ) from the recent Vistula sediments at Tyniec near Cracow. Acta Zoology Cracow. : 355-372.

Alver, O. , Kılıçarslan, E., Helvacı, S., Töre, O. 2004. Nijeryalı bir hastada görülen

Schistosoma haematobium, Türkiye Parazitoloji Dergisi, 28 (4): 197-198.

Anosikea, J. C. , Anthony, N. O. , Bertram, E. B. N., Joyce, U. C., Dennis C. N., Roseline, F.N., Thaddeus, U. O., Monica ,N. E., Godwin, R. A. O., Chikezie , U. O., Fidelia I.O., Caroline, U.O., Chigbo, M. A., Martins, U. D. 2003. Endemicity of vesical schistosomiasis in the Ebonyi Benue River valley, South Eastern Nigeria, Int. Journal Hyg. Environment Health, Urban ve Fischer Verlag : 205-206-210.

Arfaa, F., Sahba, G.H., Massoud, J. 1976 . Studies on Bıology of Bulinus truncatus Under Laboratory Condition, Iranian Journal Publish Health, Spring sayı: 5: 1.

Benek, S. 2006. Şanlıurfa İlinin Tarımsal Yapısı, Sorunları Ve Çözüm Önerileri, Coğrafi Bilimler Dergisi,4 (1): 67-91.

Bilgin, F. H. 1980. Batı Anadolu’nun bazı önemli tatlı sularından toplanan Mollusca türlerinin sistematiği ve dağılışı. Diyarbakır Üniv. Tıp Fak. Derg. 8 (2): 1-64.

Bilgin, F. H., Şeşen, R. 1990. Bulinus truncatus (Audouin 1827) ile Physa acuta Draparnaud 1805 (Gastropoda : Pulmonata) türleri üzerinde morfolojik ve anatomik

çalışmalar. X. Ulusal Biyoloji Kongresi Bildirileri, Cilt 2 : 203-207, Erzurum.

Bilgin, F. H., Şeşen, R. 1991. The Distribution of Molluscs in some freshwaters of the Mersin, Adana and Antakya regions of Turkey, with morphometric notes. 10. Uluslararası Malankoloji Kong. ( Tübingen- Germany) Bildirileri: 593-597.

Bingöl, G. 1998 . Kabaklı Kaynağında (Diyarbakır) yaşayan Valvata saulcyi Bourguignat 1853 (Prosobranchia) ve Physa acuta Draparnaud 1805 (Pulmonata) Türlerinin Morfolojisi ve Fonksiyonel Anatomisi. Yüksek Lisans Tezi, Dicle Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Diyarbakır, 34.

38

Breuil, J., Moyroud, J., Couglanges, P. 1983. Tentatives d’appreciation a Madagascar, Archives de Institut Pasteur de Madagascar: 50- 97.

Brown, D.S. 1980. Freshwater snails of Africa and their medical importance. Taylor and Francis, London.

Cebeci, F. , Tahsinoğlu, M. 1959 . Bir Bilharziasis vakası, İst. Tıp Fak. Mec. 22: 701. Chitsulo, L. , Engels, D. , Montresor, A. , Savioli L. 2000. The global status of schistosomiasis and its control, Acta Tropica 77: 41–51.

Chu, K. Y., Massoud, J., Arfaa, F. 1968. Distribution and Ecology of Bulinus

truncatus in Khuzestan. Bull. Wld. Hlth. Org. 39: 607-637.

Chowdtury, A. W. , Levy, B. S. 1988. Morbidity estimates of occupational illness and injures in Kenya. Human and economic costs. Unpublished paper presented at the Annual Medical Scientific Conference, Kenya Medical Research Instıtute- Kenya Tropical Research Instıtute, Nairobi.

Çetin ,E.T., Anğ, Ö., Töreci, K. 1973. Tıbbi Parazitoloji, Protozoonlar, Helmintler,Arthropodlar kitabı 3.Baskı, İst. Üniv. İst. Tıp Fak. Yayını : 275.

Demian, E.S. 1960. Morphological studies on the Planorbidae of Egypt I. On the

Benzer Belgeler