• Sonuç bulunamadı

Ödemeler Bilançosunda Dengenin Sağlanmasına Yönelik

1.1.2. Maliye Politikasının Amaçları

1.1.2.4. Ödemeler Bilançosunda Dengenin Sağlanmasına Yönelik

Ödemeler bilançosu, bir ülkenin dünyanın diğer ülkeleri ile gerçekleştirdiği ilişkilerinin sonucunu gösteren hesap olarak tanımlanmaktadır. Bir ülkenin dış alemden elde ettiği gelirlerin, diğer ülkelere yaptığı ödemelere eşit olması arzulanan bir durumdur. Aksine gerçekleşen durumda yani bu eşitliğin olmadığı zamanlarda, ödemeler bilançosunda açık ya da fazlalar oluşmaktadır. Ortaya çıkan eşitsizlik, ülkelerin uluslararası ekonomik ve mali itibarının bir göstergesi olarak yorumlanmasının yanısıra gelir, istihdam düzeyi, ekonomik büyüme, enflasyon oranı, döviz kuru ve faiz oranları gibi pek çok değişkeni de etkilemektedir. Dolayısıyla uzun dönemde ödemeler bilançosundaki dengeyi sağlayamayan ülkelerin ekonomi politikalarını gözden geçirmeleri bir zorunluluk olarak görülmektedir. Ödemeler bilançosunun cari işlemler hesabı ve sermaye hareketleri hesabı4

olmak üzere iki ana kalemi bulunmaktadır. Diğer kalemlerin5 durumu ise bu iki kalemin sonucuna göre şekillenmektedir (Yıldırım, 2014: 73).

Ülkelerin diğer ekonomilerle mal ve hizmet alışverişleri şeklinde iktisadi ilişkilere girişmelerinin temel nedeni, bu ilişkilerin taraflara karşılıklı olarak sağladığı yararda yatmaktadır. Çeşitli ülkelerin aralarında başlatacakları bir alışveriş böyle bir alışverişin olmadığı, ekonomilerin kapalı olduğu duruma kıyasla bütün taraflara fayda sağlayacaktır. Ödemeler bilançosu ise, bir ülke vatandaşlarının diğer ülkelerle belli bir dönem içinde

4 Cari işlemler hesabı, ödemeler bilançosunun mal ve hizmet ihraç ve ithali sonucunu göstermektedir.

Sermaye hareketleri hesabı ise devletlerin birbirleriyle olan borç alma ve borç vermelerinin hesabını göstermektedir ve genellikle cari işlemler hesabı ile ters yönlü işlemektedir (Uluatam, 1993: 267-268).

5

Ayrıntılı bilgi için bakınız; Seyidoğlu, H., (2013). Uluslararası İktisat, Güzemcan Yayınları, Geliştirilmiş 18. Baskı, İstanbul.

21 giriştikleri iktisadi ilişkileri özetleyen bir hesap niteliğindedir. Dış ilişkiler ayrı siyasal egemenliklere ve ayrı milli paralara sahip ülkeler arasında gerçekleştiğinden, bir ülkenin ödemeler bilançosu, yabancı ülkelerin paralarına karşı o ülkenin talebine ya da yabancı para karşılığında yerli para talebine yol açan çok çeşitli işlemleri toplu biçimde gösterir (Uluatam, 1993: 263-267). Döviz olarak adlandırlan yabancı paralar, ödemeler dengesi ve dış ticaret işlemlerini yüksek oranlarda etkileyebilir. Bu nedenle ödemeler bilançosunda dengenin sağlanması amacına uygun olarak, döviz piyasalarına devletin müdahale etmesi gerekebilir.

Bir ülkenin iç harcamalarında yaşanılan bir artış, o ülkede kendiliğinden geliri etkilemektedir. İç harcamaları artan ülkenin ulusal geliri kapalı bir ekonomiden daha az artmaktadır. Bunun aksine bahsedilen ülke, başka bir ülkeden mal ithal ettiğinde ise diğer ülkenin ihracat miktarı artacaktır. Dolayısıyla ihracat artışı yaşanılan ülkenin milli geliri de diğer ülkenin talep artışından dolayı yükselecektir. Sonuç olarak ödemeler bilançosunda denge, ithalatı gerçekleştiren ülke aleyhinde oluşacaktır (Marsh, 1952: 192). Kamu borçlarının varlığı, borçlanma dış ülkelerden sağlanıyorsa, ödemeler dengesi açısından bazı sonuçlar ortaya koymaktadır. Çünkü büyük miktarlarda gerçekleşen dış borç genellikle borç servisi için gerekli dövizi sağlamak adına dış ticaretin fazla vermesini gerektirmektedir. Bu noktada ticaret fazlası yaratabilmek için ithalat ve ihracat piyasalarına doğrudan fiyat müdahalelerinde bulunurken, ilave olarak amaçlara uygun şekilde bir döviz kuru politikası da uygulamak gerekli olabilir (Özbilen, 1998: 282).

Ekonomide mevcut bir yapısal sorun varsa, bozukluğun düzeltilmesi ve dengenin oluşturulması gerekmektedir. Yapısal problemler düzeltildikten sonra dengeyi korumak için döviz kurları üzerinde çeşitli ayarlamaların yapılması gerekmektedir. Meade yaptığı çalışmada Avrupa Birliği‟nde serbest ticaret bölgesinde olan ülkeleri incelemiştir. Buna göre, serbest ticaret bölgesinin üyelerinin ödemeler genel dengesinde kalıcı bir açığı bulunanlar, ülkelerinin para birimlerinde dövize karşı değer düşüşlerine hazır olmalıdırlar sonucuna ulaşmıştır (Meade, 1957: 392). Ülkenin, yurt içi enflasyon oranı kontrol edilemeyebilir, fakat en azından enflasyon oranı orta düzeylerde tutulmalıdır. Böylece yurt içi enflasyon oranlarının kontrol edilmesi ülkenin ödemeler dengesinin daha iyi duruma getirilmesi için gereklidir (Colanovic, 1982: 143).

22 Uluslararası finansal sistem, ekonomik ve siyasal ortam, belirli periyotlarda ülkenin ödemeler dengesini belirlerler. Ticaret ve kambiyo işlemleri de ödemeler bilançosu üzerinde farklı etkiler göstermektedir. Sadece dış alem ile gerçekleştirilen ticaret değil aynı zamanda diğer sektörlerde dolaylı olarak ödemeler dengesini doğrudan veya dolaylı yollardan etkilerler (Colanovic, 1982: 127-128).

1980‟lerden itibaren Türkiye‟nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülkelerin dışa dönük sanayileşme politikalarını uygulamaları, ekonomik büyümenin finansmanında gerekli olan üretim faktörlerinin ithalatına bağlı olarak meydana gelen ödemeler bilançosu açıkları açısından mal ve hizmet ihracatı ile yurt içi piyasalara kazandırılan döviz gelirlerinin önemini arttırmaktadır (Değer, 2006: 82). Ödemeler bilançosunda denge sağlanabilmesi açısından ihracat gelirlerinin nispi önemi bulunmaktadır. Aksine ithalatta yaşanılan artışlar, ödemeler bilançosunda dengenin sağlanma amacının aleyhinde gerçekleşebilir. O halde ithalatın düşürülmesi ve ihracatın arttırılması, maliye politikası uygulamalarında ulaşılması gerekli hedef olarak saptanabilir.

Faiz oranı ve GSYİH‟nın kombinasyon içinde olması için ödemeler dengesinin sıfır olması gerekmektedir. Bu eşitlik ise ödemeler dengesi eğrisi tarafından izlenmektedir. Ödemeler dengesi eğrisinin üst tarafında kalan bölge yüksek ithalat sonucunda ülkenin cari ve sermaye hesaplarından daha yüksek bir cari açık verecektir. Bu doğrultuda cari açığın telafi edilmesinde sermaye hesabı fazlasının faiz oranları vasıtası ile dengelenmesi gerekmektedir. Bu sebeple yüksek GSYİH oranları, yüksek faiz oranları ile ilişkili olmalıdır. Mevcut durum, mal piyasası, para piyasası ve ödemeler dengesi eğrilerinin kesiştiği noktaya ulaşıncaya kadar devam edecektir (Kulkarni & Erickson, 2001: 99).

1.2. ĠKTĠSADĠ DÜġÜNCELERĠN BAKIġ AÇISIYLA MALĠYE POLĠTĠKASI

Benzer Belgeler