• Sonuç bulunamadı

ÖĞRETMEN-ÖĞRENCİ İLİŞKİLERİ

Belgede İMAM-HATİP LİSELERİ (sayfa 67-72)

Öğretmenin şahsiyetinin talebenin düşünce yapısında ve kişiliğinin şekillenmesinde büyük etkisi ve önemi vardır. Öğretmen bilgili, kültürlü olduğu kadar iyi bir karakter ve yüce bir şahsiyet sahibi olmalıdır.

Öğretmen, öğrenciyi tanımakla işe başlayıp, sonra eğitmeli ve buna göre ders vermelidir. Öğretmen öğrencilerin bütün problemleriyle ilgilenerek problemlerin çözümüne yardımcı olmaya çalışmalıdır. Okulda veya sınıfta, kimse tarafından sevilmeyen öğrencilerle çok yakından ilgilenmelidir. Öğretmen, öğrencileri içinde bulundukları zamanın şartlarına göre yetiştirmelidir.

Eğitimcinin samimi ve ihlâslı olması gerekir. Öğrenciler, samimi ve güven telkin eden öğretmene yaklaşıp, dertlerini açtıklarında öğretmen samimi duygular içinde olmalıdır. Öğretmen, öğrencilerine bir arkadaş, bir dost gibi davranmalıdır.

1. Öğrencilerin Öğretmen-Öğrenci İlişkilerinin Önemi

İnsan eğitilmeye muhtaç bir varlıktır. Eğitimin kalitesi ne kadar iyi olursa insanın vasıfları da o kadar güzel olur. Günümüzde eğitim-öğretim faaliyetlerinin sürdürüldüğü okullarda öğrencilerin eğitimini öğretmenler üstlenmiş bulunmaktadır.

“Öğretmenin görevi sadece bilgi vermek değil, bilgiyi kullanabilmeyi de öğretmektir. Ayrıca öğrencilerin sorunlarını ve gereksinimlerini bilmeden yapılan öğretim de amaca ulaşmayı engellemekte veya geciktirmektedir.”37

Belirlenen hedeflere ulaşmak için öğrenci ile iyi bir diyalog kurulmuş olması gerekmektedir. Fakat “asırlardan beri öğrencilerle öğretmenler arasındaki ilişki yalnız ders saatleriyle sınırlı kalmış, öğretmen, kendisini öğrencilerinin üstünde sadece bir otorite sayma anlayışından kurtulamamıştır. O, okulda ve öğrencilerinin nezdinde gerçek bir otoritedir. Fakat bu otorite, onu öğrencilerinden ayırıcı değil, onlara yaklaştıran hususları da ihtiva etmelidir”.38

37 Başaran, Eğitime Giriş, Bimaş Matbaacalık, Ankara, 1978, s. 72; ayrıca bkz., Dodurgalı, Abdurrahman, “Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi Derslerinde İletişim Problemleri ve Bazı Teklifler”, Orta Dereceli Okullarda Yürütülen Din Eğitim-Öğretiminin Problemleri, İlahiyât Bilimleri Araştırma Vakfı, Kayseri, 1998, s. 12-14; Bayraktar, M. Faruk, Eğitim Kurumu Olarak Kur’an Kursları Üzerine Bir Araştırma, Yıldızlar Matbaası, İstanbul, 1992 , s. 108-109.

38 Aytuna, A. Hasip, Orta Dereceleri Okullarda Öğretmenlik ve Problemleri, İstanbul, 1974, s. 257.

Öğretmen; çalışkan, bilgili, güzel ahlâklı, güler yüzlü olup, öğrencilere iyi ve adaletli davranmalıdır. Öğrencileriyle ilgilenmeli, onlara iyi ders anlatmalı ve küçük hatalarıyla alay etmemelidir. Bu nitelikleri taşıyan öğretmen “örnek insan” dır.39

Öğretmen-öğrenci ilişkisinin niteliğinin öğretimde temel etken olduğunun benimsenmesi, bilinmesi gerekir. Herhangi bir konu, bir beceri, bir değer ya da inanç olabilir. Bütün bu konuları heyecan verici ve ilginç kılması öğretmenin öğrenci ile iyi bir ilişki kurmayı bilmesine bağlıdır. Bu ilişki içinde öğretmenin gereksinimlerine öğrenci, öğrencinin gereksinimlerine de öğretmen saygı gösterir. Öğrenciler, öğretmenin kendilerini yanlış anladığını, güvenmediğini, bir kenara ittiğini, aşağıladığını, küçük düşürdüğünü ya da eleştirerek değerlendirdiğini hissederse, en ilgisini çeken derslerde bile sıkılır ve öğrenmeye inatla karşı koyarlar.

2. Meslek ve Kültür Dersi Öğretmenlerinin Öğrencilerle İlişkileri Meslek ve Kültür dersleri öğretmenlerinin öğrencilere karşı genel tutumları ve davranışları hakkında bilgi alınmak istenmiştir. Elde edilen sonuçlar şöyledir. (Bkz.

Tablo: 28 ve Tablo: 29)

Tablo 28: Meslek Dersleri Öğretmenlerinin Öğrencilerle İlişkileri Meslek dersleri öğretmenlerinin öğrencilere karşı tutumları Sayı %

Çok ilgili 94 43,5

İlgili 79 36,6

Az ilgili 21 9,7

İlgisiz 1 0,5

Fikrim yok 18 8,3

Katılan 213 98,6

Cevapsız 3 1,4

Toplam 216 100,0

Ankete katılan öğrencilerin 94’ü (% 43,5) meslek dersleri öğretmenlerinin öğrencilere karşı çok ilgili olduğunu, 79’u (% 36,6) ilgili olduğunu, 21’i (% 9,7) az ilgili olduğunu belirtmişlerdir. Öğrencilerin 18’i (% 8,3) bu konuda, “fikrim yok”

seçeneğini işaretlemişlerdir. Bir öğrenci (% 0,5) meslek dersleri öğretmenlerinin öğrencilere karşı ilgisiz olduğu belirtmiştir. Deneklerin 3’ü (% 1,4) soruyu cevapsız bırakmışlardır.

39 Tezcan, Mahmut, Eğitim Sosyolojisine Giriş, Ankara, 1982, s. 288-290.

Tablo 29: Kültür Dersleri Öğretmenlerinin Öğrencilerle İlişkileri Kültür dersleri öğretmenlerinin öğrencilere karşı tutumları Sayi %

Çok ilgili 59 27,3

İlgili 108 50,0

Az ilgili 19 8,8

İlgisiz 9 4,2

Fikrim yok 20 9,3

Katılan 215 99,5

Cevapsız 1 0,5

Toplam 216 100,0

Tablo 29’dan da görüldüğü gibi örnekleme giren öğrencilerin 108’i (% 50) kültür derslerine giren öğretmenlerinin öğrencilere karşı ilgili olduklarını, 59 (% 27,3)’ü ise, kültür dersi öğretmenlerinin kendileriyle çok ilgili olduğunu belirtmektedir.

Deneklerin 20’si (% 9,3) bu konuda “fikrim yok” seçeneğini işaretlemiştir. Öğrencilerin 19’u (% 8,8) ise kültür dersi öğretmenlerinin kendileriyle “az ilgili” olduklarını ifade eden seçeneğini işaretlemişlerdir. Deneklerin 9’u (% 4,2) kültür dersi öğretmenlerinin öğrencilere karşı ilgisiz davrandıklarını belirtmişlerdir. Öğrencilerin sadece 1’i (% 0,5) bu konuda sorulan soruyu cevapsız bırakmıştır.

Meslek ve kültür dersleri öğretmenlerinin öğrencilerle olan diyalogunu karşılaştırdığımız zaman meslek dersleri öğretmenlerinin % 43,5 oranında, kültür dersleri öğretmenlerinin ise % 27,3 oranında “çok ilgili” oldukları görülmektedir. Bu da meslek dersleri öğretmenlerinin öğrencilere karşı daha fazla ilgili oldukları sonucunu ortaya koymaktadır. Buradan meslek dersleri öğretmenlerinin kültür dersleri öğretmenlerine göre öğrencilerle daha yakından ilgilendiği sonucuna varabiliriz.

Meslek dersleri öğretmenleri İslâm dinine mensup iken kültür dersleri öğretmenlerinin birçoğu ise farklı dinlere mensup olabilmektedir. Dini ve kültürel farklılıklar bir kısım öğretmenlerle öğrenciler arasındaki iletişim ve ilişkinin azalmasına yol açabilmektedir. Dolayısıyla kültür dersleri öğretmenlerinin öğrencilerle diyalogu ve onlarla ilgilerinin daha düşük düzeyde olması bu durum sonucu olabilir.

3. İdare-Öğretmen-Veli İlişkileri

“İnsanı eğiten ve hayata hazırlayan üç unsur vardır: Aile, okul ve sosyal çevre.

Çocuğun ailede başlayan eğitimi, okulda şekillenir, sosyal çevrede devam eder. Sağlıklı bir eğitim, bu üç unsurun koordineli çalışmasına, bilhassa okulla aile arasındaki bağın güçlü olmasına bağlıdır”.40

Okul aile ilişkileri çocuğun eğitimi açısından çok önemlidir. Birlikler arasında ahenkli ilişki kurulursa okul öğrenci üzerinde daha etkili olacaktır. Zira veliler ve öğretmenler ile kurulacak sözlü veya yazılı diyaloglarla, öğrencilerin aile durumları, maddi ve manevi yaşantıları, anne-babanın sağ, ölü, öz, üvey oluşları ve ailelerin çocuklara karşı tavırları hakkında edinilen bilgilerle, öğrencilerin başarısızlık nedenleri problemleri ve disiplin sorunları kolaylıkla çözülebilir.

Öğretmen–veli ilişkileri öğrencinin iyi yetişmesi açısından son derece önemlidir.

Aile-okul iletişiminin amacı, okul ile aile arasındaki ilişkileri kuvvetlendirmek ve velilerle öğretmenler arasında, çocukları dahi iyi bir şekilde eğitmek ve yetiştirmek konusunda işbirliği yapılmasını sağlamaktır. Veli, öğretmeni ders dışındaki zamanlarda sık sık ziyaret ederek öğrenci hakkında bilgi alışverişinde bulunmalıdır. Öğretmen kendisine müracaat eden her veliyi dinlemeli, istek ve temennilerini anlayışla karşılamalı ve değerlendirmelidir.

Eğitimden beklenen sonucun alınabilmesi için bu konu üzerinde önemle durulması gerekmektedir. Biz de ailelerin çocuklarının eğitim-öğretim durumlarıyla ne derece alakalı olduklarını öğrenmek için öğrencilere velilerin okul idaresi ya da öğretmenleriyle görüşme durumunu sorduk. (Bkz. Tablo: 30)

Tablo 30: Velilerin Okul İdaresi ve Öğretmenlerle Görüşme Durumu Velilerin okul idaresi ile veya öğretmenlerle görüşme durumu Sayı % Veli toplantısı olduğu zaman okula gelirler 139 64,3 Okul idaresi veya öğretmenler çağırdığında gelirler 40 18,5

Hiç gelmez ve görüşmezler 33 15,3

Katılan 212 98,1

Cevapsız 4 1,9

Toplam 216 100

40 Bayraktar, İslâm Eğitiminde Öğretmen-Öğrenci Münasebetleri, İFAV Yay., İstanbul, 1987, s. 240.

Ankete katılan öğrencilerin 139’u (% 64,3) velisinin, veli toplantısı olduğu zaman okula gittiklerini, 40 (% 18,5) öğrenci ise okul idaresi ya da öğretmenler çağırdığı zaman velisinin okula gittiğini belirten seçeneği işaretlemişlerdir. Deneklerin 33’ü (% 15,3) velisinin okula gitmediğini, okul idaresi ya da öğretmenleriyle hiç görüşmediğini belirtmiştir. Soruyu 4 öğrenci (% 1,9) cevapsız bırakmıştır.

İslâm eğitimcileri okul-aile arasında kurulması gereken ilişkiyi öz bir ifade ile formüle etmişlerdir: “Eğitim ve öğretimde üç unsurun gayret sarf etmesine ihtiyaç duyulur. Öğrenci, öğretmen, veli”.41

“Yapılan araştırmalarda çocukların okul eğitimleri ile sürekli ilgilenen ve yardımcı olan ailelere mensup çocukların daha başarılı olduğu görülmüştür. Aile ile okul, çocuğun eğitimiyle ilgili konularda devamlı görüşüp istişare eden, gerekli tedbirleri zamanında alan iki ortak gibi kabul edilmelidir. Ancak bazı aileler, çocukların okul, durumu ile daha ziyade başarı yönünden ilgilenmektedirler. Yani not durumu iyi ise çocuk başarılı olmuştur ve artık okul ile ilgilenmeye gerek yoktur. Geçer not almamışsa ilgilenmek gerekir. Böyle bir anlayış kabul edilmez. Aileler, çocuklarının okul içi ve dışı hayatı ile her zaman ve yakından ilgilenmek gerektiğini unutmamalıdır.

Çünkü bazen tedbir almakta geciken aileler, çocuklarının öğrenim hayatının son bulmasına bile sebep olabilmektedir”.42

Bu sebeple özellikle sınıf öğretmenlerinin rehberlik faaliyeti adı altında öğrencilerin velilerini zaman zaman okula çağırmaları ve ailelere bu konuda bilgi vermeleri gerekmektedir. Öğrencilerin ahlâkî ve başarı durumu nasıl olursa olsun öğrenci velilerinin okulla bağlantılarının kurulması sağlanmalıdır. Öğrenciler sadece kötü not aldığında yahut bir yaramazlık yaptığında şikâyet babında veli okula çağırılmamalıdır. Böyle yapıldığı taktirde veli bir daha gelmeyi göze alamayacaktır.

Eğitimin amacının sürekli şikâyet değil, insanların hatalarını düzeltmeye çalışmak olduğu unutulmamalıdır.

Öğrencinin daha iyi anlaşılması, problemlerinin çözümü ve başarısının artması için okul idaresi-öğretmen ve veli ilişkileri geliştirilip düzenli olması sağlanmalıdır.

41 Ez-Zernuci, Burhanuddin, Ta’limul-Muteallim (İslâm’da Eğitim Öğretim Metodu), (çev. Vehbi Yavuz), 7. bs., Sahaflar- Kitap Sarayı Yay., İstanbul, 1995, s. 75.

42 Bayraktar, M., Faruk, “Ailenin Eğitim Görevi”, Din Eğitimi Araştırmaları Dergisi, İstanbul, 1995, sayı 2, s. 131–132.

Okul-aile işbirliği ayrıca, ailelerin belirli konularda bilgilendirilmesine imkân vereceğinden dolaylı, olarak öğrenciye fayda sağlayacaktır.

Belgede İMAM-HATİP LİSELERİ (sayfa 67-72)

Benzer Belgeler