• Sonuç bulunamadı

Öğreticiler Eli İle Gelenek Yergisi, Modernizm Övgüsü

2. EĞİTİM ALGISI

2.2. MODERN EĞİTİM SİSTEMİ

2.2.2. Öğreticiler Eli İle Gelenek Yergisi, Modernizm Övgüsü

Güntekin, inkılapçı ve pozitivist kahramanların karşısına, fen ve ilimden bir şey anlamayan, yeni usulleri bilmeyen geleneksel öğretmen tipi kurgulanmıştır.

“Cahil sürüleri”254 olarak aktarılan bu öğretmen tipi, eğitimde modernleşme

sürecinde bir hedef tahtası olarak görülmüştür.

252 Reşat Nuri Güntekin, Akşam Güneşi, s.47. 253 a.e., s.67-68

58

Yeşil Gece romanında “dini ve ilmi, menfaatlerine alet eden” medrese

hocalarının “padişah selâmı, üç beş liralık bir ihsan için Allah’ı da Peygamber’i de

tereddütsüz sattığı”255 ifade edilmiştir.

Emir Dede mektebinde otuz yıldır çalışan Afif Efendi, sarıklı muallimlerden biridir. Afif Efendi, başmuallim olmayı beklediği sırada Şahin Efendi’nin bu mevkiyi almasıyla hakkının yendiğini düşünür. Güntekin, bu mevkiyi alamamasının nedeni

olarak Afif Efendi’nin “yeni usulleri bilmediğini”256 vurgular. Böylece yazar, bu

genelleme ile geleneksel öğretmenlerin “yeni usullerden” bihaber olduğunu okuyucusuna bildirir.

Şahin Efendi, romanda idealize edilmiş bir tiptir. Şahin Efendi’nin bir din gibi benimsediği öğretmenlik ile ilgili hayallerini şekillendiren ise ideolojileri olmuştur. Lâiklik ilkesiyle hareket etmiş ve mekteplerde çocuklara “müspet ve faydalı şeyleri” öğretme taraftarı olmuştur. Dini ilimlere ise mümkün olduğu kadar “sathi ve zararsız şekilde” değinmiştir. Onun tek bir amacı vardır: “Milletine sadık cumhuriyetperver

Türkler yetiştirmek.”257

Kızılcık Dalları romanında “usul-i cedid”in iflas ettiğini görünce “eski usul”e

dönen Salih Hoca, Gülsüm’ün dersleri şaşırtıcı bir şekilde su gibi ezbelermesi sonucunda bu hıza yetişemediği için “hem kendi aczinin hem de öteki çocukların

kefaretlerinin hesabını Gülsüm’den sorar.”258 Eski usul tarzı benimseyen hocanın

Gülsüm’e “Dur meret… birer birer okumazsan, ben söylemeden söylersen kafanı

patlatırım!”259 diyerek avaz avaz bağırır. Hocanın, Gülsüm’e gösterdiği bu tavır,

geleneksel öğretmen tipinin yaklaşımının bir sembolü olarak aktarılmıştır.

Çalıkuşu romanında “pek Müslüman kadın” olarak tanıtılan Hatice Hanım,

Zeyniler Köyü’nde geleneksel eğitim anlayışını benimseyen biridir. Güntekin, eğitimde yanlış metotları uygulayan Hatice Hanım’ın kişiliğinde, geleneksel eğitim anlayışını tenkit eder.

255 a.e., s.31 256 a.e., s.155. 257 a.e., s.59.

258 Birol Emil, Reşat Nuri Güntekin’in Romanlarında Şahıslar Dünyası I (Harabelerin

Çiçeği’nden Gökyüzü’ne), İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları No.3190, İstanbul,

1984, s.503

59 Modern eğitim anlayışını benimseyen Feride, eski usulle eğitim veren Hatice Hanım’a, öğrencilerin neden “bağıra çağıra” ders çalıştıklarını sorar. Bunun üzerine Hatice Hanım “Elbette kızım! Mektep bu. Keser vurmadan ağaç yontulur mu? Ne

kadar ses çıkarırlarsa, ders o kadar zihinlerinde yer eder”260 diyerek cevap vermesi,

geleneksel eğitimdeki cahilliğin bir kanıtı olarak gösterildiğini söyleyebiliriz.

Zeyniler Köyü’ndeki çocukların “ağır ve neşesiz” olmalarının sebebi, Hatice Hanım’ın “hocalık vazifesini kalplerde dünya emelini söndürme” olarak görmesidir. Çocuk psikolojisinden anlamayan Hatice Hanım, dini eğitimi “korku” temelli olarak vermiştir. “Bu dünya fanidir, kimseye kalmaz! / Yürü dünya yürü, ahir zamandır!” gibi “korkunç bir ilahi” okuduktan sonra insanların ölümünün ardından etlerin çürümesi ve kemiklerin kurumasından bahseden Hatice Hanım, çocuklara “ölümün

dehşetini ve kabir azaplarını”261 anlatmıştır.

Yaşadığı aşk ihaneti sonucunda “açlıktan ölmemek” için öğretmenlik yapmaya mecbur olan Feride, yeniliklere açık olmayan Zeyniler Köyü’ne öğretmen olarak gitmiştir. Feride’ye İsviçre köyü gibi tasvir edilen Zeyniler, hiç de bahsedildiği gibi değildir. Ahırdan bozma bir mektepte cenaze merasimini andıran oyunlar oynayan öğrenciler karşısında Feride’nin ümitsizliği artsa da bu yaşadıkları

onun “idealist tavrını”262 ortaya çıkartmıştır. Ölümü, oyunlarında yaşatan

öğrencilerine hayat sevinci aşılamak için çalışan Feride, yeni bir nesil yetiştirmede Hatice Hanım’ın karşısındaki duruşu ile önemli bir kahraman olarak karşımıza çıkmıştır.

Acımak romanında, Maarif müdürlüğünün emir ve yasaklarına aldırmayan

Zehra, mektebi kendisine aile ocağı bilir. “Hurafe ve hayal ile mütemadiyen”

mücadele etmekte ve öğrencilerine “ilmin en müspet hakikatlerini”263 öğretmektedir.

Öğretmenlikte bu gayreti neticesinde halk, okulun resmî adını dahi unutmuş ve Zehra

Hanım’ın Mektebi”264 diye adlandırmıştır. Güntekin, romanında “Zehra Hanım’ı size

260 Reşat Nuri Güntekin, Çalıkuşu, s.229. 261 a.e., s.234-235.

262 Yahya Aydın, Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu, Acımak, Yeşil Gece, Kan Davası

Romanlarında Öğretmen Tipleri ve Toplumun Öğretmen Algılaması, Atatürk Üniversitesi,

Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkçe Eğitimi Ana Bilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Erzurum, 2006, s.51

263 Reşat Nuri Güntekin, Acımak, s.11-12. 264 a.e., s.8.

60

bir kemal heykeli, ideal bir roman kahramanı olarak tasvir ettim”265 diyerek Zehra

Hanım’a yüklediği öğretmen vasfını göstermektedir.

Güntekin’in romanlarında idealist kahramanlarından biri de Kan Davası

romanındaki Ömer’dir. Güntekin, Ömer’i bir “dava adamı”266 olarak kurgulamıştır.

Bu romanda idealist bir kahraman olarak görülen Ömer, eğitimin her sorunu halledebileceğini aktarır. Reşat Nuri, Ömer’in kişiliğinde iki idealini gündeme getirmiştir. Bunlardan biri on üç eşkıyanın eğitimle topluma kazandırma, diğeri de kan davasına son vermektir. Geçmişten itibaren insanlarla birlikte gelen bu düşünce kalıplarını bir anda kenara atılamayacağı fikrinde olan Ömer, bir günde insanların hayatını değiştiren inkılaplar için topluma bir hazırlık süreci oluşturulması gerektiği fikrindedir. Bu hazırlık sürecinde de eğitimin önemli bir rolü olduğu Ömer aracılığıyla yansıtılmıştır. Tüm bunlar Ömer’in ideal bir kahraman olarak kurgulandığını göstermektedir. Birol Emil, bu durum karşısında Ömer’in Türk milli

eğitiminin hala beklediği bir kahraman olarak kurgulandığını267 ifade etmesi de bu

durumu kanıtlamaktadır.

“Eski çağların ideal tipi destan kahramanları, orta-çağların veliler ve veliye

benzeyen âşıklar, yeni çağların ideal tipi ise öğretmenlerdir.”268 Güntekin de

romanlarını, bu anlayışla yazmıştır. Güntekin, aydın ve modern bir neslin oluşması için gelenekselin karşısında bir duruş sergilemiştir. Topyekûn geleneksele bir saldırı düzenleyen yazar, modern ve gelenek kavramlarını roman kahramanlarında da belirgin bir çizgiyle ayırmıştır. Bu nedenle geleneksel öğretmen tipi, resmî ideolojinin penceresinden aktarılmış ve olumsuzlukların yüklendiği bir kahraman olarak okuyucunun karşısına çıkmıştır. Cahilliğin bir portresi olarak kurgulanan bu kahramanların öğrencilerine korku anlayışından başka bir şey veremediği ve yeni usullerden habersiz olduğu aktarılmıştır. Yazar, geleneksel öğretmen tipine bu denli olumsuzlar atfetmesiyle yeni kurulan Türkiye’nin inkılâp anlayışına uygun bir ortam hazırlama amacının olduğu düşüncesindeyiz.

265 a.e., s.13.

266 Birol Emil, “Öğretmenler Romancısı Reşat Nuri Günekin II ‘Kan Davası’ Romanı: Öğretmen

Ömer, M. Ü. Atatürk Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Dergisi, S.3,1991, s.91

267 a.e., s.105 268 a.e., s.79

61

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM