• Sonuç bulunamadı

Öğrenme biçemleri dil öğrenmede önemli etkenlerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Oxford’un (2001a) Dunn ve Griggs’ten aktardığı üzere öğrenme biçemi, “belli bir öğrenme yöntemini kimileri için harika kimileri içinse korkunç yapan biyolojik ve gelişimsel özelliklerin bütünü” olarak tanımlanmaktadır. Dil öğrenme söz konusu olduğunda Oxford (2001a) dört temel öğrenme boyutundan bahsetmektedir. Bunlar duyusal tercihler, kişilik türleri, genelleme ve biyolojik farklılıklardır. Bu boyutlar Çizelge 2.3’te açık bir biçimde görülebilmektedir.

Duyusal tercihler görsel, işitsel, devinişsel ve dokunsal olarak ayrılmaktadırlar. Görsel öğrenenler okuma ve görsel sunumlardan yarar sağlarken görsellik taşımayan ders ve anlatımları karmaşık bulurlar. İşitsel öğrenmeye yatkın olanlar ise görsel sunum olmaksızın ders, sunum ve bilgilendirmelerden yarar sağlayabilirler. Sınıf içi etkileşim ve drama etkinliklerine yatkın olurlar ancak yazma gerektiren etkinliklerde zayıflık gösterebilirler. Devinişsel ve dokunsal öğrenme ile öğrenenler için uzun süren anlatımlar uygun değildir. Onlar daha çok hareket içeren, gerçek nesnelerin yer aldığı, sık araların verildiği öğrenme ortamlarında rahat etmektedirler (Oxford, 2001a).

Kişilik türleri öğrenme biçemlerini belirleyen boyutlardan bir diğeridir. Oxford (2001a) dil öğreniminde etki sahibi olan dört tür kişilikten bahsetmektedir. İçe dönük kişilik ve dışa dönük kişiliklerden birincisi enerji kaynağını kendi iç dünyası olarak görürken diğeri adından da anlaşılacağı üzere enerjisini dış dünyadan almaktadır. Dışa dönük kişiliğin çok arkadaşı varken içe dönük kişiliğe sahip kişilerin daha az ama derin arkadaşlık ilişkileri vardır. İnisiyatif kullanan ve duyularını izleyen kişiliklerde birbirinden farklıdır. İnisiyatif kullanan kişilik

sahipleri soyut düşünürler, olaylara geniş açıdan bakarlar, kuramlar ve olasılıklar üzerine kafa

Çizelge 2.3. Öğrenme Biçemleri Öğrenme Biçemleri

A) Duyusal tercihler bakımından ¾ görsel

¾ işitsel ¾ devinişsel ¾ dokunsal

B) Kişilik türleri bakımından

¾ içe dönük – dışa dönük kişilik

¾ inisiyatif kullanan – duyularını izleyen kişilik ¾ düşünen – hisseden kişilik

¾ sonuca odaklı – algıya açık kişilik C) Genelleme yapma bakımından

¾ tümel (global) ¾ analitik (ayrıştırıcı) D) Biyolojik bakımdan

¾ beden saati (bioritm) ¾ yiyecek-içecek gereksinimi ¾ ortam

yorarlar ve kendi öğrenmelerini yönlendirirler. Duyularını izleyen kişilik sahibi öğrenenler ise kuramlardan çok gerçekleri önemserler, istikrar isterler, öğretmenlerinden yönlendirme beklerler. Düşünen kişilikler ve hisseden kişiliklere değinilecek olursa düşünenlerin her durumda gerçek odaklı oldukları, övgüye eğilim göstermedikleri söylenebilir. Hisseden kişilikler ise empati kurma, diğerlerinin görüşlerini bilme önemlidir ve öğrenmelerinde etkilidir. Sonuca odaklı kişilik ve algıya açık kişiliklerde adlandırmalarından da anlaşılacağı üzere öğrenenin öğrenme ortamındaki netlik gereksinimi ya da arayışından söz edilmektedir. Sonuca odaklı öğrenenler bir an önce yargılara varmak isterler. Bu öğrenenler çalışkan ve ciddi

öğrencilerdir. Yazılı bilgi verilmesinden ve ödevlere ya da etkinliklere bir bitiş tarihi konması taraftarıdırlar. Algıya açık öğrenenler ise bitiş tarihlerinden hoşlanmazlar, dil öğrenmeyi bir oyun gibi görüp iyi vakit geçirmeye çalışırlar. Bu nedenle, bu öğrenciler sınıf ortamında dezavantajlı durumdadırlar. Tüm bu kişilik özellikleri öğretmen tarafından belirlenerek, özellikle işbirlikli öğrenme ortamları yaratılarak farklılıkların avantaja dönüşümü sağlanabilir.

Genelleme boyutunda iki tür öğrenenden söz edilmektedir. Tümel öğrenenler ana fikirlerin üzerinde durulduğu sosyal etkileşimin olduğu etkinliklere, bağlamdan öngörüde bulunmaya yatkındırlar. Analitik öğrenenler ise öngörme riskine girmezler ve daha çok dilbilgisel noktalara odaklanırlar. Her iki öğrenen türünün birbirlerinden öğrenebilecekleri çok şey olacağından onların beraber çalışabilecekleri öğrenme ortamları yaratmak uygun olabilir (Oxford, 2001a).

Oxford’un (2001a) üzerinde durduğu diğer bir boyut ise biyolojik farklılıklardır. Bazı öğrenenler sabah erken saatlerde öğrenmeyi tercih ederlerken diğerleri öğle saatlerinden önce kendilerini hazır hissetmezler. Bu bireyin beden saati ile ilgilidir. Diğer bir farklılık ise yiyecek-içecek ile birlikte öğrenme ortamında yer alma tercihidir. Bazı öğrenenler örneğin bir fincan kahve ile çalışırken, diğerleri içeceği dikkat dağıtan bir unsur olarak görebilirler. Ortam ise öğrenme biçemlerinde belirleyici diğer bir unsurdur. Sıcaklık, ışıklandırma, ses, oturma düzeni ve rahatlığı bile öğrencilerin öğrenmelerini etkileyen çevresel etkenlerdir.

Öğrenme biçemlerinden söz ederken bilişsel biçemlerin üzerinde de durmak gerekir. Dörnyei ve Skehan (2005) bağımlı ve bağımsız alanlara göre ayrılan öğrenen özerkliklerinden bahsederken bağımlı alanda yer alan öğrenenlerin bilgiyi çözümleme, bileşenlere bölme, gerekli bilgiyi gereksizden ayırma konusunda daha başarılı olduklarını söylemektedirler. Bu öğrenenler bireysel çalışmaya yatkındırlar. Bağımlı alanda yer alan öğrenenler ise sosyaldirler ve grup içinde rahat çalışırlar. Bütünü algılamaya odaklıdırlar.

Öğrenme biçemlerini belirleyen etkenlere ek olarak daha ince ayrıntılar da bulunmaktadır. Örneğin Brophy (1998) çevresel etkenlerden biri olan ışıklandırmanın doğal ya da florasan olması, parlak ya da yumuşak olması, sağ beyin veya sol beyin bilgi işleme farklılığı, öğrenme sürecinde kısa aralıklı ya da uzun aralıklı mola verme, bir seferde bir tek şeyi öğrenme ya da birden fazla şeyi aynı

anda öğrenme, sınav, kısa yanıtlı testler, projeler veya portfolyo ile değerlendirilme tercihleri gibi etkenlerin öğrenme biçemlerini şekillendirdiklerini belirmektedir.

Öğrenme biçemleri öğrenen tarafından bilinçli olarak kullanılmazlar. Belirtildiği üzere kişilik, duyular, biyolojik etkenler gibi içsel nedenlerle belirginleşirler. Bu açıdan bakıldığında öğrenme stratejilerinden farklıdırlar. Öğrenme stratejileri öğrenme gerçekleşsin diye bilinçli olarak kullanılır. Stratejinin etkili olabilmesi için öğrenme biçemine uygun olması gerekir. Bu nedenle öğrenme biçemlerinin belirlenmesi bilişsel ve biliş ötesi strateji öğretiminde ve dolayısı ile özerk öğrenmeye yönlendirmede atlanılmaması gereken bir noktadır.

Benzer Belgeler