• Sonuç bulunamadı

III. BÖLÜM: FARKLILIKLARIN YÖNETİMİ VE BAŞARI FAKTÖRÜ

III.4. Öğrenci Başarısı

Öğrenci başarı çeşitli faktörlerden etkilenebilmektedir. Bu faktörlerin bilinmesi ve geliştirilmesi, bu doğrultuda olumsuz etkileyen faktörlere yönelik çözüm yollarının araştırılması okul başarısını arttırılmasına katkı sağlayacaktır. Aslanargun (2007;120-121), öğrencilerin okul başarısını etkileyen okul içi ve okul dışı etkenlere değinmiştir. Aile, öğrencinin okul başarısı üzerindeki en önemli okul dışı etkenlerden birisidir. Hem çocuklarıyla kuracakları iletişiminin niteliğiyle, hem de okul ile gerçekleştirecekleri işbirliğinin düzeyi ile aileler, çocuklarının akademik başarısına çok yönlü olarak katkı sağlayabilir. Gelişmiş ülkelerde daha nitelikli eğitim-öğretim sunabilmek ve öğrencilerin okul başarısını arttırmak için ailelerin çocuklarının okuldaki karar sürecinde sorumluluk almaları üzerinde durulmaktadır. Ailelerin okul öncesi dönemde, bilinçli anne-baba davranışı sergileyerek çocuklarıyla oyunlar oynaması ve bu şekilde sağlıklı bir iletişim kurabilmesi; okul döneminde ise sorumlu bir veli olarak çocuklarının gelişim özellikleri ve başarı düzeyi konusunda okul tarafından bilgilendirilmesi, veli katılımının öğrenci başarısı üzerindeki olumlu etkilerinin anlaşılması üzerine daha fazla önemsenir olmuştur.

Okul başarısızlığı önemli bir sorundur. Keskin ve Sezgin (2009;3)’e göre, davranış problemleri ya da kognitif yetersizlikler, ebeveynlik yaşantısı gibi aile faktörü, kültürel farklılıklar gibi pek çok faktör akademik başarı ya da başarısızlıkla ilgilidir.

Önceki çalışmalar, bazı sosyo-demografik faktörlerin, ergenlerin akademik beklentilerini ve başarılarını etkilediğini göstermiştir. Odabaşı ve Celkan (2010; 101)

öğrencilerin yetenek alanına dönük yapılacak program çalışmalarının onların öğrenme sistemini etkileyeceği üzerinde durmuştur. Türk eğitim sistemi bu yapılanma temelinde inşa edilmediği sürece, çok iyi koşan tavşanlar ördek gibi koşturulacak, çok iyi yüzen ördeklerse tavşan gibi koşturulmaya devam edecektir. Davranışçı-bilişsel bir diğer anlamda karma mantıklı bu yaklaşım artık terk edilerek, daha bilişsel ve beyin temelli bir program sistemine, birey ve yetenek merkezli bir program yapılanmasına geçilmesi zaruridir. Öğrenme sürecinde sağ lobu ağırlıklı çalışan sözelci öğrencilerin, daha çok zengin materyallerle öğrenme sürecine girmeleri gerekir. Sözel bölümlerde, anadil etkinliği (ifade ve tartışma ağırlıklı) ve yaratıcı mimik ile araç-gereci etkin ve zengin kullanan öğretmenlerin sevilmesinin nedeni, araç-gereç ve materyal desteğinin görsel öğrenmeye yani sağ loba hitap ediyor olmasıdır. Konu esaslı olan bu derslerin (Türkçe, Tarih, Biyoloji, Kimya, Coğrafya vs.) ön hazırlıkları ve materyal veya üç boyutlu sistem ile desteklenmesi önemlidir. Öğrencinin derse katılım süreci veya toplumsal-grup (Kubaşık) öğrenme sisteminin kullanılması önemlidir.

Öğrencilerin yeteneklerine göre alanlara yönlendirilmesi, seçtikleri derslerde daha başarılı olmalarını sağlayabilir ve derslerine daha motivasyonu yüksek ve severek katılmalarına destek sağlayabilir. Paçacıoğlu (1990;56), yetenek alanına dönük çalışmaların önemi üzerinde durmuştur. Meslek lisesine girecek öğrencilerin, bu liselere girmeden önce ortaokul sonunda seçecekleri meslekleri, kendi yetenek ilgi ve değerleri doğrultusunda seçmeleri faydalarına olabilir. Bu tür seçimler bireylerin hem kendi psikolojik doyumları ve okul başarıları için uygundur hem de toplum tarafından daha kabul edilebilir olduğu ve bireylerin iş verimi artacağından ekonomiye olumlu etkileri olacaktır. Dursun ve Dede (2004;226), bir problemin çözümünün mantığını ve sürecini

kavrayabilme, süreci ifadelendirebilme, eleştirebilme gibi öğrencilerin matematiksel düşünmelerinin gelişimine katkıda bulanacak davranışların ihmal edildiğini düşünmektedir.

Çalışanların, örgüt kültürüne duygusal olarak bağlanabilmesi için işletmeye sağladıkları katkıya oranla bunun karşılığını adaletli bir şekilde almaları performanslarını arttırmalarına destek olacaktır. Kaya ve Selçuk (2007;186), çalışanların organizasyona duygusal olarak bağlanabilmesi için çabalarının neticesinde başarıya ulaşma konusunda inançlarının sağlanması gerektiğini belirtmişlerdir. Bu amaçla, çalışanların seçimi ve atama/terfileri esnasında bu durum göz önünde bulundurulmalı ve uzun süreli performans gösteren çalışanlar tercih edilmelidir. Üstünlük ve farklı olma özelliği yoğun çalışanların, işler ve diğer çalışanlar üzerindeki hakimiyet duygusunun yüksek olduğu belirtilebilir. Bu duygunun pasif durumdan aktif bir rol alması yönünde desteklenmesi ve yapıcı rekabet yönünde geliştirilmesi gerekmektedir. Prestij ve statü açısından beklentileri olan, farklı olmayı isteyen bu çalışanların, farklılık duygusunu ortaya çıkarmak için uygun ortamlar ve araçlar yaratmak gerekir. Kusursuz iş görme durumunda ödüllendirme, yükseltme ve ücret artışı sağlamaya ek olarak onaylama ve taktir etme bunlara örnek olarak verilebilir.

Öğrenci başarısı teknolojik gelişmelerden de etkilenebilmektedir. Günümüzde yaygınlaşan sosyal paylaşım siteleri, telefondan internete erişim, öğrencilerin zamanının büyük bir çoğunluğunu burada geçirmesine neden olmaktadır. Böylece, öğrencinin derslerine olan ilgisi azalabilmekte, sosyallikten bu şekilde uzaklaşabilmektedir.

İlköğretim ve lise öğrencilerinin yaşadığı sorunlar arasında, aile içindeki ekonomik sıkıntılar, geçimsizlikler, anne-baba tartışmaları öğrencinin psikolojisini olumsuz etkileyebilmektedir. Ailesinin olmadığı şehirde öğrenim gören bazı üniversite

öğrencileri arasında ekonomik sıkıntılar ön plana çıkmaktadır. Öğrenciler arasında ekonomik, siyasi, kültürel ve dini yönden farklı düşünceleri olan öğrenciler arasında gruplaşmalar oluşabilir, bu durum kaçınılmazdır. Yalnız, oluşan bu gruplaşmalarda bireyler birbirlerini dışlar ya da hoşgörülü bir ortam oluşturamazlarsa gergin bir ortam oluşabilir ve oluşan stres ortamında öğrencilerin derslerdeki başarısına negatif yönde bir etki yapabilir.