• Sonuç bulunamadı

1.2. Problem

2.1.3. Kişisel İlişkilerde Güven

2.1.3.1. Çocuklukta Temelleri Atılan Güven

Bebeklerin çoğunun kendilerini tutan kişilere karşı ilk birkaç dakikadan sonra genelde güven duydukları düşünüldüğünde, güvenmeyi dünyaya geldiğimiz andan itibaren öğrenip, yaşam boyu sürdürdüğümüz söylenebilir.

Bir insanın kendine güvenmesi çocukluk yıllarında çevresine güvenle başlar. Bu duygunun sonradan kendinden elde edilmesi oldukça zordur.25

Ericson doğumdan itibaren yaşamı şu şekilde dönemlere ayırmıştır:

1. Dönem ( Güvene Karşı Güvensizlik 0-2 ): Bebeğin temel görevi

kendisine, diğer insanlara ve dünyaya yönelik güven duygusu geliştirmektir. Bebeklik gereksinimlerinin giderilmesinin, diğer insanlara bağlı olduğu bir dönemdir. Bu nedenle güven isteği en fazladır. Güven duygusu diğer insanlar aracılığı ile öğrenilir. Bebeğin yaşamındaki önemli kişiler çocuğa sevgi verirlerse, onda güven duygusu gelişir. Eğer sevgi yoksa insanlara güven de gelişmez.

Temel güven duygusundan yoksun yetişmiş olan çocuklar, ileriki hayatlarında sosyal ilişki kurmaktan çekinen kendine güvensiz kişiler olabilirler. Ancak, kişi daha sonraki dönemlerde bu eksikliğini telafi edebilirse sağlıklı sosyal ilişkiler kurabilen ve kendine güvenen bir insan da olabilir.

2. Dönem ( Otonomiye Karşı utanç ve Şüphe 2-4 ): Ericson’a göre

erken çocukluk, otonomi duygusunun geliştiği bir dönemdir. Kendi kendini kontrol etmesine, dünyayla başa çıkmasına izin verilmeyen çocuklar, yeteneklerine ilişkin utanç ve şüphe geliştirirler. Çocukları için çok fazla şey yapan anne-babalar, onların bağımsızlıklarına zarar verirler. Bağımlı çocuklar kendi kapasitelerine inanmazlar, bu nedenle de dünyayla başa çıkamazlar.

3. Dönem ( İnisiyatife Karşı Suçluluk 4-7 ): Ericson’a göre okul öncesi

yıllarda yeterlilik ve inisiyatif kazanılmalıdır. Çocuklar kendi etkinliklerini kendileri belirlemek isterler. Eğer kendi kararlarını vermelerine izin verilmezse veya onların seçenekleri aşağılanırsa, inisiyatif almak istemeyip suçluluk duygusu geliştirirler. Kendi kararlarını başkalarına verdirtme alışkanlığı kazanırlar.

25 Engin Geçtan, İnsan Olmak Varoluşun Bireysel ve Toplumsal Anlamı, İstanbul, Adam

14

4. Dönem ( Yeterliliğe Karşı Aşağılık Duygusu ): Sağlıklı bir kişilik

geliştirmek için, kişinin fiziksel ve sosyal dünyaya ilişkin anlayışını değerlendirmesi temeline dayanır. Uygun cinsel kimlik gelişimi bu dönemde gerçekleşir. Duyuların gelişimi, sosyal ödevleri yerine getirme, diğer insanları kabul etmeyi öğrenme ve okul için gerekli temel yeteneklerin öğrenilmesi bu dönemde olur. Orta Çocukluğun temel ödevi yeterliliğin gelişimidir. Bu gerçekleşmezse yetersizlik ve aşağılık duygusu oluşur. Yeterlilik duygusu kişisel olarak anlamlı hedefler belirleme ve bunları aşma anlamındadır. Eğer bu gelişmezse bundan sonraki dönemlerdeki gelişim de olumsuz şekilde etkilenir. Orta çocukluğun gelişim ödevlerinin yerine getirilmemesi durumunda danışanlar şu tür problemlerle uğraşmak zorunda kalırlar:

a) Olumsuz benlik kavramı

b) Öğrenmeyle ilgili yetersizlik duygusu c) Sosyal ilişkiler kurmada aşağılık duygusu d) Değerler konusunda çatışmalar

e) Cinsel rol kimliği konusunda karmaşa f) Yeni sorunlarla başa çıkmada isteksizlik g) İnisiyatif eksikliği ve bağımlılık

5. Dönem ( Kimlik Kazanmaya Karşı Kimlik Karmaşası ) : Ericson’a

göre en önemli gelişim ödevi, ergenin kişisel kimliğinin gelişimidir. Ergenler ben kimim, nereye gidiyorum, ne olacağım gibi sorulara yanıt ararlar. Eğer kimlik duygusu geliştirilemezse kimlik karmaşası yaşanır. Gençler anne babalarından, akran ve toplumdan farklı baskılara maruz kaldıklarında, ne yapacaklarını bilemez hale gelirler. Ergen, yaşamını yönetecek bir değerler sistemi oluşturmak zorundadır. Yaşama yönelik kişisel bir felsefe oluşturabilmek için inançlar, cinsel, ahlaki değerler gibi konular da anahtar karar almak zorundadır. Bu kimlik arayışı döneminde modeller ergen için çok fazla önemlidir.

6. Dönem (Genç Yetişkinlik – Yakın İlişkiye Karşı İzolasyon, Yalıtılma) : Ergenlik döneminde kazanılan kimlik üzerine yeni gelişmeler sağlanır. Kimlik

oluşumu yakın ilişkiye karşı izolasyon, çatışmanın çözümüyle test edilir. Ruhsal olarak olgun bir insanın temel özelliği, yakın ilişkiler oluşturabilmesi yeteneğidir. İnsanlarla yakın ilişkiler kurma, kişinin kendi kimliğine güvenini arttırır. Yakın ilişki kurabilmek için, diğer insanlarla paylaşımda bulunabilmek ve onlara kendi bakış açımızı gösterebilmek gerekir.

15

7. Dönem (Orta yaş – Üretkenliğe Karşı Durgunluk) : Bu dönem hem

kendimizle hem de diğer insanlarla nasıl yaratıcı olarak yaşayacağımızı öğrendiğimiz bir dönemdir. Yaşamın en fazla üretken olduğu dönemidir ama aynı zamanda genç yetişkinlikteki rüyamızla, gerçek yaşam arasındaki farklılıkları fark ettiğimiz üzüntü verici bir dönemdir. Eğer birey mesleğiyle, ailesiyle, boş zaman etkinlikleri ile ve başka türlü yarattığına inanıyorsa, üretkenlik duygusu doyum vericidir. Üretken yetişkinin temel özelliği sevebilme, çalışabilme ve eğlenebilme yeteneğidir. Eğer kişide üretkenlik yerine yaşamın boşa geçtiği duygusu hakim ise psikolojik anlamda ölür.

8. Dönem (Yaşamın sonu – Bütünlüğe Ulaşmaya Karşı Hayal Kırıklığı, Üzüntü) : Yaşamın temel krizidir. Eğer birey üretken olarak yaşamışsa, yaşamın

yaşamaya değer olduğuna inanıyorsa, başarısızlıklarıyla başa çıkıp başarı getirmişse, başarılara ulaşmışsa bütünlük duygusunu yaşar. Bundan sonra yaşamın ne olacağı onun için endişe verici olmaz. Yaşamlarından doyum almaya, her anı yaşamaya çalışırlar. Ölüm olayına, yaşamın bir doğal sonucu olarak bakabilirler. Yaşamın anlamının ölümle var olduğuna inanırlar. Şu anı yaşıyor olmaları onlar için yeterlidir. Ego bütünlüğüne ulaşmak, problemli olmuşsa üzüntü, ümitsizlik, suçluluk, benlik sorgulama görülür. Bu tür insanlar yaptıkları her şeyi tekrar tekrar düşünür, tekrar seanslarının olmamasına hayıflanır, yaşamlarının bütün anlamı şu sözcüklerle sonlanır: “üzüntü”.26

Çocuk gelişiminin ilk dönemlerinde güvene ilişkin yaşanan sorunlar, son dönemlerinde güvene ilişkin yaşanan sorunlara oranla daha yıkıcı etkiler taşıyabilir. Bireyin insanlara karşı daha temkinli, daha dikkatli olmayı öğrenmesinin temelinde; çok güvenli bir yaşamının olmaması ve yaşadığı olumsuz deneyimlerin olduğu söylenebilir.

Benzer Belgeler