• Sonuç bulunamadı

Çocuklara Yabancı Dil Öğretiminde Dinleme Becerisi

1. BÖLÜM: ÇOCUKLARA DİL ÖĞRETİMİ

1.4. Dil Öğrenicisi Olarak Çocuk

1.4.2. Çocuklara Yabancı Dil Öğretiminde Dört Temel Beceri

1.4.2.1. Çocuklara Yabancı Dil Öğretiminde Dinleme Becerisi

 Üretimden daha fazla anlama,

 Öğrenme için olumlu bir motivasyon,

 Kulağın eğitimi,

 Telaffuz eğitimi,

 İlişkinin yabancı bir dilde fonetik alanda ve yazı birimlerinde yayılması ve eğitimi (Edelenbos vd., 2006, s. 136-137).

algılanan ve tanınan bir dil ile kodlanmış bir ses vardır; sonra dil kodu çözülür ve kısa süreli hafızaya kaydedilir. Sonunda, anlama aşamasında, dinleyici uzun süreli hafızada saklanan fikirleri işittiğiyle eşleştirdikçe kavrama gerçekleşir. Elbette bu süreç, ikinci bir dil öğrenicisi için zordur çünkü o hâlâ dili öğrenmeye devam etmektedir ve uzun süreli bellekte saklanan çok fazla bilgi yoktur (aktaran Shin ve Crandal, 2014, s. 110).

Çocuklar dinlemeyi aktif şekilde yerine getirebilirler. Basit dinleme talimatlarını anlayabilmenin bile çocuğun diğer becerilerine önemli katkısı vardır. Bunun yanında çocuğun hangi öğrenme stiline eğilimli olduğunu bilmek de önemlidir. Çocuklar görsel, işitsel ve dokunmaya dayalı öğrenme eğiliminde olabilirler. Farklı öğrenme kanalları farklı girdiler gerektirir (Linse, 2005, s. 24-27).

Öğrenme Kanalları Girdi Örnekleri

İşitsel

Şarkılar, şiirler, sesli okunan hikâyeler; araba, kamyon hayvan, yağmur, elektrikli süpürge, bilgisayar yazıcısı, yürüyen insanlar vb. çevresel sesler.

Görsel Çizimler, eskizler, fotoğraflar, resimler, posterler, duvar resimleri, diyagram vb. resimler.

Dokunmaya Dayalı

Çocukların oyuncak ve kuklaların yanı sıra dokunabileceği gerçek hayattan nesneler. (Çocuğun nesnelere bakmakla yetinmeyip dokunabilmesi önemlidir.)

Tablo 7. “Farklı Öğrenme Kanallarına Yönelik Girdi Türleri” (Linse, 2005, s. 26).

Linse (2005, s. 28) dinleme becerilerinin geliştirilmesinin anı zamanda okuma anlama becerilerine de ciddi bir hazırlık olduğunu vurgular. Buna göre öğretmenin –“Yeşil kitabı çıkarın.” gibi- basit sınıf içi talimatları öğrenciyi daha karmaşık akademik görevlere hazırlar; bir hikâyeyi dinlemek hikâye anlamaya hazırlar; tekerlemeleri dinlemek sözcüklerin ses yapısını çözmeye hazırlar ve fonolojik farkındalık kazandırır.

Scott ve Ytreberg’e (1991) göre çocuklar yabancı bir dili öğrenmeye “duyarak” başlar.

Mimikler, yüz ifadesi ve resimlerle verilen görsel destek dinleme becerisini geliştir.

Dinleme sırasında odaklanmak gereklidir ancak küçük çocuklarda dikkat süresi düşük olduğundan tekrarlara ihtiyaç duyulur. 8-10 yaş sonrası gruptaki çocuklarda dikkat süresi

artar. Dinleme konusunda çocuklara aşırı yüklenmemek gerekir çünkü dinleme hangi yaş grubunda olursa olsun konsantrasyon gerektiren bir beceridir. Günlük iletişim süreçlerinde anlamadığımız konuşmalar için sözün bitmesini beklemeden tekrar sorarız.

Çocukların da dinleme etkinliklerinde anlayıp anlamadıkları belirli aralıklarla kontrol etmek gereklidir. Scott ve Ytreberg, dinleme etkinliklerini şu başlıklar altında gruplandırmaktadır:

Dinle-yap etkinlikleri:

Çocuklara dinleme becerisinin öğretiminde ilk dersten itibaren kullanılan “dinle ve yap”

etkinlikleri önemlidir. “Tahtaya gel lütfen.” veya “Pencereyi aç.” gibi gerçek sınıf konuşmaları birer “dinle ve yap” etkinliğidir ve iletişimin sonuçlarını görmek açısından oldukça hızlı sonuç verir. Bu etkinliklerle çocukların fiziksel aktivite yoluyla öğrenmeleri de desteklenmiş olur. Sadece anlamlı değil zaman zaman saçma, çılgın etkinlikler de yapılabilir. Beş kez sol ayağının üstünde zıplamak gibi. Öte yandan sınıf içinde “elini kaldır” etkinliği de sıklıkla kullanılabilir. Bu etkinlikte çocuklardan bir ses ya da sözcük duyduklarında ellerini kaldırmaları istenir. Seslerin öğretiminde kullanılabilecek bir etkinliktir. “Dinle ve çiz” etkinlikleri de zaman alan etkinlikler olmakla birlikte çocukların nesneleri tanıması açısından etkilidir.

Bilgi amaçlı dinleme etkinlikleri:

Bu etkinlikler oldukça geniş dinleme aktivitelerini kapsar. Genellikle öğrencilerin bildiklerini kontrol etmek için zaman zaman da yeni bilgiler aktarmak için kullanılabilir.

“Dinle ve düzelt” etkinlikleri ile öğrencilerin yazılı veya görsel bir metindeki yanlışlığı düzeltmeleri istenebilir. “Dinle ve boya” etkinlikleri ise çocukların çok sevdikleri boyama etkinlikleri ile dil öğrenimini birleştirir.

Dinle ve tekrar et etkinlikleri:

Ses, vurgu, ritim ve tonlamaya dayanan bu eğlenceli etkinlikler öğrencilerin sözcüklerle anlam arasında bağ kurmalarını sağlar. Tekerlemeler, şarkılar ve hikâyeler bu gruba girer.

Tüm çocukların söylemekten zevk aldığı tekerlemeler, çocukların ana dili ediniminden aşina oldukları eğlenceli dil unsurlarıdır. Sınıf içinde dinleme etkinliklerinde hem geleneksel hem de modern biçimleri kullanılabilir. Hikâye dinlemek, dil öğretiminin de ötesinde çocuk gelişiminin önemli bir parçasıdır. Çocuk dinlediği hikâyeler yardımıyla

kendi iç dünyasını tanır. Dil öğretiminde hikâye anlatılırken oluşturulan fiziksel ortam önemlidir. Çocuğun rahat ettiği bir fiziksel ortamda -herkesin yerde daire biçiminde oturduğu- onun odaklanmasını sağlayacak biçimde yapılan etkinlikler oldukça etkilidir.

Bu etkinlikte kullanılacak hikâyelerin nasıl sunulacağı da önemlidir. Hikâye öğretmen tarafından çocuğun seviyesine göre değiştirilerek kitaba bağlı kalmadan anlatılabilir veya bir kitaptan hiç değiştirilmeden okunabilir. Buradaki ikinci etkinlik çocukların çok sevdikleri rutini tekrar etme bağlamında bir etkinliktir. Üçüncü olarak da öğretmen öğrencilerle birlikte bir hikâye yaratabilir. Bu noktada masallardan da söz etmek gerekir.

Giriş, gelişme ve sonuç planına uyan ve iyilerin kazandığı masallar uygun seviyelerde kullanıldığında oldukça verimli dinleme etkinlikleri oluşturulabilir (Scott ve Ytreberg, 1991, s. 22-32).

Linse (2005, s. 30-32) dinleme etkinliklerinde toplu fiziksel tepki yönteminin önemli bir yeri olduğunu vurgular. Küçük çocukların dil edinim süreçlerini gözlemleyen James Asher (1977) bebeklerin konuşamamalarına rağmen dili aktif biçimde kullandıklarını fark eder. Çünkü komutlara fiziksel tepkiler vermektedirler. Buradan yola çıkan araştırmacı toplu fiziksel tepki yöntemini geliştirdi. Öğrenciler tıpkı bebeklerde olduğu gibi konuşmadan sadece fiziksel tepki ile komutlara cevap verebilirler. Toplu fiziksel tepkiye dayanan etkinliklerde çocukların yaşları ve ilgi düzeyleri göz önünde bulundurulmalıdır.

Seçilen sözcük ve dil bilgisi yapılarının anlaşılır olmasına dikkat edilmelidir. Özellikle 5-7 yaş aralığındaki küçük çocuklara tek seferde yalnızca bir talimat verilmelidir. Tek seferde birden fazla talimat verilmesi konuşulan dili anlamamalarına sebep olabilir.

Resim 1. “Öğretmen konuşmasına örnek” (Pinter, 2017, s. 96).

Shin ve Crandall (2014, s. 110-112) dinlemenin tıpkı okuma becerisi gibi yorumlama gerektiren bir yönü olduğuna vurgu yaparak “aşağıdan yukarıya” ve “yukarıdan aşağıya”

dinleme becerilerinin önemini belirtmektedir. Aşağıdan yukarıya dinleme; seslerin, hecelerin ve sözcüklerin sırayla yorumlanmasını gerektirir. Yukarıdan aşağıya dinlemede ise mesajı ileten bağlamın yorumlanması gereklidir. Aşağıdan yukarıya doğru dinlemede seslere, sözcüklere, tonlamaya ve gramere odaklanılır. Bu iki dinleme becerisinin de dengeli biçimde kullanılması önerilir. Ancak çocukların dünyaya dair bilgilerinin yetişkinlere oranla daha az olması daha çok tahminde bulunmalarını gerektirir. Bu sebeple bağlamdan anlam çıkarmaya yönelik yukarıdan aşağıya dinleme etkinliklerine ayrı bir önem vermek gereklidir. Çocukların duydukları bir sözcükle resim eşleştirmeleri, kısa bir diyaloğu dinleyip boşlukları doldurmaları bu tip dinlemede kullanılan

etkinliklerdendir. Yukarıdan aşağıya dinlemede ise bağlam ve anlam önem kazanır. Bu tip dinlemeye örnek olarak öğrencilere dinletilecek bir havaalanı anonsundan önce havaalanı resmi göstermek, doktor-hasta konuşmasını dinletip ona uygun resimler seçtirmek örnek olabilir.

Çocuklara dinleme etkinlikleri tasarlanırken aşağıdaki ilkeleri göz önünde bulundurmak gereklidir:

 Öğretmenin konuşması dikkatli hazırlanmalıdır.

 Gerçek hayattaki dinlemeyi yansıtan etkinlikler kullanılmalıdır.

 Gelişimsel olarak uygun dinleme aktivitelerini kullanılmalıdır.

 Dinleme girdisini anlaşılır kılmak için çeşitli teknikler kullanın.

 Çeşitli cevap tipleri kullanarak anlaşılma seviyesi kontrol edilmelidir.

 Dinlemeye etkinlikleri süreklilik taşımalı, öğrencilere her zaman bir dinleme görevi verilmelidir.

 Öğrenciler akıllı tahmin stratejileri ile donatılmalıdır (Shin ve Crandall, 2014, s. 113).

Öğretmenler sınıf içindeki etkinlikleri yönlendirdiği için dinlemenin önemli bir kısmı öğretmen üzerinden gerçekleşir bu sebeple öğretmenin konuşmasının seviyesini ve hızını öğrenciye göre ayarlaması önemlidir. Sınıf içinde mümkün olduğunca şarkılar, hikâyeler, televizyon programları, reklamlar, haber bültenleri, hava durumu raporları, çizgi filmler, tekerlemeler, anonslar gibi gerçek yaşamdan alınmış dinlemeler kullanılmalıdır. Dinleme etkinlikleri gelişimsel olarak uygunsa çocuk için daha motive edicidir. Öğrencinin yaşı, geçmişi ve ilgi alanları göz önüne alınmalıdır. Dinleme etkinlikleri ne kadar anlamlı hâle gelirse çocuk tarafından o derece rahat anlaşılır. Çocukların anlayıp anlamadıklarını kontrol etmek için “Anladınız mı?” sorusu yeterli değildir. Dikkatlice gözlemlenirse çocuğun fiziksel olarak harekete geçmesi, eşleştirmeler yapabilmesi, hikâyelerin sonunu tamamlayabilmesi de anlamanın derecesini belirler. Öğrencinin akıllı tahmin becerilerinin geliştirilmesi gerekir. Bu sayede çocuklar anlamını bilmedikleri sözcük ve yapılarla baş edebilirler. Özellikle gerçek yaşam dinlemeleri ile bağdaştırıldığında bu yöntem dinleme becerisinin gelişimine büyük katkı sağlar (Shin ve Crandall, 2014, s.

113-119).

Her yaş grubunda ve her dilde rastlanan yanlış ya da eksik anlamaları kontrol etmek ve düzeltmek için “dil düzenlemeleri” yapılır. Bunlar “Ne söylemeye çalıştığımı anlıyor

musun?”, “Ne dedin?”, “Değil mi?” gibi ifadeler içerebilir. Çocuklarla bu konuda yapılan çalışmalar göstermiştir ki içerisinde etkileşim bulunan hikâyeler orijinal halleriyle bile daha rahat anlaşılırken, cümle ve gramer yapıları sadeleştirilmiş ama içinde etkileşim olmayan hikâyeler daha az anlaşılmıştır. Buradan da anlaşılmaktadır ki çocuklar için kullanılacak dinleme etkinlikleri ne kadar etkileşimli olursa o derece başarılı olmaktadır (Pinter, 2017, s. 97-98).

Çocuklar için kullanılacak dinleme etkinlikleri hem küçük hem de büyük yaştakiler için kullanılabilir. Bu noktada yaşça daha küçük çocuklar için kullanılan etkinlikler, süreleri ve zorluk dereceleri artırılarak kullanılabilir. Küçük çocuklar için yapılan bir hikâye dinleme etkinliğinde çocukların hikâyeye katılmaları istenirken yaşça daha büyük çocuklardan hikâyenin sonunu yazmaları istenebilir. Yaşça büyük öğrenciler için öğretmenin dışında başka konuşmacılar aracılığıyla farklı telaffuzlar duymaları, bu yolla daha zengin girdiler almaları sağlanabilir (Pinter, 2017, s. 106-107).