• Sonuç bulunamadı

5.2. Çocuk İçin Bir Anlatım Aracı Olarak Resim

5.2.3. Çocuk Resminin Temel Özellikleri

ilişkilerindeki problemleri çözme biçimlerini de yansıtır. Parçalanmış aileden gelen çocuklar, resimlerinde içinde bulundukları ortamdaki mutsuzluklarıyla özlemlerini dile getirmeye çalışırlar. Parçalanmış aile ortamı, değişik yaştaki çocukları farklı biçimlerde etkilemektedir (Yavuzer, 2007a:113).

Çocuk resimleri birçok yönleriyle bazı ortak özellikler gösterir. Genel anlamda bu ortak özellikler 2 ve 12 yaş grubunu kapsamaktadır:

Düzleme Özelliği: En çok 5 ve 7 yaş grupları içinde görülen ve mekân kavramının temelini oluşturan bu özellikte çocuk, resmini yaptığı yüzeye uydurmaya çalışır. Yani, düz bir yüzeyde resimler de düz olarak yapılır mantığı içindedirler. Örneğin, bir arabanın dört tekerleğinin gösterilmesi, figürlerin sağa ve sola yatık olarak çizilmesi, bir masanın dört ayağının gösterilmesi gibi.

Resimlerini genellikle ayakta, resmin etrafında dönerek ya da resmi kendi ekseninde döndürerek çizerler.

Tamamlama Özelliği: Her olayı, konuyu kendi görüş açılarıyla değerlendirirler. Varlıkları gördüklerinden daha çok, bildikleri ya da düşündükleri gibi çizerler. Örneğin, bir ağacın kökleri, insanların dişleri ve bazı insanları yandan çizdikleri halde iki gözünü de gösterirler. Yine bahçeli bir ev resmi yaptırılmak istendiğinde, bir evin çevresinde bulunması gereken ağaç, kedi, köpek, yol ve çiçeklerin resminde yer alması düşünülür.

Boy Hiyerarşisi Özelliği: Çocuk, resimlerinde kendisini ilgilendiren, düşündüren, duygulandıran, önem taşıyan faktörler daima öncelik taşır.

Örneğin, kendisini heyecanlandıran bir kahraman, resim kâğıdının tam ortasında yer vererek görkemli, canlı bir şekilde çizer ve boyar. Bazen resimlerinde çizilmesi zorunlu fakat istemediği, hoşlanmadığı bir figürü resim kâğıdının köşesinde belli belirsiz, silik, gösterişsiz, küçük olarak ifade ederler.

Bu özellikler, daha çok sorunlu aile bireylerinin resimlerinin çizilmesinde, netlik kazanabilmektedir.

Saydamlık Özelliği: Çocuk, algıladığı biçimde tüm konunun detaylarını bir bütünlük ve şeffaflık içinde göstermeye çalışır. En belirgin örnekler arasında;

denizin dibi, yerin altı veya bir evin dıştan, camdan bir fanus gibi içindeki eşyaların ve insanların ayrıntılı bir şekilde betimlenmesidir.

Çocuklar betimleme süreçleri ve yaklaşımları bakımından da farklılık göstermektedir. Onları bu bakımlardan sınıflandırmak da mümkündür. Farklılık gösteren özelliklerine bağlı olarak şu şekilde sınıflandırmak mümkündür:

Görücü Tipler: Bütünsel bir bakış açısına sahiptirler. Çizimlerinde figürlerin konturlarını önceden belirlerler. Örneğin: Bir insanın kol, bacak ve gövdeleri bir bütün içinde ayrıntısız çizilir, vücudu oluşturan diğer parçaları kontur şeklinde gösterilir. Özellikle iki boyutlu renkli çalışmalarda başarılıdırlar.

Yapıcı (inşacı) Tipler: Figürleri-nesneleri, parçalar halinde düşünerek ayrı ayrı tamamlayarak bir bütün elde ederler. Örneğin, bir insan figürü çiziminde önce baş, gövde sonra kol ve bacakları birleştirerek figürü oluştururlar. Özellikle üç boyutlu çalışmalarda, daha yaratıcı ve başarılıdırlar.

Karışık (endüstriyel) Tipler: Bu gruba giren çocuklar, yukarıda belirlenen her iki özellikleri gösterirler. Daha çok lekeci, üç boyutlu, biçimsel-figüratif çalışmalarda başarılı olurlar (Artut, 2007:251-253).

İşaretler, önce nesnelerin içinde yer alırlar ve zekâ yoluyla özgür kalırlar ve zekâ bunları hareketli ve belirsiz biçimde esnek aletler haline getirir. Ama kalkış noktasıyla varış noktası arasında işaretlerin nesnelere katıldıkları ve kısmen ayrı olmakla birlikte onların parçaları oldukları bir dönem vardır. Bize göre, kavramlar, sözcükler, rüyada görülen imgeler, farklı düzeylerde nesnelerin sembolleridir. Çocuğa göre, bunlar nesnelerden kaynaklanır. Bu bağlamda, akıl, öznel ve nesnel olanı ayırt edebilmedir. Oysa çocuk, kendi ben’inin etkinliğinden kaynaklanan şeyleri nesnelere bağlar. Aynı şekilde, gözlemci için, akıl dışı hareketler sembollerdir ama özne için bir etkinliktir; çünkü sembolik değildir ve nesnelerin parçalarıdır (Piaget, 2005:141). Çocuk resimleri, bünyesinde bazı özel belirti ve işaretler taşır. Bu durum, dikkatli bir şekilde irdelenirse çocuk dünyasını anlamak daha kolay hale gelebilir. Bunlar(Yavuzer, 2007a:18-20):

1. Büyüklük: Çok büyük ve çok küçük çizilmiş figürler, psikolojik değerlendirme açısından anlamlı olabilir.

Büyük figürler: Sayfanın tümünü kaplayan büyük figürler, çoğu kez iç kontrolü zayıf olan saldırgan çocuklar tarafından çizilmektedir. Aşırı faal (hiperaktif) çocuklar da sayfanın tümünü kontrolsüz şekilde kullanırlar.

Küçük figürler: Birkaç santimetre büyüklüğündeki figürler, çoğunlukla korkak, çekingen, içe dönük çocukların ürünüdür. Küçük boyut, onların güvensizliklerinin simgesi olmaktadır. Ender olarak saldırgan çocuklar da yine zayıf benlik kavramları nedeniyle küçük figürlere yer vermektedirler.

2. Abartılı Figürler: Abartılı figürlerde ya beden uzuvları çok büyük çizilmekte, beden üzerinde aşırı ayrıntıya girilmekte, çeşitli beden kısımları kalın çizgilerle belirtilmekte ya da tam tersine küçük çizilmekte ve ayrıntıya yer verilmemektedir. Abartılı olarak çizilen beden uzvu; niteliğine göre, çocuğun iç dünyası hakkında değişik bilgiler vermektedir.

Baş: Resimdeki çok büyük ya da çok küçük kafa, zihinsel bakımdan kendisini yetersiz gören çocuklar tarafından çizilmektedir.

Ağız: Ağzın önemi, temel iletişim aracı olmasından kaynaklanmaktadır.

Konuşma ve dil sorunu olan çocuklar, kalın çizgilerle büyük ağız resmi yapma yoluna giderler. Çoğunlukla anne ve babalarına bağımlı çocukların resimlerinde ağız alanına saplandıkları dikkati çeker.

Gözler: Gözbebeği olmadan çizilen boş ve anlamsız gözler, görmeye bağlı öğrenme sorunu olan çocuklarca çizilmektedir.

Ayaklar: Büyük ayakların çizilmesi, kendine güven duyma arzusunun bir simgesidir.

Burun: Astımlı çocuklar, çoğunlukla bu solunum güçlüğünden kaynaklanan sorunları nedeniyle burun çizgilerini vurgulayarak ya da çok büyük biçimde çizerler.

Kulaklar: Çok büyük kulaklar, işitme zorluğu olan çocuklar tarafından çizilebilir.

Dişler: Dişler, saldırganlığı ifade ederler. İri çizilmiş dişler, aşırı saldırganlığın simgesi olabilir.

Cinsel organlar: Koppitz, resimlerinde cinsel organlara sıklıkla yer veren çocukların ya problemli çocuklar ya da cinsel organlarıyla ilgili olarak aşırı bir bedensel endişeye sahip ve dürtülerini kontrolde zayıf olan çocuklar olduklarını söyler.

3. Eksik Bırakılan Çizgiler: Çocuklar, yaptıkları resimlerde yakından ilgilendikleri ya da endişe duydukları beden kısımlarını eksik bırakabilirler.

Eller: Ellerin çizilmemesi güvensizliği, çevreye uyumda güçlük çekilmesini simgelemektedir.

Kollar: Kolların resimde olmayışı, güvensizliği dile getirmektedir. Kollar güç ve kuvvetin simgesi olduğu için, kolların çizilmemesi güç ve kuvvetin azlığını belirler.

Bacaklar: Bacaklar bedeni destekleyen, güçlendiren organlardır. Çocuk resminde bunların bulunmaması, çocuğun kendini desteksiz ve hareketsiz olarak algılamasıyla eşanlamlıdır.

Ayaklar: Resimde ayakların yokluğu, çocuğun kendine güvensiz ve yardımsız hissetmesi anlamına gelir.

Burun: Burun, güç savaşımının simgesidir resimde. Burnun yokluğu, çocuğun güçsüzlüğünü gösterir.

Ağız: Bir iletişim organının resimde çizilmemesi, başkalarıyla ilişki kurmakta zorluk çekildiğini gösterebilir

Benzer Belgeler