• Sonuç bulunamadı

düşüncelerini aktarırken anı yazarı, tarih olmuş eski zamanların olaylarını hafızaya ya da belgelere dayalı olarak ortaya koyar(www.Yakupcop. blogspot.com, 27.02.2009).

2. ÇOCUK EDEBĐYATINDA ANI TÜRÜ

2.1. Çocuk Edebiyatında Anı Türünün Önemi

Çocuk edebiyatı, edebiyatının içinde yeni bir türdür. Edebiyat alanında olduğu gibi yeni gelişmekte olan Çocuk edebiyatı alanında da anı türü çok önemli yere sahiptir. Anılardaki olaylar gerçek hayattan alındığından ve gözlemler ayrıntılı bir şekilde aktarıldığından bu türde verilen eserler, çocuklar için, özellikle ilk gençlik çağı çocukları için vazgeçilmez ürünlerdir.

Çocuklar anılar sayesinde eserlerini okudukları kişileri, sanatçıları daha iyi tanırlar ve hatta onları kendilerine örnek alabilirler. Zaten çocuklar anıları, kendilerine örnek alabilecekleri kahramanlar bulabilmek için okurlar. Aynı zamanda anılar vasıtasıyla çocuklar yazarların tecrübelerinden faydalanırlar. Bu tecrübeler sayesinde de hayata farklı açıdan bakabilmeyi ve sorunların üstesinden gelebilmeyi öğrenirler.

Anılarda yazarlar kendi yaşamlarının yanında dönemlerini, çevrelerini de anlatırlar. Anılar bu şekilde tarihe ve edebiyat tarihine de kaynaklık eder. Anılarda tarihte yaşanmış olaylar daha canlı bir şekilde anlatıldığından olaylar çocukların daha çok ilgisini çeker. Çocuklar okudukları anılarda kişilerin yaşadıkları dönemleri, o dönemdeki yaşayış biçimi hakkında bilgi sahibi olurlar. Bu şekilde anılar çocukların genel kültürlerine de katkıda bulunur.

Anı türü sahip olduğu bu özellikler sayesinde Çocuk edebiyatındaki önemini her zaman koruyacaktır.

2.2. Çocuklar Đçin Yazılan Anılarda Bulunması Gereken Özellikler

1- Çocuklar için yazılmış anılarda heyecan verici, sürükleyici ve canlı olaylara yer verilmelidir(Güleryüz, 2006: 309). Anılarda ele alınan olaylar ve durumlar ilgi çekici bir şekilde anlatılmalıdır. Bu şekilde çocuklar anıları sıkılmadan okurlar ve anılardaki olay ve durumlar üzerinde düşünürken aynı zamanda eğlenirler de.

2- Anı türünde yazılan eserlerde iyilik, dürüstlük, yardımseverlik, çalışkanlık gibi birtakım temalar işlenmelidir. Bu temalar sayesinde çocuklara kazandırılmak istenen davranışlar kolayca kazandırılabilir.

3- Anılarda elden gelindiğince tarafsız davranılmalıdır. Anı yazarları hayatlarını, gördüklerini olduğu gibi anlatmaya özen göstermelidirler. Eğer anılarda yazarlar gördüklerini olduğu gibi aktarabilirlerse, çocuklar olaylara tarafsız bakabilmeyi öğrenerek doğru veya yanlış davranışları rahatlıkla birbirinden ayırabilirler.

4- Anı türünde verilen eserler, hem sade bir dil ile hem de içtenlikle yazılmalıdır. Anılarda sade dil ve içtenlik çocuklar tarafından aranılan bir özelliktir.

5- Çocuklar için verilen anılarda, gereksiz ayrıntılara, bilgi aktarmalarına, uzun tasvir ve tahlillere yer verilmemelidir. Çocuklar gereksiz ayrıntıların uzun tasvir ve tahlillerin yer aldığı eserlerden hoşlanmazlar. Bazı anılarda yazarlar felsefî, edebî ve siyasî görüşlerini anlatabilirler, ancak bu anılar çocukların seviyesine uygun değildir.

6- Anılar çok sağlıklı ve titiz bir gözlem sonucu yazılmış olmalıdır. Tutulmuş notların, yararlanılan belgelerin doğru ve eksiksiz olmasına özen gösterilmelidir(Kıbrıs, 2002: 209). Anıların dikkatli bir gözlem sonucu yazılması,

anılarda anlatılan bazı olay ve durumların çocuklar tarafından yanlış anlaşılmasını engeller.

2.3. Çocuk Edebiyatında Anı Yazarları ve Çocuklar Đçin Anı

Edebiyatımızda anı türünün ilk önemli eseri, Babür Şah’ın anılarını kapsayan “Babürname”dir (Oğuzkan, 2001: 180).Özellikle edebiyatımızda anı türünde eserler Tanzimat’tan sonra verilmeye başlanmıştır. Tanzimat sonrası edebiyatta, hangi akıma mensup olursa olsun, çocukluk hatırlanan, anılan bir devre olmuştur. Yazarlar Batı’dan yaptıkları çevirilerde, soyut eğitim prensiplerini anlatmaya çalıştıkları yazılarında hep fırsat düşürüp kendi çocukluklarını, yakınlarının çocukluklarını anmışlardır. J. J. Rousseau’nun “Emile” adlı eserini çeviren Ziya Paşa çeviri yaparken kendi çocukluğunu da hatırlamış ve anlatmıştır. Abdülhak Hâmid de çocukluğundan çok tatlı bir şekilde bahsetmiştir(Enginün, 2000: 43-44).

Edebiyatımızda yazarlarımızın çoğu çeşitli türlerde eserler verirken anı türünü de ihmâl etmemiş ve kısa da olsa bu türde eserler vermiştir. Türk edebiyatında anı türüne ilgi göstererek bu türde eser veren yazarlarımızın başlıcaları şunlardır: Muallim Naci (Ömer’in Çocukluğu-1890), Halit Ziya Uşaklıgil (Kırk Yıl-1936, Saray ve Ötesi-1942), Hüseyin Cahit Yalçın (Edebî Hatıralarım-1935), Ahmet Rasim (Falaka-1927, Gecelerim-1894, Fuhş-i Atik- 1922), Yahya Kemâl Beyatlı (Çocukluğum, Gençliğim, Siyasi ve Edebî Hatıralarım-1973, Siyasi ve Edebî Portreler-1968, Edebiyata Dair-1971), (Yakup Kadri Karaosmanoğlu (Vatan Yolunda-1958, Politikada 45 Yıl- 1968,Zoraki Diplomat-1955), Halide Edip Adıvar(Mor Salkımlı Ev-1963, Türkün Ateşle Đmtihanı-1962), (Ruşen Eşref Ünaydın (Geçmiş Günler-1919) vb. Yusuf Ziya Ortaç (Portreler-1960, Bizim Yokuş-1966), (Kıbrıs, 2004: 308; Oğuzkan, 2001: 181). Nahit Nafiz Edgüer (Atatürk’ten Anılar-1963)(Geçgel, www.izedebiyat.com, 11.03.2008). Halide Nusret Zorlutuna (Bir Devrin Romanı- 1954, Benim Küçük Dostlarım-1977) vb.

Bu şekilde edebiyatımızda çok sayıda yazar anı türünde eser vermiştir. Ancak bu eserlerden çok azı çocuklara hitap etmektedir. Çocuklara hitap eden eserler arasında Muallim Naci’nin “Ömer’in Çocukluğu”, Ahmet Rasim’in “Falaka” ile “Gecelerim”, Halide Nusret Zorlutuna’nın “Benim Küçük Dostlarım” ve “Bir Devrin Romanı” gibi eserlerini sayabiliriz.

2.3.1. “Ömer’in Çocukluğu”

Muallim Naci’nin “Ömer’in Çocukluğu” adlı eseri çocuklar için kaleme alınmış bir anı kitabıdır. Muallim Naci’nin bu eserinin Çocuk edebiyatında anı türü içinde değerlendirilmesinin sebebi, yalnızca sade bir dille yazılması ve çocuğu ele almasından dolayı değildir. Yazar bu eserinde bir çocuk gözüyle olayları anlatmış ve eserin merkezine çocuğu almıştır.

“Ömer’in Çocukluğu” adlı eserinde Muallim Naci, ailesini, arkadaşlarını, sevinçlerini, hüzünlerini, kısacası çocukluk yıllarında ne yaşadıysa onu okuyucuya sunmuştur. Yazar yaşadığı olayları anlatırken yer yer o olaylardan aldığı dersleri de samimi bir şekilde okuyucu ile paylaşarak çocuklara örnek olmuştur.

Ayrıca yazar bu eserinde hayatını anlatırken sürekli olay anlatımının sıkıcılığına düşmemek için sık sık kendi izlenimlerini de aktarmış ve yaşadığı dönem hakkında bilgi vermiştir.

“Ömer’in Çocukluğu” bu açıdan Çocuk edebiyatında anı türünün taşıması gereken bütün özelliklere sahiptir. Aslında çocuk edebiyatı yazarı olmak yetişkinler için yazmaktan daha zordur, fakat “Ömer’in Çocukluğu” adlı eserinde Muallim Naci büyük bir başarı göstermiş ve bir Çocuk edebiyatı yazarı sayılmıştır.*

_________________________________

2.3.2. “Falaka” ve “Gecelerim”

Ahmet Rasim’in çocuklara hitap eden iki anı kitabı “Falaka” ve “Gecelerim” dir. Bu iki eser daha sonra “ Falaka ve Gecelerim ” şeklinde aynı ad altında birleştirilmiştir. “ Falaka ” adlı eserde yazar bir çocuğun gözüyle eğitimde kullanılan falakayı eleştirmiş ve çocukça korkularını dile getirmiştir. “Gecelerim ” adlı eserinde ise, gece ve anıları arasında ilgi kurmuştur. Ahmet Rasim bu eserlerini sanki okuyucu ile sohbet ediyormuş gibi bir tavır içerisinde yazmıştır.*

2.3.3. “Bir Devrin Romanı” ve “Benim Küçük Dostlarım”

Halide Nusret Zorlutuna’nın “Benim Küçük Dostlarım” ve “Bir Devrin Romanı” adlı eserleri Çocuk edebiyatında anı türüne katkı sağlayan iki önemli eserdir. Halide Nusret, “Bir Devrin Romanı” adlı eserinde hem çocukluk hem de gençlik yıllarındaki anılarını samimi bir üslûpla okuyucu ile paylaşmıştır. Yine yazar öğretmenlik yıllarındaki çocuklarla ilgili anılarını ise, “Benim Küçük Dostlarım” adlı eserinde toplamıştır. Yazar bu eserinde öğretmen-öğrenci ilişkilerini, öğretmenlik yıllarındaki tecrübelerini dile getirmiştir.

Öğretmenlik mesleğiyle özdeşleşmiş bir yazar olan Halide Nusret Zorlutuna (1976: 7), “Benim Küçük Dostlarım” adlı eserinin ön söz bölümünde mesleğine tutulup kalmasının sebebinin “çocuk sevgisi” olduğunu şöyle itiraf etmiştir: “Çocukları pek severim. Hayatta her insanın bir zaafı, bir iptilâsı vardır. Benim tek büyük zaafımda - niçin itiraf etmemeli- çocuk sevgisidir! Ve

________________________________

bu aşk yüzünden ışık çevresinde dönen pervane misali öğretmenlik mesleğine tutulup kalışım bundandır.” Yine yazar, bu cümlelerinin devamında da şunları

söylemiştir: “Yalnız sevimli, tebiyeli, zeki ve çalışkan olanları değil, -böylesini herkes sever!- ben sevimsiz, somurtkan, haylaz, hattâ aptal

çocukları da severim. Bana “öğretmenim” diyen ses, beni “annem” diye çağıran ses kadar sevgili ve kıymetlidir.”(Zorlutuna, 1976: 7).

Halide Nusret Zorlutuna, bu anı kitaplarında hayatının en gizli yönlerini de okuyucu ile samimi bir şekilde paylaşmıştır. Zaten ona göre, “Okurlara, yazarın ruhunu, zaman zaman çırılçıplak gösteren yazı türü ‘hatıra’dır.”(Zorlutuna, 2004: 179). Bundan dolayı Halide Nusret, öğrencilerini anlattığı “Benim Küçük Dostlarım” adlı eserinde gözlemlerini içtenlikle dile getirmiştir. Halide Nusret, gözlemlerini anlatırken yoksul, yaramaz, çalışkan öğrencilerin kişiliğinde yoksulluk, merhamet, çalışkanlık ve azim gibi temaları da işlemiştir.*

___________________________________

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

MUALLĐM NACĐ ve “ÖMER’ĐN ÇOCUKLUĞU”