• Sonuç bulunamadı

Resim, yetişkinlere göre sözel ifadesi daha sınırlı olan çocukların iç dünyasını anlamada etkili bir yoldur. Çocuklar duygu ve düşüncelerini, yakın çevre yaşantılarını, gözlemlerini resimlerindeki karakteristik farklılıklar yolu ile ifade edebilirler. Çocuk çizimleri onların akıllarına bir ayna tutmak ya da çocuğun dünyasına yeni kapılar açmak olarak tanımlanabilir (Kırışoğlu, 2002). Çocuklar genellikle kendi zihin dünyası ile dış dünya arasında bağı resim yolu ile kurmaktadırlar. Resim, çocuğun kendi duygu ve düşüncelerinin bir ürünü olduğu için okul öncesi dönemde çok önemlidir. Çünkü çocuk sözle ifade edemediği birçok kavramı resim yolu ile anlatabilir, çizebilir. Başka bir ifade ile resim çizme çocuğa kendisini anlatma olanağı sunar (Çakır, İlhan, 1995). Resmin çocuk dünyasında özel bir yeri olmakla birlikte dinamik bir etkinliktir. Bu süreçte çocuk konu seçimi ve yorumlaması ile sadece bir resim örneği vermekle kalmaz, kendisinden bir parça yansıtır. Ayrıca olaylar hakkındaki duygu, düşünce ve görüş biçimlerini dile getirerek kendisini anlatır (Gürtuna, 2003). Okul öncesi dönemde küçük kas motor gelişim becerileri arasında çizim becerileri de yer almaktadır. Çocuklar 3-5 yaşları arasında farklı şekillerde kalem tutma becerileri edinebilirler. Çocuklar 4 yaşından itibaren daha gerçekçi resimler çizmeye başlarlar. Çocukların ayrıntılara olan dikkatleri çizdikleri resimlere de yansımaktadır (Berk, 2015). Aynı zamanda okul öncesi dönem çocuğun meraklı keşifler yaptığı, ilgisini çeken her nesne ile oynadığı ve üretkenliğinin en rahat kullandığı dönemdir. Bu dönemde çocukların kafalarında şemalar, ön yargılar, katı kurallar henüz oluşmadığından üretme süreci en verimli sonuçlarını göstermektedir. Atık materyallerden değişik ürünler üretmek, nesneleri işlevlerinden daha farklı kullanmak, kağıt ve boyalarla kendine özel resimler çizmek, bu dönemde gözlenebilen beceriler arasındadır. Resim ve çocuk birbirini tamamlayan etkili iletişimi kılan en önemli yollardan biridir. Çocuğun kişisel ve

19

sosyal ihtiyaçları bazı sanatsal sembolleri kavramaları ile yakından ilgilidir. Yapmış olduğu çizim ve boyama işlemleri sonucunda oluşan çizgi ve şekiller iletişimin belirtileridir (Artut, 2004).

Belirli kas olgunluğuna erişen çocuğun yaptığı çizimler, zeka ve kişilik faktörlerinin yanı sıra çevre ile olan etkileşim ve deneyimler sonucu, bir çocuğun çizgisini başka bir çocuğun çizgisinden ayıran başlıca etmenlerdir (Yavuzer, 1993). Çocuk tarafından çizilen bir taslak, çocuğun çevresini, deneyimlerini ve çocuk için önemli olan her şeyi ifade eder. Bilişsel teoriye göre, çocuklar bildiklerini çizerken dış dünya ve kendi dünyası ile iletişim kurabilirler ve bu özellikler çocuğun kişiliğini yansıtmaktadır (Collado, 1999: 15). Çocuklar kendilerini mutlu etmek için insanlar, evler, ağaçlar, yeşillikler ve güneş gibi objeler çizerler. Bu tür resimlere tüm ülke ve kültürlerden oluşan çocukların çalışmalarında rastlanmaktadır. Bu durum aklın ve duyguların temel evrenselliğini doğrular niteliktedir. Dolayısıyla okul öncesi dönem çocukları gerçekliği görmezden gelebilir ya da hayal gücü ile öznel bir dünyaya gerçeği dönüştürebilirler. Örneğin, şehir içinde yaşayan çocukların gerçekte yaşadıkları evlerden çok daha farklı evler çizdikleri tespit edilmiştir. Ayrıca kendi evlerine sahip olamayan, geçici olarak kaldıkları evlerde yaşayan çocukların hayal ettikleri evleri de çizdikleri görülmektedir (Di Leo, 1983: 40).

Çocuk çizimleri bilişsel, gelişimsel, insancıl yaklaşımları, psikodinamik ve bağlanma kuramlarını kapsayan geniş bir teorik perspektifte yorumlanmaktadır. Bu teorik bakış açılarının altında yatan temel varsayım çocuğun deneyimlerinin ve iç dünyasının bilişsel alan aracılığı ile resimlere yansıtılabildiğidir (Pianta & Longmaid, 1999). Malchiodi (2013)’ çocukların çizdikleri resimler üzerine çocuklarla çalışırken iki amacının bulunduğunu belirtmiştir. Bunlardan ilki, çocuğun düşüncelerini, duygularını, olaylar hakkındaki görüşlerini açığa çıkarmasına yardım etmek diğeri ise, karar vermede çocuğun duygu, düşünce, inançlarını anlama ve olayları, çevreyi algılama biçimini daha iyi çözümlemeye yardımcı olmaktır (Akt, Savaş, 2014). Bu yüzden çizilen resimlerin değerlendirilmesinde, resim hakkında çocukla görüşme yapılarak onların resimleri üzerine konuşmalarının sağlanması önem taşımaktadır (Lee & Hunsley, 2003; Rodari, 2007). Alan yazın taramasında okul öncesi dönem çocukları ile görüşme ve destekleme gibi uygulamalarda çocukların resimlerinden yararlanılmasının sözel ifadelerin yerine kullanmada önem taşıdığı bilinmektedir. Özellikle çocukların sözel olarak kendilerini ifade etmede zorlandıkları durumlar söz konusu olduğunda resimle kendilerini ifade etmeleri daha da önem kazanmaktadır (Savaş, 2014). Kısaca resim çizdirme çocukların dış dünyaya ait izlenimleri hakkında

20

neler bildikleri ile ilgili ipuçları verebilen bir tekniktir. Aynı zamanda resim çizme çocukların zihinlerindeki soyut kavramları somutlaştırarak onların resim yolu ile daha kapsamlı düşünebilme yeteneğini kazandırabilmektedir (Wortham, 1998). Üç ve dört yaş itibari ile çocukların çizimleri için anlattıkları öyküler değişebilirken dört yaştan itibaren şema öncesi olarak isimlendirilen dönemde çocukların çizimleri ile ilgili öyküler tutarlılık göstermektedir (Malchiodi, 2013). Buna göre çocukların çizimlerinde ifade ettikleri özellikler, kendi istedikleri ifadelerin özellikleri olduğu düşünülebilir.

Paralel olarak Piaget çocukların gördüklerinden ziyade bildiklerini çizme eğiliminde olduğunu ifade etmiştir (Akt. Trawick- Swith, 2013). Ayrıca sembolik düşüncenin başlaması ile eş zamanlı olarak üç-dört yaş itibariyle çocukların resimlerinde kendi yaşantılarının öznel temsilleri ile ilgili bilgiler yer almaya başlamaktadır. Çocuk resminde düzenleme ve planlama yapmaya başladığı için aile bireylerinin sayfada konumlandırılması rastgele olmayıp simgesel bilgileri içermektedir. Ailenin ilişkisel yapısındaki farklılıklar, ailedeki bütünlük çocukların aile çizimlerine yansımaktadır. Yapılan çalışmalar bireylerin kâğıt üzerindeki mekânsal yakınlığının ilişkilerindeki yakınlık ile bağlantılı olduğunu göstermektedir. Ayrıca aile bireyleri arasında uygun sıra ile ölçeklendirme yapabildikleri, tehdit edici ve duygusal olarak problemli olan bireyleri daha küçük çizme eğiliminde oldukları görülmektedir. Bununla birlikte çizilen insan figürlerinin büyüklüğünün özgüven ve kişisel yeterlik algısı, benlik değeri ile ilişkili olduğu ifade edilmektedir. Ayrıca aile ilişkilerinde sorun yaşayan çocukların ailelerini çizmek istemedikleri ya da bazı aile bireylerinin yer almadığı kısıtlı resimler ürettikleri görülmüştür (Bombi, Pinto & Cannoni, 2007; Cherney, Seiwert, Dickey & Flichtbeil, 2006; Dunn O'Connor & Levy, 2002; Malchiodi, 2013).

Bu doğrultuda, çocukların problem durumları karşısında alternatif çözüm üretebilecekleri bilişsel, sosyal duygusal ve psikomotor gelişim ile ilgili aktivitelere yer vererek çocukların üst düzey düşünme becerileri harekete geçirilmeye çalışılmaktadır (Shure, 2001).

Çocukların çizdikleri resimlerin özellikleri kuşkusuz dışsal faktörler ile yakından ilişkili olmakla birlikte kitle iletişim araçları ve özellikle görsel medya çocuklar üzerinde oldukça önemli bir etkiye sahiptir.

21

Benzer Belgeler