• Sonuç bulunamadı

Çin Bakış Açısından Türkiye’deki Yatırım Ortamı

3.3. Çin’den Türkiye’ye DYY Akışı

3.3.5. Çin Bakış Açısından Türkiye’deki Yatırım Ortamı

http://www.invest.gov.tr/en-US/infocenter/news/Pages/280915-cosco-pacific-buys-olarak yapılan açıklamada32 Trendyol ve Alibaba, Trendyol’un Türkiye’deki ve bölgedeki büyümesini hızlandırmak üzere işbirliği yapacağı, bu işbirliğinin Alibaba’nın teknoloji, çevrimiçi ticaret, mobil ödemeler ve lojistik alanındaki liderliğini ve uluslararası genişleme konusundaki tecrübesini artıracağı belirtilmiş, ayrıca Trendyol’un bölgede hızlı şekilde büyüyen e-ticaret pazarından payını arttırmak için iyi konumda olduğu, Türkiye’nin 80 milyonluk nüfusu ve %50’lik 30 yaş altı nüfusuyla uzun vadede geniş bir tüketici pazarı fırsatını temsil ettiğini, Türkiye’nin ayrıca, 3 milyon KOBİ, mükemmel üretim kabiliyeti, güçlü lojistiği ve bölgesel pazarlara bağlantısı ile Alibaba’nın gelecekte bölgedeki büyümesi için önemli bir potansiyele sahip olduğuna vurgu yapılmıştır.

da, Türkiye’nin mevcut finasman açığı göznüne alındığında, bu projelerin hem greenfield yatırımları hem de dış finansman boyutuyla DYY’ler için önemli bir cazibe alanı olduğu ve yatırımlar bağlamında “Yap-İşlet Devret/ Kamu-Özel Sektör İşbirliği” (BOT/PPP) modelinin bir seçenek olduğuna yer verilmiş, Türk hükümetlerinin enerji, ulaşım ve liman alanlarında belirli sonuçlar elde ettiği, halen, Türkiye'de BOT/ PPP projeleri yürüten yabancı sermayeli şirketlerin, çoğunlukla Avrupa, Amerika, Japonya, Almanya, Fransa ve İtalya'dan geldiği, Çinli şirketlerin geleneksel olarak çoğunlukla EPC (Engineering Procurement and Construction - Mühendislik, Tedarik ve Kurulum') projeleriyle ilgilendiği, ancak giderek daha fazla Çinli şirketin BOT/PPP’ye yönelme eğiliminde olduğu belirtilmiştir.

Yatrım ortamıyla ilgili olarak ise bazı risklere ve zorluklara dikkat çekilmiştir.

Politik risk ve güvenlik bağlamında, Türkiye’nin, Orta Doğu'ya komşuluğu ve hassas

“Kürt meselesi”nin güvenlik riskleri arasında sayılabileceği, Türkiye’nin Irak ve Suriye sınırındaki Kürt yerleşimlerinde zaman zaman şiddetli terör eylemleri yaşandığı, “Suriye iç savaşı”ndan etkilenerek Türkiye’ye giren Suriyeli mültecilerin sayısını arttırdığı, bu mülteci dalgasının Türk hükümetinin ekonomik yükünü arttırmanın yanında, aynı zamanda güvenlik riskleri de yarattığı ifadelerine yer verilmiştir.

Ekonomik riskin anlatıldığı bölümde ise, enflasyon oranındaki artışa vurgu yapılarak, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın uygulamak zorunda kaldığı para politikası nedeniyle ekonominin canlanma kabiliyetinin sınırlandığı, cari açığın hala yüksek olduğu, 2017’de toplam ekonominin yaklaşık % 7'sini oluşturan büyük bir cari hesap açığına sahip olduğunu, Türkiye’nin bu boşluğu doldurmak için düşük maliyetli yabancı sermayeye uzun süre bağlı olması nedeniyle küresel likidite koşullarına son derece duyarlı olduğu, gelen yabancı sermayenin çoğu, finansal piyasalardaki oynaklığı ve ekonominin kırılganlığını artıran, finansal piyasalara yönelik spekülatif kısa vadeli yatırımların yaygın olduğu ve cari işlemler açığı, ekonomideki daralma belirtileri ile kredi

notu görünümündeki düşüşlerin Türkiye'ye gelen DYY üzerinde olumsuz bir etkisi olacağı belirtilmiştir.

Kur riskinin yer aldığı bölümde ise, Türkiye’de kur riskinin dış yatırımı ve dış ticareti etkileyen en önemli faktörlerden biri olduğu, Türkiye’nin, 2001’den bu yana sabit kur politikasını terk ettiği ve serbest döviz kuru sistemi uygulamakta olduğu, yurtdışına / yurtdışından döviz transferlerinin serbest olduğu, ayrıca, borsa ve devlet tahvili piyasalarının da yabancı yatırımlara açık olduğu, bu nedenle, döviz kurlarının; siyaset ve ekonomi gibi dış etkenlerden kolayca etkilendiği, Türk Lirası’nın son yıllarda önemli ölçüde değer kaybettiği ve kurda büyük dalgalanmalar olduğu34, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın Mayıs –Eylül 2018 döneminde haftalık repo faizini 3 kez arttırarak

%8’den %24’e kadar yükselttiği, sert bir şekilde arttırılan faiz oranlarının kısa vadede piyasaya güven verse de orta vadede kaçınılmaz şekilde Türkiye'nin ekonomik büyümesi üzerinde olumsuz bir etkisi olacağı belirtilmiştir.

Yatırımcıların Türkiye’de karşılaşabilecekleri diğer sorunlarla ilgili olarak ise;

- Damga vergisinin uygulamada en yaygın sorun olduğu ve Çinli şirketlere göre, Türkiye'de bir sözleşme imzalarken, Türk yasalarına göre ödenecek damga vergisinin, ödenen diğer vergilere kıyasla çok yüksek olduğu;

- Çalışma izni başvurularının sonuçlandırılmasının uzun zaman aldığı ve son Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığı’nın Çinli şirketlerde çalışanlar için oturma ve çalışma izinlerini sıkılaştırdığı, altı ay beklemelerine rağmen çalışma izni alamayanlar olduğu, bu sorun nedeniyle birçok Çinli şirketin zamanında çalışmaya başlayamadığını görüldüğü, bu nedenle Çinli şirketlerin varsa yerel ortakları üzerinden çalışma izni başvurularını yapmayı tercih edebilecekleri,

34 14 Nisan 2015 tarihinde 1 ABD doları 2,67 TL iken, 2018 Ağustos ayında 7,2 TL’ye

- Türk yasalarına göre, yerel olarak kurulan şirketlerin teklif verirken, yabancı şirket sahiplerine göre % 15 fiyat önceliğine sahip olabileceğini öngördüğü, bu nedenle Çinli şirketlerin Türk şirketlerle bir “yatırım + proje sözleşmesi” modeli oluşturduğu35

- Türkiye’de İngilizce çok kullanılmadığından, Türkiye’ye yatırım yaparken dil faktörünün gözönünde bulundurulması, dil engelinin aşılması için yerel Çinli öğrenciler arasından profesyonel Türkçe tercümanların istihdam edilebileceği,

- Türkiye’de ticari davaların açılmasının uzun zaman aldığı ve maliyetli olduğu, bu çerçevede firmaların bu durum için mental olarak hazırlıklı olması gerektiği, hususlarına yer verilmiştir.

35 Bu bağlamda, Shanghai Electric Power ve EMBA Elektrik Üretim Şirketi, AVIC International Complete Equipment Co., Ltd. ve China Power Investment Corporation firmalarının kurduğu ortak girişimle, Çin tarafının 660 MW'lık iki ünite içeren termik santrali için yatırım yaptığı ve bu projenin OBOR girişimi kapsamında yapım ve kapasite işbirliği açısından yeni bir başarı öyküsü olduğu belirtilmiştir.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

VERİ SETİ, EKONOMETRİK YÖNTEM, HİPOTEZLER VE AMPİRİK BULGULAR

4.1. Hipotezler

Çin’den Türkiye’ye yönelen DYY’nin miktarlarının OBOR öncesi dönemde düşük düzeyde olması ve OBOR sonrası dönemin de yetkin ve tutarlı bir ekonometrik model oluşturulması için tüm verilerin eksiksiz şekilde toplanabildiği 2017 yılı sonuna kadar süre olarak yeterli uzunlukta olmaması nedeniyle, öncelikli olarak Türkiye haricinde OBOR ülkelerinin toplam ülke sayısının yarısını oluşturduğu bir örneklem üzerinden ÇHC OFDI’ının genel belirleyicilerinin daha geniş bir ekonometrik modelle tespit edilmesi ve çıkan sonuçların değerlendirilerek Türkiye özelindeki belirleyiciler için referans olarak kullanılması planlanmıştır. Bu çerçevede oluşturulan varsayımlar aşağıda sunulmuştur:

Hipotez 1: Siyasi istikrarın artması ve güvenlik riskinin azalması Çin’in OFDI’ını olumlu yönde etkilemektedir

Siyasi istikrara sahip ve çatışma ortamı olmayan evsahibi ülkelerde, yatırımların geleceği ve karlılığı üzerindeki riskler azalmakta ve ÇHC OFDI’ı artmaktadır.

Hipotez 2: Çin OFDI’ı evsahibi ülkeden yaptığı ithalat arttıkça artmaktadır.

Çin’in özellikle hammadde ve enerjiye ihtiyacının arttığı büyüme dönemlerinde bu hammaddeleri ithal ettiği ülkelere bu alanlarda yaptığı DYY artmaktadır. Çin’in Afrika yatırımları ve OBOR öncesi dönemde Türkiye’de madencilik alanında yaptığı yatırımlar bu hipotezi desteklemektedir. ÇHC’nin büyüme hızının azaldığı dönemlerde madencilik alanında yaptığı yatırımların toplam OFDI’ı içindeki payı azalmıştır.

Hipotez 3: Evsahibi ülkenin açıklığı (ihracat ve ithalatın GDP’ye oranı) Çin OFDI’ını olumlu yönde etkilemektedir. Beklenen değer pozitiftir.

Hipotez 4: GDP’nin büyüklüğü Çin OFDI’ını arttırır.

GDP’nin büyüklüğü geniş pazara işaret etmektedir. ÇHC OFDI’ı a literatürdeki çalışmalarda da genel olarak geniş pazara sahip ülkelere yönelmektedir. Beklenen değer pozitiftir.

Hipotez 5: Evsahibi ülkenin mal ihracatındaki yüksek teknoloji ürünlerinin payı motivasyon açısından ÇHC OFDI’ını iki şekilde etkiler:

- a Karlılık: Çinli firmalar daha fazla kar elde etmek ve dış pazarlara nüfuz etmek amacıyla, sahip oldukları ileri teknoloji, beceri ve bilgi birikimini görece olarak daha düşük teknolojiye sahip evsahibi ülkelere DYY kanalıyla transfer edebilirler (Beklenen değer negatif).

- b Yüksek teknolojiye erişim/Stratejik varlık elde etme: Çinli firmalar yüksek teknolojiye erişim amacıyla DYY yaparlar (Beklenen değer pozitif)

Hipotez 6: Evsahibi ülkenin doğal kaynaklarının (maden ve hidrokarbon ürünleri) toplam ihracatındaki payının yüksekliği Çin OFDI’ını olumlu yönde etkilemektedir. Hipotez 2’yi daha spesifik olarak test etmek amaçlanmıştır. Evsahibi ülkenin doğal kaynakların toplam mal ihracatı içindeki payının yüksekliği, ÇHC OFDI’ını çekmektedir. Beklenen değer pozitiftir.