• Sonuç bulunamadı

ÇağdaĢ Göstergebilimin Öncüleri

2. GÖSTERGEBĠLĠME GENEL BĠR BAKIġ

2.3 ÇağdaĢ Göstergebilimin Öncüleri

ÇağdaĢ anlamdaki genel göstergebilimin temelleri birbirinden habersiz iki öncü tarafından 20.yy baĢlarında atılmıĢtır: Amerikalı filozof Charles Sanders Peirce (1839-1914) ve Ġsviçreli dilbilimci Ferdinand de Saussure (1857-1913).

2.3.1 Charles Sanders Peirce

ABD‟li felsefeci, mantıkçı ve matematikçi Ch. S. Pierce göstergebilimin bağımsız bir bilim dalına dönüĢmesini sağlamıĢtır. Ch. S. Pierce bütün olguları kapsayan bir göstergeler kuramı tasarlamıĢ ve mantıkla özdeĢleĢtirdiği bu kurama (göstergelerin biçimsel öğretisine) semiotic adını vermiĢtir. Tasarladığı bu göstergebilimi de üç dala ayırır: 1.salt (katıĢıksız) dilbilgisi; 2. gerçek anlamıyla mantık; 3.salt (katıĢıksız) sözbilim (retorik). Ch. S. Pierce‟ün üçlü ayrımlarından gösterge kavramıyla ilgili Ģu tanımı önemlidir:

“Bir gösterge (sign) ya da representamen, bir kiĢi için, herhangi bir Ģeyin yerini, herhangi bir bakımdan ya da herhangi bir sıfatla tutan Ģeydir. Birine yöneliktir, bir baĢka deyiĢle, bir kiĢinin zihninde eĢdeğerli bir gösterge ya da belki daha geliĢmiĢ bir gösterge yaratır. Yarattığı bu göstergeyi, ben, birinci göstergenin yorumlayanı (interpretant) diye adlandırıyorum. Bu gösterge, bir Ģeyin yerini tutar: nesnesinin (object) yerini. Söz konusu gösterge, bu nesnenin yerini, her bakımdan değil de, benim, kimi kez, representamen‟in temeli diye adlandırdığım bir çeĢit düĢünceye iletme bakımından tutar. Buradaki „düĢünce‟ sözcüğünü, gündelik dilde yaygın olan bir tür Platoncu anlam açısından ele almak gerekir.” 2

Ch. S. Pierce göstergelerin sınıflandırmasında belirlediği üçlük Çizelge 2.2‟ de gösterilmiĢtir:

Çizelge 2.2 : Ch. S. Pierce‟ın üçlü sınıflandırması.

1. Hiçbir baĢka olguyla iliĢki kurmayan olgu

1.Göstergenin, kendisinin yalın bir nitelik, gerçek bir varlık ya da genel bir kural olması, 1.a. nitel gösterge 1.b. tek(il) gösterge 1.c. kural gösterge 2. Bir diğer olguyla iliĢkili olgu,

2. Bu gösterge ile nesnesi

arasındaki iliĢki, 2.a. görüntüsel gösterge 2.b. belirti 2.c. simge 3.Ġkinci ve üçüncü olgularla iliĢkili olgu. (Krampen, 1979) 3. Yorumlayanın göstergeyi bir olasılık göstergesi, ya bir gerçek gösterge ya da bir mantık göstergesi biçiminde canlandırması. (Rifat,2008) 3.a. sözcebirim ya da terim 3.b. önerme 3.c. kanıt ya da çıkarım 2

Chaerles Sanders Peirce, Ecrits sur le Signe, s.121, (derleyen, Fransızca‟ya çeviren ve açıklayan G.Deledalle)Paris, Seuil, 1978, (Fransızca çevirisinden dilimize aktaran Mehmet Rifat, XX. Yüzyılda Dilbilim ve Göstergebilim Kuramları, 2. Temel metinler, Yapı Kredi Yayınları, Ġstanbul, 2013, s.232-233).

C. W. Morris yukarıdaki tabloda ifade edilen Ch. S. Peirce‟nin modelini „gösterge‟ kavramına uygulamıĢ ve göstergenin üç iliĢki düzeyini tanımlamıĢtır (Krampen, 1979):

1. Göstergenin tek ögeli iliĢkisin-yalnız kendi içinde kendi biçimsel yapısı ile gerçekleĢtirdiği ortam arasındaki iliĢki, biçimsel düzey,

2. Göstergenin iki öğeli iliĢkisi-kendisi ve temsil ettiği ya da yerine geçtiği nesne arasındaki iliĢki, anlamsal düzey,

3. Göstergenin üç öğeli iliĢkisi-kendi, temsil ettiği ya da yerine geçtiği nesne ile kullanıcı/yorum arasındaki iliĢki, yararsal düzey.

Mantık kökenli bir anlayıĢa sahip olan Ch. S. Pierce, göstergelerin mantıksal iĢlevi üzerinde durmuĢ ve göstergebilimsel olguları eksiksiz bir Ģekilde sınıflandırmaya çalıĢmıĢtır. Önerdiği üçlükler içinde çok dikkati çeken üçlüğü görüntüsel gösterge, belirti ve simge üçlüsüdür. Görüntüsel gösterge (icon), belirttiği nesne var olmasa bile, kendisini anlamlı kılan özelliği taĢıyacak göstergedir (bir desen veya bir fotoğraf). Belirti (index), nesnesi ortadan kalktığında kendisini gösterge yapan özelliği hemen yitirecek olan ama yorumlayan bulunmadığında bu özelliği yitirmeyecek olan bir göstergedir (bulutun yağmurun belirtisi olması gibi). Simge (symbol), yorumlayan olmasaydı kendisini gösterge yapan özelliği yitirecek olan bir göstergedir (terazi figürürün adaletin simgesi olması gibi) (Rifat, 2013, s.118).

2.3.2 Ferdinand de Saussure

Avrupa‟da çağdaĢ göstergebilimin öncüsü olarak görülen Ġsviçreli dilbilimci F. de Saussure, doğal dilleri dilbilimin inceleme konusu olarak görür ve bunun dıĢındaki gösterge dizgelerinin incelenmesi için sémiologie (göstergebilim) kavramının kullanılmasını önerir.

Dili bir iĢaretler ve göstergeler sistemi olarak gören Saussure, „Genel Dilbilim Dersleri‟nde (Cours de linguistique generale, 1916) tasarladığı göstergebilimin tanımını Ģöyle yapar:

“…göstergelerin toplum içindeki yaĢamını inceleyecek bir bilim tasarlanabilir; bu bilim toplumsal ruhbilimin, dolayısıyla genel ruhbilimin bir bölümünü oluĢturacaktır; biz bu bilimi göstergebilim olarak adlandıracağız. Göstergebilimi bize göstergelerin ne gibi

özellikler içerdiğini, hangi yasalara bağlı olduğunu öğretecektir. …Dilbilim, bu genel bilimin bir bölümünden baĢka bir Ģey değildir. ”3

Saussure göstergelerin toplumsal iĢlevi üzerinde dururken, göstergeyi de gösteren (signifiant) ve gösterilenden (signifié) oluĢan ikili bir model olarak açıklamaktadır. F. de Saussure‟e göre dil, tek tek bireyleri değil, bütün toplumu ilgilendiren bir olaydır; bireyüstü bir dizgedir ve bir soyutlamadır (Saussure, 1982, s.33-34). Ġnsanlar bu dizge ile birbirleriyle iletiĢim kurar. “Dil, kavramlar belirten bir göstergeler dizgesidir; bu özelliğiyle de yazıyla, sağır dilsiz alfabesiyle, simgesel törenlerle, incelik belirten davranıĢ biçimleriyle, askerlerin kullandığı iĢaretlerle, vb. karĢılaĢtırılabilir. Yalnız dil bu dizgelerin en önemlisidir” (Rifat, 2013, s.120).

Dilsel gösterge bir Ģey ile bir adı değil, bir kavram ile bir iĢitim imgesini birbirine bağlar. ĠĢitim imgesi sadece maddesel ses değil, duyularımızın bu sese karĢılık verdiği tasarımdır. Yani dilsel gösterge iki yönlü bir zihinsel oluĢumdur. F. de Saussure‟a göre kavram ile iĢitim imgesinin birlikte oluĢturduğu bütün „gösterge‟ olarak adlandırılır (ġekil 2.1).

ġekil 2.1 : Dil göstergesinin bileĢenleri.

Her gösterge bir biçim(anlatım) aracılığıyla bir içeriğe gönderme yapar (Erkman, 1987). ĠĢitim imgesi ve kavram arasında doğrudan ve karĢılıklı bir çağrıĢım iliĢkisi vardır. Buna F. de Saussure‟ün en bilinmiĢ ağaç örneği üzerinden bakarsak; “ ” Ģekli bir kavram yani gösterilenken, “ağaç” ise iĢitim imgesi gösterilendir. Bu iĢitim imgesini toplum kendisi üretir, her dilde farklı bir Ģekilde temsili vardır. Ağaç, tree,

arbre vb… Gösterge ise kavram (gösterilen) ve iĢitim imgesinin (gösteren)

bütününden oluĢur (ġekil 2.2).

3 Ferdinand de Saussure, Course de linguistique generale, Paris, Payot, 1972, T. De Mauro‟nun eleĢtiri basımı. (Türkçe‟ye çeviren Mehmet Rifat, XX. Yüzyılda Dilbilim ve Göstergebilim Kuramları 2. Temel metinler, Yapı Kredi Yayınları, Ġstanbul, 2013, s. 235-236.)

ġekil 2.2 : F. de Saussure‟ün dil göstergesi örneği. (URL-5)

2.3.3 Pierce ve Saussure sonrası göstergebilim kuramcıları

ABD‟de Ch. S. Pierce‟ten, Avrupa ile Rusya‟da F. de Saussure‟den hemen sonra göstergebilim, dilbilim, yazınbilim, anlatı çözümlemesi ve yazınsal eleĢtiri alanlarında birbirleriyle bağlantılı geliĢmeler ortaya çıkmıĢtır.

Göstergebilimin temellerini atan ve aynı zamanda öncüleri olan Pierce ve Saussure, kendinden sonraki dilbilimcilere ayrı ayrı ekoller sunmuĢlardır. 1960‟lardan sonra göstergebilimin bağımsız bir bilim haline gelmesiyle bu ayrıĢma daha belirgin hale gelmeye baĢlamıĢtır. F. de Saussure‟a dayanan Avrupa geleneğini Louis Hjelmslev, Roland Barthes, Claude Lévi-Strauss, Julia Kristeva, Christian Metz, Algirdas J. Greimas ve Jean Baudrillard gibi araĢtırmacılar; Ch. S. Pierce‟a dayanan Amerika geleneğini ise Charles W. Morris, Ivor A. Richards, Charles K. Ogden, Umberto Eco ve Thomas Sebeok gibi araĢtırmacılar benimsemiĢlerdir.

L. Hjelmslev, Kopenhag Dilbilim Çevresi kurucuları arasındadır ve Saussure‟ün ortaya attığı dilbilimsel ilkeleri ve tasarladığı göstergebilimi kuramsal özelliklerle donatarak geliĢtirmiĢtir. R. Jakobson ve N. Trubetskoy da Saussure‟ün çalıĢmalarını izleyerek Prag Dilbilim Çevresini kurmuĢladır. Ünlü Fransız düĢünürü Roland Barthes da çağdaĢ göstergebilimin kurulmasına ve geliĢmesine yardımcı olmuĢ ve birçok farklı disipline bir temel ve referans noktası olmasına katkı sağlamıĢtır.

Benzer Belgeler