• Sonuç bulunamadı

Kimlik politikalarının sanattaki yansımaları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2023

Share "Kimlik politikalarının sanattaki yansımaları"

Copied!
40
0
0

Tam metin

Abdurrezzak İlge'nin hazırladığı "Kimlik Politikalarının Sanattaki Yansımaları" başlıklı bu çalışma, çalışmanın yapıldığı tarihte yapılan savunma sınavı sonucunda başarılı olmuş ve jürimiz tarafından "Yüksek Lisans Konusu" olarak kabul edilmiştir. Bu ustalık konusu, ustalık döneminin ana konusu olarak seçilen kimlik politikaları ve sanat raporu ve çalışmalarımla paralel olarak yapılan okumalar sonucunda ortaya çıkmıştır. Bu çalışmada kimlik kavramı ve şiddet ile bağlantısı sanat-siyaset ilişkisi perspektifinden analiz edilmektedir.

The alternation between modernism and postmodernism, colonialism and globalization took place in the Western World and his reflections on the concept of identity, the origin of the official ideology in Turkey and his position on the concept of identity were mentioned. The concept of identity and reflections of identity politics in art, the approach of the artists from the international area and Turkey on this subject, were clarified and their aspects in accordance with my artworks were emphasized within this context, my artworks were mentioned and the connection between the concepts of identity, sovereignty, violence and body were analyzed. 23 Image 11: Abdurrezzak Ġlge “Beyanıbaş / Günaydın , photo – video 2014…24 Image 12: Abdurrezzak Ġlge “Desthilatdariya Destên Min ên Bindest/ Hükmedilen Ellerimin…

Sanat akımları ve sanatçılar, kökleri ütopyalara dayanan ve yeni bir toplum inşa etmeyi amaçlayan manifestolarla kendilerini ifade ederken, aynı zamanda sanat ve siyaset arasındaki bu güçlü ilişkiyi deşifre ettiler.

KİMLİK KAVRAMI VE KİMLİK POLİTİKALARI ÜZERİNE

Dolayısıyla her bireyin, onu diğer tüm bireylerden farklı kılan kendine özgü bir kimliği vardır ve yeryüzündeki tüm insan nüfusu kadar kimliğin olduğu sonucunu çıkarabiliriz. Bireyin dünya görüşü, ideolojisi, mesleği ve cinsel yönelimi daha kişisel, daha duygusal değişkenlere bağlı olup, bireyi diğer tüm bireylerden farklı ve benzersiz kılan kimlik aslında bu eğilimler üzerinden şekillenmektedir. Günümüz toplumunda her bireyin kimliğine ilişkin genel algı, bireyin pasif yollarla edindiği aidiyetlerle daha uyumludur.

Bir kişinin sahip olduğu bağlılıklardan herhangi birine yönelik bir tehdit varsa veya kişi bağlılıklardan birinin tehdit altında olduğunu hissediyorsa, bu bağlılık diğer tüm bağlılıkların kapsayıcısı ve dolayısıyla o kişinin tanımlayıcı ve yegane kimliği haline gelebilir. Bir örnekle açıklamak gerekirse; Eğer bir mümin ait olduğu dine yönelik bir tehdit olduğunu hissediyorsa, dini kimliği onun tüm yaşam tarzını belirleyen vazgeçilmez kimliği olacak ve onun bu tehditle mücadele etmesi gerektiği fikrine kapılması zor olmayacaktır. bir soruya tehdit. Ancak tehdit altında hissettiği kimlik örneğin etnik kökeni ise ve bu tehdit aynı dinden olan başka bir topluluktan geliyorsa kişi din kardeşleriyle de şiddetli çatışmalar yaşayabilir.

Toplumlar genellikle kendilerine yönelik saldırıların "ötekinden" geldiğini düşünme ve buna inanma eğilimindedir. Çünkü "ötekinin" her şeyi hak ettiğine, bunu yaparak "kendi halkının hayatını kurtardığına" ve dolayısıyla suçluluk duymadan söz konusu durumun meşru bir savunma olduğuna inanmaktadır. İnsanlık tarihi ve ülkemizin yakın tarihi, kimliklerin manipülasyon aracı olarak kullanıldığı trajik olaylarla doludur.

Örneğin; Hıristiyanlık adına Hıristiyan olmayanların baskı altına alındığını, zulme uğradığını, öldürüldüğünü, siyah köle ticareti yapıldığını, "diğerlerinin" Engizisyon mahkemelerinde işkenceye maruz kaldığını, cinayetler işlendiğini, kadınların yakılarak öldürüldüğünü biliyoruz, ama dahası da var. trajik, bütün bunlar çoğunluk tarafından içselleştirildi ve kabul edildi. Bu verilere dayanarak örneğin Hıristiyan inancının hoşgörüsüz, ırkçı veya despot olduğu yorumunu yapabilir miyiz? Aslında burada sorun herhangi bir dinin öğretisi ya da o dini kimliğin farklılığı değil, devletin söz konusu dini nasıl manipüle ettiği ve bu hale getirdiğidir.

TÜRKİYE’DE YAŞANAN KİMLİK SORUNLARI ÜZERİNE

RESMİ İDEOLOJİNİN ORTAYA ÇIKIŞI VE KİMLİKLERE BAKIŞI

İmparatorluğun kalıntıları nedeniyle çoğulcu etnik, dini ve mezhepsel bir yapıya sahip olan toplumu homojenleştirmek ve Türk-Sünni unsuruna dayalı laik bir ulus inşa etmek amacıyla öncelikle ülkenin demografik haritası değiştirildi. . O döneme ait Başbakan tarafından hazırlanan ve bizzat Cumhurbaşkanı'na sunulacak gizli raporlarda -bu raporların bir kısmı bugün yayımlanmış ve pek çok akademik çalışmaya konu olmuştur- 'öteki'nin etnik, dini ve mezhepsel olduğu belirtiliyordu. İttihat ve Terakki ile başlayan ve ülkeyi Türkleştirerek, unsurlardan arındırarak, kısmen de olsa bugün de etkisini sürdüren politikalar. Toplumu bir arada tutmak amacıyla ortaya çıktığı iddia edilen, ancak tüm farklılıkları göz ardı eden, tarihsel ve sosyolojik açıdan pek başarılı olamayacak gibi görünen bu birleşik kimlik yaratma 'idealine', toplumun 'öteki' kesimleri tarafından yanıt verildi. toplum. Türk-Sünni olmayan toplumda isyanlar başladı.

Resmi söylemin "düşük yoğunluklu savaş" olarak tanımlamaktan bile kaçındığı iç savaşta, son otuz beş yılda resmi verilere göre kırk binden fazla insan öldü, on yedi binden fazla "faili meçhul" cinayet yaşandı. taahhüt edilmişlerdi. 4 binden fazla köy yakıldı, milyonlarca insan göçe zorlandı. .

KİMLİK POLİTİKALARININ SANATTAKİ YANSIMALARI

DEĞİŞEN PARADİGMALAR VE TEMSİL BİÇİMLERİ ÜZERİNE

Küratörlüğünü Martin ve Mark Francis'in üstlendiği sergi, "küresel" vizyona sahip ve "Yeni Sürecin ruhuna uygun", dünyadaki tüm kültürlere açık bir etkinlikti. Araeen, Batı dünyasının Üçüncü Dünya'ya olan bu ilgisinin yeni sömürgecilik olarak değerlendirilmesi gerektiğini ve bu tür girişimlerin yeni sömürgeci anlayışı yansıttığını savundu. Mesela kendi ülkemizde yaşadığımız kimlik temelli sorunların kökenlerine baktığımızda Batı'nın monistik modernlik anlayışının rolünü ve etkisini inkar etmek ya da görmezden gelmek mümkün müdür?

Topluma tek bir kimlik anlayışını dayatan ve dikte eden milliyetçi ulus-devleti bizzat Batı icat etmedi mi? Aynı Batı'nın bugün Doğu ve Üçüncü Dünya ülkelerine hoşgörüye dayalı çok kültürlülüğü ve çok kimlikliliği "öğretme" misyonunu üstlenmesi trajik olduğu kadar kibirli bir girişim değil mi?

ULUSLARARASI PLATFORMDA KİMLİK POLİTİKALARI BAĞLAMINDA ÜRETİLEN SANAT ÖRNEKLERİ

  • J ames Luna
  • David Hammons
  • Marina Abramović
  • Judy Chicago

Siyahi bir politikacı ve din adamı olan Jesse Jackson, 1984 ve 1988 yıllarında Demokrat Parti'den başkanlığa aday oldu ancak her ikisinde de başarısız oldu. 1988 başkanlık kampanyaları sırasında Hammons, sarışın ve mavi gözlü Jesse Jackson'ı metal bir plaka üzerinde "Şimdi Beni Nasıl Seviyorsun?" üzerine grafiti ile yazılmış. (Peki şimdi beni seviyor musun?) kamusal bir alanda yazarak; Bunu Washington'daki Ulusal Portre Galerisi'nin hemen karşısındaki bir ilan panosuna yerleştirerek sergiledi. Aralarında Afrika kökenli Amerikalıların da bulunduğu bazı vatandaşlar, söz konusu eserin ırkçı yaklaşımın ürünü olduğunu düşünerek tabloya balyozlarla saldırdı.

Eser daha sonra sergi alanından kaldırılarak, Amerikan bayrağı ve saldırıda kullanılan balyozlarla birlikte Chicago'daki Çağdaş Sanat Müzesi'nde sergileniyor. Mekanın başka bir köşesine yansıtılan videoda, doktor önlüğü giyerek, Balkanlardaki insanların fareleri birbirine düşürerek nasıl öldürdüklerini anlatıyor. Sanatçı, insanın tahammül sınırlarını zorlayan bir kokunun baskısı altında, kanlı hayvan kemiklerini metal bir fırçayla temizlemeye çalışarak, savaşın utancını ve bireyde yarattığı travmayı silmenin imkansızlığını vurguladı. sıcaklık dört gün boyunca kademeli olarak arttı.

Uluslararası Venedik Bienali İtalya Pavyonu'nda gerçekleştirdiği 'Balkan Barok' adlı performansından bir görüntü. İtalyan Pavyonu'nda gerçekleştirilen 'Balkan Barok' adlı performansından bir görüntü. Bu dönemde ortaya çıkan ve 'Feminist Sanat' olarak adlandırılan sanat akımı, sanat ortamı üzerindeki güçlü etkisini 1980'li yıllarda da sürdürdü. Feminist sanatın öncü isimlerinden Judy Chicago'nun 1999-1999 yılları arasında yarattığı "Akşam Yemeği Partisi" adlı yerleştirme çalışması, tarihi ve mitolojik kadın figürlerine ithaf edilmişti.

Sanatçı, üçgen masayla hem resmi olarak kadın cinsel organına gönderme yapıyor, hem de Hıristiyanlıktaki teslis (kutsal teslis) inancına gönderme yapıyor.

Judy Chicago, “The Dinner Party”, 1974 - 1979, enstalasyon, karışık malzeme

Robert Mapplethorpe

Kimlik sorununu araştıran pek çok sanatçı gibi Mapplethorpe da, iktidarın bireyleri beden üzerinden sınırlandırdığı, kimlikleri de beden üzerinden tanımladığı gerçeğinden hareketle çoğu eserinde eşcinsellik olgusunu erkek bedeni üzerinden sorunsallaştırdı. Cesur ifadelerle cinsellik trendleri.

TÜRKİYE’DE KİMLİK POLİTİKALARI BAĞLAMINDA ÜRETİLEN SANAT ÖRNEKLERİ

  • Şükran Moral

Sanatçı, "Spekulum" adlı performans-video çalışmasında Gustave Courbet'nin "Dünyanın Kökeni" adlı eserine gönderme yaparak kadın cinsel organını bir monitörle özdeşleştiriyor. İtalya'nın Milano kentindeki Galleria Studio Oggetto'da jinekoloji masasında yatan sanatçı, bacaklarının arasına yerleştirilen bir monitörde çeşitli video çalışmalarını sergiledi.

Şükran Moral’ın 1996 yılında İtalya’nın Milano kentindeki Galleria Studio Oggetto’da gerçekleştirdiği “Speculum” adlı performansından bir görüntü

Halil Altındere

UYGULAMA ÇALIŞMALARI

2000-2019 yılları arasında yaptığım ve 'Ew Ez' (Ben O'yum) başlığı altında bir araya getirdiğim otoportre serisi yedi sessiz videodan oluşuyor. Bir otobiyografi olan bu video serisi, kendi vücudumla çektiğim fotoğrafların dijital ortamda yeniden yapılandırılmasıyla hazırlandı. Bu video çalışmalarında iktidarın yerleşik toplumsal kimliğinin dışındaki diğer kimliklere uyguladığı politikalarda başarıya ulaşmak için her türlü şiddet yöntemini kullanması eleştirel bir bakış açısıyla ele alınmaktadır.

Türkiye'deki asimilasyon politikasını eleştirel bir perspektiften sunmaya çalışan bu otoportre serisinin hemen hemen her videosunda kullanılan çengelli iğne görseli, birey ve benlik için bu çarpık varoluş biçimine gönderme yapan bir metafor olarak kullanılıyor. . lekelerle dolu. Kişinin yüzünü kimliğini yansıtan bir görüntü olarak kabul edersek bu çalışmada "tehlikeli" kabul edilen kimliğini gizleyen ve yüzünü kapatarak tehlikeden kaçmaya çalışan kişiyi kastediyoruz. Mezopotamya halkına özgü bir vurmalı çalgı olan erbane çalınırken çekilen fotoğraflarla kurgulanan bu video çalışmasında stop motion benzeri bir teknik kullanıldı.

Kimlik kavramı ile şiddet arasındaki bağlantıya dikkat çekmeyi amaçlayan bu çalışmada, otoritelerin belirli kimliklere karşı hoşgörüsüzlüğüne ve kimliklerin bazı manipülasyonlarla şiddet unsuruna dönüştürülmesine değinilmektedir. Mezopotamya halkına özel bir enstrümanın seçilmesinin ve çalışmanın adının da buna göre verilmesinin nedeni, söz konusu bölgenin kimlik ve şiddet kavramlarıyla özdeşleştirilmesidir. "Beyanibaş" başlıklı video çalışması, 1992 yılında Şırnak'ta Türk Ordusu'nun saldırısına uğrayan, üzerinde kurşun izleri bulunan bir evin beyaz zemin üzerine soluk, siyah beyaz görüntüsüyle başlıyor.

Siyah beyaz fotoğraflar ve renkli yağlıboya tablolardan oluşan çalışma, beyaz zemin üzerinde siyah beyaz otoportre fotoğrafıyla başlıyor. Olayın üzerinden üç yıldan fazla zaman geçmesine rağmen, hayatını kaybeden çocuğun etnik kimliği ile hiçbir yetkilinin yargılanmaması arasındaki ilişki ile iktidarın bu üzerinden inşa ettiği suçun işlenmesinin "meşruluğu" arasındaki ilişki ortaya çıktı. tutumu ve bu durumun aynı etnik kimliğe sahip bireyler üzerindeki psikolojik etkisi. Ezû Ez (Ben ve Ben) adlı videoda stop-motion tekniğini kullanarak boşlukta, boşluksuz duran görüntüleri canlandırmaya çalıştılar.

Bu çalışmada çoğunlukla kitle iletişim araçları aracılığıyla otoritelerden gelen psikolojik baskı mekanizmalarının bireyde yarattığı suçluluk duygusu ve bu duyguya paralel gelişen otosansür olgusuna değinilmektedir. Videoda, olayda hayatını kaybeden çocuklar adına kendi ana dillerinde yazılan mektupların yer aldığı ve onların biyografilerinin anlatıldığı, çengelli iğnelerle vücudu bir giysi gibi kaplayacak şekilde yamanarak, gibi kavramlar arasındaki güçlü bağa gönderme yapılıyor. . güç, kimlik, beden ve şiddet.

SONUÇ

ÖZGEÇMİŞ

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu araştırmada deney ve kontrol grubu öğrencilerinin son-test puanlarından elde edilen analiz sonuçlarına göre öğrencilerin elektrik akımı konusundaki ders

biricik sebebi, bu gibi kim se­ lerin böyle şefk atli bir ana elinde büyüm üş olm aların ­ dandır.. O cağın bir hu su siyeti de orada herkesin olduğu gibi

Onu tebrik ederken, hasretle yüzünü öpenlerin arasın­ da, kırk üç yıl evvelki ilk Darülbedayi kuruluşu­ na ve daha evvelki sahne hareketlerine, onunla

sadece yonetımler halkın bu kömürü yakmas ise sözkonusu yasağa tepki g-österiyor. Radyaspnrlı

• Savaş sonrası toplumsal ve kültürel gelişmelerin bir yansıması olarak ahlaki değerlerin irdelendiği yeni bir sanat akımı olarak moralist şiir ön plana çıkar..

Bir sanat disiplini olarak seramik ve çağdaş seramik sanatçılarının toplumsal cinsiyet ile ilişkisi genellikle kadın sanatçıların kendi cinsiyetlerinin

[r]

-Dichlorobenzene, 1,2,3-Trichlorobenzene, 1,2,4 -Trichlorobenzene, Acetone, 2-Butanone (Methyl ethyl ketone), Carbon disulphide, 1-Chlorobutane, 1,1 -Dichloropropanone-2,

1960’lı yıllarda sanat hayatına başlayan ve 1980’li yıllardan sonra ağırlıklı olarak dini mûsikî alanında çalışmalarıyla ön plana çıkan Özhan, yapmış