Dergide utilisan dil ve vären mesajlar bisikleti, büyük dämälar gereken gereken technological, expensive bir sport, gezi, prestij olarak ağılımektır. The automobile that emerged with the Industrial Revolution and the automobile-focused transportation that has become the priority mode of transportation in urban areas have become unsustainable in terms of its physical, social, economic, and ecological impacts. The environmental, social and individual benefits of cycling as an alternative mode of transport have become important as a solution against transport problems in the face of car-focused transport in many countries of the world, in order to use the bicycle as an effective mode. transportation in Istanbul, which is one of the main cities affected by automobiles, and to overcome the dominance of automobiles in the city, it is essential to create a bicycle culture where residents accept cycling as a mode of transportation that is as important as the plans and investments made by the public authority.
One of the most important factors for the formation of a bicycle culture in the framework of transport is the means of mass communication and its effects. The results of the study in the publication determined that the public expects similar characteristics from the bicycle as from the car, and topics such as the environment, urban structure and bicycle transport are hardly mentioned in the publication. The language used and the message given in the publication make the bicycle seem like a technological, expensive sport, travel and prestige tool, which requires the user to spend large sums of money.
The bicycle is defined as a social communication tool and a consumer object constantly evolving with technology and must be upgraded with latest versions and used with expensive and specially designed clothes and surrounded by certain rituals and only good to escape the city. These types of messages given in the publication make the bicycle look like an elitist prestige tool for sports and entertainment belonging to a certain class, and the image portrayed makes the bicycle difficult to see and use as a cheap and environmentally friendly form of transportation.
KISALTMALAR LİSTESİ İBB : İstanbul Büyükşehir Belediyesi
GİRİŞ
KENTLEŞME VE KENTSEL ULAŞIM
İstanbul ve Türkiye nüfus artış rakamları, her dönemde İstanbul'daki artışın Türkiye geneli artışından daha yüksek olduğunu gösteriyor. Özellikle 2010-2016 döneminde ülke genelinde ve İstanbul'da nüfus artışı azalsa da İstanbul'un Türkiye nüfusuna oranı en yüksek seviyesine ulaştı. İstanbul'da nüfus ve istihdam açısından yoğunlaşma alanları; Tarihi yarımadanın batı kesiminde, Haliç'in kuzeyinde ve Boğaz'ın doğusunda kıyı boyunca gelişmiştir.
2010 İstanbul Ulaşım Master Planı'na göre İstanbul'da günlük 20,9 milyon yolculuğun 10,3 milyonu yaya, 10,6 milyonu ise taşıtlarla yapılıyor. İstanbul'daki arazi kullanımı genel olarak “karma arazi kullanımı” olarak nitelendirilmekte; Konut, ticari, ofis ve diğer arazi kullanımlarını birleştirir. Bu karakteristik yapı, topoğrafik özelliklerinin de etkisiyle İstanbul'un kentsel gelişiminin ne kadar küçük ve parçalı olduğunu vurguluyor.”
İstanbul'da kent ekonomisinin en önemli bileşenlerinden biri olan ulaşım, yerel yönetim bütçesinden en büyük payı alıyor. Genel olarak son yıllarda yapılan araştırmalar İstanbul'un en önemli sorununun ulaşım ve trafik sorunları olduğunu gösteriyor.

ALTERNATİF ULAŞIM YÖNTEMİ OLARAK İSTANBUL’DA BİSİKLETLİ ULAŞIM İSTANBUL’DA BİSİKLETLİ ULAŞIM
İstanbul'da 2013-2015 yılları arasında yapılan bir araştırmada hava kirliliği ile solunum arasındaki ilişki incelendi. Hastalık nedeniyle hastaneye başvuran hasta sayısı arasında anlamlı bir ilişki olduğu sonucuna varıldı. 2. Dünya Savaşı sonrasında ülkenin artan geliriyle zenginleşen Hollanda'da, 1950'li yıllarda otomobil sahipliği çok hızlı bir şekilde arttı ve şehir merkezleri bu yükü kaldıramadı. Aynı yıl 3 milyon aracın bulunduğu Hollanda'da yaşanan petrol krizinin ardından sorunun yaşandığı şehirlerde pazar günleri trafik yasağı gibi araç kullanımını azaltacak önlemler alındı, insanlar bisiklete yöneldi ve ardından olumlu etkiler görülmeye başlandı, bisiklet altyapısına yatırım yapıldı.
Batı Avrupa'da Sanayi Devrimi sonrasında yaşanan gelişme sonucunda nüfus şehirlerin banliyölerinde yoğunlaşmış ve oradaki düşük gelirli insanlar yaşadıkları yoksul çevreden bisikletle çıkma olanağına kavuşmuşlardır. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki yıllarda Batı Avrupa'da bisiklet kullanımı dramatik bir şekilde arttı ve rakipsiz bir ulaşım aracı haline geldi. Avrupa ve Kuzey Amerika'daki bazı ülkelerde yolculukların ulaşım türüne göre oransal dağılımı Şekil 6'da verilmektedir.
Dünyada bisiklet kullanımının en yaygın olduğu ülke olan Danimarka'da yolculukların yüzde 41'i bisikletle ve yaya olarak yapılıyor. Dünyanın bisiklet başkenti olarak bilinen Kopenhag'da, 2010 yılında yapılan bir araştırmaya göre trafikte bisiklet kullanım oranı yüzde 35. Habere göre Amerikalı Mösyö Tomas Stefans, İstanbul'a bisikletle gelerek yola devam etti. Oradan Anadolu'ya.
1913 polis talimatı, "velespitler, bisikletler ve el arabaları" için izin kutularının, daire ve sıra numaralarının alınmasını, ayrıca geceleri yakılacak bir fener ve arkaya takılacak bir kırmızı fener sağlanmasını içeriyordu. 1914 yılında Galata Köprüsü'nde geçiş ücretlerinin altında bisiklet kullanılmasına, İstanbul'da bisiklete izin verildi. Bu da onun bir ulaşım aracı olarak tanımlandığını göstermektedir. "Markete bisikletle giderdik, ağlar da bisikletle evimize taşınırdı." Açıklamalardan ve diğer kaynaklardan, bisikletin İstanbul'da çok yaygın olmasa da çok iyi bilindiği, kısmen de olsa ulaşım aracı olarak tanındığı ve kullanıldığı anlaşılıyor. İBB Ulaşım Planlama Müdürlüğü tarafından 2006 yılında başlatılan "İstanbul Geneli Bisiklet Yolları ve Yaya Yollarının Etüt, Planlama ve Projelendirme Çalışması" ile İstanbul'da bisiklet ulaşımı uzun bir aradan sonra yeniden gündeme geldi.
İstanbul'da bisiklet ulaşım planlaması İBB Ulaşım Planlama Müdürlüğü tarafından yapılırken, bisiklet park yerleri, bisiklet paylaşım sistemi gibi uygulamaların yönetimi ve işletilmesi de İBB iştirak şirketi İSPARK tarafından yürütülüyor. İstanbul Bisiklet Master Planı çalışmalarını yürüten İSPARK proje ekibinden alınan bilgiye göre, İstanbul'da halihazırda 117 km bisiklet yolu (Şekil 7) ve 30 km ortak bisiklet yolu (Şekil 9) bulunmaktadır. Çalışmanın amacı, İstanbul'un ulaşım yatırımlarının belirlenmesinde en önemli kaynaklardan biri olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan İstanbul ulaşım master planında belirtildiği üzere;

CYCLIST TÜRKİYE BİSİKLET DERGİSİNİN TANITIMI ve İÇERİK ANALİZİ TANITIMI ve İÇERİK ANALİZİ
Seçilen temalar bağlamında anlamlı kelimeler gruplara dağıtıldığında çoğu kelime hızlı savaş-yarış kategorisine girmektedir. İkinci sırada 'tüketim sektörü' yer alırken, bunu spor-vücut-fitness ve doğa-seyahat-ulaşım kategorileri takip ediyor. Bisikletin her zaman daha iyi ve daha hızlı olmasını isteyenler için Merida, Reacto Doppler kesinlikle hızlı bir bisiklet hissi veriyor.
Örneğin Shimano yeni bir fren sistemi ürettiğinde Park Tool Mitchell kullandıkları yeni teknoloji hakkında şunları söyledi: “Bu teknolojiyle o zamanın yeni teknolojisini, ardından rüzgarı kullanarak yeni bir bisiklet ürettiler. İstanbul'da şehir içi ulaşımda kullandım ve kullanmaya devam ediyorum ve bisiklet ve bisiklet ulaşımını yaygınlaştırmak amacıyla Ekim ayında kuruldu. Konular içeriklerine göre sınıflandırıldığında nicelik açısından en çok tartışılan konuların başında uluslararası turlar ve bu turlar için yapılacak hazırlıklar ve alınacak ekipmanlar gelmektedir.
Seçilen kelimelerin dört kategoriye ayrıldığı Tablo 8'de en sık kelimelerin yer aldığı kategori "hız-dövüş-yarış" kategorisidir. Bu bir nevi şeref madalyasıdır; Çünkü ne kadar acıtırsan, o kadar hızlı gidersin ve ruhen ve bedenen zayıf olanları arkanda bırakırsın." "Kötü koşullarda sürüş yapmak için daha dayanıklı bir bisiklet, hızın en önemli olduğu günler için ise daha hafif, daha sert bir bisiklet isteyeceksiniz."
Metinlerde "şık giyin", "harika görün", "havalı görün" gibi ifadelerle bir bisikletçinin neye benzemesi gerektiği ve bunu nasıl başaracağı konusunda tavsiyeler yer alıyor ve bisiklet modası yaratılmaya çalışılıyor.

SONUÇ
İstanbul'daki mevcut bisiklet paylaşım sistemlerinin sadece sahil şeritlerinde olması, bisikletlerin artık rekreasyon amaçlı değerlendirildiğini gösteriyor. Belki de bisiklet ulaşım sistemine yönelik planlardan ve fiziksel düzenlemelerden daha önemli olan, toplumsal talebin canlandırılmasıdır. Çalışmadan çıkan en temel gözlem, çalışmanın hedef kitlesi olan ve küresel bir medya kuruluşu olan Cyclist Turkey dergisinin, bisikletin İstanbul'da bir ulaşım alternatifi olarak kullanımının yaygınlaştırılması ve yaygınlaştırılması hedefine pek olumlu katkı sağlamadığıdır. bisiklet. çalışılan konu bağlamında bu amaçla yaratılması gereken kültür.
Derginin belirgin tanım ve mesajlarından biri de bisikleti kent yaşamına kazandırmak, bisiklet kültürü oluşturmak, ulaşımda kullanılan bisikletleri toplumsal ve kamusal faydaya dönüştürmektir. Bir anlamda dergide "bisiklet kültürü" olarak adlandırılan dar bir kitle kültürünün bisikletin spor kimliği üzerinden inşa edilmesi süreci söz konusudur. Dergide aktarılan tema ve mesajlar, otomobil reklamlarında vaat edilen hız, güç, şık görünme, en yeni ve en iyiye sahip olma gibi mesajlarla benzerlik göstermektedir.
Bisikletin toplu ulaşım aracı haline gelebilmesi için ulaşım aracı olarak tanımlanması, tanıtılması ve bisikletin ulaşım aracı kimliğinin ön plana çıkarılmasına yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Bisikletin bir spor ya da eğlence aracı kimliği medyada ve sosyal hayatta ön plana çıktıktan sonra, toplumun ulaşım aracı kimliği sadece sosyal hayatta ele alındığı sürece bisikletin bir ulaşım aracı olarak kullanılması zorlaşacaktır. raporlar, planlar ve sempozyumlar. 1800'lü yılların sonlarından bu yana gezegeni bir uçtan diğer uca kat eden 'bisiklet devrimi', sanayileşmiş ülkelerde herkesin bisiklete binmesini sağladı, işçi sınıfını ve kadınları özgürleştirdi.
Bisikletin hızlı ve baskın bir şekilde spora dönüşmesiyle bu dernekler bisiklet dernekleriyle rekabet etmek zorunda kaldı ve hatta bisiklet sürmenin sosyal bir aktivite olarak görüldüğü Hollanda'da bile bisiklet kültürünü korumak adına bisiklet yarışları durduruldu.” (yesilaski.com, 2015). Hollanda'daki uygulama da, araştırmada ortaya konduğu gibi bisikletle ulaşım kültürünün yaygınlaşmamasının nedenlerinden birinin, egemen ideolojinin bisiklete biçtiği rolle ilgili olduğunu gösteriyor. Araştırma sonuçlarına göre bisikletin İstanbul'un ulaşım sistemine dahil edilememesinin nedenlerinden biri de bisikletin en önemli işlevlerinden biri olan "kentin demokratik ulaşım aracı" işlevinin forumları takip etmemesi. ve bu amaçla oluşturulacak "bisiklet kültürü" daha oluşmadan bastırılıyor.
Şehirlerin otomobilleşme kısır döngüsünden kurtarılması, ekonomik, sağlıklı ve güvenli ulaşımın temel bir şehir hakkı olarak sağlanmasına katkı sağlanması, kapitalist otomobil ideolojisinin yarattığı yanlış bilincin düzeltilmesi ve kimlik bisikletlerini öne çıkaracak uygulama ve süreçlerin hayata geçirilmesiyle mümkün olabilir. konunun paydaşları tarafından kentsel ulaşım aracı olarak kullanılması. Bisikletin ulaşım sistemlerine entegre edildiği bir yapıya geçiş, bireysel ve toplumsal gelişime yol açacaktır. Bisikletin şehir içi ulaşım araçlarından biri haline getirilmesi ve ulaşım odaklı bisiklet kültürünün oluşturulması için bisikletin şehir içi ulaşım ve sosyal sorumluluk projelerine dahil edilmesi ve özellikle medya aracılığıyla farkındalık uygulamalarının yapılması gerekmektedir.
KAYNAKÇA