• Sonuç bulunamadı

Temel İhtiyaçlara Yönelik Tehdide İlişkin Araştırmalar

1.4. DIŞLANMA ARAŞTIRMALARI

1.4.1. Refleksif Tepkilere İlişkin Araştırmalar

1.4.1.1. Temel İhtiyaçlara Yönelik Tehdide İlişkin Araştırmalar

Bir dışlanma ya da dışlanma olasılığının ortaya çıkardığı refleksif tepkilerden biri temel ihtiyaçlara yönelik tehdit duygusudur. Dışlanma konusunda çalışan araştırmacılar arasında dışlanmanın ait olma ve olumlu benlik değeri ihtiyaçları için bir tehdit oluşturacağı konusunda görüş birliğinin olduğunu söylemek mümkündür. Bununla birlikte psikolojik dışlanma modelinin öngördüğü kontrol ve anlamlı varoluş ihtiyaçlarına yönelik tehditler söz konusu olduğunda, bu model çerçevesinde çalışan araştırmacıların dışında kalan araştırmacıların, aksi yönde görüş belirtmeseler de bu iki ihtiyaçtan pek fazla söz etmedikleri görülmektedir. Bunun olası nedenlerinden birisi, yok sayma, görmezden gelme, tepki vermeme gibi süreçleri içermesi nedeniyle psikolojik dışlanmanın doğası gereği kontrol ve anlamlı varoluş ihtiyaçları için tehdit oluşturması, bu tür süreçleri içermemeleri nedeniyle diğer dışlama türlerinin bu ihtiyaçlar için tehdit oluşturmayacağının düşünülmesi olabilir.

Temel ihtiyaçlara yönelik tehdit duygusunun hem bir sonuç hem de bir neden olduğu düşünülebilir. Tehdit duygusu, bir dışlanma ya da dışlanma olasılığının gündeme gelmesiyle ortaya çıkar. Bu açıdan bakıldığında, tehdit duygusunun bir sonuç olduğunu söylemek mümkündür. Psikolojik dışlanma modelinin dışlanma olasılığının temel ihtiyaçlara yönelik bir tehdit duygusuna yol açtığı ve diğer refleksif tepkilerin bu duygunun ardından ortaya çıktığı şeklindeki öngörüsü dikkate alındığında ise ihtiyaç tehdidi duygusunun bir neden olduğu öne sürülebilir. Öte yandan, temel ihtiyaçların tehdit edildiği duygusunun hem anlık bir refleksif tepki; hem de dışlanma tehdidinin algılandığı anın ötesine taşan kısa ya da uzun vadeli bir tepki olarak düşünmek mümkündür. Temel

ihtiyaçların tehdit edildiği duygusu, dışlanma tehdidi algısıyla birlikte ortaya çıkan istemsiz bir tepki olması nedeniyle refleksif tepkiler kategorisinde ele alınabilir. Ancak, temel ihtiyaçlara yönelik tehdit duygusu, yine istemsiz olmakla birlikte dışlanma tehdidi gerçeğe dönüştüğü ve dışlanmanın devam ettiği sürece yaşanacağı, yani anlık bir tepki olmanın ötesine geçeceği için kısa ya da uzun vadeli bir tepki olarak da düşünülebilir. Nitekim ilgili araştırmalar incelendiğinde temel ihtiyaçlara yönelik tehdit duygusunun bazen anlık bir tepki, bazen de kısa vadede ortaya çıkan bir tepki olarak ele alındığı görülmektedir.

Dışlanmanın ilk anda dört temel ihtiyaca yönelik bir tehdit duygusu ortaya çıkarıp çıkarmadığını belirlemek amacıyla yürütülen çok sayıda araştırma vardır. Öz değerlendirme ölçümleri kullanılarak gerçekleştirilen bu araştırmalarda genellikle gerçek ya da olası bir dışlamanın ilk anda bireyin benlik değerinde, ait olma ihtiyacında ve kontrol algısında azalmaya yol açtığını ve varlığının anlamlı olduğuna yönelik inancını sarstığını işaret eden bulgular elde edilmiştir (Bastian ve Haslam, 2010; Bernstein ve ark., 2010; Jones, Carter-Sowell ve Kelly, 2011; Sebastian, Viding, Williams ve Blakemore, 2010;

Smith ve Williams, 2004; Stillman, Baumeister, Lambert, Crescioni, DeWall ve Fincham, 2009; Williams ve ark., 2002; Williams, Cheung ve Choi, 2000; Zadro, Williams ve Richardson, 2004, Zadro, Boland ve Richardson, 2006).

Williams ve arkadaşları (2000) tarafından gerçekleştirilen bir araştırmada, sanal top paradigması aracılığıyla psikolojik dışlanmaya maruz kalan katılımcıların kontrol ve kabul koşulunda bulunan katılımcılara kıyasla kontrol algılarının daha düşük oldukları ve ait olma ihtiyaçlarının daha çok zedelendiği görülmüştür. Bu araştırma internet üzerinden 62 ülkeden 1486 kişinin katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Bu sebeple araştırmacılar, psikolojik dışlanma karşısında dört temel ihtiyacın tehdit edilme durumunun kültürden bağımsız ve evrensel olduğunu öne sürmüşlerdir.

Dışlanmanın genel olarak yaşamın anlamına ilişkin algılar üzerindeki etkisini incelemeyi amaçlayan bir araştırmada, dışlanan katılımcıların kontrol koşulunda

bulunan katılımcılara kıyasla yaşamın anlamsız olduğuna dair bir algıya sahip olduklarını gösteren bulgular elde edilmiştir (Stillman ve ark., 2009). Kabul ve kontrol koşulundaki katılımcıların yaşamın anlamına ilişkin algıları arasında anlamlı bir fark gözlenmemiştir. Kabul ve kontrol koşulundaki katılımcılar arasında bir fark bulunmaması, gruba kabul edilmenin yaşamın daha anlamlı olarak değerlendirilmesine katkıda bulunmadığını, ancak gruptan dışlanmanın yaşamın daha anlamsız olarak algılanmasına yol açtığını göstermektedir.

Psikolojik dışlanmanın bireyin dört temel ihtiyacı üzerindeki etkileri sadece sanal top paradigması ile ortaya konmamıştır. Smith ve Williams’ın (2004) fiziksel psikolojik dışlanma ile sosyal psikolojik dışlanmanın birey üzerindeki etkilerinin farklılaşıp farklılaşmadığını görmek amacıyla yürüttükleri bir araştırmada üç kişilik grupların cep telefonları aracılığıyla birbirleriyle belirli bir konu hakkında mesajlaşmaları sağlanmıştır. İlk mesajlaşmalar sırasında katılımcı da sürece dahil edilmiştir ancak daha sonrasında deney koşulunda katılımcının gönderdiği mesajlara cevap verilmemeye başlanmıştır. Araştırmanın sonuçları psikolojik dışlanmaya maruz kalan bireylerin kontrol koşulundaki bireylere kıyasla daha düşük düzeyde ait olma, kontrol, benlik değeri ve anlamlı varoluş ihtiyacı tatmini rapor ettiklerini ve psikolojik dışlanma süreci başladıktan sonra kendilerine cevap vermeyen diğer katılımcılara daha fazla kızdırma amaçlı mesajlar gönderdiklerini göstermiştir.

Gonsalkorale ve Williams (2007) tarafından yürütülen bir araştırma, nefret edilen bir dış grubun üyeleri tarafından gerçekleştirildiği durumlarda dahi dışlanmanın temel ihtiyaçlara yönelik bir tehdit duygusuna yol açtığını göstermiştir. Bireyin grup üyeliğinden bağımsız olarak psikolojik dışlanmanın temel ihtiyaçları açısından yıkıcı etkilere sahip olduğunu gösteren bulgular başka araştırmacılar tarafından da rapor edilmiştir (örn., Dingwall, 2008). Bu bulgular, bireyin ihtiyaçlarına yönelik tehdit duygusu yaşamasında dışlamayı uygulayan bireyin ya da grubun kimliğinin değil, dışlanmanın kendisinin etkili olduğunu göstermektedir. Yapılan bir araştırmanın dışlanmanın gerçek kişiler yerine bir bilgisayar programı tarafından gerçekleştirildiğinin söylendiği

durumlarda bile dışlanma koşulunda bulunan katılımcıların ihtiyaç tehdidi yaşadıklarını ortaya koyması (Zadro, Williams ve Richardson, 2004), dışlayanın kimliğinin değil dışlanmanın kendisinin önemli olduğu görüşünü destekler niteliktedir.

Son yıllarda yapılan bazı araştırmalar dışlanmanın ihtiyaç tehdidi üzerindeki etkisinin dışlanmanın biçim ve derecesinden de bağımsız olarak değerlendirilebileceğini ortaya koymuştur. Örneğin, Wirth, Sacco, Hugenberg, ve Williams (2010) tarafından yürütülen bir araştırmada sadece göz temasından kaçınma, Jones, Carter-Sowell ve Kelly (2011) tarafından yürütülen bir başka araştırmada ise sadece bilgi paylaşmama şeklinde gerçekleştirilen dışlamanın bile temel ihtiyaçlara yönelik tehdit duygusuna yol açtığını göstermiştir. Bunun yanı sıra, sadece kendisinin değil, bir başkasının dışlanmasına tanık olmanın da temel ihtiyaçları tehdit edebileceğini gösteren araştırma bulguları vardır (Wesselmann, Bagg ve Williams, 2009).