2. Osmanlı Devri’nde Sofya
2.2. İKTİSÂDÎ HAYAT
2.2.1. Vergiler
2.2.1.1. Tekâlîf-i Şer‘iyye
Tekâlîf-i şer‘iyye, teferruatı fıkıh kitaplarında yazılı olan ve İslam Hukûku’na uygun olarak eskiden beri toplanan vergilerdir. Bunlar esas itibariyle zekât, öşür, haraç ve cizye olmak üzere dörttür. Defterimizde de birçoğuna rastladığımız ağnam resmi, ispenç resmi, bad-ı hava ve cürm ü cinâyet gibi yaklaşık seksen çeşit vergi, bu meseleyle alakalı kitaplarda hep şer‘î vergilerden addedilmiştir.129
Tekâlîf-i örfiyye ise bilhâssa savaş yıllarında ihtyâca göre alınan vergileri ifâde etmekteydi.
2.2.1.1.1. Ağnam resmi
Şer‘î vergilerden sayılan ağnam resmi, kayıtlarda âdet-i ağnam veya ağnam kelimesinin müfrediyle resm-i ganem şekillerinde geçmekteydi.
126 Sofya Şer‘iyye Sicilleri (SŞS), Defter no. S16, (1170-1171/1757-1758), s. 26
127 Sofya Şer‘iyye Sicilleri (SŞS), Defter no. S16, (1170-1171/1757-1758), s. 58.
128 Ahmet Tabakoğlu, “Tekâlîf”, DİA, C. 40, Ankara: TDV, 2011, s. 336. (Bundan sonra:
Tabakoğlu, “Tekâlîf”)
129 “Tekâlîf-i Şer‘iyye”, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, İstanbul: Milli Eğitim Basımevi, 1983.
34
Genellikle koyunlar yavruladıktan sonra, nisan veya mayıs aylarında tahsil edilirdi. Tahsil miktarı zaman içerisinde değişiklik göstermiştir. Yine farklı sancaklarda farklı miktarlarda tahsil edilmiştir.130
Defterde geçen ağnam resmi hakkında bilgi vermeden önce İstanbul ahalisinin et ihtiyacında Sofya’nın yerine ve bununla ilgili hükümlere temas etmek yerinde olacaktır.
İstanbul’un hubûbattan sonra en önemli ikinci iaşe maddesi et idi ve birçok düzenlemeyi gerektiriyordu. Bu düzenlemelerden en önemlisi celepkeşan sistemi idi. Bu sisteme göre devlet, koyunların toplanıp son tüketiciye ulaşmasına kadar bütün sürece nezaret ediyordu. Celepkeşler hizmetleri karşılığında bütün fevkalade vergilerden muaf tutuluyordu.
Neticede celepkeşler, koyunları kestiriyor ve buna dair kendilerine bir belge ile koyunların ücreti veriliyordu131 İstanbul’a eskiden beri et tedarik eden önemli şehirlerden biri de Sofya’dır. 1170 yılı Cemâziyelâhir ayı ortalarında yazılıp Sofya’ya gönderilen fermanda da bu açıkça dile getirilmiş, İstanbul’da et sıkıntısı çekilmemesi için celepkeşlerin bir an evvel koyunlarıyla beraber İstanbul’a sevk edilmesi emredilmiş. Hattâ o kadar tenbih edilmiş ki bir an bile yollarda duraklanılmaması istenmiş. Yine celepkeşlerden yukarıda da izah edildiği vech üzere yollarda herhangi bir vergi alınmayacağı, İstanbul’da koyunlarını satıp derhal paralarını alabilecekleri ifade edilmiş.132
Yine 1170 yılı Cemaziyelahir ayı sonlarında yazılan bir fermana göre Kesriye Kazası âyanından Mehmed Bey’in Rumeli Dîvânı’na götürülüp ahâli ile dâvâları görülürken oğlu Hüseyin de çağrılmış. Hüseyin de 1169 senesine mahsub tahsili gereken celebkeşân malı, zimmetine geçirdiği beş bin kuruş ve tahsil defteri yanında olduğu için korkmuş ve kaçmıştır. Bu durumu Şehirköyü Kazâsı nâibi Derviş Ali, bir mektupla haber vermiş.
Mektup üzerine ferman yazılmış ve Hüseyin’in bulunduğu yerde alıkonulması emredilmiş.133
130 Feridun Emecen, “Ağnam Resmi”, DİA, C.1, Ankara: TDV, 1988, s. 478. (Bundan sonra: Emecen, “Ağnam Resmi”)
131 Ahmet Uzun, “Osmanlı Devleti’nde Şehir Ekonomisi ve İaşe”, Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, C. 3, S. 6 (2006), ss. 226-227.
132 Sofya Şer‘iyye Sicilleri (SŞS), Defter no. S16, (1170-1171/1757-1758), ss. 11-12.
133 Sofya Şer‘iyye Sicilleri (SŞS), Defter no. S16, (1170-1171/1757-1758), s. 16.
35
Fermanın tahririnden bir ay sonra (muhtemelen ferman Rumeli’ye gelince) Hüseyin’in Sofya Mahkemesi’nde murâfaa olunmasını emreden bir buyruldu gönderilmiştir.134
Celepkeşler her ne kadar fevkalâde vergilerden muaf idiyseler de bedel- i ağnâm-ı celebkeşân resmini vermek zorunda idiler.135 Sicilde ağnam resmiyle alâkalı bir adet ferman ve iki adet de tevzi defteri bulunmaktadır.
21 Zilhicce 1170 (6 Eylül 1757) tarihli fermana göre 1171 senesine mahsub olmak üzere Sofya’da 7474, Şehirköyü’nde 2513, Berkofça’da 1642, İznepol ve Breznik’te 373’er, Razlık’ta 3321, İhtiman’da 635 ve Samakov’da 710 olmak üzere bu sekiz kazada toplam 17041 adet celepkeşân ağnâmı bulunmaktadır. Bu ağnamın her bir re’sinden otuz altışar akçe mîrî ve sekizer akçe âdet-i gulâmiyye ve dörder akçe vech-i ma‘âş ki toplam kırk sekiz akçe ağnam resmi verilecektir. Yine tahsil esnasında mîrî için tahsil edilen akçenin her yüz sekizinden bir esedi ve eşrefî cedîd ve frengî altını aldırılacaktır.136
Fermânın hemen devamına kaydedilmiş defterlerin ilkinde Sofya’nın mahallelerine137 diğerinde ise köylerine138 ait ağnam bedelleri verilmiştir.
2.2.1.1.2. Cizye
Cizye, İslam devletlerinde gayrimüslim tebaanın erkeklerinden alınan vergidir. Osmanlılar da XVI. asra kadar bunun yerine haraç tabirini kullanmışlardır. Bu vergiyi toplayan kişiye önceleri harâcî veyâ haraççı daha sonra ise cizyedâr deniyordu. Kadıların kontrolünde bulunup onlar tarafından toplandığı da olurdu. Cizye gelirleri genellikle askerî maksatlar için harcanıyordu. Bazen de (defterimizdeki örneklerde olduğu gibi) askere yapılan ödemelerde kullanılıyordu. Bir yer fethedildiğinde tahrir yapılır ve cizye mükellefleri defter-i cizye-i gebrân isimli deftere kaydedilirdi. Bu cizye mükellefleri mâlî imkânlarına göre a‘lâ, evsat ve ednâ şeklinde üç sınıfa ayrılıyordu.139
134 Sofya Şer‘iyye Sicilleri (SŞS), Defter no. S16, (1170-1171/1757-1758), s. 17.
135 Emecen, “Ağnam Resmi”, s. 478.
136 Sofya Şer‘iyye Sicilleri (SŞS), Defter no. S16, (1170-1171/1757-1758), s. 31.
137 Sofya Şer‘iyye Sicilleri (SŞS), Defter no. S16, (1170-1171/1757-1758), s. 32.
138 Sofya Şer‘iyye Sicilleri (SŞS), Defter no. S16, (1170-1171/1757-1758), ss. 32-33.
139 Halil İnalcık, “Cizye (Osmanlılar’da Cizye)”, DİA, C. 8, Ankara: TDV, 1993, ss. 45-46.
36
Defterde cizye ile alakalı altı belge bulunmaktadır. Bunlardan ilki kapıkullarının 1170 senesi masar ve recec mevâcibine harcanacak olan cizyenin tahsîlinden bahsetmektedir. 12 Cemâziyelevvel 1170 tarihinde yazılan bu fermanda Sofya cizyesinin otuz bin guruş olan ilk taksitinin Recep ayı ortasına kadar hazineye teslimi istenmektedir.140
2 Şâban 1170 tarihli buyrulduda, bugün yarın diyerek ellerindeki cizyeyi vermekte geciken deruhdecilerin bu cizyeleri bir an evvel yerine ulaştırmaları istenmiştir.141
19 Zilhicce 1170 tarihinde kaleme alınan temessükte Üsküb nâzırı142 Feyzullâh Efendi, 1171 senesi için Sofya ve İznepol ve Breznik mukāyesesi olan Kıbtîlerin mukâta‘a ve cizye ve cürm-i cinâyet ve bâd-ı havâlarının tahsîlinin kendisine iltizam temessükü getiren Abdülfettah ve Mustafa Ağa’ya, deruhde edildiğini bildirmektedir.143
22 Zilhicce 1170 tarihinde 1172 senesi Sofya, İznepol, Breznik, Berkofça ve İzladi cizyelerini toplamak üzre Ahmed isimli şahsa berat verilmiştir.144
Geçmiş sayfalarda da temas edildiği üzere 16 Safer 1171’de (30 Ekim 1757) Sultan III. Osman vefat etmiş ve Onun yerine Sultan III. Mustafa tahta oturmuştu.145 Cizyedâr Ahmed Efendi’nin Dîvân-ı Hümâyûn’a mürâcaatı üzre yazılan 9 Rebîulevvel 1171 târihli fermânda, berâtlar yenilenene kadar cizye husûsunda Sultan Osman zamânında verilen berâta göre amel edilmesi emredilmiştir.146
Yukarıda ilk zikrettiğimiz fermanda olduğu gibi 12 Cemâziyelâhir 1171 tarihinde yazılan fermanla 1171 senesi masar ve recec kapıkulları mevâcibine harcanacak olan Sofya cizyesinin otuz beş bin kuruşluk ilk taksitinin bir an evvel hazîneye ulaştırılması emredilmektedir.147
140 Sofya Şer‘iyye Sicilleri (SŞS), Defter no. S16, (1170-1171/1757-1758), ss. 13-14.
141 Sofya Şer‘iyye Sicilleri (SŞS), Defter no. S16, (1170-1171/1757-1758), s. 17.
142 Buradaki nâzır ya Üsküp Defterdârı’nı yâhut mukâtaa nâzırını ifâde etmektedir. Bkz.
Mehmet Genç, “Nâzır”, DİA, C. 32, Ankara: TDV, 2006, s. 449-450.
143 Sofya Şer‘iyye Sicilleri (SŞS), Defter no. S16, (1170-1171/1757-1758), s. 29.
144 Sofya Şer‘iyye Sicilleri (SŞS), Defter no. S16, (1170-1171/1757-1758), ss. 38-39.
145 Sarıcaoğlu, “Osman III”, s. 458.
146 Sofya Şer‘iyye Sicilleri (SŞS), Defter no. S16, (1170-1171/1757-1758), ss. 44-45.
147 Sofya Şer‘iyye Sicilleri (SŞS), Defter no. S16, (1170-1171/1757-1758), ss. 57-58.
37
Son belge Arnabud Hasan Ağa isminde bir mültezimin huccet kaydıdır.
Hasan Ağa Yaylak-ı sagīr nâhiyesinin yedi bin iki yüz kırk dokuz kuruş olan cizyesini cizyedâr Ahmed Ağa’ya teslim etmiş ve bunu da 28 Safer 1171 tarihinde sicile işlettirmiştir.148
2.2.1.1.3. İspenç
Kaynaklarda ispence diye de geçen ispenç vergisi de cizye gibi gayrimüslimlerden alınıyordu. İspenç, ortaya çıkışı itibariyle Rumeli’ye mahsus bir vergidir. Ancak sonraları Doğu Anadolu’nun alınmasıyla oradaki Hristiyan tebaadan da tahsil edilmiştir. Orta ve Batı Anadolu’da ise ispenç vergisine birkaç istisna dışında hiç rastlanmamıştır. Genellikle timar sahibinin gelirleri arasında yer alan ispencin doğrudan hazineye intikal ettiği de oluyordu.149
Defterde ispençle alakalı tek bir kayıt vardır. Rumeli kaymakamı tarafından 1171 Muharremi’nde gönderilen buyrulduda Sofya’daki zimmîlerden alınması gereken 1171 senesi ispencinin vaktinin yaklaştığı bildirilmektedir. Ayrıca Sofya dışında başka kazâlara çıkılmaması ve kimseden fazla vergi alınmaması tenbihlenmiştir.150