• Sonuç bulunamadı

Devletin Etkinli i le lgili Ekonomik, Politik, Kültürel Teoriler

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Devletin Etkinli i le lgili Ekonomik, Politik, Kültürel Teoriler"

Copied!
18
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SOSYAL B L MLER Y l:2003 Cilt:1 Say :1 Celal Bayar Üniversitesi S.B.E. MAN SA

Devletin Etkinli i le lgili Ekonomik, Politik, Kültürel Teoriler

Prof.Dr. Naci B. MUTER

Celal Bayar Üniversitesi, BF, Maliye Bölümü,Manisa

Yrd. Doç. Dr. Ramazan GÖKBUNAR

Celal Bayar Üniversitesi, BF, Maliye Bölümü,Manisa

ÖZET

Günümüz modern devlet anlay , devletin yeni i levler üstlenmesini gündeme getirirken, klasik kamu i levlerinin de daha etkin bir ekilde, nas l yerine getirilebilece inin aray içindedir.

Bu aray , etkin devlet kavram n gündeme getirmi tir.

Özellikle 1990 l y llardan beri etkin devlet kavram uluslararas kurulu lar taraf ndan üye ülkelere önerilen ekonomik programlar n önemli bir bölümü haline gelmi tir.

Bu çal mada, etkin devletle ilgili ekonomik, politik, kültürel teoriler genel bir yakla mla incelenmektedir.

Anahtar Kelimeler: Etkin Devlet, yi Yöneti im

Economic, Politic, Cultural Theories Related To Effective Government

ABSTRACT

Today modern government should carry on new functions. At the same time, it should search for the ways of how to manage classical government functions effectively. Consequently the concept of effective government has come to the agenda.

Especially since 1990s, the concept has become the most important part of the economic programs which have been offered by international organizations to their members.

In this study, economic, politic, cultural theories related to effective government are analyzed in generally.

Key Words: Effective Government, Good Governance

I-G R

Son y llarda bir çok çal ma, özellikle kamu sektöründeki etkin ekonomik kurumlar n ekonomik büyüme için anahtar oldu unu ifade etmektedir1. Bu ekonomik kurumlar n baz lar , etkin ve etik de erlere sahip bir bürokrasi, özel mülkiyeti koruyan ve antla malar n uygulanmas n kolayla t ran bir adalet mekanizmas ile tutarl , adaletli vergi düzenlemeleri sistemidir. Bir çok çal ma (Mauro 1995; Knack ve Keefer 1995; Easterly ve Levine 1997; Acemo lu vd.

1Baz çal malar ise etkin devlet ile daha spesifik konular aras ndaki ili kiyi incelemektedir.

Rowlands (1999) etkin devlet ile göç hareketleri aras ndaki ili kiyi incelemekte ve etkin devletin geli mekte olan ülkelerden geli mi ülkelere olan göç miktar n etkileyen önemli faktörlerden biri oldu unu say sal verilerle göstermektedir. Etkin devlet, ba ar l bir ekonomik geli me ortam olu turmas yan nda, direk olarak ki ilerin göç kararlar n ve isteklerini de etkileyebilmektedir.

(2)

N.B. Muter- R. Gökbunar/ Devletin Etkinli i le lgili Ekonomik, Politik, Kültürel Teoriler

2000, vb.) etkin devlet kurumlar n n ülkelerin ekonomik büyüme ve büyümesine katk da bulundu unu göstermektedir.

Örne in, Acemo lu vd.

(2000), eski koloni ülkeleri aras ndaki gelir farklar n n dörtte üçünün bu ülkelerin sahip olduklar kurumlar aras ndaki farkla aç klanabilece ini göstermektedir.

Ayr ca, Johnson vd. (1997) gibi çal malar da merkezi planlamadan kapitalist bir ekonomiye ba ar l bir geçi in mümkün oldu unu göstermektedir.

Etkin Devlet ile ekonomik büyüme aras ndaki güçlü ili ki, neden baz ülkelerin etkin yönetimlere sahip, fakat baz lar n n sahip olmad na dair bilgi vermemektedir. Geçmi e bakt m zda etkin devleti ya da devletin etkinli ini etkileyen faktörler nelerdir sorusu gündeme gelmektedir. La Porta vd. (1998a) devlet etkinli inin ekonomik, siyasi ve kültürel belirleyicileri üzerindeki teorileri k saca incelemektedir. Etkin devletin de i ik yönleri vard r. Adam Smith gibi baz iktisatç lar, devlet müdahalelerinin azl , iyi niyetli düzenlemeler, dü ük vergiler, özel mülkiyet haklar n n korunmas yla ilgili konular etkin yönetimin ölçüsü olarak kullanm lard r. Kaliteli bürokrasi, temel kamu mallar n n ba ar l ekilde sa lanmas , etkin kamu harcamalar ve demokrasi gibi kavramlar da etkin i leyen devletin di er i aretleridir2. Özelde kurumlar n, genelde ise devletlerin performans üzerindeki teoriler üç ana gruba ayr lmaktad r:

ekonomik , siyasi ve kültürel . Bu teoriler, ülkelerdeki kurumsal yap n n neden bu derece farkl oldu unu aç klamaktad r. Ekonomik teorilerde sosyal verimlilik, politik teorilerde güçlü gruplara do ru transfer e ilimi, kültürel teorilerde ise sosyal inan lar, ön plandad r.

La Porta vd. (1998) devletlerin etkinli i aras ndaki farklar aç klayabilecek, d sal ekonomik, politik ve kültürel özellikleri belirlemektedirler. Fakat, bu d sal özellikleri bulmak gerçekten zordur, de i ik ekonomistler farkl de i kenleri kullanm lard r. Örne in; Barro (1991) kamu harcamalar n , Barro (1997) demokrasi, Mauro (1995) yolsuzluklar Knack ve Keefer (1995) kurumsal yap n n kalitesini ekonomik büyümenin belirleyicileri olarak kullanm lard r. Son y llarda, Hall ve Jones (1999) ülkeler aras ndaki verimlilik (Solow Artan ) farklar n aç klamak için; kurumlar n kalitesini, hükümetin büyüklü ünü, liberalizasyonu ve özel mülkiyet haklar n kullanm t r.

Hall ve Jones (1999) verimlili in kurumsal yap y etkilemesi olas l n n dü ük oldu unu yani kurumsal yap n n d sal oldu unu ifade etmi tir. Fakat, La Porta vd. (1998b) devletin etkinli ini endojen/içsel olarak ele al p, bunu etkileyen ya da belirleyen faktörleri ara t rmaktad r.

Son olarak, etkin devlet yönetimi ülkedeki demokrasi ve politik haklar n düzeyiyle de ölçülebilmektedir. Çünkü, politik özgürlük etkin devletin en temel

2De Mello ve Sab (2000) ise kamu harcamalar n n sivil hak ve özgürlüklerin korunmas nda, uygulanmas nda önemli bir yere sahip oldu unu göstermektedir. Özellikle, adalete ve kamu düzeninin sa lanmas na yönelik kamu harcamalar n n mülkiyet haklar ve ekonomik özgürlükleri art rd n iddia etmektedir.

(3)

Sosyal Bilimler 1/1 (2003) s.53-70

elementlerindendir. Çünkü, ekonomik ve politik özgürlükler yan yana bulunmaktad r (bkz, Hayek, 1944).

De i ik teorilerin devletin performans n aç klamaktaki gücünü anlamak için, ülkelerin d sal kaynakl ekonomik, politik ve kültürel özelliklerindeki farkl l klara ait göstergeleri bulmak gerekmektedir.

II-EKONOM K TEOR LER

Ekonomik teorilere (Demsetz, 1967 vb) göre, gerekli kurumlar kurmak/in a etmek, verimli ise kurulacakt r, e er sosyal yararlar sosyal maliyetlerini a yorsa; etkin kurumlar kurulacakt r. Örne in, sosyal güvence/sigorta kurumlar e er getirileri/yararlar bu kurumlar n ya ama geçirilme maliyetinden çoksa kurulacakt r. Ya da özel mülkiyetin korunmas n n getirece i yararlar, bunun için gereken polis gücünün olu turulmas n n maliyetinden çok ise verimli olacakt r. Böylece, ta nmaz mal/toprak/arazi (ya da fikir ve sanat eserleri) üzerindeki özel mülkiyet haklar , topraklar göreceli olarak azald nda ve bu haklar uygulaman n maliyeti, yararlar ndan az oldu u zaman hayata geçecektir. Ekonomik teorilerde kurumlar n do as gere i verimli oldu u varsay lmaktad r. Ancak bu noktada sorun esas nda kurumsal yap n n olmamas d r, fakat gerçekte kötü bir kurumsal yap mevcuttur.

Ekonomik teorilerin en temel ç kar m olan ekonomik aktivitelerin düzeyi ve yo unlu u artt kça, etkin kurumlar kurmak ve böylece devletin etkinli ini art rmak daha kolayd r. Tabiidir ki, etkin devlet bir sonraki ad mda ekonomik performans art rmakta ve ekonomik aktiviteler içsel olmaktad r. Sonuçta, zengin ülkeler etkin çal an ve etkin kurumlara sahiptir, fakat teori kesinlikle bundan da ibaret de ildir.

Hükümetler/devletler bir ülkenin ekonomik yap s n çok çe itli yollarla ekillendirir: Mülkiyetlerin korunmas ya da el konulmas , muhalefete izin verilmesi veya bast r lmas , hükümet çal anlar yoluyla vatanda lara etkin bir ekilde hizmet edebilme veya etmeme v.b. Belki de, etkin yönetim hakk ndaki en standart görü , özel mülkiyeti koruyan, düzenlemeleri ve vergileri en dü ük seviyede tutan, dolay s yla nispi olarak müdahaleci olmayan devlettir (Smith, 1776; Knack ve Keefer, 1995 vb).

A-Vergiler/Kay t D Ekonominin Düzeyi

Vergilerin düzeyi hakk nda çe itli farkl görü ler mevcuttur. Johnson vd (1997) yüksek oranl vergilerin etkin kurumlar ile birlikte olabilece ini göstermektedir. Az müdahaleci devlet, etkinlik kavram n n sadece bir yönüdür.

Johnson vd. (1997) ekonomik ya am n politize olmas n n sonucunda, kaynaklar n kay td ekonomiye yönelmesinin geçi sürecindeki ekonomilerin hem büyümelerinde hem de yap s nda derin etkileri oldu unu göstermektedir.

Özellikle üretimin kay td ekonomiye kaymas sonucu kamunun finansman nda güçlükler meydana gelmektedir. Kay t d ekonomi (genellikle) vergi-d kald için, kaynaklar n bu sektöre kaymas vergi taban n ve gelirlerini daraltmakta, devletin kay tl ekonomide ihtiyac bulunan kamu mallar n

(4)

N.B. Muter- R. Gökbunar/ Devletin Etkinli i le lgili Ekonomik, Politik, Kültürel Teoriler

(adalet mekanizmas , etkin vergi, düzenleme kurumlar ve nispeten daha temiz bir bürokrasi vb.) sa lamas n güçle tirmektedir. Serbest piyasay destekleyici kamu mallar n n eksikli i, kay tl ekonomiyi firmalara daha az cazip k lmakta bu da sonuçta kamunun finansman n iyice güçle tirmekte ve kay tl ekonomiden kaç h zland rmaktad r. stikrar programlar gerçekte ekonomik büyümenin ba lamas için yeterli olmamakta ve ba ar l bir geçi için öncelikle piyasalar destekleyici kurumlara gereksinim vard r.

Liberalizasyon, özelle tirme, adaletli vergiler ve dü ük seviyede düzenlemeler ile kay t d ekonomi aras nda do ru ili ki vard r. Kay tl ekonomiye sa lanan kamu mallar kay td ekonominin düzeyini dü ürmektedir.

Daha az zararl /bozucu (distortionary) vergi ve regulasyon sistemleri daha çok vergi almakta ve daha kaliteli kamu mallar sunabilmektedir. Bu sonuçlar, Do u Avrupa ve Eski Sovyetler Birli i ülkelerindeki kurumlar n olu turulmas süreçlerindeki çok ciddi farklara i aret etmektedir. Bu sonuçlar, reformlar n vergilerin toplanmas gibi hükümet faaliyetleriyle olu an çarp kl klar n kald r lmas amac na öncelikle yönelmesi ve kamu gelirlerinin etkin bir ekilde piyasalar destekleyen kamu mallar na çevrilmesi gerekti ini göstermektedir.

B-Kamu Sektörünün Verimlili i/ Bürokratik Kat l k

Önemli bir nokta da hükümetin verimlili i ya da bürokrasinin kalitesidir (Rauch 1995 vb). Rauch (1995) bu konuda, iki tip devletin varl ndan bahsetmektedir:

Birincisi, avc devletler yani, devletin her fonksiyonu özel sektörün ekonomik faaliyetlerinin üzerine onlardan alabilece i rü vet miktar n maksimize etmek için müdahale ya da düzenleme niteli i ta maktad r.

kincisi kalk nmac devletler, özel sektörle elele vererek yat r mlar n art r lmas ve özel firmalar n uluslar aras piyasalara giri ini desteklemek için elinden geleni yapmaktad rlar.

Kalk nmac devlet için gerekli (fakat yeterli de il) ko ul ise Weberyanizm olarak bilinen devlet bürokrasisinin profesyonel hale getirilmesidir. Bu yakla m, bürokratik görevlere atanman n politik atanma ile de il de s navla al nmas (yani liyakate ba l atama) ve herhangi bir devlet kurumunda olan görev süresi ile ölçülebilece i gibi kavramlar içermektedir.

Weberyan devlet bürokrasisinin ekonomik büyüme üzerinde iki tür etkisi vard r:

Birincisi, gizli vergi gibi etkileri olan rant kollama faaliyetlerinin özel yat r mlar n getirileri üzerindeki negatif etkilerini azaltmas ,

kincisi, di er kamu kurumlar ile i birli i halinde uzun dönemli bir kariyer vizyonu içinde olan bürokratlar n, devletin özel sektör faaliyetlerinin tamamlay c olan ve uzun dönemde etkileri görülen altyap yat r mlar n n daha fazla yap lmas na çal malar .

Rauch (1995), devlet bürokrasisinin profesyonelle tirilmesi, kamudaki karar verici görevlilerin görev süresini uzatarak yapt klar yat r m harcamalar n n yararlar n görebilmek için yeterince bekleme imkan

(5)

Sosyal Bilimler 1/1 (2003) s.53-70

sa lamaktad r. Bu da devletin kaynaklar n n büyük bir bölümünün uzun dönemde getirileri olan altyap yat r mlar na kaymas na olanak vermektedir.

Kamu i letmelerinin (K T) piyasa aksakl klar n n çözümü oldu unu ifade eden geleneksel yakla m baz gerçeklerle çeli mektedir. K T lerdeki a r derece verimsizli in kayna bunlar kontrol etmek isteyen politikac lar n bask lar d r.

Birçok kamu i letmesi, politikac lar n oy yar nedeniyle a r istihdama itilmektedir. gücü fazlas olan ki iler genellikle piyasadaki i lerden alabilecekleri ücretlerden daha fazla ücret alan hükümete yak n ki ilerdir. Yani, K T ler ekonomik amaçlar yan nda politik amaçlar için de kullan lmaktad r.

Rauch (1995), bu tip i letmelerin politikac lara nas l yarar sa lad klar gösteren bir model sunmaktad r.

Piyasalara devletin müdahalesi, tutarl ve verimli bir ekilde de olabilir ya da gecikmelerle, yolsuzluklarla ve di er çarp kl klarla da olabilir (Mauro, 1995 vb.) Göreceli olarak müdahaleci devletin dü ük verimlilik ile birlikte olmas muhtemeldir, çünkü yüksek düzeydeki düzenlemeler ve vergilendirme gücü bu görevlerin emanetçisi olan görevlileri yolsuzlu a ve bürokratik geciktirmelere itebilir (Shleifer ve Vishny, 1993). Fakat, müdahalecilik ile verimlilik z t kavramlar olmak zorunda de ildir. Devletin performans n ölçmek için, devlet taraf ndan sunulan hizmetlerin ve mallar n kalitesine bak labilir (e itim, bebek ölüm oranlar , okur-yazarl k ve altyap gibi). Yüksek kalitedeki hizmetler, yüksek harcamalardan daha çok, etkin i leyen devletin ölçüsüdür.

C-Kamu Transfer Harcamalar ve Kamu Sektöründe stihdam Devletin kalitesinin di er bir ölçüsü de transfer harcamalar ve kamu sektöründeki istihdamd r. Shleifer ve Vishny (1994), kamunun ekonomideki pay ve kamunun istihdam n n düzeyi gibi devletin büyüklü ünü ölçen de i kenleri kullanm t r. Bu de i kenler kamunun yarar na olmaktan çok devletin politik ve transfer karakterini ölçmektedir.

D-Yat r mlar Koruyucu Hukuki Düzenlemelerin Düzeyi

La Porta vd. (1998b) 49 ülkede yat r mc lar koruyan hukuki düzenlemelerin uygulanmas ndaki farkl klar n nas l ve ne derece oldu u ile bütün bu farkl l klar n ülkeler aras ndaki irketlerin sahipli iyle ilgili durumu aç klamakta ne kadar etkili oldu unu ampirik olarak analiz etmektedir3.

La Porta vd. (1998b) ülkeler aras ndaki kanunlarda bir çok farkl l klar n oldu unu ve bunun nispeten de dayand klar hukuk sisteminin orijininden kaynakland n göstermektedir. Sivil ticaret hukuku, genel ticaret hukukuna göre

3Genelde ekonomik faaliyetlere (geni anlamda ticaret hukukunu) konu alan hukuk sistemleri geni anlamda iki kaynaktan gelmektedir. ngiliz kaynakl genel hukuk ve Roma kanunlar na dayanan

sivil hukuk .Sivil hukuk gelene i içinde modern ticaret hukukunda Frans z, Alman ve skandinav hukuku ay r m na gidilmektedir. Bu ticari hukuk sistemleri dünyaya i gallerle, emperyalizmle, direkt al nma ya da çe itli ekillerde kopyalama ile yay lm t r.

(6)

N.B. Muter- R. Gökbunar/ Devletin Etkinli i le lgili Ekonomik, Politik, Kültürel Teoriler

yat r mc lara daha az hak sa lamaktad r. Genel hukuka sahip ülkeler yat r mc lara (hisse senedi sahipleri ya da kreditörlere) göreceli olarak en fazla ve Frans z hukuk sistemine sahip ülkeler ise en az hak/koruma sa lamaktad r.

Alman ve skandinavya hukukuna sahip ülkeler ise ikisinin aras nda bir yere sahiptir. Bu kanun maddelerinin uygulanmas nda ise bir önceki s ralamada ikincili e sahip ülkeler birinci s rada yer almaktad r. La Porta vd. (1998b) de temel amaç, yat r mc lar n korunmas ile ilgili kanunlar n ülkeler aras nda farklar aç klamak ve bu farklar n irketlerin finansmanlar nda ne tür etkileri oldu unu ara t rmakt r. Yat r mc lar n korunmas ile ilgili kanunlarda ülkeler aras nda çok ciddi farklar vard r ve özellikle bu farklar ülkelerin sahip oldu u hukuki düzenlemelerin de i ik hukuk sistemlerinden gelmesi nedeniyle olmaktad r.

Ülkenin sahip oldu u kurumlar n ve kanunlar n, ülkedeki ekonomik f rsatlar , s n rlamalar etkiledi i genel kabul görmektedir. Özellikle bu konu bir çok ülkenin demokratik kapitalizme do ru geçi sürecinde bulunmas nedeniyle daha fazla önem arz etmektedir.

Bu aç dan bak ld nda, ekonomik teorileri test etmek oldukça zordur. Bu teorilere göre, ekonomik büyümenin olmas kendi ba na etkin yönetimi getirmektedir. Bunu test etmek için ki i ba na dü en gelir düzeyi devletin etkinli inin potansiyel belirleyicisi olarak regresyonlarda kullan lmaktad r.

Fakat, yine de etkin kurumsal altyap ayn zamanda ekonomik büyümeyi art rd için ekonomik teorileri test etmek zordur.

La Porta vd (1998a), hükümet müdahalelerini, hükümetin verimlili ini, kamu mallar n n miktar n ve kalitesini, kamu sektörünün büyüklü ünü ve demokrasi düzeylerini çok çe itli fakat literatürde yayg n olarak kullan lan de i kenler ile ölçerek devletin performans n analiz etmektedir. Hükümetin performans n ölçen her bir grup içindeki de i kenler aras ndaki korelasyon genellikle yüksektir. Örne in; yüksek oranl vergilerin yönetimin kötülü ü ya da verimsizli i ile aras nda güçlü bir korelasyon yoktur. Bürokratik geciktirmeler ile yolsuzluklar aras ndaki pozitif ili ki, yüksek maa lar n yolsuzlu u ya da rü vetleri dü ürmesi yönündeki görü ü destekler nitelikte de ildir. Korelasyon sonuçlar , etkin devletlerin ortalama olarak daha az müdahaleci oldu u görü ünü desteklemektedir. Kamu mal ve hizmetlerinin kalitesi yüksek olan devletler genellikle daha etkin, dü ük memur maa lar olan ve daha az müdahaleci devletlerdir. Ayr ca, kamu transfer harcamalar n n ve istihdam n yüksek oldu u ülkeler, yolsuzluk düzeyinin dü ük, daha az bürokratik gecikmelerin oldu u, kamu mallar n n daha etkin bir biçimde sa land ve yüksek oranl vergilere sahiptirler.Yani, her ne kadar büyük devlete sahip ülkeler, daha çok vergi al rlarken di er tüm hükümet performanslar nda da daha etkin gözükmektedirler. Yani, büyük devletlere sahip ülkeler genellikle yüksek kaliteli etkin devletlerdir. Demokrasi ile politik haklar aras nda beklenildi i gibi yüksek korelasyon vard r ve demokratik devletler daha büyük, daha etkin, daha az müdahaleci ve daha kaliteli kamu mallar sunmaktad rlar.

(7)

Sosyal Bilimler 1/1 (2003) s.53-70

III-POL T K TEOR LER

Politik teoriler (Marx 1872, North 1990, Olson 1993), ekonomik teorilerden farkl olarak, verimlilikden çok, tekrar da t m ya da da l m üzerinde yo unla lmaktad r. Bu toriye göre uygulanan politikalar ve mevcut kurumlar , iktidara sahip olanlar n bu iktidar devam ettirebilmek için kaynaklar kendilerine transfer etme e ilimleri belirlemektedir. Marks a göre, iktidar sahiplerinin ç karlar s n f kavram yla tan mlanmaktad r. Fakat, modern teorilere göre gelirin tekrar da l m n uygulayanlar otokrat, özerk bürokrasiler, organize olmu din, etnik gruplar veya belirli bir (Asillik, devlet te ebbüsleri veya emekliler gibi) organize olmu ekonomik ç kar gruplar da söz konusu olabilir. Politik teorilere göre, hükümet politikalar , planlamalar ve uygulamalar maliyetli oldu u için de il de bunlar yapanlar böyle istedikleri için verimsizdir. Bu teorilerde ortak olan, e er toplumda bir grup gerekti i kadar güçlü hale gelirse, yapt /uygulad politikalar sosyal ç karlar yerine kendi ç karlar na hizmet etmektedir. Yani, kurumsal yap ve uygulanan politikalar verimlilik esas na göre de il, devleti yönetenlerin rant kollama ve sa lama çabalar n n bir ürünüdür.

Yani, devletler farkl amaçlar olan çok say da zay f grup taraf ndan yönetildi i zaman de il de göreceli bir kaç güçlü grup taraf ndan kontrol edildi i zaman daha çok tekrar gelir da t m na/transfer yapma yoluna gitmektedir (ayr ca, bkz, Tornell ve Lane 1999).

Birçok ara t rma sonuçlar na göre, devletin etkinli inin derecesi ile ki i ba na dü en milli gelir aras nda pozitif ili ki bulunmaktad r. Etnik çe itlili in çok oldu u ülkeler, daha müdahaleci (Daha kötü mülkiyet haklar ve düzenlemeler), dü ük hükümet etkinli i olan (Yüksek yolsuzluklar, bürokratik gecikmeler, vergi kanunlar na daha fazla muhalefet), daha küçük (Transferler, tüketim ve istihdam aç s ndan), fakat daha çok K T i olan ve son olarak politik haklar n s n rl oldu u ülkelerdir. Bu sonuçlar, genellikle etnik çe itlili in hükümetin etkinli i üzerindeki negatif etkilerinin oldu u ve bu durumun etnik gruplar ve tabii ki politik, sosyal ç kar gruplar n n kaynaklar n bölü ümü için yapt klar iktidar sava n n bir göstergesidir. Fakat, e er ülkelerin yoksulluk düzeyi (Ki i ba na milli gelir ve co rafi konum ile) kontrol edilirse bu güçlü ili ki kaybolmaktad r. Yani, etnik çe itlili in oldu u ülkeler özellikle verimsiz ülkeler de ildirler.

Bir ekonominin yap lan yat r mlardan ve uzun dönemli antla malardan do abilecek potansiyel yararlara sahip olabilmesi devletin, sürekli olarak ki ilerin antla malardan ve mülkiyet haklar ndan do abilecek haklar n ihlal etmemesiyle mümkündür (bkz, Olson (1993). Ki ilerin haklar n n korunmas ve ayn zamanda ekonomik büyüme içinde gerekli olan ko ullar sürdürülebilir bir demokrasi için de ayn d r. Yani, e er ki iler, iktidar sahiplerinin muhalifleri de dahil olmak üzere, konu ma özgürlü ünden, mülkiyetle ilgili haklar ndan yoksun ise ya da hukukun kurallar iktidar sahipleri için i lemiyorsa demokrasinin gelece i tehlikededir. Böylece, ayn hukuk düzeni, ba ms z yarg organ , hukuka ve ki ilerin haklar na sayg hem sürdürülebilir bir demokrasi hem de antla malardan ve mülkiyet haklar ndan do an haklar n korunmas için gereklidir.

Otokratik yönetimlerde kamu huzuru, di er kamu mallar n n sa lanmas ve ayn

(8)

N.B. Muter- R. Gökbunar/ Devletin Etkinli i le lgili Ekonomik, Politik, Kültürel Teoriler

ekilde sosyal geli menin olmas iktidar sahiplerinin ç karlar gerektirdi i için olmaktad r.

Baz çal malar, toplumdaki politik ayr malar (sosyal, etnik s n flar ve di er ç kar gruplar gibi) devletin performans için tehlikelidir/zararl d r mant na dayanmaktad r. Easterly ve Levine 1997 ve Alesina vd. 1999, etnik çe itlilik gibi de i kenleri kullanm lar ve etnik çe itlili in, ülkedeki gelirin yeniden da t lmas /transferi ile ilgili e ilimi aç klayan önemli bir de i ken oldu unu göstermi lerdir. Baz çal malar (La Porta vd. 1998 a,b), ülkelerdeki hukuk sistemleri üzerinde yo unla m lard r. Bu de i keni mülk sahiplerinin devlet kar s ndaki nispi gücünün bir ölçüsü oldu unu ifade etmi lerdir.

Özellikle, ngiltere de (Common Law) kanunlar, devletin özel mülkiyet üzerinde düzenlemeler yapmas ve el koymas ihtimaline kar l k olarak olu turmu tur.

Sivil hukuk ise ba ms z iktidar sahiplerince devlet kurumunun olu turulmas ve ekonomik ya am n kontrol edilmesi için bir araç olarak kullan lmaktad r. Son olarak, sosyalist kanunlar devletin ekonomik ya am n nihai olarak kontrol etmesini ifade etmektedir.

Politik teorileri test etmek için iki yol/ölçü kullan lmaktad r:

A-Gelir Da l m Temelinde Etnik Çe itlilik

Devletin geni ekilde gelir da l m , temelinde etnik çe itlilik vard r (Mauro 1995; Easterly ve Levine 1997; Alesina vd. 1999). Etnik çe itlili in yüksek oldu u ülkelerde, iktidara gelen gruplar n, hükümet politikalar n di er gruplar n cezaland r lmas , muhalefet haklar n n s n rland r lmas , kamu mal ve hizmetlerinden di er gruplar n yararlanmalar n engellemek için tasarlamalar yayg nd r. Alesina vd. (1999), kamu mallar n n niteli i ve miktar üzerindeki anla mazl klar nedeniyle heterojen toplumlar, bu mallardan daha az talep etmektedirler, fakat daha dü manca yollarla veya mekanizmalarla devletin etkinli ini zedelemektedirler. Politik teorilere göre, etnik çe itlilik artt kça devlet daha fazla müdahaleci ve daha az etkin olmakta, kamu mallar n n kalitesi, devletin büyüklü ü ve politik özgürlükler azalmaktad r.

B-Hukuk Sistemlerinin Ç k Orijini

Her ülkenin hukuk sisteminin ç k noktas , politik teorileri test etmede kullan lan di er bir ölçüdür. Bu analizde, her ulusun ticaret hukuku kurallar , ngiliz hukuku, Frans z sivil hukuku, Alman sivil hukuku, skandinavya hukuku ve Sosyalist hukuk eklinde gruplara ayr lm t r. Bu düzenlemeler ngiltere, Fransa, Almanya, skandinavya ve Sovyetler Birli i nde olu turulmu , fakat daha sonralar i galler, kolonile me, kopyalama ve gönüllü uygulama gibi yollarla dünyaya yay lm t r. La Porta vd. (1998a) da aç kland gibi sosyalist hukuk, ngiliz hukuku, Frans z ve Alman medeni hukuklar aras nda göreceli olarak ciddi ayr l klar vard r, fakat Fransa, Almanya, skandinavya gruplar aras ndaki fark daha azd r.

Sosyalist hukuk, devletin iktidar n devam ettirmek ve kaynaklar n etkin kullan lmas için, vatanda lar n n özgürlüklerini, ekonomik ç karlar n dikkate almadan gerekli kurumlar olu turmak niyetinin aç k bir belgesidir. Sosyalist

(9)

Sosyal Bilimler 1/1 (2003) s.53-70

hukukda amaç, özel mülkiyetin ya da özgürlüklerin korunmas de il, Komünist Parti nin iktidar n n devam d r. Frans z ve Alman sivil hukuku özellikle 19.

yüzy ldan beri, devletin gücünü/iktidar n geni letmesi için kulland bir araçt r, fakat sosyalist hukukla kar la t r lmayacak oranda s n rl d r. Dünyada yayg n olarak kullan lan bu kurallar bütününün 19. yüzy ldaki iki tane devlet kurucusu olan Napolyon ve Bismark taraf ndan yap lm olmas hiç de sürpriz de ildir.

ngiliz genel hukuku ise, 17. yüzy ldan ba layarak Krall a ra men Meclis ve aristokratlar taraf ndan her eyiyle farkl olarak olu turulmu ve dolay s yla iktidar n gücünün s n rland r lma niyetini göstermektedir.

Dolay s yla, bu kurallar ortaya koyan yarg çlar ki ilerin özel hak ve mülkiyetlerinin korunmas üzerinde yo unla m lard r. Ayr ca, hükümetin s n rland r lmas ve ki ilerin devlete kar korunmas daha a rl kl d r.

ngiliz ticaret hukukunun hakim oldu u ülkelere nazaran, ki i ba na dü en milli gelir, co rafi konum ve etnik çe itlilik kontrol edildi inde bile, sosyalist orijinli hukuka sahip ülkeler çok daha fazla müdahaleci (Kötü mülkiyet haklar , ileri derecede müdahalecilik ve yüksek vergiler), daha az etkin (Bürokratik gecikmeler fakat yolsuzluklar bu listeye dahil de il), daha yüksek hükümet transferleri ve daha az demokrasiye sahip ülkelerdir. ngiliz ticaret hukukunun oldu u ülkelere nazaran, Frans z orijinli hukuka sahip ülkeler çok daha fazla müdahaleci ve daha az etkin ülkelerdir. Yani, (Türkiye nin de içinde bulundu u bu tip ülkelerde), politik teorilere göre, Frans z hukuk sisteminin dizayn nda bulunan devletin in as ve güçlülü ü, niyeti ve arzusu y llar sonra müdahaleci, etkin olmayan, daha az demokratik ve aç kça kalitesiz temel kamu mallar ve hizmetleri olarak devletin yap s na yans m t r. Fakat, Alman hukuku orijinli ülkeler, daha çok ngiliz hukuku orijinli ülkelere benzemektedir. Politik miras n hükümetlerin etkinlik düzeyi için etkili oldu u gerçe i, özellikle etnik çe itlili in önemi üzerindeki kan tlar ile birlikte kurumlar n olu umunun politik teori ile aç klanmas n desteklemektedir.

La Porta vd. (1998a) say lan hukuk sistemlerini hükümetlerin politik yap lar n n en basit ölçüsü olarak kullanmaktad r. Aç kças , sosyalist hukuka sahip ülke hükümetleri en fazla müdahalecidir ve sonra s ras yla müdahalecilikte Frans z, Alman sivil hukuku, son olarak ngiliz hukuk sistemine sahip ülkeler gelmektedir. Ayr ca, devletin etkinli inin en dü ük oldu u sosyalist hukuka sahip ülkelerde devletin çok güçlü olu u bürokratlar yolsuzlu a itebilmektedir. ngiliz, skandinavya ve Alman hukuk sistemlerine sahip ülkelerde devletin etkinli inin yüksek olmas beklenmektedir, çünkü her ne kadar hukuk kurallar müdahaleci bir yap da ise de bu ülkeler geçmi ten kalan bir bürokratik yap yerine profesyonel bir bürokratik yap kurmay ba arm lard r. Fakat, Frans z hukuk sisteminde hükümetin verimlili i ön planda de ildir, çünkü bürokrasi çok güçlüdür ve genellikle s n rland r lmam t r.

IV-KÜLTÜREL TEOR LER

Kültürel teorilere göre, devlet ve kolektif çabay (Collective Action) ekillendiren, toplumlar n sahip oldu u inan lar ve dü ünceleridir. Baz

(10)

N.B. Muter- R. Gökbunar/ Devletin Etkinli i le lgili Ekonomik, Politik, Kültürel Teoriler

toplumlar öylesine ho görüsüz ve güvenilmez ki devletleri esas olarak i leyememektedir. Baz inan lar (Ölümden sonra ceza veya ödüllendirilme gibi) ölçülemez, baz lar hem yanl hem de bilinen (Irkç l k, antisemitik inan lar) ve baz lar kendili inden olu maktad r (E er kom u kollektif bir çabay desteklemiyorsa di erinin de desteklememesi gibi). E er bunlar çok yayg n hale gelmi se Kültür olarak adland r l r. Bu teorilere göre, yabanc lara olan güven kolektif çabay olu turmaktad r ki bu da kamu mallar n n sunulmas nda temel bir özelliktir. Knack ve Keefer (1997) ve La Porta vd. (1997) yabanc lara olan güvenin düzeyi ile devletin etkinli i aras nda birçok ülke için do ru oldu unu ampirik olarak göstermektedir. Bu durumun, Protestan ve Katolik mezheplerinin yayg n oldu u ülkelerin ekonomik kalk nma farklar n aç klamakta yeterli oldu u ifade edilmekte; 13. yüzy ldan sonra, refah ve liberalizasyonun alt n ça n n ard ndan Müslüman ülkelerinin a a lara dü mesinin nedeni olarak da politik ve dini kontrol yollar olarak yeniden ke fedilen ya da ortaya ç kar lan

Ho görüsüzlük oldu u gösterilmektedir4.

Kültürel teorileri test etmek için, literatüre uygun olarak, hükümeti ekillendiren baz araçlar olarak ülkelerin dini özellikleri, çal ma ahlak , ho görü, güven ve toplumun di er özeliklerini kullan lmaktad r. Bu teorilere göre, baz din veya mezhepler, kalk nman n önünde engel olarak görülmekte, en az ndan ekonomik büyüme ortam n olu turdu u iddia edilmektedir. Ki i ba na dü en milli gelir ile devletin etkinli i aras nda güçlü, pozitif ili ki oldu unu göstermekte ve devletin etkinli i daha çok politik ve kültürel faktörler taraf ndan aç klanmaktad r. Ayr ca, etnik çe itlilik ve daha farkl müdahalelerin oldu u hukuk sistemleri (Örne in; Sosyalist ve Frans z sivil hukuku) daha kötü devlet performans n göstermektedir. Bu durum, Katolik ve Müslümanlar n çok oldu u ülkelerde de ayn d r.

A-Sosyal Güven ve Sosyal Sermaye

La Porta vd. (1997) de Güven ve Sosyal Sermaye nin kurumlar n performans n belirledi ini savunmaktad rlar. Buna göre güven ve sosyal sermaye, bir toplumdaki ki ilerin sosyal olarak etkin sonuçlar n al nmas ve i birli i eksikli inden do abilecek verimsiz tuzaklardan (Prisoner s dilemma gibi) korunmas için i birli i yapma e ilimi olarak tan mlanmaktad r. Toplumu olu turan ki iler aras ndaki yüksek güven e ilimi daha çok i birli i sonucunu getirmektedir. Birbirleriyle çok az kar la an ki iler ya da yabanc lar aras ndaki i birli inin temelinde kar l kl güven yatmaktad r. Yani, güven en çok büyük irketler, üniversiteler ve devlet gibi büyük organizasyonlarda daha çok gereklidir, bu gruplar n üyeleri çok az kar la t klar ndan i birli i yapmalar için güven kurumu esast r. Örne in, devlet yönetiminde bürokratlar, çok az s kl kla i yapt klar di er bürokratlarla ya da ço u zaman hiç görmedikleri özel ki ilerle kamu mallar n n üretiminde i birli i yapmak zorundad rlar. Bunun için

4 Bu konuda daha ayr nt l literatür için sosyal kavgalar önleyici kurumlar ile ilgili bölüme

(11)

Sosyal Bilimler 1/1 (2003) s.53-70

de ki ilerin birbirlerine önemli derecede güven duymas esast r. Güven kurumunun büyük organizasyonlar n özellikle devletin performans üzerindeki pozitif etkisini göstermek için çe itli de i kenler kullan lm t r: Devletin etkinli i, sivil toplum örgütlerine kat l m, ekonomideki büyük irketlerin pay ve toplumun baz performans göstergeleri gibi.

B-Dini Özellikler

La Porta vd. (1998a) dünyada en yayg n olan Müslüman, Katolik ve Protestan nüfusun yo un oldu u ülkeler üzerinde yo unla maktad r. Protestanl k ile kar la t r ld nda di er iki dinin yayg n oldu u ülkelerin hükümetleri daha çok müdahalecidir. Çünkü bu dinler, insanlara neyi nas l yapmas gerekti ini daha fazla söylemekte ve varolan devleti destekler mahiyettedirler. Dolay s yla, Müslüman ve Katolik ülkeler daha az verimli olacaklard r, çünkü; K smen güçlü devletlerin sonucu, k smen özellikle Katolik ülkelerdeki bürokrasiler dini hiyerar iden geldi i için devlete daha az ba ml olmaktad r. Ayr ca bu teoriler, Müslüman ve Katolik ülkelerde daha kötü kamu hizmetlerinin olaca n , çünkü;

Din bu hizmetleri sa lamakta devletle rekabet etti i için devletin bu hizmetleri sa lama yetene ini azaltmaktad r. Ayr ca, bu teorilere göre devlet taraf ndan desteklenen ho görüsüzlü ün Müslüman ve Katolik ülkelerde daha az sivil özgürlüklere yol açabilece i ileri sürülmektedir.

Dine ait de i kenler ile devletin etkinli i aras ndaki ili ki güçlü gözükmemektedir. Hem Katolik hem de Müslüman nüfusa sahip ülkelerde genellikle daha az etkin devletler vard r. Fakat ki i ba na dü en milli gelir ve co rafi konum kontrol edildi inde bu ili ki anlams z olmaktad r. imdiye kadar sunulan de erlendirmeler, Katolik ve Müslüman ülkelerdeki dü ük etkinli in nedeninin bu ülkelerin sorunlu politik tarihleri mi yoksa kültürleri mi oldu u sorusuna aç kl k getirmemektedir. Bu noktada çe itli argümanlar sunulabilir.

Örne in, kültürel teorilere göre, belki de politik yollar n devletin etkinli ini belirledi i söylenebilir. Dinle ilgili de i kenlerin politik tan mlamalar üzerinde durmak daha yerinde olacakt r. Yani, bu ülkelerde dinin politik ç karlar amac yla kullan lm olmas , uygulanan politikalar ekonomik etkinli e zarar verici bir çevrenin olu mas na yöneltmi olabilir. Bu politikalar n ho görüsüzlü ü ve güvensizli i körükleyerek çal mas mümkündür, fakat devletin performans n etkileyen miras n ço unlukla politik oldu u gözükmektedir. Fakat, üç grup de i ken için de (etnik çe itlilik, din ve hukuka dair de i kenler), etnik çe itlilik genellikle devletin etkinli ini belirleyen önemli de i ken olarak kar m za ç kmaktad r. Ayr ca, devletçi hukuk sistemleri (Frans z ve Sosyalist) hükümetin etkinli ini dinle ilgili de i kenlere nazaran daha çok etkilemekte, bu sonuçlar, politik teorileri destekler mahiyettedir.

Zengin ülkeler yoksullara göre, homojen toplumlar heterojen toplumlara göre, ngiliz hukuku orijinli ülkeler Frans z ve Sosyalist orijinli olanlara göre, Protestan nüfusa sahip ülkeler Katolik ve Müslüman nüfusa sahip ülkelere göre daha etkin devlete sahiptirler. Sonuçlar, tarihi olaylar, etnik çe itlilik, hukuk sistemleri ve din gibi faktörlerin devletin etkinli ini etkiledi ini

(12)

N.B. Muter- R. Gökbunar/ Devletin Etkinli i le lgili Ekonomik, Politik, Kültürel Teoriler

aç kça göstermektedir. Tabii ki devletin etkinli i, ekonomik kalk nm l k düzeyi ile de ili kilidir, fakat ayn zamanda her bir ülkenin tarihindeki sistematik farklar taraf ndan da büyük ölçüde etkilendi ini göstermektedir. Ayr ca, politik miras n, geçmi in aç kças en önemli de i ken oldu u görülmektedir. Son olarak, etkin devletler daha büyük ve daha fazla vergi toplayan ülkelerdir. La Porta vd (1998a, 33) Etkin devletlerin küçük devletler oldu u tezinin bu çal mada sunulan sonuçlar ile taban tabana çeli ti ini göstermektedir. Gerçekte, etkin olmayan hükümetler genellikle daha az vergi toplayan, fakat buna kar n etkin devletler çok daha büyük olmak e ilimindedir. Bu görü Johnson vd. (1997) de sunulan kan tlar ile paralellik arz etmektedir.

C-Etnik Çe itlilik

Baz çal malar (Easterly ve Levine 1997; Kuijs 2000; Alesina ve Spoloare, 1997; Sachs ve Warner 1997) ülkeler aras ndaki ülke içi etnik çe itlilik farklar n n, ülkeler aras ndaki ekonomik büyümeyle ilgili devlet politikalar n n, sosyopolitik istikrar ve di er ekonomik faktörlerdeki farklar n önemli bir bölümünü aç klay p aç klayamad n , yani, etnik çe itlili in ekonomik büyümeyi nas l etkiledi ini ara t rmaktad r. Easterly ve Levine (1997) etnik çe itlilik, sosyal ve politik ay r mlar n etkin politikalar üretilmesini engelledi ini göstermektedir. Sosyal ve politik olarak kutupla m toplumlar, farkl gruplar taraf ndan rant kollama faaliyetlerinin çok olma olas l nedeniyle yüksek ve etkin politikalar, e itim, altyap gibi çe itli kamu mallar n üretimi üzerinde anla makta zorluk çekmektedirler (Ayr ca, bkz, Alesina ve Tabellini 1988;

Alesina ve Drazen 1991; Shleifer ve Vishny (1993); Alesina ve Rodrik (1994);

Alesina ve Spoloare 1997 vb.). Etnik çe itlilik ekonomik kalk nmay engellemekte, optimal olmayan politikalar n seçilmesine neden olmaktad r.

Easterly ve Levine (1997), finansal derinlik/güçlülük, karaborsa primleri, mali aç klar, e itim, altyap gibi büyümeyi güçlü bir ekilde etkileyen bir çok politika de i keninin etnik çe itlilik ile ba lant l oldu unu göstermektedir.

Kuijs (2000), etnik çe itlili in kamu harcamalar n n kalitesi ya da teknik etkinli i üzerindeki etkisine dikkat çekmektedir. Heterojen toplumlarda homojen toplumlardan farkl olarak, kamu sa l ve e itim ile ilgili alanlarda çal an kamu görevlileri hizmet sunulan tipik/ortalama vatanda ile kendini daha az tan mlamaktad r. Ayr ca kamu çal anlar , kamu sisteminin resmi/formel amaçlar ile de kendilerini daha az tan mlayabilirler. Dolay s yla, kamu sa l ve e itim ile ilgili alanlarda daha fazla rant kollama ve adam kay rma davran lar görülebilir. Bu davran lar, çal anlar esas görevleri olan kamu hizmeti ve mallar n sa lamaktan al koyabilir. Sonuç olarak, kamu harcamalar heterojen toplumlarda daha az verimli olabilir.

Kuijs (2000), ülkelerin kalk nma düzeyi, kamu harcamalar ve yolsuzluklar kontrol edildi inde, etnik çe itlili in zay f/kötü sa l k ve e itim göstergeleri (bebek ölüm oranlar , beklenen ya am süresi, okur-yazarl k, gibi) ile ba lant l oldu unu göstermektedir. Yani, etnik çe itlilik, kamu harcamalar n n kalitesini dü ürmektedir. Dolay s yla, hükümetin sa l k ve e itim harcamalar n n

(13)

Sosyal Bilimler 1/1 (2003) s.53-70

sosyal göstergelere olabilecek beklenen etkileri ekonominin kalk nma düzeyi veya etnik çe itlilik ile kar la t r ld nda ya çok zay f ya da önemli de ildir.

Alesina vd. (1999) da, kamu mallar n n (E itim, yollar ve kanalizasyon vb) niteli i ve miktar üzerindeki anla mazl klar nedeniyle etnik olarak heterojen toplumlar n bu mallardan daha az talep ettiklerini, fakat di er bir çok ve daha dü manca yollarla veya mekanizmalarla devletin etkinli ini zedelediklerini ileri sürmektedir. Etnik tabanl ç kar gruplar n n temsilcileri kamu mallar n n sadece kendi gruplar na olan yarar n dikkate almakta ve di er gruplara olan yarar n ise gözard etmektedir. Bu iki nedenden kaynaklanabilir:

Birincisi, çe itli etnik gruplar n vergi gelirleri ile ne tip kamu mallar n n üretilmesi gerekti i hakk nda de i ik tercihleri olabilir.

kincisi, bir kamu mal için bir grubun yarar ya da ç kar e er di er bir grup bundan yararlan yorsa azalabilir.

D-Politik stikrars zl k

Politik istikrars zl k, rant kollama faaliyetleri ve kalitesiz kamu mallar bir ülkenin en temel karakteristi i olan etnik çe itlili i göstermektedir. Afrika ülkelerinde görülen trajik ekonomik büyümede, dü ük ekonomik büyüme ve ülkenin kötü karakteristikleri aras ndaki ili ki olmas yan nda ülkelerin bu kötü özelliklerinin de iyice anla lmas gerekir. Yüksek etnik çe itlilik, dü ük okulla ma oran , geli memi mali sistemler, müdahalenin yüksek oldu u döviz piyasas , yetersiz altyap gibi özelliklerle ili kilidir. Easterly ve Levine (1997), hem Afrika ülkeleri hem de di er dünya ülkeleri için, ç kar gruplar n n kutupla mas n n rant kollama faaliyetlerini art rd , kamu mallar üzerindeki konsensüsü azalt ve uzun dönemli büyüme trajedileri olu turdu una dair teorileri destekler mahiyette sonuçlar bulmu tur. Sachs ve Warner (1997) da Easterly ve Levine (1997)'e benzer sonuçlara ula m t r.

Kamu mallar n n sa lanmas n n de erinin az olmas n n do al bir sonucu olarak politik aktörler, kamu kaynaklar n özel ç karlar için yönlendirebilirler.

Belirli bir gruptan toplanan vergilerin di er baz etnik gruplara kamu mal sa lamak için kullan ld zaman seçmenler daha az kamu mal için oy kullanmaktad rlar. Örne in, ABD de de etnik farkl l n çok oldu u idari bölgelerde daha çok harcama yap lmakta ve daha çok borç al nmakta, fakat bu arada harcamalar n daha az miktar e itim ve yollar gibi kamu mallar na gitmektedir. Bu sonuçlar, etnik aç dan heterojen ya da kutupla man n çok oldu u ülkelerde kamu mallar n n daha az üretilece i ve adam kay rman n ya da grubuna ç kar sa lamak gibi rant kollama faaliyetlerinin artaca , mali disiplinin (bütçe aç klar ve d borçlar) bozulaca yönündeki politik teorileri desteklemektedir.

Ç kar gruplar kavgalar n ate leyen tercihlerdeki kutupla ma ya da farkl l k yaln zca etnik köken ya da rkla ilgili de ildir. Genelde kamu politikalar n n seçimi ve özelde kamu mallar n n sa lanmas her geçen gün s n fsal çizgiler çerçevesinde de il de daha çok etnik gruplar paralelinde olmaktad r. Ç kar gruplar politikalar grup tabanl harcama ve adam kay rma gibi yönlere gidi i h zland rmaktad r. Türkiye aç s ndan ise, belki de bu i ler

(14)

N.B. Muter- R. Gökbunar/ Devletin Etkinli i le lgili Ekonomik, Politik, Kültürel Teoriler

daha çok ç kar gruplar kapsam nda oldu u dü ünülebilir (Bu konuda geni bilgi için bkz, Weingast vd. 1981).

E-Sosyal Altyap

Di er baz çal malar ise, devletin etkinli i sosyal altyap (ki ilerin yeteneklerini kazand klar , firmalar n sermaye birikimi ve üretim yapt ekonomik ortam ya da ko ullar belirleyen kurumlar ve hükümet politikalar n n toplam olarak) kavram ile aç klamaktad r. Ülkeler aras nda, i çi ba na dü en üretim aç s ndan bak ld nda çok büyük farkl l klar vard r. Birle ik üretim fonksiyonunu kullan larak bu farkl l klara çe itli aç klamalar getirilmeye çal lm t r (bkz. Mankiw vd. 1992). Çal malar, ülkeler aras ndaki farkl l klara, fiziksel be eri sermaye birikimindeki ve verimlilikteki farkl l klara dayanmaktad r. Hall ve Jones (1999), bu farkl l klar n önemli oldu unu belirtmekle beraber daha çok verimlilik (Solow Artan ) üzerinde yo unla m t r.

Özellikle, geli mekte olan ülkeler için, verimlilikteki farkl l klar, ülkeler aras ndaki üretim farklar n aç klayan en önemli unsurdur. Çal mada test edilen temel hipotez ise fiziksel ve be eri sermaye birikimindeki, verimlilikteki farkl l klar n ve dolay s yla i çi ba na dü en üretim miktar n n gerçekte ülkeler aras ndaki sosyal altyap farkl l klar taraf ndan aç kland öne sürmektedir.

Hall ve Jones (1999) da sosyal altyap y iki indeksin lineer ortalamas n alarak elde etmi tir: Birincisi, Knack ve Keefer (1995) de kullan lan de i kenlerin e it a rl kl ortalamalar d r. kincisi ise, Sachs ve Warner (1995) aç kl k indeksidir.

E er sosyal altyap , yüksek üretim için uygun bir ortam sunuyorsa, olu turulan ortam verimli faaliyetleri art rmakta, sermaye birikimini, yetenek kazanmay , yeni bulu lar ve teknoloji transferini te vik etmektedir.

Yani, yolsuzlu a bula m devlet memurlar , d ticarette ç kar lan çok ciddi zorluklar, antla malar n uygulanmas ndaki aksakl klar ve devletin, üretim a amalar na müdahaleleri olan ülkelerin, sanayile mi ülkelerin düzeyine yak n, üretim seviyesine gelebilmelerini olanaks z k lmaktad r. Verimsiz faaliyetlerin, sosyal kontrolünden elde edilen çe itli yararlar mevcuttur:

Birincisi, toplum üretti i ürünlerin tüm yarar n elde edebilir, çünkü verimsiz faaliyetler vergi gibi çal maktad r.

kincisi, e er bu kontroller etkin ise ekonomik birimler verimsiz i lere yat r m yapmak zorunda kalmayacak ve kaynak etkinli i sa lanacakt r.

Verimsiz faaliyetlerin önlenmesi, gerekli olan sosyal altyap için temel bir unsurdur. Bu noktada devletin iki rolü vard r:

(i)Bunlar n önlenmesi en etkin ekilde yap l rsa mümkündür, dolay s yla devlet bunu yapmaya aday en do al araçt r.

(ii)Yasama, yürütme ve yarg güçleri devleti en etkin güç k lmaktad r.

Devlet hem ki ileri hem de kendini bu faaliyetlerden uzak tutmal d r.

Verimsiz faaliyetler her çe it ülkede genellikle rant kollama faaliyetleri eklinde yayg nd r (bkz, Krueger 1974).

(15)

Sosyal Bilimler 1/1 (2003) s.53-70

Potansiyel olarak verimli ekonomik birimler enerjilerini devleti etkilemede kullanmaktad rlar. Yüksek düzeylerde, kendilerine ya da mü terilerine ç kar sa lamak için mecliste ve di er kurumlarda lobi/kulis yapmaktad rlar. Alt seviyelerde ise zamanlar n ve kaynaklar n devlette istihdam için harcamakta, mülkiyet haklar n n tan m ndaki esnekliklerden yararlanarak bundan ç kar sa lamaya çal maktad rlar. Dolay s yla, etkin devletler bu faaliyetlere bir s n r koymal d rlar.

Ekonomik birimlerin üretimlerini di er verimli olmayan faaliyetlerden koruyan sosyal kurumlar, sosyal altyap n n en temel bölümüdür. Örne in, h rs zl k, gasp, rant kollama ve mafya korumas gibi faaliyetler ki ilerin seçebilece i verimsiz faaliyetlerdendir. Fakat, devlet her ne kadar potansiyel olarak verimsiz faaliyetlere kar olan sosyal altyap y olu turan ve sa layan en etkin kurum olsa da ayn zamanda devlet tüm dünyada verimsiz faaliyetlerin kayna da olabilmektedir.

Hall ve Jones (1999), 127 ülke için, i çi ba na üretim ile çe itli sosyal altyap ölçüleri aras nda çok güçlü ve yak n bir ili ki bulmu tur. Verimsiz de il de verimli faaliyetleri te vik eden ve destekleyen politikalar sürekli uygulayan ülkeler çok daha fazla üretmektedirler. Bat Avrupa taraf ndan geçmi yüzy llarda en fazla etkilenen ülkeler daha sa lam ve geli meye uygun sosyal altyap kurmu lard r. Yani, iyi bir sosyal altyap ya sahip ülkeler hem daha çok fiziksel sermaye ve be eri sermayeye sahip hem de daha verimlidirler. En önemlisi, sosyal altyap yüksek i çi ba na üretimi te vik edici çok güçlü bir nedendir.

V-SONUÇ

Küresel geli meler sonucunda devletin ekonomideki i levinin azalaca hatta ulusal ölçekteki devletin yerel ve küresel sorunlar n çözümünde etkisiz kald /kalaca dü üncesinden hareketle, ekonomide devlet müdahalesinin azalt lmas , ticaretin ve sermayenin serbestle tirilmesi için uluslar aras kurulu lar, Çok Tarafl Yat r m Anla mas (MAI), Uluslararas Tahkim gibi hukuksal normlar önermektedirler. Fakat, özellikle geli mi ülkelerin, özel sektörlerine kamu politikalar yla sa lad klar avantajlardan ve hatta korumac l ktan vazgeçmedikleri de görülmektedir.

Günümüzde devletin rolü 19. ve 20. yüzy la göre çok daha önemli bir hal alm t r. Devletin, ulusal savunma/altyap yat r mlar n n yap lmas , ihracat n/KOB lerin/ AR-GE faaliyetlerinin desteklenmesi, piyasalar n düzenlenmesi/denetlenmesi, dünya ekonomisinin içine girdi i amans z rekabette ulusal ekonomisini ve vatanda lar n korumas ça m z n yeni bir olgusudur.

Özellikle bilgi ekonomisinin büyüme, verimlilik ve sonuçta rekabet gücü gibi getirileri otomatik ve kendili inden ortaya ç kmad için özellikle aktif kamu müdahalesine gereksinim bulunmaktad r. Devlet, uzun dönemli büyüme sürecini, ekonominin bilgi temelini geli tirerek (Ara t rma, e itim ve beceri geli tirme gibi) ve teknolojik yenilik geli tirme sürecine katk da bulunarak büyük ölçüde etkileyebilmektedir. Devlet art k ekonomide üretici olarak de il, fakat

(16)

N.B. Muter- R. Gökbunar/ Devletin Etkinli i le lgili Ekonomik, Politik, Kültürel Teoriler

müdahaleci ve düzenleyici olarak bulunmal d r. Ülkelerin daha çok piyasa ekonomisine yönelmeleri, i letmecilikten ve üretimden giderek vazgeçmeleri devletin, daha küçük, daha etkisiz bir varl k durumuna gelmesi sonucuna yol açmamaktad r. Tam tersine bu durum, devlet olman n gerektirdi i sosyal adaleti, e itim/adalet/sa l k/milli savunma hizmetlerini daha etkin yerine getirebilmesi için devletin ekonomiden daha çok pay almas ve ald bu pay (geli mi ülkelerindeki kamu harcamalar n GSMH ya oran 1960 l y llarda ortalama %25- 30, 1990 l y llarda % 45-55), sözkonusu alanlarda toplumun ortak yarar için da tmas n gerektirmektedir. Ancak, kamunun milli gelir içindeki pay artarken kamunun etkinli inin de artmas gerekir zira aksi halde toplumsal refah n art ndan sözedilemez.

Ülkeler aras ndaki farkl l klar göz önüne al nd nda, tek bir etkin devlet tipi olmas gerekti ini ya da olabilece ini dü ünmek imkans zd r. Bu durum, kültür, örf ve adet gibi ulusal özelliklerin hem sosyal hem de yönetim örgütlenmesi üzerinde ciddi anlamda etki yapt Türkiye gibi ülkelerde önemlidir. Etkin devletin in aas na yönelik yap sal reformlarda, ülkemizin iç dinamikleri bir anda göz ard edilmemeli, fakat tasarlanan ve uygulanan reform paketleri bu de erler çerçevesinde de erlendirilmelidir. Ülkenin kendi iç dinamiklerini dikkate almayan reform çabalar ba ar s zl a mahkumdur.

Di er ülkelerin deneyimleri ve çabalar tabii ki yararl d r, fakat ülkenin co rafi, tarihi, politik ve ekonomik ko ullar daha belirleyici olmaktad r. Yoksa, d ar dan direk kopyalama yoluyla al nan tüm reform çabalar n n sonucu hep ayn olacakt r.

KAYNAKÇA:

ACEMOGLU, Daron, Simon Johnson, James A. Robinson. (2000). The Colonial Origins of Comparative Development: An Empirical Investigation , NBER Working Paper Series, No: 7771.

ALESINA, A., Reza Baqir, William Easterly. (1999). "Public Goods and Ethnic Divisions", Quarterly Journal of Economics, 1243 1284.

ALESINA, Alberto, Allan Drazen. (1991). "Why Are Stabilizations Delayed?", American Economic Review, 81(5), 1170-1188.

ALESINA, Alberto, Dani Rodrik. (1994). "Distributive Politics and Economic Growth", Quartely Journal of Economics, 109(2), 465-490.

ALESINA, Alberto, Eliana La Ferrara. (2002) "Who Trust Others?", Journal of Public Economics, 85, 207-234.

ALESINA, Alberto, Enrico Spolaore. (1997). "On the Number and Size of Nations", Quarterly Journal of Economics, 112(4), 1027-1056.

ALESINA, Alberto, Guido Tabellini. (1988). "External Debt, Capital Flight and Political Risk", NBER WP 2610.

BARRO, Robert J. (1997). Determinants of Economic Growth: A Cross-Country Empirical Study.

Cambridge and London: MIT Press.

BARRO, Robert J., Xavier Sala-i-Martin. (1995). Economic Growth. New York: McGraw-Hill.

CAMDESSUS, Michel, (1999). Second Generation Reforms: Reflections and New Challenges ,

Washington DC, International Monetary Fund, <

http://www.imf.org/external/np/speeches/1999/110899.htm >.

CAMDESSUS, Michel. (2000). Development and Poverty Reduction: A Multilateral Approach ,

Washington DC, International Monetary Fund,

(17)

Sosyal Bilimler 1/1 (2003) s.53-70 DE MELLO, Luiz, Randa Sab. (2000). Government Spending, Rights, and Civil Liberties , IMF,

WP/00/205.

DEMSETZ, Harold. (1967). Toward a Theory of Property Rights , American Economic Review, 57(2), 347-359.

DOLLAR, David, Aart Kraay. (2000). Property Rights, Political Rights, and the Development of Poor Countries in the Post-Colonial Period , World Bank Working Papers.

EASTERLY, William, Michael Kremer, Lant Pritchett, Lawrence H. Summers. (1993). Good Policy or Good Luck? Country Growth Performance and Temporary Shocks , NBER Working Papers Series, No: 4474.

EASTERLY, William, Ross Levine. (1997). Africa s Growth Tragedy: Policies and Ethnic Divisions , Quarterly Journal of Economics, 112, 1203-1250.

FISCHER, Stanley. (1997). Applied Economics in Action: IMF Programs , American Economic Review, 87(2), 23-27.

GROSSMAN, Gene M., Elhanan Helpman. (1990). Comparative Advantage and Long-Run Growth , American Economic Review, 80, 796-815.

HALL Robert E., Charles Jones. (1999). Why Do Some Countries Produce So Much More Output Per Worker Than Others? , Quarterly Journal of Economics, 113, 83-116.

JOHNSON, Simon, Daniel Kaufmann, Andrei Shleifer. (1997). The Unofficial Economy in Transition , Brookings Paper on Economic Activity, 2, 159-221.

KNACK, Stephen, Philip Keefer. (1997). "Does Social Capital An Economic Payoff? A Cross- Country Investigation", Quarterly Journal of Economics, 112, 1251-1273.

KRUEGER, Anne. (1974). The Political Economy of the Rent-Seeking Society , American Economic Review, Vol. 64 (June), 291 303.

KUIJS, Louis. (2000). "The Impact of Ethnic Heterogeneity on the Quantity and Quality of Public Spending", IMF WP49.

LA PORTA, Rafael, Florencio Lopez-de-Silanes, Andrei Shleifer, Robert Vishny. (1997). Ttrust in Large Organizations , American Economic Review, 87(2), 333-338.

LA PORTA, Rafael, Florencio Lopez-de-Silanes, Andrei Shleifer, Robert Vishny. (1998a). The Quality of Government , NBER Working Paper Series, No: 6727.

LA PORTA, Rafael, Florencio Lopez-de-Silanes, Andrei Shleifer, Robert Vishny. (1998b). Law and Finance , Journal of Political Economy, 106(6), 1113-1155.

42, 151 183.

LUCAS, Robert E. (1988). On the Mechanics of Economic Development , Journal of Monetary Economics, 22, 3-42.

MANKIW, N. Gregory, David Romer, David N. Weil. (1992). A Contribution to the Empirics of Economic Growth. Quarterly Journal of Economics, 107, 407-437.

MARX, Karl (1974[1872]). Das Kapital, London: Lawrance and Wishart.

MAURO, Paolo. (1995). Corruption and Growth , Quarterly Journal of Economics, Vol. 110 (August), 681-712.

NORTH, Douglas. (1990). Institutions, Institutional Change and Economic Performance, Cambridge: Cambridge University Press.

NORTH, Douglass C. (1994). Economic Performance Through Time , American Economic Review, 84(3), 359-368.

OLSON, Mancur. (1993). Dictatorship, Democracy, and Developement , American Political Science Review, 87(3), 567-576.

RAUCH, James R. (1995). Bureaucracy, Infrastructure, and Economic Growth: Evidence from U.S. Cities During the Progressive Era , American Economic Review, 85(4), 968-979.

ROMER, Paul M. (1986). Increasing Returns and Long-Run Growth , Journal of Political Economy, 94, 1002-1037.

ROMER, Paul M. (1987). Growth Based on Increasing Returns due to Specialization , American Economic Review, 77, 56-62.

ROMER, Paul M. (1990). Endogenous Technical Change , Journal of Political Economy, 98, S71-S102.

(18)

N.B. Muter- R. Gökbunar/ Devletin Etkinli i le lgili Ekonomik, Politik, Kültürel Teoriler SACHS, Jeffrey D. and WARNER, Andrew M. (1997). Sources of Slow Growth in African

Ecconomies , Journal of African Economies, 6(3), 335-376.

SHLEIFER, Andrei, Robert W. Vishny. (1994). Politicans and Firms Quarterly Journal of Economics, 109(4), 995-1025.

SHLEIFER, Andrei, Robert W. Vishny. (1993). Corruption , Quarterly Journal of Economics, Vol.

108 (August), pp. 599 617.

SMITH, Adam. (1976[1776]). An Inquiry into the Nature and Causes of the Wealth of Nations, Chicago, IL.: University of Chicago Press.

STIGLITZ, Joseph E. (2001). "Development Thinking at the Millenium", In. Eds. Pleskovic ve Stern, 'Annual World Bank Conference on Development Economics 2000', p.13-38, World Bank, Washington DC.

TORNELL, Aaron, Philip R. Lane. (1999). The Voracity Effects , American Economic Review, 89(1), 22-46.

WOODS, Ngaire. (2000). The Challenge of Good Governance to the IMF and the World Bank Themselves , World Development, 28(5), 823-841.

YOUNG, Alywn. (1991). Learning by Doing and the Dynamics Effects of International Trade , Quarterly Journal of Economics, 106, 369-405.

ZAK, Paul J., Stephen Knack. (2001). "Trust and Growth", The Economic Journal, 111.

Referanslar

Benzer Belgeler

Sonuç olarak günümüz dünyasının yüz milyonlarca insanı kapsayan en önemli konularından birisi olan göç hareketi ülkelerin ulusal sınırları çerçevesinde çözüm

GAP Bölgesi için net göçün artı verdiği iller, yalnızca

Oxfam örgütü üyeleri de ABD, Almanya, Britanya, Fransa, İtalya, Japonya, Kanada ve Rusya’nın liderlerinin kukla kafalarını takıp kimono giydi.. Bu halde Abba’nın

◦ Ululsüstü Yargı Organları: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Avrupa Birliği Adalet Divanı Örnekleri.. «Üniter Devlet»

(50), vizüel-motor algı ve yazı yazma becerilerini değerlendirmek adına verilen motor görevler esnasında GKB’li çocuklar ile tipik gelişen çocukların kortikal

Her ne kadar evre 1 grubundaki hastalarda etkili bir tedavi olarak görülse de Val30Met mutasyonuna sahip, geç dönem hastaların ağırlıklı olduğu bir çalışmada,

Farklı ülkelerden ülkemize gelen bu insanların konuştukları dili, dini, yemekleri,.. giyim tarzı, gelenekleri, oyunları bizimkilerden

Bu çalışmamızda, son yıllarda önemi artarak karşımıza çıkan ve ülkemizi bir çok yönden etkileyen göç olgusunu kavramsal olarak anlamlandırmak amacıyla