• Sonuç bulunamadı

ÜLKEMİZDE YERBİLİMLERİNİN GELİŞİMİNDE MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ NÜN YERİ VE ROLÜ. Erol TİMUR

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ÜLKEMİZDE YERBİLİMLERİNİN GELİŞİMİNDE MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ NÜN YERİ VE ROLÜ. Erol TİMUR"

Copied!
21
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1

ÜLKEMİZDE YERBİLİMLERİNİN GELİŞİMİNDE MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN YERİ VE ROLÜ

Erol TİMUR (timur@mta.gov.tr)

Türkiye'de Jeoloji araştırmaları 19. Yüzyılın ilk yarısında inceleme gezileri şeklinde başlamış, bu gezileri daha sonra bölgesel çalışmalar, araştırmalar izlemiştir.

Bu dönemde tümü ile yabancılar tarafından gerçekleştirilen inceleme ve araştırmalar Olivier (1809) ile başlamıştır. 19. yüzyılın ikinci yarısında inceleme ve araştırma faaliyeti tüm ülkeye yayılmış, değişik ulusların araştırıcılarının yıllarca süren çalışmaları ile Türkiye'nin büyük bir bölümünün jeolojisi ana çizgileriyle ortaya çıkarılmıştır. Bu dönemde araştırmacılar içinde yer alan tek Türk araştırmacı Doktor Abdullah Bey (1870) olmuştur.

Yirminci yüzyılın başlarında (1900-1935) Anadolu'daki jeoloji araştırmaları ilerleme sürecine girmiş, Güneydoğu Anadolu'da, Doğu Anadolu’da ve Batı Anadolu'da gerçekleştirilen arazi incelemeleriyle Türkiye jeolojisine ve jeomorfolojisine önemli katkılarda bulunulmuştur. Bu dönem içinde yurdumuzda yayımlanmış olan en ilginç jeoloji haritası, Damat Kenan ve Ahmet Malîk Beyler tarafından hazırlanan ve 1920 (1336) yılında İstanbul’da Matbaa-i Âmire'de eski Türkçe yazı ile renkli olarak basılan 1/1.500.000 ölçekli haritadır (Anadolu İlm-i Arz Haritası). Doğu sınırı 38. boylam olan ve önemli maden yerlerini de içeren bu jeoloji haritası yapılışı, basılışı ve yazı türü bakımından bir "sanat eseri", değerli bir "tarihsel belge" niteliğindedir.

1930-1935 yıllarında ise İstanbul Üniversitesinde görevli Prof. E. Chaput ile İbrahim Hakkı, Ahmet Malik, Hamit Nafiz ve Muhsin Adil beylerin birlikte hazırladıkları 1/135.000 ölçekli "Ankara Mıntıkasının Geologya Haritası" Türkiye'de Cumhuriyet devrinde basılan ilk ayrıntılı bölgesel jeoloji haritasıdır.

1935 ile 1950 yılları arası Türkiye'de jeoloji araştırmalarının ve harita yapımının tarihsel gelişmesinde önemli bir aşamayı simgeler. Bu dönemde, bir yandan İstanbul ve Ankara Üniversitelerindeki yerli ve yabancı jeoloji öğretim üyeleri memleketin çeşitli bölgelerinde sürekli araştırmalar yaparlarken, 1935 yılında Maden Tetkik ve Arama Enstitüsünün (MTA) kurulmasıyla, yurt çapında sistemli bir jeoloji ve madencilik faaliyeti başlamıştır.

Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra 1933 yılında, Birinci Sanayi Planı'nda Jeoloji Enstitüsü kurulması gündeme gelmiş, ülkemiz yeraltı servetlerinin devlet eliyle meydana çıkarılması ve değerlendirilmesi düşüncesi ile 1933 yılında Ekonomi Bakanlığına bağlı “Petrol Arama ve İşletme İdaresi” ve “Altın Arama ve İşletme İdaresi” adlarıyla iki kurum oluşturulmuştur.

22 Haziran 1935 tarihinde ise 2804 sayılı Kanunla bütün madenlerimizin yerbilimleri yöntemleri ile sistemli olarak araştırılması amacıyla her iki kurumu da içine alan Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü kurulmuştur.

MTA Enstitüsü'nün kurulmasıyla jeoloji araştırmalarında önemli gelişmeler olmuş, yerli ve yabancı yerbilimcilerin katılımıyla sistemli olarak Türkiye'nin jeoloji haritalarının yapımına hız verilmiştir.

(2)

2

MTA Enstitüsü Türkiye'nin jeolojisinin aydınlanmasında, petrol, metalik maden, endüstriyel hammadde, kömür, jeotermal enerji vb. pek çok yeraltı kaynağının ortaya çıkarılmasında ve bunların ekonomiye kazandırılmasında öncülük etmiş, dünyadaki eşdeğer ve/veya benzer kuruluşlarla yarışmış ve bu konuda kendini kabul ettirmiş araştırmacı bir kamu kurumu olmuştur. Ülkemizin her alanda ihtiyaç duyduğu doğal kaynakları kendi topraklarımızdan karşılayabilmek için gereken her türlü jeolojik araştırma ve doğal kaynak aramalarını yapabilecek şekilde organizasyonunu geliştiren MTA, örgütsel yapısı ve uzman birikimi ile benzerleri arasında dünyanın en önemli kurumlarından birisi olmayı başarmıştır.

1935 yılında “enstitü” olarak kurulan ancak 1983 yılında bu niteliği kaldırılarak genel müdürlük haline dönüştürülen MTA Genel Müdürlüğü, 2804 sayılı kanunda belirtilen görev kapsamı çerçevesinde doğal kaynakların aranmasına yönelik temel yerbilimleri araştırmalarını sürdürmektedir. Bu kapsamda:

• Yerbilimleri ilgi alanlarında ve madencilik sektöründe yararlanılmak üzere jeolojik altyapı bilgileri oluşturmak, ülkemizin jeolojik yapısını ve özelliklerini araştırmak,

• Bu araştırmalara paralel olarak ülkemizin çeşitli ölçekli ve amaçlı jeoloji haritalarını, değişik teknik ve yöntemlerle jeofizik haritalarını ve değişik ölçekte metalojeni haritalarını yapmak, bunları gelişen bilgi ve teknolojiye göre sürekli olarak yenilemek ve güncellemek,

• Ülkemizde metalik maden, endüstriyel hammadde, kömür, petrol, doğal gaz, jeotermal enerji vb. yer altı kaynaklarını arayıp bulmak ve bunları madencilik sektörü ile yatırımcıların hizmetine sunmak,

• Deprem, heyelan, sel vb. doğal afetler bakımından riskli bir coğrafyada yer alan ülkemizde, bu afetlerin önceden belirlenmesine yönelik çeşitli çalışmalar yaparak değişik ölçekte diri fay, heyelan vb. haritaları üretmek,

• Hızlı bir sanayileşme ve kentleşme sürecinin yaşandığı ülkemizde çevre ve insan sağlığı sorunları ile ilgilenmek, bu amaçla metropoliten ve tıbbi jeoloji projeleri hazırlamak,

• Madencilik sektörü başta olmak üzere tüm yerbilimleri dallarında eleman yetiştirmek,

şeklinde özetlenebilecek konularda çalışılarak elde edilen bilgiler yerbilimciler ile paylaşılmaktadır.

MTA ülkemizde bulduğu ve ekonomiye kazandırdığı pek çok metalik maden, endüstriyel hammaddeler, enerji hammaddeleri vb. yerbilimlerinin çeşitli konularında her zaman ilkleri gerçekleştirerek yerbilimlerinin itici gücü olmuştur. Halkımızın güvenlik ve refah düzeyini artırmak amacı ile olaylara ve geleceğe geniş bir perspektiften bakan MTA’nın ülkemize kazandırdığı ve kazandırmaya devam ettiği çalışmaların bazılarına aşağıda değinilmiştir.

1- 1/25.000 ÖLÇEKLİ JEOLOJİ HARİTALARININ ÜRETİLMESİ

Kurumumuzda ülkemiz doğal kaynaklarının bulunmasına ve her türlü altyapı çalışmalarına yönelik değişik amaç ve türde jeoloji haritaları üretilmekte ve yerkabuğunun yapısını ortaya çıkarmak üzere jeolojik araştırmalar yapılmaktadır.

(3)

3

Ülkemizde yeraltındaki maden ve diğer doğal kaynakların bulunabilmesi, doğal afet kaynak alanlarının belirlenebilmesi, ancak günün koşullarına uygun 1/25.000 ölçekli jeoloji haritaları ile mümkündür. 1960’lı yıllarda MTA tarafından tüm Türkiye’yi kapsayacak şekilde 1/25.000 ölçekli jeolojik harita yapımına başlanmış, 90’lı yılların ortalarında büyük ölçüde tamamlanmıştır. 5.547 adet olan bu haritaların birçoğunun yapımından sonra yerbilimlerinde çok hızlı ve önemli gelişmeler meydana gelmiş, maden aramaları çeşitlilik göstermiş ve hız kazanmıştır. Bunun yanında nüfus artışı ve şehirleşmeye bağlı olarak altyapı, tünel, baraj, köprü, boru hatları, çevre vb.

mühendislik hizmetleri yaygınlaşmıştır.

Yerbilimleri konusunda alt yapı hizmetleri üretebilmek, ülkemizin üzerinde bulunduğu yer kabuğunun jeolojik evrimini ortaya çıkartabilmek amacıyla, geçmiş yıllarda yapılmış, ancak, günün ihtiyaçlarına her alanda cevap veremeyen 1/25.000 ölçekli jeoloji haritaları, günün koşullarına uygun temel bilgileri içerecek şekilde güncelleştirilmektedir (Şekil 1).

2- HARİTA VE BİLGİLERİN HİZMETE SUNULMASI

Üretilen harita ve jeolojik bilgilerin toplum yararına hizmete sunulabilmesi için orta ve küçük ölçekte jeoloji haritaları basılmakta ve bu haritalara ait bilgiler veri tabanında depolanmaktadır.

Maden aramalarında bölgesel prospeksiyon amaçlı kullanılan ve özellikle özel sektör madenciliği ile doğalgaz boru hattı, otoyol, baraj, kentsel alanların ve sanayi bölgelerinin makro-planlamasında ihtiyaç duyulan, çevreye ilişkin çeşitli çalışmalarda ve birçok mühendislik projelerinin uygulanmasında gerek duyulan jeoloji haritaları, değişik küçük ölçeklerde, sistematik ve sürekli yenilenerek hazırlanmakta ve yayımlanmaktadır. Kuruluşundan bu yana MTA ürettiği haritaları basarak hizmete sunmaktadır (Şekil 2).

Bunların arasında

• 1/800.000 ölçekli Türkiye Jeoloji Haritası (8 pafta, 1941-1945)

• 1/500 000 ölçekli Türkiye Jeoloji Haritaları (18 pafta, 1961-1965)

• 1/500 000 ölçekli Türkiye Jeoloji Haritaları (II. baskı 18 pafta, 2003)

• 1/100 000 ölçekli Türkiye Jeoloji Haritaları (444 pafta, 1946-1956)

• 1/100 000 ölçekli Türkiye Jeoloji Haritaları (229 pafta, 1986-2010)

• 1/250 000 ölçekli Türkiye Jeoloji Haritaları (6 pafta, 1997-2002)

• 1/50 000 ölçekli Türkiye Jeoloji Haritaları (22 pafta,1971-2005)

• 1/2.500.000 ölçekli Türkiye Tektonik Haritası (1960)

• 1/1.000.000 ölçekli Türkiye Metalojeni Haritası (1970-2000)

• 1/2.000.000 ölçekli Türkiye Jeomorfoloji Haritası (1982)

• 1/1.000.000 ölçekli Türkiye Diri Fay Haritası (1992)

• Türkiye Paleocoğrafya Atlası (1998)

• Kuzey Anadolu Fayı Atlası (2003)

• Doğu Anadolu Fayı Atlası (2008)

sayılabilir. Yukarıda sözü edilen yerbilim haritalarının hazırlanması ve basımı ülkemizde sadece Kurumumuz tarafından gerçekleştirilmektedir.

(4)

4

3- DOĞAL ANITLARIN JEOTURİZME KAZANDIRILMASI a) Jeolojik Miras Alanları (Jeoparklar) Araştırmaları

Jeolojik Miras Alanlarının Belirlenmesi araştırmaları kapsamında Doğal anıt niteliğindeki (peri bacaları, fosil yatakları, volkan konileri vb.) jeolojik unsurların tespit edilerek, koruma altına alınması çalışmaları yürütülmektedir. Bu çalışmalarda elde edilen veriler bölgenin jeolojisi ile birleştirilerek coğrafi bilgi sistemleri ortamına aktarılmakta ve jeoturizme yönelik sentez haritalar üretilmektedir (Şekil 3).

Jeolojik ve jeomorfolojik etken ve süreçlerle gelişmiş, yerkabuğunun evrimini anlatan, doğada çok ender bulunan ve görsel güzelliği olan şekil ve yapıları tanımlayan alanlar, büyüklüklerine göre “jeopark, jeosit ve jeotop” olarak ifade edilmektedir. “Jeolojik Miras Alanları (Jeoparklar)”, Avrupa ülkelerindeki örneklerinde görüldüğü üzere; başta insan rehabilitesi, eğitim, bilim, turizm ve sürdürülebilir kalkınma açısından oldukça büyük öneme sahiptirler.

Yeryuvarının oluşumundan günümüze değin geçirmiş olduğu jeolojik süreçlere ilişkin kayıtlarının saklı olduğu “Jeolojik Miras Alanları” nın yok olmasının önlenebilmesi, “Jeolojik Anıt” alanlarında kayıtların derlenmesi ve envanter çalışmalarının başlatılması çalışmalarıyla mümkün olacaktır. Genel Müdürlüğümüzde 2003 yılından itibaren konu ile ilgili çalışmalar yapılmaktadır. Yürütülen Milli Parkların Jeolojisi ve Türkiye Jeopark Alanlarının Belirlenmesi projesi kapsamında, ülkemizin önemli doğal varlıklarının koruma altına alınması, jeolojik miras konumundaki bu bölgelerimizde, jeolojik özelliklerin kayıt altına alınması çalışmaları yürütülmüştür.

Günümüze kadar Mut Miyosen Havzası, Dilek Yarımadası, Kapadokya Bölgesi, Konya (Karapınar) yöresi ve Biga Yarımadasında çalışmalar gerçekleştirilmiştir. 2009 yılından itibaren de Türkiye Jeolojik Miras Envanteri çalışmaları başlatılmıştır.

b) Karst ve Mağara Araştırmaları

Karstik oluşumların bir çeşidi olan mağaralar; başta karst yeraltı suyu sistemlerinin koruma ve kullanım alanlarının belirlenmesinde, mühendislik yapılarının temel araştırmalarında-projelendirilmesinde olmak üzere, turizm, depolamacılık, mağara tedavisi, kültür mantarcılığı, askeri amaçlarla sığınak ve lojistik alan teminine yönelik olarak kullanılmaktadır (Şekil 4).

Mağaraların; koruma ve kullanım yöntemlerinin ve ülkemizdeki dağılımlarının belirlenmesi, sistemlerin ileriye yönelik çevresel etkilere karşı davranışlarının saptanması çalışmalarının yapılması, ekonomi ve jeoturizm açısından bir gerekliliktir.

Kurumumuzda, ülkemizde yer alan mağaraları tanıma değerlendirme, tanıtma, koruma ve ülke turizmine kazandırma çalışmaları yapılmaktadır.

Bu bağlamda, Türkiye’nin eriyebilir kayalarının bulunduğu bölgelerinde, yüzey ve yeraltı karst sistemlerinin, başlangıcından günümüze olan oluşum ve gelişim süreçleri belirli bir program dâhilinde Kurumumuz tarafından incelenmekte, doğal kaynakların (mağara, yeraltı suyu, plaser maden yatakları) ve karst ekosistemlerinin koruma ve ekonomik olarak kullanım yöntemleri belirlenmektedir.

Kurumumuzda Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde karst ve mağara araştırmaları yürütülmekte olup, karstik sistemlerin gelişim dönemlerinin ortaya konulmasının yanı sıra, günümüze kadar toplam 1020 adet mağaranın detay etüdü yapılmıştır. Bu

(5)

5

mağaralara ilişkin toplam 82 adet araştırma raporu yazılmıştır. Ayrıca, Mağaraların Araştırılma, Koruma ve Kullanım İlkeleri adlı kitap 2008 yılında basılmış olup, Türkiye Mağara Envanteri çalışmaları devam etmektedir.

4- DOĞAL AFET ZARARLARININ AZALTILMASINA YÖNELİK ÇALIŞMALAR

Deprem, heyelan, taşkın, gibi can ve mal kaybına yol açan doğal afetler jeolojik- jeomorfolojik yapı ve atmosferik şartlar ile ilintili süreçlerden kaynaklanmakta olup, Ülkemiz bu tür olayların yoğun olarak görüldüğü doğal afet bölgeleri içersinde yer almaktadır. Bu jeolojik kökenli doğal afetler, süreçleri gereği geçmişte olagelmiş ve gelecekte de süre gidecektir. Bu yüzden, afetin kaynağını tanımak ve etki alanını bilmek doğal afetlerle mücadelenin temelini oluşturmaktadır. Doğal afetlerin oluşumunun engellenemeyeceği gerçeği bizi onlarla uyum içerisinde yaşama zorunluluğunda bırakmaktadır. Bu noktadan hareketle kurumumuzda jeolojik doğal afetlerden olan heyelan ve diri fayların yanı sıra günümüzde önemi ortaya henüz çıkmış obruk oluşumları, tıbbi jeoloji ve iklim değişiklikleri ile ilgili çalışmalar yapılmaktadır.

a) Diri Fay Araştırmaları

Ülkemizde jeolojik kökenli doğal afetlerden birinci sırada olan depremlere yönelik çalışmalar Kurumumuz tarafından diri fay araştırmaları ile gerçekleştirilmektedir. Türkiye’nin ilk diri fay haritası 1/1.000.000 ölçekte, Genel Müdürlüğümüz tarafından 1992 yılında yayımlanmıştır (Şekil 5). Günümüzde diri fay çalışmaları, ülkemizde deprem zararlarını azaltma yönünde yapılabilecek daha güvenilir deprem tehlike değerlendirmelerine altyapı oluşturmak amacıyla; güncel bilimsel yaklaşımlar ve mevcut bilgi birikimi doğrultusunda, 1992 yılında yayımlanmış olan Türkiye Diri Fay Haritası’nın güncellenmesi, deprem tehlike değerlendirmeleri açısından fay parametrelerinin tanımlanması ve bu yönde üretilecek olan bilgiler ışığında sürekli yenilenebilir “Türkiye Diri Fay Veri Tabanı” oluşturulmasına yönelik olarak sürdürülmektedir. 2010 yılı sonu itibarı ile 5010 adet 1/25.000 ölçekli paftada diri fay etüdü yapılmış, içerisinde diri fay bulunan 1604 adet 1/25.000 ölçekli paftada diri fay haritalaması yapılmış ve bu haritaların sayısallaştırma işleri tamamlanmıştır.

Güncellenen diri fay haritalarına ilişkin arazi çalışmaları 2011 yılı sonunda tamamlanacak olup, 1/250.000 ölçekli 64 adet haritanın basımı ise 2012 yılının ilk yarısında tamamlanacaktır (Şekil 6). Ayrıca, bu çalışmalar kapsamında ülkemizin en önemli fay zonlarından Kuzey Anadolu Fayı Atlası 2003 yılında, Doğu Anadolu Fayı Atlası ise 2008 yılında basılmıştır.

Bu konuda yapılan çalışmalar ABD ve Japonya gibi gelişmiş ülke araştırmalarıyla eş düzeydedir. Bugün yapılan çalışmalarla nerede deprem olacağı bilinmekte, ancak ne zaman olacağı bilinememektedir (Şekil 7).

b) Heyelan Araştırmaları

Ülkemizde depremden sonra en çok can ve mal kaybına yol açan doğal afet kaynağı heyelandır.

Planlama ve uygulamalarda kullanılmak üzere ülke genelinde heyelanları belirleyip, risk potansiyelini ortaya koymak amacıyla heyelan afetinin etkisini

(6)

6

azaltmaya yönelik envanter çalışmaları yürütülmüş ve ülke genelinde 2007 yılında tamamlanmıştır. Bu konuda hazırlanan 1/500.000 ölçekli 18 adet Heyelan Envanter Haritasının basımı gerçekleştirilmiş (Şekil 8), elde edilen bilgiler sayısal ortamda veri tabanına aktarılmıştır. Proje kapsamında toplam 5.547 adet 1/25.000 ölçekli paftada heyelan araştırması yapılmış ve içinde heyelan bulunan 2.945 adet harita sayısallaştırılmıştır. Dolayısıyla ülke genelinde heyelan afetini azaltmaya yönelik temel jeolojik veriler üretilmiştir. Ayrıca, 2011yılında 1/1.500.000 ölçekli Türkiye Heyelan Envanter Haritası basılmıştır (Şekil 9).

c) Obruk Oluşumlarının Araştırılması

Ülkemizde artan arazi kullanımları sonucunda karşılaşılan bir başka jeolojik kökenli doğal afet obruk oluşumu olup, Konya havzasında yaygın olarak karşılaşılmaktadır (Şekil 10).

Havzadaki obrukların bir kısmı fosilleştiği halde bazıları aktiftir. Bazı alanlarda ise yeni obruklar oluşmakta olup, bunların gelişimi süreklidir. Değişik boyutlardaki obruklar; bölgenin sosyo-ekonomik gelişiminde büyük olumsuzluklar yaratacak derecede yoğunluk kazanmıştır. Özellikle bazı yerleşim alanlarını ve bu alanlardaki insanların can ve mal güvenliğini tehdit edecek boyutlara ulaşmıştır. En azından 4 milyon yıldan günümüze devam eden yeraltı karstlaşmasının bir sonucu olan obruk alanlarındaki çökme ve oturmaların oluşum ve gelişimlerini önlemek mümkün değildir. Bu nedenle, yürütülen bir dizi çalışma ile bu çöküntü alanlarının gelişebileceği potansiyel alanları ve yaklaşık boyutlarının belirlenmesi çalışmaları sürdürülmektedir.

d)Tıbbi Jeoloji Araştırmaları

Ülkemizde belli yöre ve bölgelerde, insanların kansere yakalanmaları, genç yaşta dişlerinin lekeli-hareli olması, iskelet yapılarının bozulması, derilerinde fiziksel değişikliklerin ortaya çıkması, boylarının cüce kalması vb. sebeplerle sağlıklarının bozulmasında bölgesel jeolojik özellik ve yapıdan kaynaklanan toprak, su ve hava yoluyla yaşamımızı etkileyen element ve minerallerin neden olduğu artık bilinmektedir.

Doğal yaşam alanımızdaki kayaçlar-mineraller-elementler gibi jeolojik unsurların depremler-volkanlar gibi jeolojik süreçlerin insan sağlığı üzerindeki olumlu ya da olumsuz etkileri ve bu etkilerin coğrafik dağılımlarını ortaya koyan, sorunlara çözüm arayan bilim dalına ‘’TIBBİ JEOLOJİ’’ adı verilmektedir.

İnsan sağlığını etkileyen mineral ve elementlerin araştırılması amacıyla Kurumumuz 2006 yılında Tıbbi Jeoloji araştırmalarını araştırma konuları içerisine almış ve bu konuda araştırma projeleri başlatmıştır.

5- ARAZİ KULLANIM PLANLAMASINDA YERBİLİM VERİLERİNİN ÜRETİLMESİ

Genel Müdürlüğümüzde elde edilen yerbilim verilerinin bölgesel planlama ve uygulama sürecinde kullanılabilir hale getirilmesi amaçlanarak bugüne kadar 42 ilimizin 55 farklı alanında çalışmalar tamamlanmıştır (Şekil 11).

Bölgesel arazi kullanım planlamalarında yararlanılacak temel yerbilim verileri ve doğal afet özellikleri araştırılmaktadır. Bu amaçla hedef bölgede arazi kullanım

(7)

7

planlamalarında yararlanılacak jeoloji, hidrojeoloji-hidroloji, jeomorfoloji, genel mühendislik jeolojisi, depremsellik, kütle hareketleri, taşkın alanlarının belirlenmesi gibi konularda araştırmalar yapılmaktadır (Şekil 12,13).

6- COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ (CBS) VE TÜRKİYE JEOLOJİ VERİ TABANI

Türkiye'nin çeşitli ölçekli yerbilim haritalarını üretmek ve yayımlamakla görevli olan Genel Müdürlüğümüz, kurulduğu 1935 yılından bugüne değin yapmış olduğu çalışmaları sayısal ortama taşımak, sahip olduğu verileri organize etmek, gerek kurum içinde gerekse kurum dışındaki Jeoloji Haritası kullanıcılarına bu bilgileri hızlı ve kolay kullanılabilir bir formatta sunabilmek amacı ile 1995 yılında Jeoloji Etütleri Dairesi'nde Coğrafi Bilgi Sistemleri birimini oluşturmuştur. Bugüne kadar 5547 adet olan 1/25.000 ölçekli paftadan 5.195 adet 1/25.000 ölçekli jeoloji haritası sayısallaştırılmış olup, “Türkiye Jeoloji Veri Tabanı (TJVT)” projesi kapsamında eksik paftaların sayısallaştırılmasına ve mevcutların güncellenmesine yönelik çalışmalara devam edilmektedir (Şekil 14). Türkiye Jeoloji Veri Tabanı, Formasyon, Fay, Kıvrım ekseni, Özel Jeolojik Alanlar (Heyelan, Akma, Krater, Volkan Konisi v.b.), Göl, Nehir, Nivelman Tepe Noktaları, Yerleşim Merkezleri, Yollar ve Tabaka Doğrultu/Eğim katmanlarından oluşmaktadır.

Bu çalışmalarla birlikte, Genel Müdürlüğümüz çatısı altında ve özellikle teknik dairelerin sorumluluğunda yapılan tüm çalışmalarla elde edilen haritalar, maden ve hammaddelere yönelik numune, jeokimyasal veriler, sondaj verileri vb. gibi birçok veri raporlar halinde arşivlenmektedir. 1935 yılından günümüze kadar yaklaşık 12.000 adet raporun bulunduğu arşivin yarıdan çoğu sayısallaştırılmıştır. Ancak çeşitli ölçeklerde yapılan jeoloji haritaları, jeofizik haritaları dışında kalan verilerin birçoğu Coğrafi Bilgi Sistemleri Veri Tabanı içinde yer almamaktadır. Tüm verilerin konumsal olarak standartlar çerçevesinde sayısal ortama aktarılması gerekmektedir.

Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı tarafından Avrupa Birliği INSPRIRE direktifince oluşturulan Eylem 75 kapsamında 2010 yılında hayata geçirilmiş olan Türkiye Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemleri (TUCBS) ağının kurulması aşamasında, MTA Genel Müdürlüğü Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi Sistemleri Koordinatörlüğü sorumluluğunda CBS Altyapı çalışmalarına başlamıştır. 1995 yılından beri ülkemizde ilk ve kapsamlı CBS çalışmalarına başlamış olan MTA Genel Müdürlüğü oluşturacağı sistemle TUCBS çalışmalarına kolaylıkla entegre olabilecek bir kurumdur.

7- UZAKTAN ALGILAMA ARAŞTIRMALARI

MTA Genel Müdürlüğü 1975 yılında Türkiye'deki uzaktan algılama çalışmalarını ilk olarak başlatan kurumdur. 1983 yılında Birleşmiş Milletler Projesi çerçevesinde alınan yeni yazılım ve donanımlarla laboratuar daha ileri seviyeye getirilmiştir.

Merkez 2002 yılı başlarında yeni binası ve yenilenen ekipmanları ile hizmet vermeyi sürdürmektedir.

Kurulduğu günden, günümüze kadar yapmış olduğu uluslararası projelerle 4 defa yenilenen merkez, bilgi düzeyi, deneyimi, donanım ve yazılım konusunda dünya liderleri ile aynı teknolojileri takip eder konumdadır. En son 2002 – 2007 yılları

(8)

8

arasında Japonya ile ortak yürütülen Jeolojik Uzaktan Algılama Projesi ile merkezin teknolojik donanımı ile personelinin bilgi seviyesi yükseltilmiştir.

Türkiye’de üniversite, diğer kamu kurum ve kuruluşları ve özel sektörde uzaktan algılama çalışmaları özellikle 2000 yılından sonra hız kazanmaya başlamıştır. 1975 yılından bu yana faaliyet gösteren MTA Uzaktan Algılama Merkezi çalışma konusunda öncü bir merkezdir. Yalnız Türkiye’de değil birçok ülkede yerbilimlerine yönelik uzaktan algılama faaliyetlerinin daha başlamamış olmasına rağmen, Uzaktan Algılama Merkezi dünyada tanınan bir konuma sahiptir. Bu başarılı çalışmaların yanı sıra, 2004 – 2008 yılları arasında farklı birçok ülkeye teorik ve pratik jeolojik uzaktan algılama eğitimleri düzenlemiştir.

Merkez, yerbilimlerine yönelik olarak, jeolojik oluşumların tespit edilmesi, metalik, endüstriyel ve enerji hammadde aramacılığında yüzey verilerinin belirlenmesi, jeomorfolojik oluşumların tespiti, doğal afet, çevre kirliliği ve hidrojeolojik araştırmalar gibi yerbilimlerinin birçok konusunda gerek MTA projelerine, gerekse kamu kurumları ve özel sektöre veri sağlayarak, yerbilimleri çalışmalarına destek olmaktadır. Uzaktan algılama çalışmaları, hiç bilinmeyen veya gidilmesi mümkün olmayan bölgelerdeki çeşitli jeolojik bilgilerin elde edilebilmesi açısından son derece stratejik öneme sahiptir.

Son yıllarda merkez personeli tarafından polimetal aramacılığına yönelik yeni uzaktan algılama metotları geliştirilmiştir

8- DENİZ ARAŞTIRMALARI

Deniz tabanında yer kabuğu araştırmalarına yönelik jeolojik, jeofizik ve sismik etütler Genel Müdürlüğümüzce 1976 yılından itibaren MTA SİSMİK-1 Araştırma Gemisi ile yürütülmüş olup bu konuda bilgi birikimi ve deneyimi bulunmaktadır. 2003 yılında bu geminin eskimesi nedeniyle İTÜ Denizcilik Fakültesine eğitim amaçlı hibe edilmiştir

Egemenliğimiz altındaki kıyı ve kıta sahanlığımızda bulunan maden ve enerji kaynaklarının aranması ve deprem üreten fayların tespiti amacıyla deniz tabanında aktif tektonik haritaları hazırlamak, sismolojik, sedimantolojik, paleontolojik, jeokimyasal ve jeoteknik incelemeler yapmak ve ilgili haritaları üretmek amacıyla kıyı ve kıyı ötesi alanlarda araştırmalar yapılmaktadır.

Kurumumuz deniz araştırmaları faaliyetlerinde kullanılmak üzere Denizcilik Müsteşarlığı'nın öncülüğünde başlanan "MTA SELEN" araştırma botunun yapımı tamamlanmıştır. Ülkemiz egemenliğinde olan 480.000 km2 kıyı ve kıta sahanlığımızdaki yer altı kaynaklarının ve jeolojik yapının araştırılması amacıyla, stratejik açıdan da önemli olan derin sismik araştırma gemisinin alım çalışmaları devam etmektedir.

9- MADEN ARAMALARI

Genel Müdürlüğümüz, kuruluşundan bu yana geçen 76 yıllık süreçte; değişen koşullara, kendisine verilen görevlere bağlı olarak zaman zaman yapılanmasını ve önceliklerini yenileyerek büyük hizmetler yapmıştır. Günümüzde, ülkemizin kamu ve özel sektör tarafından işletilen maden yataklarının hemen hemen hepsinin ilk

(9)

9

bulunuşlarında ya da rezervlerinin geliştirilmesinde Genel Müdürlüğümüzün katkıları vardır. Demir-çelik, ferrokrom, bakır, alüminyum, krom, bor ürünleri, seramik, cam, çimento gibi madenlere dayalı sanayilerin ülkemizde kurulması ve geliştirilmesi, Genel Müdürlüğümüzün önceki yıllarda bulduğu maden yatakları ve ürettiği maden jeolojisi verileri sayesinde mümkün olmuştur.

MTA’nın Madencilik konusundaki faaliyetlerini; Maden aramalarına dayanak teşkil eden alt yapı bilgilerinin hazırlanması, Maden yataklarının keşfini amaçlayan arama projelerinin yürütülmesi ve Bulunan madenlerin değerlendirilmesine yönelik teknolojik araştırmalar olmak üzere üç ana başlık altında toplamak mümkündür.

MTA Genel Müdürlüğü ülkemizin maden potansiyelinin ortaya konulmasına yönelik çalışmalarını ülke genelinde uyguladığı projeler kapsamında yoğun olarak sürdürmektedir. Maden arama ve araştırma projelerinin ülkemiz genelinde uygulanması ve somut sonuçlara ulaştırılabilmesi, maden yataklarının keşfinden ekonomiye kazandırılmasına kadar geçen süreç; ortalama 10-15 yıllık uzun vadeli bir dönemi kapsamaktadır. Genel Müdürlüğümüz tarafından, Metalik maden ve endüstriyel mineral ve hammadde kaynaklarının araştırılmasına yönelik olarak özellikle sondajlı çalışmaların ağırlık kazandığı projeler ülke genelinde yürütülmektedir.

Maden arama projeleri, ekonomimiz ve dünya madenciliğindeki gelişmeleri göz önünde bulundurarak, ülkemiz jeolojisinin sunduğu imkânlar doğrultusunda henüz bulunmamış, gömülü veya aranıp bulunması zor ve arama işlemlerinde ileri teknoloji gerektiren madenlerimizin bulunması için oluşturulmakta ve uygulanmaktadır.

10- KÖMÜR ARAMALARI

Genel Müdürlüğümüz tarafından kömür aramacılığına 1938 yılında başlanmış ve 1984 yılına kadar 40.000 km2alanın detay etüdü yapılmıştır. Bu dönemde toplam 1.459.000 m. sondaj yapılarak 117 adet linyit sahası saptanmış, toplamda 8,3 milyar ton linyit rezervi tespit edilmiştir. 1984-2004 yılları arasında girilen durağan dönemden sonra, Bakanlığımızın Enerjide yerli kaynaklarının kullanımını artırma politikası çerçevesinde 2005 yılında yoğun kömür arama çalışmalarına başlanılmıştır.

Bu kapsamda, 2010 yılı sonuna kadar Genel Müdürlüğümüze ait toplam 205 adet ruhsat sahasında 650.000 m sondaj yapılarak 4,9 milyar ton yeni linyit rezervi tespit edilmiştir. Bu kömürlerin kalorileri 1500-3000 kcal/kg olup, 8500 MW güce sahip yeni termik santral yapımına uygun sahalardır.

11- JEOTERMAL ENERJİ ARAMALARI

Isınma, elektrik üretimi, seracılık ve kaplıca turizmi gibi kullanım alanları olan jeotermal enerji açısından ülkemiz önemli bir potansiyele sahiptir. Türkiye’nin Teorik jeotermal enerji potansiyeli 31.500 MWt olarak kabul edilmektedir. Bu potansiyelin ortaya çıkarılması ve değerlendirilmesi konusunda Genel Müdürlüğümüz öncü rol üstlenmekte ve önemli projelere imza atmaktadır. Türkiye 31.500 MWt potansiyeli ile dünyada 7. Avrupa'da ise 1. sırada yer almaktadır.

(10)

10

MTA Genel Müdürlüğü tarafından 1962 yılında başlanan jeotermal enerji arama çalışmalarında bu güne kadar 265.000 metre sondajlı arama yapılarak 207 adet saha keşfedilmiş ve doğal çıkışlarla birlikte 4.750 MWt ısı enerjisi görünür hale getirilmiştir. Türkiye’de MTA tarafından keşfedilmiş, elektrik üretimine uygun 19 jeotermal saha bulunmaktadır

Mevcut jeotermal alanların sürdürülebilir üretimini sağlamak ve yenilenebilir özelliğini korumak amacıyla işletmecilere bilimsel ve teknolojik destek (kurumsal danışmanlık) sağlanmaktadır.

12- RADYOAKTİF HAMMADDE ARAMALARI

MTA Genel Müdürlüğü tarafından bu güne kadar yapılan çalışmalarda ekonomik olabilecek 9129 ton uranyum rezervi tespit edilmiştir. Ancak yatakların kesin fizibilite çalışmaları yapılmadığından ne kadarının üretilebileceği belli değildir.

Kullanacağımız hammaddenin bir kısmını kendi kaynaklarımızdan sağlamamız için mevcut rezervlerin artırılması gerekmektedir. Kriz zamanlarında pahalı hammaddeden etkilenmemek için şimdiden yeni kaynaklar bulunması şarttır.

Radyoaktif hammaddeler açısından günümüz koşulları bizi yeni kaynaklar aramaya itmektedir.

13- JEOFİZİK ARAŞTIRMALARI

Genel Müdürlüğümüz tarafından, Ülkemizin yeraltı kaynaklarının jeofizik yöntemlerle araştırılması çalışmaları kapsamında, maden, jeotermal enerji, kömür havzaları, yer altı boşluklarının bulunması, arkeoloji, jeolojik ve tektonik yapıların araştırılması ve bilimsel araştırma projelerinde değişik Jeofizik yöntemler uygulanmaktadır. Bunlar manyetik, gravite, elektrik özdirenç (rezistivite), sismik ve radyometrik yöntemlerle yapılan etütlerdir

14- FİZİBİLİTE ARAŞTIRMALARI

Dünyada ve Türkiye’de madencilik alanındaki bilimsel, teknik ve ekonomik gelişmeleri izleyerek kısa ve uzun vadeli maden arama projelerinin hazırlanmasında öneriler geliştirmek, ülkemizin yer altı kaynaklarını araştırmak ve araştırmalarla belirlenen varlıkların büyüklük ve niteliğini tanımlamak, mali ve ekonomik değerlendirmelerini kısaca rantabilite hesaplarını yapmak, jeoteknik etütler yapmak, her türlü madenin teknolojisi, ticareti ve ekonomisini içeren araştırmalar yapmak, Genel Müdürlüğümüzün fizibilite etütleri kapsamında yaptığı çalışmalardandır.

Genel Müdürlüğümüz, madencilik sektörüne yönelik olarak, maden işletmelerinde oluşan kaya ve şev stabilite problemlerine çözüm üretmekte ve fizibilite çalışmaları yapmaktadır. MTA, bünyesinde yer alan deneyimli mühendis ve teknisyen kadrosuyla ve yeterli donanıma sahip Kaya ve Zemin Mekaniği Test Merkezi yardımıyla yerli ve yabancı kuruluşlarla ortak projeler gerçekleştirmektedir.

15- ANALİZ VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMALAR

Genel Müdürlüğümüz bünyesinde, MTA projeleri, ücretli iş projeleri ve Kamu Kurum ve Kuruluşları, Özel Sektör ile tüzel kişilerden madencilik ve çevre faaliyetleri

(11)

11

kapsamında gelen; cevher, kayaç, sediman, mineral, su, katı yakıt numunelerinin kimyasal, mineralojik ve petrografik analizlerinin ve teknolojik testlerinin yapılmasının yanı sıra teknolojik araştırma- geliştirme projeleri yürütülmektedir.

Gelen talepler doğrultusunda endüstriyel, seramik, metalik, katı yakıt, radyoaktif hammaddeler ile artıkların değerlendirmesine yönelik, laboratuar ve pilot çapta zenginleştirme çalışmaları yapılmaktadır.

2002 yılında yaklaşık 20.000 adet olan numune sayısı son beş yılda yapılan yatırımlarla 2010 yılında 50.000 adete, 98.000 adet olan analiz sayısı 2010 yılında 350.000 adete yükselmiştir. Analiz/testlerde kapasite artışı çalışmalarının yanında analiz/testlerin güvenilir ve hızlı yapılabilmesi, sonuçlarının uluslararası geçerliliğinin sağlanabilmesi amacıyla akreditasyon çalışmaları da yürütülmektedir. Bu çalışmalar sonucunda laboratuarlarda Kalite Yönetim Sistemi kurulmuş ve Akreditasyon Sertifikası alınmıştır. Akreditasyon kapsamında yer alan, kömür analizleri, doğal taş testleri ve toprakta bakır tayini analizinin yanı sıra su ve altın analizlerinde de çalışmalar tamamlanarak TÜRKAK’ a kapsam genişletme başvurusu yapılmıştır.

Madencilik ve yerbilimleri konusunda gelişmiş ülkelerde yapılabilen bütün analiz/testlerin MTA laboratuarlarında yapılabilmesi ile ilgili çalışmalara devam edilmektedir.

16- ÇEVRE VE İKLİM ARAŞTIRMALARI

Son 25 yılda Dünya ve Avrupa Birliği Madencilik sektöründeki değişimler ve yeni trendler ile madencilik faaliyetlerinin sürdürülebilir kalkınma temelinde yürütülmesi zorunluluğunun bir sonucu olarak ve Ülkemizde, 07.02.1993 tarihinde Çevresel Etki Değerlendirme Yönetmeliği’nin yürürlüğe girmesinin akabinde, 1994 yılında bünyesinde Çevre Birimini ilk oluşturan Kurumlardan birisi MTA Genel Müdürlüğüdür. MTA, “Ya madencilik, ya çevre” dayatmasının aksine multidisipliner bakış açısıyla madencilik ile ilgili temel çevre sorunlarını tanımlayabilmeyi, bu sorunlar arasında bağlantı kurabilmeyi ve çözüm önerileri getirebilmeyi amaçlamaktadır.

Son yıllarda dünyamızı tehdit eden ve dolayısıyla ülkemizde de araştırılması zorunlu duruma gelen iklim değişikliklerinin etkileri Kurumumuzda önemsenmekte ve araştırılmaktadır. MTA Genel Müdürlüğü, misyon ve hedefleri doğrultusunda, jeolojik zaman dilimlerinde meydana gelen iklim değişikliklerini ve bu değişikliklerin yerküreye etkilerini araştırmak amacıyla bir araştırma grubu kurmuştur. Bu araştırma grubu, hem küresel iklim değişiklikleri ve gelecek iklim tahminleri için veri hazırlama konusunda hem de jeolojik geçmişte olan iklim değişikliklerinin nedenleri ve sonuçları, iklim değişikliklerinin jeolojik faktörlerle bulunması ve etkilerinin incelenmesi konularında çalışmalar sürdürmektedir. Bu kapsamda kıyı değişimlerinin izlenmesi kayıt altına alınması ve bu değişimlerin gelecekteki boyutlarının tahminine yönelik projeler başlatılmıştır.

17- YERBİLİMLERİ DÜNYASINA YENİ VERİLER KAZANDIRMAK

Yerbilimlerinin çeşitli dallarında gerek Genel Müdürlüğümüz kendi uzman kadrosu tarafından, gerekse üniversite ve yabancı uzmanlarla ortak olarak hazırlan

(12)

12

çalışmalar gerçekleştirilmektedir. Türkiye genelinde yapılan jeolojik etütlerle çeşitli jeolojik sorunlara çözüm aranmakta, ülkemizin jeolojisine katkıda bulunulmaktadır. Bu kapsamda gerek bireysel, gerek üniversitelerle ve gerekse uluslararası kişi ve kuruluşlarla ortak projeler gerçekleştirilmektedir.

18- EĞİTİM FAALİYETLERİ

MTA’nın yüklendiği en önemli görevlerden birisi madencilik sektörüne eleman yetiştirmektir. Kuruluşundan itibaren pek çok yerbilimciye yurtiçi ve yurtdışı eğitim olanakları sağlamış, Hacettepe, Ankara, İTÜ, Karadeniz Teknik ve daha birçok üniversitede Maden ya da Jeoloji Mühendisliği bölümleri kurulmasına destek olmuş, elemanlarını ders vermek için üniversitelere yollamıştır.

Böylece, kendi üniversitelerimizden jeolog, jeofizikçi, maden mühendisi, cevher zenginleştirmeci yetiştirilmesiyle, bir yerbilimci ordusunun faaliyete geçmesine katkıda bulunmuştur. Üniversitelerimizden mezun olan yerbilimcilerin de büyük bir çoğunluğunu istihdam ederek güçlenen MTA yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan çıkar döngüsü içinde hem uygulayıcı, hem eğitim kurumu haline gelmiştir.

Türkiye’de çalışan her yerbilimci için MTA bir ilk başvuru kurumudur.

Türkiye’deki yerbilimcilerin büyük bir çoğunluğu MTA da deneyim kazanmış olup, hemen hepsi de MTA nın ürünlerinden yararlanmaktadır. MTA’da deneyim kazanan yerbilimciler özel sektörün vazgeçilmezleri oldukları gibi, üniversitelerimizin de saygın öğretim kadrolarını oluşturmuşlardır. Özellikle 1970’li ve 2000’li yıllar arasında üniversitelerimizin yerbilimleri ile ilgili bölümlerinin eğitim eleman kadrolarının önemli bir kısmının MTA kökenli olması veya eğitimlerini MTA bursuyla tamamlamaları bu anlayışın en somut göstergesidir.

MTA kendi bünyesi içinde sadece yerbilimci çalışanlarına ilişkin üç farklı eğitim programı uygulamaktadır.

a- Meslek İçi Eğitim Programı

Ülkemizde çalışan yerbilimcilerin büyük bir kısmı MTA Genel Müdürlüğünde görev yapmaktadır. Ancak, özellikle son yıllarda kurumumuza katılan personelde önemli ölçüde nitelik yönünden eksiklik görülmektedir. Kurumumuz bu eksikliği giderebilmek amacıyla yoğun meslek içi eğitim programları uygulamaktadır.

Program çerçevesinde Genel Müdürlüğümüze yeni alınan teknik elemanların proje çalışmalarına katılımları için hazırlanma ve eğitimleri ile Kurumumuz çalışanlarının mesleki bilgi birikimlerini arttırmak amacıyla çeşitli kurs, seminer, yaz okulu vb. eğitim programları uygulanmaktadır. Eğitim programları teorik ve uygulamalı olarak gerçekleştirilmekte, arazi uygulamaları ve gezileri ile bilgilerin pekiştirilmesi sağlanmaktadır.

b- Stajyer Eğitim Programı

Staj Programı kapsamında Jeoloji Mühendisliği Bölümü öğrencilerinin harita alım ilkeleri, genel jeoloji, paleontoloji, hidrojeoloji, maden yatakları, endüstriyel hammaddeler ve uzaktan algılama konularında verilen kuramsal bilgileri kavramalarının yanı sıra, 1/25.000 ölçekli jeolojik harita alımı, stratigrafi ilkeleri ve temel jeoloji çalışmalarını arazide uygulamalı olarak yapmaları amaçlanmıştır. Bu

(13)

13

kapsamda, bir ay süreli teorik çalışma bölümünde merkezde MTA Genel Müdürlüğü’nün farklı dairelerinde yapılan bilimsel ve teknolojik çalışmalar ile ilgili uzman kişilerce bilgiler verilmektedir. Yaklaşık 15 günlük süreçte de Ankara çevresinde günübirlik arazi çalışması yapılmakta, teorik bilgilenmenin arazide uygulamaları gerçekleştirilmektedir.

c- Üçüncü Ülke Eğitim Programı (MTA - JICA)

Japon Uluslararası İşbirliği Ajansı (JICA)’nın Türkiye’de yürüttüğü yardım faaliyetleri için belirlediği önemli işbirliği alanlarından biri olan “Gelişmekte Olan Komşu Ülkelere Yönelik Kalkınma Yardımı Kapasitesinin Belirlenmesi” kapsamında Japon Hükümeti, JICA aracılığıyla Türkiye’de 3. Ülke Eğitim Programları uygulamaktadır.

3.Ülke Eğitim Programı”na ilişkin anlaşma MTA Genel Müdürlüğü ile JICA arasında 2 Ağustos 1996 tarihinde imzalanmıştır. Programın amacı

• Katılımcıların teknik becerilerinin geliştirilmesi,

• Aldıkları eğitim çerçevesinde ülkelerinin gelişimine katkıda bulunmaları,

• Farklı ülkelerden gelen diğer yerbilimcilerle bilgi alışverişinde bulunmaları,

• Türkiye, Japonya ve davetli ülkeler arasında uzun geçmişe sahip iyi ilişkilerin pekiştirilmesi

olarak belirlenmiştir. 2010 yılına kadar düzenlenen eğitim seminerlerine toplam 256 yerbilimci iştirak etmiştir.

Eğitim programlarının ötesinde MTA sahip olduğu büyük kütüphanesi ve Türkiye’nin en zengin yerbilim arşivi ile de yerbilimi çalışanlarına, eğitmenlerine ve öğrencilerine hizmet vermektedir:

d- Kütüphane Servisinin İşlevleri

Genel Müdürlüğümüz Kütüphanesi 1935 yılında Enstitünün kuruluşundan itibaren, özellikle Yerbilimleri ve Madencilik konularında tüm araştırmacılara yardımcı olmak amacı ile yurt içi ve yurt dışı süreli yayın, tez, harita vb. dokümanları sağlamak, sağlanan bu bilgileri sistematik bir şekilde düzenleyerek araştırmacıların kullanımına hazır bulundurmak suretiyle geniş bir kitleye hitap etmektedir.

Ağırlıklı olarak Yerbilimleri ve Madencilikle ilgili yayınların bulunduğu çok zengin bir derlemeye sahip olan kütüphanemizde yaklaşık 47.000 kitap ve 2570 başlık altında yaklaşık 200.000 adet süreli yayın bulunmaktadır.

e- Derleme Servisi

Derleme Servisi Genel Müdürlüğümüzün kuruluşundan bugüne kadar teknik elemanlarımız tarafından hazırlanmış jeolojik, jeofizik etütler ile çeşitli madenlere ilişkin etüt, değerlendirme çalışmalarını içeren 11.357 adet etüt raporunu bünyesinde toplamaktadır. Ayrıca, 5769 prospeksiyon raporu mevcuttur.

MTA kurduğu Doğa Tarihi Müzesi ve İhsan Ketin Jeoloji parkı ile de yerbilimleri eğitimine katkıda bulunmaktadır:

f- Tabiat Tarihi Müzesi

Müzelerin tarihi gelişimi içinde Tabiat Tarihi Müzelerinin önemli bir yeri vardır.

Ülkemizde ise 20. yüzyıla kadar kendi sahip olduğu değerleri halka tanıtan bir “Doğa Tarihi Müzesi” oluşturulamamıştır. Yerbilimleriyle ilgili birçok ilke imza atan MTA, ülkemizdeki bu eksikliğin giderilmesine yönelik olarak 1960’lı yıllarda bilim, eğitim ve

(14)

14

kültür alanında toplumu bilinçlendirmek amacıyla Tabiat Tarihi Müzesi'nin kurulması için ilk adımları atmıştır.

MTA Enstitüsü'nün görev yapmaya başladığı 1935 yılından, 1960'lı yıllara kadar geçen süre içinde, ülkemizin hemen her bölgesinde gerçekleştirilen yerbilimlerine ait çalışmalar sırasında sayıları gün geçtikçe artan örnekler, Tabiat Tarihi Müzesi’nin ilk koleksiyonlarını oluşturmuştur. Zaman içinde daha çok sayıda mineral, fosil ve kayaç örnekleri toplanmış, bunlara yurt içi ve yurt dışı üniversitelerden ve çeşitli kişi, kurum ve kuruluşlardan gelen armağanlar da ilave olmuştur.

İlk Tabiat Tarihi Müzesi, MTA Genel Müdürlüğü bünyesinde 7 Şubat 1968 tarihinde açılmıştır. Daha sonra gelişen müze, doğan ihtiyaç nedeniyle yine MTA yerleşkesi içinde yapılan yeni binasına taşınmıştır. Yeni müze binası 10.800 m2 kullanım alanına sahiptir. Koleksiyonlar sistematik kurallara uygun olarak düzenlenmiş; görsel sunumlar için modern sunum tekniklerinden de yararlanılmıştır.

Müze kapsamında 100.000’den fazla örneğin envanter kayıtları yapılmış, mevcut koleksiyonlar yerli ve yabancı uzmanların bilimsel çalışmalarına olanak tanımak üzere bilim dünyasının hizmetine sunulmuştur.

g- İhsan Ketin Türkiye Jeoloji Parkı

76 yıldır ülke ekonomisine ve jeolojisine damgasını vurmuş olan MTA Genel Müdürlüğü, çağdaş ve uluslararası nitelik kazanma aşamasındaki Tabiat Tarihi Müzesi'nin yanı sıra, Türkiye'nin ilk Jeoloji Parkı'nı da oluşturmuştur. Genel Müdürlük yerleşkesi içinde, yaklaşık 10.000 m2 lik bir alanda 1/10.000 ölçekli (yaklaşık olarak 150 x 60 m. boyutlarında) Türkiye haritası yapılmıştır. Bu harita üzerinde büyük fay hatları, belli başlı volkanlar gibi ülkemizin önemli jeolojik yapıları ile birlikte, önemli yeraltı kaynakları ve jeolojik süreçlerle oluşmuş doğal anıtları sergilenmektedir.

Eğitim çağındaki gençler ve tüm ziyaretçiler, Türkiye'nin jeolojik yapısını çeşitli özellikleri ile tanırlarken, ülke ekonomisine katkıda bulunan yeraltı kaynaklarının nerelerde bulunduğunu, fiziksel özelliklerini doğrudan görerek, dokunarak ve açıklayıcı bilgilerden yaralanarak öğrenmiş olacaklardır.

Türkiye Jeoloji Parkı ülkemizin doğal ve jeolojik özellikleriyle ilişkili birçok unsuru öncelikle eğitim çağındaki kişilere ve tüm ziyaretçilere görsel olarak tanıtabilmek amacıyla kurulmuştur.

19- ULUSAL VE ULUSLARARASI ÜYELİKLER

MTA’nın ülkemizde gerçekleştirdiği çalışmaları dünyanın diğer ülkelerinde Jeolojik Araştırma Kurumları (Geological Survey) üstlenmişlerdir.

Jeolojik Araştırma Kurumları, Avrupa’da 18. yüzyılda başlayan sanayi devriminin ihtiyaçlarını karşılamak üzere yoğun bir şekilde arazi çalışması yapmak amacıyla kurulmuşlardır. İlk olarak İngiltere Jeolojik Araştırma Kurumu’nun (BGS) 1835 yılında kurulmasından 100 yıl sonra, ülkemizde de MTA 1935 yılında aynı ihtiyaçlar için kurulmuştur. Jeolojik Araştırma Kurumlarının araştırma konuları her ülkenin kendisine özgü koşullarına göre değişiklik göstermekle beraber bu kuruluşlar, bütçeleri çoğunlukla devlet tarafından karşılanan, maden ve enerji kaynaklarının araştırılması, değerlendirilmesi ve geliştirilmesi ile bu çalışmaların altyapısını

(15)

15

oluşturan her türlü bilimsel jeolojik araştırmaları yapan kurumlardır. Çalışma konuları birbirine oldukça yakın ve benzerlikler gösteren bu kurumlar arasında oldukça yakın ilişkiler vardır.

Genel Müdürlüğümüz, yukarıda bahsedilen kuruluşlar ile sıkı işbirliği içerisinde bulunmakta ve çok sayıda ortak araştırma projesi gerçekleştirmektedir. Bunlar arasında Amerikan Jeolojik Araştırma Kurumu (USGS), İngiltere Jeolojik Araştırma Kurumu (BGS), Fransız Jeolojik Araştırma Kurumu (BRGM), Japon Jeolojik Araştırma Kurumu (GSJ), Kırgız Jeoloji İdaresi (KMEGEI), Moğolistan Maden Araştırmaları Otoritesi (MRAM), Güney Kore Jeolojik Araştırma Kurumu (KIGAM) vd.

bulunmaktadır.

Kurumumuz ayrıca aşağıda isimleri belirtilen ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlara da üyedir.

 Türkiye Ulusal Volkanoloji ve Arziçi Kimyası Komisyonu (TUVAK)

 Türkiye Stratigrafi Komitesi (TSK)

 IUGS - Türkiye Ulusal Jeoloji Bilimleri Birliği (TUJBB)

 Avrupa Uzaktan Algılama Laboratuarları Birliği (EARSeL)

 Türkiye Ulusal Fotogrametri ve Uzaktan Algılama Birliği (TUFUAB)

 One Geology

20- SONUÇLAR

Madencilik, ülkelerin kalkınmasında önemli rol oynayan sektörlerden birisidir.

Maden ürünleri; sanayi, enerji, tarım ve inşaat sektörlerinin temel girdilerini oluşturmaktadır. Gelişmiş sanayi ülkelerinin çoğunda madencilik sektörü, ekonomik kalkınmayı başlatan öncü bir sektör olarak yer almaktadır. Yer altı kaynaklarının yüksek katma değer sağlayacak şekilde ekonomiye kazandırılması, enerji ve sanayi hammadde talebinin güvenli ve ekonomik olarak karşılanması, arz kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve geliştirilmesi, üretilen hammaddelerin yurt içerisinde işlenerek nihai ürünlere dönüştürülmesi gerekmektedir. Ülkemizin sadece zengin maden kaynaklarına sahip olması yeterli değildir. Bu madenlerin işletilmesiyle yaratılan katma değerin ekonomiye kazandırılması, bu kaynakların atıl durumda bırakılmaması ve en kısa sürede üretilerek sanayiye sunulması ülkemizin ekonomisine çok olumlu katkılar sağlayacaktır.

MTA Genel Müdürlüğü bilimsel yöntem ve metotlar kullanarak yürüttüğü çalışmalarla özellikle arama dönemindeki riskleri asgariye indirerek madencilik sektörüne bu anlamda destek olmakta ve öncü görevini sürdürmektedir. Nitekim ülkemizde var olan madenciliğe dayalı bütün kurum ve kuruluşların temelinde MTA’nın ürettiği bilgileri ve desteği görmek mümkündür. Ayrıca, aramacılık alanında karşılaşılan sorunların aşılması yönünde MTA Genel Müdürlüğü’nün yoğun çalışmaları bulunmaktadır. Bu çalışmalar sonucunda gerçekleştirilen projelerle yerli kaynaklarımızın payının ve çeşitliliğinin artırılması hedefine yönelik olarak ciddi sonuçlar elde edilmiştir.

Diğer yandan sanayi ve yerleşim alanlarının saptanması, doğal afet risklerinin belirlenmesi, büyük mühendislik projelerinin planlanması ve uygulanması sürecinde

(16)

16

alt yapı hizmeti vermek üzere yer bilimleri ile ilgili değişik amaçlı çalışmalar yapılmaktadır.

Genel Müdürlüğümüz “Yerbilimleri ve madencilik alanında arama, araştırma, analiz, alt yapı ve bilgi hizmetlerini bilimsel ve teknolojik yöntemler kullanarak, etkin ve verimli bir şekilde çevresel faktörleri de göz önüne alarak sanayinin ve toplumun hizmetine sunmak, ülke refahına katkıda bulunmak”

olarak belirlenen misyonunu gerçekleştirmek üzere stratejiler geliştirmiştir. Bu doğrultuda stratejik amaç, hedef ve göstergelerini belirlemiştir. MTA’nın stratejik amaçları:

1. Karada ve kıyı ötesi alanlarda doğal zenginliklerin ortaya çıkarılmasına ve yer yüzeyinin doğru kullanılmasına temel olacak yer bilim araştırmaları yapmak,

2. Metalik maden, endüstriyel ve enerji hammaddelerine yönelik arama çalışmaları gerçekleştirmek,

3. Kurumu geleceğe hazırlama yolunda organizasyonel, bireysel, teknolojik, sosyal ve kültürel gelişimi sağlamak, gelişim fırsatları oluşturmak,

4. Yer bilimleri ve madencilik alanında analiz/test çalışmaları yapmak, çevreye duyarlı ileri teknolojileri saptamak, teknolojik öngörülerde bulunmak, yöntemler geliştirmek ve uygulamak,

5. Doğa tarihinin tanıtılmasına, jeolojik ve arkeolojik mirasın korunmasına katkıda bulunmak, olmak üzere beş ana başlık altında toplanmıştır.

Sanayileşen ülkemizde giderek artan metalik maden, endüstriyel ve enerji hammadde gereksiniminin karşılanabilmesi, diğer yandan sanayileşmeye bağlı olarak yaşanan hızlı kentleşme sürecinde başta deprem, heyelan, çevre olmak üzere çözüm bekleyen pek çok sorunun gündemi işgal etmesi, jeoloji çalışmalarının kesintiye uğratılmadan sürdürülmesini gerekli kılmaktadır. Ülkemizde bu görev, dünyadaki benzeri ve/veya eşdeğerlerinde olduğu gibi MTA'ya düşmektedir. MTA, ülke planlamasında kullanılacak olan her türlü jeolojik bilgiyi karar vericilere sunmaktadır.

Bu anlamda MTA, gerçekleştirdiği çalışmaları ile sadece kullanıcı ihtiyaçlarını karşılamakla kalmayıp, aynı zamanda ülkenin bilimsel bilgi birikimine de katkıda bulunmaktadır.

YARARLANILAN KAYNAKLAR

Bayraktaroğlu, Ş.Ş. 2003. 19 ve 20. Yüzyılda Anadolu’da Jeoloji çalışmaları ve eğitimi; Jeoloji Mühendisliği Eğitimi Çalıştayı (Ed. M. Şener ve N. Konak) TMMO Jeoloji Mühendisleri Odası Yayınları No:83, 4-19.

Çakmak, İ.T. ; Baydar, O. Ve Karaköse, C. 1985. Türkiye’de jeoloji araştırmalarının tarihçesi ve MTA Genel Müdürlüğü’nün jeoloji çalışmalarındaki yeri. 50. Yıl Simpozyumu Bildirileri, 1-5, MTA yayını.

Erguvanlı, A. K. 1978. Türkiye’de jeoloji konusunda ilk yayınlar. Yeryuvarı ve insan, 3/4,5-12.

Erguvanlı, A. K. 1979. Türkiye’de jeoloji araştırmalarında, jeoloji eğitiminde öncüler, Doktor Abdullah Bey. Yeryuvarı ve insan, 4/1,5-10.

Jeoloji Mühendisleri Odası. 1979. Türkiye’deki jeoloji araştırmaları ve jeoloji haritaları;

TMMO Jeoloji Mühendisleri Odası Yayınları, No:3, 93 s.

(17)

17

Ketin, İ. 1977. Genel Jeoloji Cilt 1, Yerbilimlerine Giriş. T.C. İTÜ Kütüphanesi, No=1096, 596 s., İTÜ Matbaası, Gümüşsuyu.

Ketin, İ. 1979. Türkiye’de jeoloji araştırmalarının ve jeoloji haritalarının kısa tarihçesi.

Yeryuvarı ve insan, 4/1, 15-17.

Konak, N. 2004. Ülkemizde yapılan jeoloji araştırmalarının ve jeoloji haritalarının tarihçesi. Bilim ve Gelecek, 8, 32-38.

Tatar, Y. 1975. Jeolojik haritalar. KTÜ Genel Yayın No: 74, Yerbilimleri Fak. Yayını No: 5, 129 s., Çağlayan Basımevi, İstanbul.

MTA Genel Müdürlüğü 2010-2014 Stratejik Planı MTA Genel Müdürlüğü Faaliyet Raporları.

www.mta.gov.tr ŞEKİLLER

Şekil 1- 1/25.000 ölçekli jeoloji haritası

Şekil 2- 1/100.000 Ölçekli Jeoloji Haritası

(18)

18 Şekil 3- Doğal anıtlarımızdan Meke Maarı

Şekil 4- Mağara araştırmaları

Şekil 5- 1992 yılında yayımlanan Türkiye Diri Fay Haritası

(19)

19

Şekil 6- 1/250.000 ölçekli Türkiye Diri Fay Haritası

Şekil 7- Paleosismoloji çalışmaları

Şekil 8 - 1/500.000 ölçekli Heyelan Envanter Haritası (Zonguldak paftası)

(20)

20

Şekil 9 - 1/1.500.000 ölçekli Heyelan Envanter Haritası

Şekil 10 - Konya ovasında oluşmuş bir obruk

Şekil 11- Arazi kullanım planlaması yerbilim verileri çalışması yapılmış iller

(21)

21

Şekil 12 - İstanbul metropolü kentsel gelişim alanı yerbilim verileri çalışmasıtemel jeoloji haritası

Şekil 13 - İstanbul metropolü kentsel gelişim alanı yerbilim verileri çalışması doğal afet kaynakları haritası

Şekil 14 - 1995-2011 yılları arasında sayısallaştırılmış jeoloji haritaları (5.195 adet)

Referanslar

Benzer Belgeler

(6) Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanlığı’na öğrenci tarafından teslim edilen Öğrenci Staj Değerlendirme Fişleri ile Staj Defterleri, Jeoloji

İşletme projesinde belirtilen termin plânına göre belirtilen süre içinde ruhsata konu madenin ekonomik olarak işletilmemesi halinde, üretilmiş olan diğer grup madenlerin

Kendi bölümünden mezuniyet hakkını elde eden ve çift anadal programını da en az 2,00 ortalama ile tamamlayan öğrenciye çift anadal lisans diploması verilir.. Bu program en az

Her öğrenci stajını Mühendislik Fakültesi Staj Yönergesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü Staj Uygulama Esasları, Bölüm ve Fakülte Staj Komisyonları ve

      Çalışmalar  sırasında  yörenin  1/25.000'lik  jeoloji  ve  jeomorfoloji  haritası  yapılmış,  jeolojik ve jeomorfolojik  birimler  ayrıntılı 

MADDE 9 – (1) Teşekkülün yönetim kurulu üyeliğine atanacakların nitelikleri, görev süreleri, toplanması, karar alması ve alınan kararların işlenmesi ile ilgili

Madde 1- Bu yönetmelik Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Yayım ve Redaksiyon Kurulları ile Editörlük oluşturulmasını ve bunların çalışma esasları, görevleri

yarıyılından itibaren Üniversitece belirlenen kontenjan dahilinde ilgili başka bir bölümün lisans programında yer alan dersleri alabilirler.Kendi bölümünden mezuniyet hakkı