• Sonuç bulunamadı

Nif dağı kazısında bulunan siyah firnisli seramikler ile batı yamacı seramikleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Nif dağı kazısında bulunan siyah firnisli seramikler ile batı yamacı seramikleri"

Copied!
226
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜÜSÜ KLASİK ARKEOLOJİ ANABİLİM DALI

ARKEOLOJİ BİLİM DALI

NİF DAĞI KAZISINDA BULUNAN SİYAH FİRNİSLİ SERAMİKLER

İLE BATI YAMACI SERAMİKLERİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

ZEHRA CEYLANCI

DANIŞMAN

Dr. Öğr. Üy. ZAFER KORKMAZ

(2)

II

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Bilimsel Etik Sayfası

Öğ

renci

ni

n

Adı Soyadı Zehra CEYLANCI

Numarası 154203011004

Ana Bilim / Bilim Dalı Klasik Arkeoloji/ Arkeoloji

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tezin Adı

Nif Dağı Kazısında Bulunan Siyah Firnisli Seramikler İle Batı Yamacı Seramikleri

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

(3)

III

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Yüksek Lisans Tezi Kabul Formu

Öğ

renci

ni

n

Adı Soyadı Zehra CEYLANCI

Numarası 154203011004

Ana Bilim / Bilim Dalı Klasik Arkeoloji/ Arkeoloji

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Dr. Öğr. Üy. ZAFER KORKMAZ

Tezin Adı

Nif Dağı Kazısında Bulunan Siyah Firnisli Seramikler İle Batı Yamacı Seramikleri

Yukarıda adı geçen öğrenci tarafından hazırlanan Nif Dağı Kazısında Bulunan Siyah Firnisli Seramikler İle Batı Yamacı Seramikleri başlıklı bu çalışma 28/06/2019 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

(4)

IV

Önsöz

Nif Dağı kazılarında gün ışığına çıkartılan seramik buluntularının çeşitliliği ve kronolojisinin saptanmasıyla Batı Anadolu’nun dağlık yerleşmeleri hakkında fikir sahibi olmak ve Nif Dağı’na ait seramik üretiminin kesin olarak saptanabilmesi amacıyla bu çalışma yapılmıştır.

Lisans eğitimimin başından itibaren seramik çalışmam konusunda beni yönlendiren ekibinde çalışma fırsatı bulduğum değerli hocam Doç Dr. Mehmet Tekocak’a, tez çalışmam da fikir ve yönlendirmesine başvurduğum, bu bağlamda kaynaklarını benimle paylaşan değerli danışman hocam Dr.Öğr.Üy.Zafer Korkmaz’a, çalışmalarımın farklı pek çok aşamasında desteklerini gördüğüm Nif Dağı Kazısı değerli üyeleri Doç Dr. Mujde Peker’e, Doç Dr. Daniş Baykan’a, Ögr.Gör.Ceren Baykan’a, Doç.Dr.Dinçer Savaş Lenger’e, depo ve çizim çalışmalarında yardımını esirgemeyen arkadaşlarım Arkeolog Eylem Özdemir’e, Yasemin Aynacıoğlu’na, Nif Dağı Kazısı’nda emeği geçen tüm ekip üyelerine, fikirlerine başvurduğum Arkeolog Pınar Kızıltepe Bilgin’e, Arş. Gör. Burcu Derin’e teşekkür ederim.

Arkeoloji ve Antik seramiğe dair ihtiyacımız olan bilgileri bizlerle paylaşmaktan kaçınmayan, gerek akademik gerekse sosyal hayatta fikirlerinden yararlandığımız, büyük bir sabırla uzmanlaşmak istediğimiz alan hakkında bizi bilgilendiren deneyimlerine bizi de ortak eden değerli hocam Dr.Öğr.Üy. Mustafa Bilgin’e tüm öğrencileri adına teşekkür etmek isterim.

Tezimin konusunu oluşturan orijinal malzemeyi çalışmam konusunda bana güvenen bu doğrultuda çalışmama olanak sağlayan, önerileriyle yol gösteren, interdisipliner bir ekipte yürüttüğü Nif Dağı Kazısı’nda yer almamı sağlayan saygıdeğer hocam Prof.Dr.Elif Tül Tulunay’a sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen, oluşturdukları huzurlu ortamda tezimi yazmamı sağlayan aileme de teşekkür etmek isterim.

(5)

V

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğ renci ni n

Adı Soyadı Zehra CEYLANCI

Numarası 154203011004

Ana Bilim / Bilim Dalı Klasik Arkeoloji/ Arkeoloji

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Dr. Öğr. Üy. ZAFER KORKMAZ

Tezin Adı Nif Dağı Kazısında Bulunan Siyah Firnisli Seramikler İle Batı Yamacı Seramikleri

ÖZET

Nif Dağı, Antik dönemde Smyrna (İzmir) Körfezi’nin doğusunda, İonia ve Lydia Bölgeleri’nin sınırları içinde, günümüzde ise İzmir İli, Torbalı, Buca, Kemalpaşa ve Bornova İlçeleri’nin ortak sınırında yer almaktadır. Batı Anadolu ile İç Batı Anadolu arasında, önemli bir geçiş güzergâhında bulunan Nif Dağı oldukça stratejik bir noktada yer almakta olup konumu nedeniyle her iki bölgenin de kültürel özelliklerini içinde barındırmaktadır. Ancak önemli bir coğrafi konuma sahip olmasına rağmen, Nif Dağı, gerek antik çağ gezginleri, gerekse modern araştırmacılar tarafından çok fazla araştırılmamış ve belgelenmemiştir. Burada 2006 yılından itibaren Prof. Dr. Elif Tül Tulunay başkanlığında bilimsel arkeolojik kazı ve araştırmalar yürütülmektedir.

Nif Dağı Araştırma ve Kazı Projesi kapsamında kazısı yapılan alanlardan Karamattepe Yerleşmesi/Nekropolisi ile Ballıcaoluk Yerleşmesi’ nde ele geçen Klasik ve Hellenistik Dönemi’ne ait siyah firnisli seramik buluntuları bu tezin konusunu oluşturmaktadır. MÖ 5. yüzyılın ilk yarısı ile MÖ 3.yüzyılın son yarısına tarihlendirilen bu örnekler tipolojik özelliklerine göre sınıflandırılarak, Batı Anadolu, Adalar ile İç Batı Anadolu’daki yerleşim merkezlerine ait çağdaş seramik buluntuları ile karşılaştırılacak ve göreli kronolojiye dayanarak tarihlendirilmeleri yapılacaktır.

Değerlendirmeye alınan seramik grupları Nif Dağı’nın siyah firnisli seramik kültürünün MÖ 5. yüzyılın ilk yarısından itibaren başladığını göstermektedir. Çalışılan malzeme ile bölgede, bu dönemi temsil eden seramiğin yayılım alanının, kıyı şeridinin dışında dağlık bir yerleşme olan Nif Dağı’na kadar uzandığı saptanmıştır. Ayrıca Nif Dağı’nda saptanan söz konusu döneme ait seramik buluntularının bir bölümü Atina Agorası buluntuları ile aynı özellikleri göstermektedir. Tespit edilen bir diğer grup ise hamur ve firnis özellikleriyle bu ithal örneklerden ayrılmaktadır.

(6)

VI

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğ renci ni n

Adı Soyadı Zehra CEYLANCI

Numarası 154203011004

Ana Bilim / Bilim Dalı Klasik Arkeoloji/ Arkeoloji

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Dr. Öğr. Üy. ZAFER KORKMAZ

Tezin İngilizce Adı Black Glazed Ware and West Slope Ware from Nif Dağı Excavations

SUMMARY

Nif Mountain is located on the border of Ionia and Lydia Regions in the east of the Smyrna (Gulf) Gulf in antiquity and today it is located on the common border of Izmir Province, Torbalı, Buca, Kemalpaşa and Bornova Provinces. Nif Mountain, located on an important transition route between Western Anatolia and Inner West Anatolia, is located at a very strategic point and because of its location it has cultural characteristics of both regions. However, even though it has an important geographical position, Nif Mountain has not been investigated and documented much by both ancient travelers and modern researchers. Since 2006, Scientific archaeological excavations and researches are carried out under the presidency of Prof. Dr. Elif Tül Tulunay.

The subject of this thesis is the black-lined pottery finds from the excavated areas of the Nif Mountain Research and Excavation Project belonging to the Archaic, Classical and Hellenistic Periods unearthed at Karamattepe settlement and Ballıcaoluk fortress. B.C. With the first half of the 5th century BC These samples, dated to the last half of the 3rd century BC, will be classified according to their typological characteristics and will be compared with the contemporary pottery finds from settlements in the western Anatolia, the islands and the Inner West Anatolia and will be dated based on relative chronology.

The ceramics groups that were taken into consideration were Nif Mountain's black-lacquered pottery cultures. Shows that it started from the first half of the 5th century AD. It has been determined that the area of spread of ceramic representing this period extends to the mountain Nif, which is a mountainous settlement outside the coastal lane. In addition, some of the pottery finds from the revolutions of the Nif Mountain show the same characteristics as those found in the Athens Agora. Another group identified is the dough, which is distinguished from the imported samples by the lining properties.

(7)

VII

Resim Listesi

Resim 1: Siyah Firnisli Seramik dağılım alanı... 13

Resim 2: Dağkızılca Nekropolisi DM8 numaralı mezar ve konteksti.(E. Tül Tulunay,2009) 18 Resim 3: Karamattepe Yerleşmesi/Nekropolisi KM6 numaralı mezar ve konteksti.(E.Tül Tulunay 2010) ... 19

Resim 4: Karamattepe Yerleşmesi/Nekropolisi Açma LIII ve konteksti.(E.Tül Tulunay 2011) ... 21

Resim 5: Karamattepe Yerleşmesi/Nekropolisi KM11 numaralı mezar ve konteksti(E.Tül Tulunay 2012) ... 22

Resim 6: Karamattepe Yerleşmesi/Nekropolisi KM11 numaralı mezar ve konteksti(E.Tül Tulunay 2012) ... 23

Resim 7: Karamattepe Yerleşmesi/Nekropolisi KM15 numaralı mezar ve konteksti. (E.Tül Tulunay 2012) ... 25

Resim 8: Karamattepe Yerleşmesi/Nekropolisi KM16 numaralı kremasyon mezar ve konteksti.(E.Tül Tulunay 2012 ... 26

Şekiller Listesi Şekil 1: Ballıcaoluk Yerleşimi’nin izometrik 3D görüntüsü.(M.Peker,2015) ... 182

Şekil 2: Ballıcaoluk Yerleşmesi’ nin doğu kesimindeki sur duvarı. (M.Peker,2015) ... 182

Şekil 3: Ballıcaoluk Yerleşmesi’ nin batı yamacındaki sur duvarı. (M.Peker,2015) ... 183

Haritalar Listesi Harita 1: Nif Dağı’nın Konumu ... 184

Harita 2: MÖ 1.binde (Arkaik, Klasik, Hellenistik Çağlar)İzmir ve Civarı (Ersin Doğer,2006) ... 185

Harita 3: Nif Dağı sektörler Uydu Haritası. ... 186

Tablolar Listesi Tablo 1: Nif Dağı Kazısı Yalın Siyah Firnisli Seramiklerin Alanlara Göre Dağılımı ... 187

Tablo 2: Nif Dağı Kazısı Yalın Siyah Firnisli Seramiklerin Formlarına Göre Dağılımı ... 187

Tablo 3: Nif Dağı Kazısı Hamur Gruplarının Renklerine Göre Dağılımı ... 188

Tablo 4: Siyah Firnisli Seramiklerin Formlarına ve Attika Üretimi Olup Olmamalarına Göre Dağılımı ... 188

Tablo 5: Siyah Firnisli Seramiklerin Yüzyıllara Göre Dağılımı ... 189

Tablo 6: Batı Yamacı Vazolarının Yerleşim Yerlerine Göre Dağılımı ... 189

Tablo 7: Batı Yamacı Vazolarının Kap Formlarına Göre Dağılımı ... 190

(8)

VIII

İÇİNDEKİLER

Önsöz ... IV Resim Listesi ... VII Şekiller Listesi ... VII Haritalar Listesi ... VII Tablolar Listesi ... VII

GİRİŞ ... 1 1.Amaç ... 1 2.Kapsam ... 1 3. Yöntem ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM ... 2 NİF DAĞI ... 2 1.1.KONUMU VE ÇEVRESİ ... 2 1.2.Kazı Tarihçesi ... 3 İKİNCİ BÖLÜM ... 5 SİYAH FİRNİSLİ SERAMİK ... 5

2.1. Siyah Firnisli Seramik Form Gelişimi ... 5

2.2. Siyah Firnisli Seramik Kil, Firnis ve Bezeme Özellikleri ... 7

2.2.1.Kil ve Firnis ... 7

2.2.2. Bezeme Biçimleri ... 8

2.3. Dağılım Alanı ... 11

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ... 14

NİF DAĞI KAZISI SİYAH FİRNİSLİ SERAMİKLERLE BATI YAMACI SERAMİKLERİNİN BULUNDUĞU KAZI ALANLARI ... 14

3.1.Karamattepe Yerleşmesi/Nekropolisi ... 14

3.2.Ballıcaoluk Yerleşmesi ... 15

3.3. Dağkızılca Nekropolisi ... 16

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ... 17

4.1.Karamattepe Yerleşmesi/Nekropolisi’nde Tespit Edilen Kontekstler ... 17

4.1.1. I Numaralı Kontekst ... 17

4.1.2. II Numaralı Kontekst ... 18

4.1.3. III Numaralı Kontekst ... 20

4.1.4. IV Numaralı Kontekst ... 21

(9)

IX

4.1.6.VI Numaralı Kontekst ... 23

4.1.7.VII Numaralı Kontekst ... 25

BEŞİNCİ BÖLÜM ... 27

NİF DAĞI KAZISI SİYAH FİRNİSLİ SERAMİK BULUNTULARI ... 27

5.1.Klasik Dönem Siyah Firnisli Seramik Buluntuları ... 27

5.1.1.Hamur ve Firnis Özellikleri ... 27

5.1.2. Form Grubu ... 27

5.1.2.1.Skyphos ... 27

5.1.2.2.Kyliks ... 28

5.2.Hellenistik Dönem Siyah Firnisli Seramik Buluntuları ... 28

5.2.1. Yalın Siyah Firnisliler ... 28

5.3.1.1.Hamur ve Firnis Özellikleri... 28

5.3.1.2. Form Grubu ... 29 5.3.1.2.1.Kantharos ... 29 5.3.1.2.2.Skyphos ... 34 5.3.1.2.3.Tabak ... 35 5.3.1.2.3.1.Balık Tabağı ... 35 5.3.1.2.4.Kase ... 37

5.3.1.2.4.1.Dışa Dönük Kenarlı Kase ... 37

5.3.1.2.4.2.İçe Dönük Kenarlı Kase ... 39

5.3.1.2.5.Sosluk/Tuzluk ... 42 5.3.1.2.6. Guttus... 44 5.3.1.2.7. Biberon/Akıtacak ... 44 5.3.1.2.8. Kandil ... 45 5.3.1.2.9. Achaemenid Kase ... 46 5.3.1.2.10. Unguentarium ... 46 5.3.1.2.11. Testi ... 47 5.3.1.2.12.Krater ... 47 5.3.1.2.13.Hydria ... 48 5.3.2. Batı Yamacı ... 49

5.3.2.1. Hamur ve Firnis Özellikleri... 50

5.3.2.2.Form Grubu ... 50

5.3.2.2.1. Mastos ... 50

(10)

X

5.3.2.2.2.1. Dışa Dönük Kenarlı Kase ... 50

5.3.2.2.2.2. Yarım Küre Karınlı Kase ... 51

5.3.2.2.3. Kantharos ... 52

5.3.2.2.4. Burma Kulplu Testi ... 52

5.3.2.2.5. Testi ... 53

ALTINCI BÖLÜM ... 54

DEĞERLENDİRME VE SONUÇ ... 54

EKLER ... 61

EK-1 Nif Dağı Keramik Buluntuları İle İlgili Mineralojik – Petrografik ve Jeokimyasal İncelemeler ... 61 KISALTMALAR ... 68 KAYNAKÇA ... 69 KATALOG ... 81 ŞEKİLLER ... 182 HARİTALAR ... 184 TABLOLAR ... 187 FOTOĞRAFLAR ... 191 LEVHALAR ... 194

(11)

1

GİRİŞ 1.Amaç

Nif Dağı kazı çalışmalarında ortaya çıkarılan siyah glazürlü/firnisli seramiklerin ilk kez bilim alemine tanıtılması ve bu gaye ile Batı Anadolu’nun fazla araştırılmayan dağlık bir yöresi olan Nif Dağı'nın, seramik repertuarı, ithal ve yerel seramik grupları ile seramik verileri ışığında kültür özellikleri aydınlatılmaya çalışılacaktır. Daha önce teknik ve tipolojik açısından ayrıntılı bir incelemeden geçirilmemiş olan bu malzeme gruplarını değerlendirerek bilim dünyasına kazandırmak, Batı Anadolu’nun bilinmezlerle dolu dağlık yerleşimlerinin kültürel özelliklerini tanımlamak, ayrıca Nif Dağı’nın söz konusu dönemlerdeki önemini ve rolünü belirlemeye çalışmak asıl amaçtır.

2.Kapsam

Nif Dağı’nda 2006-2016 yılları arasında yapılan sistemli kazılar sonucunda ele geçen siyah glazürlü/firnisli seramik buluntuların tanımı ve değerlendirmesi yapılmıştır. Bu çalışma ile Nif Dağı’nın Arkaik, Klasik ve Hellenistik Dönem siyah firnisli seramik buluntularıyla yerleşmenin karakterini, mevcut veriler ışığında ortaya koymak umulmuştur. Bu “karakter” ile kastedilen yerleşmenin kronolojisinin tespit edilmesi, seramik buluntuların ait oldukları kontekstlerle bağlantılı biçimde sunulmasıdır. En son aşamada ise tüm bu veriler tarihsel süreç içerisinde bir zemine oturtulmaya çalışılacaktır. Böylece daha önce ayrıntılı biçimde araştırılmamış olan Nif Dağı’nın tarihsel süreçteki yeri, önemi ve çevresiyle olan kültürel alışverişi saptanmıştır.

3. Yöntem

Çalışmada öncelikli olarak kazı deposu envanter defterinden siyah firnisli seramikler seçilmiştir. Seçilen bu malzemenin fotoğrafları çekilmiş, teknik çizimi yapılmış ve çizimler daha sonra dijital ortama aktarılarak bilgisayar yardımı ile Freehand MX programında dijital çizimleri oluşturulmuştur. Tüm bu veriler daha sonra bilgisayar ortamına aktarılarak tezde kullanılır hale getirilmiştir. Seçilen malzemenin tipolojisi yapılarak çevre bölge ve kentlerdeki benzerleriyle karşılaştırılıp analoji çalışması yapılmıştır. Analoji çalışmasının ardından literatür çalışması yapılarak Nif Dağı ve bulunduğu çevre hakkında bilgi edinilmiştir.

Son olarak tüm veriler elde edildikten sonra tezin yazım aşamasına geçilerek toplanan veriler enstitünün tez yazım kılavuzuna uygun olarak düzenlenip, yazım aşaması bitirilmiştir.

(12)

2

BİRİNCİ BÖLÜM NİF DAĞI

1.1.KONUMU VE ÇEVRESİ

‘’Nif’’ adının Yunanca’daki Nymphe kelimesinden geldiği düşünülmektedir. Başka bir görüşe göre ‘’Nif’’ ismi Niuwa-Niwa= Niobe ile aynı kökene sahip ‘’Kar’’ kelimesi ile aynı anlamdadır. Latince nix ve nivisin ‘’kar’’ nivālis ‘’karlı, karla kaplı’’ anlamına geldiği düşünüldüğünde ‘’Karlı Dağ’’ anlamına geldiğini düşünmek daha mantıklıdır. Günümüzde dağın zirvesi ‘’Nif Karlığı’’ olarak adlandırılmış olmakla birlikte burada modern kar

biriktirme çukurlarına ait olduğu söylenen duvarlar bulunmaktadır1.

İzmir Körfezi’nin doğusunda yer alan Nif Dağı, Torbalı, Buca, Bornova ve Kemalpaşa ilçelerinin ortak sınırında yer almaktadır. Nif Dağı, Bozdağların batı yönünde Gediz (Hermus) ve Küçük Menderes (Kaystrus) nehirlerini vadiden ayıran masif bir çıkıntıdır, bu çıkıntı 2.000 m'yi aşan yüksekliği ile İzmir-Aydın-Manisa-Uşak illeri içerisinde en yüksek zirveyi oluşturur. Nif Dağı masif dağ kütlesinden ayrılarak Karabel olarak adlandırılan kilit noktadan, Torbalı ilçesinin güneyine doğru kaymıştır2. (Harita1)

Kemalpaşa Ovası ve Sipylus Dağı (Toprak) kuzey tarafındadır, Karabel Geçidi doğusunda, Torbalı Ovası ise güneyinde yer almaktadır. Nif Dağı önemli ulaşım güzergahları arasında yer almakla birlikte hem doğal bir korunağa hem de verimli su, toprak ve maden kaynaklarına sahiptir. Sahip olduğu coğrafi konum sebebiyle farklı dönemlerden (MÖ8. yüzyılın ikinci yarısı - MS.14.yüzyıl) kültürler barındırmaktadır. Buna rağmen Nif Dağı

Naukratisli Athenaios‘ın Lydia Olympos’u3 olarak bahsetmesi dışında antik dönemdeki

araştırmacılar ve gezginler tarafından göz ardı edilmiştir.

Hitit metinlerinden elde edilen bilgilere göre MÖ 15. yüzyılda Kaystros Havzası bünyesinde Nif dağı ile birlikte Arzawa ülkelerini (arzava, hepalla, mina, kuvaliya, seha nehri ülkesi, appavia, viluşa, zipaşla, hariati) de barındırmaktaydı. Elde edilen yeni veriler ışığında Hitit İmparatorluk Dönemi’nde vassal Arzawa-Mira Krallığı’nın başkenti Appasas bugünkü Ayasuluk Tepesi’dir4. Öte yandan yine Hitit metinlerinde bahsi geçen’’Ahhiyavalılar’’ ilk olarak Anadolu’da daha sonra ise Hellas’da yaşamışlardır. Homeros’ta bahsi geçen Akhaioi

1 Tulunay 2012, 83. 2 Tulunay 2006, 189.

3 Athenaios, Deipnosophistai, II, 38, f. 4 Büyükkoloncı 2008, 2.

(13)

3

ya da ‘’Argeioi’’ olarak adlandırılan Hellenler Niobe’nin soyundan gelir ve Pelasglar ile

birlikte Akhaların esas yurdu Smyrna ve Sipylos çevresidir5.

Nif Dağı ve Sipylos Dağı’nın jeolojik özellikleri birbirlerine benzemektedir. Her iki dağda da derin fay hatları yer alır6.

Smyrna ve Sardes arasındaki bağlantı MÖ 1 binyıldan itibaren Sipylos ile Nif Dağı

arasındaki Belkahve tepelerinden sağlanıyordu7. Belkahve geçidi Karabel geçidine de yakın

bir konumdadır. Bu geçitler Smyrna’nın uzak savunması için önemli pozisyondadır.(Harita2) Netice itibariyle Nif dağı coğrafyasının ona sağlamış olduğu verimli topraklar, su kaynakları ve önemli geçiş güzargahlarını bünyesinde barındırmasıyla, Geç Tunç Çağı’ndan itibaren Batı Anadolu için önemli siyasi güçlere ev sahipliği yapmıştır.

1.2.Kazı Tarihçesi

Nif Dağı ile alakalı ilk çalışma 1980 yıllarında bölgede araştırma yapan Recep Meriç’e aittir. Meriç Stratejik tepeye kurulmuş olan Ballıcaoluk Yerleşmesi’ ni de Hellenistik Döneme tarihler ve bu kalenin gözetleme görevinin yanında çeşitli birliklerinde üst olarak kullanmış olabileceğini belirtir8.

Daha sonra Ersin Doğer ve İsmail Gezgin ‘’Arkaik ve Klasik Dönem’de Smyrna’nın Dış Savunması Üzerine Gözlemler’’ adlı çalışmalarında Nif Dağı’nın batı eteklerinde yer alan Kaynaklar Kalesi’nin zirvesinin köşelerinde kuleler bulunan sur duvarları ile çevrilmiş olduğundan bahsederler. Bahsi geçen kalenin yüzeyinde aşınmış siyah firnisli seramik buluntularının MÖ 4.yüzyıla ait olabileceği düşünülür9.

1983 yılında Erol Atalay tarafından gerçekleştirilen araştırma Kemalpaşa ve Sütini mağaralarındaki Bizans Dönem’i freskleri üzerine olmuştur. Kız Kalesi/Savanda- Mahzen-Sarnıç Mevkii’nde yer alan ve içerisinde freskler barındıran mağara “Mağasa Mağara” adını almıştır10.

Prehistorik Çağlar’dan başlayıp Bizans Dönemi’nin sonuna kadar birçok kültürü bünyesinde barındıran Nif Dağı’na yapılan ilk arkeolojik geziler 1999 ve 2001 tarihleri

5 Tulunay 2012, 82. 6 Tulunay 2012, 82. 7 Bean 2000, 42 . 8 Meriç 1988, 207-208, 9 Doğer-Gezgin 1998, 17 10 Atalay 1984, 65.

(14)

4

arasında yapılmıştır. Gerçekleştirilen gezilerden elde edinilen sonuçlar kapsamında 01-18 Eylül 200411- 01-12 Eylül 2005 tarihlerinde yüzey araştırmaları gerçekleştirilmiştir12.

2004 yılında yapılan yüzey araştırması 3 ana başlık etrafında toplanmış olup bunların ilki arkeolojik dökümantasyon yani buluntuların konumlarının GPS aracılığıyla saptanarak haritaya işlenmesi, buluntuların dijital fotoğraf, dia ve çizimlerle belgelenmesi ve tarihlendirme yapılabilmesi için yüzeyden seramiklerin toplanması ve incelenmesi. İkincisi mimari ölçüm ve çizim çalışması; Ballıcaoluk Yerleşmesi’ nin ölçümü yapılarak plan ve rölevesinin çizilmesi, edinilen planların topografik haritaya aktarılması. Son olarak jeofiziksel araştırma; Karamattepe Yerleşmesi/Nekropolisi’ nde ele geçen Arkaik ve Hellenistik Dönem seramik buluntuların manyetik ölçüm aracılığıyla incelenmesi, Başpınar Mevkii’de yer alan Laskarisler Dönemi’ne tarihlenmiş büyük yapı kompleksinin manyetik ölçüm aracılığıyla incelenmesi13.

2004 yılında yapılan yüzey araştırmasının sonucunda jeofizik verileri ve yüzeyden elde edilen seramik buluntuları sebebiyle 2006 yılında Bakanlar Kurulu Kararı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İstanbul Üniversitesi adına 2006 yılında Prof.Dr.Elif Tül Tulunay başkalığındaki heyet ilk bilimsel kazıyı Karamattepe Yerleşmesi/Nekropolisi’ nde başlatmıştır. Daha sonra kazısı yapılan alanlara Dağkızılca Nekropolisi, Başpınar ve Ballıcaoluk Yerleşmesi eklenmiştir.

11 Tulunay 2006, 189-200. 12 Tulunay 2007, 351-362. 13 Tulunay 2006, 190.

(15)

5

İKİNCİ BÖLÜM

SİYAH FİRNİSLİ SERAMİK

2.1. Siyah Firnisli Seramik Form Gelişimi

Tez kapsamında konu aldığımız siyah firnisli seramikler ilk kez “pre-black ware” ismiyle MÖ 7. yüzyılın sonlarında14 Pers metal kaplarının taklidi olarak ortaya çıkmıştır15. MÖ 7 yüzyılda Atina’da görülen siyah firnisli seramik kap formları, Subgeometrik

Dönem’deki formlar ile benzeşmektedir16. MÖ. 7. yüzyılda Atina Agorası’nda bulunan

subgeometrik kap formları siyah firnisin öncüsü kapsamındadır ancak tam manasıyla siyah

firnis uygulamasına örnek teşkil etmez. Siyah firnisin başlangıç uygulaması sayılmaktadır17.

MÖ 6. yüzyıla gelindiğinde Perslerin Batı Anadolu’daki etkileri başlamış ve paralelinde Yunan kültürü ile ilişkilerde artmıştır. Ardından MÖ 5. yüzyılın son çeyreğinde Atinalılar üzerindeki Pers etkisi ivme kazanmıştır18.

Miller Pers etkisinin arkasında, Pers kültürüne aşina birkaç nesil Atinalı’nın olduğunu düşünür19. Konu ile ilgili yapılan bir araştırma, MÖ geç 6 ve MÖ erken 5 yüzyılda Atina şehrindeki varlıklı aileler bezemeli seramiklerle metal kapları kullanırken; gelir seviyesi düşük olan halk metal taklidi olan siyah firnisli seramikleri kullanmaktadır20. Daha sonra Atinalı seramik ustaları benimsenen bu formlar üzerinde değişikliğe giderek kulpu olmayan kaplara kulp, kaidesiz olanlara ise kaide eklemişlerdir21.

MÖ 6. yüzyılda kap formlarının ağız ve gövde de cidar kalınlığı ince, ayakları yüksek formlu, yere tek bir kıvrımla inmekte, kap bitişleri ise keskin biçimlendirilmektedir. İnce ve kıvrımlı bir yapıya sahip olan yay şeklindeki kulplar, yüksek biçimde oturtulmuştur22. Korinth’de ele geçen Attik skyphosa ait parçanın, kulp hizasında yer alan yatay iki sıra mor bant, MÖ 6. yüzyılın ikinci çeyreğine ait bezeme ve firnis anlayışı hakkında bilgi

vermektedir23. MÖ erken 6. yüzyılda Attik siyah firnisli seramikler üzerine uygulanan kırmızı

14 Brann 1962, 3. 15 Miller 1999, 150. 16 Brann 1962, 3. 17 Brann 1962, 4. 18 Miller 1999, 146–147. 19 Miller 1999, 151 20 Miller 1999, 150. 21 Miller 1999, 141. 22 Sparkes,- Talcott 1970, 10-11. 23 Broneer 1951, 294.

(16)

6

ve mercan kırmızısı rengi, MÖ 5. yüzyıla gelindiğinde önemini yitirmiş son olarak MÖ 5. yüzyılın son çeyreğinde kullanımı ortadan kalkmıştır24.

MÖ 6. yüzyıldan sonra kap formlarındaki profil görünümü ayrıntılı hale gelmiş, keskin hatları yumuşamış ve ayak formu kısaltılmıştır. MÖ 6. yüzyılın sonunda kapların gövde yapısı incelir. Kulpların eski şeklini aldığı MÖ 5. yüzyılda, ağız kenarları kalınlaşarak yuvarlak bir hal alır. MÖ 5. yüzyılın ikinci yarısında ise ağız kenarları tekrar incelir ve iç yüzeyde sıvı akışını kontrolde tutmak amacıyla ek bir bölüm geliştirilir25. Keskin profilleri detaylandırılmış ve oranları eşit biçimde hesaplanmış olan MÖ geç 5. yüzyıl kapları metalik formludur26. MÖ 5. yüzyılda Atina’da Attikalı seramik ustaları, öncüllerinin teknik ve işçiliklerini devam ettirmiş, hatta bazı kaplarda formlar sabit kalmış, değişikliğe uğramamıştır27.

MÖ 5. yüzyılda hem Attika üretimi seramikler farklı merkezlere dağılmış, hem de Attikalı seramik ustaları farklı merkezlerde çalışarak burada üretime katılmıştır. Olynthos’ta bulunan stemless formlarının kaliteli firnislari, Attika üretimi olabileceğini düşündürürken, hamur renginin farklı olması Attikalı ustaların bu bölgeye gelerek üretim yapmış olabileceklerini düşündürür28.

MÖ 4. yüzyılda kantharosların ağız kenarında ek bir kenar daha görülmektedir. Gövde kaba bir hal alırken kulplar üçgen formlu, kaide ise ayrıntılı olarak işlenmemekle beraber; kantharos ve cup-kantharoslarda kaide profili iki katlıdır. Bu yüzyılda amaç estetikten öte

rahat kullanımdır29. Ephesos’da bulunan MÖ 330-321 yıllarına tarihlendirilen yazıtta30

Attikalı ustaların Bayraklı’da seramik ürettikleri kanısına varılmıştır.

MÖ 500- 480 yıllarında Apadana Kabartmaları’nda görülen metal kapların seramik taklitleri Attika seramiğinde gözlemlenir. Bu bağlamda MÖ 5-4 yüzyıllarda Pers etkisinin

Attika seramiğinde görüldüğünü söylemek doğru olacaktır31. MÖ 5. yüzyıl başlarında Attika

seramiğinde Akhamenid Dönem’e has yaprak biçiminde kabartmalar ve yivler görülmektedir32. 24 Sparkes- Talcott 1970, 18. 25 Corbett 1949, 301. 26 Sparkes-Talcott 1970, 12. 27 Corbett 1949, 301. 28 Robinson 1950, 324. 29 Sparkes –Talcott 1970, 10-12. 30 Gürsoy 1987, 4. 31 Miller 1999, 136-137. 32 Miller 1999, 146-147.

(17)

7

Hellenistik Dönem ile birlikte MÖ 4.yüzyıla kadar kalitesini sürdürmüş olan firnis, bozulmaya başlar. Siyah renkteki firnis pişirmeden ötürü kırmızı, kahve, gri, mor ve yeşil renklerine dönüşür. Erken Hellenistik Dönem’ de firnis uygulamaları daha başarılıyken bu oran MÖ 150 yılından sonra düşmeye başlar. MÖ geç 4.yüzyıl ve MÖ erken 3. yüzyılda iki firnis tonu göze çarpar, bunlar siyah ve kırmızıdır. Bu durumun olası sebebi, artan ihtiyacı karşılamak amacıyla kapların üst üste fırınlanarak seri üretime geçilmesidir. Seri üretimle birlikte hem kap yüzeylerinde renk oluşumu değişmiş hem de sıralama biçimlerinden kaynaklı yüzeyde çizgiler meydana gelmiştir. Kalitenin giderek düşmesiyle MÖ 3-2. yüzyılda kapların bir bölümünde mat firnis görülürken bu durum MÖ 1. yüzyılda oldukça yaygınlaşır33.

2.2. Siyah Firnisli Seramik Kil, Firnis ve Bezeme Özellikleri 2.2.1.Kil ve Firnis

Attika siyah firnisli seramiklerin kili kırmızımsı-turuncu bir renkte, gözeneksiz ve katkısız yoğun bir kildir. Bu özelliğinden dolayı antik dönemin en kaliteli kili olmuştur34.

Kilin kırmızımsı rengi nasıl aldığı laboratuarlar da araştırılmış ve en yakın renk 945°C’ de elde edilmiştir35. Atina Agorası’nda üç farklı kil grubu incelenmiş; Klasik Dönem’den Hellenistik Dönem’e kadar kullanılan Attika kili en büyük grup olmuştur. Başka merkezlerde de ele geçen ve Atina üretimi olduğu düşünülen killerin örnekleriyle de Attika kili uyum göstermiştir. Ancak kırmızımsı renkteki bu kilin üretildiği yataklar tespit edilememiştir36.

Yapılan çeşitli analizler ve araştırmalar sonucunda Attika kili ve siyah firnisinin içeriklerinde büyük farklılıklar tespit edilmemiştir37. ½ litre saf su, 2 ½ gram sodyum heksametafosfat ve 115 gr nemli kil karıştırılarak oluşturulan karışım 48 saat bekletildikten sonra üç ayrı katmanın oluştuğu gözlemlenmiştir. En üstte kilin en ince partikülleridir. Ortadaki kısım kil için kullanılır ve en alttaki kısım ise atılır. Firnis için kullanılan çözelti buharlaştırılarak katılaştırılıp krem kıvamına getirilir. Bu firnis kahve renktedir ve kuruduğunda hafif bir parlaklık görülür. Firnis olarak kullanılacak çözelti kuruduktan sonra

33 Rotroff 1997, 10–11.

34 Farnsworth - Simmons 1963, 389. 35 Noble 1960, 309.

36 Fillieres – Harbottle – Sayre 1983,59-60. 37 Noble 1960, 306.

(18)

8

sulandırılır, sulandırılmış olan bu çözelti kap üzerine uygulanır katılaşıncaya kadar ısı verilir.

Bunun sonucunda kap parlak ve metalik bir görünüme sahip olur.38

Antik dönemde vazo şekillendikten sonra nemli bir odada bekletilir, hafif nemliyken firnis uygulanır ve kuruduğunda fırınlanır. Fırının ısıtılması işlemi hava girişiyle sağlanır. Fırın 800°C ye ulaştığında fırına ıslak odun takviyesi yapılarak sıcaklık sabit tutulur. Bu safha 30 dakika ile sınırlı tutulduktan sonra derece yavaş yavaş 945°C’ ye yükseltilir. Daha sonra soğutulma işlemi başlar ve ısı 875°C’ye indirilir. Soğutma işleminin ardında fırına yeni odun verilir ve dışarıdan temiz havanın verilmesiyle oksidasyon sağlanır. Bu oksidasyon sebebiyle hamur kırmızı rengini almaktadır. Siyah firnis içerisindeki silisyum dioksit sebebiyle kimyasal reaksiyona girmez ve rengini korur. Fakat derecesi 1050°C’nin üstünde olan bir fırında siyahtan kırmızıya döner39.

Diğer bir teknik ise daldırma firnis tekniğidir. Bu teknikte çömlekçi kaba şekil verdikten sonra dairesinden tutarak boyalı olmasını istediği bölüme kadar kabı firnisin içerisine daldırır. Boş kalan alanlarda bazen çömlekçinin parmak izi görülür. Bazen firnisin çok sulu olması ya da çömlekçinin boyaya daldırdıktan sonra hemen ters çevirmesiyle kabın tüm yüzeyi boyanır40.

Çömlekçinin seri üretim yapabilme amacı ile kapları üst üste yerleştirmesi neticesiyle bazen açıkta kalan bölümler siyah renk alırken, altta kalan kısımlar kırmızı ya da kahve tonunu alırlar41.

2.2.2. Bezeme Biçimleri

MÖ 5. yüzyıl ve devamında kazıma ve baskı bezemeli siyah firnisli seramikler popülerdir. Bu süsleme tarzı Hellenistik Dönem içlerine kadar popüleritesini korumuştur. Kazıma bezeme yöntemini Atinalı çömlekçiler metal kapları taklit amaçlı kullanmışlardır.

MÖ 5. yüzyılın ikinci çeyreğinde kırmızı figürlü vazolarda firnis altında kazıma ile yapılmış çember, yay ve ışın bezemeleri görülmektedir.42 Baskı ve kazıma ile oluşturulan bezeme stili kapalı kaplardan ziyade, yağ şişelerinde ve içki kaplarında kullanılmıştır. Kaızma ve baskı bezeme daha çok içki kaplarının tondo bölümünde yer alır. Olasılıkla yivlendirme

38 Noble 1960,309-310. 39 Noble 1960, 310-311. 40 Tunuz 1993. 41 Tunuz 1993. 42 Talcott 1935, 481.

(19)

9

metodunun ortaya çıkışıyla bu uygulama MÖ 5. yüzyılın sonuna doğru ortadan kalkmıştır43.

MÖ 4 yüzyılda tamamen kaybolur ve yerini yivlendirme metoduna bırakır44.

Kazıma ve bezemede kullanılan malzemeler; pergel, cetvel, baskı kalıbı ve keskidir. Seramik ustaları motifi kalıp yardımıyla seramik üzerine uygulamaktadır. Kullanılan kalıbın aynı olması halinde bile uygulama şekline bağlı olarak farklı motifler ortaya çıkabilmektedir. Seramik ustası kalıbı motifin en üst noktasından itibaren sabit bir açıyla vazo yüzeyine uygular ve vazoyu saat yönünde çevirip bastırma hareketiyle motifin modelini çıkartır. Kalıbın uygulanış açısıyla alakalı olarak motif değişiklik gösterebilir45. Baskı bezemede motiflerin uygulanacağı alan belirlenir motiflerin sınırları kap yüzeyine belirlenir ve daha sonra kalıplar kullanılır46. Bu dönemde kullanılan kalıplar fazla dayanıklı değildir; baskı yapıldıkça motif keskinliğini yitirir, keskinliği artırmak amacıyla vazo üzerinde rötuş yapılmaktadır. Yapılan rötuşlar sebebiyle de motifler farklılıklar göstermiştir47.

Baskı bezemede en yaygın kullanılan motif palmettir48. Kullanılan diğer bezemeler, iç

içe üçgen, baklava motifi, lotus çiçeği, sarmaşık ve yaprak motifi, stilize yapraktır. Yaygın olarak kullanılan diğer bir motif ise dil motifidir. Kırmızı figürlü kylikslerde görülmeye başlayan bu motif, siyah firnisli seramiklerde de kullanılmaya başlanmıştır. Dil motifi ilk işlendiği dönemlerde, kısa ve geniştir, MÖ 5.yüzyılın son çeyreğinde ise uzamış ve incelmiştir. Palmetler ise ilk kullanıldığı dönemlerde büyük ve volütleri yoğun bir yapıdadır49. MÖ 4. yüzyılda palmetler uzun bir biçimdeyken, MÖ 4. yüzyılın sonuna doğru palmet yaprakları ağır bir form alır50.

İlk kez MÖ 390-380 yıllarında ortaya çıkan rulet bezemenin örnekleri Atina Agorası’nda kısıtlıdır. Rulet bezemenin erken stilinde, ruletler birbirleriyle paralel olarak işlenmemiştir. Standart tipinde ise rulet baskıları spiral formda ve birbirine paraleldir51. MÖ 4. yüzyılda Yunan seramiklerinde rulet baskıları birbirlerine uzaklaşır. Bu uygulamanın kolay

43 Sparkes - Talcott 1970, 24. 44Sparkes -Talcott 1970,27. 45 Corbett 1955, 173. 46 Sparkes - Talcott 1970, 23. 47 Sparkes - Talcott 1970, 23 48 Sparkes -Talcott 1970, 25-26. 49 Talcott 1935, 484 50 Talcott 1935, 487. 51 Talcott 1935, 487.

(20)

10

olması onu standart bir bezeme haline getirmiştir52. Bu dönemde seramiklerde kaide bezeme

sitilinde de değişiklik olmuş rezerv bırakılan alanlar tamamen siyah firnisla kaplanmıştır. Siyah firnisli seramiklerde görülen diğer bir süsleme unsuru da rezerv bırakılan

alanlardır. Bu uygulama aynı zamanda pratik de bir yöntemdir. Örneğin; kulp altları53,kapaklı

kaplarda vazo ve kapağın birbirlerine oturma düzlemleri, tek kulplu vazolarda kaide ve gövdenin kesiştiği alanların rezerv bırakılması. Ağız kenarı, boyun, kulplar, ayak ve kaide, kapak üstü bölümler ise bezeme amaçlı rezerv bırakılan alanlardır54.

MÖ 6. ve 5. yüzyılda rezerv ve bant bezeme oldukça popülerdir. Bazı kapların yüzeyleri bantlar ile sınırlandırılmış rezerv alanlara ,siyah ya da kırmızı firnisla dalga, yumurta, dil, şevron ve şarmaşık yaprak motifleri işlenerek süslenmiştir. MÖ 5. yüzyılda ise vazo yüzeyleri tamamen firnisla kaplanır. MÖ geç 5. yüzyıl ve MÖ 4. yüzyılda bezeme unsuru olarak yivler tercih edilir55.

Attika’da kullanılan diğer bezeme türü de daha çok mezar hediyesi olarak kullanıldığı düşünülen ek kırmızı ve beyaz boyadır. Ek kırmızı boya en yaygın MÖ 6. yüzyılda uygulanmış, MÖ 5. yüzyılda kullanımı giderek azalmış, ve MÖ 5.yüzyılın son çeyreğinde ise kullanımı son bulmuştur. Daha çok firnis üzerine uygulanan ek kırmızı boyanın bazı örneklerde de rezerv alanlarda kullanıldığı gözlemlenmiştir. MÖ 5. yüzyılda ek beyaz boya özel kap formlarında görülmekle birlikte sadece firnis üzerine uygulanmıştır. Ek beyaz boya ile bant ve dil motifleri işlenmiştir56.

MÖ 540-460 yılları arasında sınırlı sayıda siyah firnis üzerine uygulanmış mercan kırmızısı(bilinçli kırmızı) detaylar görülmektedir. Söz konusu renge ulaşmak için sarı rengin içerisine demir cevheri karıştırılmıştır57. Atina Agorası’nda yapılan analizler mercan kırmızısı ve siyah firnis içeriğinin yakın olduğu ancak mercan rengin daha fazla demir içerdiği saptanmıştır. Analiz sonucuna göre mercan rengi daha katıdır ve deforme olmaya siyah firnisa nazaran daha müsaittir. Bazı kahverengi örnekler ,çömlekçinin mercan kırmızısı rengine ulaşamadığını gösterir58.

52 Sparkes - Talcott .1970, 30.

53 Çarkta firnislama esnasında oluşan zorluk sebebiyle rezerv bırakılır. 54 Sparkes -Talcott 1970, 17.

55 Sparkes - Talcott 1970, 18. 56 Sparke - Talcott 1970, 18. 57 Sparkes - Talcott 1970, 19-20. 58 Farnsworth -Wisely 1958, 165-168.

(21)

11

Yatay ve dikey yivlendirme bezemeleri Pers etkili olup, Pers kabartmalarında yer alan metal kaplardan esinlenerek oluşturulmuştur. Attika’da yatay yivlendirme yaygın olarak kullanılmazken sadece, tek kulplu fincan, phiale, bodur lekythos ve pyksis formlarında görülür. Daha yaygın kullanım gören dikey yivlendirme, MÖ 480’de uygulanmaya başlanmış olup ilerleyen evrede, yoğun olarak tek kulplu fincan, stemless, cup-skyphos, bodur lekythos

ve amphoriskos formlarında görülür59.

MÖ 4. yüzyılda ise nadir olarak siyah firnis üzerine ek kil ile yapılan süslemeler görülür60. 2.3. Dağılım Alanı

Yapılan analizlere göre61 ,Attika siyah firnisli seramiğinin menşei Atina’dır. Atina Agorası kazısında ele geçen bu seramik, MÖ 6. yüzyıldan MÖ 4. yüzyıla kadar oldukça yaygın kullanılmıştır.

Kuzey Suriye, Kıbrıs, Filistin62, Nubia, Babil, Susa63, İtalya, Sicilya, Anadolu, Fransa,

İspanya64, Bulgaristan, Almanya, Akhamenid İmparatorluğu’nun batısı65 gibi pek çok

merkezde Attika siyah firnisli seramik ele geçmiştir.

Yunan ve Perslilerin yoğun ilişkilerde bulunduğu MÖ geç 6. yüzyıl ve 5. yüzyılda kültürel etkileşimle beraber, Akhamenid İmparatorluğu’nda Attika keramiği ithali artar66. İmparatorlukta siyah firnisli örnekler yerleşim merkezlerinde ele geçmiştir. Babil ve Susa kentlerinde az sayıda örneğe rastlanılmış, Persepolis kentinde ise bu mal grubuna ait hiç örnek

görülmemiştir67. Yunan kültüründe kadınlara ait mezarlarda görülen lekythoslar, Pers

kültüründe parfüm kullanımının erkeklerde de yağın olması sebebiyle mezarlarda değil Pers şehir merkezlerinde ele geçmiştir. Pers şehirlerinde kyliks ve skyphoslar da yaygın formlar arasındadır68.

MÖ 450-400 yılları arasında Attika siyah firnisli seramik ithalinde artış yaşanır69. Bu dönemde Pers egemenliği altındaki Gordion, Sardes ve Daskyleion’ da bol miktarda siyah

59 Sparkes -Talcott 1970, 21. 60 Sparkes –Talcott 1970, 20.

61Fillieres – Harbottle - Sayre 1983, 60. 62 Miller 1999, 67; Vries 1977, 544. 63 Vries 1977, 544. 64 Sparkes -Talcott 1970, 16. 65 Miller 1999, 68. 66 Miller 1999, 67. 67 Miller 1999, 68. 68 Vries 1977, 544-548. 69 Miller 1999, 67.

(22)

12

firnisli seramik ele geçmiştir. MÖ 470-450 yılları arasında ithal edilen seramiklerde azalma

yaşanmıştır, bunun sebebi olarak da yakın doğuya uygulanan ambargo gösterilmiştir70. Doğu

Akdeniz bölgesinde ise bu dönemde Attika seramik revaçtadır.

Mısır’da ise orijinal Attik malzeme ele geçmemekle beraber yerel üretimleri çoğunluktadır. Olasılıkla Mısır’a üretim için giden Attikalı ustalar burada yerel malzeme ile

üretim gerçekleştirmiştir71. MÖ 4. yüzyılın son çeyreğindeki yerel üretim seramiklerin firnis

kalitesi oldukça yüksektir. Ancak MÖ 3. yüzyıla gelindiğinde aynı kalite korunamamış, firnis ince ve mat bir görünüm almıştır. Söz konusu bozulma İskenderiye’de yerel üretiminde de görülmektedir72.

Kuzey Afrika kenti olan Kyrene’de MÖ 4. ve MÖ erken 3. yüzyılda bol miktarda siyah firnisli Attika keramiği görülmektedir. Bu kentte de yerel atölyeler üretimde bulunmuştur73. Keos adasında yer alan Ayia Irini’de74 de yoğun miktarda siyah firnisli seramik ele geçmiş, bunlardan en yaygın kullanılan formlar ise skyphos, bolsal ve oinochoe olmuştur75.

MÖ 5.yüzyılda olasılıkla Atinalı ustaların yerel üretime geçmesiyle, Sicilya ve İtalya merkezinde orijinal malların varlığı azalmıştır76.

Yapılan araştırmalar sonucunda Yunanistan’da da yerel atölyeler olduğu

bilinmektedir. Bu atölyeler Euboea, Lakonia, Olympia ve Galaxidi’de yer almaktadır77.

Boeotia ve Korinth de yerel üretime sahip olan önemli merkezlerdir. Peloponnesos Savaşı ile Korinth’de Attika üretimi seramikler azalır78 ve Korinthli ustalar kendi siyah firnisli seramiklerini üretmeye başlarlar79.

Anadolu’da ise Smyrna80, Pergamon, Miletos81 ve Priene’de yoğun miktarda hem Attika siyah firnisli seramikler hem de yerel üretim mallar ele geçmiştir.

70 Miller 1999, 72. 71 Clairmont 1956, 58. 72 Clairmont 1956, 58. 73 Clairmont 1956, 58. 74 Butt 1977, 299. 75 Butt 1977, 301-303. 76 MacDonal 1981, 59. 77 Sparkes - Talcott 1970, 16. 78 MacDonald 1982, 113-123. 79 Pemberton 1997, 68-88. 80 Cook 1965, 143. 81 Clairmont 1956, 58.

(23)

13

MÖ 5. yüzyılda Smyrna’da yapılan kazılarda ele geçen malzeme çoğunluğu Attika siyah firnisli seramikleriyken, MÖ 4. yüzyıl tabakasına gelindiğinde yerel üretim mal gruplarıyla karşılaşılmıştır. Smyrna’da ele geçen örnekler Samos, Rhodos ve Mytilene ile kıyaslanmış ve Kuzey İonia üretimi olabileceği sonucuna varılmıştır82. MÖ 5. yüzyılda Atina’dan ayrılan seramik ustaları, MÖ 4. yüzyıl boyunca olasılıkla farklı merkezlerdeki atölyelerde çalışmış, Attika taklidi yerel mallar üretmişlerdir83.

Resim 1 Resim 1: Siyah Firnisl i Seramik dağılım alanı

82 Cook 1965, 143. 83 Dallık 2009, 30.

(24)

14

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

NİF DAĞI KAZISI SİYAH FİRNİSLİ SERAMİKLERLE BATI YAMACI SERAMİKLERİNİN BULUNDUĞU KAZI ALANLARI

3.1.Karamattepe Yerleşmesi/Nekropolisi

Nif Dağı’nın doğusunda yer alan Karamattepe Yerleşmesi/Nekropolisi (Harita3), MÖ 8. yüzyılın ikinci yarısından MÖ 6. yüzyılın ilk yarısına kadar yerleşim alanı olarak kullanılmıştır. Bu döneme ait kepir üzerinde yükselen birkaç taş sırası ve dikdörtgen mekanlara ait duvar/temel kalıntıları açığa çıkarılmıştır84. Yerleşim alanı olarak kullanım gördüğü son evreye ait, 2006 yılında bir kontekst bulunmuş ve bu kontekst içerisinde yer alan seramik grubu MÖ 6. yüzyılın ilk yarısına tarihlendirilmiştir85.

Yerleşmenin MÖ 7. yüzyılın ilk yarısına ait olan evresi, 2011 yılında açığa çıkarılan kontekst sayesinde aydınlatılmıştır. Karamattepe Yerleşmesi/Nekropolisi’ nde pişmiş toprak

buluntuların yanında çok sayıda metal ok ucu ele geçmiştir86. Bunun yanında 2011 senesi kazı

çalışmalarında, iç yüzeyi çamurla sıvanmış olan metal işleme fırını açığa çıkarılmıştır. Kazısı yapılan alanlarda ele geçen çok sayıdaki cüruf ve cevher parçalarının yanında demir işleme fırınının da yer alması, Arkaik Dönem’de söz konusu alanda metal işleme işliğinin varlığını göstermektedir. Karamattepe Yerleşmesi/Nekropolisi’nin Arkaik Dönem’ine ışık tutan diğer önemli buluntular ise, çift taraflı küçük bir tarak ve yine küçük boyutlarda kabartmalı bronz parçadır87.

Arkaik Dönem’e ait diğer bir kontekst de 2012 yılında açığa çıkarılan iki çukurdur. Çukurlar içerisinde ele geçen seramik parçaları MÖ 7. Yüzyılın birinci ve ikinci yarısına tarihlendirilmiştir. Tüm bu verilerden yola çıkılarak Karamattepe Yerleşmesi/Nekropolisi’nin MÖ 7. yüzyılın başından MÖ 6. yüzyılın ortasına kadar olan süreçte yerleşim yeri olduğu söylenebilir.

Karamattepe Yerleşmesi/Nekropolisi MÖ 5. yüzyıla ait kalıntı ya da buluntu ele geçmemiştir. Olasılıkla bu dönemde Pers istilalarından88 ötürü yerleşim alanı terk edilmiştir89.

84 Tulunay 2012, 84-85. 85 Tulunay 2007, 80 86 Baykan 2012, 231-246. 87 Peker 2013,147-163.

88 Strabon(Çev. A. Pekman) 2009, 37; Herodotos(Çev. M. Ökmen) 2006. 89 Tulunay 2012, 85

(25)

15

Karamattepe ’nin nekropolis(mezarlık) olarak kullanım gördüğü evre ise MÖ 4. yüzyılın son çeyreğidir. 50-60 yıl kadar kullanım gören bu nekropoliste, kremasyon (ölü yakma) ve inhumasyon (ölü gömme) tarzında toplam 14 adet mezar tespit edilmiştir. Bölgedeki doğal tahribat (ağaç kökü vb.), tarımsal faaliyetler ve maalesef kaçak kazılar neticesinde mezarlar tahrip edilmiş ve mezar hediyeleri parçalar halinde ele geçmiştir90. Mezar hediyesi olarak kullanım görmüş seramikler ise kendi içinde Attik ve Attik özellik gösteren bölgesel seramik olarak ikiye ayrılmaktadır.

Karamattepe Yerleşmesi/Nekropolisi’nde ele geçen diğer önemli buluntular ise MÖ 4. yüzyılın üçüncü çeyreğinden MÖ 3. yüzyılın ortalarına uzanan Makedonia Krallığı ve Hellen otonom darpları, Akhaemenid Cam Kâse ve MÖ 3. yüzyıla tarihlendirilen kobalt mavisi iç kalıp cam alabastron parçasıdır91.

3.2.Ballıcaoluk Yerleşmesi

Nif Dağı’nın doğusunda, Karamattepe Yerleşmesi/Nekropolisi’nin kuzeybatısında yer alan Ballıcaoluk Yerleşmesi (Şekil1), iki derin vadiyle çevrili kayalık bir tepedir92. Ballıcaoluk yörede ‘’kız kalesi’’ olarak da bilinmektedir93. Ballıcaoluk Yerleşmesi’ nin üç tarafı da sarp kayalıklarla çevrilidir, yerleşime ulaşım Karamattepe Yerleşmesi/Nekropolisi yönündeki doğu yamacından yapılmaktadır. Tepenin kapladığı alan 3,5 hektardır ancak

kayalık alan göz önünde bulundurularak yerleşimin daha az yer kapladığı düşünülür94.

Tepe doğu(Şekil2) ve batı(Şekil3) olarak iki bölüme ayrılmıştır. Her iki bölümü de çevreleyen surlar yer almaktadır. Kayalık ve sarp yamaçlarda duvarlara rastlanılmamaktadır, olasılıkla bu alanlarda doğal tahkimattan yararlanılmıştır. Surlar, duvar örgüsü ve işçiliği sebebiyle Geç Klasik- Erken Hellenistik Dönem’e tarihlendirilmiştir.

Ballıcaoluk’un kazısına 2008 yılında başlanmıştır. Bazı sur ve çeşitli duvar kalıntıları tespit edilmiştir. Olasılıkla batı kesiminin yukarda yer alması ve su kaynaklarına uzak olması sebebiyle bu bölgede dört adet sarnıç yer almaktadır. Güneybatı yamaçta ise Geç Antik Çağ ile ilişkilendirilebilecek duvar kalıntıları göze çarpmaktadır.

90 Tulunay 2012, 84-85. 91 Tulunay 2012, 84-85. 92 Meriç 1988, 207. 93 Doğer – Gezgin 1998, 14-15. 94 Türkmen 2011, 261.

(26)

16

Ballıcaoluk Yerleşmesi’nde Arkaik Dönem’e ait herhangi bir mimari kalıntıya

rastlanmamıştır95. Ancak bu dönemin varlığını ispatlayan seramik örnekler mevcuttur.

Karamattepe Yerleşmesi/Nekropolisi ve Ballıcaoluk Yerleşmesi’ nin birbirlerine yakın konumda oluşu, seramik ve metal buluntuların benzerliği bu iki alanın tek bir yerleşimin parçası olabileceğini akla getirmektedir. Her iki alanda da Klasik Dönem’e ait ize rastlanmazken, Erken Hellenistik Dönem’de ise her iki alanda yeniden kullanım görmüştür.

MÖ 246-241 yılları arasında Smyrna ve Sipylos Magnesiası arasında ‘’Sympoliteia’’ antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşmaya göre, Magnesia halkına ve bu bölgede ikamet eden

askeri yerleşimdekilerde96 yaşayan halka Smyrna halkı ile aynı vatandaşlık hakkı verilmiştir.

Bununla beraber bölgede askeri yerleşimin olduğu düşünülür.97Olası Pers istilalarına karşı korunabilmek adına askerlere arazi tahsis edilmiş burada Makedon kolonileri kurulmuştur. Hem Karamattepe Yerleşmesi/Nekropolisi’nde hem de Ballıcaoluk Yerleşmesi’nde bu görüşü

destekleyen çok sayıda Makedon sikkesi ele geçmiştir98.

Elde edilen veriler neticesinde Ballıcaoluk Yerleşmesi’ni sadece bir kale olarak nitelendirmek yerine, Hellenistik Dönem’de içerisinde askeri birlik barındıran kırsal bir yerleşim olarak nitelendirmek daha doğrudur.

Hellenistik Dönem’den sonra Roma İmparatorluk Dönemi’ne ait bu bölgede bir kalıntı ya da buluntuya rastlanmamıştır. Ancak Geç Antik Çağ’da bize yerleşim olduğunu düşündürecek kanıtlar tespit edilmiştir. Bu kanıtlar, mimari kalıntılar ve küçük buluntulardır.

Geç Antik Çağ’dan sonra bölgede başka dönemlere ait ize rastlanmamıştır99.

3.3. Dağkızılca Nekropolisi

Karamattepe Yerleşmesi/Nekropolisi’nin güneyinde yer alan Dağkızılca Nekropolisi, Dağkızılca köy sınırları içerisinde yer alır, ismini de buradan almaktadır. Dağkızılca’da yer alan nekropolis de basit tekne/sandık ve tek ya da iki odalı mezarlar, pişmiş toprak lahitler yer almaktadır. Nekropolis de yer alan oda mezarlar kaçak kazılar sonucunda yoğun tahribata uğramıştır. Söz konusu alanda toplam 16 mezar saptanmış, bunların üçü dairesel formda pişmiş toprak lahitlerdir. Dağkızılca Nekropolisi’ nde ele geçen seramik ve sikkeler bize MÖ 5. yüzyılın ikinci çeyreği ile MS 4.yüzyıl arasında geniş bir tarih vermektedir100.

95 Peker 2017, 6.

96 Askeri yerleşim ‘’katoikia’’olarak adlandırılmaktadır. Bu terim Hellenistik Dönemde Anadolu’da

Seleukoslar’ın kurduğu askeri Makedon kolonileri için kullanılır. Akalın, 2006, 66-67.

97 Cohen 1991,41-50; Laberre 2004, 227-228. 98 Lenger 2013, 377-378.

99 Peker 2017, 7. 100 Tulunay 2012, 88.

(27)

17

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

4.1.Karamattepe Yerleşmesi/Nekropolisi’nde Tespit Edilen Kontekstler

Nif Dağı’nda 2006-2016 yılları arasında yapılan kazılarda siyah firnisli seramiklere ilişkin toplamda 7 kontekst tespit edilmiştir. Bu kontekstler Karamattepe Yerleşmesi/Nekropolisi’nde yer alan mezarlara aittir.

4.1.1. I Numaralı Kontekst

Dağkızılca Nekropolisi’ nde bulunan DM8 olarak adlandırılan lahit, 1,96 x 0,92 metre boyutunda, 2 metre derinliğinde olup pişmiş topraktan yapılmış ve kenetlerle antik tamirat görmüştür. Yerel forma sahip olan lahitin benzeri 1939 yılında Torbalı’da kaçak kazıda bulunmuştur. Lahit DM 6 ve DM 7 mezarları çevresinde araştırma yapılırken saptanmıştır. İçerisinde erişkin erkek iskeleti, ayak ucunda ise Akhamenid stilde kase ve 0.21 metre yüksekliğinde testi yer almaktadır101.

Nif.PT.07.07 numaralı Akhamenid stilindeki kase, koyu bej hamurlu, mika katkılıdır. Kasenin dış yüzeyine daldırma tekniği uygulanmış ve tabana kadar siyah renkte boyanmıştır. Sardis’de bulunan benzer örnekleri MÖ 3. yüzyıla tarihlendirilmiştir102.

0.21 metre yüksekliğindeki Nif.PT.07.06 numaralı testinin parçaları bir araya getirilmiş, gövde de eksik olan kısımlar alçı ile tamamlanmıştır. Testi koyu gri hamurlu olup, yoğun gümüş mika ve mineral katkılıdır. Dış yüzeyde firnisi koyu gri-siyah renkte olup, iç yüzeyi hamurunun rengindedir.

101 Tulunay 2009, 415-416. 102 Rotroff -Oliver 2003, 61.

(28)

18

Resim 2: Dağkızılca Nekropolisi DM8 numaralı mezar ve konteksti.(E. Tül Tulunay,2009)

Resim 2 Resim 2: Dağkızıl ca Nekr opolisi D M8 numaralı mezar ve konteksti.(E. T ül Tul unay, 2009)

4.1.2. II Numaralı Kontekst

İkinci kontekstimiz, Karamattepe Yerleşmesi/Nekropolisi’nde Açma XXX’da yer alan KM6 numaralı kremasyon amphorasıdır. Kepire (marn) oyulmuş kare kesitli düzgün bir çukur içine yanlamasına yerleştirilen kremasyon amphorasının, ağız kısmı güneybatıya bakmaktadır. Çevresi düzensiz taş döşemelidir ve üzeri yassı kapak taşı ile kapatılmıştır ve sonrasında kireçle bitiştirilerek örtülmüştür. KM6 da bulunan tek kulplu testi ve içe dönük kenarlı kase de amphoranın altında bulunmuştur. NİF.PT.08-3 numaralı amphoranın içinden çıkan toprak elenmiş ve 4 bireye ait(1 kadın,1 erkek, 2çocuk)pazu kemiği ve çene parçaları tespit edilmiştir. Ayrıca elenen toprak da üçgen alınlıklı altın şerit diademlerin parçaları da saptanmıştır.

Amphoranın boynu iç bükey profillidir, geniş karnı ise halka kaideye doğru daralarak son bulur. Boynun üst kısmından başlayarak omuz üzerine dik bir biçimde oturan kulplar, oval kesitlidir. Açık kiremit hamur, yoğun gümüş mika ve az oranda kireç katkılıdır. Yüzeyde firnis yoğun olarak aşınmıştır olup iç yüzey hamurunun rengindedir.

(29)

19

Tek kulplu testinin ağız kenarı iç ve dış profilde kalınlaşarak gövdeden ayrılmıştır. Boyun kısmı iç bükey profilli olup gövdeye dik bir biçimde bağlanır. Gri hamuru yoğun mikalı, az oranda ise taşçık katkılıdır. Yüzeyde firnis siyah renkte olup fırınlamadan kaynaklı yer yer kahverengiye dönmüştür.

İçe dönük kenarlı derin kase ise, ters kaide profiline sahiptir. Dış yüzeyde firnisi koyu pembe akıtma boyalı, mat ve pürüzlüdür.

Kontekste yer alan üçgen alınlıklı altın şerit diademler, kalıba çakma yöntemiyle yapılıp kesilmiştir. Alt kısımda boncuk ve yumurta dizileri, onların üst kısmı ise sarmal dallarla kaplıdır. Bazen arada kuş motifleri de görülür.

KM6 konteksti seramik ve diadem buluntuları değerlendirildiğinde MÖ 325 – 275 yıllarına tarihlendirilmektedir103.

Resim 3: Karamattepe Yerleşmesi/Nekropolisi KM6 numaralı mezar ve konteksti.(E.Tül Tulunay 2010)

Resim 3 Resim 3: Karamattepe Yerle şmesi /Nekr opolisi KM6 numaralı mezar ve k onteksti .(E.Tül T ulunay 2010)

(30)

20

4.1.3. III Numaralı Kontekst

2009 Yılında Karamattepe Yerleşmesi/Nekropolisi’nde LIII Açmasında bir adet Attika tipi palmetli lekythos ve iki adet mahmuzlu dikey kulplu kantharos ele geçmiştir.

NİF.PT.09.2 numaralı lekythos, Konik formlu ağızlıdır. Ağız kısmı iç bükey formlu uzun boyna doğru daralır ve buradan direkt gövdeye bağlanır. Gövde şişkin ve basık kaide ise alçaktır. Kulp boyun başlangıcından ve gövde üzerine oturur. Gövde üzerinde yer alan rezerv alanda firnis boya ile işlenmiş palmet motifi yer almaktadır. Vazonun genelinde ise siyah firnis kullanılmıştır. Ancak siyah firnis pişirmeden kaynaklı yer yer kırmızı-kahverengiye dönmüştür. Soluk kırmızı hamuru, iyi arıtılmıştır. Lekythosun paralelleri gözönünde bulundurularak MÖ 4. yüzyılın ikinci yarısına tarihlendirilmiştir104.

NİF.PT.09.3 ve NİF.PT.09.4 numaralı Mahmuzlu kulplu kantharoslar, açık kırmızı renkte hamurludur. Killeri iyi arıtılmıştır. Firnisleri her iki yüzeyde de siyah renktedir. NİF.PT.09.2 numaralı kantharos da fırınlamadan kaynaklı firnisdan bozulmalar oluşmuş, firnis rengi yer yer kırmızı-kahve rengini almıştır. NİF.PT.09.3 numaralı örneğin kaidesi içerisine ‘’T’’ harfi kazınmıştır105. Kantharosların benzer örnekleri Atina Agorası’nda MÖ 325 yılına tarihlendirilmiştir106.

104 Bilgin 2015, 30. 105 Tulunay 2011, 407. 106 Sparkes -Talcott 1970, 122.

(31)

21

Resim 4: Karamattepe Yerleşmesi/Nekropolisi Açma LIII ve konteksti.(E.Tül Tulunay 2011) Resim 4 Resim 4: Karamattepe Yerleşme si/Nekr opolisi Açma LIII ve k ontek sti.(E.Tül T ulunay 201 1)

4.1.4. IV Numaralı Kontekst

2010 yılında bulunan KM11 numaralı mezar açma LXXII’nin batısında yer alır. Mezar, 1.95 x 0.70 m. boyutlarında dikdörtgen tekne/sandık mezardır. Kuzeydoğu-güneybatı doğrultulu olup, dik olarak oturtulmuş yassı taşlardan oluşmaktadır. Mezarının içerisinde yer alan 35-40 yaşlarındaki erkek bireye ait iskelet sırt üstü yatar pozisyonda, elleri karın üzerindedir. Başı sola dönük olan iskeletin, kafatasının sağında 1 adet pişmiş toprak tam unguentarium ve sol leğen kemiği hizasında 1 adet gümüş telden yüzük(3/4’ünden fazlası tümlenen), ve mezarın içerisine dağılmış vaziyette 5 adet pişmiş toprak boncuk ele geçmiştir.

NİF PT.10-9 numaralı unguentariumun hamuru, açık kırmızı renkte olup, az oranda mika ve mineral katkılıdır. Daldırma tekniğinde yapılan firnis, koyu kahve-siyah renktedir. MÖ 4.yüzyılın son çeyreğine tarihlendirilir.

KM11 numaralı mezarın güneybatısında yer alan uzun yan duvarda taş levha tespit edilmiştir. Levha üzerinde Eski Yunanca yazıt yer almaktadır, ancak yazıt oldukça aşınmış

(32)

22

vaziyettedir bu yüzden 7 satırı belirlenebilmiştir. Bu sebeple de yazıt içeriği hakkında fikir sahibi olunamamıştır107.

Resim 5: Karamattepe Yerleşmesi/Nekropolisi KM11 numaralı mezar ve konteksti(E.Tül Tulunay 2012)

Resim 5 Resim 5: Karamattepe Yerle şmesi /Nekr opolisi KM11 numaralı mezar ve k ontek sti(E.Tül T ulunay 2012)

4.1.5. V Numaralı Kontekst

KM13 nolu mezar 2011 kazı sezonunda Karamattepe Yerleşmesi/Nekropolisi’ nde saptanmıştır. Mezar LXXXVII açmasının kuzeydoğusunda doğu-batı doğrultulu konumlanmıştır. KM13 numaralı mezar, erken dönemdeki bir duvarın büyük taşları kullanılarak kepir içine oyulmuştur. Mezara ait kapak taşları tespit edilememiştir. Mezar yetişkin bir erkeğe ait olup, yaş tayini uzun kemiklerin uç kısımlarının kaynaşmasından yapılmıştır. Cinsiyeti ise kafatası, kulak memesi arkasındaki kemik çıkıntı ve kaş kemerinden tespit edilmiştir. İskeletin sağ pazu kemiğinin alt kısmında 1 adet bronz obje ve sağ ayağının yanında 1 adet parçalanmış kantharos ele geçmiştir108.

107 Tulunay 2012, 150-151. 108 Tulunay 2011, 407.

(33)

23

Resim 6: Karamattepe Yerleşmesi/Nekropolisi KM13 numaralı mezar ve konteksti(E.Tül Tulunay 2011)

Resim 6 Resim 5 Resim 5: Karamattepe Yerle şmesi /Nekr opolisi KM11 numaralı mezar ve k ontek sti(E.Tül T ulunay 2012)

4.1.6.VI Numaralı Kontekst

VI numaralı kontekst 2012 yılında açma LXXXII’de tespit edilmiştir. KM15 numaralı basit tekne mezar kuzeydoğu-güneybatı doğrultuludur. Kepir(marn) tabakası dikdörtgen biçimde oyulmuş, süst kenarlarına küçük yassı taşlar sıralanmıştır. Mezarda yer alan kadın

(34)

24

iskeletin baş kısmı doğudadır. Ayak ucunda Batı Yamacı Üslubunda bezemeli tek burma kulplu testi yer almaktadır.

KM15 de yer alan iskelet erişkin bir kadına aittir. Cinsiyet ve yaş tespiti, kafatası, alt çene ve dişlerden yapılmıştır. Şakak kemiğinde küçük bir delik saptanmıştır. Paleoantropolojik değerlendirmede bu deliğin “kafatası delgi operasyonu” ile alakalı olduğu düşünülmüştür109.

Mezarın üst toprağında MÖ 4. yüzyılın sonlarına tarihlendirilen iki adet bronz Klazomenai sikkesi bulunmuştur. Mezarın içerisinde yer alan batı yamacı üslubundaki tek kulplu testi ise Atina Agorası’nda bulunmuş olan benzeri ile karşılaştırıldığında, MÖ 3.yüzyılın ilk çeyreğine tarihlendirilmiştir110.

109 Tulunay 2012, 150-151. 110 Rotroff 1991, 70.

(35)

25

Resim 7: Karamattepe Yerleşmesi/Nekropolisi KM15 numaralı mezar ve konteksti. (E.Tül Tulunay 2012)

4.1.7.VII Numaralı Kontekst

Karamattepe Yerleşmesi/Nekropolisi’nde KM16 numaralı kremasyon mezar, Açma XCIV’nin kuzeybatı kesimindeki bulunmuştur. Kepire oyulan, dikdörtgen biçimli 70 x 60 cm. genişliğindeki alandan kremasyon vazosu ele geçmiştir. Hydrianın içerisinde sadece yanmış kül ve kemik ele geçirilmiştir. İnsan kemikleri paleoantropolojik açıdan incelenmiş ve

(36)

26

kemiklerin yüksek olasılıkla tek bir bireye ait olduğu saptanmış ancak yaş ve cinsiyet tayini yapılamamıştır111.

Resim 8: Karamattepe Yerleşmesi/Nekropolisi KM16 numaralı kremasyon mezar ve konteksti.(E.Tül Tulunay 2012)

Resim 7 Resim 8: Karamattepe Yerle şmesi /Nekr opolisi KM16 numaralı kremasy on mez ar ve kontek sti.(E.Tül Tulunay 20 12

(37)

27

BEŞİNCİ BÖLÜM

NİF DAĞI KAZISI SİYAH FİRNİSLİ SERAMİK BULUNTULARI 5.1.Klasik Dönem Siyah Firnisli Seramik Buluntuları

Nif Dağı’nda Klasik Dönem’e ait buluntular yalnızca Dağkızılca Nekropolisi’nde ele geçmiştir. Kazısı yapılan diğer alanlarda Klasik Dönem’e ilişkin seramik buluntulara rastlanmamıştır112.

5.1.1.Hamur ve Firnis Özellikleri

Siyah firnisli kapların hamurları turuncu renktedir. Hamurlar, gümüş mika ve mineral katkılıdır. Değerlendirmeye alınan seramikler Attik özellik taşımaktadırlar. Siyah firnis masif ve parlak yapıdadır.

5.1.2. Form Grubu 5.1.2.1.Skyphos

Dağkızılca Nekropolisi’nde tahrip edilen bir mezarda ortaya çıkarılan Kat.No.1(Lev.1:10) numaralı örnek sağlam olarak ele geçmiştir113. Ağız çapı 10 cm olan bu skyphos, dışa çekik ağız kenarlı, küresel gövdeli ve halka kaidelidir. Dış yüzeyi siyah firnislidır, ancak kaidenin alt yüzeyinde rezerv bırakılmış konsantrik daireler vardır. Skyphosun bu firnislama ve bezeme yöntemi dikkate alındığında Korinth ve Attika atölyelerinde üretilen skyphoslara ait özelliklerin bir arada kullanıldığı anlaşılmaktadır. Tüm yüzeyin siyah firnisla kaplanma özelliği Korinth atölyelerinden alınmıştır. Aynı şekilde kaidenin iç yüzeyi ile dış yüzünün kesişme noktasının eğimli olarak yapılması da yine Korinth atölyelerine has bir özelliktir114. Fakat kaidenin alt yüzeyinde rezerv bırakılmış dairesel alanlar daha çok Attika atölyelerinde görülmektedir.

Bu tip örnekler, Atina Agorası’nda MÖ 4. yüzyılın ilk çeyreğine115 tarihlendirilirken,

Korinth’te MÖ. 375 yılana tarihlendirilmiştir116.

Skyphosun tipolojik özellikleriyle firnis ve bezeme şekilleri dikkate alındığında, kap MÖ 4. yüzyılın ikinci yarısına tarihlendirilmiştir.

112 Bilgin 2015, 31. 113 Bilgin 2015, 31. 114 Sparkes - Talcott 1970, 86-87. 115 Sparkes -Talcott 1970, 260 116 Edwards 1975, 71.

(38)

28

5.1.2.2.Kyliks

Kat.No.2(Lev.2:2) numaralı kyliks ağız kenar, kulp ve gövde parçasından oluşmaktadır. Ağız kenarı düz olup, kulplar iki yatay jant üzerinde ağız kenarına doğru yükselmektedir. Gövdenin bir kısmı ele geçmiştir ancak benzer örnekler baz alındığında, gövdenin sığ olduğu söylenebilir. MÖ 5. yüzyılın son çeyreğine ait olan bu örneklerde, ağız kenarı genişlikleri değişiklik göstermektedir. Ancak bu değişiklik tarihsel farklılıktan kaynaklı değil, çömlekçilerin kabın formunu birbirlerinden farklı yorumlamasından kaynaklıdır117. Kabın her iki yüzeyi de masif siyah firnislidır. Benzer örnekleri Atina Nekropolisi’nde ele geçmiştir ve MÖ 480-460 yıllarına tarihlendirilmiştir118.

5.2.Hellenistik Dönem Siyah Firnisli Seramik Buluntuları

Hellenistik Dönem seramik buluntularının büyük çoğunluğunu yalın siyah firnisli seramik grubu oluşturmaktadır. Azımsanamayacak ölçüde ise Batı Yamacı kapları bulunmuştur.

Attik seramikler genellikle Karamattepe Yerleşmesi/Nekropolisi’ nde mezar hediyesi olarak karşımıza çıkmaktadır119.

5.2.1. Yalın Siyah Firnisliler

5.3.1.1.Hamur ve Firnis Özellikleri

Yalın siyah firnisli seramik buluntuları hamur özellikleri bakımından iki gruba ayrılmıştır. Bunlardan ilki Attik gruptur. Bu grupta yer alan seramiklerin hamur renkleri turuncu ve tonlarında ayrıca pembe ve bu rengin tonlarındadır. Bu grupta yer alan seramikler, Hellenistik Dönem Attika üretimi seramiğin aşina olduğumuz özellikleri olan ince, parlak ve pürüzsüz firnis ile iyi arıtılmış hamur özelliğini taşımaktadır. Bununla beraber Attika üretimi seramiğin firnisi, bölgesel örneklere kıyasla daha kalın ve parlaktır120.

İkinci grubu krem ve tonları ile gri ve tonları hamur rengine sahip olan yerel grup olarak adlandırdığımız seramikler oluşturmaktadır. Bu grubun firnisi siyah renkte olup, Attik örneklere nazaran daha ince ve mat renktedir. Bazı örneklerde siyah firnisin içerisinde yer alan bitkisel katkılardan ve yüksek ısıda fırınlamadan kaynaklı yüzeyde kırmızıya dönüşmüş alanlar görmek mümkündür.

117 Sparkes -Talcott 1970, 93.

118 Sparkes –Talcott 1970, , fig. 5, nos. 434, 437, 440, 265-266 119 Bilgin 2015, 31.

Şekil

Figür 1: a. NA01 numaralı örneğin görünümü b. NA05 numaralı örneğin görünümü c.
Figür 3: NA02 örneğinin XRD grafiği  Turuncu ve Tonları Hamur Rengi
Figür 4: a. NA09 numaralı örneğin görünümü b. NA11 numaralı örneğin görünümü c. NA10  numaralı örneğin görünümü d
Figür 6: NA10 örneğinin XRD grafiği
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

rekli genişleyen bir okuyucu halkasına sahip olan eser, tasavvufun hemen her konusuna değinen içeriğiyle hep ilgi çekici olmuş, bu yüzden eser üzerine farklı dönemlerde

Because of microbial resistance data base for multi-attribute variation (Multivariate) factor, then we focus on the analysis of all useful correlation between the variation

Zevklerinin aynı olduğunu ve birbirlerini çok sevdiklerini sık sık dile getiren Şebnem Ferah ve Sertab Erener'in.. aralarının

lnsandaki yrkrcrhk ve saldrganhk egilimleri ve bunlann doEurduEu- nu kabul ettigimiz qiddet eylemlerinin nedenleri Uzerinde birgok gdriitler bil- dirilir. Bu konuda

Geride, ayak izlerinden başka, kumların üzerinde kare şeklinde kesilmiş siyah bir bez parçası kaldı….. Uzaktan gelen çakal sesleriyle daldığı düşüncelerden

0,5 molar %30 Mg katkılı 6 saat tavlanıp ani soğutulmuş ZnO ince filmin SEM analizlerinden elde edilen element içerik dağılımı.. 0,5 molar %50 Mg katkılı 6

Disprosyum katkılı ZnO ince filmlerde optik özellikler incelenmiş, soğurma bandının 195 nm civarında, saf disprosyumun E g yasak enerji bant aralığının 1,5 eV ve katkılı

( ) En sonunda demlenen çay servis yapılarak ikram edilir.. Aşağıdaki soruların doğru şıklarını işaretleyiniz.. 13. Aşağıdaki kelimelerden hangisi en