• Sonuç bulunamadı

Salgına, Sömürüye, Baskılara Birlikte Direneceğiz. Say : 164 / BİLİMİN, ÖZERK VE DEMOKRATİK ÜNİVERSİTENİN YANINDAYIZ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Salgına, Sömürüye, Baskılara Birlikte Direneceğiz. Say : 164 / BİLİMİN, ÖZERK VE DEMOKRATİK ÜNİVERSİTENİN YANINDAYIZ"

Copied!
52
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Say›: 164 / 2021-1

BİLİMİN, ÖZERK VE DEMOKRATİK ÜNİVERSİTENİN YANINDAYIZ

ODAMIZIN 67. KURULUŞ YILDÖNÜMÜ KAPSAMINDA GERÇEKLEŞTİRİLEN ÇALIŞMALAR SULTANGAZİ RAPORU

KORONAVİRÜS GÜNLERİ (6)

COVİD-19 SÜRECİNDE İŞ GÜVENLİĞİ UZMANLARI SORUNLARI

BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ’NDE OLANLARIN ANIMSATTIĞI İKİ ANI

TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI

İSTANBUL ŞUBESİ AYLIK YAYIN ORGANI

Salgına, Sömürüye, Baskılara Birlikte

Direneceğiz

Salgına, Sömürüye, Baskılara Birlikte

Direneceğiz

(2)
(3)
(4)

‹MO ‹stanbul fiubesi Ad›na

‹mtiyaz Sahibi Nusret SUNA Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü

Rezan BULUT Yay›n Kurulu Nusret SUNA Murat Serdar KIRÇIL

a Elif ERSOY

Özer OR Rezan BULUT Funda KILINÇ SUVAKÇI Graf ik Tasar›m ve Uygulama

Nur AYMAN ÇAKMAK Bask› ve Cilt aya ası ayı a aa ı ı

a a a a a a

6

y s a

Basım Tarihi: 1 a 2021 Yay›n Türü: Yerel

Yay›n Koflullar›

a a a ya a a a

ay a a ya a a ay a

s ya sa a

ya a yay ay yay a a a a a s a yay a a ya a ay

sa a yay y s

ay a aya ya a a a s a yay a a ya a ya sa a a a

ay a s a ya a a

Yönetim Yeri Adres: a a 21

a a y s a Tel: 0212 2 20 00

Faks: 0212 2 2 0 12 e-posta: s a

web: // s a

// a / s a s

// / s a s

// y / s / s a s

s // s a a / s a /

/ / s a 44 a64a

TMMOB

İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBESİ

tarafından iki ayda bir yayınlanmaktadır.

1BAfiYAZI / a s a ı ayı TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Yönetim Kurulu 1MAKALE / a ı a y as ı a a

Nusret SUNA 4

1ODAMIZIN 67. YILI / a ı ı 6 ı

a sa ı a a ı a a 6

1RAPOR / a a s y a a a y aa ı

ay a ı asa a 12

1GÜNCEL / a s 6 1 1RAPOR / 1 a a ı

a ı Beste ARDIÇ ARSLAN 24

1MEKTUP / a s s a a ı ı sa ı ı

ı Prof. Dr. Uğur ERSOY 2

1DANIŞMA KURULU / a a ı ı s ı

14 ası 2020 a a ı a aa s

ası 4 1 a ı a a ısı a a ı

a 26

1fiUBEM‹ZDEN 2 KONFERANSI KURULU 1

(5)

BİLİMİN, ÖZERK VE DEMOKRATİK ÜNİVERSİTENİN YANINDAYIZ

D D

eğerli Meslektaşlarımız,

Şube bültenimizin yeni sayısıyla sizleri selamlıyoruz.

Hiç şüphe yok ki yayın faaliyeti, Şube-üye ilişkisinde önemli bir yer tutuyor; doğrudan olmasa da dolaylı olarak ilişkilerin asgari düzeyde sıcak kalmasına vesile oluyor. Aynı zamanda mesleki eylem ve etkinlikler konusunda üyelerinin bilgilendirilmesini sağlıyor. Mühendislerin ve oradan hareketle ülkenin gündemine dair fikir alışverişini mümkün kılıyor.

Elbette son yıllarda internet üzerinden yayıncılık oldukça yaygınlaştı. Şubemiz gerek web sitesi gerek sosyal medya hesapları üzerinden üyelerine daha hızlı ulaşma şansına sahip. Ancak matbu yayının okuyucuya verdiği “tadı” da yabana atmamak, beraberinde geleneksel olanla teknolojik olanın dengesini gözetmek gerekiyor.

İşin doğrusu pandemi dönemi teknolojinin, internetin, online ilişkinin ne kadar önemli

olduğunu açığa çıkardı. Bu zaman zarfında örgütsel toplantılardan kurs ve seminerlere kadar pek çok etkinlik online olarak gerçekleştirildi. Şubemizin bu açıdan başarılı bir sınav verdiği ifade edilmelidir.

Ancak, bütün bunlar yüz yüze ilişkilere, ortak toplantılara, aynı mekânda bulunmaya, aynı havayı solumaya duyduğumuz ihtiyacın artarak devam ettiğini ifade etmeye engel değil.

Sağlıklı günlerde yeniden bir araya gelme umudunu her zaman diri tuttuğumuzun, sizlerin de aynı umudu paylaştığının farkındayız.

***

Bültenin hazırlık aşamasında ülkemiz son derece tehlikeli, tehlikeli olduğu kadar önemli ve bir o kadar da umut veren bir gündemle karşı karşıya kaldık.

Hiç şüphe yok ki tehlike, demokratik ve özerk üniversite kavramının içinin tamamen boşaltılmasıyla ilgiliydi. Boğaziçi Üniversitesi’ne dışarıdan, yani okulla ilişkisi olmayan birinin rektör olarak atanması, iktidarın üniversitelere dönük niyetini resmetmekle kalmadı aynı

zamanda üniversiteye herhangi bir “devlet dairesi”

muamelesi yapılabilmesinin mümkün olduğunu gösterdi. Rektör olarak belirlenen ismin, birkaç yıl önce iktidar partisinden milletvekili adayı olduğu

düşünülürse, partizanca kadrolaşma siyasetinin ulaştığı nokta daha net anlaşılabilir. Sorun sadece Boğaziçi’ne demokratik olmayan bir şekilde rektör ataması yapılmasından kaynaklanmadığını bilmek gerekiyor. Asıl önemli olan bu atama ile demokratik toplumun mihenk taşlarından kabul edilen yargı, medya ve üniversite bağımsızlığının esamisinin bile kalmadığının görünür hale geçmiş olmasıdır.

Bilimin, bilimsel ve özgür düşüncenin odağı olması gereken üniversitelere iktidar tarafından yapılan akademik, demokratik dengeleri ve geleneği hiçe sayan müdahale, hiç şüphe yok ki sadece liyakat anlayışını tamamen ortadan kaldırmakla kalmayacak, demokratik olmayan bir ortamda bilim yapmanın da mümkün olamayacağı şeklindeki “tarih tezi” ile bizleri karşı karşıya bırakacaktır. Nitekim üniversitelere bu tür müdahalelerin olduğu hiçbir ülkede başka bir sonuç görülmemiştir.

Tehlikeli ve geleceğimiz açısından önemli kısmı budur. Umut veren yönü ise Boğaziçi’ne “kayyum”

atanması karşısında Boğaziçili öğretim üyeleri ve öğrencilerin topyekûn itiraz ve direniş göstermesidir.

İtiraz ve direnişin Boğaziçi ile sınırlı kalmaması diğer üniversitelerin, öğrencilerin, öğretim üyelerinin, demokratik kitle örgütlerinin, sendikaların ve tabii ki aralarında Birliğimizin de olduğu meslek odalarının antidemokratik müdahaleye tepki göstermesi “umut veren durum” hanesine yazılmıştır.

Tabii ki başta Boğaziçili gençler olmak üzere ülke genelinde Boğaziçi Üniversitesi ile dayanışma içinde bulunanlara uygulanan polis şiddetine ayrı bir parantez açılmalıdır. Bunun kabul edilebilir bir tarafı yoktur. Gençler bir yandan kriminalize edilerek, terörle iltisaklı gösterilmek istenmiş, demokratik haklarını kullanan öğrenciler dövülerek gözaltına alınmış, içlerinden bazıları tutuklanmıştır.

Bu tutumun, en az üniversite özerkliğinin ortadan kaldırılması kadar tehlikeli bir gelişme olduğuna vurgu yapılmalıdır.

İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi olarak tartışmasız, “ama”sız, “fakat”sız Boğaziçili öğretim üyelerinin ve öğrencilerin yanındayız. Çünkü bilimin, özerk ve demokratik üniversitenin yanındayız.

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Yönetim Kurulu

BİLİMİN, ÖZERK VE DEMOKRATİK ÜNİVERSİTENİN YANINDAYIZ

başyazı

(6)

Nusret SUNA

İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı

SALGINA, SÖMÜRÜYE, BASKILARA DİRENMEK İÇİN*

Ölçü dergisi için yazının kaleme alındığı günlerde AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, aralarında TMMOB’nin de yer aldığı meslek odalarını bir kez daha hedef gösterdi. Erdoğan meslek odalarıyla ilgili mevzuat değişikliğini Meclis gündemine getireceklerini ifade etti. Ölçü arşivinde yer alması için hatırlatalım: 14 Ekim 2020 tarihinde partisinin grup toplantısında konuşan AKP Genel Başkanı Erdoğan “Çoklu baro sisteminde yapıldığı gibi aynı çalışmayı TBB ve diğer meslek odalarında da yapmak durumundayız.” dedi.

Bu açıklama yeni değildi bizler açısından.

Hatırlanacaktır, 2010’lu yıllarda birkaç kez gündeme getirilen mevzuat değişikliği, Birliğimizin tavrı ve kamuoyu tepkisi nedeniyle hayata geçirilemedi.

Şimdi yeniden gündeme getirilmesinin ve hatta TBB ile ilgili mevzuat değişikliğinin gerçekleştirilmesinin iktidarın şu anda ki durumuyla doğrudan ilgili olduğu söylenmelidir.

Evet, iktidar sallanmaktadır. Özellikle pandemi koşullarında meslek odalarına dönük girişimlerin hız almasının, toplumsal muhalefetin şiddetle bastırılmasının siyasi literatürdeki karşılığı

“yönetememe”dir. Açıkçası salgın dönemi sallantıyı şiddetlendirmiş, ekonomik sıkıntı içinde bulunan kesimlerin tepkisi daha da görünür hale geçmiş, bununla paralel olarak örgütlü kesimler üzerindeki baskılar artmıştır.

Canları pahasına salgınla mücadele eden hekimlerin örgütü Türk Tabipleri Birliği’nin kriminalize edilmek istenmesinin izaha muhtaç tarafını bulmak zordur. Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan verilerin doğruları yansıtmadığını kanıtlarıyla ortaya çıkaran TTB’nin “vatan hainliği”

le suçlanmasını iktidarın içinde bulunduğu acz ile açıklamak ikna edici midir? Ya da bir başka soruyla, Türkiye Barolar Birliği mevzuatında değişikliğe giderek, avukatların tek ve merkezi örgütünü bölerek güçsüzleştirmenin sıradan bir politik hamle olduğu iddia edilebilir mi? Kamu yararına olmayan karar ve tasarruflarla ilgili hukuki mücadele yürüten, Kanal İstanbul’dan HES’lere doğayı yok eden rant projelerine karşı mesleki-bilimsel esaslar çerçevesinde kamuoyunu bilgilendiren TMMOB’u devre dışı bırakacak düzenlemelerin salt meslek odalarından duyulan rahatsızlıkla açıklamak yaşananları kavramada yeterli olabilir mi?

Bu soruların tek bir yanıtı yoktur; yanıtlar içi içe geçmiş halkalar misali bütüne dair görüş ve değerlendirmenin bir başka ifadesidir. Evet iktidar, soyut bir kavram olan devletin somutlandığı alanlar olan eğitim, sağlık, kentleşme, güvenlik, yargı vd’lerini zincirin halkaları gibi genel ideolojik-politik yönelime uygun hizaya getirmek istemektedir.

Yargı bağımsızlığının “ruhuna fatiha” dediğimiz bir zaman diliminde, yargı bağımsızlığı fikrinin direnç noktalarından biri olan Barolar Birliği’nin bölünerek işlevsizleştirilmesi, öz itibariyle bağımsız yargı tabutuna çakılan son çivi anlamı taşımaktadır.

Aynı şekilde TMMOB’nin güçsüzleştirilmesi, Kanal İstanbul ve diğer kamudaki talanın pervasızca hayata geçirilmesi amacındadır. TTB’nin hedefe alınması ise sağlık politikasının sorgulanmasından duyulan rahatsızlığı ifade etmektedir.

Bazı konular alanlar arası kesişim kümesi içinde yer almaktadır. Örneğin pandemi döneminde şantiyelerin içinde bulunduğu durumla ilgili İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi tarafından hazırlanan rapor bunun örneğidir. Şubemiz salgınla mücadele bağlamında projektörleri şantiyelere çevirmiş, şantiyelerin şu andaki durumu ve çalışma koşullarıyla ilgili ayrıntılı bir rapor hazırlayarak kamuoyuyla paylaşmış; şantiyelerin salgına davetiye çıkardığını ileri sürerek önlem alınmasını, şantiyelerin bir süreliğine kapatılmasını talep etmiş ve lakin bununla birlikte çalışanların ekonomik, özlük ve sosyal haklarının korunması çağrısında bulunmuştur.

...

İktidar sallanmaktadır. Özellikle pandemi koşullarında meslek odalarına dönük girişimlerin hız almasının, toplumsal muhalefetin şiddetle bastırılmasının siyasi literatürdeki karşılığı “yönetememe”dir.

* Ölçü Dergisi 2020 Aralık sayısında yayınlanmıştır.

(7)

İktidar gerçeklerin dile getirilmesinden rahatsızdır.

Rant ekonomisinin motor gücü ilan edilen inşaat işkolunda geçici bir süre için olsa bile “şalteri”

indiremeyen iktidarın, tıpkı salgın verileriyle ilgili gerçeklerin paylaşılmasında olduğu gibi şantiyelerle ilgili gerçeklerin paylaşılmasından da rahatsız olduğu şüphesizdir.

İktidarın rahatsız olduğu bir nokta daha bulunmaktadır. Salgın seyri gösteriyor ki, virüs başta işçiler olmak üzere ağırlıkla çalışanların hastalanmasına neden olmakta, çalışmaya zorunlu olanların sosyal çevrelerinde hastalık yayılmaktadır.

Salgın haritaları büyük kentlerin yoksul mahallelerini adeta kırmızıya boyamıştır. Ağırlaşan iş yükü, düşük ücretler, güvencesizlik cenderesinde bulunan çalışan kesimler açıkçası diğer taraftan can derdine düşmüştür. Pandemi dönemindeki bütün düzenlemelerin işverenlerin hak ve çıkarlarını korumak amacıyla gerçekleştirilmesi, ekonomik desteğin işverenlere verilmesi toplumdaki eşitlik ve adalet beklentisinin hayalden öte anlam taşımadığını bir kez daha açığa çıkartmıştır.

İşin en ilginç yönü, emekçi hastalığı olarak seyreden Covid-19’un iş hastalığı olarak kabul edilsin yönündeki taleplerin iktidarca duymazdan gelinmesidir.

Parası olanın her gün test yaptırdığı, iktidara yakın kesimlerin test yaptırmada sorun yaşamadığı, parası olmayanların, çalışanların test yaptırmak için hastane koridorlarında saatlerce sıra beklediği, salgınla mücadelenin ön safında yer alan sağlık çalışanlarının büyük bedeller ödediği, iktidarın sağlık çalışanlarını korumak için yeterli önlem alamadığı, salgınla ilgili gerçeklerin halktan saklandığı, iktidarın hem salgınla mücadele hem de sosyal-ekonomik açıdan geniş kitlelerin mağduriyetini görmezden geldiği, bunu önleyecek adımlar atmadığı bir dönemde iktidarın toplumun örgütlü kesimlerine ve başta da meslek odalarına yüklenmesinin anlaşılır bir tarafı elbette bulunabilir.

Ancak meslek odalarını dağıtarak, güçsüzleştirerek gerçekleri ilelebet gizlemenin mümkün olmadığının da bilinmesi gerekmektedir. Tarihte bunun örneği yoktur; gerçekler, mutlaka açığa çıkmaktadır. Hele gerçeklerin işaret ettiği sorunlar, doğrudan geniş kesimleri etkiliyorsa, saklamanın ya da başka bir gerçek varmış gibi algılatmaya çalışmanın nafile bir çaba olduğu da bilinmelidir.

Doğaya ve çevreye zararlı 100’e yakın projeye son dönemde ÇED onayı verildiği, iktidara yakın büyük ölçekli şirketlere vergi kolaylığı sağlanarak milyonlarca liranın tahsil edilmesinden vazgeçildiği kamuoyuna yansıdı. Demek ki iktidarın öncelikleri hiçbir şart altında değişmiyor. Yandaşların

desteklenmesi ve doğanın rant için katledilmesi hız kaybetmeden devam ediyor. Cumhuriyet değerleri ile hesaplaşma, cumhuriyet kurucu kadroları itibarsızlaştırma, toplumsal hayatı gericileştirme yönündeki çabalar da aynı şekilde hayata geçiriliyor.

İçte ve dışta gerginlik siyaseti izleniyor ve bu yolla tahakküm pekiştirilmek isteniyor. Devletin kurumları da itibarsızlaştırma girişimlerinden nasibini alıyor.

Anayasa Mahkemesi’nin bile yıpratılmasında beis görülmüyor. 16 Ekim’de İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi tarafından, salgın hastalığa dikkat çekmek amacıyla gerçekleştirilen basın açıklamasına katılanlar şiddetle gözaltına alınıyor. Barışçı ve demokratik gösteriler bile şiddetle dağıtılıyor.

Şu tespit yapılabilir: Salgın ve ekonomik kriz iktidarın foyasını dökmüştür. Foyanın altındaki görüntü iç açıcı değildir. İktidarın baskıyı artırması foyanın altındakinin geniş kitleler tarafından görülmesini önlemek içindir. TTB’nin de TMMOB’nin de hedef alınmasının nedeni budur.

Bu neden, bizlerin barikatı hangi noktada tahkim etmemiz gerektiğini de göstermektedir. Sadece iktidarın meslek odalarına dönük saldırısını bertaraf etmek için değil, en yalın haliyle yaşamak için mühendislerin, mimarların, şehir plancılarının yoksulluğun ve salgının vurduğu emekçilerle yan yana gelmesi kaçınılmazdır. Salgına, sömürüye ve baskılara direnmenin başka da bir yolu kalmamıştır.

Foto: Şantiye Dergisi

Gerçeklerin işaret ettiği sorunlar, doğrudan geniş kesimleri etkiliyorsa, saklamanın ya da başka bir gerçek varmış gibi algılatmaya çalışmanın nafile bir çaba olduğu

bilinmelidir.

makale

(8)

Odamızın kuruluş yıldönümü çerçevesinde YouTube üzerinden düzenlenen 19 Aralık İnşaat Mühendisleri Günü Özel Etkinliği-Söyleşi ve Yemin törenine

yönelik etkinlik haberimiz bir önceki sayımızda duyurulmuştu. 19 Aralık

2020 tarihinde gerçekleşen Yemin Töreninde,

Odamıza yeni kaydolan meslektaşlarımızın

katılımıyla Şube

Başkanımız Nusret SUNA ile inşaat mühendisliğinin

günümüzdeki durumu, inşaat mühendisliği eğitimi, işsizlik-istihdam,

asgari ücret ve deprem

gibi bir çok konuyu içeren bir keyifli bir söyleşi gerçekleşti. Söyleşi sonrasında seminer sırasında açılan formu dolduran meslektaşlarımıza

yemin töreni belgeleri hazırlandı.

Yemin törenini izlemek için: https://t.ly/ZuEf 19 ARALIK İNŞAAT MÜHENDİSLERİ GÜNÜ ÖZEL ETKİNLİĞİ SÖYLEŞİ VE YEMİN TÖRENİ

ŞUBE BAŞKANIMIZ NUSRET SUNA’NIN “19 ARALIK İNŞAAT MÜHENDİSLERİ GÜNÜ ÖZEL ETKİNLİĞİ SÖYLEŞİ VE YEMİN TÖRENİ” ETKİNLİĞİNDE YAPMIŞ OLDUĞU KONUŞMA Sevgili Genç Meslektaşlarım,

Hepinizi sevgiyle selamlıyorum. İnşaat mühendisliği ailesine hoş geldiniz. Aslında pek çoğunuzu

genç İMO vesilesiyle tanıyorum. Yani bizlerin de şubemizin de yabancısı değilsiniz. Bu nedenle hoş geldiniz demekten ziyade merhaba demek daha yerinde olacaktır.

Evet merhaba genç meslektaşlarım. Sizlerle online olsa da bir araya gelmenin, sizlere seslemenin hazzını yaşıyorum. Gönül isterdi ki her yıl yaptığımız gibi bir araya gelelim, şubemizde sizleri ağırlayalım, heyecanı, coşkuyu, sevinci paylaşalım. Ne yazık ki pandemi dönemindeyiz. Etkinliklerimizde

sınırlamalara gitmekle kalmadık, şube ve temsilcilik binalarının kullanımını da sağlık koşullarına

uygun düzenlemeye çalıştık. Seminer ve benzeri etkinlikleri de online olarak gerçekleştiriyoruz.

İnsansız ya da sınırlı katılımlı etkinliklerin işin doğrusu tadı tuzu olmuyor. Temenni ediyorum ki bir an önce insanlık salgın belasının üstesinden gelir ve yeniden yan yana gelmenin mutluluğunu yaşarız. İnşaat mühendisliği ailesi sizlerin katılımını heyecanla karşılıyor. İnanmanızı isterim ki bunu adet yerini bulsun diye söylemiyorum.

Gençlere, genç beyinlere, yeni fikirlere, farklı bakış açılarına duyduğumuz ihtiyaca binaen heyecanımı vurguluyorum. Elbette eğitim süreci, yaşayan bir organizma gibidir ve bir ömür boyu süreceğinden

kuşku yoktur ancak sizlerin taze ve yeni bilgilerle aramıza katılmanızı, mesleki tartışmaya yeni bir soluk getirmenizi, örgütümüze dinamizm katmanızı önemsiyorum. Bu bir bayrak yarışıysa vereceğiniz başka katkılar dışında bayrağı devredeceğimiz gençlerle tanışmak, ortak üretime ve mesaiye başlamanın önemine dikkat çekiyorum.

Sizler de bayrağı kimlerden devralacağınızı göreceksiniz, meslek örgütümüzün yıllardan güç alan geleneğine haiz olacaksınız, mesleki-politik hassasiyetlerimizi öğrenme fırsatı bulacaksınız.

Ve değişime, dönüşüme hangi noktadan

başlayacağınıza yaşayarak karar vereceksiniz. Şu konuda açık olmakta fayda görüyorum: Gençlere, farklı yaklaşımlara, farklı fikirlere uzak duran, konumunu muhafaza etmekle yetinen, yani bilinen ODAMIZIN 67. KURULUŞ YILDÖNÜMÜ KAPSAMINDA GERÇEKLEŞTİRİLEN ÇALIŞMALAR

(9)

ifade ile muhafazakâr olan bir meslek örgütünün bırakalım çağı yakalamasını, günün gereklerini bile yerine getirmesi mümkün değildir.

Bu nedenle bir meslek büyüğünüz olarak sizlerden özellikle rica ediyorum. Verilenle yetinmeyin, sorgulayın, sorunları tespit edin, bilimi ve bilgiyi rehber edinin, sıradan değil sıra dışı olun ve mutlaka değişimin, dönüşümün öncüsü olmayı kafanıza koyun. Bunları sadece meslek örgütünüzle sınırlı tutmayın. Yarın bir gün iş hayatınız

başladığında da bu çizgiden ayrılmayın. Mesleki etik kuralları başlangıç olarak kabul edin.

Sevgili Meslektaşlarım,

Sizlere mesleğimiz ile ilgili pembe bir tablo çizmek isterdim. Maalesef bunu yapamam. Ancak unutmayın ki gerçeklerden söz etmek aynı zamanda gerçekleri değiştirme kararlılığının bir başka

ifadesidir. Gerçekleri göreceğiz ve sorunları çözmek için irade kullanacağız. Mesleğimize, ülkemizin ekonomik-politik tercihlerine, inşaat sektörünün içinde bulunduğu duruma, meslektaşlarımızın sosyal ve özlük haklarına, ücretlerdeki adaletsizliği, güvencesizliğe, iş güvenliğine, mesleki etik ilkeleri zorlayan piyasa ilişkilerine, inşaat mühendisliği eğitimine, yurt dışı işlerde çalışan meslektaşlarımızın yaşadığı sorunlara ve benzerlerine değinmeden mesleğimize dair ne bir tartışma yürütebiliriz ne de öngörüde bulunabiliriz.

Elbette bugün burada sizlere az önce sıraladığım konular bağlamında bir konuşma yapmayacağım.

Şubemizin, dolayısıyla inşaat mühendisliği ailesinin tartışma gündemiyle ilgili sizleri bilgilendirmek istedim. Zaman içerisinde bu sorun ve tartışmalara pek çok etkinlikte karşılaşacaksınız.

Değerli Gençler,

Tabii ki tartışma başlıklarımız bunlarla sınırlı kalmamalı. Mesleki uygulamalara dair yaklaşımımız olmalı. Mesleki uygulamaların denetlenmesiyle, mesleki uygulamaların niteliğinin yükseltilmesiyle ilgili düşünmeli, tartışmalıyız. Bu süreçte meslek örgütümüzü nasıl etkin kılarız, bunun üzerine de düşünmeliyiz.

Bakın sizler şu noktayı içselleştirerek eğitim sürecini tamamladınız. İnşaat mühendisliği sadece formüllerden, hesaplamalardan oluşan bir meslek değildir. İnsani ve toplumsal yönü ön planda bir meslektir. Sadece bugüne ve geleceğe dair değildir, aynı zamanda tarihi ve kültürel sorumlulukları bulunmaktadır. Bu nedenle inşaat mühendisliği medeniyet mühendisliği olarak kabul edilmiştir. Bu

tanımın felsefi özü, sizlerin sıradan bir mesleğin mensubu olmadığınızı, tarihi yapan ve bugünlere taşıyan, bugünleri geleceğe aktaran bir mesleğin mensubu olduğunuzu bilince çıkartın, özümseyin.

Eğer bunu başarırsanız, az önce sıradan değil sıra dışı olun şeklindeki çağrının içerdiği anlamı kavrayabilirsiniz. Bu bir meslek şovenizmi değildir.

Bu tabiri caizse, Sezar’ın hakkını Sezar’a verme yaklaşımıdır.

Sevgili Genç Meslektaşlarım,

Deprem coğrafyasında yaşıyoruz. İnşaat mühendisliğinin arz ettiği önemi tartışmaya gerek yok. Sizler bunun eğitimini aldınız.

İnşaat mühendisliği, zemin-yapı ilişkisi doğru projelendirildiğinde, doğru uygulama gerçekleştirildiğinde güvenli yapı üretiminin mümkün olduğunu kanıtlayan bir bilim dalıdır.

İşte bu Türkiye’nin en büyük sorunudur. Toplumun kanayan yarasıdır, toplumsal travmalara neden olan başlıca sorunlardan biridir. Hep ifade ediliyor, deprem ülkemizin milli meselesidir.

Bakın bu coğrafyada son yüz-yüz elli yılda 100’ü aşkın yıkıcı deprem meydana geldi. Yüz binlerce insan hayatını kaybetti. Ekonomide yol açtığı zararı anlatmaya gerek dahi yok. Sorunu çözmek tam bir seferberlik haline getirilirse merkezi yönetim- yerel yönetim ve vatandaş işbirliği sağlanırsa doğa olayı olan depremler doğal afet gibi yaşanmaz.

Kentler deprem tehlikesine uygun düzenlenirse, imar ve yapılaşma politikalarına deprem tehlikesine göre yön verilirse, bilimin rehberliği kabul edilirse inanıyorum ki sorunların büyük bölümü ortadan kalkacak, daha güvenli bir yaşam kurulacaktır.

Burada kilit önemde birkaç nokta bulunuyor değerli meslektaşlarım.

Türkiye bir deprem ülkesi, bu tamam. Ancak diğer taraftan ne yazık ki Türkiye’nin yapı stoku deprem güvenliğinden çok uzak.

Pek çoğu mühendislik hizmeti almadan üretilmiş, alanlar sağlıklı bir yapı denetim sistemine dahil edilmemiş, mühendislik uygulamalarının nitelikli olup olmadığı ne yazık ki ancak depremde

anlaşılmış. İnşaat mühendislerinin tek ve merkezi örgütü olan İMO etkisizleştirilmiş, denetim yapmasına izin verilmemiş, meslektaşlarımızın yetkinleşmesini amaçlayan uygulamaları iktidarlar tarafından engellenmiş ve nihayetinde karşımıza bugünkü tablo çıkmıştır.

İnşaat mühendislerinin yaşadığı sorunlar zincirin halkasıdır. Zincirin kendisi nasıl bir tablo ile karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir. Eğitimden odamızın 67. yılı

(10)

başlayarak eşitsizlik ve adaletsizlik belirleyici olumsuz öğe olarak karşımızda durmaktadır. Sağlıksız çalışma koşulları, sosyal ve özlük haklardaki yoksunluklar, işsizlik, işsizliğin ortaya çıkardığı düşük ücretler ve tabii ki güvencesizlik mesleki niteliği aşağı çeken unsurlardır.

Mesleki uygulamaların denetimsizliği ya da sağlıklı denetlenmemesi başlı başına sorundur. Bilimin ve meslek disiplinlerinin önemsizleştirildiği, meslek odalarının

itibarsızlaştırıldığı, mühendislerin yapı üretim ve denetim sisteminden dışlandığı, kentleşme ve imar politikalarına rant beklentisinin yön verdiği, imar aflarıyla kaçak yapılaşmanın teşvik edildiği bir ülkeyseniz, Ege Deniz’inde meydana gelen depremin Yunanistan’da değil Türkiye’de yıkıma yol açmasını engellemek mümkün değildir.

Bu olumsuz tablonun bir tarafında da hiç şüphe yok ki biz inşaat mühendisleri bulunmaktadır. Meslek örgütümüzün ısrarla üzerinde durduğu nitelikli mühendislik, yetkinleşme ve mesleki etik ilkelerine bağlılık tam da bu noktada önem kazanmaktadır.

Şunu hiçbir zaman unutmamanızı isterim. Sizin ürettiğiniz yapılarda insanlar yaşayacak. Siyasi iktidarların neden olduğu mevcut olumsuzluklarla niteliksiz mühendislik ve etik ilkeleri yok sayan zihniyet birleştiğinde karşımıza bugünkü tablonun çıkması kaçınılmazdır. İlk adım itibariyle bu tabloya, tablonun oluşmasının nedenlerine, nedenlerin arkasındaki zihniyete karşı çıkın, itiraz edin.

İtirazınız sonuç değiştirip değiştirmeyeceğini hesaba katmayın. Kendinize, mesleğinize duyduğunuz saygıdan yapın bunu.

Değerli Genç Arkadaşlarım,

Kentleşme, imar, ulaşım, deprem, mühendislerin sosyal ve özlük hakları, nitelikli mühendislik gibi pek çok sorun var elbette. Burada akla şu soru gelebilir:

İstanbul Şubesi bütün bu sorunlar karşısında ne yapıyor?

İlk olarak şunu vurgulamam gerekiyor. Ne yazık ki meslek örgütlerinin yaptırım gücü bulunmuyor. İster mühendislik eğitimi, isterse kentlerin depreme hazırlanması olsun meslek örgütlerinin konuya müdahale kanalı bulunmuyor.

Mevzuat buna uygun değil. Bazı girişimleri kendi olanaklarımızla, sınırlarımızı zorlayarak gerçekleştirdiğimizi ifade etmek isterim.

Örneğin pek çok gelişmiş ülkede meslek odaları üniversite müfredat hazırlama süreçlerine dahil

edilirken, ülkemizde buna izin verilmiyor. Dolasıyla müfredat ile gerçek hayat arasındaki açı bir türlü kapanmıyor. Merkezi yönetimin ve yerel yönetimlerin katılımcılıktan uzak işleyişi nedeniyle kentleşme politikaları oluşturma ya da kentleri deprem tehlikesine karşı hazırlama süreçlerine meslek odalarına yer verilmiyor.

Son dönemde İstanbul ölçeğinde katılımcılığa açık hale getirilen aşamalar olsa da, katılımcılığın kurumsal işleyişe oturtulduğunu söylemek zor. Elbette fikir alış verişi için kanalların oluşturulması bile önemli bir adım ancak söz ve karar mekanizmasına meslek odalarına, üniversitelere yer açacak bir adım, sorunların çözümünü kolaylaştıracak etki yaratacaktır. Meslek örgütümüz söz ve karar sürecinde yer alabilmek için ısrarını sürdürmekte, her ortamda bu talebini dile getirmektedir.

Bu talebin dayanaksız olduğu düşünülmesin. Bakın kurulduğu günden bu yana örgütümüz depremden ulaşıma, kentleşmeden iş güvenliğine kadar meslek alanımıza dahil hemen bütün konularda uluslararası katılıma açık referans olabilecek düzeyde bilimsel etkinlikler düzenlemiş, bir başka deyişle inşaat mühendisliğinin teorik çerçevesinin oluşmasına ciddi katkı sunmuştur.

Bugünkü yapı denetim sisteminin öncülü sayılan Yapı Polisi önerisini 1960’lı yılların başında

gündeme getirmiştir. Meslektaşlarımızın alanlarında uzmanlaşmasını sağlamak amacıyla Yetkin

Mühendislik uygulamasını geliştirmiş ve uygulamaya almıştır. Genç mühendislerin karşı karşıya

kaldığı emek sömürüsünü ortadan kaldırmak için asgari ücret uygulaması başlatmıştır. Bütün bu önerilerin akıbetini merak eden olursa aranızda, hemen şunu belirtmeliyim. Siyasi erk bunları ya görmezden gelmekte ya da Yetkin Mühendislik ve asgari ücret uygulamasında olduğu gibi doğrudan engellemektedir. Meslek örgütünün yaptırım gücü biraz da üyeleriyle kurduğu dayanışma ilişkisinden gelmektedir. Bu nedenledir ki mevzuat değişiklikleri

(11)

ile Oda-üye ilişkisini zayıflatacak değişiklikler gerçekleştirilmiştir.

Meslek örgütümüz, özel olarak da şubemiz bütün bu süreçte olanaklarını zorlayarak, meslek içi eğitim kanallarını oluşturarak, teknik geziler düzenleyerek, hakemli dergi çıkartarak, tabiri caizse kendi göbeğini kendi keserek inatlaşmaya devam etmektedir. Bunu kör bir inat gibi

algılamayın, inatlaşmak ülke ve insan sevgisinden kaynaklanmaktadır.

Mühendislik uygulamalarının denetlenmesinden, mühendisliğin niteliğinin yükseltilmesinden, kamuyu zarara uğratan projelere itiraz edilmesinden,

mühendislerin ücretlerinin ve sosyal haklarının yükseltilmesinden, kentlerin ve yapıların depreme hazır hale getirilmesinden, ulaşımın sorun olmaktan çıkarılmasından kim, neden rahatsız olur? Bu soruları sormayı becerebilirsek, inanıyorum ki yanıtlarını da vereceğiz demektir. Bırakalım kentleri, binaları hayatın kendisini rant beklentisine göre şekillendirenler inatlaşmanın karşı tarafında yer almaktadır.

Değerli Genç Meslektaşlarım,

İş hayatına adım attığınız andan itibaren şu soruları kendinize sorun ve soruları ve yanıtlarını aynı zamanda şubemizle paylaşın. Hak ettiğiniz ücreti alıyor musunuz? Ücretler arasında adaletsizlik var mı? Çalışma ortamınız sağlıklı mı? İşçi sağlığı ve iş güvenliği kurallarına ne kadar uyuluyor?

Yüklendiğiniz hukuki sorumluluğa uygun bir konumda hissediyor musunuz kendinizi? Mesai saatine uyuluyor mu? Hafta sonu çalışıyor musunuz? İş güvenceniz var mı?

Her biri yıllardır mücadele konusu haline getirdiğimiz sorunlardır. El birliğiyle, omuz omuza vererek ve mutlaka eşit bir ilişki tanzim ederek sorunların çözümü doğrultusunda mücadele edeceğimizden kuşkunuz olmasın. İnşaat mühendisliğinin zor bir meslek olduğu bilinmektedir. Özellikle özel işlerde çalışan meslektaşlarımızın yaşadığı zorluk kat be kat artmaktadır. Sevdiklerinden, özel hayattan tavizler vererek sürdürülebilen bir meslektir inşaat mühendisliği. Bizler bu zorlukları bir parça hafifletmeyi, eşitsizliği ve adaletsizliği ortadan kaldırmayı, meslektaşlarının hak ve çıkarlarını korumayı asli amaç sayan bir örgütünüz. Sizlerin katılımızla örgütümüz güç, mücadelemiz ivme kazanacaktır. Bugünkü heyecanımızın asıl nedeni budur.

Değerli Gençler,

Gelişmiş toplumların en dikkat çekici özelliklerinden biri de örgütlenme kültürüdür. Hemen hemen her vatandaş ilgi alanına, mesleğine göre ya bir sendikaya ya bir derneğe, partiye ya bir meslek örgütüne üyedir ya da sivil inisiyatif bünyesinde faaliyettedir. Örneğin ABD’de 15 kişiye, AB’de 40 kişiye bir örgüt düşerken ne yazık ki ülkemizde 950 kişiye bir örgüt düşmektedir. Bu alanda oldukça gerilerde olduğumuz açık. Sizler İnşaat Mühendisleri Odasına üye olarak, vatandaş olarak gelişmiş ülkelerde yaşayanlardan farklı olmadığınızı gösterdiniz. Sadece bu nedenle bile teşekkürü hak ediyorsunuz. Bu online ortamda konuşmamı daha fazla uzatmak istemiyorum. Açıkçası dikkat toplamak, yoğunlaşmak zor oluyor. Sizlere bir kez daha merhaba diyor sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

19 Aralık İnşaat Mühendisleri Odası’nın kuruluş yıldönümü etkinlikleri ile meslekte geride bırakılan yıllara teşekkür niyetine hazırlanan Onur Plaketleri ve belgelerini takdim ettiğimiz gelenekselleşen etkinliklerimizi Covid-19 salgını nedeniyle gerçekleştiremedik.

Bu yıl meslekte 40., 50. ve 60.

yılını dolduran meslektaşlarımız için hazırlanan Onur Plaketleri ve

onur belgeleri üyelerimizin adreslerine kargo ile gönderildi.

MESLEKTE 40. 50. VE 60 YILINI DOLDURAN MESLEKTAŞLARIMIZA YÖNELİK HAZIRLANAN PLAKET VE ONUR BELGELERİ

MESLEKTAŞLARIMIZIN ADRESLERİNE KARGO İLE GÖNDERİLDİ odamızın 67. yılı

(12)

Değerli Meslektaşımız,

Meslekte 40, 50, 60 yılınızı geride bıraktınız. 40, 50, 60 onurlu yıl için sizi tebrik ediyoruz. Dile kolay, inşaat mühendisliği gibi meşakkatli bir mesleğin mensubu olarak bunu başardınız. Meslekte geçirilen zamanın anlamını, geride bırakılan yılların toplamı olarak görmüyoruz. 40, 50, 60 yılı, meslek hayatınız boyunca üretilen değerlerin bir başka ifadesi olarak algılıyoruz.

Siz sevdiklerinizden, özel hayatınızdan, sosyal ve kültürel zevklerinizden fedakârlık yaptınız. Proje masalarında dirsek çürüttünüz; yazın sıcağında, kışın ayazında, yağmurda ve karda şantiyelerde ömür tükettiniz. Farkındayız, elbette bunu mesleğinizi icra etmek amacıyla yaptınız ancak kim iddia edebilir ki ürettiğiniz her değerin insana, hayata, ülkeye değmediğini. Yolları kimin için yaptınız, binaları, köprüleri, barajları? Kendinize bir kez daha sorun bu soruyu; mesleğinizde 40, 50, 60 yılı tamamladığınız bu günlerde yanıtını verin ve asla mesleğinizin sıradan olduğu

yanılgısına düşmeyin.

Formüllerden, hesaplamalardan ibaret gibi görülse de, hangi meslek, özünde, insani, tarihi ve kültürel özellikler taşır? Hiç şüphe yok ki bu inşaat mühendisliğidir.

Mesleğimiz bu nedenle sıradan değildir. Her inşaat mühendisinin bunu içselleştirmesi

gerekmektedir. İnsanın refahı ve mutluluğu ile ülkenin kalkınması, bugünün tarihle kucaklaması ile geleceğe taşınması arasındaki ilişki mesleğimizin mihenk taşıdır.

Siz bu taşı sadece 40, 50, 60 yıl boyunca sabırla ve tarifsiz bir emekle taşımadınız, aynı zamanda yeni kuşaklara rehberlik etmeyi, onlara yol göstermeyi, mesleğimizin inceliklerini ve hassasiyetlerini, mesleki etik ilkeleri içselleştirmenin taşıdığı önemi gıpta edilecek bir açıklıkla gösterdiniz.

Sizi sadece tebrik etmiyoruz.

Aynı zamanda size teşekkür ediyoruz. Mesleğimizi layıkıyla icra ettiniz, itibarını korudunuz, inşaat mühendisliğinin vazgeçilmezliğini

üretiminizle kanıtladınız. Bununla yetinmediniz mesleğimiz konusunda gösterdiğiniz hassasiyeti meslek örgütümüzden, yani İnşaat Mühendisleri Odası’ndan sakınmadınız; onu gözbebeğiniz gibi korudunuz.

Sağ olun, var olun, eksik olmayın. Ve asla unutmayın. Sizlere duyduğumuz ihtiyacın yakıcılığı hiçbir zaman azalmadı. Mesleki deneyiminize ve etik anlayışınıza, insan ve ülke sevginize, sizinle anlamına kavuşan toplumsal yarar ilkesine sıkı sıkıya bağlı kalmak ancak ve ancak sizin varlığınızla mümkün olacaktır. Bu nedenle yanımızda olmaya, bizlere yol göstermeye, bizleri aydınlatmaya devam etmenizi istirham ediyoruz.

Değerli Meslektaşımız,

Ne yazık ki bu yıl, Covid-19 salgını nedeniyle gelenekselleşen etkinliklerimizi

gerçekleştiremiyoruz. 19 Aralık İnşaat Mühendisleri Odası’nın kuruluş yıldönümü etkinlikleri ile

meslekte geride bırakılan yıllara teşekkür niyetine hazırlanan Onur Plaketlerini takdim törenini yapamıyoruz. Gönül isterdi ki kuruluş yıldönümü ve Onur Plaketi takdim törenini her yıl olduğu gibi yine büyük bir katılımla gerçekleştirelim;

birbirimizi heyecanla ve coşkuyla selamlayalım. Bu temenninin gelecek yıllarda karşılık bulacağına, insanlığın salgın hastalığı alt edeceğine, yeniden yan yana geleceğimize inanıyoruz.

Size takdim ettiğimiz plaket, geride bırakılan 40, 50, 60 yıl için teşekkür değildir. Plaketler geleceğimizi aydınlatan nişanelerdir ve aynı zamanda inşaat mühendislerinin asla yaşlanmayacağının simgesel ifadesidir. Bir kez daha

tebriklerimizi ve teşekkürlerimizi sunuyor, sağlıklı günler diliyoruz.

Saygılarımızla.

Nusret SUNA

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi

Yönetim Kurulu Başkanı ŞUBE BAŞKANIMIZ NUSRET SUNA TARAFINDAN MESLEKTE 40, 50, 60 YILINI

DOLDURAN MESLEKTAŞLARIMIZA GÖNDERİLEN MEKTUP

(13)

Değerli Meslektaşımız,

Meslekte 25 yılınızı geride bıraktınız. 25 onurlu yıl için sizi tebrik ediyoruz. Meslekte geçirilen zamanın anlamını, geride bırakılan yılların toplamı olarak görmüyoruz. 25 yılı, meslek hayatınız

boyunca üretilen değerlerin bir başka ifadesi olarak algılıyoruz. Kaldı ki meslekte henüz yolun yarısında bile olmadığınızı düşünürsek, önünüzdeki yıllar yeni değerler üretecek; mesleğimize, insanımıza, ülkemize coşkuyla hizmet etmeye devam

edeceksiniz.

Siz sadece 25 yılı geride bırakmadınız.

Sevdiklerinizden, özel hayatınızdan, sosyal ve kültürel zevklerinizden fedakârlık yaptınız. Proje masalarında dirsek çürüttünüz; yazın sıcağında, kışın ayazında, yağmurda ve karda şantiyelerde ömür tükettiniz. Farkındayız, elbette bunu mesleğinizi icra etmek amacıyla yaptınız ancak kim iddia edebilir ki ürettiğiniz her değerin insana, hayata, ülkeye değmediğini. Yolları kimin için yaptınız, binaları, köprüleri, barajları? Kendinize bir kez daha sorun bu soruyu; mesleğinizde 25 yılı tamamladığınız bu günlerde yanıtını verin ve asla mesleğinizin sıradan olduğu yanılgısına düşmeyin.

Formüllerden, hesaplamalardan ibaret gibi görülse de, hangi meslek, özünde, daha doğrusu sonuçları itibariyle insani, tarihi ve kültürel özellikler taşır?

Hiç şüphe yok ki bu inşaat mühendisliğidir.

Mesleğimiz bu nedenle sıradan değildir. Her inşaat mühendisinin bunu içselleştirmesi gerekmektedir.

İnsanın refahı ve mutluluğu ile ülkenin kalkınması, bugünün tarihle kucaklaşması ile geleceğe taşınması arasındaki ilişki mesleğimizin mihenk taşıdır. Siz bu taşı sadece 25 yıl boyunca sabırla ve tarifsiz bir emekle taşımadınız, aynı zamanda mesleki yaşınızın en olgun döneminde eski ile yeni arasında köprü görevini üstlendiniz, sorumluluk aldınız. Sizi sadece tebrik etmiyoruz. Aynı zamanda size teşekkür ediyoruz. Mesleğimizi layıkıyla icra ettiniz, itibarını korudunuz, inşaat mühendisliğinin vazgeçilmezliğini üretiminizle kanıtladınız. Bununla yetinmediniz. Mesleğimiz konusunda gösterdiğiniz hassasiyeti meslek örgütümüzden, yani İnşaat Mühendisleri Odası’ndan sakınmadınız; onu gözbebeğiniz gibi korudunuz.

Unutmamanızı istiyoruz: Siz meslek örgütümüzün asli unsurusunuz, öznesisiniz; 25 yıldır mesleki

yürüyüşümüzü omuzladınız. Başardıklarımız sizin eserinizdir; geleceğe dönük beklentilerimiz sizin gelecek kurgunuzla paralellik arz etmektedir.

Meslek örgütümüz insan ve ülke sevgisini, toplumsal yarar ve mesleki etik ilkesine bağlılığı sizinle birlikte görünür kıldı, pekiştirdi. İnanıyoruz ki daha nice on yılları dayanışma içerisinde geçireceğiz. Birlikte öğreneceğiz, birlikte öğreteceğiz.

Değerli Meslektaşımız,

Ne yazık ki bu yıl, Covid-19 salgını nedeniyle gelenekselleşen etkinliklerimizi

gerçekleştiremiyoruz. 19 Aralık İnşaat Mühendisleri Odası’nın kuruluş yıldönümü etkinliği ile meslekte geride bırakılan yıllara teşekkür niyetine hazırlanan Onur Belgelerini takdim törenini yapamıyoruz.

Gönül isterdi ki kuruluş yıldönümü ve Onur Belgeleri takdim törenini her yıl olduğu gibi yine büyük bir katılımla gerçekleştirelim; birbirimizi heyecanla ve coşkuyla selamlayalım. Bu temenninin gelecek yıllarda karşılık bulacağına, insanlığın salgın hastalığı alt edeceğine, yeniden yan yana geleceğimize inanıyoruz.

Bilmenizi isteriz ki, size takdim edilen belgeler, sadece geride bırakılan 25 yılın için teşekkür değildir. Onur Belgeleri geleceğimizi aydınlatan nişanelerdir. Bir kez daha tebriklerimizi ve teşekkürlerimizi sunuyor, sağlıklı günler diliyoruz.

Saygılarımızla Nusret SUNA

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı ŞUBE BAŞKANIMIZ NUSRET SUNA TARAFINDAN MESLEKTE 25 YILINI

DOLDURAN MESLEKTAŞLARIMIZA GÖNDERİLEN MEKTUP odamızın 67. yılı

(14)

İstanbul İli, Sultangazi İlçesi, Zübeyde Hanım ve Gazi Mahallesi güzergahından geçen Kuzey Marmara Otoyolu tünel inşaatı nedeniyle yapılarda oluşan hasarların incelenmesi bölge sakinleri tarafından TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu’ndan talep edilmiş, bu kapsamda yapılan çalışmaya ait bilgi ve değerlendirmeler TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi tarafından raporlaştırılarak kamuoyunun bilgisine sunulmuştur.

1. Giriş

İstanbul İli, Sultangazi İlçesi, Zübeyde Hanım ve Gazi Mahallesi güzergahında geçen Kuzey Marmara Otoyolu tünel inşaatı nedeniyle yapılarda oluşan hasarların incelenmesi bölge sakinleri tarafından TMMOB İstanbul Koordinasyon Kurulu’ndan talep edilmiş, bu kapsamda yapılan çalışmaya ait bilgi ve değerlendirmeler bu rapor kapsamında sunulmuştur.

2. İnceleme Ekibi ve Yöntem

İnceleme çalışması TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası ve Maden Mühendisleri Odası İstanbul Şubeleri tarafından görevlendirilen mühendisler tarafından, 03.11.2020 tarihinde gerçekleştirilmiştir. İnceleme ekibi İnşaat Mühendisleri Odası Temsilcileri (Ş. Erdal Yılmaz, Orhan Doğan, Sami Gültekin, Nihat Demir, Şerafettin Çelik) ve Maden Mühendisleri Odası Temsilcileri’nden (Umut Atlıhan, Selçuk Şimşek) oluşmaktadır.

İnceleme çalışması, hasar gören ve değerlendirme kanaati oluşması için hasar görmemiş olan yapılarda, ilgili yapılar yerinde incelenerek ve mülk sahiplerinden sözlü bilgi alınarak yapılmıştır.

Zübeyde Hanım Mahallesinde inceleme yapılan sokak ve yapı isimleri aşağıdaki sunulmuştur.

l 1298 Sokak; No: 27, 29, 34, 37, 39 ve Hediye Hanım Camii

l 1299 Sokak; No: 26

l 1293 Sokak: Zübeyde Hanım İlkokul ve Ortaokulu, Gazi Mahallesinde inceleme yapılan sokak ve yapı isimleri aşağıdaki sunulmuştur.

l 1342 Sokak; No: 30

Gazi Mahallesinde inceleme yapılmamış, ancak hasarlar oluştuğu tarafımıza iletilmiş olan diğer sokak isimleri aşağıda sunulmuştur. Bu sokaklardaki yapılarda da inceleme yapılarak, hasar tespit edilen yapılar için gerekli tedbirler alınmalıdır.

l 1343, 1344 ve 1345 Sokak

Bu raporun ileri ki bölümlerinde açıklandığı üzere, idare tarafından yapılmış ve mülk sahipleriyle paylaşılmış bir ölçüm verisi olmadığı için, görüş ve değerlendirmeler herhangi bir sayısal veriye dayanmamaktadır.

SULTANGAZİ İLÇESİ KUZEY MARMARA OTOYOLU TÜNEL İNŞAATI KAYNAKLI HASAR DURUM DEĞERLENDİRME RAPORU - 24 Ocak 2021

Şekil 3.1. İnceleme Alanının Yeri

Şekil 3.2. Zübeyde Hanım Mahallesi ve Gazi Mahallesinde İncelenen Bölge ve Civarının Hava Fotoğrafı ve Sokak-Yapı Yerleşimi

(15)

3. İnceleme Alanı Bilgileri

İnceleme alanının yeri Şekil 3.1’de, Zübeyde Hanım Mah. hava fotoğrafı ve sokak yerleşim planı Şekil 3.2’de sunulmuştur. İncelenen yapılar Şekil 3.3 ve Şekil 3.4’de gösterilmiştir. İnceleme alanın kuzeyinden, doğu batı doğrultusunda Kuzey Marmara Otoyoluna ait tünel çalışması devam etmektedir.

Tünel ile hasar gören yapıların arasındaki mesafe ve konum Şekil 3.5’de gösterilmiştir.

4. İnceleme Alanı Tespitleri

Mülk sahiplerinden alınan bilgilere göre, yapılardaki hasarlar, tünel kazıları sırasında yapılan patlatmalı kazılardan kaynaklanan titreşim ve gürültülerle birlikte oluşmaya başlamıştır. Oluşan hasarlar zaman içinde artmaya başlamıştır. Söz konusu hasarlar, saha incelemesi yapılan tarihe göre 3 ay önce başlamış ve devam etmiştir. Tarafımızca yapılan tespitlerde sokak aralarındaki asfalt beton

ve kaldırımlarda hiçbir deformasyon gözlenmemiştir. İncelenen yapılara ait tespitler Tablo 4.1’de sunulmuştur. Hasar oluşan bütün yapılarda kapı ve Tablo 1. İncelenen Yapılara Ait Tespitler

Şekil 3.3. Zübeyde Hanım Mahallesinde İncelenen Yapılar

Şekil 3.4. Gazi Mahallesinde İncelenen Yapı

Şekil 3.5. Kuzey Marmara Otoyoluna ait a) Tünel Kesiti ve Yapıların Konumu, b) Tünel Hattının Konumunun Yaklaşık Yeri rapor

(16)

pencerelerin açılması ve kapanmasında zorlamalar oluşmuştur. Oluşan hasarlar, yatay yüklere maruz kalan yapılardaki hasar türleriyle örtüşmektedir.

İnceleme alanındaki yapılar genellikle konut olarak kullanılan bitişik nizam yapılardır.

5. Tünel İnşaatına Ait Değerlendirmelerimiz Tünel inşaatları sırasında, inşa edildikleri

güzergahta deformasyonların oluşması mühendislik yapılarının doğası gereği olası/beklenen

durumlardır. Önemli olan bu deformasyonları yapılara ve yollara zarar görmeyeceği seviyede tutmaktadır. Tasarımlar da buna göre yapılır.

Tasarımların kontrolü ve doğrulanması amacıyla gerek yapılaşmaların olduğu bölgelerde gerekse boş alanlarda, yani tüm güzergâh boyunca deformasyon ve gerilme ölçümleri yapılır. Bunun iki nedeni vardır.

Birincisi güzergahtaki yapı ve yollarda hasara neden olmamaktır. İkinci neden ise, bu deformasyonlar oluşmaya başladığında, belirli limitleri aştığında tünel kazısı içine doğru deformasyonlar oluşmakta, tünel içinde göçmeler oluşmakta ve tünel kazısına devam edilememektedir. Buna karşı ilave tedbirler ve tasarımlar yapılması gerekir. Uygun kazı ve destek sistemi seçilmesi gerekir.

Bu nedenle tünel inşaatına başlamadan önce tünel güzergahındaki bütün yapılarda deformasyon ölçümleri yapılması zaruridir. Bunlara ilave olarak, extansometre, varsa su seviyesi ve basınçlarını ölçmek için piezometre sistemlerinin teşkil edilmesi zaruridir. Tünel tasarımlarında, tünel aksı üzerindeki yapıları da dikkate alan “Tünel Etkileşim Raporu” hazırlanması ise, bu tasarımların ayrılmaz parçalarıdır.

6. Tünel İnşaatına Ait Şartnamelerdeki Kurallar Yürütülen tünel projesinin ait olduğu Karayolları Genel Müdürlüğü (KGM) tarafından hazırlanmış olan Karayolu Teknik Şartnamesi (2013, Yol Altyapısı, Sanat Yapıları, Köprü ve Tüneller, Üstyapı ve Çeşitli İşler)’ne tünel inşaatı ve patlatma islerinin tasarımı, uygulaması ve kontrolüne ilişkin şartlar çok sayıda başlık altında değinilmiştir.

7. Şartnamedeki Kurallara Uygunluk Değerlendirmesi

İnceleme alanında hasar oluşmadan önce ve/veya hasar oluştuktan sonra düzenli olarak herhangi bir aletsel ölçüm yapılmamıştır. Mülk sahiplerinden alınan bilgilere göre, sadece 1298 sokakta hasar oluştuktan sonra ölçüm çalışmasına başlanmış ancak 2-3 ölçümden sonra devam edilmemiştir.

Ayrıca tarafımızca yapılan inceleme sırasında 1298 sokaktaki 29 nolu yapıda çatlak ölçer görülmüştür.

Mülk sahiplerinden alınan bilgiye göre, çatlak ölçer yerleştirildikten sonra 2-3 kez ölçüm yapılmış daha sonra ölçümlere devam edilmemiş. Çatlak ölçer yerleştirilen noktadaki deformasyonlar artmaya devam etmiş. Hasar oluştuktan sonra Kuzey Marmara Otoyolu tünel inşaatını yürüten firma yetkilileri binalarda incelemelerde bulunmuş ancak bu görüşmelerde de mülk sahipleriyle düzenli olarak yaptıkları herhangi bir deformasyon ölçüm sonucu paylaşmamışlardır.

Tarafımızca sahada yapılan tespitlere ve mülk sahiplerinden alınan bilgilere göre, Karayolları Teknik Şartnamesindeki patlatma ve ölçüm sistemlerinin yerleştirilmesi ile ilgili kurallara uyulmadığı kanaati oluşmuştur. Yukarıda

belirtildiği üzere bu ölçüme sistemleri zaruri olan sistemlerdir. Bu yapılarda hasar oluşmasaydı da yapılması gerekirdi. Hasar oluşmaya başladıktan sonra inşaatı yürüten firma yetkilileriyle yapılan görüşmelerden sonra da herhangi bir ölçüm yapılmamıştır. Bu tarihten itibaren, yapılmamış olan ölçüm sistemleri ivedi bir şekilde teşkil edilmeli ve düzenli olarak takip edilmelidir.

Bu ölçüm sistemlerinin inşaatı yürüten firma dışında Karayolları İdaresi tarafından bağımsız bir firmaya yaptırılması, sürecin şeffaf yürütülmesi açısından faydalı olacaktır. Yıllardır sorunsuz şekilde kullanılan yapılarda oluşan hasarların nedeninin, tünel inşaatından kaynaklandığı kanaati oluşmuştur.

8. Yapı Hasarlarının Sınıflanması ve Özel Mülklerdeki Hasarların Giderilmesi

Tarafımızca yapılan incelemeler sonucunda, yapılardaki hasarlar aşağıdaki şekilde sınıflanmıştır:

l Yapılarda yaygın olarak taşıyıcı olmayan elemanlarda önemli hasarlar oluştuğu tespit edilmiştir. Taşıyıcı olmayan elemanların da yapının taşıyıcı sistemine belli oranda katkıları vardır. Bunun yanında, İstanbul’un deprem riski dikkate alındığında, daha sık meydana gelebilen küçük ve orta büyüklükteki depremlerde bile, bu yapıların taşıyıcı olamayan elemanlarında ciddi hasarlar oluşup, çatlak ötesindeki hasarlara dönüştüğünde ana taşıyıcılarda hasarları tetiklemesi muhtemeldir. Bu yapılarda insanların yaşamaya deva ettiği dikkate alındığında yapıların boşaltılması uygun olacaktır.

l Diğer yandan, taşıyıcı elemanlarında hasar oluşan yapılar da söz konusudur. Bu yapıların da acil olarak boşaltılması uygun olacaktır.

(17)

Yapılarda oluşan çatlaklarda yapılacak ölçümler ve tünel inşaatındaki süreç de dikkate alınarak, hasar oluşan kısımdaki tünel imalatları tamamlandıktan sonra, bağımsız kuruluşlar ve TMMOB

temsilcilerinden teşkil edilen komisyon tarafından detaylı hasar tespit çalışmaları yapılmalıdır.

Bu tespit sonuçlarına göre, hasara neden olunan mülklerde yıkıp, yeniden inşaatı seçeneği de dahil olmak üzere, gerekli tadilat çalışmaları yapılmalıdır.

9. Sonuç

TMMOB İstanbul Koordinasyon Kurulu tarafından, İstanbul İli, Sultangazi İlçesi, Zübeyde Hanım ve Gazi Mahallesi güzergahında geçen Kuzey Marmara Otoyolu tünel inşaatı nedeniyle yapılarda oluşan hasarların incelenmesi talep edilmiştir.

Bu kapsamda yapılan çalışmaya ait bilgi ve değerlendirmeler bu bölümde özetlenmiştir.

l İnceleme çalışması TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası ve Maden Mühendisleri Odası İstanbul Şubeleri tarafından görevlendirilen mühendisler tarafından, 03.11.2020 tarihinde gerçekleştirilmiştir.

l Mülk sahiplerinden alınan bilgilere göre,

yapılardaki hasarlar, tünel kazıları sırasında yapılan patlatmalı kazılardan kaynaklanan titreşim ve gürültülerle birlikte oluşmaya başlamıştır. Oluşan hasarlar zaman içinde artmaya başlamıştır. Söz konusu hasarlar, saha incelemesi yapılan tarihe göre 3 ay önce başlamış ve devam etmiştir.

Tarafımızca yapılan tespitlerde sokak aralarındaki asfalt beton ve kaldırımlarda hiçbir deformasyon gözlenmemiştir.

Hasar oluşan bütün yapılarda kapı ve pencerelerin açılması ve kapanmasında zorlamalar oluşmuştur.

Oluşan hasarlar, yatay yüklere maruz kalan

yapılardaki hasar türleriyle örtüşmektedir. İnceleme alanındaki yapılar genellikle konut olarak kullanılan bitişik nizam yapılardır. İncelenen yapıların bir kısmında hiçbir hasar oluşmadığı görülmüştür. Bazı yapılarda ise, bu aşamada yapısal olmayan yapı elemanlarında önemli çatlak ve açılmalar tespit edilmiştir.

l Tünel inşaatları sırasında, inşa edildikleri

güzergahta deformasyonların oluşması mühendislik yapılarının doğası gereği olası/beklenen bir

durumlardır. Önemli olan bu deformasyonları yapılara ve yollara zarar görmeyeceği seviyede tutmaktadır. Tasarımlar da buna göre yapılır.

Tasarımların kontrolü ve doğrulanması amacıyla gerek yapılaşmaların olduğu bölgelerde gerekse boş alanlarda, yani tüm güzergâh boyunca deformasyon ve gerilme ölçümleri yapılır. Bunun iki nedeni vardır.

Birincisi güzergahtaki yapı ve yollarda hasara neden olmamaktır. İkinci neden ise, bu deformasyonlar oluşmaya başladığında, belirli limitleri aştığında tünel kazısı içine doğru deformasyonlar oluşmakta, tünel içinde göçmeler oluşmakta ve tünel kazısına devam edilememektedir. Buna karşı ilave tedbirler ve tasarımlar yapılması gerekir. Uygun kazı ve destek sistemi seçilmesi gerekir. Bu nedenle tünel inşaatına başlamadan önce tünel güzergahındaki bütün yapılarda deformasyon ölçümleri yapılması zaruridir. Bunlara ilave olarak, extansometre, varsa su seviyesi ve basınçlarını ölçmek için piezometre sistemlerinin teşkil edilmesi zaruridir. Tünel tasarımlarında, tünel aksı üzerindeki yapıları da dikkate alan “Tünel Etkileşim Raporu” hazırlanması ise, bu tasarımların ayrılmaz parçalarıdır.

Yürütülen tünel projesinin ait olduğu Karayolları Genel Müdürlüğü (KGM) tarafından hazırlanmış olan rapor

(18)

Karayolu Teknik Şartnamesi (2013, Yol Altyapısı, Sanat Yapıları, Köprü ve Tüneller, Üstyapı ve Çeşitli İşler)’ne tünel inşaatı ve patlatma islerinin tasarımı, uygulaması ve kontrolüne ilişkin şartlar çok sayıda başlık altında değinilmiştir. Bunları şu şekilde özetlemek mümkündür: Patlatmalı imalatlarda deneme patlatmaları ve bu sırada yapılacak ölçümlere göre yapılarda hasara neden olmayacak nihai patlatma uygulamasına karar verilmesidir.

Diğer konu ise, tünel güzergahındaki kontrol

istasyonlarında deformasyon ölçümlerinin yapılması gerekliliğidir.

l İnceleme alanında hasar oluşmadan önce ve/veya hasar oluştuktan sonra düzenli olarak herhangi bir aletsel ölçüm yapılmamıştır. Mülk sahiplerinden alınan bilgilere göre, sadece 1298 sokakta hasar oluştuktan sonra ölçüm çalışmasına başlanmış ancak 2-3 ölçümden sonra devam edilmemiştir.

Tarafımızca sahada yapılan tespitlere ve mülk sahiplerinden alınan bilgilere göre, Karayolları Teknik Şartnamesindeki patlatma ve ölçüm sistemlerinin yerleştirilmesi ile ilgili kurallara uyulmadığı, tünel tasarımı sırasında civar yapıların zarar görmemesi için etkileşimli analizlerin sağlıklı yapılmadığı kanaati oluşmuştur.

Yapılmamış olan ölçüm sistemleri ivedi bir şekilde teşkil edilmeli ve düzenli olarak takip edilmelidir. Bu ölçüm sistemlerinin inşaatı yürüten firma dışında Karayolları İdaresi tarafından bağımsız bir firmaya yaptırılması, sürecin şeffaf yürütülmesi açısından faydalı olacaktır. Yıllardır sorunsuz şekilde kullanılan yapılarda oluşan hasarların nedeninin, tünel

inşaatından kaynaklandığı kanaati oluşmuştur.

l Tarafımızca yapılan incelemeler sonucunda;

yapılarda oluşan hasarlar taşıyıcı olmayan yapı elemanlarında oluşan hasarlardır. Yapılarda oluşan çatlaklarda yapılacak ölçümler ve tünel inşaatındaki

süreç de dikkate alınarak, hasar oluşan kısımdaki tünel imalatları tamamlandıktan sonra, bağımsız kuruluşlar ve mühendis odaları temsilcilerinden teşkil edilen komisyon tarafından detaylı hasar tespit çalışmaları yapılmalıdır.

Tarafımızca yapılan incelemeler sonucunda, yapılardaki hasarlar aşağıdaki şekilde sınıflanmıştır;

l Yapılarda yaygın olarak taşıyıcı olmayan elemanlarda önemli hasarlar oluştuğu tespit edilmiştir. Taşıyıcı olmayan elemanların da yapının taşıyıcı sistemine belli oranda katkıları vardır. Bunun yanında, İstanbul’un deprem riski dikkate alındığında, daha sık meydana gelebilen küçük ve orta büyüklükteki depremlerde bile, bu yapıların taşıyıcı olamayan elemanlarında ciddi hasarlar oluşup, çatlak ötesindeki hasarlara dönüştüğünde ana taşıyıcılarda hasarları tetiklemesi muhtemeldir. Bu yapılarda insanların yaşamaya deva ettiği dikkate alındığında yapıların boşaltılması uygun olacaktır.

l Diğer yandan, taşıyıcı elemanlarında hasar oluşan yapılar da söz konusudur. Bu yapıların da acil olarak boşaltılması uygun olacaktır.

Yapılarda oluşan çatlaklarda yapılacak ölçümler ve tünel inşaatındaki süreç de dikkate alınarak, hasar oluşan kısımdaki tünel imalatları tamamlandıktan sonra, bağımsız kuruluşlar ve TMMOB

temsilcilerinden teşkil edilen komisyon tarafından detaylı hasar tespit çalışmaları yapılmalıdır.

Bu tespit sonuçlarına göre, hasara neden olunan mülklerde yıkıp, yeniden inşaatı seçeneği de dahil olmak üzere, gerekli tadilat çalışmaları yapılmalıdır.

Raporun tamamı için like tıklayabilir veya kare kodu okutabilirsiniz. https://t.ly/j51p

(19)

KORONAVİRÜS GÜNLERİ (6)

21 Aralık 2020 / 15 Şubat 2021

...

Aralık 2019’da Çin’in Vuhan kentinde ilk kez ortaya çıkan ve dünya genelinde hızla yayılan koronavirüs salgını dünyada ve Türkiye’de etkisini sürdürüyor. 159. Sayımızda başladığımız “Şubemiz ve Koronavirüs Günleri”nin altıncı bölümünü

“Koronavirüs Günleri” başlığı altında, ülke ve dünya genelinde yaşananlar, söylenenler ve koronavirüse ilişkin gelişmelerle bu bültenimizde de derlemeye devam ediyoruz.

21 Aralık 2020 tarihinde Türkiye’de son 24 saatte 19 bin 103 Covid-19 vakası kayda geçerken, 254 kişi hayatını kaybetti. Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, bir günde 196 bin 110 kişiye daha test yapılmasıyla, toplam test sayısı 22 milyon 635 bin 637’ye yükseldi. Toplam vaka sayısı 2 milyon 43 bin 704’e, iyileşenlerin sayısı 1 milyon 835 bin 705’e, hayatını kaybedenlerin sayısı ise 18 bin 351’e yükseldi. Bir gündeki hasta sayısı 3 bin 412, iyileşenlerin sayısı da 34 bin 419 oldu. Toplam ağır hasta sayısı ise 5 bin 192 olurken, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, kentteki Covid-19 pozitif vaka sayısında geçen haftaya göre yüzde 40 azalma olduğunu bildirdi.

Covid-19 ikinci dalgası dünyada etkisini göstermeye devam etti. Birçok ülke kısıtlamaları arttırırken aşı onay ve dağıtım çalışmaları da devam etti. Dünya genelinde Covid-19 vaka sayısı 78 milyon 702 bini, virüs nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 1 milyon 730 bini, iyileşenlerin sayısı 55 milyon 355 bini aştı.

İngiltere’de Covid-19’un daha hızlı yayıldığı belirtilen mutasyonunun tespit edilmesinin ardından

Başbakan Boris Johnson ve bir grup bilim insanı, ülkede keşfedilen türün yüzde 70 daha bulaşıcı olduğunu duyurmasının ve İngiltere Sağlık Bakanı Matt Hancock’ın bu virüs mutasyonunun kontrolden çıktığına dair açıklamaları tüm dünyada endişeye yol

açtı. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus’tan, daha hızlı yayılan yeni Covid-19 mutasyonunun ‘ciddi hastalık veya ölüme’ neden olduğuna dair hiçbir kanıt olmadığını bildirse de, aralarında Türkiye’nin de olduğu çok sayıda ülke, Covid-19’un daha bulaşıcı bir türü ortaya çıkan Britanya ile sınırları kapatmaya başladı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Britanya’da ortaya çıkan yeni ‘corona’ mutasyonu sebebiyle Türkiye’nin Britanya, Hollanda, Danimarka ve Güney Afrika’dan gelen uçuşları durdurduğunu açıkladı.

Aynı tarihlerde ülkemizde, İçişleri Bakanlığı valiliklere genelge göndererek, yılbaşında

uygulanacak sokağa çıkma kısıtlamasında otel ve konaklama tesislerinde kutlama yapılmasına izin verilmeyeceğini bildirdi.

23 Aralık’da Britanya Sağlık Bakanı Matt Hancock, Güney Afrika’dan Britanya’ya seyahat eden yolcularda, ülkede daha önce tespit edilen yeni

‘corona’ mutasyonundan daha hızlı bulaşan bir mutasyon tespit edildiğini duyurdu.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) aşılama çalışmalarına ilişkin Sağlık Bakanlığı’na çağrıda bulundu:

“Türkiye’de uygulanması planlanan aşılar için etkililik, güvenlilik, kalite değerlendirmesinde kullanılan tüm verileri bağımsız araştırmacılara da açın; karar verme mekanizmalarına bağımsız araştırmacı ve kurumları da dahil edin.”

koronavirüs günleri

(20)

24 Aralık’ta Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Amerikan ilaç şirketi Pfizer ve Alman biyokimya şirketi

BioNTech’in ortak geliştirdiği Covid-19 aşısı için BioNTech ile anlaşma imzalandığını duyururken, 26 Aralık’da Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Britanya’da görülen mutasyonlu corona virüsüne Türkiye’de rastlanmadığını açıkladı ve Çin’in başkenti

Pekin’deki ‘Covid-19 acil durumu’ sebebiyle ‘gümrük hareketliliğine geçici olarak ara verildiğini ve gelecek olan aşıların bir iki gün gecikeceğini’ duyurdu.

Aynı tarihlerde Türk-İş, Hak-İş ve DİSK, yeni yılda geçerli olacak asgari ücretin insan onuruna yaraşır geçinmeyi sağlayacak bir seviyede olması gerektiğini vurgulaması ve Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mansur Yavaş’tan, 2021’de belediyede asgari ücretin 3 bin 100 lira olacağı açıklaması basından izlendi.

27 Aralık’ta 446 milyon nüfuslu Avrupa Birliği’nde (AB), ABD’li ilaç şirketi Pfizer ve Alman biyokimya şirketi BioNTech’in ortak geliştirdiği Covid-19 aşısının uygulanmaya başlandığı haberleri basında yer alırken; Reuters, Çin’in Sinovac şirketi tarafından geliştirilen Covid-19 aşısının virüse karşı etkisine yönelik farklı ülkelerde ‘parça parça açıklanan veriler’in, aşıya olan güveni zedelediği haberini yaptı.

Aynı tarihte, 2021 yılı için asgari ücretin net 2 bin 825 lira 90 kuruş olarak açıklanması ve İstanbul ve İzmir büyükşehir belediye başkanları belediyede ile bağlı şirketlerde çalışan personel için asgari ücretin 3 bin 100 lira olacağını duyurması basından izlenirken, Elazığ’da, saat 09:37’de 5.3

büyüklüğünde deprem meydana geldi. Depremin 15.94 kilometre derinlikte meydana geldiği belirlendi. Prof. Dr. Hasan Sözbilir, Elazığ’da meydana gelen 5.3’lük depremin son 100 yılda kırılmamış fay parçası üzerinde geliştiğini belirtti.

30 Aralık’ta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, kabine toplantısından sonra salgınla ilgili açıklamalarda bulundu ve yeni kısıtlamaların hafta içi her gün akşam saat 21.00 ile sabah 05.00 arasında sokağa çıkma yasağı uygulanacağını ve kısıtlamanın cuma 21.00’den pazartesi 05.00’a kadar da kesintisiz devam edeceğini açıkladı.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Sağlık Bakanlığı’na özel ve vakıf hastanelerinin olanaklarını kamu iradesi ile yurttaşların hizmetine sunulması çağrısında bulundu.

31 Aralık’ta, Çin, genel kullanım için ilk Covid-19 aşısı onayını verdi. Onayı alan ilk aşı Türkiye’nin satın aldığı Sinovac değil, bir diğer Çin aşısı Sinopharm olduğu belirtildi. Türkiye’nin 50 milyon doz satın aldığı Çin’in Sinovac Covid-19 aşısının etkinliği hakkında yürütülen klinik deneylerin koordinatörü Prof. Dr. Murat Akova, ocak ayı ortasında testlerde hedefledikleri rakamlara ulaşacaklarını ve denemelerin ara etkinlik analizi sonucunu açıklayacaklarını söyledi.

1 Ocak 2021’de Türkiye’de son 24 saatte 12 bin 203 Covid-19 vakası kayda geçerken, 212 kişi hayatını kaybetti. Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, bir günde 158 bin 103 kişiye daha test yapılmasıyla, toplam test sayısı 24 milyon 662 bin 670’e yükseldi. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Alman biyoteknoloji firması BioNTech’in ABD’li ilaç şirketi Pfizer işbirliğinde geliştirdiği Covid-19 aşısının acil kullanımına onay verdi.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Britanya’daki Covid-19 mutasyonunun 15 kişide tespit edildiğini ve kontrol altına alındığını açıkladı.

Boru Hatları ile Petrol Taşıma A.Ş.’nin (BOTAŞ) konut tüketicileri için gaz dağıtım şirketlerine uygulanan yeni tarife yayınlandı. Buna göre konut, ticarethane, sanayi ve elektrik üretim santralleri abone gruplarında yüzde 1 zam yapıldı. Enerji

(21)

Piyasası Düzenleme Kurumu’da (EPDK) elektrik tarifelerinde konut, sanayi ve ticarethanelere, vergi ve fonlar dahil edilerek ortalama yüzde 6 zam yapıldığını duyurdu.

2 Ocak’da Resmi Gazete’de yayınlanan atama kararlarına göre, Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğüne Haliç Üniversitesi Rektörü Prof.

Dr. Melih Bulu getirildi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Boğaziçi Üniversitesi’ne kararname ile rektör ataması öğrencilerin tepkisini çekti.

#KayyumRektörİstemiyoruz etiketiyle kararı reddeden öğrenci gruplarına, diğer üniversitelerin öğrencilerinden ve sosyal medya kullanıcılarından da büyük destek geldi.

‘Kayyım rektör’e karşı çıkan Boğaziçili öğrenciler kampüste protesto gösterisi düzenledi. Yürüyüşe geçen öğrencilere polis müdahale etti. Protestolar sırasında ‘Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri

Kanunu’na muhalefet’ ve ‘görevli memura mukavemet’ suçlarını işlediği gerekçesiyle çok sayıda gözaltı yapıldı. Müdahale sırasında Boğaziçi Üniversitesi’nin kapısına öğrenciler giremesin diye kelepçe takılması tepkilere yol açtı.

Aynı tarihlerde Balıkesir’in Edremit ilçesine bağlı kırsal Kızılkeçili Mahallesi’nde, mutasyona uğramış koronavirüs tespit edilen erkek hasta, sağlık ekipleri tarafından evinden alınarak karantina için yurda götürülmesi ve İSKİ verilerine göre İstanbul barajlarının doluluk oranı bugün yüzde 19.91’e indiği, İstanbul’un içme suyu kaynaklarının yüzde 80’den fazlasının boş durumda olduğu ve geçen yıla göre barajlardaki toplam su miktarının yüzde 48 daha az olduğu açıklanması basından izlenen haberler arasında yer aldı.

Yine aynı tarihlerde Spinal Müsküler Atrofi (SMA) hastası çocuklara yönelik, 100 milyon iralık Milli Piyango özel yılbaşı çekilişinde satılmayan ve Türkiye Varlık Fonu’na aktarılan üç çeyrek biletin 75 milyon liralık toplam ikramiye miktarının, çocukların

tedavisinde kullanılmasına ilişkin kampanya (#İk ramiyeSmalıÇocuklaraVerilsin) başlatılırken, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın, kampanyayı ‘ilaç şirketlerine hizmet eden bir organizasyon’ olarak nitelendirdiğine ilişkin açıklaması dikkat çekti.

6 Ocak’ta Türkiye’de son 24 saatte 13 bin 830 Covid-19 vakası kayda geçerken, 191 kişi hayatını kaybetti. Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, bir günde 182 bin 645 kişiye daha test yapılmasıyla, toplam test sayısı 25 milyon 498 bin 210’a yükseldi.

Aynı tarihlerde, İsrail’in son iki haftada 9.3 milyon olan nüfusunun yüzde 15’ine koronavirüs aşısı yaparak dünyanın en hızlı aşılama yapan ülkesi olması, Çinli ilaç şirketi Sinovac Biotech tarafından geliştirilen Covid-19 aşısının, Brezilya’da yapılan ileri aşama denemelerinin sonuçlarına göre yüzde 78 etkili olduğu açıklaması ve ABD’de Trump’ın Washington DC mitingi sonrası Trump destekçileri oylama yapılan Kongre binasını basması ve olaylarda 4 kişinin hayatını kaybetmesi ve çok sayıda kişinin de yaralandığına ilişkin haberler basından izlendi.

koronavirüs günleri

Referanslar

Benzer Belgeler

07.07.2021 tarihinde TMMOB İzmir İKK Temmuz Ayı Toplantısı gerçekleştirilmiş, toplantıya Şubemizi temsilen Şube Yönetim Kurulu Başkanımız E.Helil İNAY KINAY

Teknik olarak Euro, Dolar karşısında orta vadeli düşüş trendi ve kısa vadeli yükseliş trendi devam etmektedir.. Teknik olarak Altın gram cinsi, orta vadeli düşüş trendi

Bugün ABD’de açıklanacak dayanıklı tüketim malları siparişi ve akşam Fed toplantısı sonrası başkan Powell’ın açıklamaları piyasalar açısından önemli

25 Şubat 2019 tarihinde TOBB Başkanımızın ev sahipliğinde Hazine ve Maliye Bakanımız, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanımız ile Oda ve Borsa Başkanlarımızın

c) 1000-2000 m² (2000 m² alan dahil) taban alanına sahip basit atölye tipi yapılar ile zirai yapılarda temel taban kotundan itibaren en az beş adet muayene çukuru

Bunlarla birlikte de Oyder olarak, ilgili tüm kurum ve kuruluşlarla dirsek temasında, görüşme trafiği içerisinde, otomotiv sektörünün, dertlerini, sorunlarını her

Kalkınma Planı, Sağlık Bakanlığı ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın çalışmalarıyla paralellik arz eder şekilde ilaç, aşı, biyomedikal ekipman, tıbbi

Şube Yönetim Kurulu Başkanı Öz- can Uğurlu, Başkan Yardımcısı Ha- cer Şekerci, Sayman Bülent Uzun- kuyu, üyeler Hasan Şahin ve Murat Kocaman ile Örgütlenme