Edebiyat Öncesi Dönem – 5. Hafta
Fescennini Versus
Fabula Atellana
Satura
Neniae
Düzyazı
Edebiyat Öncesi Dönem-Fescennini Versus
Etruria ile Latium bölgeleri arasındaki Etrüsk kenti Fescennia’nın
adıyla anılan bu tür İtalya’nın en eski şiir türüdür. Kaba saba
şakalar içeren dizelerden ya da iki kişinin diğeriyle dalga geçmek
ya da gülünç duruma düşürmek amacıyla doğaçlama birbiriyle
atışması olan dizelerden oluşur. Bu tür kır kökenli gibi
görünmektedir. Horatius bu türün gelişimi ile ilgili şunları
söylemiştir (Epistulae, 2.1-139 v.d.):
Edebiyat Öncesi Dönem-Fescennini Versus
(Çeviri: Türkan Uzel, Q. Horatius Flaccus, İambus’lar, Lirik Şiirler, Satura’lar, Mektup’lar, TTK, Ankara, 1994, s.248)
“ Eski devrin azla yetinen çiftçileri, ürünlerini ambarlarına kaldırdıktan sonra “ ne yapalım, gün olur bu çileler biter” diye umut ederek, ağır çilelere katlanan ruhlarını dinlendirirlerdi bayram günlerinde. O zaman işlerine yardımcı olan çocukları ve karılarıyla birlikte, Toprak Ana’ya bir dişi domuz kurban ederler, Silvanus’a süt, hayatın kısa olduğunu bilen Genius’larına şarap ve içecek sunarlardı. Bu töreden Fescennia taşkınlığı doğdu, sırayla iki değişik dize biçimini alarak yayıldı, bu kaba taşlama.
Herkesin hoşuna giden bu özgürlük, her yeni yılda tatlı tatlı eğlendirirdi insanları; bu şaka hoyratlaşarak, sonunda açık bir azgınlığa dönüşünceye ve işi, ceza korkusu olmadan, şerefli evleri tehdit etmeye vardırıncaya kadar, sürdü gitti bu töre. Bu tür şiirlerin kanlı dişlerini geçirdiği insanlar acı çektiler, diş geçiremediği kimseler de kamu yararını düşünerek, endişe içinde kaldılar. Hatta bir kimse için küçük düşürücü şiirler yazılamaz diye bir yasa bile çıkarıldı ve bu tür şiirler için ceza kondu. Dayak korkusundan, ozanlar, güzel konuşmak, bu yoldan hoşa gitmek zorunda kalınca, türlerini değiştirdiler.»
Edebiyat Öncesi Dönem-Fescennini Versus
Fescennini versus sonraki yüzyıllarda da ekin kaldırma, Tellus (Toprak Ana) şenliklerinde açık saçık niteliğini korumuştur.
Başlangıçta kır yaşamında küçük bir eğlence olarak başlamış olan bu türün, zaman içinde İtalya’nın diğer kentlerine ve Roma’ya da yayıldığı, düğün törenlerinde gençlere bunun için izin verildiği belirtilmiştir
(Servius, Ad aen. 7.695; Seneca, Controversiae 21; Plinius, HN, 15.22)
Kente girdiğinde açık saçık niteliği daha da belirginleşmiş, özellikle düğün törenlerinde söylenir olmuştur.
Versus Fescennini edebiyat araştırmacıları tarafından Ancak sonradan ortaya çıkacak olan Satura ve Roma Komedyasını oluşturan yapı
taşlarından biri olarak kabul edilmektedir.
Edebiyat Öncesi Dönem- Fabula Atellana
Livius, 7.2:
Atellana Osklardan alınan bir oyun türüdür, gençler bu türü kendilerine saklamış, bu oyunun profesyonel aktörler tarafından kirletilmesine izin vermemişlerdir. Atellana oyuncularının bir kabileye kaydedilmemesi, ancak sahne sanatıyla ilişkileri yokmuş gibi askerlik yapmalarına izin verilmesi geleneği oradan kalmadır. Diğer kurumların mütevazı başlangıçları arasında sahne oyunlarının kökenini de yazmak, ortaya çıkışı bu denli ağırbaşlı olan bir sanatın, bugünlerde muktedir krallıkların bile güçlükle katlandığı bir çılgınlığa dönüştüğünün görülebilmesi açısından bana uygun göründü.
Sahne sanatçıları Roma’da en alt sınıftan yurttaş olarak kabul
edilirlerdi ve orduda görev yapmalarına izin verilmezdi.
Edebiyat Öncesi Dönem- Fabula Atellana
Fabula Atellana, Campania bölgesinde bir Osk kenti olan Atella’da doğmuştur.
Bu türdeki diyaloglar genelde Osk lehçesi ile yazıldığı için Ludi Osci ya da ludicrum Oscum da denmektedir.
Kaba saba ve doğaçlama şakalar içeren fars’tır.
İÖ 391 yılında Roma’ya getirilmiştir. Fabula Atellana’da oyuncular sahnede konunun akışına göre doğaçlama konuşurlar, yüzlerinde
maske vardır. Kalıplaşmış tipler vardır. Fabula Atellana da kalıplaşmış
olan bu tiplemelerin yansımaları Roma komedyasında görülmektedir.
Edebiyat Öncesi Dönem- Fabula Atellana
Başlıca Karakterler:
maccus (bir çeşit soytarı ya da aptal- Commedia dell’arte’ye pulcinella karakteri olarak geçmiştir.)
pappus (yaşlı, aptal cimri, çoğu kez karısının ve çocuklarının eğlence konusudur)
bucco (geveze aptal),
dossenus (kötü kambur).
Edebiyat Öncesi Dönem- Satura
Livius’un anlatısında komedyanın gelişim sürecinde Fescennia dizelerinden sonraki aşama,
profesyonel yerli aktörlerin seslerini ve hareketlerini flüte uydurarak yaptıkları satura adı verilen oyundu.
“VII.2. Salgın hastalık o yıl (İÖ 365) ve C. Sulpicius Peticus- C. Licinius Stolo’nun konsüllük
yaptığı ertesi yıl boyunca sürdü. Bu yıl (İÖ 364) tanrıların öfkesini dindirmek amacıyla tanrılara sunulan ziyafet anlamına gelen bir lectisternium’un kent tarihinde üçüncü kez düzenlenmesi dışında kayda değer bir olay olmadı. Ne insanların aldığı kararlar ne de tanrıların yardımı bu hastalığın gücünü kıramayınca, tanrıların öfkesini yatıştırmaya yönelik yapılan diğer eylemlerin arasında sahne gösterilerinin de başlatıldığı söylenir. Bu, yegâne gösterisi circus olan savaşçı bir toplum için yeni bir durumdur. Ancak aşağı yukarı bütün diğer başlangıçlarda olduğu gibi bu küçük başlangıç da yabancı kökenli idi. Etruria’dan çağırılmış dansçılar, bir şarkı olmadan ya da şarkıda söylenen sözleri taklit etmeden flütçü sıralarına doğru sıçrayarak, Etrüsk geleneğinde pek de yadırganmayan hareketler sergilediler. Ardından gençlerimiz aynı anda birbirlerine kaba sözlerle takılarak onları taklit etmeye başladılar, hareketleri sese (söze) uyumluydu. Böylece bu olay kabul gördü ve oldukça sık uygulanarak canlı tutuldu. Profesyonel yerli aktörler, Etrüsk dilinde oyuncu anlamına gelen “ister” sözcüğünden yola çıkılarak “histriones” olarak
adlandırıldı. Bunlar daha önce olduğu gibi birbirlerine Fescennini dizelerine benzer kaba saba rastgele sözler söylemiyorlar, artık baştan sona flütü şarkı ve hareketle tamamlayan bir biçimde yazılmış müzikal ölçüyle dolu satura’ları sahneliyorlardı.”
Edebiyat Öncesi Dönem- Satura
Satura sözcüğünün etimolojisi belli değildir.
Lanx satura: yiyeceklerle dolu tabak
Lex per saturam: İstenmeyen bir yasayı çok istenen bir yasa maddesine eklemek (Modern Torba yasalar)
Per saturam (karmakarışık)
Müzik eşliğindeki bu türde daha sonra komedyada görülen konu bütünlüğü yoktur.
Hiciv ve Komedya türlerine katkısı olduğu düşünülür.
Sonradan edebi tür olan satura’da konu çeşitliliği vardır.
Lucilius edebi bir tür haline getirmiş, Horatius geliştirmiştir.
Edebiyat Öncesi Dönem- Neniae (Naeniae)
Roma’da destan türünü destekleyen unsurlardan biri de Neniae denilen ağıtlardır.
Festus Nenia’yı cenaze töreninde ölüyü övme amacıyla flüt eşliğinde söylenen türkü olarak tanımlamaktadır.
Ağıtlar başlangıçta ölenin yakınları tarafından söylenirken, zamanla ölenin evi önünde bir çalgıyla birlikte Praeficae adı verilen ve para ile tutulan ağıtçı kadınlar tarafından söylenmeye başlanmıştır.
Bu kadınlar , Nenia’larda ölen kişinin övgüsü yapar ve ağlayıp sızlayarak ölümünden duyulan kederi belirtirlerdi.
Nenia’lar her ne kadar basmakalıp sözlerden oluşsa da, tarih ve
destanı destekleyen bir unsur olarak önemlidirler.
Edebiyat Öncesi Dönem- Düzyazı
XII Levha Kanunları
Cumhuriyetin kurulmasından yaklaşık 50 yıl sonra sınıflar arası mücadele döneminde kanunların yazılı hale getirilmesi talebinin ürünüdür.
Bu kanunları yazılı hale getirmek amacıyla consul yetkisine sahip on kişilik bir heyet kurulmuştur (decemviri consulari imperio legibus scribundis)
Heyet Yunanistan’da incelemeler yapmış, Solon’un yasalarını incelemiştir.
İÖ 451’de 10 tunç levha üzerine yazılarak Forum’a yerleştirilmiştir.
Edebiyat Öncesi Dönem- Düzyazı
Ertesi yıl , yani 450 de bu 10 levha’ya iki levha daha eklenmiş ve böylece 12 levha kanunları oluşmuştur.
Latincedeki ilk düzyazı örneği denebilir.
İÖ 390 yılındaki Gal akınlarında levhalar kaybolmuştur. Yenileri dikilmemiştir.
Çeşitli yazarların alıntılarından bir kısmı günümüze ulaşmıştır.
Bir takım sözlerin yan yana sıralanması sonucu oluşan basit cümlelerden oluşmaktadır. (Kulaoğlu, 24)
Yasa maddesi olarak dili açıktır.
Edebiyat Öncesi Dönem- Düzyazı
Örnekler: (Kulağlu, M., Eski Romadan Esintiler, Ankara, 1989, s.24- 25)
«Si in ius vocat, ito, ni it, antestamino; igitur en capito.»
Eğer bir kimse birini mahkemeye çağırırsa, çağrılan kişi mahkemeye gitsin. Gitmezse çağıran şahit göstersin; böylece onu yakalatsın.
«Si paterfilium ter venum duit, filius a patre liber esto.»
Eğer bir baba oğlunu üç defa evlatlık olarak verirse, evlat babasını
reddetsin.
Edebiyat Öncesi Dönem- Düzyazı
«Patronus si clienti fraudem fecerit, sacer esto.»
Eğer efendi uşağını memnun ederse, kutsal olsun.
Hominem mortuum in urbe ne sepelito ne urito.»
Ölmüş biri şehrin içinde ne gömülsün, ne yakılsın.
Edebiyat Öncesi Dönem- Düzyazı
Annales Maximi –Yılın önemli olaylarının kaydedildiği yıllıklar. Tarih yazımında kaynak olarak kullanılmıştır.
Laudationes Funebres: Tarih yazımında kullanılan diğer bir unsur da Cenaze törenlerindeki söylevlerdir.
Cenaze devlet tarafından kaldırılıyorsa consul ya da praetor konuşuyor.
Soyun yüceltilmesini amaçlayan bu söylevler aile arşivinde saklanır. Tarih yazımında bu arşivlerden yararlanılmıştır.
Tarih yazımındaki yanlışlıkların nedeni olarak görülürler.
Eulogium: Ataların büstlerinin altına ya da mezar taşlarına, hayattayken yürüttükleri görevler, başarılarını belirten yazılar yazılırdı. Tarih yazımı için yararlanılan bir unsurdur.
Edebiyat Öncesi Dönem- Düzyazı
Appius Claudius Caecus
İÖ 312 censor’udur. Yaptırdığı yol ve sukemeri ile tanınır.
Sententiae (Düşünceler) eseri yerli vezin Saturnia ile yazılmıştır.
Cicero bu eseri Carmen Pythagoreum diye tanımlar.
Bu eserden kalan bir özdeyiş:
Suae quisque faber est fortunae.
(Her birey kendi kaderinin işçisidir)
Edebiyat Öncesi Dönem- Düzyazı
Appius Claudius Caecus
Diğer eseri De Usurpationibus (Kullanım Hakkı)
Eserin hukukla ilgili olduğu düşünülmektedir. Ancak günümüze ulaşmamıştır.
Appius Claudius Caecus «r» olarak telaffuz edilen «s» harfini «r» olarak yazmıştır. (Krş. Lapis Satricanus Publio Valesioso)
z harfini alfabeden çıkarmış g harfini eklemiştir.
Roma Yazınında adı bilinen ilk kişidir.