• Sonuç bulunamadı

Buzzati'nin “Pelerin” öyküsünün ilk cümleleri oldukça belirgin bir şekilde edebiyat anlayışının temel kavramlarını yansıtır

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Buzzati'nin “Pelerin” öyküsünün ilk cümleleri oldukça belirgin bir şekilde edebiyat anlayışının temel kavramlarını yansıtır"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Nitekim, “Pelerin” adlı öykü, temelde benzer bir yıkımı, Giovanni adlı genç bir askerin eve dönüşünü konu alır. Buzzati, savaşın etkilerini, bir anne ve oğlu arasındaki ilişki üzerinden kimi zaman kapalı, bazen de figüratif bir anlatımla bizlere sunar.

Buzzati'nin “Pelerin” öyküsünün ilk cümleleri oldukça belirgin bir şekilde edebiyat anlayışının temel kavramlarını yansıtır. “Pelerin”in ilk cümlesi şu şekildedir: “Giovanni bitmek tükenmek bilmeyen bir bekleyişten sonra, umutlar sönmeye yüz tutmuşken evine döndü.”(Buzzati, 1995: 82) Görüldüğü üzere sonu gelmez bir bekleyiş, umut ve umutsuzluk bir aradadır. Bu eve dönüşün yarattığı duygulanımı ise Buzzati şu cümlelerle anlatır:

“Birdenbire kapının eşiğinde beliriverdi. Annesi onu kucaklamak üzere koşarken “oh, şükürler olsun” diye haykırdı. Ondan çok daha küçük olan kardeşleri Anna ve Piero da sevinç çığlıkları atmaya başladılar. Şafağın tatlı rüyalarında sık sık görünüp kaybolan, mutluluğu geri getirecek, aylarca beklenen o an gelip çatmıştı.”(Buzzati, 1995: 82)

Söz konusu cümlelerde savaşın, özelde bir anne ile oğlu, genelde ise bir aileyi ayırması zaman mevhumu üzerinden anlatılır. Bir yanda sonsuz, umutsuz bir bekleyiş, diğer yanda birden bire gelen, ancak aylardan beri de ümit edilen, bir kavuşma anı söz konusudur.

Nitekim savaş insanlardaki zaman mevhumunu siler, zamanın kronolojik ve bilindik akışını kırarak algıda değişikliğe yol açar. Bu noktada Eugenio Borgna’nın zaman ile ilgili düşüncelerine değinmek yerinde olacaktır. Zira psikolojimizi belirleyen zaman mevhumunu Borgna şu satırlarla anlatır: “Zamanın eşlik etmediği psikolojik ve insani bir deneyim yoktur;

ancak sadece saat zamanı, saatleri her birimiz için eşit dilimlere bölen ve doğal olarak içsel (duygulanımsal) her nevi yankıya yabancı olan geometrik zaman yoktur. Sadece kum saati zamanı yoktur, yaşanmış zaman mahiyetinde ve her birimiz için durumdan duruma, andan

(2)

ana değişen, saatlerin kronolojik dilimlerinden bağımsız olan, aynı zamansal süreci bize farklı uzunluklarda yaşatan, öznel, yani içsel zaman da vardır.”(Borgna, 2015:47)

İşte bu zaman ayrımı, diğer bir deyişle içsel ve kronolojik zaman arasında fark, Giovanni ve annesi arasındaki özlem ve bekleyişin de kökenidir. Zira içsel zamanın izinden gitmek, bir anlamda bekleyişi de yaratan süreçtir. Nitekim Borgna’nın belirttiği üzere,

“yanılsamalar, kırık umutlar, ütopyalar, özlemler, olanak ve olanaksızlıklar, acılı hayaller, içimizde var olan ve saat zamanıyla hiç bir alakası olmayan içsel zaman bilincin bir parçasıdır.”(Borgna, 2015:50)

Buzzati’nin “Pelerin”inde annenin bekleyişi içsel zamanın bir yansımasıdır ve bitmek tükenmek bilmeyen ve aylarca gibi ifadelerle anlatılır. Bununla birlikte, içsel zaman annenin duygulanımlarının kaynağıdır; içsel zaman ve kum saati / kronolojik zaman arasında çözülme meydana gelir. Şöyle ki, dünya zamanı kronolojik olarak ilerlerken, içsel zaman sabit kalır:

Giovanni’nin annesi için savaşın süresi oğlundan uzak kaldığı içsel zamanla ölçülür: bir anlamda savaşın sonsuzluğunu ve yıkıcılığını simgeler.

Lakin bir anda beliren umut ve birdenbire sona eren bekleyiş, Giovanni’nin yeniden gideceğini söylemesiyle değişir. Bu duruma istinaden, Giovanni ve annesi arasındaki diyalog, ilk sevinç sahnelerinden sonra şu cümlelerle devam eder: “Anne böylesine büyük bir sevinçten sonra analara özgü sonsuz kahrın yeniden başladığını anlayarak mahzun bir tavırla

‘dışarı mı çıkman gerekiyor? İki yıl aradan sonra dönüyorsun ve hemen dışarı mı çıkma istiyorsun? Hemen mi çıkman gerekiyor? Peki, bir şeyler yemez misin?’ diye sordu.”(Buzzati, 1995: 82)

(3)

Diğer ilginç bir nokta ise göz teması ve bekleyiş arasındaki ilişkidir. Buzzati için

“Pelerin” adlı öyküde ve diğer pek çok eserde gözler ve bakışlar önemli bir figür olarak karşımıza çıkar. Gözler ve bakışlar aracılığıyla kurulan duygulanımı, yazar oldukça detaylı bir şekilde ele alır. Bakışlar, karşısındakine bakmak ve göz teması kurmak Buzzati için en etkili iletişim yöntemlerinden biridir. “Pelerin” öyküsünde anne, Giovanni ve küçük kardeşler arasındaki bakışmalar ve göz teması durumu şu şekilde sözcüklere yansır:

“Başını yana eğmiş, tatlı bir ifadeyle endişeli endişeli oğlunu izliyordu. Onunla zıtlaşmamaya, tüm isteklerini anında anlamaya özen gösteriyordu. Yoksa hasta mıydı? Veya yalnızca yorgunluktan bitkin mi düşmüştü? Niçin konuşmuyor, yüzüne bile bakmıyordu?

Gerçekten de oğlan ona bakmıyor, dahası bir şeylerden korkuyormuşçasına annesiyle göz göze gelmemeye çalışıyordu. Bu arada iki küçük kardeşi de garip bir utangaçlıkla sessizce ağabeylerine bakıyorlardı.”(Buzzati, 1995: 84)

Referanslar

Benzer Belgeler

Zaman serileri verisinin özellikleri ve stokastik süreç Zaman serileri verisinin hazırlanmasında kullanılan teknikler Zaman serileri örüntüleri: trend, mevsimsellik ve

Derin ekolojistler taraf ından doğadaki çeşitliliği kaynak olarak gören ve kirliliği ekonomik kalkınma için bir engel olmadığı sürece tolere edebilen insan merkezli

Nihayetinde, “Pelerin” adlı Buzzati öyküsü savaşın anlamsızlığını, insanın temel duyguları olan kaygı, umut, bekleyiş üzerinden genç bir askerin

Frankl’ın düşünce anlayışında, insanın anlam arayışı ikincil veyahut geri plan bir içgüdü değil, aksine yaşamı yönlendiren temel

Yani, her iki görevde göreli süre ortalamaları negatif yönde olmasından dolayı kısa algılama oluşmasına rağmen; Zaman Aralığı Yeniden Oluşturma Görevinde,

Sonuç olarak katılımcıların içsel boş zaman motivasyonunun belirlen- mesine yönelik geliştirilen ölçüm aracı, boş zamanlara yönelik içsel moti-

• Temel ihtiyaclara harcanan zaman (yemek, uyku, kisisel bakim) + bos zaman (dinlenme +

En basit (ilkel) şekil olarak kabul edilen göç tipinde göçmenler yumurtlamak üzere üreme bölgelerinden yeni alanlara göç eder ve kısa bir süre sonra da ölürler.. Bu