• Sonuç bulunamadı

n SÖYLEŞİ / PROF. DR. KADİR ARICI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "n SÖYLEŞİ / PROF. DR. KADİR ARICI"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

(*) Prof. Dr. Kadir Arıcı ile söyleşiyi, dergimiz Genel Yayın Yönetmeni Dr. Naci Önsal gerçekleştirmiştir. / nacionsal@hotmail.com

(**) 1956 yılında Çankırı’da dünyaya geldi. Gazi Eğitim Enstitüsü İngilizce Bölümü ve Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi. İlkokul Öğretmenliği ve İngilizce Öğretmenliği yaptı. Akademik kariyerine 1980 yılında Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi “Yönetim Bilimleri Fakültesi Sosyal Politika Bölümü”nde İş Hukuku Asistanı olarak başladı. İş ve sosyal güvenlik hukuku alanında 1985 yılında doktorasını tamamladı; 1997 yılında yardımcı doçent, 1991 yılında doçent, 1997 yılında profesör oldu. Üniversitede Bölüm Başkanlığı, Merkez Müdürlüğü, Enstitü Müdür Yardımcılığı, Dekanlık; Üniversite dışında ise Etibank Genel Müdürlüğü I. Hukuk Müşavirliği, Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği Genel Müdürlüğü gibi idari görevler; Kamu Görevlileri Uzlaştırma Kurulu Üyeliği ve resmi arabuluculuk, Yüksek Hakem Kurulu üyelikleri gibi görevlerde bulundu. İş ve sosyal güvenlik hukuku alanında yayınlanmış beş kitabı ve çok sayıda makalesi bulunmaktadır. Halen Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi olarak görevini sürdürmektedir. / kadirarici@gmail.com

KARATAHTA/İş Yazıları Dergisi Sayı : 13 / Nisan 2019 (s: 77-81)

n Türk çalışma hayatının son kırk yılında yapılan yan- lışlara da güzel şeylere de şahit olduk. Sendikalar saye- sinde Türkiye’yi de, Türk çalışma hayatının gerçeğini de görme ve tanıma imkânımız oldu. Sağ olsunlar bizi üniversitede fildişi kulede bırakmadılar.

n Sayın Hocam önce şunu so- rarak başlamak istiyorum. Gazi Üniversitesi’nin bazı bölümlerinin yeni kurulan Hacı Bayram Veli Üni- versitesi’ne aktarılmasını, yıllardan sonra bir sabah kalkıp kendinizi bu üniversitenin hocası olarak bulmanızı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Gazi Üniversitesi bölündüğünde, Gazi Eğitim’de öğrenci olmaya baş- ladığım tarih itibariyle 45, asistanlık itibariyle de 38 yıllık Gazi’liydim. Dola- yısıyla Gazi Üniversitesi’nin bölünme kararı benim için korkunç bir olaydı.

Gazi Üniversitesini bölme ka- rarının hiçbir akli temeli yoktur, Dr. Naci Önsal Prof. Dr. Kadir Arıcı

(2)

tam anlamı ile bir akıl tutulmasıdır.

Tepeden inme bir karar alınmış ve Gazi Üniversitesine büyük bir dar- be vurulmuştur. Bu kararı alanla- rın ne Gazi mezunlarına ne de Gazi mensuplarına hiç bir saygısı yoktur.

Kıymetli bir halıyı böldüklerinde iki kıymetli halıya sahip olacaklarını zannediyorlar ne yazık ki.

Biz “Ankara’ya Hacı Bayram Veli adıyla yeni bir üniversite kurun ancak bizi bölmeyin” diye feryat ettik. Sesi- mizi sağır sultan duydu ancak TBMM duymadı. Hacı Bayram Bölgesindeki mevcut üniversitenin adı değişti- rilerek de bu gerçekleştirilebilirdi.

Seçimle iktidar olanların seçmeni dinleme gibi bir duyarlılıkları ne yazık ki hiç kalmadı. Zaman içinde bu bö- lünmenin yanlışlığı anlaşılacak tabii ki, hatta bölünmeye duyarsız kalıp ses vermeyenler de sessiz kalmalarının vebalini çekeceklerdir.

n İş hukuku mu, sosyal güven- lik hukuku mu desem, kendinizi hangisine daha yakın hissediyor- sunuz?

Benim sosyal güvenlik konusuna girişim rahmetli hocam Prof. Dr. Ka- mil Turan’ın talebi üzerine olmuştur.

Sosyal güvenlik hukuku derslerini, kendilerini kırmamak için kabul et- miştim. O dönemde sosyal güvenlik teorisi, sosyal güvenlik hukuku ve sosyal güvenlik uygulaması dersleri vardı. Bu alana başlangıçta kerhen de olsa çok emek verdim. Başlarda ça- lışma ekonomisi ve endüstri ilişkileri bölümünde kendimi sosyal güvenliğe daha yakın hissediyordum. Son sekiz yıldır da iş hukuku dersleri ağırlıklı çalışma ile belli bir dengeye geldi.

Ancak ben kişi olarak sosyal adalet, sosyal yardımlaşma ve dayanışma konularına duyarlı bir kişiyim.

(3)

n Sizin üniversite içinde ve dı- şında idari görevleriniz de oldu. Bu idari görevlerin bir akademisyenin çalışmalarını nasıl etkilediğini an- latır mısınız?

Üniversite içinde bölüm baş- kanlığı, enstitü yönetim kurulu üyeliği, enstitü müdür yardımcılığı, dekanlık, senato üyeliği gibi çeşitli görevlerde bulundum. Üniversite dışında ise hukuk müşavirliği, ge- nel müdürlük gibi görevlerim oldu.

Otuz sekiz yıldır akademik hayat- ta çalışmalarımı sürdürmekteyim.

Bu idari görevler şüphesiz kişiye büyük bir tecrübe ve bilgi biriki- mi sağlamakta. Ama diğer yandan üniversitede yöneticilik yapmak bir akademisyen için büyük za- man kaybına yol açıyor, bilimsel çalışmalarınıza daha az zaman ayırabiliyorsunuz. Bilimsel bakım- dan kayıplarınız oluyor. Bu sebeple üniversitede bir akademisyen için idareciliği tam anlamıyla “kutsal bir hamallık” olarak değerlendiri- yorum.

n Benim gibi pratik yönü ağır- lıklı kişilerin üniversitede sınavsız konferans dersler vermesini, ilgi duyan öğrencilerin bu derslere ka- tılmasını nasıl değerlendirirsiniz?

Uygulama ile teori birbirlerini desteklemelidir. İyi bir uygulama iyi bir teorik temele dayanmalıdır.

Sağlam bilimsel teorik temeli ol- mayan bir uygulamanın başarısı da tam olmaz. Edindiğimiz bilgile-

rin uygulaması hakkında ne kadar bilgimiz ve tecrübemiz olursa o alanı o kadar daha iyi anlar, daha iyi öğrenir, daha başarılı oluruz. Bu sebeple başarılı uygulamacıların, idarecilerin zaman zaman üniver- sitede konferanslar vermesi, ders- lere katılması, bilgilerini öğrenciler hatta ve hatta akademisyenlerle paylaşması öğrencilerin yetişme- sine, üniversite eğitimine önemli ölçüde katkı sağlar. Bu tür uygula- maların faydalı olacağına inanıyo- rum.

n Sendikalar Kanunu’nun “ek madde 2”de yapılan değişiklik ile ilgili yorumunuz nedir?

Bu kanun değişikliği ile daha önceleri yerleşik bir uygulama kanuni bir elbiseye büründürül- mektedir. Şöyle ki, daha önceki dönemlerde uzun yıllar kamu top- lu iş sözleşmelerinde, sözleşmenin bağlanması bakımından kritik ko- nularda konfederasyon yetkileri ile kamu işvereni adına hükümet yetkilileri bir protokol yaparlardı.

Kamu toplu sözleşme protokolü adı verilen bu protokol ile taraflar top- lu menfaat uyuşmazlığını çözmek için belli konularda mutabakat sağlanırdı. Bu mutabakat bu alan- da süren bütün toplu iş uyuşmaz- lıklarının çözümü için bir anahtar görevi yapardı.

Anlaşıldığı kadarıyla bu düzen- leme ile yeni adı ile “Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Anlaşma Protokolü“

(4)

adı verilen bu protokole resmiyet kazandırılmaktadır. Dolayısıyla hükümet ile kamu kurum ve ku- ruluşlarında örgütlü sendikaların üye oldukları konfederasyonlar arasında önce Kamu Toplu İş Söz- leşmeleri Anlaşma Protokolü im- zalanacak daha sonra da sendi- kalar bu protokolü dikkate alarak işkolu seviyesinde toplu iş sözleş- melerini bağıtlayacaklardır.

Düzenleme ile konfederasyon- lara “Kamu Toplu İş Sözleşmele- ri Anlaşma Protokolü” imzalama yetkisi vermektedir. Bu protokol gerçek ve hukuki anlamda “Kamu Çerçeve Toplu İş Sözleşmesi” ni- teliğindedir. Çünkü protokol ile iş- çilerin “mali ve sosyal haklarını”

belirlemek maksadını taşıyan bir protokolle karşı karşıya bulun-

maktayız. Dolayısıyla bir anlam- da normatif hükümler protoko- lün konusudur. Protokolün taraf konfederasyona üye sendikaları bağlayıcı olma niteliği, taraf konfe- derasyona üye sendikaların, toplu sözleşme yapma hakkını sınırlan- dıran bir düzenlemedir. Şu halde taraf konfederasyona üye sendi- kalar ancak bu protokolde bulun- mayan hususlarda ve bu protokole aykırı olmamak şartıyla bir toplu sözleşme yapabileceklerdir. Bu düzenleme sendikaların bağım- sızlığı, sendika konfederasyon iliş- kileri, toplu sözleşme ve sendika hürriyeti konuları ile ilgili olmak üzere pek çok alanda tartışma gö- türür meselelere kapı açan bir dü- zenlemedir.

(5)

n Bize bir anınızı anlatır mısı- nız?

Hatıralarımız dizi dizi. Türk endüstri ilişkileri alanında anlatılabilecek pek çok hatıralar mevcut. Türk endüstri ilişkileri sisteminde bu yıl bittiğinde 40 yılını doldurmuş bir akademisyenlik ha- yatımız var. Sendika üyesi işçilerin sendikaya ödedikleri aidatlarını ne zaman geri alabilecekleri soruları- na muhatap olduğumuz gibi; 12 Ey- lül döneminde toplu iş sözleşmeleri yenilenirken dönemin Yüksek Ha- kem Kurulu Başkanı olan Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Başkanı rahmetli Naci Varlık için, “Bu ölmedikçe bize kurtuluş yok” diyen işçilerle de karşılaştık.

Avrupa’dan işçi emeklisi olarak dönen ve kasabasında belediye başkanı seçilen belediye başka- nının, belediyenin mevcut iki iş- çisini zorla sendikaya üye olmaya zorlaması, sonrasında ise sendika yönetiminin lakayt tavrı karşısın- da, sendikacıları bir daha belediye kapısından sokmayan belediye başkanını da gördük ki bu olayda yetkili sendika tarafından büyük- şehir için yapılan toplu sözleşme metni, teklif taslağı olarak küçük bir kasaba belediyesine nasıl olsa

tartışacağız düşüncesiyle gönde- rilmiştir.

Hatta belediye başkanlığı için tekrar aday olmayacak beledi- ye başkanının giderayak işçilere toplu iş sözleşmesi ile büyük bir zam verdiğini, daha sonra da par- ti zorlaması ile yeniden aday olup seçildiğinde yeni toplu pazarlık sürecinde ne kadar zor durumda kaldığına da şahitlik ettik.

Asistanlığım döneminde bir sendika eğitim uzmanının yan- lış yönlendirmesiyle gece yarı- sı elimde bir çanta ile Çerkezköy sapağında yapayalnız kaldığım, sonrasında da bir kimyasal güb- re kamyonunun şoför mahallinde Çerkezköy’e gidebildiğim bir anım da oldu. Kamyon şoförünün, “Ar- kadaş sen kelli felli bir adama ben- ziyorsun bu saatte bu sapakta ne arıyorsun sorusunu!” hiç unutamı- yorum.

Son olarak şunu ifade etmeli- yim ki, endüstri ilişkileri sistemi içinde Türk çalışma hayatının son kırk yılında yapılan yanlışlara da güzel şeylere de şahit olduk. Sen- dikalar sayesinde Türkiye’yi de Türk çalışma hayatının gerçeğini de görme ve tanıma imkânımız oldu. Sağ olsunlar bizi üniversitede fildişi kulede bırakmadılar.

Referanslar

Benzer Belgeler

ÜYELER: İlhan ŞENER(İzinli), Hüseyin ALPASLAN, Musa ÇAKMAK, Halil UYANIK, Ertekin ŞAN, Oktay BAĞCI, Yünüs GÖRGÜLÜ, Semra ULUTAŞ, Murat

Kur’an Gecesi : Bünyamin TOPÇUOĞLU ( Fatih Camii İmam Hatibi ) Mustafa KIZILCAOĞLU ( İstoç Camii İmam - Hatibi ) Furkan ÇINAR ( İstoç Yeni Camii Müezzini ) İlahi

üzerinde yapı olan veya olmayan imarlı veya imarsız alanlar olması, yapı yükseklik ve yoğunluğunun belirlenmesi, alanın büyüklüğünün en az 5 en çok 500

Oturumu OLAĞAN olarak, Belediye Meclis Üyeleri; Ayşe SAYAR CANTUTUMLU, Cuma Ali GÖREN, Çetin SARI, Mehmet Faruk DALKILINÇ, Rüştü ÇOPUR, Sedat AYKANAT, Ufuk BAŞER

1964 Ankara doğumlu.DTCF Tiyatro Bölümü mezuniyetinin ardından TRT yapımlarında oyunculuk ve rejide görev aldı.TV 41 de yöneticilik ve Sanat Yönetmenliği yaptı.Özel

A)KANUNİ DAYANAK:2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 80 ve 84 maddeleri ile 2005/8730 sayılı Belediye Gelirleri Kanununda belirtilen maktu harç tutarının yeniden

2. Tanzim Satış Müdürlüğünün, belediyelere 1580 s. Yasanın 15 inci maddesinin 43 üncü bendinde verilen görevi yerine getirmek amacıyla kurulmuş Belediyeye bağlı bir hizmet

m addesine göre 5 yılı dolduran m ezarlardan göm ülü 1 .derece yakınının m uvafakati ile yine göm ülü olan anne, baba, koca, kardeş yakınlığındaki kişiler üst