• Sonuç bulunamadı

MARMARA DENİZİ’NİN

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "MARMARA DENİZİ’NİN"

Copied!
20
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

149

MARMARA DENİZİ’NİN DUTLİMAN-BOZBURUN ARASI KIYILARIN RÖLYEF ÖZELLİKLERİ

Sümeyra KURT1, Deniz EKİNCİ2

1İstanbul Üniversitesi, Coğrafya Bölümü,Beyazıt-İstanbul

2 İstanbul Üniversitesi, Coğrafya Bölümü Beyazıt-İstanbul sumeyrakurt@hotmail.com

ÖZET

Bandırma Körfezi’nin güneydoğusunda yer alan Dutliman’dan başlayıp, doğuda Armutlu-Bozburun’da sona eren inceleme sahası, yaklaşık 100 km’lik bir kıyı uzunluğuna sahiptir. Marmara Denizi güney kıyılarında gerçekleştirilen bu çalışmada, Kuzey Anadolu Fay sistemi kontrolünde oluşan kıyının jeomorfolojik özellikleri incelenmiştir. Çalışmada arazi çalışmalarının yanı sıra Coğrafi Bilgi Sistemleri tekniği de kullanılarak iç ve dış kuvvetlerin alçak kıyılarda oluşturduğu kumlu-çakıllı plaj (kumsal), kıyı oku, kumul, lagün, kıyı setleri ve delta gibi birikim şekilleri tespit edilerek özellikleri açıklanmıştır. Ancak turizm için de oldukça elverişli ve önemli olan bu sahanın her geçen gün yazlık konutlarla doldurulduğu görülmüştür. Bu nedenle İnceleme sahası kıyılarının farklı bir boyutta koruma ve kullanma yönünün kıyı jeomorfolojisi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.

Anahtar Kelimeler: Kıyı Jeomorfolojisi, Marmara Denizi, Güney Marmara Kıyıları, Alçak Kıyılar.

RELIEF FEATURES OF THE MARMARA COASTS BETWEEN DUTLIMAN-BOZBURUN

ABSTRACT

In this study,which was done in approximately 100 kilometers coastal zone between Armutlu-Bozburun and Bandırma-Dutliman, the coastal geomorphology of the Marmara Sea’s southern coasts that occur under the control of the North Anatolian Fault system were investigated. Using the Geographic Information Systems as well as the field-work, sandy-pebble beach (beach), beach arrow, coastal sets, dunes, lagoons, and delta as the depositional

(2)

150

landforms created by internal and external forces on low coasts have been identified. However, it was seen that this area, which is also important and very convenient for tourism, is filled with summer houses every passing day. For this reason, the different aspects of protection and use of coasts in this study should be considered within the scope of the coastal geomorphology.

Key Words: Coastal Geomorphology, Sea of Marmara, Coast of the South Marmara, Low Coasts.

1. GİRİŞ

Marmara Denizi Akdeniz ve Karadeniz arasında kalan bir iç denizdir [3, 9]. Boğazlar hariç tutulduğunda 11,200 km2 yüzey alanına ve 1390 m maksimum derinliğe sahip olan Marmara Denizi’nin hacmi 3380 km³’tür [21]. Komşu denizlere, sırası ile 65 m ve 35 m derinliklerle Çanakkale ve İstanbul Boğazları ile bağlanmıştır [25].

Marmara Denizi’nin günümüzdeki son şeklini alana kadar geçirdiği aşamalar küresel deniz seviyesi değişimleri ile ilişkilidir [3] Jeolojik dönemler boyunca, Çanakkale Boğazı yolu ile Akdeniz’e ve İstanbul Boğazı yoluyla da Karadeniz’e bağlı olan Marmara Denizi zaman zaman her iki denizin de etkisinde kalarak farklı zamanlarda transgresyon ve regresyonlara maruz kalmıştır [17]. İlk Akdeniz transgresyonu sırasında (M. Ö. 12.000 yıl) günümüzden biraz daha derin olan Marmara Denizi, daha sonra meydana gelen regresyon döneminde

(

Dördüncü Jeolojik Zaman’ın son çağı olan Holosen’den sonra) Akdeniz ile olan bağlantısı tamamen kesilerek seviyesi de düşmüş ve derinliği 70-100 metre arasında değişen bir göl haline gelmiştir [33, 16, 6, 32, 9, 13 ].

Sahasının şekillenmesinde dalgalar, akıntılar, rüzgar ve akarsular yanında birçok yerde jeolojik ve jeomorfolojik izleri görülen tektonik hareketlerin de etkisi büyüktür. Günümüzdeki jeomorfolojik görünümün oluşmasında en belirgin izler düşey ve doğrultu atımlı faylara aittir [31, 8, 14, 1, 3, 4, 16, 17, 29, 28].

17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nden sonra ilgi odağı haline gelen Marmara Denizi ve kıyıları ile ilgili çeşitli çalışmalar yapılmıştır [34, 23, 4, 24, 36, 7]. Ancak bu çalışmalar daha çok Marmara Denizi’ndeki faylar ve

(3)

151

depremselliği üzerinde yoğunlaşmıştır. Yapılan çalışmalar içerisinde Marmara Denizi kıyılarının farklı ve daha dar alanlarındaki jeomorfolojik özelliklerini ortaya çıkaran çalışmalar olsa da sayılarının çok fazla olduğu söylenemez. Marmara Denizi kıyılarının sosyal ve ekonomik anlamda öneme sahip olması, yüksek nüfus yoğunluğu ve bulundurduğu sanayi kuruluşları dikkate alındığında, bölgenin jeomorfolojik özelliklerinin ayrıntılı olarak ortaya konulması konusunu önemli kılmaktadır.

Son yıllarda beşeri ve ekonomik faaliyetler yönüyle daha çok tercih edilir hale gelen kıyılar, jeomorfoloji biliminde öncelikli çalışma alanlarından birini oluşturmaktadır. Marmara Denizi kıyıları da jeomorfolojik unsurlar ve bunların tarihçesi, insan faktörünün kıyı jeomorfoloji üzerindeki etkileri gibi jeomorfolojik özellikler bakımından ortaya konulması gereken farklı konuları içermektedir. Dutliman-Bozburun arasındaki kıyılar yapı ve rölyef özellikleri bakımından oldukça çeşitlidir.

Ancak turizm faaliyetleri çin de elverişli ve önemli olan bu saha her geçen gün yazlık konutlarla da doldurulmaktadır. Bu nedenle bu çalışmada Marmara Denizi’nin güneyinde yer alan Dutliman ile Armutlu-Bozburun arasındaki alçak kıyılarında doğal ve beşeri etmen ve süreçlerin kontrolünde meydana gelen yerşekilleri tasvir edilerek onların coğrafi yayılışlarının ortaya konulması amaçlanmıştır.

1.1. İnceleme Sahasının Konumu

Bandırma Körfezi’nin güneydoğusunda yer alan Dutliman’dan başlayıp, doğuda Armutlu-Bozburun’da sona eren inceleme sahası, Coğrafi Koordinat Sistemine göre, 27° 50' 00''–29° 30' 00'' Doğu boylamları ile 40°

20' 00'' - 40° 40' 00'' Kuzey enlemleri arasında yaklaşık 100 km uzunluğundaki kıyı çizgisi ve bu çizgiden karaya doğru 2 km genişliğindeki bir saha boyunca uzanmaktadır. 1/25000 ölçekli Türkiye topoğrafya haritasının H20-a, H20-b, H21-a, H21-b, H22-a ve G21-c paftalarını kapsayan çalışma, idari birimler bakımından, Marmara Denizi’nin güneyindeki Balıkesir, Bursa ve Yalova olmak üzere 3 ilin kıyılarında yapılmıştır (Şekil 1).

(4)

152

Şekil 1. İnceleme Sahasının Lokasyon Haritası

1.2. Materyal ve Yöntem

Çalışmanın veri kaynaklarını, Harita Genel Komutanlığı’ndan alınan /25.000 ölçekli topografya haritaları, 0,45 cm çözünürlükteki renkli sayısal ortofotolar, Maden Tetkik Arama Kurumu (MTA)’ndan alınan 1:100.000 ölçekli jeoloji haritaları ve farklı dönemlerde yapılan (Mayıs, Haziran, Temmuz 2012) arazi çalışmaları oluşturmaktadır. Çalışmada sahaya ait litolojik birimlerin ve formasyonların analiz işlemleriyle jeomorfolojik birimlerin belirlenmesinde Coğrafi Bilgi Sistemleri tekniği kullanılmıştır.

Kıyı çizgisi ise Küresel Görselleştirme Görüntüleyici’den (http://glovis.usgs.gov/index.shtml) elde edilen 12 Haziran 1984 ve 18 Temmuz 2011 yıllarındaki Landsat TM (Thematic Mapper) 30 metre çözünürlüklü uydu görüntülerinden Uzaktan Algılama Tekniği (Erdas programı) ve ArcGIS 10 CBS yazılımıkullanılarak belirlenmiştir.

1/100000 ölçekli jeoloji haritası paftaları yüksek çözünürlükte JPEG formatında tarandıktan sonra (UTM, WGS 84, Zone 35N), sayısallaştırılarak veri tabanı oluşturulup, litolojik birimlerin dağılışları

(5)

153

ArcGIS 10 CBS yazılımı kullanılarak tespit edilmiştir. Sahanın jeomorfolojik özelliklerinin belirlenmesinde temel altlık olarak 1/25000 ölçekli vektör formatta paftalar kullanılmıştır. 1/25000 ölçekli Topografya haritalarından Marmara Denizi kıyılarının inceleme sahası sınırlarındaki ana jeomorfolojik birimleri belirlenmiştir. Haritaların oluşturulması sırasında Harita Genel Komutanlığı tarafından üretilen 0.45 cm çözünürlükteki renkli sayısal ortofotolardan (UTM, WGS 84, Zone 35N) faydalanılmıştır. Daha sonra haritalar ile arazide izlenen şekiller karşılaştırılmıştır.

2. İNCELEME SAHASINDAKI KIYILARIN RÖLYEF ÖZELLIKLERİ

Alçak kıyılar, kıyı çizgisinin başlangıç aşamasında genellikle düz ve önünde açığa doğru yavaş bir şekilde derinleşen sığ bir denizin yer aldığı kıyılardır. Böyle kıyılarda büyük dalgalar kıyı çizgisine ulaşamadan, bu çizginin oldukça açığında kırılır ya da çatlarlar. Kırılma ya da çatlama zonunda deniz tabanı derinleşirken, kara tarafındaki zonda sediment birikimi başlar. Bu birikim, denizaltı seti ya da denizaltı kordonu olarak adlandırılmaktadır. Denizaltı setlerinin zamanla büyümesi ve yükselmesi sonucu yüzeyde oluşan setli kıyıda, kıyı seti ile kara arasında lagünler meydana gelir. Kıyıda oluşan küçük dalgalar ise zaman zaman alçak falezlerin oluşmasına da neden olmaktadır [12, 18].

İnceleme sahası kıyılarında alçak kıyı özelliği gösteren sahalar, Dutliman-Kocaçay arasındaki kıyı kuşağı ile başlamaktadır. Bu kesim litolojik özelliklerine göre alçak kıyı özelliğindedir. Kıyıda çakıllı-kumlu bir plaj, irili ufaklı lagün gölleri ve Kocaçay delta ovası bulunmaktadır.

Kıyı alanının bu şekilde gelişmesinde, güneyden gelen Kocaçay ve doğu yönlü akıntıların kıyı çizgisi boyunca yaptıkları aşındırma ve biriktirme faaliyetleri etkili olmuştur.

Alçak kıyılarda dalga enerjisi sınırlı olduğundan dalgalar büyük ölçüde aşındırma faaliyetinde bulunamamaktadır [12, 18]. Bu kesimlerde aşındırmadan çok birikme süreci etkili olduğundan dalgalar tarafından kıyıda biriktirilen ince unsurlu materyaller rüzgârlar tarafından taşınarak, kıyı gerisinde dar bir şerit halinde plajların hemen gerisinde

(6)

154

kumul sıralarının oluşmasını sağlamıştır. Bu nedenle Dutliman ile Gemlik Körfezi arasında Kocaçay deltasının ağzı hariç, tüm kıyı boyunca 5-150 m genişliğinde güncel kumsallar yer almaktadır [20, 26]. Kumların içerisinde seyrek olarak denizel kavkı parçaları bulunmaktadır [20].

Kocaçay Deltası’nın batısından yüksekliği yaklaşık 70 m varan bir burunla ayrılan ve deniz ile plaj gerisindeki kireçtaşları arasında iri kumlardan oluşan Malkara Plajı uzanmaktadır. Plaj dolgusunun yüksekliği 1 m’ye kadar çıkmaktadır (Şekil 4).

İnceleme sahasının doğusundaki Gemlik Körfezi kıyılarında ise en uzun kumsal ve plaj Kumsaz kıyılarında oluşmuştur (Şekil 2). Büyükdere deltasının batısından ve kıyı çizgisinin hemen gerisinde oluşturulan tatil sitelerine kadar olan bölümde kumsalın uzunluğu 1 km, genişliği ise 70 m’dir. Çevredeki kaçak yapıların belediye tarafında yıkılmasından sonra plajın genişliği 240 metreye ulaşmıştır. Kıyının bu bölümünden Deynecik Dere’ye kadar kumsalın uzunluğu ise 1.2 km’dir. Deynecik Dere ile Kapan Dere arasında ise ikinci konutların (yazlık evler) kıyı çizgisinin hemen gerisinden başlaması kumsalın ortadan kalkmasına sebep olmuştur. Kapan Dere’den Kurşunlu’nun doğusunda Körfez’e ulaşan Karga Dere’ye kadar uzanan 1 km’lik kıyıda ise yerleşmeler nedeniyle kumsal oldukça daralmıştır. Kurşunlu’nun batısında Pilav Dere ile birleştikten sonra küçük bir delta oluşturarak Gemlik Körfezi’ne dökülen Yıldız Dere gerisinde zeytin tarlaları yer almaktadır. Zeytin tarlalarının tatil siteleri arasında dağınık bir şekilde bulunması, bu sahanın önceden zeytinliklerle kaplı olduğunu göstermektedir. Yerleşme ve yapılaşmanın, Kumsaz’dan başlayarak Kurşunlu’ya kadar 3.7 km boyunca, zaman zaman kıyı çizgisine uyum sağlayan bir çizgisellikte içeriye doğru genişleyerek geliştiği görülmüştür. Gemlik-Bozburun arası ise genişliği ve devamlılığı fazla olmayan çakıllı ve kumlu plaj örtülerinin olduğu alçak kıyılar olarak devam etmektedir [17; Şekil 2].

(7)

155

Şekil 2. Kurşunlu-GemlikArasının Alçak Kıyılar Haritası

Gel-git olayının etkisinin çok az olduğu inceleme sahasındaki alçak kıyılarda denize ulaşan akarsuların birçoğunun ağız kısımlarında farklı büyüklüklerde deltalar meydana gelmiştir. Ancak, deltaların birçoğunun (Karsak Çayı, Büyük ve Kçükkumla çayları gibi) üzerinde tatil köyü, yazlık evler ve diğer dinlenme tesislerinin yapılmasına bağlı beşeri aktiviteler sonucunda akarsuların akımı ve taşıdığı yük miktarı azaltmaktadır. Saz ve kamış gibi bitki örtüsünün kesilmesiyle ise kum setlerinin sulak alana doğru ilerlemesini hızlandırmaktadır. Kocaçay’ın ağız kesiminde olduğu gibi deltalardaki kumların çekilmesiyle de doğal denge bozulmaktadır (Şekil 3).

(8)

156

Şekil 3. Kocaçay Deltası Ortofoto ve Uydu Görüntüsü Üzerinde Kıyı Çizgisi Değişimi

Sahayı akaçlayan Kocaçay Marmara Denizi’ne en fazla malzeme taşıyan akarsulardan birisi olduğundan ağzında geniş bir delta ovası oluşmuştur [20]. Kocaçay’ın oluşturduğu delta, yapı özelliği bakımından dalga ve çamur-egemen, geometrisi yönüyle basık üçgensi ve süreçleri yönüyle de dalga-egemen deltadır. Batıdan doğuya doğru daralan bir geometriye sahiptir. Deltayı oluşturan Kocasu Çayı kayalar içine gömülmüş bir halde yaklaşık 8 km uzunluğundaki Karacabey boğazını geçerek bir tek ağızdan denize ulaşmaktadır. Karacabey boğazında çok dar bir zeminden geçerken yanal yönde gezinememesi nedeniyle delta alanında mevsimlik oluşan yarıklardan başka aktif dağıtım kanalları da oluşamamıştır. Bu durum aktif tektoniğin etkisini göstermesi bakımından önem taşımaktadır [20]. Akarsuyun delta üzerindeki kanal uzunluğu 4.5 km dir. Deltanın su dışındaki düzlüğü yaklaşık 48 km², kıyı uzunluğu 21 km ve en geniş yeri ise 3.5 km’dir. Delta alanındaki akarsu uzuluğu ise 4.6 km’dir (Şekil 4).

Deltayı iki bölüme ayıran Kocaçay delta üzerinde sağa büklümlü dar bir kanalda akmaktadır. Batıda oluşan delta parçası doğudakinden daha

(9)

157

büyüktür. Delta en fazla güncel ağız bölümünde ilerlemektedir. Akarsu ağzının iki yanında, düzensiz geometrili ve zaman içinde konumları değişebilen lagünler (Arapçiftliği, Dalyan Göl ve Poyraz Göl) meydana gelmiştir (Şekil 4). En fazla yüksekliğin 4 m olduğu delta düzlüğünde en geniş alan 0.5-1 m arası yüksekliklerdir. Deltanın doğu yarısındaki en yüksek bölüm 2 m kadardır. Bu bölüm aynı zamanda faya yaslanmış bir haldedir. Batı parçası Bayramdere köyü yakınına kadar uzanmaktadır.

Şekil 4. Kurşunlu-Eğerce Arasındaki Kıyı Bölgesinin Jeomorfoloji Haritası

Kocaçay’ın ağız kesimi hariç, deltanın diğer kıyı kuşağı kumdan oluşan 2-250 m genişlikte bir plaja sahiptir. Plaj gerisinde ise yerel olarak 750 m kadar genişleyebilen kumullar oluşmuştur. Dokusal olarak kumsal kumlarının özelliklerini taşıyan bu kumullar güncel atıklarla kirletilmiş durumdadır.

Kuzeybatı Anadolu kıyılarında uluslararası önemde ve doğal rezerv niteliğindeki 4 alandan biri olan bu sahada 57 çeşit kumul bitki türü tespit edilmiştir [Web-1)]. Ancak, deniz dibinden inşaat malzemesi olarak kaçak kum çekilmesi dalyan oluşumunu bozarak, dalyan kapıları ile

(10)

158

deniz arasındaki bağlantıyı daraltmıştır. Bu nedenle 2007 yılında Bursa valiliği tarafından doğal sit alanı ilan edilmiştir [20, 26, Web-1].

Delta yelpazesinde 30-100 cm yükseklikte, 150-500 m uzunlukta, araları killi tortullarla dolu yayvan ve sırtlar şeklinde güncel kıyıya paralel uzanım gösteren kıyı kordonları bulunmaktadır. Eski kumsallar olarak bilinen bu sırtlar, deniz seviyesinin yükselmesi sonucu lagünler veya denizel bataklıklar içerisinde kalmışlardır [20]. Deltanın batı kesimini, toplam alanı 1.94 km² olan Dalyan ve Poyraz gölleri kaplarken, 6 km² alanı sazlıklar, 7.3 km² alanı ormanlar kaplamaktadır. Doğu bölümünde ise 3.91 km² alan ile Arapçiftliği Gölü, tarım alanları, kumullar, sazlıklar ve geniş çamur düzlükleri yer almaktadır [35]. Şelf alanı oldukça sığ olan Kocaçay’ın batı ve doğusunda oluşmuş olan bu lagünlerin önlerinde kıyı setleri oluşmuştur (Şekil 4).

Basamaklı bir topografyaya sahip olan aktif delta önü ve delta ileri bölümlerinin sınırı ve derinliği belirgin değildir. Ancak, kıyıya çok yakın kesimlerde, 6-8 m derinliklerden itibaren killi tortulların artmaya başlaması aktif delta önünün çok geniş olmadığını düşündürmektedir [2]. Büyük deltalarda genellikle delta-drenaj alanı, delta düzlüğü ve boşalım, delta genişliği ve delta kıyı boyu arasında doğru orantı vardır.

Deltanın yüzey alanı büyüdükçe de alüvyal tortullar genişleşip kalınlaşmaktadır [7] Kocasu deltasının çökellerinde bu durumun tersi özelliklerin görülmesinin temel sebebi dağıtım kanallarının gelişememesidir. Bunun da sebebi, deltayı oluşturan akarsuyun Karacabey boğazında çok dar ve kayalarla sınırlanmış bir zeminden geçerken yanal yönde gezinememesidir. Ayrıca, delta düzlüğündeki faylar da dağıtım kanallarının oluşumunu engellemektedir.

Dalgalar alçak kıyılarda biriktirici, yüksek kıyılarda ise aşındırıcı etki yaptıklarından, inceleme sahası kıyılarının jeomorfolojik özelliklerinden dolayı burunların önlerinde 10 m’ye yakın abrazyon platformları oluşmuştur. Eşkel Koyu’ndan Kaleyeri yerleşmesi önünündeki burun ile ayrılan yüksek kıyıların önünde yüksekliği -10 m eğrisi ile gösterilen abrazyon platformları gelişmiştir. Kocasu Çayı ile Gemlik arasındaki

(11)

159

kıyıda da farklı yükseltilerde abrazyon platformları izlenmiştir (Şekil 5;

Fotoğraf 1).

Şekil 5. Eğerce-Mudanya Arasındaki Kıyı Bölgesinin Jeomorfoloji Haritası

Fotoğraf 1. Eğerce’nin Doğu Kıyılarındaki Abrazyon Platformundan Bir Görünüş.

İnceleme sahası kıyılarında Flandriyen Transgresyonu sonucunda sular altında kalarak, yaygın bir jeomorfolojik ifade ile “boğulmuş kıyılar”

meydana gelmiştir. Deniz basması sonucunda sular altında kalan sahalarda jeomorfolojik özelliklerine bağlı olarak farklı kıyı tipleri de

(12)

160

ortaya çıkmıştır (Fotoğraf 2). Örneğin, Gemlik-Bozburun arasında boyları kısa olmasına rağmen güçlü akan akarsuların getirdiği alüvyonların riaları doldurmasıyla Armutlu, Fıstıklı, Küçük Kumla ve Büyük Kumla gibi kıyı ovaları meydana gelmiştir.

Fotoğraf 2. Eğerce’nin Doğusundaki Koylu ve Boğulmuş Kıyılar

Marmara Denizi Kuvaterner’de meydana gelen çökme ve çanaklaşmalar nedeniyle güney kıyıları koy ve körfezlerin yoğunlukta olduğu girintili çıkıntılı bir yapıya sahiptir. Bu girintilerde oluşan körfezlerin başlıcaları Gemlik, Bandırma ve Erdek körfezleridir (Şekil 6). Bunlardan inceleme sahasındaki Armutlu Yarımadası’nın güneyinde ve tektonik yönden hareketli bir konumda bulunan Gemlik Körfezi böyle bir çukurlaşma (- 55m - -105m) sırasında oluşmuştur [19, 5, 17]. Bu oluşumda Pliyosen’den günümüze kadar Kuzey Anadolu Fayı (KAF)’nın önemli etkileri olmuştur. Kuzey Anadolu Fay’ının orta kolu üzerinde, doğu-batı yönlü sağ yanal doğrultu atımlı faylar denetiminde gelişen Körfez, bir çek-ayır havza (11x36 km ebadında) özelliğindedir. Körfez, Zeytinbağı ile Bozburun arasında yaklaşık 80 km kıyı uzunluğuna ve yine aynı noktalar

Artkyı Seti

Ölü Falez

Kıyı Oku ve Tombolo Gelişimi Alüvyal Boğulma

(13)

161

arası kuzey-güney yönünde 14 km genişliğe sahiptir. Gemlik Körfezi’nin güney kıyıları fay denetimli yerşekillerinden, kuzey kıyıları ise 20-30 m yüksekliğindeki falezlerden ve bunları kesen kuzey-güney doğrultulu vadilerden oluşmuştur. Körfez, Marmara Denizi’nin güneydoğu şelfinde yer alan çukurlardan 50 m derinliğinde bir sırt ile ayrılmaktadır [22].

Körfezin güneyinde Mudanya ile Zeytinbağı arasında kıyı doğu-batı yönlü uzanmaktadır. Kıyı gerisindeki dağların eksenel alçalma ve yükselmesine bağlı olarak kıyı düz olmayıp, Mudanya’nın doğusunda girinti yapmıştır. Dağların eksenel alçaldığı yerlerde koylar, yükselme yerlerinde ise burunlar oluşmuştur [15].

Şekil 6. Gemlik Körfezi’nin Topoğrafya Haritası

İnceleme sahasının batısında yer alan Bandırma Körfezi’nin ise Kapıdağ Yarımadası’nın kuzeydoğu ucundaki Kopseles Feneri ile güneydoğudaki Küçükdeveboynu burnu (Yenice’nin doğusu) arasındaki uzunluğu yaklaşık 70 km, derinliği ise 40-50 m arasındadır. Körfez’in Bandırma ile Yenice arasındaki bölümü genellikle dik falezli kıyılardan oluştuğundan kıyı boyunca “C” şekilli koylar ve burunlar sıralanmıştır (Fotoğraf 3).

Körfez’in güneyinde kurulmuş olan Bandırma ilçesi, liman, feribot

(14)

162

iskelesi, birçok sanayi kolu ve rüzgâr enerji istasyonlarıyla gelişme gösteren önemli bir yerleşim alanıdır. İnceleme sahasının batısında Dutliman-Kurşunlu arasında eski dönmelerdeki karasal aşınıma ait oluşumlar olarak nitelendirilen ve genişliği 200-800 m arasında değişen

“C” şekilli koylar bulunmaktadır (Fotoğraf 3). Manastır Koyu, Çukurbayır Koyu ve Yalı Koyu bunlardan bazılarıdır. Yalı Koyu’nun gerisinde Çınarlı Dere’nin getirdiği alüvyonlardan oluşan küçük bir ova da oluşmuştur.

Bandırma’dan Mağara Burnu’na kadar olan kıyı kesimi gnays ve şist gibi kayaçlardan meydana gelmiştir. Bu bölümde doğu yönlü kıyı akıntıları etkili olmuştur. Denize ulaşan akarsuların ise boyları kısa olduğundan birikim alanları da çok geniş değildir.

Fotoğraf 3. Güzelyalı Sahili ve “C” Şekilli Koy’dan Bir Görünüş (Mudanya)

Mağara Burnu-Burunucu arasında Kocaçay deltası ve düzlüğü çok geniş bir alan kapladığından, sadece Burunucu’nun güneyinde liman olarak kullanılan Eşkel koyu bulunmaktadır. Koyun gerisinde ise 600 m uzunluğundaki Esence plajı uzanmaktadır (Şekil 5). Burunucu mevkiinden Gemlik’e kadar Eosen fliş, Üst Kratase yaşlı konglemera,

(15)

163

kumtaşı ve marn gibi litolojik birimler üzerinde uzanan kıyı daha düz bir görünümde olduğundan Güzelyalı Koyu’nda olduğu gibi daha küçük koylara rastlanmaktadır (Fotoğraf 3). Ancak, Gemlik-Bozburun arası gnays, mikaşist, garanit gibi dirençli litolojilerden oluştuğundan kıyı girintili çıkıntılı bir görünüm almıştır. Bu nedenle burunların olduğu kesimlerde Bozburun-Armutlu arasında Handere Koyu, Tavşan Tepe’nin eteğinde dar kumsallara sahip Sığlar Koyu gibi koylar oluşmuştur.

Kavacık, Dutluk ve İlbat koyları yüksek kıyılar arasında oluşmuş küçük kumsallı koylardır. Bu kesimdeki yüksek kıyılı koylar ise Kapaklı ile Narlı, Küçükbük, Çakaldere, Selvi, Kabamersin ve Ayazma koylarıdır.

Erken Orta Miyosen’de etkinlik kazanan Kuzey Anadolu Fayının etki alanı içerisinde yer alan Marmara Denizi ve çevresinde fay hatlarına bağlı irili ufaklı birçok deprem meydana gelmiştir. KAF’ın iki kolu inceleme sahasının doğu bölümünü oluşturan Armutlu Yarımadası’nın kuzey ve güneyinden geçtiğinden yarımada, bu tektonik yapıların da etkisiyle oldukça aktif bir deprem sahası durumundadır. Depremlerin meydana gelmesinde genellikle sağ yönlü doğrultu atımlı faylanmalar ve kısmen normal ve ters faylanmaların etkili olması, sahanın karmaşık bir tektonik özelliğe sahip olduğunu göstermektedir. Yarımada’nın batı ucunda yer alan Gemlik’te 22.10.2006 tarihinde meydana gelen ML=5.2 büyüklüğündeki deprem de sahadaki tektonik aktivitenin devam ettiğini göstermesi bakımından önem taşımaktadır [27, 30].

3. SONUÇ

İnceleme sahasının kıyılarında akarsular, dalgalar ve akıntıların karşılıklı etkileşimi sonucunda kumlu ve çakıllı plaj (kumsal), kıyı okları, kumullar, lagünler, kıyı setleri gibi kıyı birikim şekilleri oluşmuştur.

Zamanımızdan yaklaşık 12000 yıl kadar önce bugünkü seviyesine ulaşan son deniz kabarması olan Flandriyen Transgresyonu sonucunda sular altında kalan kıyılar, yaygın bir jeomorfolojik ifade ile boğulmuş kıyılar kategorisine girmektedir. Kocasu Çayı’nın oluşturduğu Kocasu deltası yelpazesinde ise 30-100 cm yükseklikte, 150-500 m uzunlukta eski kıyı kordonları ya da eski kumsallar, deniz seviyesinin yükselmesi sonucu

(16)

164

sırt şeklinde lagünler veya denizel bataklıklar içerisinde kalmışlardır. Bu oluşumların tortullar içine gömülmemiş olması deniz seviyesi yükseliminin çok yeni olduğunu göstermektedir.

Dutliman ile Gemlik Körfezi arasındaki kıyı kuşağında Kocaçay gibi güçlü nehirlerin oluşturduğu geniş deltalarla, kıyının sığ, akarsu faaliyetlerinin fazla olduğu ve akarsuların daha kolay sediment sağladıkları alanlarda farklı büyüklüklerde deltalar oluşmuştur. Ancak, kıyılardan kum alınması gibi beşeri faaliyetler nedeniyle delta sahalarındaki doğal çevre koşulları her geçen gün bozulmaktadır.

Tektonik yönden hareketli bir konumda yer alan inceleme sahasının şekillenmesinde birçok yerde jeolojik ve jeomorfolojik izleri görülen genç tektonik hareketlerden Kuzey Anadolu Fayı’nın da önemli etkileri olmuştur. Kıyıda tektonik alçalmaların etkili olduğu yerlerde koylar, yükselmelerin etkili olduğu kesimlerde ise burunlar oluşmuştur.

Örneğin, Mudanya ile Bandırma arasında ana hatlarıyla doğu-batı doğrultusunda uzanan kıyı, düz bir kıyı değildir. Kıyıdaki girinti ve çıkıntıların yoğunluğu, kıyı boyundaki sıradağların alçalmaları ve yükselmeleri ile ilişkilidir. Kıyıda dağların alçaldığı yerlerde burunlar, deltalar ve küçük kıyı ovaları gibi yerşekilleri oluşmuştur.

İnceleme sahası Kuzey Anadolu Fay (KAF) sistemine bağlı olarak oluşmuş fay hatları nedeniyle tektonik aktivite bakımından birinci derece deprem sahası durumundadır. Sahanın batı ve doğusunda bulunan Bandırma ve Gemlik körfezleri arasındaki çöküntü alanları halen gelişimini sürdürmektedir. Bu durum deprem aktivitesine karşı zemin tabiatına uygun dayanıklı binaların yapılması, su havzalarında deprem sonrası ortaya çıkabilecek olumsuz durumların takip edilmesi ve bölgenin deprem istasyon ağı kullanılarak sismik hareketliliğin daha yakından izlenmesi gibi çeşitli önlemlerin alınmasını zorunlu hale getirmiştir.

(17)

165

KAYNAKLAR

[1]. Adatepe, M.F., “Marmara Denizi Gravite ve Manyetik Özellikleri”, Marmara Denizi’nin Jeolojik Oşinografisi, İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve işletmeciliği Enstitüsü, 78-112, 2000, İstanbul.

[2]. Akbulut, A.O., Algan, L.M., “Kocasu Çayı Ağız Kesiminde Deniz Altı Depolarının Bazı Sedimantolojik Özellikleri: Bülten”, İstanbul Üniversitesi, Deniz Bilimleri ve Coğrafya Enstitüsü Dergisi, 2: 145- 154, 1985.

[3]. Algan, O., “Marmara Denizi’nin Sedimentolojik ve Jeokimyasal Özellikleri ile Paleoşinografisi”, Marmara Denizi’nin Jeolojik Oşinografi, İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü, 392- 472, İstanbul, 2000.

[4]. Alpar, B., “Marmara Denizi Depremselliği, Marmara Denizi Sismik Görünümü”, Marmara Denizi’nin Jeolojik Oşinografi, (Ed: Ertuğrul Doğan & Ajun Kurter), İstanbul: İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve işletmeciliği Enstitüsü, 126-177, 2000.

[5]. Ardel, A., “Marmara Bölgesi’nin Yapı ve Reliefi”, Türk Coğrafya Dergisi, 20: 2-16, İstanbul, 1960.

[6]. Ardel, A., inandik, H., “Marmara Denizi’nin Teşekkül ve Tekamülü”, Türk Coğrafya Dergisi, 17: 1-19, 1957.

[7]. Arpat, E., “Kocaeli 1999 Depreminde, Ana Fay Kırığının Dışında Meydana Gelmiş Olan Deformasyonların Nedenleri”, Deprem Sempozyumu, 23-25 Mart, 2005, Kocaeli.

[8]. Biricik, S.A., “Marmara Denizi Sualtı Rölyefi ve Güney Marmara Sahillerinde Deprem, (Güney Marmara Bölümü Mekansal Sorunlar ve Çözümler)”, 29. Coğrafya Meslek Haftası Bildiri Özeti Kitabı, 17-19 Mayıs 2001, Çanakkale.

[9]. Çağatay, C.N.M., Görür, N, Eastoe, C., Tchapalyga, A., Ongan, D., Kuhn, T., “Late Glacial–Holocene Palaeoceanography of the Sea of Marmara: Timing of Connections with the Mediterranean and the Black Seas”, Marine Geology, 167: 191-206, 2000.

[10]. Coleman, J.M., Roberts, H. H., “Deltaic Coastal Wetlands”, (Eds.: Van der Linden, W.J.M., Cloeting, S.A.P.L, Kaasschieter, J.P.K, Vanderberghe, J., Van der Graaf, W.J.E, Van der Gun, J.A.M.)

(18)

166

Coastal Lowlands Geology and Geotechnology; Kluwer Acad.

Publication No: 1-24, Dordrecht, 1988.

[11]. Ercan, T., Türkecan, A., Guillou, H., Satır, M., Sevin, D., Saroğlu, F.,

“Marmara Denizi Çevresindeki Tersiyer Volkanizmasının Özellikleri”, MTA Dergisi, 120: 199-221, 1998.

[12]. Erinç, S., “Jeomorfoloji II”, Güncelleştirenler: Ertek A., Güneysu, C., Der Yayınları, 312-314, 2001, İstanbul.

[13]. Eriş, K.K., Çağatay, N., “Marmara Denizi’nde Son Buzul Döneminden Günümüze Deniz Seviyesi Değişimleri”, İTÜ Dergisi/d, mühendislik, 7(6): 13-23, 2008.

[14]. Erol, O., “Türkiye’nin Genç Tektonik ve Jeomorfolojik Gelişimi”, Jeomorfoloji Dergisi, 11: 1-23, 1983.

[15]. Ertürk, A.S., “Zeytinbağı (Tirilye)’ında Turizm İmkânları”, Türk Coğrafya Dergisi, Sayı: 19, s. 1-27, İstanbul, 2009.

[16]. Gökaşan, E., “Marmara Denizi’nin Jeolojik Özellikleri”, Marmara Denizi’nin Jeolojik Oşinografi, İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü, Editörler: Ertuğrul Doğan-Ajun Kurter, 177-392, İstanbul, 2000.

[17]. Güneysu, C., “Marmara Denizi ve Kıyılarının Jeomorfolojik Özellikleri”, Marmara Denizi’nin Jeolojik Oşinografisi, İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve işletmeciliği Enstitüsü, 33-77, 2000.

[18]. Hoşgören, Y.M., “Jeomorfoloji’nin Ana Çizgileri II”, Çantay Kitabevi, 2010 İstanbul.

[19]. İnandık, H., “Türkiye Kıyılarına Genel Bakış”, İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü Dergisi, 9: 63-66, 1958.

[20]. Kazancı, N., Emre, Ö., Erkal, T., İleri, Ö., Ergin, M., Görür, N.,

“Kocasu ve Gönen Çayı Deltalarının (Marmara Denizi) Güncel Morfolojileri ve Tortul Fasiyesleri”, MTA Dergisi, 121: 33-50, 1999.

[21]. Kurter, A., “Marmara Denizi Coğrafyası,” Marmara Denizi’nin Jeolojik Oşinografi”, İstanbul Üniversitesi, Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü, 29-30, 2000.

[22]. Meriç, E., Avşar, N., Nazik, A., Alpar, B., Yokeş, B., Barut, F.İ., Ünlü, S., “Gemlik Körfezi Yüzey Çökellerinin Foraminifer, Ostrakod ve Mollusk Faunası, Foraminifer Kavkılarında Gözlenen Morfolojik

(19)

167

Anomaliler ile Bölgenin Sedimentolojik, Hidrokimyasal ve Biokimyasal Özellikleri”, MTA Dergisi, 131: 21-48, 2005.

[23]. Rathje, E.M., Karataş, İ., Wright, S.G., Bachhuber, J., “Coastal Failures during the 1999 Kocaeli Earthquake in Turkey”, Soil Dynamics and Earthquake Engineering, (24): 699–712, 2004.

[24]. Şahin, M., Tari, E., “The August 17 Kocaeli And the November 12 Duzce Earthquakes in Turkey”, Earth Planets Space, 52: 753–757, 2000.

[25]. Sancar, Ü., Çağatay, N., “Son 20 000 Yılda Karadeniz ve Marmara Denizi’nde Oluşan Paleo-Çevresel Değişimler”, İtüdergisi/d Mühendislik, 4: 141-152, 2011.

[26]. Sayılı, I.S., Ergin, M., Şahbaz, A., Özdoğan, M., Varol, B., İleri, Ö., Bayhan, E., Görmüş, S., Turan, S., D., Soydemir, Ö., “Kocasu Deltası Plâjlı Kıyı Tortullarının Sedimantolojik ve Mineralojik Özellikleri: Ön Raporu”, TÜBİTAK YDABÇAG-426/G No.lı Proje Raporu, s. 170- 191. (Koord. N. Kazancı ve N. Görür), 1997, Ankara,

[27]. Selim, H.H., Eyidoğan, H., Tüysüz, O., “Güney Marmara Bölgesi’nde Tarihsel ve Aletsel Dönemlerde Oluşan Depremlerin Sismolojik ve Jeolojik İncelemesi”, Deprem Sempozyumu, 23-25 Mart, 2005, Kocaeli.

[28]. Şencan, A., “Biga Çayı Batı Kesiminin Jeomorfolojisi”, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Coğrafya Anabilim Dalı, Doktora Tezi, 2007, İstanbul.

[29]. Siyako, M., Bürkan, K.A., Okay, A.İ., “Biga ve Gelibolu Yarımadalarının Tersiyer Jeolojisi ve Hidrokarbon Olanakları”, Türkiye Petrol Jeologları Derneği Bülteni Bülteni, 1(3): 183-199, 1989.

[30]. Tunç, B., Çaka, D., Irmak, S., Tunç, S., Woith, H., Barış, Ş., Özer, M.F., Lühr, B., Günther, E., Grosse, H., Zschau, J., “Armutlu Sismik Ağı (Arnet) ve Armutlu-Yalova-Gemlik Çevresinin Tektonik Özellikleri”, Türkiye Deprem Mühendisliği ve Sismoloji Konferansı, 11-14 Ekim, 2011, ODTÜ, Ankara.

[31]. Tüysüz, O., “Marmara Denizi”, İstanbul Teknik Üniversitesi,

Avrasya Yerbilimleri Enstitüsü, 2009,

http://www.yerdurumu.org/makaleler/documents/marmara_denizi .asp, Erişim Tarihi: 09 Ocak, 2012.

[32]. Yalçinlar, İ., “İstanbul Kıyılarında Jeolojik ve Jeomorfolojik Gözlemler”, İstanbul Teknik Üniversitesi, AvrasyaYerbilimleri

(20)

168

Enstitüsü,İstanbul Üniversitesi, Türkiye Kuvarterner Çalıştayı 3, Bildiriler Kitabı, 35-37, 21-22 Mayıs, 2001,

[33]. Yaltirak, C., Alpar, B., “Evolution of the NAF Middle Segment and Shallow Seismic Investigation of the Southestern Sea of Marmara (Gemlik Bay)”, Marine Geology, 190(1-2): 307-327, 2002.

[34]. Yaltırak, C., Erturaç, M.K., Tüysüz, O., Yaltirak, S.K., “Marmara Denizi’nde Tarihsel Depremler: Yerleri, Büyüklükleri, Etki Alanları ve Güncel Kırılma Olasılıkları”, İTÜ Avrasya Yerbilimleri Enstitüsü, Kuvaterner Çalıştayı IV, 174-180, 2003, İstanbul.

[35]. Yaman, E., “Kocaçay Deltası Ornito faunasının Tespiti ve Alanı Etkileyen Çevresel Faktörler”, Ege Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi, 2008, İzmir,

[36]. Yüksel, Y., Özden, H., Çevik, E., Özgüven, O., Çelikoğlu, Y., Bostan, T., Gürer, T., Gökoğlu, T., “Doğu Marmara Depreminin Körfez Bölgesindeki Deniz Yapıları Üzerindeki Etkileri”, III. Ulusal Kıyı Mühnedisliği Sempozyumu, 5, 6, 7 Ekim, 2000, Çanakkale.

WEB-1:http://dogader.org/index.php/bilgi/411-kocacay-deltasini- kurtaralim, Erişim Tarihi: 14 Ocak 2013.

Referanslar

Benzer Belgeler

Ortalama yaĢları 12,3 olarak hesaplanmıĢ olup ortalama 1 tayfa çalıĢtırmaktadırlar Orta grupta yer alan 10-15 m arasındaki teknelerin ortalama uzunlukları 12,13 m

[r]

In this study, extracts were obtained from the artichoke leaves by microwave assisted homogenization (MAH) and the optimization of the process parameters such as

The policy considerations relating to th e education gap can be summarized under five topics: active implementation of affirmative action measures for students;

Bölgeye özgü iklim, tektonizma ve akarsu süreç- lerinin kombinasyonu sonucunda, Miyosen yaşlı silisik- lastik çökeller kuzeyden güneye doğru, yaygı konglom- eraları ile

Bu çalışma sırasında Marmara Denizi'nin özellikle güney şelfinin içerdiği mollusk türlerinin farklı paleoe- kolojik özellikler sunduğu dikkati çekmiş, bunun yanısı-

Marmara Denizi güncel sedimanlarındaki toplam de- mir değerleri derine doğru bir artış gösterirken +2 de- ğerlikli demir sığ alanlarda oldukça yüksek değerler vermektedir

2015 yılı izleme çalışmasında olduğu gibi 2016 yılında da Marmara Denizi’nden daha önce rapor edilen yabancı türlerin 4’ü tespit edilmiştir [Falkenbergia