SİYASAL SİSTEMLER
“Siyaset nedir?” sorusuna verilen en
eski yanıt, devlet yönetme sanatı veya
devlet etrafında ortaya çıkan yönetim
etkinliği olarak gelişen tanımdır.
TİPLER ve EĞİLİMLER
- Yüzlerce farklı bölgede yürütülen etnografya ve arkeoloji çalışmaları, ekonomi ile
toplumsal ve siyasi örgütlenme konuları
arasında pek çok bağlantı ortaya koymuştur.
- Antropolog Elman Service siyasi
örgütlenmenin dört tür, ya da düzeyini tanımlamıştır:
takım, kabile, şeflik ve devlet.
Takım, avcı-toplayıcı toplumlarda görülen, bütün üyeleri akrabalık ya da evlilik yoluyla birbirine bağlı olan akrabalığa dayalı bir
gruptur
Kabileler bahçecilik ya da hayvancılık gibi yoğun olmayan yiyecek üretimi faaliyetlerinin yürütüldüğü ekonomilere sahiptir.
Aynı kökenden gelmeye (klan ya da soy) bağlı olup, akrabalığa dayalı topluluklar halinde ve köy
ölçeğindeki yerleşimlerde yaşayan kabilelerde resmi bir hükümet ya da siyasi kararları uygulamaya
koyma işlevini üstlenebilecek herhangi bir araç
yoktur.
Şeflik, kabile ile devlet arasında yer alan bir sosyopolitik örgütlenme türüdür.
Şeflikler, her ne kadar takım ve kabileler gibi akrabalık temelli örgütlenmeler olsalar da, kaynaklara erişim yani bazılarının diğerlerine oranla daha fazla varlık, itibar ve güce sahip
olmaları konusunda farklılıklar sergiler ve kalıcı
bir siyasi örgütlenme şekline sahiptir.
Devlet, resmi bir hükümet yapısı ve
sosyoekonomik katmanlaşma olgusuna dayanan bir sosyopolitik örgütlenme
şeklidir.
TAKIMLAR ve KABİLELER
Avcı-Toplayıcı Takımlar
Bugün kendi toplulukları dışındaki sosyopolitik gruplarla ilişki halinde olmaları onları taş devrindeki avcı-
toplayıcılardan önemli ölçüde farklılaştırmıştır.
Bugün avcı-toplayıcı topluluklar, ulus-devletler bünyesinde ve dünyayla etkileşim halinde yaşamaktadır. Günümüzde yiyecek üreticileriyle ticaret yapmayan avcı-toplayıcı topluluk yoktur. Hatta çoğu avcı-toplayıcı topluluk en azından kısmen hükümetler ya da misyonerler tarafından temin edilen
yiyeceklere bağımlı durumdadır.
ŞEFLİKLER
• Devletlerden farkı: Toplumsal ilişkiler kalıtsaldır
• Takım ve Kabilelerden farkı: Kesin sınırlarla
belirlenmiş ve devamlılık gösteren alanları siyasi sistemlerle yönetirler.
• Ekonomik sistemi yeniden dağıtıma dayanır.
• Örnek Şeflikler: Amazon ve Polinezya bölgeleri
• Statü sistemleri soyun geçmişine göre belirlenir.
Katmanlaşmanın Ortaya Çıkışı
Varlık – Ekonomik Statü Güç – Siyasi Statü
İtibar – Toplumsal Statü
Şefliklerde tek elde toplanan bu statüler zenginlik ve erkin
ayrıştığı durumlarda bozulabilir. Bozulmada farklı toplumsal
katmanların ortaya çıkmasına katmanlaşma denir. Bu değişim
şeflikten devlete geçişin en önemli göstergesidir. Zira
katmanlaşma devlet sisteminin ayırt edici bir özelliğidir.
DEVLET SİSTEMLERİ
- Devletler, toplumsal katmanlaşma sergileyen
resmi bir hükümete sahip özerk siyasi birimlerdir.
- Devletin Alt sistemleri:
1. Nüfusun Denetimi: Vatandaşlığın tanımlanması ve nüfus sayımı
2. Yargı: Anayasalar, kanunlar ve yasal süreçler 3. Kolluk: Kalıcı asker ve polis gücü; yaptırım
yeteneği
4. Mali Sistem: Finansal düzenin tesisi ve
vergilendirme
Dünya Sistemi
• Dünya Sistemi Teorisi: Zenginlik ve güç
farklılıkları temelinde, ülkeler aşırı toplumsal bir sistemin var olduğu görüşü (Fernand Braudel)
• Toplumlar daha geniş çaplı sistemlerin alt
sistemleridir ve bu sistemlerin en büyüğüne dünya sistemi denir.
• Dünya sistemi teorisinin en temel önermesi, varlık ve güç farkına dayalı olarak
tanımlanabilir hiçbir toplumsal sistemin tek bir
ülkeyle sınırlı kalmayacağıdır.
• Merkez Ülkeler: Dünya sistemindeki
baskın konum; gelişmiş üretim sistemlerine sahip ülkeler.
• Yarı Çevre Ülkeler: Dünya sisteminde merkez ile çevre arasındaki konum.
• Çevre Ülkeler: Dünya sistemindeki en zayıf
yapısal ve ekonomik konum.
Sanayileşme
18. Yüzyıla gelindiğinde sahne, ekonominin sanayileşmesiyle gelenekselden moderne geçiş anlamına gelen sanayi devrimi için açılmıştı.
Varlıklı insanlar yatırım arayışındaydı. Bu
imkanları makineler ve bu makinelere enerji sağlayan motorlarda bulmuşlardı.
Sanayi Devrimi: Avrupa’da 1750’ler sonrası sanayileşmeyle birlikte gerçekleşen
sosyoekonomik dönüşüm.
Sanayi Devrimi Neden Oldu?
• Makineler sayesinde üretim evlerden fabrikalara taşınınca, tarım toplumları sanayi toplumlarına dönüşmeye başlamıştır. Zaten devrim denen şey de budur.
• Fabrikalar temel ürünleri daha ucuza üretmeye
başlayınca üretimde bir patlamaya sebep olmuştur.
Kömür ve iş gücünün ucuz olduğu bölgelerdeki
fabrikalar yoğun nüfuslu yeni bir kentleşme türünü ortaya çıkarmıştır.
• Sanayi Devrimi’nin başladığı İngiltere, artan talebi karşılamak için sanayileşmek zorunda kalmıştır.
Sanayileşmenin ilerlemesiyle İngiltere’nin nüfusu da hızla artmaya başlamıştır. Bu durum tecrübeyi,
yeniliği ve hızlı teknolojiyi teşvik etmiştir.
Endüstriyel Tabakalaşma
Karl Marx sosyoekonomik tabakalaşmayı iki karşıt sınıf arasında keskin ve basit bir ayrım olarak görür:
Proletarya: İşçi sınıfı, hayatta kalmak için emeklerini satmak zorunda olan insanlar.
Burjuvazi: Üretim araçlarının sahipleri.
Bugünün kapitalist dünya sisteminde sermaye
sahipleri ile işçiler arasındaki sınıf ayrımı küresel
bir olgudur. Ancak sanayileşmiş ülkelerde halka
açık şirketler bu ayrımı güçleştirmektedir. Artık
işçiler mülkü olmayan işçiler değil, hissedarlardır.
Modern Tabakalaşma Sistemleri
Modern tabakalaşma sistemleri basit ya da ikili yapıya ayrılmış değildir. Orta sınıfın istihdamının artması toplumsal hareketlilik açısından fırsatlar yaratır.
Bu da tabakalaşma sistemlerini daha
karmaşık hale getirir.
Max Weber üç kademeli bir toplumsal
tabakalaşma sistemi tanımlamıştır: varlık, güç ve itibar. Ancak Weber’in belirttiği gibi
varlık, güç ve itibar toplumsal tabakalaşmanın ayrı bileşenleri olsa da, üçü de birbirleriyle
ilişkilidir.
Sömürgecilik
• 19.yüzyılda Avrupa’nın ticari çıkarları yeni pazar
arayışlarına yol açmıştır. Bunun sonucunda da Afrika, Asya ve Okyanusya’da Avrupa sömürgeciliği başlamıştır.
• Emperyalizm: Yabancı ülke topraklarını ve halklarını egemenlik altına almayı amaçlayan siyaset.
• Emperyalizm Eski Dünya’da Mısır, Yeni Dünya’da ise İnkalar gibi eski devletlerde de görülen bir durumdu.
• Sömürgecilik: Bir bölgenin ve bölge halkının yabancı bir gücün uzun süreli siyasi, toplumsal, ekonomik ve kültürel hakimiyeti altına girmesi.
Kalkınma
• Müdahaleci Felsefe: Dışarıdan gelenlerin yerli halklara rehberlik ya da liderlik etmesinin ideolojik savunması.
Örnek: Sömürgecilikte emperyalist misyonlarını makul göstermek için İngiltere «beyaz adam sorumluluğunu», Fransa ise «medenileştirme misyonunu üstlenme»
kavramını geliştirmişlerdi.
• Bunun altında sanayileşme, modernleşme,
batılılaşma ve bireyselciliğin arzu edilir nitelikte
evrimsel gelişmeler olduğu fikri ve bunları sağlayan kalkınma programlarının da yerel halk için uzun
vadede faydalı olacağı düşüncesi yatmaktadır.
Neoliberalizm
Hükümetlerin özel girişimciliğe karşı yasal düzenlemelere gitmemesi ve serbest piyasa kurallarının işlemesi gerektiğine dair ilkelere denir.
Herhangi bir ticari engel ya da gümrük vergisinin uygulanmadığı açık uluslararası ticaret ve yatırım ortamını ifade eder.
Verimliliği arttırarak, işçi çıkartarak yada daha düşük ücretle çalışmayı kabul edecek
işçiler arayarak, giderlerin azaltılması yoluyla
daha fazla kar elde etmeyi amaçlar
• Neoliberalizm, Adam Smith’in Sanayi
Devrimi’nin hemen sonrasında, 1776 yılında yayınlanmış olan meşhur kapitalist
manifestosu «Ulusların Zenginliği» adlı
eserinde temel özelliklerini ortaya koyduğu klasik liberalizmin modern bir versiyonudur.
• Kapitalizmin temeli olarak müdahil olmama prensibini savunuyor. Hükümetler ülkelerinin ekonomisinin dışında kalmalıydı.
• Üretim üzerinde herhangi bir kısıtlama, ticaretin önünde herhangi bir engel ve
herhangi bir gümrük vergisi olmamalıydı.
• ‘Birinci Dünya’ ‘demokratik batıyı’, ’ikinci Dünya’
sosyalist olan ülkeleri ifade etmek için kullanılır. Az gelişmiş ülkeler ise ‘Üçüncü Dünya‘yı oluşturur.
• Komünizm doruğu: 1949-1989 arası 40 yıllık dönem.
1985 yılındaki 23 ülkeye karşılık şu an sadece beş Komünist devlet varlığını sürdürmektedir: Çin, Küba, Laos, Kuzey Kore ve Vietnam.
• Marx ve Engels’ten ilham alan ve Rusya’da 1917 Bolşevik Devrimiyle ortaya çıkan Komünizm, farklı
ülkelerde farklı seyirler izlemiştir. Ancak bütün Komünist rejimlerin ortak niteliği otoriter ve totaliter sistemler olmalarıdır. Yani bireysel özgürlüğü değil otoriteye itaat etmeyi teşvik eder ve çok partili rejime karşıdırlar.