• Sonuç bulunamadı

Cerrahi Hastalarında Ameliyat Sonrası Ağrı Deneyimleri ve Ağrı Kontrolünde Hastaya Verilen Bakımın Kalitesinin İncelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Cerrahi Hastalarında Ameliyat Sonrası Ağrı Deneyimleri ve Ağrı Kontrolünde Hastaya Verilen Bakımın Kalitesinin İncelenmesi"

Copied!
117
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Cerrahi Hastalarında Ameliyat Sonrası Ağrı

Deneyimleri ve Ağrı Kontrolünde Hastaya Verilen

Bakımın Kalitesinin İncelenmesi

Laika Köse Tamer

Lisansüstü Eğitim, Öğretim ve Araştırma Enstitüsüne Hemşirelik

Yüksek Lisans Tezi olarak sunulmuştur.

(2)

Lisansüstü Eğitim, Öğretim ve Araştırma Enstitüsü onayı

Doç. Dr. Ali Hakan Ulusoy L.E.Ö.A. Enstitüsü Müdürü Vekili

Bu tezin Hemşirelik Yüksek Lisans derecesinin gerekleri doğrultusunda hazırlandığını onaylarım.

Prof. Dr. Refia Selma Görgülü Hemşirelik Bölüm Başkanı

Bu tezi okuyup değerlendirdiğimizi, tezin nitelik bakımından Hemşirelik Yüksek Lisans derecesinin gerekleri doğrultusunda hazırlandığını onaylarız.

Yrd. Doç. Dr. Gülten Sucu Dağ Tez Danışmanı

Değerlendirme Komitesi 1. Prof. Dr. Fethiye Erdil

2. Doç. Dr. Ümran Dal

(3)

ÖZ

Bu araştırma, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Gazimağusa Devlet Hastanesi cerrahi kliniklerinde yatan hastaların (Genel Cerrahi, Ortopedi, Üroloji ve Beyin Cerrahi) ameliyat sonrası ağrı deneyimleri ve ağrı kontrolünde hastalara verilen bakımın kalitesinin incelenmesi amacıyla tanımlayıcı ve kesitsel araştırma şeklinde yapılmıştır.

Araştırmanın evrenini Gazimağusa Devlet Hastanesi cerrahi kliniklerinde, araştırma verilerinin toplandığı 19/12/2016 – 19/04/2017 tarihleri arasında, cerrahi girişim geçiren 247 hasta oluşturmuş, örnekleme ameliyat sonrası 3. günde olan 141 hasta dahil edilmiştir. Araştırmanın verileri, 23 maddelik hasta tanıtım formu ve ameliyat sonrası ağrı kontrolüne ilişkin bakım kalitesini değerlendirmek için “Ameliyat Sonrası Ağrının Giderilmesinde Hastaya Verilen Bakımın Kalitesinin Değerlendirilmesi” ölçeği ile toplanmıştır. Araştırma verileri; tanımlayıcı özellikler sayı, yüzde, bakım kalitesi ise verilerin normal dağılımına göre Mann Whitney U ve Kruskal Wallis-H Testi ile değerlendirilmiştir.

Araştırmaya katılan hastaların %29.79’unun 36-50 yaş arasında, %56.03’ünün erkek olduğu, %84.40’ının evli olduğu, %35.46’sının ilköğretim mezunu, %49.65’inin ortopedi servisinde, %43.97’sinin ameliyat süresinin 2 saat ve altında olduğu, %62.41’ine genel anestezi uygulandığı saptanmıştır.

Araştırmaya katılan hastaların %21.28’inin daha önce ameliyat deneyimi olduğu, %31.91’inin ameliyat öncesi, %33.33’ünün ameliyat ile ilgili eğitim aldığı, %33.33’ün ameliyat sonrası süreçle ilgili ve %0.71’inin ağrıya yönelik eğitim aldığı saptanmıştır. Hastaların %87.94’ünün ağrıyı sızlama şeklinde tanımladığı ve

(4)

%87.94’ünün yataktan kalkarken ağrı deneyimlediği, hastaların %98’inin ağrılarının tedavisi için en fazla 10dk ve altında bir süre bekledikleri saptanmıştır.

Hastaların 24 saat içinde deneyimledikleri en şiddetli ağrı puan ortalamasının 7.50±1.44, 24 saat içinde deneyimledikleri en hafif ağrı şiddeti ortalamasının 2.83±1.41, ameliyat sonrası 3.günde anket uygulaması sırasında deneyimledikleri ağrı şiddeti ortalamasının 2.77±1.35 puan olduğu saptanmıştır. Araştırmaya dahil edilen hastaların ameliyat sonrası ağrı kontrolünde hastaya verilen bakımın kalitesinden memnuniyet düzeyi 49.84± 2.94 olduğu saptanmıştır. Bakım kalitesi memnuniyetini hastaların medeni durumu, eğitim düzeyi, aldıkları anestezi türü, yattıkları klinik, ameliyat süresi, ameliyat öncesi, sonrası ve cerrahi girişime ilişkin eğitim almanın etkilediği saptanmıştır (p<0,05).

Bu çalışmada, cerrahi hastalarının ameliyat sonrası ağrı deneyimleri ve ağrı kontrolünde hastalara verilen bakımın kalitesine ilişkin temel veriler elde edilmiş olup, ameliyat sonrası ağrı kontrolünde bakım kalitesinin iyileştirilmesi için gerekli olan alanlar belirlenmiştir. Ameliyat sonrası ağrı kontrolüne ilişkin bakım kalitesi memnuniyet düzeylerinin artırılmasında, ameliyat öncesi hastaların ağrı kontrolüne ilişkin eğitim gereksinimlerinin belirlenmesi, buna yönelik hastalara bireysel eğitimlerin planlanması, bu eğitimlerin standart hemşirelik bakım aktiviteleri arasında yer almasına gereksinim vardır.

(5)

ABSTRACT

This research, which is descriptive and cross-sectional, is made to examine the quality of care provided to patients in respect to postoperative pain experience and pain management in surgical clinics of Famagusta State Hospital (General Surgery, Orthopedics, Urology and Neurosurgery) of the Turkish Republic of Northern Cyprus.

The research population is comprised of 247 patients who have had surgery in the surgical clinics of Famagusta State Hospital between the data collection dates of 19/12/2016 and 19/04/2017, and 141 patients in the third post-operative day have been included. The research data has been collected with patient identification form and “Strategic and Clinical Quality Indicators in Postoperative Pain Management” questionnaire to examine the care quality in respect to post-operative pain management. Descriptive characteristics have been assessed with numbers and ratios, and care quality with Mann Whitney U and Kruskal Wallis-H Tests in respect to normal distribution of data.

It is determined that 29.79% of the patients who participated in the research are between the ages of 36 and 50, 56.03% is male, 84.40% is married, 35.46% is primary school graduates, 49.65% is orthopedic patients, 43.97% experienced an operation of 2 hours and less, and 62.41% are given general anesthesia.

It is stated that 21.28% of the patients participated in the research have never had an operation, 31.91% received preoperative training, 33.33% received training on operation, 33.33% received postoperative training and 0.71% received training on pain. It is identified that 87.94% of the patients define pain as tingling, 87.94%

(6)

experienced pain when getting out of bed, and 98% waited 10 minutes or less for pain treatment.

It is highlighted that the average the worst pain score experienced by the patients in 24 hours is 7.50±1.44, average lowest pain score experienced in 24 hours is 2.83±1.41, and average pain experienced during the survey in the third operative day is 2.77±1.35. It is stressed that the satisfaction level of patients, who participated in the research, on care quality provided to patients in postoperative pain management is 49.84± 2.94. It is determined that satisfaction on care quality is affected by the marital status and educational background of the patients, type of anesthesia being received, the clinic patients are in, duration of the operation, preoperative training, postoperative training and training on surgical intervention (p<0,05).

The basic data in respect to postoperative pain experience of patients and the quality of care provided to patients in pain management have been collected, and areas required for the improvement of care quality in postoperative pain management have been identified. Identification of training requirements in respect to pain management of patients before the operation, planning individualized training for patients and including these trainings in standard nursing care activities are necessary to increase satisfaction on care quality in respect to postoperative pain management.

(7)

TEŞEKKÜR

Tez danışmanlığımı üstlenen, bu çalışmanın gerçekleştirilme sürecinin her anında değerli bilgilerini benimle paylaşan, yol gösterici ve destekleyici olan, emeğini hiçbir sekilde esirgemeyen, danışmanım Yrd. Doç. Dr. Gülten Sucu Dağ’a, Yüksek Lisans öğrenimim esnasında manevi yardımlarını esirgemeyen, yorumları ve eleştirileriyle bana destek veren Doğu Akdeniz Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Refia Selma Görgülü’ye, tez sürecimde deneyim ve bilgileri ile bana katkıda bulunan Hemşirelik Bölümü Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Fethiye Erdil, Yrd. Doç Dr. Hülya Fırat, Yrd. Doç. Dr. Handan Sezgin’e, Yakın Doğu Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Öğretim Üyelerinden Doç.Dr.Ümran Dal Yılmaz’a, Doğu Akdeniz Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü öğretim görevlisi Uzman Gülcan Dürüst Sakallı’ ya, Gazimağusa Devlet Hastanesi hastane yöneticilerine ve klinik hemşirelerine teşekkürlerimi sunarım.

Beni yetiştiren, manevi desteklerini benden esirgemeyen, beni her zaman destekleyen, sevgilerini hissettiren, güç veren canım aileme ve kardeşime, eğitim sürecinde her daim yanımda olan, motivasyonumu sağlayan, sabır ve emekle bana maddi ve manevi destek olan tez aşamasında da benden yardımını esirgemeyen hayat arkadaşım Ahmet Fikret Tamer’ e ve canım çocuklarım Doğa Tamer ve Deniz Tamer’e, tez sürecim boyunca yanımda olan mesai arkadaşlarıma ve eşimin ailesine teşekkür ederim.

(8)

İÇİNDEKİLER

ÖZ ... iii

ABSTRACT ... v

TEŞEKKÜR ... vii

KISALTMALAR ... xi

TABLO LİSTESİ ... xii

ŞEKİL LİSTESİ ... xv 1 GİRİŞ ... 1 1.1 Problemin Tanımı ... 1 1.2 Araştırmanın Amacı ... 6 1.3 Araştırmanın Soruları ... 6 2 GENEL BİLGİLER ... 7 2.1 Ağrı Tanımı ... 7 2.2 Cerrahi Ağrı ... 7

2.2.1 Cerrahi Ağrının Görülme Sıklığı ... 7

2.2.2 Ağrının Sınıflandırılması ... 9

2.2.2.1 Ağrının Süresine Göre Sınıflandırma ... 9

2.2.3 Kaynaklandığı Bölgeye Göre Ağrının Sınıflandırılması ... 9

2.2.3 Ağrı Algısını Etkileyen Faktörler ... 10

2.2.5 Cerrahi Ağrının Sistemler Üzerine Etkisi ... 12

2.2.6 Cerrahi Ağrının Değerlendirmesinde Kullanılan Ölçekler ... 13

2.2.7 Ameliyat Sonrası Ağrı ... 15

2.2.8 Ameliyat Sonrası Ağrı Kontrolü ... 15

(9)

2.2.9.1 Farmakolojik olmayan yöntemler ... 18

2.2.10 Ağrının Değerlendirilmesi ve Kontrolünde Hemşirenin Sorumlulukları22 2.2.11 Ağrı Kontrolü ve Bakım Kalitesi ... 25

2.2.12 Cerrahi Hastalarında Ameliyat Sonrası Ağrı ve Ağrının Giderilmesinde Bakım Kalitesinin Değerlendirilmesine Yönelik Yapılan Çalışmalar ... 27

3 GEREÇ VE YÖNTEM ... 36

3.1 Araştırmanın Şekli ... 36

3.2 Araştırmanın Yeri ve Zamanı ... 36

3.3 Araştırmanın Evreni ve Örneklemi ... 37

3.4 Veri Toplama Araçları ... 37

3.4.1 Hasta Tanıtım Formu (Ek-1) ... 37

3.4.2 Ameliyat Sonrası Ağrının Giderilmesinde Hastaya Verilen Bakımın Kalitesinin Değerlendirilmesi Ölçeği (Ek-2) ... 38

3.5 Veri Toplama Süreci ... 38

3.6 Araştırma Zaman Çizelgesi ... 39

3.7 Verilerin Değerlendirilmesi ... 39

3.8 Araştırmanın Sınırlılıkları ... 40

3.9 Araştırmanın Etik Boyutu ... 40

4 BULGULAR ... 41 5 TARTIŞMA ... 64 6 SONUÇLAR VE ÖNERİLER ... 72 6.1 Sonuçlar ... 72 6.2 Öneriler ... 76 KAYNAKLAR ... 78

(10)

Ek 1: Hasta Tanıtım Formu ... 94 Ek 2: Ameliyat Sonrası Ağrının Giderilmesinde Hastaya Verilen Bakımın Kalitesinin Değerlendirilmesi Ölçeği ... 98 Ek 3: Bilgilendirilmiş Gönüllü Olur Formu ... 100 Ek 4: Sağlık Bakanlığı Yataklı Tedavi Kurumları Dairesi’nden Alınan İzin ... 102 Ek 5:Doğu Akdeniz Üniversitesi Bilimsel Araştırma ve Yayınn Etiği Kurulu’ndan Alınan İzin ... 103 Ek 6: Ölçek Sahibinden Alınan İzin ... 104

(11)

KISALTMALAR

IASP International Association For The Study Of Pain (Uluslararası Ağrı Araştırmaları Derneği

DSÖ Dünya Sağlık Örgütü ABD Amerika Birleşik Devletleri

VAS Visual Analog Skala (Görsel Analog Skala) APS American Pain Society (Amerikan Ağrı Derneği) HKA Hasta Kontrollü Analjezi

ISO International Organization for Standardization (Uluslararası Standardizasyon Örgütü)

KKTC Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti

NSAID Nonsteroidal Anti – Inflamatuary Drug ( Steroid Olmayan Anti Enflamatur İlaçlar)

TENS Transcutaneus Electrical Nerve Stimulation (Transkutan Elektriksel Sinir Uyarımı)

(12)

TABLO LİSTESİ

Tablo 1: Ağrının Değerlendirilmesi ve Ağrı Kontrolünde Hemşirelik Uygulamaları.22 Tablo 2: Cerrahi hastalarında ameliyat sonrası ağrı ve ağrının giderilmesinde bakım

kalitesinin değerlendirilmesine yönelik yapılmış olan çalışmalar ... 29

Tablo 3: Cerrahi Hastalarının Tanıtıcı Özelliklerinin Dağılımı (N=141) ... 41

Tablo 4: Cerrahi Hastalarının Klinik Özelliklerinin Dağılımı (N=141) ... 42

Tablo 5: Cerrahi Hastalarının Kullandıkları İlaçların Dağılımı (N=141) ... 43

Tablo 6: Hastaların Cerrahi Girişim Deneyimleri ve Cerrahi Girişimle İlgili Eğitim Alma Durumlarının Dağılımı (N=141) ... 44

Tablo 7: Cerrahi Hastalarının Deneyimledikleri Ağrının Özellikleri ve Ağrıyı etkileyen Faktörlerin Dağılımı (N=141) ... 45

Tablo 8: Hastaların Ağrı Şiddetleri ve Ağrının Giderilmesine İlişkin Memnuniyet Puanlarının Dağılımı (N=141) ... 46

Tablo 9: Hastaların Ağrı Şiddetleri ve Ağrının Giderilmesine İlişkin Memnuniyet Puanlarının Dağılımı (N=141) ... 47

Tablo 10: Hastaların, Ameliyat Sonrası Ağrının Giderilmesinde Hastaya Verilen Bakımın Kalitesinin Değerlendirilmesi Ölçeğinden Aldıkları Puanların Dağılımı (N=141) ... 49

Tablo 11: Hastaların Ameliyat Sonrası Ağrının Giderilmesinde Hastaya Verilen Bakımın Kalitesinin Değerlendirilmesi Ölçek Maddelerine İlişkin Bulgular (N=141)50 Tablo 12: Hastaların Yaş Gruplarına Göre Ameliyat Sonrası Ağrının Giderilmesinde Hastaya Verilen Bakımın Kalitesinin Değerlendirilmesi Ölçeği Puan Ortalamaları (N=141) ... 53

(13)

Tablo 13: Hastaların Cinsiyetlerine Göre Ameliyat Sonrası Ağrının Giderilmesinde Hastaya Verilen Bakımın Kalitesinin Değerlendirilmesi Ölçeği Puan Ortalamaları (N=141) ... 54 Tablo 14: Hastaların Medeni Durumlarına Göre Ameliyat Sonrası Ağrının Giderilmesinde Hastaya Verilen Bakımın Kalitesinin Değerlendirilmesi Ölçeği Puan Ortalamaları (N=141) ... 55 Tablo 15: Hastaların Eğitim Durumlarına Göre Ameliyat Sonrası Ağrının Giderilmesinde Hastaya Verilen Bakımın Kalitesinin Değerlendirilmesi Ölçeği Puan Ortalamaları (N=141) ... 56 Tablo 16: Hastaların Yattığı Kliniğe Göre Ameliyat Sonrası Ağrının Giderilmesinde Hastaya Verilen Bakımın Kalitesinin Değerlendirilmesi Ölçeği Puan Ortalamaları (N=141) ... 57 Tablo 17: Hastaların Kronik Hastalığı Olma Durumuna Göre Ameliyat Sonrası Ağrının Giderilmesinde Hastaya Verilen Bakımın Kalitesinin Değerlendirilmesi Ölçeği Puan Ortalamaları (N=141) ... 58 Tablo 18: Hastaların Ameliyat Sürelerine Göre Ameliyat Sonrası Ağrının Giderilmesinde Hastaya Verilen Bakımın Kalitesinin Değerlendirilmesi Ölçeği Puan Ortalamaları (N=141) ... 59 Tablo 19: Hastaların Aldıkları Anestezi Türüne Göre Ameliyat Sonrası Ağrının Giderilmesinde Hastaya Verilen Bakımın Kalitesinin Değerlendirilmesi Ölçeği Puan Ortalamaları (N=141) ... 60 Tablo 20: Hastaların Daha Önce Ameliyat Olma Durumlarına Göre Ameliyat Sonrası Ağrının Giderilmesinde Hastaya Verilen Bakımın Kalitesinin Değerlendirilmesi Ölçeği Puan Ortalamaları (N=141) ... 61

(14)

Tablo 21: Hastaların Ameliyat Öncesi Eğitim Alma Durumlarına Göre Ameliyat Sonrası Ağrının Giderilmesinde Hastaya Verilen Bakımın Kalitesinin Değerlendirilmesi Ölçeği Puan Ortalamaları (N=141) ... 62 Tablo 22: Hastaların Ameliyat İle İlgili Eğitim Alma Durumlarına Göre Ameliyat Sonrası Ağrının Giderilmesinde Hastaya Verilen Bakımın Kalitesinin Değerlendirilmesi Ölçeği Puan Ortalamaları (N=141) ... 63

(15)

ŞEKİL LİSTESİ

Şekil 1: Araştırma Zaman Çizelgesi ... 39 Şekil 2: Hastaların Ağrı Tedavisi İçin Bekledikleri Süreye Göre Dağılımı... 46 Şekil 3: Hastaların Ameliyat Sonrası Beklenenden Fazla Ağrı Yaşama Durumuna Göre Dağılımı (n=141) ... 48

(16)

Bölüm 1

GİRİŞ

1.1 Problemin Tanımı

Ağrı, farklı nedenlerle, vücudun çeşitli bölgelerinde hissedilebilen, duygu ve duyuların yanında davranışsal tepkilerden olusan, degişken özelliğe sahip, bireyi ağrıyı azaltan uygulamalara ve bu konuda yardım almaya yönelten bir durumdur (1,2). Uluslararası Ağrı Araştırmaları Derneği (International Association for the Study of Pain-IASP), evrensel bir deneyim olan ağrıyı, vücudun herhangi bir yerinden kaynaklanan gerçek ya da olası doku hasarı ile ilişkili olan hoş olmayan duyusal ve emosyonel deneyim olarak tanımlamıştır (3). Ağrı, bireysel bir fenomen olmasına rağmen, hastalar ameliyat sonrası ağrıya farklı yanıt verirler (4). Bunun yanında, hastaların ağrıya yanıtını ağrı algısı, cinsiyet, kültür, çevresel faktörler, bireyin eğitimi ve deneyimleri etkilemektedir. Ağrı, bireyin sosyo-kültürel özelliklerine göre de değişiklik gösteren, subjektif ve tanımlanması zor bir durumdur (5).

Ağrı, ameliyat sonrası hastalarda görülen önemli bir problemdir. Ameliyat sonrası ağrı, cerrahi travma ile başlayan doku iyileşmesi ile sona eren bir durumdur (6). Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün 2012 verilerine göre, yılda yaklaşık 312.900.000 majör cerrahi girişim gerçekleştirildiği, bu oranının 2004 yılı verilerine göre %38.2 arttığı, tahmini cerrahi girişim oranının yılda 100.000 kişi başına 4469 olduğu belirtilmiştir. Aynı araştırmada, Türkiye’de yılda 1.223.059 cerrahi girişim yapıldığı, 100.000 kişide yılda bu oranın 1653 olduğu saptanmıştır (7). DSÖ’ne göre

(17)

hastanede tedavi gören hastaların %3-25’nin cerrahi girişim sonrası komplikasyonlar sonucunda sakat kaldığı ya da hastanede yatış sürenin uzadığı, gelişmiş ülkelerde, cerrahi hastalarının yaklaşık %3-16'sında majör komplikasyonların görüldüğü ve bunların neredeyse yarısından fazlasının önlenebilir olduğu belirtilmektedir (8). Ameliyat sonrası gelişen komplikasyonlar, günümüzde dünya genelinde önemli bir halk sağlığı sorunu olarak görülmekte, ameliyat öncesi, sırası ve sonrasında hasta güvenliğinin sağlanması ve geliştirilmesine verilen önem giderek artmaktadır.

Günümüzde ameliyat sonrası ağrı kontrolü, ameliyat sonrası komplikasyonların önlenmesi ve cerrahi hasta bakım sürecinin önemli bir parçasıdır. Ağrı kontrolü, ameliyat sırası ve sonrası bakımın önemli bir parçası olmasına rağmen, hastaların yaklaşık %30-80’inin ameliyat sonrası orta-şiddetli ağrı yaşadığı (9), gelişmiş ülkelerde de bu oranının %41-61 arasında olduğu belirtilmiştir (9,10,11,12). Meissner ve ark. (2015) yapmış olduğu çalışmada ameliyat sonrası hastaların %80’ inden fazlasının akut ağrı deneyimlediği, bunların %75’ inin şiddetli ya da aşırı şiddetli ağrı olduğu saptanmıştır (13). Türkiye’de ise ameliyat sonrası ağrı insidansının %30-80 arasında olduğu belirtilmektedir (1,5). Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)’de ameliyat sonrası ağrı görülme durumuyla ilgili tam bir veriye ulaşılamamasına rağmen, abdominal ameliyat sonrası hastaların %73’ünün ameliyat sonrası birinci günde ağrı deneyimledikleri saptanmıştır (16).

Günümüzde, etkili ağrı kontrolünün sağlanması, modern cerrahi uygulamalarının ayrılmaz bir parçasıdır. Ameliyat sonrası ağrı, önlenmeli ve kontrol altına alınmalıdır. Akut ağrı kontrolünün amacı, ameliyat sonrası komplikasyonları önlemek, iyileşmeyi hızlandırmak, analjeziklerin neden olduğu yan etkileri en aza indirmek, akut ağrının kronikleşmesini önlemek, ağrı sıklığı ve şiddetini azaltmaktır

(18)

Ameliyat sonrası ağrı kontrolünün yetersiz olması; hasta mobilizasyonunun gecikmesine, tromboembolik ve pulmoner komplikasyonlara, hastaların yoğun bakım ünitelerinde veya hastanede kalış sürelerinin uzamasına, hastaların taburculuk sonrası hastaneye yatma oranlarının artmasına, yaşam kalitelerinin azalmasına ve kronik ağrının gelişmesine neden olmaktadır (18,19).

Teknoloji ve tedavi yöntemlerindeki ilerlemelere rağmen, cerrahi hastaları için dindirilmeyen ağrı, önemli bir sorun olmaya devam etmektedir (20). Ameliyat sonrası ağrı kontrolünün yetersiz olması; ağrı değerlendirmesinin, ağrının sistematik olarak izlenmemesinin, hastalar ile sağlık profesyonelleri arasındaki iletişiminin, ağrıya ilişkin kayıtların yetersiz olmasıyla birlikte ameliyat sonrası ağrı deneyiminin değişken olması ve sağlık profesyonellerinin analjezik kullanımına karşı olumsuz tutumlarına bağlı olduğu belirtilmektedir (21,22).

Ağrı kontrolü, sağlık bakımında akreditasyon standartları ve sağlık bakım kalitesinin önemli bir indikatörü olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle, ameliyat sonrası hasta bakımında ağrı kontrolünün kalitesinin önemi yadsınamaz (23). Kalite gelişimi, verilen bakımın niteliğinin düzenli aralıklarla değerlendirilmesini, yorumlanmasını ve sonuçların tartışılmasını içermektedir (24). Amerikan Ağrı Derneği (American Pain Society-APS) ağrı kontrolünün kalitesinin artırılmasında, ağrı şiddeti ve ağrının hasta fonksiyonları üzerindeki etkilerine odaklanılmasını önermektedir (25). Gordon ve ark. (2016) tarafından yapılan bir çalışmada da ağrı kontrolünün kalitesinin artırılmasında, altı kalite göstergesi önerilmiştir. Bu göstergeler; ağrının şiddetinin sayısal ya da sözel tanımlayıcı ölçekler ile sık aralıklarla kayıt edilmesi, ağrının intramusküler yöntemler dışında farklı tedavi yöntemleri ile yönetilmesi, düzenli ağrı kontrolünün sağlanması, ağrının dindirilmesi, yaşam kalitesi ve günlük yaşam aktivitelerini kolaylaştıracak şekilde kontrol altına

(19)

alınması, hastalara ağrı kontrolü ve ağrı ile ilgili yeterli bilgi verilmesidir (26). Ağrı kontrolünde kalite yönetim sistemlerinin oluşturulması önerilmekte ve kalite yönetim sistemlerinin ameliyat sonrası hastaların yaşam kalitesini ve memnuniyetini olumlu yönde etkilediği belirtilmektedir (27,28).

Ameliyat sonrası iyi bir ağrı kontrolü, bireysel kapsamlı bir değerlendirmeyi ve multidisipliner ekip çalışmasını gerektirmektedir. Ağrı kontrolünün kalitesi, sağlık ekibi üyelerinin bilgi, davranış, tutum ve karar verme yeteneklerine bağlıdır. Bu ekipte hemşire önemli bir role sahiptir. Ağrının dindirilmesinde hemşireyi diğer sağlık personelinden ayıran en önemli özellik hemşirelik hizmetlerinin 24 saat devam etmesidir. Hemşire, ağrı kontrolünün sağlanmasında, hastaya ağrı ile baş etme yöntemlerini öğretmeli, tedavide olan analjeziklerin zamanında yapılmasını sağlamalı, sonuçlarını izlemelidir (29,30). Ameliyattan sonra ağrının giderilmesinde analjeziklerin kullanılmasının yanı sıra, hastanın ağrısının ve anksiyete düzeyinin belirlenmesi, uygun nonfarmakolojik tedaviye karar verilmesi ve uygulanması, tedavi sonuçlarının izlenmesi hemşirenin aktif rol aldığı görevlerdendir (5).

Bakım kalitesinin artırılmasında; hastanın bakımı hakkında ayrıntılı bir bilgiye sahip olma, standartlara ulaşılıp ulaşılmadığının belirlenmesi, bakım süreçlerinin iyileştirilmesi ve bilgilendirme önemli rol oynamaktadır. Etkili ağrı kontrolünün sağlanması, hastanelerde kalite göstergesi olan hasta memnuniyetinin, ana unsurlarından biridir. Ağrı kontrol kalitesinin değerlendirilmesinde en iyi yöntem, ağrı kontrolünün hastalar tarafından değerlendirilmesidir (31). Ameliyat sonrası ağrı kontrol kalitesinin değerlendirildiği bir çalışmada; hemşirelerin hastaların ağrılarına inandığı, ameliyat sonrası ağrı kontrolünde hemşire ve hekimin işbirliği içinde olduğu, ağrı şiddetinin ve analjeziklerin etkilerinin düzenli olarak

(20)

kalitesini etkileyen faktörler arasında olduğu saptanmıştır (32). Cerrahi kliniklerde ağrı kontrolü kalitesinin değerlendirildiği bir başka çalışmada; beklenen ağrı şiddetinden daha şiddetli ağrı deneyimleyen hastaların, ağrı kontrolü bakım kalitesinden memnuniyet düzeylerinin daha düşük olduğu belirtilmektedir (33). Ortopedi hastalarının ağrı kontrol kalitesinin değerlendirildiği bir çalışmada ise hastaların bakım kalitesi puan ortalamalarının 2.9 - 4.6 (1-5 arasında; yüksek puan, yüksek bakım kalitesi) arasında olduğu, “sağlık çalışanlarının ağrı şiddetini belirlemek için sabah, öğle ve akşam 0-10 arasında ağrı değerlendirilmesi yapma” durumunun düşük kalitede olduğu saptanmıştır (34).

Ameliyat sonrası ağrı kontrolünün amacı, hastanın rahatını artırmak, komplikasyonları azaltmak, iyileşme sürecini hızlandırmak, akut ağrının kronikleşmesini önlemektir. Cerrrahi kliniklerindeki hemşirelerin amacı bu hedeflere ulaşmaktır. Ağrı kontrolünde hemşirelik girişimleri, ağrının fizyolojik, davranışsal, emosyonel belirtilerini ve ağrı bulgularını tanımlamak, ağrı şiddetini beşinci yaşam bulgusu olarak değerlendirmek ve kaydetmek, ağrının dindirilmesi için farmakolojik ve non-farmakolojik tedavi yöntemlerini uygulamaktır (35). Hastalarla 24 saat birlikte olan hemşireler, çoğu zaman sağlık bakım hizmetlerinde kalitenin temelidir. Ağrı kontrolü ise hemşirelik bakımının temelini oluşturmaktadır (32). Ameliyat sonrası etkili ağrı kontrolünün sağlanması için ağrı kontrolüne yönelik bakım kalitesinin değerlendirilmesi, bakım kalitesini etkileyen faktörlerin belirlenmesine gereksinim vardır. Böylece, ağrı kontrolünde profesyonel hemşirelik bakımının sürdürülebilmesi için ölçülebilir, ulaşılabilir kalite göstergeleri ile bakımın planlanması, uygulanması, değerlendirilmesi ve geliştirilmesine yönelik sistemler geliştirilebilecektir.

(21)

Ülkemizde ağrı kontrolünün kalitesinin değerlendirildiği çalışmaların olmaması nedeniyle bu araştırmanın sonuçlarının hastaların ağrı deneyimlerinin standart ölçüm araçları ile tanımlanması, ağrı kontrolünde bakımın kalitesinin geliştirilmesi için gerekli alanların belirlenmesi, etkili hemşirelik girişimlerinin belirlenmesi ve uygulanmasına, hastaların ağrı kontrolünden memnuniyetlerinin belirlenerek bakım kalitesinin artırılmasına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

1.2 Araştırmanın Amacı

Bu araştırmanın amacı; KKTC’de Gazimağusa Devlet Hastanesi’nde yatan cerrahi hastalarının ameliyat sonrası üçüncü günde ağrı deneyimleri ve ağrı kontrolünde hastalara verilen bakımın kalitesinin incelenmesidir.

1.3 Araştırmanın Soruları

S1. Cerrahi hastalarında ağrı görülme sıklığı nedir?

S2. Cerrahi hastalarının deneyimlediği ağrının şiddeti nedir?

S3. Cerrahi hastalarının yaşadığı ağrıyı etkileyen etmenler nelerdir?

S4. Cerrahi hastalarının ağrı kontrolünde hastaya verilen bakım kalitesi düzeyi nedir?

S5. Cerrahi hastalarının ağrı kontrolünde hastaya verilen bakım kalitesini etkileyen faktörler nelerdir?

(22)

Bölüm 2

GENEL BİLGİLER

2.1 Ağrı Tanımı

Ağrı, ceza anlamında olup, Uluslararası Ağrı Araştırmaları Derneği (International Association for the Study of Pain- IASP) taksonomi komitesi tarafından “vücudun belli bir bölgesinden kaynaklanan gerçek ya da potansiyel doku hasarı ile ilişkili olan ya da olmayan, bireyin geçmiş deneyimleriyle de ilişkili, duyusal ve duygusal bir deneyim olarak tanımlanmıştır” (3).

Ağrının tanımının subjektif olmasından dolayı Mc Caffery’in en yararlı ağrı tanımı; “hastanın söylediği şeydir, eğer hasta söylüyorsa ağrısı vardır” şeklindedir. Bu tanım, bireyin sözlü ve sözsüz ağrı ifadesini içerdiğinden tedavi edici güven ilişkisi geliştirmede, hastanın kendi ağrı değerlendirmesine güvenilmesi gerektiğine odaklanmaktadır (36).

2.2 Cerrahi Ağrı

Cerrahi ağrı, cerrahi travma ile nosiseptörlerin uyarılmasıyla başlayan, birkaç gün içerisinde geçmesi beklenen akut bir ağrıdır (30,37). Ameliyat sonrası ağrı, cerrahi girişim ile başlayan, giderek azalan, dokunun iyileşmesi ile sona eren bir durumdur (38,39).

2.2.1 Cerrahi Ağrının Görülme Sıklığı

Her yıl milyonlarca insan ameliyat olmakta ve ameliyat sonrası değişik düzeylerde ağrı deneyimlemektedirler. Cerrahi girişim geçiren hastaların yaklaşık dörtte üçünde akut ağrı görüldüğü, ameliyat sonrası hastaların %20-80’nin ağrı

(23)

yaşadığı belirtilmiştir (40). ABD’de 43 milyon hastanın, ameliyat sonrası ağrı yaşadığı, hastaların % 80’ inde orta ve yüksek düzeyde ağrı görüldüğü saptanmıştır (41). Hastaların en çok ağrı deneyimledikleri ameliyatlardan bazılarının intratorasik, gastrik ve abdominal ameliyatlar olduğu ve ağrıların 2 ila 8 gün arasında devam ettiği belirtilmektedir (42). Kardiyak, abdominal ve ortopedik cerrahi girişim uygulanan 342 hastanın ağrı düzeyinin belirlendiği bir çalışmada; hastaların %25 ile %76 oranında orta ve yüksek düzeyde ağrı yaşadıkları saptanmıştır (43).

Sommer ve ark. (2008)’nın 1490 cerrahi hastasında, ameliyat sonrası ağrıyı değerlendirdiği çalışmada; Visual Analog Skala (VAS) ile, ameliyat öncesi gün, ameliyat günü ve 4. günde, günde üç kez ağrı değerlendirilmiş, ağrı şiddeti ortalaması hesaplanmıştır. Hastaların %41’inin ameliyat günü, %30’unun ameliyat sonrası 1.gün; %19’unun 2.gün; %16’ının 3.gün; %14’ünün 4. gün orta ya da şiddetli ağrı yaşadığı saptanmıştır. Abdominal cerrahi girişim geçiren hastaların %30-55’inin ameliyat günü ve 1. günde orta ya da şiddetli düzeyde ağrı deneyimledikleri belirlenmiştir. Ekstremite cerrahi girişim grubunda 1-4 gün boyunca (%20-71) ve sırt/omuz cerrahisi grubunda (%30-64) orta veya şiddetli ağrı prevalansının yüksek olduğu saptanmıştır (9).

Ortopedi, genel cerrahi, beyin cerrahisi, jinekoloji kliniğinde yatan cerrahi hastalarında, taburculuk sırasında ve taburculuktan iki hafta sonra ağrı ve ağrı kontrolü ile memnuniyetin incelendiği bir çalışmada (n=441), hastaların %12’inin taburculukta şiddetli- çok şiddetli, %54’ünün orta-şiddetli ağrı deneyimledikleri saptanmıştır. Taburculuktan iki hafta sonra hastaların %12’inin şiddetli-çok şiddetli, %46’ının orta-şiddetli düzeyde ağrı deneyimledikleri, taburculukta ve taburculuk sonrası ağrı kontrolü ile hasta memnuniyetinin negatif yönde istatistiksel olarak

(24)

memnuniyetinin azaldığı belirtilmiştir (44). Amata ve ark. (1999) ameliyat sonrası hastaların %61’ inin şiddetli, %30’unun daha hafif, %9’ unun ise katlanabilir düzeyde çok hafif ağrı deneyimledikleri saptanmıştır (45). Sloman ve ark. (2005) yaptığı çalışmada hastaların %75’ inin şiddetli ve orta düzeyde ağrı hissettikleri saptanmıştır (46).

2.2.2 Ağrının Sınıflandırılması

Ağrı süresine ve kaynaklandığı bölgeye göre sınıflandırılabilmektedir. 2.2.2.1 Ağrının Süresine Göre Sınıflandırma

Akut Ağrı

Ameliyattan sonraki ilk yedi gün olan ağrı akut ağrı, yedi günden uzun olan ağrı uzamış ağrı, üç aydan daha uzun süren ağrı kronik ameliyat sonrası ağrı veya dirençli ağrı olarak tanımlanmaktadır. Akut ağrı, ilk yedi günde görülen nosiseptif ağrıdır. Ani başlar, uygun tedavi ile giderek azalır. Tedavi edilmeyen akut ağrının %5-60 arasında kronikleşme olasılığı vardır (47,48).

Travma, enfeksiyon, enflamasyon ve doku hipoksisi akut ağrıya neden olmaktadır (49). Dindirilmeyen akut ağrının hasta üzerinde olumsuz etkileri vardır. Bunlar, hastanın ameliyattan sonra hastanede kalış süresinin uzaması (50), maliyetin artmasıdır. Sağlık profesyonellerinin orta şiddetli ağrının tamamen dindirilmesi yerine kısmen azaltılmasına yönelik tutumlarında, ameliyattan sonraki ağrının doğal bir süreç olarak düşünülmesi ve dayanılması gereken bir durum olarak yorumlanmasından kaynaklandığı düşünülmektedir (51).

2.2.3 Kaynaklandığı Bölgeye Göre Ağrının Sınıflandırılması

Somatik ağrı: Genellikle somatik sinir lifleriyle taşınan, iyi lokalize olan, ani olarak başlayan, keskin, ızdırap verici, batma, sızlama, zonklama tarzında olan

(25)

ağrıdır. Sıklıkla, kemik metastazında, travma, kırık, çıkık gibi durumlarda görülür (5,50,52).

Visseral ağrı: İç organlardan kaynaklanan, kolay lokalize edilemeyen, künt ve sızlayıcı olan, başka bölgelere doğru yayılım gösteren ağrılardır. Genellikle sempatik sinir lifleriyle taşınırlar. Bir travma veya hastalığa bağlıdır. Yansıyan ağrıdır. Apandisit ağrısının batına, miyokard ınfaktüsü sonrası ağrının sol kola yayılması visseral ağrıya örnek olarak verilebilir (5,50,52).

Sempatik ağrı: Sempatik sinir sisteminin aktif olması ile ortaya çıkan damarsal kökenli ağrılardır. Yanma şeklindedir. Deri hassas ve soğuk olur. Soğuk ortamlarda ağrı daha da şiddetlenir. Primer hastalık sürecinden bir süre sonra, haftalar hatta aylar geçtikten sonra başlayan giderek artan ağrıdır. Geceleri şiddeti artmaktadır. Damar kökenli ağrılar, sempatik ağrıya örnek olarak verilebilir (5,50). 2.2.3 Ağrı Algısını Etkileyen Faktörler

Ağrı algısı kişiden kişiye değişiklik göstermektedir. Ağrı algısını etkileyen bazı faktörler vardır. Bu faktörler yaş, cinsiyet, kültür gibi etmenlerdir. Bu faktörlerin bilinmesi ağrının tanımlamasında, ağrı nedenlerinin belirlenmesinde ve ağrının dindirilmesinde önemli bir yere sahiptir.

Yaş: Kişilerin yaş gruplarına göre gelişimsel farklılıkları, ağrı ile ilgili deneyimlerini etkiler. Yaş, özellikle çocuk hastalarda ve yaşlılarda ağrıyı etkileyen bir faktördür (37).

Cinsiyet: Kadınların ve erkeklerin ağrıya verdikleri tepkilerin birbirinden çok farklı olmadığı, cinsiyete özgü farklılıkların genellikle kültürel özelliklerden ortaya çıktığı belirtilmektedir. Örneğin kültürel değerlere göre erkek çocuklarının ağlamaması, cesur olması söylenirken kız çocuklarının ağlamasının doğal olduğu

(26)

Kültür: Kültürel özellikler, kişinin ağrıya olan tepkisini, ağrıyı ifade etme biçimini ve ağrı deneyimlerini etkiler. Her bireyin ağrıya verdiği tepkiler farklıdır. Bu nedenle bireyin içinde yaşadığı toplumun kültürel özelliklerinin, sosyoekonomik durumunun, kişisel özelliklerinin bilinmesi, ağrının tanımlanması ve ağrıyı hafifletecek etkin girişimlerin planlanmasında yol gösterici olacaktır (37).

Yukarıda açıklanan faktörler dışında, ameliyat sonrası ağrı algısını etkileyen diğer faktörler aşağıda sıralanmıştır (53);

 Hastanın fizyolojik ve psikolojik yapısı

 Hastanın ameliyat öncesi hazırlığı

 Ameliyat sonrası dönemde hastanın psikolojik ve farmakolojik hazırlığı

 Cerrahi girişiminin tipi, yeri ve süresi

 Cerrahi insizyonun uzunluğu

 İntraoperatif travmanın derecesi

 Cerrahi işlem sırasında hastanın pozisyonu

 Cerrahi girişim ile ilgili ciddi komplikasyonlar

 Ameliyat sonrası komplikasyonlar

 Kullanılan anestezi yöntemi

 Ameliyat sonrası dönemde bakımın niteliği ve kalitesi

 Hastane korkusu, ağrı korkusu

 Hastada cerrahi girişim öncesi görülen anestezi ve ölüm korkusunun olmasıdır.

(27)

2.2.5 Cerrahi Ağrının Sistemler Üzerine Etkisi

Cerrahi ağrının, ameliyat sonrası kontrol altına alınmadığı takdirde bir çok sistem üzerinde olumsuz etkileri vardır (50, 54). Aşağıda cerrahi ağrının sistemler üzerindeki etkileri açıklanmıştır.

Solunum sistemi: Ameliyat yerinin özellikle batın ve göğüs bölgesinde olması öksürüğü ve derin nefes almayı kısıtlamaktadır. Bu durum, akciğer kapasitesini azaltmaktadır (50). Buna bağlı olarak hastada hipoksi, atelektazi, pnomoni görülebilmekte ve diğer akciğer enfeksiyonlarına zemin hazırlamaktadır (51, 54, 55).

Kardiyovasküler sistem: Hastadaki artan, dayanılmaz ağrı, sempatik sinir sistemi ve katekolaminlerin plazma yoğunluğunu arttırmakta ve sempatik vasküler direnci, kan basıncını ve kalbin oksijen tüketimini arttırmaktadır (51). Hastadaki şiddetli ağrı kalbin iş yükünü artırmaktadır. Bunun sonucunda, anjinal ağrı, aritmi, taşikardi görülmektedir (50,54,55).

Üriner sistem: Hastanın ağrısı arttıkça, üretra ve mesanede motilite azalır ve idrar yapma zorlaşır. Bu da hastada idrar retansiyonunun gelişmesine neden olur (50, 54, 55).

Gastrointestinal sistem: Ağrının artması ile gastrointestinal sistemde motilite ve splenik dolaşımda azalma görülür (50). Ağrılı uyaranlar bulantı ve kusmaya neden olur. Sempatik aktivasyonun artması ile intestinal sekresyonda ve sfinkter tonusunda artma, düz kas tonusunda azalma görülür. Bunun sonucunda gastrik staz ya da paralitik ileus gelişebilir (54, 55).

Endokrin ve metabolik sistem: Ameliyat sonrası dönemde ağrıdan dolayı oluşan stres nedeniyle katabolik hormonların salınımı artarken, anabolik hormonların

(28)

şekerinin artmasına, keton cisimlerinde ve laktik asit miktarında artmaya neden olur (51, 55).

Kas İskelet sistemi: Hastada oluşan ağrı ile kas tonüsü artar. Bu da kaslarda oksijen tüketimini arttırarak laktik asit üretimini artırır. Kaslarda kramplar görülür (50, 55).

2.2.6 Cerrahi Ağrının Değerlendirmesinde Kullanılan Ölçekler

Ameliyat sonrası dönemde doğru ağrı kontrolü için doğru yöntemler kullanılmalıdır. Ağrının değerlendirilmesinde önerilen ve kullanılan birçok ölçek vardır. Ölçek kullanımı hastaların sayılarla ve kelimelerle ağrı şiddetini ve niteliğini objektif hale getirmektedir. Ağrının değerlendirilmesinde kullanılan ölçekler geçerli ve güvenilir olmalıdır (5). Bu, hastaların bakımında objektif olmayı sağlar. Ağrı şiddeti tek boyutlu ve çok boyutlu ölçekler kullanılarak değerlendirilir (54).

1. Tek boyutlu ağrı skalaları

a. Görsel Analog Skala (visual Analog Skala-VAS):

Ağrının şiddetini ölçmek ve izlemek için kullanılır. Bir ucunda ağrının olmadığını gösteren diğer ucunda olabilecek en şiddetli ağrıyı gösteren 10 cm’lik bir cetveldir (5,54). Görsel Analog Skala, ağrının ölçümünde en duyarlı ve güvenilir ölçek olduğu belirtilmektedir. Bu ölçeğin kullanımı konusunda hastaya eğitim verilmelidir. Ölçekte iki uç nokta vardır. Bir uçta bulunan “0” ağrının olmaması, diğer uçta bulunan “10” en şiddetli ağrıyı ifade etmektedir. Bu noktalar arasında kişinin ağrısına uyan herhangi bir yeri işaretlemesi istenir. Ağrının olmadığı başlangıcı ile hastanın işaretlediği nokta ölçülerek cm. olarak kaydedilir (5).

b. Sözel Tanımlayıcı Skala (Verbal Descriptor Skala-VDS):

Hastanın ağrısını değerlendirmek için “ağrım yok, hafif, rahatsız edici, kötü, korkunç, dayanılmaz” ifadelerini kullanarak ağrısına uygun olanı seçmesi istenir

(29)

(54). Bu ölçeğin avantajı, kolay uygulanması ve sınıflanmasının basit olmasıdır. Dezavantajı ise ölçekte ağrı şiddetini tanımlayan kelimenin hatırlanması veya ağrının şiddetinin tanımlanmasında listede bulunan kelime sayısına bağlı kalma şartının olmasıdır (5,54).

c. Sayısal Değerlendirme Skalaları (Numerical Roting Scale- NRS):

Ağrının şiddetini belirlemek için sayıların kullanıldığı yöntemdir. Ağrının olmadığı (0) ile başlayıp dayanılmaz ağrı (10 ya da 100) ile sonlanır (54). Sayısal değerlendirme ölçeğinde hastaların ağrı şiddetinin tanımını kolaylaştırmakta, puanlama ve kayıtta da kolaylık sağlamaktadır (5).

d. Yüz İfadesi Skalası (Face Scale- FS):

Hastanın yüz ifadesine bakılarak uygun görüntü belirlenmektedir (54). Ağrım yok, hafif ağrım var, orta şiddette ağrım var, çok ağrım var, şiddetli ağrım var, çok şiddetli ağrım var şeklinde tanımlanmaktadır (5,54).

1. Çok Boyutlu Ağrı Skalaları

Geniş kapsamlı hazırlanmış ağrıyı tanımlayıcı ifadelerin yer aldığı ölçeklerdir. Hastaya sorulan sorulara cevap vermesi istenerek ağrı değerlendirilir (54). Çok boyutlu ağrı skalalarından bazıları aşağıda belirtilmiştir;

1. Mc Gill Melzack Ağrı Soru Formu 2. Dartmount Ağrı Soru Formu

3. West Hoven – Yale Çok Boyutlu Ağrı Çizelgesi 4. Anımsatıcı Ağrı Değerlendirme Kartı

5. Wisconsin Kısa Ağrı Çizelgesi 6. Ağrı Algılama Profili

(30)

2.2.7 Ameliyat Sonrası Ağrı

Ameliyat sonrası gelişen ağrı, kütanöz, derin somatik ve visseral şeklinde olmaktadır. Kütanöz bileşen, kütanöz sinirlerin hasar görmesi ile algojenik ürünlerin salgılanmasıyla ortaya çıkan keskin ve iyi lokalize edilen ağrıdır. Derin somatik bileşen, algojenik maddelerin salgılanması ve nosiseptif algının azalması sonucu ortaya çıkar. Yaygın sızı şeklinde hissedilir. Visseral bileşen, uygulanan cerrahi girişim sonrasında uyarıların sürekliliğine neden olması ile gelişir. Künt, sızı şeklinde ve yaygın bir ağrıdır (56).

2.2.8 Ameliyat Sonrası Ağrı Kontrolü

Ameliyat sonrası ağrı kontrolü, ağrının kontrolünün sağlanmasını, ameliyat ile oluşan stres yanıtın ortadan kaldırılmasını ve erken zamanda taburculuğun planlanmasını içermektedir. Ameliyat sonrası ağrı kontrolünde farmakolojik yöntemler, nonfarmakolojik yöntemler ve rejyonel teknikler kullanılmaktadır (6). Farmakolojik tedavi, etki süresinin kısa olması, kolay uygulanması nedeniyle daha çok tercih edilmektedir (57,58).

Amerikan Ağrı Derneği (APS) tarafından yayınlanan rehberde, erişkin ve çocuklarda cerrahi ağrı kontrolü ile ilgili kanıt düzeyine göre öneriler yer almaktadır. Bu önerilerden ameliyat öncesine ilişkin öneriler şunlardır (25):

Sağlık Profesyonelleri;

 Hasta ve hasta yakınları ameliyat sonrası ağrı kontrolü için tedavi seçenekleri ile ilgili bilgilendirmelidir

 Ameliyat sırası ve sonrasında ağrı kontrolünü planlamak için, hastaya tıbbi ve psikiyatrik durumunu, kullandığı ilaçları, kronik ağrı öyküsünü, madde kullanım durumunu, daha önceki ameliyat olma durumunu değerlendirmelidir.

(31)

 Ağrıyı dindirmek ve istenmeyen olayları önlemek için ağrı yönetim planı düzenlemelidir.

 Ameliyat sonrası ağrı tedavilerine yanıtı değerlendirmek için standart ağrı değerlendirme ölçekleri kullanmaları ve buna göre tedavi planlarını düzenlemelidirler (6).

2.2.9 Ameliyat Sonrası Ağrı Kontrolünde Farmakolojik Yöntemler

Farmakolojik yöntem bireylerin ağrısının ilaçla kontrol altına alınmasıdır. Farmakolojik tedavi çabuk etki ettiği ve kolay uygulanabilir olduğu için ağrı kontrolünde en fazla uygulanan yöntemlerden birisidir (57,58). Ameliyat sonrası dönemde ağrının kontrol altına alınmasında en çok kullanılan farmakolojik ilaçlar, intramusküler, intravenöz, subkutan, oral, rektal, transmukozal, epidural, Hasta Kontrollü Analjezi (HKA) ve sinir bloklarıdır (51).

(APS)’nin (2016) ameliyat sonrası ağrı kontrolüne ilişkin önerilerinde;

 Farklı analjeziklerin ve tekniklerin birlikte kullanıldığı multimodal tedavinin kullanılması

 Hasta için kontrendike değilse ameliyat sonrası ağrı kontrolünde multimodal tedavi olarak asetaminofen ve/veya NSAIDs kullanılması

 Erişkin ve çocuklarda, cerrahi girişimlerde etkinliği kanıtlanmış, cerrahi alana özel periferal rejyonel anestetik yöntemlerin değerlendirilmesi

 Torasik ve abdominal cerrahi girişimlerde nöroaksiyel tedavinin önerilmesi

 Oral alabilen hastalarda intravenöz opoid yerine oral opoidlerin verilmesi intramüskuler yöntemin kullanılmaması

 IV tedavi tercih edildiğinde HKA’nin kullanılmaması

(32)

 Ameliyat sonrası opoid kullanılmasını azaltmak amacıyla, kontrendikasyonu olmayan hastalara ameliyat öncesi oral yol ile celecoxib verilmesi.

 Multimodal tedavide gabapentin veya pregabalin tercih edilmesi

 Toraks cerrahi sonrasında lokal anestezik ve intrapleural analjezinin uygulanmaması yer almaktadır (25).

Farmakolojik Yöntemlerle Ağrı Kontrolünde Önerilen ilkeler

 İlaçların etkili dozda kullanılması

 Narkotik korkusundan vazgeçilmesi

 Analjezikler “gerektiğinde” değil “saatinde” uygulanması

 İlaç dozunun, hastanın gereksinimine göre bireyselleştirilmesi

 İlacın etkisinin değerlendirilmesi

 İlaç dozunun, ağrının süresine ya da alışkanlığa göre değil, ağrının şiddetine göre ayarlanması

 Hasta için en uygun tedavi uygulama yolunun kullanılması

 Hasta kontrollü analjezi uygulanacaksa; cihazın hastaya tanıtılması, alarm ve butonlar konusunda bilgi verilmesidir (53).

Farmakolojik Yöntemle Ağrı Kontrolünde Hemşirenin Rolü

Farmakolojik yöntemlerle ağrının giderilmesi bir ekip işidir. Bu ekipte hekim, hemşire ve hasta bulunur. Hemşire, kilit roldedir. Ağrı kontrolünde hemşirenin rolünü diğer ekip üyelerinden ayıran önemli özellikler ve hemşirenin rolleri aşağıda tanımlanmıştır (59);

 Hemşirenin hasta ile diğer ekip üyelerinden daha uzun süreli birlikte olması

 Hastanın önceki ağrı deneyimlerini ve baş etme yöntemlerini öğrenmesi ve gerektiğinde bunlardan yararlanması

(33)

 Planlanan analjezik tedavisini uygulaması ve sonuçlarını izlemesi

 Hasta ile empati kurması ve sempati sağlaması (50).

Cerrahi girişim sonrası ağrı kontrolünün yetersiz olmasının bazı nedenleri vardır. Bunlar;

 Ağrı kontrolü ile ilgili sağlık ekibinin yetersiz bilgiye sahip olması

 Yeni teknoloji ile ilgili bilgi ve beceri eksikliğinin olması

 Ağrı kontrolü konusunda yetersiz multidisipliner ekip çalışmasının olması

 Hastaların ameliyat sonrası ağrıyı doğal kabul etmesi ve sağlık ekibine iletmemesi

 Ameliyat sonrası erken dönemde analjeziklerin intramusküler yapılması

 Ağrı tedavisini belirleyecek olan yeterli uzman hekim ve hemşirenin olmamasıdır (39).

2.2.9.1 Farmakolojik olmayan yöntemler

Farmakolojik olmayan yöntemler, ağrı kontrolünde kullanılan diğer yöntemdir (60). Bu yöntemler, tek başına kullanıldıklarında ağrı kontrolünde etkili olmamakla birlikte, yan etkilerinin az olması ve kolay kullanıma sahip olması nedeniyle farmakolojik yöntemlerle birlikte kullanılabilmektedir (53). Ağrı kontrolünde sık kullanılan farmakolojik olmayan yöntemler aşağıda açıklanmıştır.

Deri stimülasyon yöntemleri: Deriye yapılan mekanik uyarılar, kapı kontrol mekanizmasını harekete geçirir ve ağrı duygusunu azaltıp ortadan kaldırır. Bazı deri stimülasyonlarında vücudun doğal morfini olan endorfinlerin salınımının artması ağrıyı arttırmaktadır (5,53,60).

Soğuk uygulama: Soğuk uygulama vücudun herhangi bir yerine soğukluk veren bir maddenin veya aracın konulması ile uygulanır. Ağrının giderilmesinde iki

(34)

ağrının giderilmesini sağlaması, ikinci olarak periferik sinirlerin iletimini yavaşlatarak ya da bloke ederek ağrıyı gidermesidir. Deriye uygulanan 15C0 ‘lik bir soğuk uygulama, kasları soğutur ve ağrıyı azaltabilir. Soğuk uygulama, sıcak uygulamaya göre ağrının giderilmesinde daha uzun süre etkilidir. Soğuk uygulama, kas ısısını zayıf kişilerde 10 dk ‘da, obezlerde 30 dk‘ da düşürür. Soğuk uygulama, travmadan sonra, kanama, kas spazmı, yanıkta uygulanmaktadır (5,53,60).

Deriye mentol uygulama: Ağrının ilaç dışı yöntemlerle giderilmesinde mentol içeren kremler, losyon, likit veya jel lokal olarak uygulanarak yapılır. Kremdeki mentol beyindeki korteksi uyararak ağrıyı gidermektedir. Uygulanan mentol deride sıcaklık, serinlik etkisi yaratır. Derinin ısısı değişmez fakat değişmiş gibi bir etki yaratır. Mentol uygulaması artritlerde, çeşitli kas, eklem ve tendon ağrılarında, bel ve boyun ağrılarında, gerilim tipi baş ağrılarında, spor yaralanmalarında, gaz ağrılarında, menstural ağrılarda, boğaz ağrısında kullanılmaktadır. Gün içinde 3-4 kez uygulanabilmektedir (5,53,60).

Vibrasyon: Bir tür elektrik masajıdır. El vibratörleri ile orta şiddette basınç uygulandığında hissizlik, parastezi ve anesteziye neden olarak ağrıyı azaltır veya giderebilir. Etkisini kısa bir süre içinde gösterir. Akut ve kronik kas spazmında, gerilim tipi baş ağrılarında, nöropatik ağrılarda, fantom ağrılarında, romatoid artritte, akut tendinitte, birçok maling ağrı durumlarında vibrasyon yöntemi kullanılmaktadır (5,53,60).

Transkutan elektriksel sinir uyarımı (TENS): Melzack ve Wall tarafından 1965 yılında bulunmuş olup, ağrının ilaçsız tedavisinde önemli bir yere sahip olmuştur. TENS, cilt üzerine yerleştirilen elektrotlarla sinir sistemine düşük voltajlı elektrik akımı verilerek uygulanır. Akut veya kronik ağrılarda kullanılan bir yöntemdir. Özel eğitim almış hemşireler ve fizyoterapistler tarafından uygulanır.

(35)

Boyun ve sırt ağrılarında, baş ağrısında, migrende, osteoartritte, romatoid artritte, doğumda, kırıklarda uygulanmaktadır (5,53,60). APS (2016), TENS uygulamasının ameliyat sonrası ağrı tedavisinin bir parçası olarak düşünülebileceğini belirtmiştir.

Dokunma: Hemşire Doleres Kriger tarafından 19. yy’da geliştirilmiştir. Vücuttaki enerji noktalarına dokunarak uygulanan bir ağrı giderme yöntemidir (5,53,60).

Gevşeme: Kasları germe ve gevşeme tekniklerini içerir. Gevşeme tekniği ile kas tonüsü, oksijen tüketimi, kalp ve solunum hızının azalması, deri direncinin artması, kan basıncının düşmesi sağlanır. Gevşeme ile hastanın dikkatini başka yöne çekerek ve endorfin salınımını arttırarak ağrı azaltılmaktadır (5,53,60).

Dikkati başka yöne çekme: Bu yöntem, hastanın ağrısını gidermek için dikkatin ağrı dışında bir uyarana odaklanmasıdır. Hastanın dikkati başka yöne çekilerek, hastanın hoşlandığı şeylere dikkatini vermesini sağlayarak ağrı üzerinde kontrol hissi sağlanır. Bu yöntemlerden bazıları; pazıl oynamak, konuşmak, komik film izlemek, müzik dinlemek, nesneleri saymak, resim yapmak, solunum egzersizi yapmaktır. En etkili yöntemin solunum egzersizi olduğu belirtilmektedir. Yorucu bir işlem olduğu için iki saatten fazla uygulanmamalıdır (5,53,60).

Hayal kurma: Kişide kontrol duygusu ve rahatlamasını sağlayan dikkati başka yöne çekme yöntemlerinden biridir. Kişi bir hayal kurmaya başlar ve kendisini bu hayale yerleştirir. Hayal kurarken ritmik solunum egzersizlerini ve gevşeme tekniklerini kullanmak daha etkili olur. Ağrıyı dindirmek için kullanılan hayal kurma ağrının şiddetini azaltan duyusal imajlar geliştirmek için kullanılır. Hayal kurma yöntemini kişi tek başına uygulayabileceği gibi başka birinden destek alarak da uygulayabilmektedir (5,53,60).

(36)

Müzik dinleme: Müzik evrenseldir. Müzik ile tedavi etmek ve iyileştirmek tarih boyunca kullanılan bir yöntemdir. Müzik dinlemek kişide endorfin salgılanmasını sağlar ve kişiyi rahatlatır. Müzik dinlemek kişinin ağrıya dayanmasını arttırır. Kolay kullanımından dolayı hemşireler tarafından sık kullanılan yöntemlerden biridir. Müzik dinlemenin gevşeme ve dikkati başka yöne çekme özelliği olduğu belirtilmektedir (5,53,60).

Bilişsel stratejiler: Ağrısı olan kişinin davranışlarının sadece algısal değil ağrıya yüklediği anlamlarla da ilgili olduğuna, ağrının algısal, duygusal, davranışsal ve bilişsel boyutlarının olduğuna dayanan bir yöntemdir. Kişiye bilişsel eğitim verilerek uygulanır. Bu eğitim ile kişinin tedaviye uyumunu etkileyen davranış, düşünce ve inanışlarının azalması hedeflenmektedir (5,53,60). APS (2016) tarafından yetişkinlerde bilişsel-davranışsal yöntemlerin multimodal tedavinin bir parçası olarak düşünülmesi önerilmiştir.

Meditasyon: Meditasyon yöntemi ile melatonin salgısı artar ve savunma sistemini güçlendirerek ağrı kontrolüne yardımcı olur (5,53,60).

Hipnoz: Hipnoz ağrı kontrolünde kullanılabilir. Fakat ağrıyı tamamen ortadan kaldırmaz. Kişinin ağrı algılamasında değişiklik oluşur. Ağrıyı hisseder fakat canı yanmaz (5,53,60).

Akapunktur: Binlerce yıl önce Çin’de kullanılmaya başlanmıştır. Son yıllarda kullanımı artan bir yöntemdir. Vücudun belli noktalarına iğne batırılarak uygulanan bir yöntemdir. Akapunktur ile endorfin salınımı artar. Bu yöntem baş, omuz, dirsek, diş ağrılarında ve birçok hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır (5,53,60).

(37)

2.2.10 Ağrının Değerlendirilmesi ve Kontrolünde Hemşirenin Sorumlulukları Cerrahi girişim sonrası ağrı kontrolü, sağlık profesyonelleri tarafından yapılan girişimlerin etkinliğinin değerlendirildiği önemli bir konudur. Ameliyat sonrası ağrı kontrolüne ilişkin girişimlerin artmasına rağmen hastalar hala ağrı yaşamaya devam etmektedirler (61). Bununla birlikte hemşireler, bilgi ve becerilerini kullanarak ameliyat sonrası ağrı kontrolünde bakım kalitesini artırmak için hastaların ağrılarını hafifletmeye çalışmaktadırlar (62). Cerrahi kliniklerinde, ameliyat sonrası ağrı kontrolünün, ekip üyeleri arasındaki iletişim, bakım ve tedavi ile ilgili tutum, kültür etkilemektedir. Etkili ağrı kontrolü için sağlık ekibinin işbirliği içinde olması temel ilkeler arasındadır. Ağrı kontrolünde analjeziklerin isteminin yapılması hekimin sorumluluğunda iken, hastanın ağrısını ve ağrı kontrolünün etkinliğini değerlendirmek hemşirenin sorumluluğundadır (63).

Etkisiz ağrı kontrolü, ameliyat sonrası komplikasyonların gelişmesi, hastanede yatış süresinin uzaması, sağlık bakım maliyetinin artması ve hastaların ağrı yaşamalarına neden olmaktadır (35). Hemşirelerin ağrı kontrolündeki anahtar rolü, hastanın ağrısının değerlendirilmesi ve istemdeki analjeziklerin uygulanması ve etkinliğinin değerlendirilmesidir (64). Ağrının değerlendirilmesi ve kontrolünde hemşirenin rolü Tablo 1’de açıklanmıştır.

Tablo 1: Ağrının Değerlendirilmesi ve Ağrı Kontrolünde Hemşirelik Uygulamaları Uygulama

Önerileri

Kanıt Düzeyi 1.Değerlendirme 1.1 Hastanın ağrısı, tipi, riski,

değerlendirilmelidir;

-Hastanın kliniğe ilk kabulünde

-Tıbbi durumunda değişiklik olduğunda -Girişim öncesi, sırası, sonrasında

IIb

1.2.Hastanın ağrısı, tipi, riski, sistematik yaklaşımla, geçerli ve güvenir araçla

(38)

başlangıcı, Provakatif/Palyatif (Ağrıyı kötüleştiren ya da rahatlatan faktörler), kalitesi (ağrının kalitesi ve özellikleri), yeri (ağrının lokalizasyonu ve dağılımı), şiddeti (ağrının şiddeti 0-10 arasında, 0; ağrı yok, 10 en şiddetli ağrı olacak şekilde; şimdiki, dinlenme halindeki, en şiddetli ağrı ve ortalama ağrı şiddeti ile değerlendirilmeli), zamanı ve tedavi (aralıklı veya sürekli ağrı, kullanılan tedavi, bunların etkisi, ilaçların ya da tedavinin yan etkisi ), hastanın ağrı algısı/ağrıyı anlaması (ağrının hastayı nasıl etkilediği), değerleri (hasta için kabul edilebilir ağrı düzeyi, ağrının hasta ve ailesini nasıl etkilediği)

1.3.Hastanın ağrı ve ağrı kontrolü ile ilgili bilgi düzeyi, inançları ve kültürel özellikleri değerlendirilmeli

III

1.4.Hastanın deneyimlediği ağrının özellikleri kayıt edilmelidir

IIa 2.Planlama 2.1. Ağrı kontrolünün amaçlarını ve

kapsamlı bakım planı oluşturmada, uygun stratejileri belirlemek için hasta ile işbirliğinin kurulması

Ib

2.2.Sağlık profesyonelleri ve hastanın bakım amaçlarını içeren kapsamlı bir plan oluşturulmalı. Bu plan şunları içermeli;

-Değerlendirme bulguları

-Hasta inançları, bilgisi ve anlama düzeyi

-Hastanın tutumu ve ağrı özellikleri

III

3.Uygulama 3.1.Ağrı kontrolü planı uygulanır ve Aşağıda belirtilen farmakolojik girişimlerin yan etkileri en aza indirilir;

-Multimodal analjezi yaklaşımı

-Gerektiğinde opoidlerin değiştirilmesi (doz ve yol)

-Opoid uygulama süresince yan etkilerin önlenmesi, değerlendirilmesi, yönetimi

Ib

3.2.Farmakolojik olmayan girişimlerin (fizyolojik ve psikolojik) etkinliğinin ve farmakolojik girişimlerle olası etkileşimlerin değerlendirilmesi

Ib

3.3..Hasta, hasta yakını ve bakım vericilerini bakım planlarındaki ağrı kontrol stratejileri ile ilgili eğitim vermek

Ib

4.Değerlendirme 4.1.Hastanın ağrı kontrolü ile ilgili girişimlere yanıtını aynı ölçüm araçları ile değerlendirme. Tekrar değerlendirme

(39)

sıklığına şu şekilde karar verilir; -Ağrının olması

-Ağrının şiddeti

-Hastanın tıbbi durumunun stabilitesi -Akut ya da kronik ağrı olması -Uygulama alanı

4.2. Hastanın ağrı kontrol planına yanıtı kayıt edilir ve ekip ile paylaşılır.

IIb

Registered Nurses Association of Ontario (2013) Clinical Best Practice Guidelines: Assessment and Management of Pain. Third edition. RNAO, Toronto.’dan uyarlanmıştır(65).

Ağrının değerlendirilmesi, ameliyat sonrası ağrı kontrolünün etkinliğinin değerlendirilmesinde önemli bir unsurdur. Etkin ağrı değerlendirmesinin ilkeleri aşağıda sıralanmıştır;

1. Hastanın fonksiyonel durumunun değerlendirmek için hareket sırasında ve dinlenme anında ağrının değerlendirilmesi

2. Her girişimden önce ve sonra ağrı değerlendirmesi ile uygulanan tedavinin etkisi, değerlendirilir.

3. Anestezi sonrası bakım ünitesi ya da ağrının şiddetli olduğu durumlarda sık aralıklarla ağrının değerlendirilmesi (Başlangıçta her 15 dk bir, daha sonra ağrı şiddetine göre 1-2 saat aralıklarla) ve tedavi edilmesi

4. Cerrahi kliniklerde ağrı ve hastanın ağrıya yanıtı değerlendirilmeli, tedavi edilmeli ve tekrar değerlendirilmelidir (4-8st)

5. Farmakolojik tedavinin uygulanması için en yüksek ağrı şiddetinin belirlenmesi Örneğin VRS (0-10) ile değerlendirmede dinlenme halinde 3, hareket halinde 5 olması

6. Ağrı şiddeti, hastanın tedaviye yanıtı, tedavinin yan etkileri kayıt edilmelidir 7. Ağrısını ifade edemeyen hastalara daha özenli davranılmalıdır. Bu hastalar;

(40)

8. Yaşam bulgularında ani değişiklik olan (hipotansiyon, taşikardi, ateş vb), beklenmeyen ağrı yaşayan hastalar hızla değerlendirilmelidir. Yara ayrılması, enfeksiyon, derin ven trombozu gibi yeni tanılar düşünülmelidir

9. Aile üyeleri mümkünse ağrı kontrol sürecine dahil edilmelidir (66). 2.2.11 Ağrı Kontrolü ve Bakım Kalitesi

Kalite günümüzdeki teknolojik gelişmelerle birlikte ön plana çıkmıştır. Uluslararası Standardizasyon Örgütü (ISO) kaliteyi bir ürün ya da hizmetin belirlenen veya olabilecek gereksinimleri karşılama yeteneğine dayanan özelliklerinin toplamıdır, şeklinde tanımlamıştır. Kalite, bir insanın kendisini iyi ve güvende hissetmesini sağlayan, uygunluk, süreklilik, saygı, özen, güven gibi kavramlarını içeren bir tanımdır. Sağlık hizmetlerinde de ihtiyaç duyulan ve aranan önemli bir özelliktir (28).

Sağlık bakımında kalitenin değerlendirilmesi iki basamakta gerçekleşmektedir. Birincisi, bakım standartların belirlenmesi ve yapılan uygulamaların bu standartlara uyumunun değerlendirilmesi, ikincisi ise hasta memnuniyetinin değerlendirilmesidir (28,67).

Hasta memnuniyeti dünyanın bir çok ülkesinde hasta bakım kalitesinin bir göstergesi ve bakımın önemli bileşenlerinden biri olarak kabul edilmektedir (68).

Hasta memnuniyeti, bakımın kalitesiyle ilgili olup klinik kalite değerlendirmelerine uyumla ilişkilidir. Hasta memnuniyeti aynı zamanda mortalite oranlarının bağımsız belirleyicilerindendir. Hasta memnuniyet oranları, sağlık bakım hizmetinin gelişmesini sağlamaktadır (69,70).

Hastanede yatış süresince ağrı deneyimini içeren tıbbi bakım ile ilgili hasta memnuniyetinin önemli belirleyicileri; yeterli analjezik alma, fiziksel rahatlık, yeterli

(41)

bilgi alma, duygusal destek ve hasta beklentilerinin karşılanması, bununla birlikte hasta memnuniyetinin en güçlü belirleyicisi hemşirelik bakım kalitesidir (71).

Ağrı kontrolü ile ilgili hasta memnuniyeti, analjeziklerin yeterli uygulanması ile tahmin edilmektedir. Shill ve ark. (2012) nın ağrı kontrolü ile ilgili memnuniyeti değerlendirdiği çalışmada, yeterli analjezik uygulanan, ağrıyla ilişkili iletişim kurulan ve oral opoid alan hastaların memnuniyetinin yüksek olduğu saptanmıştır (72). Genel olarak çoğu hasta, ağrı şiddetine bakılmaksızın ağrı kontrolünden memnun olduklarını bildirme eğilimindedirler. Ağrı kontrolü ile ilgili memnuniyeti etkileyen faktörler arasında yatak başı bakım verenlerin empati düzeyi, hemşirelerin hastalara hızlı yanıt vermesi, hasta eğitimi, cerrahi girişim sonrası beklentilere ilişkin sağlık profesyonelleri ile iletişim sayılmaktadır (70,71).

Ağrı kontrolünde hemşireyi diğer sağlık profesyonellerinden ayıran en önemli özellik, hemşirenin hasta ile uzun bir süre birlikte olması, hastanın daha önce yaşadığı ağrı deneyimlerini ve ağrı ile baş etme yöntemlerini öğrenmesi ve bunlardan yararlanması, ağrı ile baş etme yöntemlerini hastaya öğretmesi, rehberlik etmesi, planlanan tedaviyi uygulaması, etkilerini ve sonuçlarını izlemesi, ekibin diğer üyeleri ile iletişim kurması, empatik yaklaşımı ve sempati sağlamasıdır (54).

Hemşirelerin ağrı kontrolünün kalitesini artırmada önemli rolleri vardır. Bireysel bakımın planlanmasında hastayla işbirliğinin kurulması, hasta beklentilerinin karşılanması ve ağrı tedavisi için gerçekçi hedeflerin konulması, bakımı ifade eden kelimelerin kullanılması (örneğin, "Mümkün olduğunca rahat olmanız için elimden gelen her şeyi yapmak istiyorum"), planlanan girişimler hakkında hastaya bilgi verilmesi (ağrının nasıl değerlendirileceği, ne zaman tedavi uygulanacağı vb), hastaya yapılan açıklamalar ve güvence ile anksiyetenin

(42)

Ağrı kontrolünün kalitesinin değerlendirilmesinde, ağrı şiddeti ve hasta memnuniyetinin değerlendirilmesi en sık kullanılan yöntemlerdir. Bunun yanında, hemşirelerin ameliyat öncesi, sırası ve sonrası ağrı kontrolüne ilişkin hastaya özel bakım planı oluşturması ve bu planda yer alan girişimleri uygulaması ve değerlendirmesi, ağrı kontrol kalitesini artırmak için ulaşılabilir hedeflerin planlanması, sağlık profesyonelleri arasında iletişim kurması önemlidir.

2.2.12 Cerrahi Hastalarında Ameliyat Sonrası Ağrı ve Ağrının Giderilmesinde Bakım Kalitesinin Değerlendirilmesine Yönelik Yapılan Çalışmalar

Ulusal ve uluslararası literatürde, cerrahi hastalarında ameliyat sonrası ağrı ve ağrının giderilmesinde bakımın kalitesinin değerlendirilmesine yönelik yapılan

(43)

Tablo 2: Cerrahi hastalarında ameliyat sonrası ağrı ve ağrının giderilmesinde bakım kalitesinin değerlendirilmesine yönelik yapılmış olan çalışmalar

Yazar (lar)/ Dergi Araştırmanın

Adı Amaç

Yer ve Örneklem

Yöntem ve

Kullanılan Ölçekler Anahtar Bulgular

E Idvall E Hamrin B Sjöström M Unosson 2002 Ameliyat sonrası ağrı yönetiminde hasta ve hemşire bakım kalitesinin değerlendirilmesi Ağrı yönetiminde postoperatif bakım kalitesinin hasta ve hemşire değerlendirmelerini tanımlamak ve karşılaştırmak, hasta alt grupları arasındaki farkları araştırmak ve karşılaştırmak için farklı departmanlardaki hasta memuniyetini belirlemek

İsveç’ teki merkezi bir ilde genel cerrahi, ortopedi ve jinekoloji servislerinde yatan 196 hasta

Postoperatif ağrı yönetiminde hastanenin stratejik ve klinik kalite göstergeleri

dört alt ölçeğe (iletişim, eylem, güven ve diyabet) yönelik 14 madde içeren anket

Hastaların toplam skalada ortalama (SD) skoru (skala aralığı 14-70) 58.6 (8.9) idi ve hemşirelerin ortalama (SD) skoru (skala aralığı 12-60) 48.1 (6.2) idi. Skorlanan hastaların yüzdesi her bir madde için 1 veya 2 (anlaşmazlık) % 0,5 ile % 52,0 arasında değişirken, % 24 hasta beklenenden daha fazla ağrı bildirdi, bu hastalar bakım kalitesini düşük olarak değerlendirdiler.

Yazar (lar)/ Dergi Araştırmanın

Adı Amaç

Yer ve Örneklem

Yöntem ve

Kullanılan Ölçekler Anahtar Bulgular

Türkan Özbayır Fatma Demir Yelda Candan, İlkay Coşkun Alev Dramalı 2003 Hastaların perioperatif döneme ilişkin izlenimlerinin incelenmesi

Genel anestezi altında ameliyat olan hastaların perioperatif izlenimlerinin

saptanması

Ege Üniversitesi Araştırma ve uygulama Hastanesi’ nde Genel Cerrahi, Üroloji, plastic ve Rekonstrüktif Cerrahi ve Kalp ve Damar Cerrahisi polikliniklerine başvuran 18-65 yaş arası 103 hasta

Araştırmacılar tarafından geliştirilmiş soru formu

Araştırma % 31.06’ sı kendilerine ameliyat veya anestezi ile ilgili açıklama yapılmadığını, % 62.13’ ü ayılma dönemine ilişkin endişe yaşamış olduklarını ve yine % 31.06’ sı ameliyattan sonra uyanamamaktan korkmuş olduklarını belirtmişlerdir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Ameliyat sonrası hipoksemi ve atelektazi gibi pulmoner komplikasyonların gelişme riski de artmıştır çünkü obes hastaların solunum kaslarının etkinliği azaldığı

Amaç: Bu çalışmada kardiyak cerrahi yapılan hastaların ameliyat öncesi dönemde kendilerine verilen aydınlatılmış onam hakkındaki görüş ve önerileri

In the diabetic group, serum blood glucose levels were significantly (p&lt;0,05) increased and STZ increased total oxidant status (TOS), malondialdehyde (MDA) in the liver,

Yapılan bu çalışmada, bilinmeyen kaynak parametresi ile ifade edilen ters problemlerin çözümü için TTF (Trace-Type–Functional) formülasyonu kullanılarak ele

The researcher extracted the Pearson correlation coefficient between intellectual humility and openness to experience according to the age group variable, and to find

Araştırma, Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahi Servisinde açık kalp ameliyatı uygulanan hastaların ameliyat öncesi kaygı

Literatürde ağrının etkin bir şekilde kontrol edilmesine yönelik uygulanan kalite yönetimi sonuçlarına göre hastaların ameliyat sonrası yaşadığı en şiddetli

Lomber disk hernisi nedeniyle genel anestezi altında ameliyat edilen 60 hastayla yapılan bir çalışmada ameliyat sonrası yara kenarlarına bupivakain hidroklorid enjekte edilen