DİNLER TARİHİ 1. HAFTA
Cemil Kutlutürk, 19.2.2020
İbn Hazm’ın, el-Fasl fi’l-milel ve’l-ehvâ ve’n-nihal adlı eseri bağlamında Yahudiliğe bakışı ve eleştirisi.
Rahmetullah Hindi Efendi’nin İzhar’ul-Hakk adlı eseri bağlamında Hristiyanlığa bakışı ve eleştirisi
Hz. Peygamber’in Devlet Başkanlarına gönderdiği mektupların içerik ve üslup açısından analizi
Hz. Muhammed'in Necrân Hıristiyan Din Adamlarıyla Münasebeti
Kudüs’ün Yahudilik açısından yeri ve önemi.
Kudüs’ün Hristiyanlık açısından yeri ve önemi.
Kudüs’ün İslam açısından yeri ve önemi.
Kuranı Kerim’de Yahudilere yönelik ayetlerin içerik ve üslup açısından tahlili
Hz. İsa ve Hz. Meryem’le ilgili Kuranı Kerim ve İncillerde geçen ifadelerin mukayesesi
Şehristani’nin Milel ve Nihal adlı eserinin Dinler Tarihi açısından Analizi
Biruni’nin Tahkiku Ma lil Hind adlı eserinini Dinler Tarihi açısından Analizi
Biruni’nin Asarul Bakiye adlı eserinin Dinler Tarihi açısından Analizi
Mecusilerle Müslümanlar arasındaki ilişkiler
Hindularla Müslümanlar Arasındaki İlişkiler
Osmanlı Devletinde Gayrimüslimlerin durumu
Uygurların Budizm Macerası ve Günümüzde Doğu Türkistan ve Uygur Türklerinin Durumu
Arakan Sorunu bağlamında Budist Müslüman İlişkileri
DİĞER DİNLER HAKKINDA NEDEN BİLGİ SAHİBİ OLMALIYIM?
• Kur’an-ı Kerim’de, Allah katında tek geçerli dinin İslam olduğu belirtilmekle birlikte diğer dinlerin bir olgu olarak varlığı da kabul edilmektedir. Dolayısıyla diğer dinler hakkında bilgi sahibi olmak, mensuplarını tanıma, anlama ve kendi inancımızla mukayese edebilmek bilinçli bir inanca sahip olabilmek açısından önemlidir.
• «Tahkik»
• Küreselleşen dünyada insanlar birbirlerine daha yakın bir ortam içerisinde yaşamak durumunda kalmaktadırlar. Toplumların kültürel varlıklarının
başında dinleri ve inançları gelmektedir. Bu sebeple İlahiyat öğrenimine
devam eden öğrencilerin farklı dinleri ve dinler üzerindeki çeşitli tartışmaları
çok iyi bilmeleri gerekmektedir.
• Din hizmetlerinde etkin bir yol belirleyebilmek için gereklidir.
• Diğer ilahiyat bilimlerinin daha doğru ve kapsamlı anlaşılmasına katkı sunar.
• «israiliyat»
• «Kadıyanilik»
• «Müceddidilik»
Allah, üç ilâh’dan üçüncüsüdür diyenler kafir olmustur. (Maide 73)
Elmalılı H Yazır, söz konusu kimselerin Melkit ve Nesturî Hıristiyanları olabileceği bilgisini verir. (bkz. Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili)
Yahudiler "Üzeyir Allah’ın oğludur" dediler, hıristiyanlar da "Mesîh (Îsâ) Allah’ın oğludur" dediler. (Tevbe, 30)
İbn Hazm, Yemen civarında yaşadıklarını söylediği Sadûkiler’in Ezrâ’yı Allah’ın oğlu olarak kabul etme inancını taşıdıklarını belirtir. Ona göre Sadûkīler’i diğer Yahudi gruplardan ayıran en önemli inanç budur (el-Fasl, I, 99)
«
Mübarek Galip Bey, Hindistan'da Türk
Hükümdarları, Matbaa-i Amire, İstanbul, 1922-23),
s. 18
Temel Kaynaklar
• Milel ve Nihal geleneği: Müslümanların iletişim içerisinde bulunduğu farklı
dinsel ve kültürel grupların tanınmasını ve anlaşılmasını konu almaktadır. Bunu yaparken –özellikle Şehristani ve Birûni’de gördüğümüz gibi- elden geldiğince objektif olmaya çalışılmakta; ele alınan gelenekler yargılanmadan
tanımlanmaya gayret edilmektedir. Milel ve Nihal kavramlarına İslam
âlimlerinin farklı anlamlar yükledikleri bilinmektedir. Bazı İslam alimleri Milel terimini temel dini akımlar ve gelenekler anlamına, Nihal terimini ise alt
sekteryan gruplar, hizipler ve fırkalar anlamına kullanmaktadır. Bazıları ise Milel terimini vahiy geleneğine dayanan dini akımlar için Nihal terimini ise vahiy geleneğine dayanmayan akımlar ve yollar için kullanmaktadır. Her
durumda Milel ve Nihal kavramları insanların bağlı oldukları her tür inanç ve
düşünce akımlarıyla sosyal, siyasal ve ideolojik gelenekleri kapsamaktadır.
Takip edilmesi gereken önemli metodolojik ilkeler
Yerinde gözlem ve şifahi bilgi/ «Muhatap kitleyi doğru tanıma»
Ana kaynaklara dayalı çalışmalar yapma/ dil ve kültüre aşina olma (umman)
Objektif olma, olduğu gibi aktarma (kelile ve dimne örneği)
Reddiyeler
• Abdullah b. smail el-Hasimî (ö. 205/820) «Risâle ila Abdil Mesih b. Ishâk el-Kindî»
• Taberî’ «er-Red ale’n-Nasâra»
• El Verrak «Kitabu fi’r-Red ale-l-Fıraki’s-Selâse mine’n-Nasâra»
• Cahız: «el-Muhtar fi’r-Red ale’n-Nasâra»
• ٌري ۪ذَن اَهي۪ف َل َخ للِا ٍةلمُا ْنِم ْنِا َو ۜا ًري ۪ذَن َو ا ًري ۪شَب ّق َحْلاِب َكاَنْلَس ْرَا آلنِا (fatır, 24)
• ْمُهْنِم َو ُ ااا ىَدَه ْنَم ْمُهْنِمَف َۚتوُغالطلا اوُبِنَتْجا َو َ ااا اوُدُبْعا ِنَا ًلوُسَر ٍةلمُا ّلُك ي۪ف اَنْثَعَب ْدَقَل َو
يِف اوُري ۪سَف ُ ۜةَل َللضلا ِهْيَلَع ْتلق َح ْنَم (Nahl, 36)
Aşağıdaki peygamberleri yasadıkları dönem itibariyle kronolojik olarak sıralar mısınız?
• İbrahim Süleyman
• Nuh İsa
• Yakup Zekeriya
• İsmail Harun
• İshak Davut
• Musa Şuayb
• Yusuf
Metotlar
• Epoch (paranteze alma)
• Epoch, fenomenin kendi adına konuşmasına izin vermek için, fenomenin huzurunda evvelce oluşturulmuş olan kanaatin askıya alınması anlamına gelir. Bir bilim adamı
olarak fenomenolog, kendi disiplini tarafından üzerine yüklenilen dini olguların anlamını açıklama görevini, belli bir dini inanca ait olarak bu olay hakkında hüküm vermenin
sorumluluğundan ayırmak zorundadır. Fenomenoloğun işi, kabul edilen dini inançların temellerini göz önünde bulundurmak ve dini yargıların nesnel bir geçerliliğe sahip olup olmadığının sormak değildir.
• Bilimadamı sadece “dışarıdan” bir gözlemcidir ve kendi değer yargılarından kaçınarak ancak epoche gibi bir yaklaşımla içeriye nüfuz edebilir. Bunu uygulayan din bilimci,
kendi varlığını unutturmalı ve onu karşıdakine teslim etmelidir. Bunun aksine olarak kişi kendi fikirlerini beraberinde getirirse, diğerleri de kendi fikirlerini ona kapatacaktır. Bir başka ifadeyle eğer Din Fenomenoloğu dinî verileri ona inananların anladığından farklı olarak anlamaya çabalarsa, o din hakkındaki gerçekliklerin üstünü örtüyor olacaktır
Deskriptif yöntem : dinin veya dinlerin tarihsel tezahürü olduğu gibi tanımlanır.
• Kişinin “yabancı” fenomenleri anlamak için kendi dinî tecrübesinden yararlanarak empatiye başvurmasını da dinin özü-nü anlamaya yönelik bilimsel bir çaba olarak önemsemektedir. Zira ona göre din biliminde rasyonel ve sistematik bir yapı aramak mümkün değildir. Bu yüzden kişisel sezgi (intuition) sürekli devreye girmelidir. Ayrıca o, şunun
farkındadır ki din bilimcisi sadece ve kesin-ikle mantıklı bir bağlamda inşa edilmiş bir disiplinler yumağıyla karşı karşıya değildir. Bir başka ifadeyle saf mantık ve rasyonel kaideler, Din Fenomenolojisi alanında bizim ulaşmaya çalıştığımız veriler için yeterli araçlar olarak
kullanılamazlar.
• tarihsel olgulara yönelik tam, candan ve doğru bir yaklaşım olmazsa bu sempatinin meydana gelmesinin zor olacağını ileri sürmekte ve
bilhassa objektif ve bilimsel tavırlara sahip olduğunda fenomenoloğun
kişisel dindar-lığının artabileceğini iddia etmektedir
• eidetic vizyon, hedefi, dini fenomenlerin esas anlamının araştırmaktır. Dini
fenomenlerin mahiyetinin anlaşılması, ancak ifadelerin anlaşılmasıyla mükün hale gelir. İfadeler, hem anlamlı davranışları (dans gibi) hem de sözleri ve herhangi türden işaretleri içerir. İfadeler vasıtasıyladır ki, diğer dini zihinleri anlar ve yeniden
düşünerek, yeniden yaşayarak, empati ile ya da tasavvuri sezgiyle onlara nüfuz ederiz.
Aksi takdirde, diğer insanların zihnine, onlara doğrudan sürekli göz dikme süreciyle nüfuz ettiğimiz etkisini uyandırırız. Anlama, bir ifadenin işaret ettiği bir kısım zihinsel muhtevayı ele geçirmedir/elde etmedir. Bu, anlama faaliyetlerinin yanılmaz olduğu ya da onların daha fazla analiz edilemeyeceği anlamına gelmez.
• Bu adım, bir nesnenin eidosunu (biçim) sezebilmeye, nesneyi olasılıklar ve rastlantılar dışındaki değişmez öz yapısı içinde kavramaya verir; böylece yalnızca belirli bir zihinsel edinimin değil, onunla karşılaştırılabilir her türlü edimin eidosu sezilebilir. Örneğin
görülen her nesnenin bir rengi, uzamı ve biçimi olmalıdır
• Empati, diğerinin davranışını, bir kimsenin kendine özgü tecrübesi ve davranışı temelinde
anlamasına işaret eder. Eğer bir kimse, dini bir eylemi ya da ritüeli bir şekilde tecrübe etmemişse, bu dini eylemi içeriden asla anlayamaz.
• Karşılşatırmalı metot: fenomenler tarafından sergilenen benzerlikler ve farklılıkları açıklarken yalnızca bu tür olayların ortaya çıkmaları ve gelişmelerindeki nedensel faktörleri değil, fakat aynı zamanda bu tür fenomenler içinde ve onlar arasındaki karşılıklı ilişki modellerini de meydana çıkaran ve tasnif eden usulu içerir.
• Farklı dinlerde bulunan benzer olgular ve fenomenler bir araya getirilir ve fenomenlerin anlamını elde etmek maksadıyla bunlar gruplar halinde incelenirler. Bu tür bir metodun maksadı, benzer veri grubunun temelini oluşturan dini düşünce, fikir ya da ihtiyaca aşina hale gelmektir. Bir grup olarak ele alınan veriler birbirlerini aydınlatacağı için, ilgili bilginin karşılaştırmalı tetkiki, bu veriler hakkında, her birinin ayrı ayrı ele alınmasından daha derin ve daha kesin bir vukufıyet sağlar. O zaman karşılaştırma, hem olgular arasında mantıksal ilişki kurmak ve hem onların aralarını
ayırmak, hem paralellikler hem de ayrılıklar bulmak için meşru bir şekilde kullanılır.
• fenomenoloji, ne yalnızca tasviri ve ne de normatiftir. Ancak, o bize, dindar insanlar tarafından tecrübe edildiği ve yaşandığışekliyle dini bir fenomenin deruni anlamını v.
• dinde ortaya çıkan tüm unsurları (fenomenleri) sistematik ve
mukayeseli bir şekilde tasnif eden onları “anlamaya” yani onların an- lamlarını ortaya çıkarıp “yorumlamaya” çalışan bir bilim olarak algı-
lanmıştır. Bu anlamıyla söz konusu bilim, antropolojik bir bakış açı-sına
sahip olarak dinî bir fenomeni, beşer kültürünün bir ürünü, önemli bir
özelliği veya onu yansıtan bir çehresi olarak inceler erir
Diğer bilim dallarıyla ilişkisi
İrtibatın düzeyi belirleyen başlıca hususlar
• Seçilen konu
• Zaman dilimi/dönem
• Coğrafi bölge/yer
Bazı Ortak Metodolojik İlkeler