• Sonuç bulunamadı

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Sayı: / 5 Şubat 2010 EKONOMİ NOTLARI KÜRESEL KRİZ VE KREDİ EĞİLİMLERİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Sayı: / 5 Şubat 2010 EKONOMİ NOTLARI KÜRESEL KRİZ VE KREDİ EĞİLİMLERİ"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KÜRESEL KRİZ VE KREDİ EĞİLİMLERİ

Defne MUTLUER KURUL Koray ALPER

Özet: Kredi piyasalarında bilgi asimetrisinden kaynaklanan sorunların ekonomiye gelen şokların etkilerini arttırıcı bir rol oynadığı bilinmektedir. Bu notta ülkemizde kredi piyasalarındaki sorunların küresel krizin ertesinde kredi gelişmeleri üzerinde nasıl rol oynadığı incelenmektedir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Kredi Eğilim Anketi’nden elde edilen bulgular, kredi verme eğilimindeki zayıflığın 2006 yılına göre 2008 yılında çok daha belirgin olduğunu göstermektedir. Ancak 2008 finansal krizi ve sonrasında, kredi standartlarındaki sıkılaşmada bankaların fon maliyetleri ve bilanço kısıtlarının değil, risk algılamalarının baskın olduğu dikkat çekmektedir.

Son döneme ilişkin anket sonuçları, bankacılık sektörüne hâkim olan aşırı ihtiyatlı tutumun zayıfladığını ve bankalar arası rekabetin öneminin arttığını göstermektedir.

Abstract: The economic literature suggests that the frictions in credit markets amplify the effects of the shocks on the economy. In this note, we try to assess the role of credit market frictions on the credit volume in Turkish economy. Findings based on the Banks' Loans Tendency Survey conducted by the Central Bank of Turkey (CBRT) reveal that weakness in the tendency to supply loans has been more evident in 2008 as compared to 2006. Furthermore, in contrast to 2006 neither the cost of funds nor the balance sheet constraints but risk perceptions play the dominant role in tightening credit standards.

Recent survey results suggest that the tendency of banks to tighten credit standards has been easing and competition among banks has started to play a role in easing loan standards.

Olumsuz şoklardan etkilenen bir ekonomide reel kesimin finansal pozisyonunun kötüleşmesi, cari ödeme gücünün zayıflaması ve gelecekteki ödeme gücüne ilişkin belirsizliklerin artması beklenen bir durumdur. Ülke tecrübeleri, böyle koşullar altında ekonomideki fonları reel sektöre dağıtan finansal aracıların borç verme konusunda daha ihtiyatlı bir tutum izlediğine işaret etmektedir. Bu durum kendini artan faizler ve/veya sıkılaşan kredi koşulları olarak göstermektedir. Finansal aracıların söz konusu duruşunun ekonominin daha da yavaşlaması yönünde ek bir baskı oluşturduğu da ortak gözlemlerden biridir. Konjonktüre bağlı olarak gelişen bu mekanizma literatürde “finansal hızlandıran etkisi”

olarak tanımlanmaktadır (Bernanke ve Gertler, 1995)1.

2008 yılının sonunda belirginleşen küresel krizde de benzer durum görülürken finansal hızlandırıcı mekanizmasının varlığı somut bir şekilde gerek dünyada gerekse ülkemizde hissedilmiştir.

Küresel krizin derinleşmesi ile birlikte yurt dışı fonlara erişim zorlaşmış, mali piyasalarda başlayan krizin reel sektöre yayılması ile de yurt içi mallara olan dış talep azalmıştır. Bu durum üretimin daralmasına ve gelirlerin azalmasına yol açmıştır.

2008 yılı içerisinde TCMB bir taraftan bankaların

1 Gelişmiş ülke verileri ile yapılmış bir panel çalışması için bkz.

Vermeulen (2002), gelişmekte olan ülkelere ilişkin bir çalışma için

EKONOMİ NOTLARI

(2)

likidite sıkıntısından dolayı zor duruma düşmelerine engel olmak için bir dizi tedbir almış, diğer taraftan 2008 yılı Kasım ayından bu yana politika faizlerinde 1025 baz puan indirim yaparak bankaların borçlanma maliyetlerini önemli ölçüde azaltmıştır. Öte yandan, kredi faizleri politika faizleri ile aynı hızla gerilememiş, kredi piyasasında olumlu gelişmeler ancak 2009 yılının son çeyreğine doğru gözlenmeye başlamıştır.

Bu noktada, finansal aracıların kredi konusundaki tutumlarını daha iyi anlamak amacıyla kredi hacmindeki hareketlerde arz ve talebin rolünü ayrıştırabilen göstergeler önem kazanmıştır. Bu bağlamda bu notta, kredi hacmi dışında kredi piyasasındaki gelişmeleri yansıtan göstergelere değinildikten sonra, kredi eğilimlerinin izlenmesinde önemli bir araç olan, bankacılık kesimi ile yapılan ve üç ayda bir yayınlanan “Kredi Eğilim Anketi”

sonuçları değerlendirilecektir.

Kredi ve Mevduat Faizi Farkları

Kredi ve mevduat faizi arasındaki fark, borçluların geri ödeme riskini, vade uyumsuzluğu kaynaklı riskleri ve bankaların fon kaynaklarına ilişkin kısıtlarını göstermesi açısından önemlidir.

Grafik 1 tüketici ve ticari kredi faizleri ve mevduat faizleri arasındaki farkı göstermektedir. Buna göre, belirsizliğin arttığı dönemlerde (2006 yılı ikinci çeyreği ile 2008 yılı ikinci yarısında olduğu üzere)

“kredi faizi - mevduat faizi” makası açılmaktadır.

Grafik 1: Kredi ve Mevduat Faizleri Farkları*

0 2 4 6 8 10 12

01.06 04.06 07.06 10.06 01.07 04.07 07.07 10.07 01.08 04.08 07.08 10.08 01.09 04.09 07.09 10.09

Tüketici Kredisi Faizi - Mevduat Faizi Ticari Kredi Faizi - Mevduat Faizi

* Bankalarca açılan kredilere uygulanan ağırlıklı ortalama faiz oranları (akım veriler) kullanılmıştır.

Ayrıca aynı vade için, konut kredisi faizi ile taşıt kredisi faizi arasındaki farkın tarihsel seyrinin ise söz konusu kredi türlerindeki tahsil edilemeyen kredi oranları ile paralel bir seyir izlediği görülmektedir (Grafik 2). Bu durum, geri ödenmeme riskinin mevduat kredi faiz makasının en azından bir kısmını açıklayabileceğini ortaya koymaktadır.

Grafik 2: Konut Kredisi Faizi (36 ay) ve Taşıt Kredisi Faizi (36 ay) Farkları ile Tasfiye Olunacak Kredi Oranları

0 2 4 6 8 10 12 14 16

01.06 04.06 07.06 10.06 01.07 04.07 07.07 10.07 01.08 04.08 07.08 10.08 01.09 04.09 07.09 10.09

0 1 2 3 4 5 6 7 8 Tasfiy e Olunacak Taşıt Kredilerinin Oranı

Tasfiy e Olunacak Konut Kredilerinin Oranı Taşıt Kredisi Faizi - Konut Kredisi Faizi (Sağ Eksen)

Uzun Vadeli Konut Kredileri

Bankaların verdikleri konut kredilerinin yaklaşık yüzde 8’ini uzun vadeli (10 yıl ve üstü) krediler oluşturmaktadır. Bu oran toplam kredi stoku içinde göreli olarak düşük olmakla birlikte, sistemde önemli pay sahibi bankaların açıkladığı uzun vadeli konut kredileri, bankaların kredi verme konusundaki tutumları açısından bilgi vericidir.

Bilindiği üzere, İpotekli Konut Finansman Sistemi’ne geçilmesi ile bankalar portföylerine daha uzun vadeli konut kredilerini de eklemişlerdir.

İnternet siteleri aracılığıyla uzun vadeli konut kredisi faizlerini açıklayan banka sayıları incelendiğinde, belirsizliğin arttığı dönemlerde, uzun vadeli konut kredisi veren bankaların sayısında azalma olduğu görülmüştür. Grafik 3, söz konusu durumun 2006 yılı Haziran ayındaki dalgalanmanın hemen ertesinde ve daha belirgin olarak da 2008 yılının son çeyreğinde ortaya çıktığını göstermektedir. Bankaların bu davranışının vade uyumsuzluğundan doğan riskler konusundaki algılamalarına ve/veya kaynak bulmada

(3)

yaşadıkları sıkışıklığa ilişkin bir gösterge olduğu düşünülmektedir.

Grafik 3: Uzun Vadeli Konut Kredi Faizi Kotasyonu Açıklayan Banka Sayısı

0 10 20 30 40 50 60 70 80

0106 0306 0506 0706 0906 1106 0107 0307 0507 0707 0907 1107 0108 0308 0508 0708 0908 1108 0109 0309 0509 0709 0909

Kredi Eğilim Anketi

Kredi eğilimlerinin izlenmesi amacıyla TCMB tarafından yapılmakta olan, Kredi Eğilim Anketi önceki çıkarsamalara ek önemli bilgiler içermektedir. Anket sonuçları, ilgili çeyreği takip eden ay içerisinde “http://www.tcmb.gov.tr”

adresinde Yayınlar/Süreli Yayınlar/Banka Kredileri Eğilim Anketi başlığı altında yayınlanmaktadır2. Sektör toplam kredilerinin yüzde 80’inden fazlasını sağlayan bankalara uygulanan ankette gerek kredi standartları gerekse kredi talebine ilişkin soruların yer alması, kredi dinamiklerini yönlendiren arz ve talep faktörlerinin ayrıştırılmasına olanak sağlamaktadır3.

Küresel krizin hemen ardından bankalar kredi standartlarında sıkılaşmaya giderken, sıkılaşma en yoğun olarak 2009 yılı ilk çeyreğinde gözlenmiştir.

Bu tarihten itibaren, bankaların kredi verme

2 Aynı adreste anketin kapsam ve yöntemine ilişkin bir not da bulunmaktadır.

3 Nitel olan anket yanıtların sayısallaştırılması için, yanıtların yüzdeleri kullanılarak hesaplanan net eğilimler kredi arz ve talebindeki değişimin yönünü görmeyi kolaylaştırmaktadır Net değişim yüzdesi, bankalarca uygulanan kredi standartları söz konusu olduğunda,[(Biraz Gevşetme + Çok Gevşetme) - (Biraz Sıkılaştırma+Çok Sıkılaştırma)] şeklinde, kredi talebi söz konusu

konusundaki iştahsızlıkları azalarak da olsa devam etmiştir (Grafik 4 ve Grafik 5).

Grafik 4: İşletmelere İlişkin Kredi Standartları ve Talebi

-100 -75 -50 -25 0 25 50 75 100

03.05 06.05 09.05 12.05 03.06 06.06 09.06 12.06 03.07 06.07 09.07 12.07 03.08 06.08 09.08 12.08 03.09 06.09 09.09

-10.0 -7.5 -5.0 -2.5 0.0 2.5 5.0 7.5 10.0

İşletmelere İlişkin Kredi Talebi İşletmelere İlişkin Kredi Standartları Büyüme Eğilimi (Sağ Eksen)

* Pozitif/negatif değerler standartlarda gevşemeyi/sıkılaşmayı, talepte ise artışı/azalışı ifade etmektedir. İlgili döneme ilişkin büyüme eğilimi, GSYİH yıllık yüzde artışlarının dört çeyreklik hareketli ortalaması olarak hesaplanmıştır.

Diğer yandan, işletmelerin kredi talebinin ekonomideki daralma eğiliminin hissedilmeye başlandığı 2009 yılının ilk çeyreğinde anketin yapıldığı dönemden bu yana ilk kez olmak üzere azaldığı görülmektedir (Grafik 4). Konut kredileri talebinin ise tüketici güvenine paralel olarak düştüğü gözlenmiştir (Grafik 5).

Grafik 5: Konut Kredisi Standartları ve Talebi

-100 -75 -50 -25 0 25 50 75 100

03.05 06.05 09.05 12.05 03.06 06.06 09.06 12.06 03.07 06.07 09.07 12.07 03.08 06.08 09.08 12.08 03.09 06.09 09.09

50 60 70 80 90 100 110 120

Konut Kredisi Talebi Konut Kredisi Standartları Tüketici Güven Endeksi (Sağ Eksen)

* Pozitif/negatif değerler standartlarda gevşemeyi/sıkılaşmayı, talepte ise artışı/azalışı ifade etmektedir.

2006 Yılındaki Finansal Dalgalanma ve 2008 Küresel Kriz Arasındaki Farklar:

2006 yılı Haziran ayındaki finansal dalgalanma ve 2008 yılındaki küresel krizin kredi arzına olan etki açısından ayrıştıkları görülmektedir. Buna göre, 2008 krizinde kredi arzındaki sıkılaşmanın 2006 yılına

(4)

göre çok daha belirgin olduğu dikkat çekmektedir (Grafik 6).

Grafik 6: 2006 Finansal Dalgalanma ve 2008 Küresel Krizinden Sonra Kredi Arzındaki Sıkılaşma

Ticari (Genel)

KOBİ

Büyük İşletmeler

Kısa Vadeli (Ticari)

Uzun Vadeli (Ticari) Konut

Taşıt İhtiyaç

2008 2006

* Radar grafiğinin dış çeperi kredi standartlarının değişmediği (kredi standartlarına ilişkin net değişimin sıfır olduğu) durumu göstermekte, iç noktaya doğru ilerlendikçe standartların sıkılaştığı durum ifade edilmektedir. 2006 yılındaki finansal dalgalanma ve 2008 yılındaki küresel kriz sonrasında, her kredi türü için sıkılaşmanın maksimum olduğu değerler kullanılmıştır. Maksimum yerine son dönemlerin ortalama değerleri alındığında da sonuçlar değişmemekte 2008 yılında kredi standartlarındaki sıkılaşma 2006 yılına göre daha derin olmaktadır.

2006 yılındaki finansal dalgalanma sonrasında ticari kredilere olan talep sınırlı da olsa artmaya devam ederken, sözü edilen dönemde toplam tüketici kredilerin büyük çoğunluğunu oluşturan konut ve taşıt kredilerine olan talebin finansal dalgalanmanın hemen akabinde azaldığı gözlenmiştir (Grafik 7).

Grafik 7: 2006 Finansal Dalgalanma ve 2008 Küresel Krizinden Sonra Kredi Talebindeki Azalış

Ticari (Genel)

KOBİ

Büyük İşletmeler

Kısa Vadeli (Ticari)

Uzun Vadeli (Ticari) Konut

Taşıt İhtiyaç

2008 2006

* Radar grafiğinin dış çeperi kredi talebinin değişmediği durumu göstermekte (kredi talebine ilişkin net değişimin sıfır olduğu), iç noktaya doğru ilerlendikçe/uzaklaşıldığında talebin azaldığı/arttığı durum ifade edilmektedir. 2006 yılındaki finansal dalgalanma ve 2008 yılındaki küresel kriz sonrasında, her kredi türü için talep artışının minimum olduğu değerler kullanılmıştır. Minimum yerine son dönemlerin ortalama değerleri alındığında da sonuçlar değişmemekte 2008 yılında kredi talebindeki azalmanın 2006 yılına göre daha fazla olmaktadır.

2008 yılı krizi kredi talebi de bu anlamda farklı bir davranış sergilemiştir. Nitekim, 2006 yılındaki finansal dalgalanmadan farklı olarak, son krizle beraber KOBİ’ler başta olmak üzere firmaların kredi taleplerinde azalış olmuştur. Hane halklarının kredi talepleri de 2008 krizi sonrasında çok daha keskin biçimde azalmıştır (Grafik 7).

Bankacılık sektörünün kullandırdıkları kredilere ilişkin gerçekleşen kredi hacimleri de yukarıdaki bulguları desteklemektedir. Grafik 8’den görüldüğü üzere, 2008 yılı son çeyreğinde en keskin azalış KOBİ’lere verilen kredilerde görülürken, 2009 yılının son çeyreğinde tüketici ve ticari kredilerde görülen kısmi toparlanma KOBİ kredilerinde henüz net olarak gözlenememektedir.

Grafik 8: Tüketici ve Ticari Kredi Hacimleri (Ocak 2007=100)

100 110 120 130 140 150 160 170 180 190

12.06 03.07 06.07 09.07 12.07 03.08 06.08 09.08 12.08 03.09 06.09 09.09

Tüketici Kredileri Ticari Krediler KOBİ Kredileri

Özetle, 2008 yılında ortaya çıkan küresel krizle beraber, artan belirsizliklerle birlikte büyüme eğiliminin yavaşlamasının ardından kredi sıkılaşmasının tüm kredi türlerinde daha güçlü bir boyutta gerçekleştiği gözlenmektedir.

Neden sıkılaşma?

Kredi koşullarındaki kötüleşme, geri ödenmeme riski ve vade riskinin yanında, bankaların fon kaynaklarına ilişkin kısıtlarının da bir sonucu olabilir. 2006 yılında bu tip kısıtların ticari kredi standartlarını etkilediği görülmesine rağmen, bankaların 2008 yılında kredi standartlarını sıkılaştıran faktörler arasında likidite ve sermaye kısıtlamalarını belirtmedikleri görülmektedir (Grafik 9).

(5)

Grafik 9: İşletmelere İlişkin Kredi Standartları Etkileyen Faktörler

-100 -75 -50 -25 0 25 50 75 100

06.04 09.04 12.04 03.05 06.05 09.05 12.05 03.06 06.06 09.06 12.06 03.07 06.07 09.07 12.07 03.08 06.08 09.08 12.08 03.09 06.09 09.09

Bankanın Likidite ve Sermaye Kısıtlarının Etkisi Endüstri ve Ekonomiye İlişkin Algılamaların Etkisi Rekabet Baskısının Etkisi

*Pozitif/negatif değerler söz konusu faktörün kredi standartlarını gevşetici/sıkılaştırıcı yönde etkilediğini ifade etmektedir.

2008 yılı krizi ve sonrasında işletmelere ilişkin kredi standartlarının sıkılaşmasında, bankaların kendilerine özgü kısıtlarının değil, ekonomiye ilişkin risk algılamalarının etkili olduğu belirtilmiştir. Genel ekonomik görünüme ilişkin algılamaların bankaların uyguladıkları kredi standartları üzerindeki olumsuz yöndeki etkisinin, azalmakla beraber önemini koruduğu görülmektedir. Bu durum, bankacılık sektörüne hâkim olan ihtiyatlı tutumun zayıflayarak da olsa sürdüğünü göstermektedir (Grafik 9). Öte yandan, 2009 yılı ikinci çeyreğinden itibaren, rekabet baskısı kredi standartlarını gevşeme yönünde etkileyen bir faktör olarak ortaya çıkmıştır.

Talep artıyor ama neden?

Belirsizliğin arttığı dönemlerde özellikle yatırım amaçlı kredilerin, getirilerin belirsizleşmesi ile, artmaması ve hatta azalması beklenir. Ancak, daralma döneminin başlangıcında, üretimdeki azalmanın talepteki azalmayı belli bir gecikme ile takip etmesi durumunda, artan stokların finansmanının işletme sermayesi ihtiyacını artırması mümkündür.

İşletmelerin kredi talebindeki hareketlerin nedenlerinin ayrıştırılarak gösterildiği Grafik 10’a göre 2008 yılının ikinci yarısında sabit yatırımlardan kaynaklı kredi talebi belirgin bir şekilde azalmıştır.

Daralmanın derinleştiği 2008 yılının son çeyreğinde

faktörler arasında ise stok artışı ve işletme sermayesi ihtiyacının bulunduğu görülmektedir. Firmaların borçlarını yeniden yapılandırmak istemesinin ise kredi talebini etkileyen en önemli unsur olarak ortaya çıktığı ve bu durumun krizden bu yana kuvvetli biçimde sürdüğü görülmektedir. Nakit akımları düşen firmaların daha uygun koşullarda borçlarını yapılandırmak istemeleri yine yukarıda yer alan öngörülerle yakından ilgilidir.

Grafik 10: İşletmelerin Kredi Talebini Etkileyen Faktörler

-100 -75 -50 -25 0 25 50 75 100

0604 0904 1204 0305 0605 0905 1205 0306 0606 0906 1206 0307 0607 0907 1207 0308 0608 0908 1208 0309 0609 0909

Sabit Yatırımın Etkisi

Borcun Yeniden Yapılandırılmasının Etkisi Stok Artırımı ve İşletme Sermayesinin Etkisi

*Pozitif/negatif değerler söz konusu faktörün kredi talebini gevşetici/sıkılaştırıcı yönde etkilediğini ifade etmektedir.

Grafik 10, 2006 yılında yurt içi mallara olan talebin canlı kalmasının, bu yılın ikinci çeyreğinde finansal piyasalarda ortaya çıkan belirsizliklerin olumsuz etkilerini nasıl sınırladığını da göstermektedir. Kredi arzının sıkılaştığı söz konusu dönemde, ekonomik aktivitedeki daralmanın sınırlı olması nedeniyle işletme sermayesi ihtiyacı ve/veya borçların yeniden yapılandırması gereğinin kredi talebini artıran unsurlar olarak ortaya çıkmadığı düşünülmektedir.

İşletmelerin kredi talebine ilişkin anketten çıkarılan bilgiler başka verilerle de tutarlı gözükmektedir. TCMB İktisadi Yönelim Anketi’nden elde edilen veriler mevcut mamul mal stoklarının seviyesinin, krizin reel sektörde belirgin bir şekilde hissedilmeye başlandığı 2008 yılı sonunda stokların normal seviyesinin oldukça üstünde kaldığını göstermektedir. Bunun yanında, TÜİK’in düzenlediği “Kısa Dönemli İş İstatistikleri”nden elde

(6)

edilen veriler iş gücü ödemelerinin kriz süresince cirolardaki düşüşe göre daha yavaş gerilediğini göstermektedir. Bu iki bulgu krizin başlangıcında işletme sermayesi ihtiyacının arttığını destekler niteliktedir.

Özetle, gerek Kredi Eğilim Anketi sonuçları gerekse kredi ve mevduat faizleri arasındaki farkın gelişimi kredi kanalının küresel krizin yarattığı şokun etkisini artırıcı yönde rol oynadığını gösterir niteliktedir. Hanehalkının tüketim amaçlı kredi talebi ile firmaların yatırım amaçlı kredi talebi kredi arzı koşullarından bağımsız olarak azalırken, firmaların gerileme sürecine geçiş dönemine bağlı olarak azalan nakit akımları ve mevcut borçlarını yeniden yapılandırma ihtiyaçları bu kesimin bankalardan fon talebini arttırmıştır. Bu durumun, ekonomi yazınında sıkça bahsedildiği gibi, kredi koşullarındaki sıkılık aracılığı ile cari üretimi olumsuz bir şekilde etkilemesi beklenebilir.

Referanslar:

Bernanke, Ben S. and Gertler, Mark. (1995) Inside the Black Box: The Credit Channel of Monetary Policy Transmission, The Journal of Economic Perspectives, Volume 9, No. 4, 27-48.

Horvath, Roman. (2006) Financial Accelerator Effects in the Balance Sheets of Czech Firms, William Davidson Institute Working Paper No. 847.

Schiantarelli, Fabio. (1996) Financial constraints and investment: methodological issues and international evidence, Oxford Review of Economic Policy, Volume 12, Number 2, 1996 , 70-89.

Vermeulen, Philip. (2002) Business Fixed Investment:

Evidence of a Financial Accelerator in Europe, Oxford Bulletin of Economics and Statistics, Volume 64, 213–231.

Ekonomi Notları, ekonomik gelişmelere dair tartışmalara zamanlı bir katkıda bulunmak ve TCMB bünyesinde Türkiye ekonomisi ve para politikası üzerine yapılan çalışmaların sonuçlarını kamuoyuyla paylaşmak amacıyla hazırlanan hakemli bir yayındır. Burada sunulan görüşler tamamıyla yazarlara aittir, dolayısıyla TCMB’nin ya da çalışanlarının görüşlerini temsil etmeyebilir. Bu seri Yusuf Soner Başkaya ve Adnan Eken’in editörlüğünde yayımlanmaktadır. Burada yer alan metnin tamamının başka bir yerde yayımlanabilmesi için TCMB’den yazılı izin alınması gerekmektedir.

Görüş ve öneriler için:

Editör, Ekonomi Notları, TCMB Idare Merkezi, Istiklal Cad, No: 10, Kat:15 , 06100, Ulus/Ankara/Türkiye.

E-mail: ekonomi.notlari@tcmb.gov.tr

Referanslar

Benzer Belgeler

Bugün yerli-yabancı herhangi bir kişi herhangi bir karakolun önünde durup binanın fotoğrafını çekmeye kalksa güvenlik açısından gözaltına alınma olasılığı

The researchers analyzed the sixth unit (Geometry and Cartesian axes) of the grade six mathematics book from the British International School, and identified the

Daha sonrasında ise 2008 küresel krizi daha iyi anlayabilmek için 1980 sonrası Türkiye‟de yaĢanan krizler değerlendirilmiĢtir ve son olarak 2008 ekonomik krizi dünya

Bu çalışma, diğer ülke örneklerini de inceleyerek, tüketici fiyatlarının hesaplanmasında işlenmemiş mevsimsel gıda ürünleri (taze meyve ve sebze) fiyatlarının ele

2008 küresel ekonomik krizinin Türk turizm sektörüne etkisi; turist sayısı ve geliri, turizm işletmeleri, sektör çalışanları, ülkenin makroekonomik değişkenlerin kriz

James Hamilton'a ve program konusunda destek olan Burak Saltoğlu, Kasırga Yıldırak, Selahattin Đmrohoroğlu, Meltem Gülenay Ongan ve Tufan Bekmez’e, tezde

İstatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olmamakla birlikte çalışmamızda özel hastaneye başvuran AV’li hastaların semptom ve fonksiyon skalaları skor

Örneklemi oluşturan ilköğretim öğrencileri, okudukları kitapları en fazla sınıf kitaplığından temin etmektedir; bunu okul kütüphanesi izlemektedir. Elde edilen