• Sonuç bulunamadı

Kıbrıs ta Yeniden Çözüm Girişimi: 2015 Akıncı-Anastasiadis Görüşmeleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Kıbrıs ta Yeniden Çözüm Girişimi: 2015 Akıncı-Anastasiadis Görüşmeleri"

Copied!
11
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Doğu Akdeniz’deki enerji keşifleri sonrasında Kıbrıs ve çevresinde, gerek adadaki Rum ve Türk tarafı gerekse başta Türkiye olmak üzere bölgedeki diğer ülkeler açısından önemli geliş- meler meydana gelmiştir. Bu dönemde, nihai bir uzlaşmayla sonuçlanmadan kesilse de Kıbrıs’taki taraflar arasında müzakereler sürdürülmüş, 2014’teki

Eroğlu-Anastasiadis görüşmelerinin ardından KKTC’de Mustafa Akıncı’nın iktidara gelme- siyle nispeten daha olumlu beklentiler ortaya çıkmış ve Mayıs 2015’ten itibaren Akıncı-Anas- tasiadis görüşmeleri başlamıştır. Ancak olumlu beklentilerin aksine mülkiyet, toprak paylaşımı, Türk askerinin adadaki mevcudiyeti, Türkiye kökenli KKTC vatandaşlarının adadan gönderil- mesi gibi konularda henüz ilerleme sağlanama- ması müzakerelerin gelecek aşamalarda tekrar kilitlenme ihtimaline işaret etmektedir.

2000’li yılların başlarında Annan Planı kapsa- mında yürütülen süreç, planın Kıbrıs Rum ke- simi tarafında kabul görmemesiyle sonuçsuz kalmıştır. 2004’te Kıbrıs’ta iki tarafta eşzamanlı olarak gerçekleştirilen referandumlarda, Kıb- rıs Rum kesimi Annan Planı’nı reddetmiş, plan KKTC’de ise kabul edilmiştir. Kıbrıs’taki çö- züm girişimini engellemesine rağmen Rum ke- simi adanın tamamını temsil eden egemen aktör iddiasıyla 2004 yılında Avrupa Birliği üyeliğine

kabul edilmiş, böylece AB üyelik süreci Rum ta- rafını çözüme zorlayabilecek bir dinamik olmak- tan çıkmıştır. Hâlihazırda Rum kesimi kendisini Kıbrıs Cumhuriyeti ismiyle adanın tamamının hâkimi olarak takdim etmekte, Türk tarafına ve Türkiye’ye karşı AB üyeliğinin avantajlarını kullanmaktadır. Rum tarafının adanın tamamın- daki hâkimiyet iddiasının uluslararası düzeyde kabul görmesi ve AB üyeliğinin sağladığı avan- tajlar, Güney Kıbrıs’ı uzlaşmaz bir aktöre dö- nüştürmekte, müzakerelerden netice alınmasını zorlaştırmaktadır.

Annan Planı ve Müteakip Görüşmeler

BM Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından 2002 yılında ortaya konulan ve Annan Planı olarak bi- linen Birleşmiş Milletler Kapsamlı Çözüm Pla- nı, aynı yılın Nisan ayında adanın her iki tarafın- da referanduma sunulmuştur. Annan Planı’nın temelinde Kıbrıs Rum Devleti ve Kıbrıs Türk Devleti olmak üzere iki eşit kurucu devlet ve federal bir hükümete sahip olan bağımsız bir

Kıbrıs’ta Yeniden Çözüm Girişimi: 2015 Akıncı-Anastasiadis Görüşmeleri

Şafak Beren YILDIRIM

(2)

devlet oluşturma hedefi bulunmaktadır. Plana göre; meclis ve senatoda 48 üyeye sahip oluna- cak, meclis üye sayıları nüfus ile orantılı olacak, Türk ve Rum toplumları arasında kurulacak dö- nüşümlü yönetimde hem Rumların hem de Türk- lerinin başında olduğu bir yasama, yürütme ve yargı sistemi tesis edilecekti. Lakin Kıbrıs Rum Kesimi Annan Planı’na karşı %75 düzeyinde ret oyu kullanmış, Kıbrıs Türk Kesimi ise %64 oy çoğunluğu ile planı kabul etmiştir.1 Bu durumda Güney Kıbrıs Rum Kesimi Annan Planı’nı kabul etmeyerek planın sonuç vermesini engellemiş ve Güvenlik Konseyi’ni şaşırtmıştır.2

Konsey, Nisan 2003 tarihli 1475 sayılı kara- rında Kıbrıs Türk Kesimi lideri Denktaş’ın ya- pılacak olan referanduma olumsuz yaklaştığını ve bu durumun Mart ayında Lahey’de yapılan görüşmeleri engellediğini savunmuş ancak re- ferandumda, Kuzey Kıbrıs planı kabul etmiştir.

Bununla birlikte Güvenlik Konseyi neredeyse tüm kararlarında barışçıl çözümü desteklediği- ni belirtirken, referandum sonrası Kıbrıs Rum Kesimi’nin bu planı neden kabul etmediğini sorgulayan bir tutum izlemediğini Haziran 2004 tarihli 1548 sayılı kararında göstermektedir. An- nan Planı’nın hazırlık aşamasında Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin diğer taraftan AB üyeliğinin zeminini oluşturduğu da gözlemlenmektedir.

Neticede Rum kesimi adanın tamamındaki ege- menlik iddiasıyla 2004’te AB tam üyesi olmuş, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin AB’ye girişi- ni düzenleyen Protokol No.10 ile temel ilkeler belirlenmiş ve kuzey kesiminde yaşayan Kıbrıs Türklerinin AB üyesi olmaları engellenmiştir.

1 Nejat Doğan, Uluslararası İlişkilerde Güncel Konular ve Türkiye, (Ankara: 2012), 17.

2 Christou George, “The European Commission as an Actor in the Cyprus Conflict,”Journal of European Integration, (2013):126.

BM Genel Sekreteri Annan’ın siyasi konular- dan sorumlu yardımcısı İbrahim Gambari’nin çalışmaları neticesinde, 8 Temmuz 2006 tarihin- de Lefkoşa’da Talat ve Papadopoulos arasında İlkeler Listesi oluşturulmuş ve iki liderin kara- rının imzalanmasının ardından da Kofi Annan bu metinleri Güvenlik Konseyi’ne sunmuştur.3 Bu ilkeler; iki toplumlu, iki bölgeli ve eşitlik te- melinde Kıbrıs’ın birleşmesine yönelik esaslar içermekte ve mevcut statükonun kabul edilemez olduğunu vurgulamaktadır. 2006’daki alınan ka- rarların ardından da statükonun kabul edilemez olduğu yinelenmiştir. Ayrıca görüşmelerde, izo- lasyonların kaldırılması, Mağusa limanının ve Ercan havalimanının açılması, doğrudan ticaret tüzüğünün uygulamaya konması ve mülkiyet gibi konularda anlaşılamaması üzerine müza- kereler kilitlenmiştir. Aynı yılın sonunda Kofi Annan’ın görev süresi sona ermiş, yerini Ban Ki-moon almıştır.

2008’de Talat ve Hristofyas bir araya gelmiş, gerçekleştirdikleri görüşme sonucunda Lokma- cı-Ledra sınır kapısı açılmış, Kıbrıs sorununun çözümü için 6 adet Çalışma Grubu ve 7 adet Teknik Komite kurulmuştur. Bu ikili görüşmeler Ağustos 2009’a kadar sürmüş, 26 Mayıs 2010 tarihinde ise müzakereler KKTC’de iktidara gelen Eroğlu ve Hristofyas arasında devam et- miştir. 2010 yılı müzakerelerinde taşınmaz mül- kiyetlerin iadesi ve tazminatı konularında ciddi görüş ayrılıkları ortaya çıkmıştır. Bununla bera- ber, Kıbrıs Türk tarafı al-ver sürecinin garantör ülkelerin katılımı ile 5’li toplantı halinde yapıl- masını talep ederken Rum tarafı bu görüşmelerin Kıbrıslılar arasında olması gerektiğini belirtmiş- tir. Bu durum Eylül 2010 görüşmelerini çıkmaza

3 Nejat Doğan, Uluslararası İlişkilerde Güncel Konular ve Türkiye, 20-21.

(3)

sokmuştur. Görüşmelerin çıkmaza girmesinin ardından 2011 yılında iki defa ekonomi, AB ve iç güvenlik gibi konuların görüşüldüğü Cenevre Zirvesi düzenlenmiş fakat sonuç alınamamıştır.

BM Genel Sekreteri ve iki tarafın liderleri Ekim 2011 ve Ocak 2012’de New York Greentree çiftliğinde 3’lü görüşmeler için bir araya gel- mişse de bu görüşmelerden de somut bir sonuç elde edilememiştir. İki yılı aşkın bir süre askıda kalan çözüm müzakereleri 11 Şubat 2014 tari- hinde Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum tarafı lider- lerinin vardığı Ortak Açıklama mutabakatı ile yeniden başlamıştır. Türkiye Cumhuriyeti de Ortak Açıklama’ya destek vermiş, BM gözeti- minde müzakerelerin yeniden başlaması hakkın- da memnuniyetini dile getirmiştir. 2014 yılında Eroğlu-Anastasiadis arasında yürütülen müza- kereler sırasında da toprak, mülkiyet, AB ile iliş- kiler konuları ele alınmıştır. Yapılan görüşmeler doğrultusunda iki kurucu devletin siyasi eşitliği- ne dayalı iki bölgeli, iki toplumlu, AB üyesi olan ve tek bir uluslararası kimliği olan bir federas- yon oluşturmak düşüncesiyle ilerlemeler kayde- dilmiştir. İki tarafın özel temsilcilerinin Ankara ve Atina’ya gerçekleştirdiği çapraz ziyaretler ile de karşı tarafların anavatanları ile doğrudan ile- tişim kurabilme fırsatı sağlanmıştır. 2014 yılında da Doğrudan Ticaret Tüzüğü’nün uygulamaya konması ve her iki tarafta eş zamanlı referan- dumların yapılması gündeme gelmiş fakat bir sonuç alınamamıştır.

Doğu Akdeniz’deki Gelişmeler ve Kıbrıs Doğu Akdeniz’de keşfedilen enerji rezervlerinin gelecek yıllarda Kıbrıs adasının uluslararası are- nadaki önemini artıracağı, bölgeden çıkarılacak doğal gazın adayı “üretici” konumuna taşıyacağı

öngörülmektedir. Enerji keşifleriyle birlikte böl- gede Türkiye, Yunanistan, İngiltere, ABD, İsrail ve Mısır’ı içinde bulunduran bir denklem ortaya çıkmış, adadaki çözüm müzakereleri, ada çev- resinde keşfedilen enerji kaynaklarının ve deniz yetki alanlarının paylaşılması konuları bu ülke- ler açısından önem kazanmıştır. Bu gelişmeler, Doğu Akdeniz’e kıyıdaş ülkeler için yeni fırsat- lar yaratırken aynı zamanda bu ülkeleri uluslara- rası hukuk açısından karmaşık bir durum ile kar- şı karşıya bırakmaktadır. Özellikle 2010 yılında Tamar ve Leviathan sahalarında tespit edilen doğal gaz kaynakları ile bölgedeki önemi artan İsrail, Kıbrıs ve çevresindeki gelişmeler kapsa- mında dikkate alınması gereken bir aktör haline gelmiştir.

2014 yılında ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden Kıbrıs’a giderek eski Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ve Kıbrıs Rum Lideri Anastasiadis ile görüşmelerde bulunmuştur. Joe Biden’ın Kıbrıs ziyareti, ABD’den 52 yıl sonra adaya gerçek- leştirilen en üst düzey ziyaret olması sebebi ile önem taşımaktadır. 2011 sonrası dönemde ABD, Doğu Akdeniz’de enerji kaynaklarının bulunma- sının ardından bölgedeki şirketlerinin ve İsrail’in çıkarlarını dikkate alarak Kıbrıs’taki çözüm sü- reciyle ilgilenmeye başlamıştır. ABD’nin Güney Kıbrıs Büyükelçisi John Koenig, Washington’ın adadaki çözüm sürecine ve Birleşik Kıbrıs he- defi doğrultusunda Akıncı-Anastasiadis ara- sında yürütülen görüşmelere destek verdiğini belirtmiştir.4 ABD’nin Kıbrıs meselesine ilgisi- nin artmasında Akıncı ve Anastasiadis’in çaba- larının etkili olduğu yönünde değerlendirmeler

4 “ABD’nin Kıbrıs Büyükelçisi John Koenig: Kıbrıs’taki çözüm sürecine ABD’nin desteği sürüyor,” AB Haber (Erişim Tarihi: 30 Temmuz 2015), http://www.abhaber.

com/abdnin-kibris-buyukelcisi-john-koenigkibristaki- cozum-surecine-abdnin-desteginin-suruyor/.

(4)

bulunmaktadır. Ancak ABD’nin Doğu Akdeniz’i denetleme hedefi, bölgedeki Amerikan şirketle- rinin menfaatleri ve İsrail’in enerji güvenliği ile ilgili kaygılarının daha etkili olduğu değerlendi- rilmektedir.

Bölgede keşfedilen enerji rezervlerine ilişkin KKTC Dışişleri Bakanı Özdil Nami, 29 Nisan 2014 tarihinde Bilge Adamlar Stratejik Araş- tırmalar Merkezi’nde (BİLGESAM) katıldığı toplantıda Rum kesiminin ilan ettiği MEB sı- nırları içinde 13 bölge belirlemiş olduğunu, bu bölgelerden 1, 4, 5, 6 ve 7 numaralı sahaların ise Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki kıta sahanlığı alanlarının 7.000 km2’lik bölümünü kapsadığını ifade etmiştir. Dışişleri Bakanı Nami, Rum ke- siminin Türkiye’nin bu alanlarda sahip olduğu haklarını ihlal ettiğini vurgulamıştır.5 Bununla beraber adanın doğusunda Lübnan kıyıları ile arada kalan 3 ve 13 numaralı parseller hariç 11.

parsele ruhsat verilmek üzere ihale açılmış, 12.

parsel için Amerikan şirketi olan Noble Energy ile anlaşmaya varılmıştır. Ayrıca İtalyan ENI ve Fransız Total şirketlerinin de sondaj işlemlerine başlamasının beklenmekte olduğu belirtilmiştir.

Bu gelişmeler kapsamında Yunanistan, İsrail, Mısır ve Güney Kıbrıs arasında yapılan anlaş- malarla Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de giderek yalnızlaştığı gözlemlenmektedir.

2015 Akıncı-Anastasiadis Görüşmeleri

Kuzey Kıbrıs’taki Nisan 2015 seçimlerinde ikinci turda %60,5 oy oranı ile seçilen bağım- sız aday Mustafa Akıncı, KKTC’nin dördüncü cumhurbaşkanı olmuştur. Akıncı seçimi kazan-

5 “KKTC Dışişleri Bakanı Özdil Nami’nin BİLGESAM Ziyareti,” BİLGESAM (Erişim Tarihi: 10 Ağustos 2015),http://www.bilgesam.org/incele/1186/-kktc- disisleri-bakani-ozdil-nami%C2%92nin-bilgesam- ziyareti/#.VcmkeHHtmkp.

masının ardından “yavru vatan”dan ziyade “kar- deş ülke” olgusuna dikkat çekmiş, KKTC’nin federal bir yapının ortağı olarak AB içerisinde varlığını sürdürecekse, kendi ayakları üzerinde durması ve yavrunun ayağa kalkması gerekti- ğini vurgulamıştır. Ayrıca kapalı Maraş bölge- sinin açılması, Mağusa Limanı’ndan doğrudan ticaret yapılabilmesi için çalışılacağını, başarılı olunması durumunda garantör ülkeler olan Tür- kiye ve Yunanistan için de ekonomik anlamda fayda sağlanabileceğini dile getirmiştir. Akıncı ayrıca Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ile yaptığı görüşmede Kıbrıs’ta nihai bir mutabakat sağlanması halinde çözümün Avrupa Birliği’nde birincil hukuk olarak tanınmasının önemini vurgulamıştır. BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon da Mayıs 2015’te yeniden başlatılan müzakerelerden duyduğu memnuniyeti ifade et- miştir.6

Güney Kıbrıs Rum Kesimi lideri Anastasiadis, Akıncı’nın seçilmesi ile Kıbrıs’ın yeniden bir- leşmesi için yeni bir umut doğduğu yorumun- da bulunmuştur. Garantör ülkelerden biri olan Yunanistan’ın Dışişleri Bakanı Nicos Kocias, Kıbrıs sorununun bir “işgal” sorunu olduğunu, gerçek anlamda bir çözüm için tüm yabancı orduların adadan çıkarılması gerektiğini belirt- miştir.7 Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ise Kıbrıs adası için adil ve kalıcı bir çözüm geliştirilmesi temennisinde bulunmuş, Kuzey Kıbrıs Türk halkının varlığının, güvenli- ğinin ve eşit statüsünün garanti altına alınmasını

6 “Ban Commends Leader’s Commitment to Settle Cyprus Issue,” UN News Center (Erişim Tarihi: 30 Haziran 2015), http://www.un.org/apps/news/story.

asp?NewsID=51061#.Vbh6NrPtmkp.

7 “Barış Harekâtını hiçbir zaman kabul etmiyoruz,”

Kuzey Postası (Erişim Tarihi: 21 Temmuz 2015), http://

kuzeypostasi.com/dunya/baris-harekatini-hicbir-zaman- kabul-etmiyoruz/13225/.

(5)

sorumluluk olarak gördüklerini ifade etmiştir.

Bunun yanı sıra Çavuşoğlu müzakerenin ana unsurlarından biri olan kapalı Maraş’ın açılabi- leceğini, bunun güven artırıcı bir tedbir olarak görülmemesi gerektiğini ifade etmiştir. Yunanis- tan ve Rum Kilisesi’nin sürece daha fazla des- tek vermesi gerektiğini belirten Çavuşoğlu, bir dahaki çözüm sürecinin barış için olmayabilece- ğini de vurgulayarak referandumun 2016 yılını geçmemesi gerektiğini beyan etmiştir.8

Nitekim seçim sonuçlarının Mustafa Akıncı le- hine sonuçlanmasıyla Güney Kıbrıs Rum Ke- simi ile müzakereler BM’nin de katkıları ile yeniden başlamıştır. Seçimlerin ardından ilk görüşmeler 15 Mayıs’ta başlamış, iki tarafın liderleri BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon’un Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin ev sahipliğinde ara bölgede bulunan BM İyi Niyet Misyonu Ofisi’nde bir araya gelmişlerdir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mus- tafa Akıncı ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi lide- ri Nicos Anastasiadis’in soy isimlerinden esin- lenilmiş, tarafların uzlaştıkları ve karşı görüşte oldukları hususları içeren A.A. belgesi hazırlan- mıştır.9 A.A. belgesinin bugüne kadar hazırlanan en kapsamlı belge olduğu değerlendirilmektedir.

Belgede tarafların anlaştığı konular siyah, Türk tarafının tezleri kırmızı ve Rum tarafının tezle- ri ise mavi renkle boyanmış, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı sözcüsü Barış Burcu belgenin tümünün siyah renge dönüşmesi temennisinde bulunmuştur.

BM Güvenlik Konsey Başkanı Raimonda Mur-

8 “Kıbrıs’ta çözüm fırsatı kaçmasın,” Milliyet (Erişim Tarihi: 28 Temmuz 2015), http://www.milliyet.com.tr/- kibris-ta-cozum-firsati-kacmasin--gundem-2093562/.

9 Kıbrıs’a “A.A.” adlı çözüm belgesi, http://www.

hurriyet.com.tr/dunya/29373016.asp (Erişim Tarihi: 25 Haziran 2015).

mokaite da adada Birleşmiş Milletler İyi Niyet Komisyonu aracılığıyla gerçekleştirilen müza- kerelerden umutlu olduklarını belirtmiş, her iki kesiminde her anlamda eşit temsil edilebileceği bir atmosfer yaratılmasının ada için büyük önem taşıdığını belirtmiştir.10 Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide 28 Mayıs tarihinde yapmış ol- duğu açıklamada Lefke-Aplıç ve Derniya başta olmak üzere diğer geçiş kapılarının da açılması üzerine de çalışıldığını belirtmiştir. Bunun yanı sıra her iki kesimde bulunan elektrik hatlarının ve telefon şebekelerinin birbirine bağlanması sorununun çözümü ve radyo frekansları ile ilgili düzenlemelerin hayata geçirilmesi için gerekli mercilere yetki verildiği bildirilmiştir. Cinsiyet eşitliği her iki kesimin de önem verdiği bir konu olmuş ve bir cinsiyet eşitliği komitesi kurulma- sına karar verilmiştir. Ayrıca kültür komitesi üyelerinin isimleri de karşılıklı olarak paylaşıl- mıştır.11

KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı 20 Temmuz 1974 Barış Harekâtı yıl dönümü kutlamaları vesile- siyle gerçekleştirilen törende yabancı basına müzakerelerin içeriğiyle ilgili açıklamalarda bu- lunmuştur. Bu açıklamalara göre:

- Kurulacak olan Federal Devletin isminin

“Birleşik Federal Kıbrıs Cumhuriyeti” olması yüksek ihtimaldir.

- Federasyon Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum kurucu devletleri tarafından oluşturulacak ve her kurucu devletin kendi içinde ayrı bir vatandaşlı- ğı olacaktır.

10 “Security Council Press Statement on Cyprus Settlement Talks,” (Erişim Tarihi: 26 Haziran 2015), http://www.un.org/press/en/2015/sc11894.doc.htm.

11 “Statement delivered by Special Adviser of the Secretary-General on Cyprus Espen Barth Eide,” (Erişim Tarihi: 26 Haziran 2015), http://www.uncyprustalks.org/

nqcontent.cfm?a_id=6709.

(6)

- Alt ve üst olmak üzere iki parlamento kurulacaktır.

- Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar ada- nın tümünde istedikleri bölgede ikamet edebile- cektir.

- Türk kurucu devletine yerleşecek olan Rumlar veya Rum tarafına yerleşecek olan Kıb- rıslı Türklerin yaşayacakları kurucu devlette, ye- rel ve Avrupa Parlamentosu seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı bulunacak ancak bulundukları kurucu devletten federal parlamentoya gidecek milletvekilleri için seçme veya seçilme hakları bulunmayacaktır.

- Kıbrıs Rum kesiminin nüfusu daha faz- la olduğundan varılacak olan anlaşmanın, üye ülkelerin tümünde parlamento onayından ge- çirilmesi ve AB’nin birincil hukuku olması ge- rekmektedir. (Rumların nüfusu Türklerden 4 kat daha fazladır).

- Federal devletin polis gücünün oranları üzerinde henüz net bir anlaşma bulunmamakta,

%50 - %50 veya %40 - %60 olması öngörül- mektedir.

- Türk ordusunun adada kalmasına ilişkin müzakereler devam etmektedir. Ordunun adayı terk etmesi olasılık dâhilindedir.

- Müzakereler devam ederken Doğu Akdeniz’de bulunan doğalgaz için sondaj vb. fi- illerin yapılmamasına karar verilmiştir.

- 20 Temmuz Barış Harekâtı yıldönümü gibi kutlanan milli günlere ilişkin herhangi bir detay görüşülmemiştir.

- Rum tarafınca, Kıbrıslı Türklerin Güney Kıbrıs’ta kalan Hala Sultan camisinde, Kıbrıslı

Rumların ise Kuzey Kıbrıs/Mağusa’da kalan St.

Barnabas kilisesinde özgürce ibadet edebilmele- ri ve taraflar arasında ticaretin gelişmesi için AB yeşil hat tüzüğünün etkin bir şekilde uygulama- ya konması talep edilmiştir.12

Müzakerelerde sona bırakılan mülkiyet konu- suna ilişkin BM Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, tarafların toprak ve mülkiyet konu- larını ele aldığını belirterek, eşit sayıda Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum üye ile bağımsız Mülkiyet Komitesi kurulacağını açıklamıştır. Eide, taşın- maz malların şu anki kullanıcıları ile eski kulla- nıcılarına tazminat, takas ve iade gibi seçenekler sunulacağını belirtmiştir.13 Yapılan bu açıklama adadaki halkı tedirgin etmiştir. Çünkü adada mülkiyetle ilgili konular düzenleyen ve yürür- lükte olan yasalar üç aşamada düzenlenmiştir;

1878-1960 yılları arasında İngiliz Yönetimince hazırlanan yasalar, 1960-1963 yılları arasında Kıbrıs Cumhuriyeti temsilciler meclisince dü-

12 “İşte Kıbrıs’ın yeni adı,” T24, (Erişim Tarihi: 23 Temmuz 2015), http://t24.com.tr/haber/iste-kibrisin- yeni-adi,303734; “Cumhurbaşkanı, Yabancı Gazetecilere Brifing Verdi,” Haber Kıbrıs (Erişim Tarihi: 23 Temmuz 2015), http://haberkibris.com/cumhurbaskani-yabanci- gazetecilere-brifing-verdi--2015-07-21.html.

13 “Statement delivered by Special Adviser of the Secretary- General on Cyprus Espen Barth Eide on Monday,” United Nations Good Offices Mission, (Erişim Tarihi: 30 Haziran 2015) http://www.uncyprustalks.org/

nqcontent.cfm?a_id=6753.

Mülkiyet konusuna ilişkin BM Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, taraf- ların toprak ve mülkiyet konularını ele aldığını belirterek, eşit sayıda Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum üye ile bağımsız Mülkiyet Komitesi kurulacağını açıklamıştır. Eide, taşınmaz malların şu anki kullanıcıları ile eski kullanıcılarına tazminat, takas ve iade gibi seçenekler sunulacağını belirtmiştir.

(7)

zenlenen Türkçe ve Rumca yasalar, Türk Cema- ati Meclisi tarafından Türkçe olarak hazırlanan yasalar, 1963 yılından sonra Kıbrıs Türk Yöne- timlerince ve 1983 tarihinden bugüne KKTC ta- rafından yapılan yasalardır.14 Dolayısıyla adada üç farklı dönemde çıkarılmış yasaların bulunma- sı mülkiyet ile ilgili alınacak kararları çıkmaza sürükleyecek bir etkendir.

Yukarıda bahsi geçen yasalar ve kurulacak olan federasyona ilişkin yasalar nezdinde kimse mağ- dur edilmeden ve kazanılmış haklar ihlal edil- meden satın alınan gayrimenkuller hakkında bir karara varılmalıdır. Çünkü 1974-2014 yılları içerisinde yabancı uyruklu kişilerin satın almış oldukları toplam gayrimenkul mallar oldukça fazladır. KKTC İçişleri Bakanlığı’nın 2014 Fa- aliyet Raporu’nda15 yaklaşık 14225 yerleşke, 1239 tarla, 1140 arsa ve bunun gibi birçok kale- mi ve kişiyi ilgilendiren bir tablo mevcuttur. Bu hususta bazı belirsizlikler ortaya çıkmaktadır.

14 Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Mahkemeleri, Detaylı bilgi için bkz. http://www.mahkemeler.net/cgi-bin/

cevap1.aspx.

15Detaylı bilgi için bkz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı, 2014 Yılı Faaliyet Raporu, (Erişim Tarihi: 30 Temmuz 2015), http://www.icisleri.gov.ct.tr/

tr-tr/raporlar.aspx.

Ödenmesi planlanan tazminatları kim ve ne şe- kilde ödeyecek? Ödeme miktarlarını kim, neye göre belirleyecek? İadeler nasıl olacak? Yeni kullanıcılar nasıl bir durum ile karşılaşacak?

Kazanılmış haklardan doğan durumlar nasıl çö- zülecek? Bu hususlara ilişkin henüz hiçbir de- tay bilinmemektedir. Dolayısı ile varılacak olan mülkiyet kararı, mevcut durumu daha da karıştı- rabilecek niteliktedir.

Bununla beraber mülkiyet konusunda Türkiye kökenli KKTC vatandaşları da büyük rol oyna- maktadır. Kıbrıs Rum Lideri Anastasiadis insani nedenler (KKTC uyruklu kişiler ile evlilik ya- panlar hariç) ile adada bulunan Türkiye kökenli vatandaşlar haricindekilerin adadan tamamen ayrılması durumunda mülkiyet sorununun çok daha kolay çözülebileceğini belirtmiştir.16 Bu durum çözüm sürecine olumlu yaklaşan fakat bu konuyu kırmızı çizgi olarak değerlendiren garantör ülke Türkiye tarafından dikkate alın- malıdır. Türkiye kökenli KKTC vatandaşlarının adadan gönderilmesi gibi durumlar tüm garantör ve taraf devletlerce çok iyi irdelenmesi gereken hususlardır. Ayrıca kazanılmış hak olarak vatan- daşlık hakkına sahip olan vatandaşların adadan

16 “Çözüm TC Uyruklu KKTC’lilerin Geri Dönmesi,”

Kıbrıs Manşet, (Erişim Tarihi: 30 Temmuz 2015), http://

www.kibrismanset.com/guncel/cozum-tc-kokenli- kktclilerin-geri-donmesi-h114040.html.

Ödenmesi planlanan tazminatları kim ve ne şekilde ödeyecek? Ödeme miktarla- rını kim, neye göre belirleyecek? İadeler nasıl olacak? Yeni kullanıcılar nasıl bir durum ile karşılaşacak? Kazanılmış hak- lardan doğan durumlar nasıl çözülecek?

Bu hususlara ilişkin henüz hiçbir detay bilinmemektedir. Dolayısı ile varılacak olan mülkiyet kararı, mevcut durumu daha da karıştırabilecek niteliktedir.

Türkiye kökenli KKTC vatandaşları- nın adadan gönderilmesi gibi durumlar tüm garantör ve taraf devletlerce çok iyi irdelenmesi gereken hususlardır. Ayrıca kazanılmış hak olarak vatandaşlık hakkına sahip olan vatandaşların adadan çıkarıl- ması da insan hakları ihlali oluşturabilir nitelikte olacaktır.

(8)

çıkarılması da insan hakları ihlali oluşturabilir nitelikte olacaktır. Şüphesiz ki öngörülen ihlal konularını yine başkalarının haklarını ihlal ede- rek ulaşmaya çalışmak çözüm getirmeyecektir.

Mülkiyet konusu ada tarihinde bazı gelişmelere sebep olmuştur. Bunun en büyük örneği Loizi- du Kararıdır. Bu karar ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Türkiye’yi insan hakları ihlallerinden sorumlu tutmuş, 1974 yılı son- rasında kuzey kesimi terk etmek durumunda kalan Rum vatandaşlarına Türkiye aleyhine iç hukuk yolu tüketmeksizin AİHM’ye doğrudan başvuru yolu açmasına sebep olmuştur. Ayrıca AİHM Türkiye’nin “süregelen ihlal” gerçekleş- tirdiği tutumunda bulunarak 1998 yılında Bayan Loizidu’ya maddi ve manevi tazminat ödemesi- ne tabi tutmuştur. Türkiye ise 2003 yılında taz- minatı ödemiş, bu durum aynı statüde olan bir- çok Rum vatandaşına emsal oluşturmuştur. Lo- izidu ödemesinden sonra Türkiye, AİHM kararı ile aleyhine açılan başka hiçbir dava için öde- me yapmayacağını da açıkça belirtmiştir. Öte yandan Xenides-Arestis davası sayesinde 2003 yılında KKTC Taşınmaz Mal Komisyonu’nu kuran 49/2003 sayılı yasa geçirilmiş, Kıbrıslı Rumların kuzey kesimdeki mallarına ilişkin baş- vurularında taleplerini iletmeleri amacıyla bir iç hukuk yolu oluşturulmuştur.17 Ayrıca Xenides- Arestis davasına müteakiben incelenen Demo- poulos kararı, Rum kesimi tarafından eleştiril- mekte, kararın Türkiye ve KKTC lehine olduğu savunulmaktadır.18

İç hukuk yolunun oluşturulmasının ardından

17 Emine Çolak, “Kuzey Kıbrıs’ta Mülkiyet Hakları,”

Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı Yayınları (2012): 20.

18 “Rum tarafı, Dimopulos kararından dolayı rahatsız,”

Gündem Kıbrıs (Erişim Tarihi: 10 Ağustos 2015), http://www.gundemkibris.com/rum-tarafi-dimopulos- kararindan-dolayi-rahatsiz-132612h.htm.

Kıbrıslı Rumların başvuru sayısı oldukça fazla olmasına rağmen iç hukuk yoluna sadece 3 baş- vuru yapılmıştır çünkü yapılacak olan başvuru- nun KKTC’yi meşrulaştıracağı fikri mevcuttu.

Ancak Kasım 2011 tarihinden itibaren Taşınmaz Mal Komisyonu’na 2355 başvuru yapılmıştır.

Bu başvuruların 187’si dostane, 7’si ise dava- ların tam olarak dinlenmesi ile çözüm bulmuş, tazminat ödemeleri gerçekleştirilmiştir. Bunun yanı sıra 1974 yılından itibaren Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ordunun yerleşimi için tesis etti- ği Rum vatandaşlara ait olan ve askeri anlamda kullanılan alanlar içinde nasıl bir yol izleneceği taraflar arasında detaylandırılmalıdır. Henüz de- ğinilmemiş olan toprak konusuna ilişkin, Annan Planında öngörülen “41 bölgenin Kıbrıs Rum Kesimi’ne dâhil edilmesi” hususu KKTC’nin toprak kaybına uğraması anlamına geldiğinden ada ve Türkiye için büyük önem taşımaktadır.

Aljazeera tarafından Kuzey Kıbrıs Türk Cum- huriyeti ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi tarafında ayrı ayrı 500’er kişi ile adada yaşayan iki top- lumun müzakerelerden beklentilerini ölçmek amacı ile röportajlar gerçekleştirilmiştir. 19 Temmuz 2014 tarihinde (Eroğlu-Anastasiadis müzakereleri döneminde) yayınlanan bu anket- te; adanın kuzey kesiminin birleşmeye %51 ora- nında olumlu baktığı ve müzakerelerin başarıyla sonuçlanmasına ise güney kesimi %74 oranında olumsuz baktığı ortaya konmuştur. %75 oranla kuzey kesimi, iki federe devlet yapısıyla mutlu olacakları hususunda hemfikirken, %80 oranla güney kesimi birleşme halinde Kıbrıs BM Ba- rış Gücü’ne ihtiyaç olacağını düşünmüştür. Son olarak %59 oranla güney kesimi doğalgazın bu- lunmasını Kıbrıs sorununun çözümüne yardımcı olarak görmüştür.

(9)

2015 yılı müzakere süreci halen devam etmekte- dir. Bu süreçte Kuzey Kıbrıs halkı genel anlam- da müzakereler hakkında detaylı bilgiye ulaşa- mamaktan mustarip olup Demokrat Parti Ulusal Güçler (DP UG) Genel Başkanı Serdar Denktaş da siyasi partilerin müzakere süreçleri ile ilgi- li bilgilendirme istemiştir. Denktaş, toprak ve mülkiyet gibi konuların çok hassas olduğunu, bu nedenle müzakere aşamasında ifade edilebilecek

küçük bir hususun bağlayıcı ve sorumluluk oluş- turabilecek nitelikte olabileceğini ifade etmiş- tir. Denktaş haricinde birçok gazeteci de süreci ancak Rum basınından takip edebildiklerinden yakınmış, süreç hakkında detaylı bilgi talep et- mişlerdir.19

19 KKTC Dışişleri Bakanlığı, “Denktaş Müzakere Süreci İle İlgili Bilgilendirme İstedi,” 1 Temmuz 2015, http://mfa.gov.ct.tr/tr/denktas-muzakere-sureci-ile-ilgili- bilgilendirme-istedi/.

1. KKTC ve GKRY’nin birleşmesini düşünüyor musunuz?

Kesinlikle Evet Belki Evet N/A Belki Hayır Kesinlikle Hayır

Kuzey %14 %37 %1 %11 %37

Güney %12 %27 %3 %30 %28

2. Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar birlikte yaşayabilir mi?

Kesinlikle Evet Belki Evet N/A Belki Hayır Kesinlikle Hayır

Kuzey %19 %33 %1 %11 %36

Güney %33 %35 %1 %15 %16

3. Müzakerelerin başarıyla sonuçlanacağını düşünüyor musunuz?

Kesinlikle Evet Belki Evet N/A Belki Hayır Kesinlikle Hayır

Kuzey %4 %31 %5 %21 %39

Güney %4 %17 %5 %37 %37

4. İki Federe Devlet yapısı ile ne derece mutlu olacaksınız?

Çok Mutlu Mutlu N/A Pek Mutlu Değil Hiç Mutlu Değil

Kuzey %32 %43 %5 %8 %12

Güney %7 %22 %5 %28 %36

5. Birleşme halinde Kıbrıs’ın BM Barış Barış Gücüne ihtiyacı var mı?

Kesinlikle Evet Belki Evet N/A Belki Hayır Kesinlikle Hayır

Kuzey %1 %51 %1 %28 %19

Güney %53 %27 %1 %10 %9

6. Doğalgazın bulunması Kıbrıs Sorununun çözümüne yardımcı olur mu?

Olumlu Etkileyecek N/A Problemi Etkilemeyecek OlumsuzEtkileyecek

Kuzey %50 %6 %29 %14

Güney %59 %6 %6 %30

Tablo 1:Kıbrıs’ın Geleceği: Birleşme veya Bölünme?

Not: N/A (No Answer)

Kaynak: “Cyprus’ future: Unity or division?,” Aljaazera, (Erişim Tarihi: 26 Haziran 2015), http://www.aljazeera.com/

indepth/interactive/2014/07/cyprus-future-unity-division-20147198124976694.html.

(10)

Sonuç

Doğu Akdeniz’deki stratejik konumundan do- layı Kıbrıs adası, bölge ülkeleri nezdinde önem arz etmektedir. Bu nedenle Kıbrıs müzakereleri de ilgi ile takip edilmektedir. 2014 görüşmeler sırasında Kıbrıs ada halkı ile yapılan anketler, Kıbrıs Türk kesiminin müzakerelere daha ılımlı baktığına işaret etmekteydi. Akıncı-Anastasia- dis arasında yürütülen mevcut görüşmelerde ise Kıbrıs Türk halkı, kendisine müzakerelere dair detaylı bilgi verilmediğini dile getirmektedir. Bu nedenle halkı müzakereler hakkında bilgilendir- menin faydalı olabileceği değerlendirilmektedir.

KKTC’de Türk Mukavemet Teşkilatı yanında Türk Silahlı Kuvvetleri de bulunmaktadır. Ada- daki Türk askeri mevcudiyeti bu süreci destek- leyen garantör ülke Türkiye için büyük önem taşımaktadır. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin adadan çekilmesi, Türkiye tarafından olumlu sonuç alın- masına engel teşkil edebilecek niteliktedir. Doğu Akdeniz’de çıkarılacak olan enerjinin uluslara- rası pazarlara ulaşmasında en ekonomik yolun ise Türkiye üzerinden oluşturulacak bir hat ile mümkün olduğu görülmektedir. Bu nedenle An- kara çözüm sürecinde stratejik olarak önemli bir role sahiptir.

1968 yılından bu yana süregelen bütün görüş- meler, güven artırıcı önlemlerle başlamış fakat bu önlemlerle sınırlı kalan süreçler her seferinde uzayarak sonuçsuz kalmıştır. Toprak, mülkiyet, garantörlük gibi en önemli konuların sona bıra- kılması ve bu konularda anlaşma sağlanamaması görüşmelerin çerçevesinin güven artırıcı önlem- lerle kısıtlı kalmasına yol açmakta, süreç kısır döngüye dönüşmektedir. 2015 Akıncı-Anastasi- adis görüşmeleri de bu kısır döngünün bir par-

çası olabilecek nitelikler taşımaktadır. Güven artırma konusunda iki kesimin de talepleri açık ve net olduğundan, bu önlemlerden ziyade gö- rüşmelerin tıkandığı müzakere konuları kapsa- mında barışçıl ve somut öneriler geliştirilmesi gerekmektedir.

(11)

BİLGESAM Hakkında

BİLGESAM, Türkiye’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından biri olarak 2008 yılında kurulmuştur.

Kar amacı gütmeyen bağımsız bir sivil toplum kuruluşu olarak BİLGESAM; Türkiye’deki saygın akademisyenler, emekli generaller ve diplomatların katkıları ile çalışmalarını yürütmektedir.

Ulusal ve uluslararası gündemi yakından takip eden BİLGESAM, araştırmalarını Türkiye’nin milli problemleri, dış politika ve güvenlik stratejileri, komşu ülkelerle ilişkiler ve gelişmeler üzerine yoğunlaştırmaktadır. BİLGESAM, Türkiye’de kamuoyuna ve karar alıcılara yerel, bölgesel ve küresel düzeydeki gelişmelere ilişkin siyasal seçenek ve tavsiyeler sunmaktadır.

Yazar Hakkında

2007 yılında Işık Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde lisans öğrenimine başlayan Yıldırım, 2011 yılında mezun olmuştur. 2012 yılında İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler tezli yüksek lisans programına başlamış, öğrenim yılının 2. döneminde ise Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’ne yatay geçiş yaparak yüksek lisansını Osmangazi Üniversitesi’nde tamamlamıştır.

2015 Eylül ayı itibari ile İstanbul Bilgi Üniversitesi Siyaset Bilimi doktora programına başlayacaktır.

Yıldırım, 2015 yılının Mayıs ayı itibari ile Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde (BİLGESAM) araştırma asistanı olarak uluslararası hukuk, Uluslararası Ceza Mahkemesi, Birleşmiş Milletler ve insan hakları üzerine çalışmaktadır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Çalışma kapsamında 47/2000 sayılı Teşvik Yasası tahtında verilen yatırım teşvikleri, Tarım Bakanlığı tarafından uygulanan destek ve sübvansiyonlar ile Sanayi

Kıbrıs’ta Dün, Bugün, Yarın, İstanbul: Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Bölgesi Yayınları, 1975.. 

Karakaş Doğan, Fatma, “6222 Sayılı Kanunda Yer Alan Suçlarda Suçların İçtimaı Hükümlerinin Uygulanması”, in: II.Futbol Hukukunda Güncel

Yirmi yıl gazetecilik mesle­ ğine emek veren Fikret Otyam, emekli olduğundan bu yana ya­ şadığı Antalya’nın Gazipaşa ilçesindeki evinde günlerinin büyük

Cumhuriyeti‟nin, federal hükümetinin ve kurucu devletlerinin statüsü ve ilişkileri, İsviçre‟nin, federal hükümetinin ve kantonlarının statüsü ve ilişkileri model

— Gittikçe yükselen ve yüksek ele- manı kucaklayıp onun hareketine katılan kitle ile KIBRIS TÜRK TOPLUMU ve onun ezilmiş duru- mundan toparlanıp, güçlenerek, mücadele

İkinci bölümde, KKTC’de kayıtdışı ekonomi ile mücadelede esas alınacak çözüm önerileri; vergi, kamu harcamaları, muhasebe uygulamaları ve muhasebe meslek düzenlemeleri,

Ön izinle gelen yabancı uyruklu futbolcu, davet eden kulüp dışında bir başka kulüpte lisans çıkartmak istemesi halinde, getiren (davet eden) kulübün tüm