• Sonuç bulunamadı

Bilisel Dilbilim, Dil Ulamlar ve Trke Eylemlerin Kavramsal Yaps ile lgili Gzlemler

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bilisel Dilbilim, Dil Ulamlar ve Trke Eylemlerin Kavramsal Yaps ile lgili Gzlemler"

Copied!
15
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Bili~sel

Dilbilim, Dil Ulamlari

ve Tiirkge Eylemlerin Kavramsal Yapisi

ile llgili Gozlemler

Deniz Zeyrek

Orta Dogu Teknik ~ n i v e r s i t e s i

Ad, eylem gibi dil u l a m l a r ~ n ~ n nasd t a n ~ m l a n m a s ~ gerektigi ve ne tur sozcilkler igerdigi gibi konular, geleneksel dilbilgisinin oldukqa onemli bir bolumiinii olugturmaktad~r. Cagdag dilbilim kuramlarln~n ise sozciiklerin s ~ n ~ f l a n d ~ r ~ l m a s i y l a dogrudan dogruya ugragtlgln~ soylemek zordur, ama kuramlarm dil ulamlarlna nasll yaklagtlg~ merak edilerek y a p ~ l a n bir incelemede, kuramlar arasl farkld~klar gbriilebilmektedir. Bu farkhlik kendi iginde bir amacl olan bir ugrag olarak degil, dilbilim yaklaymlarlnln dil olgularln~ nasll a n l a d ~ g m ortaya glkarabilecek, d o l a y ~ s ~ y l a dilin ne oldugunu ayd~nlatacak onemli bir aragtlrmanln bir pargasl olarak goriilebilir. Bu y a z ~ d a dil kuramlar~ k a p s a m l ~ bir bigimde aragt~r~lmayacagl ve ulamlarin her biri a y r ~ n t ~ l l olarak ele allnamayacagl igin boyle bir sonuca varmak amaglanmamaktadlr; k a l d ~ ki boyle bir aragtlrma klsa bir makalenin sinlrlarln~ agacak kadar k a p s a m l ~ d ~ r . Yazlda bir kag dil k u r a m ~ n a bir kag tumceyle deginilecek, ve bu kuramlarm ulamlara n a s ~ l b a k t l g m kabaca ortaya ~ l k a r m a k amaglanacaktlr. Yazlda belli bir dil k u r a m ~ (biligsel dilbilim) ana gizgileriyle tamtllacak ve bu kuramm ad ve eylem ulamlarln~ kendinden onceki gogu kuramdan farkh olarak, dilin kavramsal yonune deginerek nasl! a g i k l a d ~ g ~ ozetlenecektir. Y a z ~ buyuk olgiide tanitlm amacl taymakla beraber, sozu edilecek terim ve kavramlarm ~ g l g ~ n d a ' , dil ulamlar~nln gene1 olarak d a dilin ne oldugu konusuna dolay11 bir bigimde deginilecek, en azmdan kuramln bu konuya degin gorugleri veya sezdirimleri ortaya gikar~lacakt~r.

Biligsel dilbilimin ana gizgileriyle t a n ~ t l l a c a g ~ bu yazida, Turkgede eylem ulaminin b a z ~ kavramsal yonlerine d e deginilecektir. Yazl bir on gahgma ve konuya girig niteligi tag~dlglndan, Tilrkgede eylemin anlamsal/kavramsal yoniinu

(2)

Dil ulamlar~

Dil ulamlar~ ustunde y a p ~ l a n c a l ~ ~ m a l a n kabaca ikiye ay~rabilir, ve bicimbirimsel ve sozdizimsel y a k l a ~ ~ m l a r d a n s 6 z edebiliriz (bkz. Hopper ve Thompson 1984: 703-704). ilk yaklayma ornek olarak geleneksel dilbilgisini verebiliriz. Burada eylem u l a m ~ . kigi, zaman ve kipe, ad u l a m ~ ise durum ve sayiya gore ~ e k i l e n birimler olarak t a n ~ m l a n ~ r ; bu y a k l a ~ ~ m l a r d a eylemin veya adm ne oldugu bicimbirimsel yap~larla k ~ s ~ t l a n m a k t a d ~ r . Eski ~ a g l a r d a n beri yaygln olan bu goruve karyn, Dionysus Thrax'm anlambilimsel y a k l a ~ ~ m ~ n ~ unutmamak gerekir. Eski Yunanh dilbilimci, dil u l a m l a r ~ n ~ n anlambilimsel s ~ n ~ f l a r l a b a g l a n t ~ l ~ oldugunu farketmi~tir (bkz. Robins 1967: 30-31). Eski ~ a g l a r d a n gunumuze uzanan bir b a ~ k a y a k l a ~ ~ m olan sozdizimsel yaklaym, sozcuk s m ~ f l a r ~ n ~ n hangi s ~ n ~ r l a r l a birbirlerinden a y r ~ l d ~ k l a r ~ n ~ t a r t ~ y r ve bunu yaparken ulamlarm tanlmlnl d a yapmls olur. Ornegin ad ve eylem ulamlarmm ozne ve yuklem a y r i m ~ y l a e~le~tirilebilecegini soyler.

Sozdizimsel gorug a c ~ s m d a n hareket eden ~ a g d a ~ y a p ~ s a l dilbilimde, ozellikle Chomsky (1957) 'de onerilen yuzey yap1 kurallar~nda, ad ve eylem ulamlar~ (s ~ f a t ve t a n ~ m l ~ k gibi ulamlarla birlikte) bir dizi yeniden yazma k u r a l ~ icerecek bicimde yeniden t a n ~ m l a n m ~ g t ~ r . Yeni bir dilbilim k u r a m ~ onerilirken ortaya q k a r d a n bu kurallarla y a p ~ l m a k istenen. ashnda sozcuk s ~ n ~ f l a r ~ n ~ yeniden tan~mlamak degildir. Burada amaclanan, belli bir s m f l a m a y l a elde edilen bir dizi kuralm dildeki kabul edilebilir tumceleri iceren nitelikte o l m a s ~ konusudur. Yeni bir t a n ~ m l a m a onermeyi a m a ~ l a m a m a k l a birlikte, bu goruse gore bir bicimin hangi ulamm uyesi oldugu, dilbilgisi kurallarmm soyut dizgesi tarafindan belirlenmektedir (Lyons 1967: 150-15 1 ; Langacker 1987a: 54). Chomsky (1957, 1965)'nin 6nculugunu yapt@ ve uretimci-donu$imsel dilbilgisi olarak andan bu kuramda ulamlarm sozdizimsel olcutlere gore degerlendirildigini daha a c ~ k bir bicimde gormek icin eylem icin onerilen altbolumleme kurallarmdan soz edilebilir. Bu kurallar, anadili konu$ucusunun sezgi ve yarg~larmm bir pareas1 olan sozcuk bilgisinin bir bolumunu o l u ~ t u r u r ve eylemleri tanlrnlar. Buna gore eylemler bir eylem obeginin icinde ortaya clkar ve eylemi tan~mlayan bu obegin turudur. Ornegin ingilizcede meet ( k a r ~ ~ l a ~ m a k ) ~ o y l e t a n ~ m l a n ~ r : E, [ AO]. Bu formul meet eyleminin sagmda bir ad obegi bulunduguna i ~ a r e t ederek eylemin geci$i yaplslnl ortaya c~karmaktadlr.

C a g d a ~ dilbilimin diger onemli k u r a m ~ olan Yonetim ve Baglama kurammda eylem, oznelik yaplsl a q s ~ n d a n tan~mlanmaktadir. Bu yapl, tiimcede hangi ogelerin zorunlu oldugunu belirler. Eger eylem iki ozneligi iqeren bir etkinligi anlat~yorsa, bunlarm dile getirilmesini saglayan en a z iki kurucunun tumcede yer

(3)

Bili~sel Dilbilim, Dil Ulamlar~ ve Turkqe Eylemlerin Kavramsal Y a p ~ s ~ ile ilgili Gozlemler

almas~ gerekmektedir (Haegeman 1991 : 36). Konu~ucunun bir eylemin anlamm~ bilmesi, bu eylemle hangi etkinligin a n l a t ~ l d ~ g ~ n ~ , yani kaq k a t d ~ m c ~ n ~ n oldugunu ve eylemin kaq oznelik alacagm~ bilmesi demektir. Bu yaklaymda eylemlerin sozcuksel gosteriminin iyile~tirilmesi iqin eylemin anlamdan tureyen oznelik yaplslnln geli~tirilmesi geregine i ~ a r e t edilir. Kuramm onemli bir bolilmu olan Q kuramlyla eylemin, aldlg~ ozneliklere hangi rolu ( k ~ l ~ c ~ , etkilenen, kaynak, erek, vd.) yukleyecegi belirlenir. Bu yonu ile kuram, yukarlda soz ettigimiz salt sozdizimsel yaklaymdan biraz ayrllml~ goriinmektedir.

11. Biliysel Dilbilim ve ~ n c i i l e r i : George Lakoff ve Ronald Langacker

Calqma alanml bili~sel anlambilim olarak belirleyen dilbilimci George Lakoff ve meslektay Mark Johnson'a gore, anlam11 kavramsal yapllar iki kaynaktan q~kmaktad~r: ( I ) beden ve toplumla ilgili deneyimlerin dogaslndan, ve

(2) insanm iyi y a p ~ l a n m ~ ~ b a z ~ bedensel ve toplumsal etkile~imlerle ilgili deneyimlerini dogu~tan sahip oldugu imgeleme gucuyle soyut kavramsal yapdara yansltabilmesinden (Lakoff 1988: 121). Bu g o r u ~ e gore, (a) insan du~uncesi ve insan bedeni birbirinden ayrl varllklar degildir, (b) deneyimler imgeleme araclllg~yla soyut bili~sel bir dtizeye (ulamla~t~rma, egretileme ve duz degi~tirmece gibi yollarla) taynlr, ve (c) sozdizim, ulamlar~ ybnlendiren bir dizi algoritmik ilke degildir; anlamla yonlendirilen yap~larln olu$umunu saglayan bir dizgedir.

Yukar~daki ilkeler incelendiginde anlaylacag~ gibi bili~sel anlambilim, dilin (bunu daraltarak dil ulamlarlnln diyebiliriz) gerqek dtinyada var olan nesne, sureq, olay vd.'ni simgeler yoluyla gosterdigi dii~uncesine (nesnel b i l i ~ yaklapmma) katdmamakta ve bu du~uncenin Iiriinu olan yakla~lmlarm karysmda yer almaktad~r. Omegin 'ozellik anlambilimi' bili~sel anlambilimin karyslnda oldugu bir yaklaymd~r. Bir ozellik demetinin bir nesne ya da o l a y ~ t a n ~ m l a d ~ g ~ bu yaklayma gore, dogru ulamlarln dilnyada nesnel olarak var oldugu, ve dil ulamlar~n~n bunlar~ yans~tmak iqin kullanllan simgeler oldugu varsay~lmaktad~r. Bu g d r l i ~ dilin ve dil ulamlar~nm kavramsal yonunu gormezlikten geldigi, yani insan bedeninin ve du$hcesinin birbirinden ayrl oldugunu ongordilgu ve i n s a m bedensel deneyimlerinden kaynaklanan imgeleme gucunli gbzard~ ettiginden bili~sel anlambilim tarafindan kabul gormemektedir. Bu konuyu tartlsan Lakoff (1987, Bolum 2) goru~lerini, Ludwig Wittgenstein'dan Brent Berlin ve Pal Kay'e, J. L. Austin'den Eleneor Rosch'a kadar bir dizi araStlnnaclnln deneysel ve kuramsal gal~~malarma dayand~rmaktad~r. Ozellikle Rosch'un deneysel q a h ~ m a l a r ~ m kullanan yazar,

(4)

qogu dilbilim yaklag~mlnln temelinde yatan, ve dil ulamlarlnm rastlant~sal ve nesnel oldugunu soyleyen yaklaglmlarln biligsel anlambilimin reddettigi bir gorug oldugunu soylemekte ve bunun nedenlerini tart~gmaktadlr.

Lakoffun genig yer a y ~ r d l g ~ Rosch, biligsel psikoloji alanmda ulamlagtlrma konusunu on plana qlkarrn~g, ve Aristo'dan bu yana iyi anlag~ldlgl sandan ulaml ontip kuratnt qerqevesinde yeniden tanlmlamlgt~r. Nesnel bilig ve ozellik anlambiliminin turedigi klasik kurama gore, geylerin aynl ulama dahil edilmesi iqin, onlarm belli ozellikleri paylagmalarl gerekmektedir. Paylagllan bu ozellikler ulaml tanlmlayan ozellikler olarak degerlendirilmektedir (Lakoff 1987: 6-7). Oysa Rosch bir dizi deneysel qahgma ile ulamlarm ontip denilen en iyi omekleri iqerdigini, ve insan biliginin ulamlagtlrmada onemli bir rol oynadlgm ortaya q~karmlgt~r. Omegin kedi, fil, altln, masa, sandayle gibi sozcukler, ulamla~t~rmanm sadece belli bir diizeyini, biligsel anlamda temel diizeyi olugturmaktadlr. Omegin sandalye temel duzeyi, ejya ust, mufak sandalyesi ise alt duzeyi ifade eder (Rosch 1978: 32). Temel duzey, insanlar~n qevrelerini en kolay anlayabildikleri, bilgiyi en verimli olarak iglemleyebildikleri, depolayabildikleri ve digerlerine iletebildikleri duzeydir. Ayrlca qegitli deneysel ara~t~rmalardan, temel duzeyin qocuklarln ilk adland~rd~klar~ ve anlad~klar~, dilin sozcuk dagarclgma ilk giren duzey oldugu, ve nesnelerin kulturle belirlenen iglevlerinin belirlendigi duzey oldugu ortaya qikarllrn~gtlr (daha genig bilgi ve degerlendirme iqin bkz. Lakoff 1988: 132). K~saca, Rosch aragt~rmalar~yla ulamlagt~rman~n nedensiz olmad~gln~, merkezdeki orneklerden qevresel omeklere uzanan biligsel bir olgu oldugunu, bir ulamm merkezdeki omeklerinin ontipler oldugunu, yani konugucular iqin daha bask~n olan geyleri kavramlagtlran sozcukler oldugunu gostermigtir.

Biligsel dilbilimin ne oldugu ve qallgma yontemleri, Ronald Langacker'in iki cilt halinde y a y ~ n l a d ~ g ~ Foundations of Cognitive Linguistics (1987b, c ) [Biligsel Dilbilimin Temelleri] kitablnda ortaya konulmugtur. Bu genig qaph qal~gmada onerilen modele gore, dilbilgisinde iki uzam veya kutup vard~r: sesbilimsel ve anlamsal uzam ya da kutup. Bunlar slraslyla, insanln ne duyduguna (veya okuduguna), ve ne anladlglna egdegerdir. Sesbilim kutbunda bir yap1 varsa, ona e ~ d e g e r b i anlambilimsel kutup da vardlr. Sesbilimsel ve anlambilimsel kutuplar araslndaki bu eglilige Langacker simgesel egdegerlik demektedir.

III. Bili~sel Dilbilimde Imge

Langacker'ln modelinde sesbilimsel kutuptaki yapllar sesler, anlamsal kutuptakiler ise buyuk olqude imgelerdir. imgelerin anlam kutbunda oldugu kesin olmakla beraber, tum anlam yap~larlnln imgeler halinde aqlklanrp aqklanamayacagl gimdilik aqlk bir soru olarak durmaktadlr. Bu soru buyuk olqude imgenin ne oldugu ile ilgilidir. imgenin bir resim, egretileme veya gekil

(5)

Bili~sel Dilbilim, Dil Ulamlar~ ve T i i r k ~ e Eylemlerin Kavramsal Y a p ~ s ~ ile ilgili Gozlemler

o l m a d ~ g ~ konusunda a r a ~ t ~ r m a c ~ l a r b i r l e ~ m i ~ gorunmektedir. Sadece gorse1 degil, duyumsal ve isitsel imgeler d e oldugundan yola p k ~ l a r a k , imgenin e ~ d e g e r bir a l g ~ l a n m ~ ~ girdinin o l m a d ~ g ~ a l g ~ s a l duyumlar oldugu duyunulebilir (bkz. Holmqvist 1993: 18).

Imge k a v r a m ~ n ~ n a n l a y l m a s ~ iqin b i l i ~ s e l dilbilimin karysmda oldugu g o r u ~ l e r d e kavramm ne oldugu ve n a s ~ l a n l a y l d ~ g ~ konusuna bir kez daha bakmak gerekecektir. Bu goruglerde oldugu gibi, eger simgelerin anlami dunyadaki varhklarla anlayhyorsa, brnegin 'Sah'nm a n l a ~ ~ l m a s ~ iqin haftanm ve gunlerin dunyada var o l m a s ~ gerekmektedir. Oysa bunlarm nesnel dunyada var o l m a d ~ g ~ Lakoffun verdigi Bali brneginden anlaylmaktad~r. Bali'de q e ~ i t l i uzunluklarda ve aynl anda birarada bulunan q e ~ i t l i haflalar v a r d ~ r . 'Sall'nm ne oldugunu bilmek iqin haflanm ne oldugunu ve n a s ~ l y a p ~ l a n d ~ g m ~ bilmek gerekmektedir (Lakoff 1988: 135).

Lakoffa gore S a l ~ gibi kavramlarm tanlml iqin imgesel y a p ~ l a r gerekmektedir. Bu y a p ~ l a r ~ Lakoff, biliybilimin temel terimlerinden 'butuncul duzen' ile t a n ~ m l a m a k t a d ~ r . Buna gore S a l ~ bir d q gerqeklik degil, 'hafla butuncul duzenine ' ne gore anlaylabilen bir kavramdlr. Buradan hareketle Lakoff, gerqeklerin kulturun s a g l a d ~ g ~ butuncul duzenlere gonderme yap~larak t a n ~ m l a n d ~ g ~ , ve d q dunyada degil, insanlarm aklmda bulundugu g o r u ~ u n e varmaktad~r.

Lakoff bu d u ~ u n c e s i n i Fillmore'un qerqeve anlambilimine (ve bunun gibi b i l i ~ s e l temeli olan benzer modellere) d a y a n d ~ r m a k t a d ~ r . Fillmore'a gore her sozcuk, belli bir qerqeve iqinde anlam kazanan bir ogeye i ~ a r e t eder. Cerqeveleri, nesnel olarak tan~mlanan dl$ gerqeklikle e ~ d e g e r anlamlar tayyan y a p ~ l a r olarak t a n ~ m l a m a k guqtur. Bachelor [bekar erkek] orneginde oldugu gibi, sozcukler gerqege degil, toplum yaplslnln b i l i ~ t e var olan ideal goriinumune gore t a n ~ m l a n ~ r . Bu ideal b i l i ~ s e l gorunumde insanlar k a r y cinsten biriyle cinsel yasaml olan, tek e ~ l i evlilikler kuran, belli bir yaSta evlenen, aynl k i ~ i y l e evliligini surduren, vb. ijzellikler tayyan kigilerdir. Bachelor sozcugu, 'evlenebilecek yasta oldugu halde b e k a r h g m surduren erkek' anlamml, bu ideal gorunume gore k a z a n m ~ g t ~ r . Bu gorunurn gerqekle her zaman ortugmemektedir. Lakoff idealleytirilmig modelde, Tarzan'm, papanm, dort eyle evlenmesine izin verildigi halde iiq e ~ i olan miisluman erkegin, qocuklugundan beri komada olan bir erkegin b e k a r h g ~ n ~ n hiq gundeme gelmedigini belirterek, bu k i ~ i l e r e bekar diyebilmek iqin tanlmln 'esnetilmesi' geregine i ~ a r e t etmektedir. T a n m m esnetilmesi ise ideal modelin bazi yonlerinin degi~tirilmesi ya da tumuyle g o z a r d ~ edilmesi a n l a m ~ n ~ t a y m a k t a d ~ r (Lakoff 1988: 138).

imgeleme yoluyla olu~turulan butuncul duzenler

Mark Johnson, The Body in the Mind (1987) [ A k l ~ n Iqindeki Beden] ad11 kitabrnda bedenimizle y a ~ a d i g ~ m ~ z olaylardan q ~ k a r a k imgeleme yoluyla

(6)

o l u ~ t u r d u ~ u m u z b a z ~ buttincul dilzenlerin v a r l ~ g ~ n ~ tartqmaktad~r. Lakoff

bunlardan birkaqma deginmekte ve dildeki sozcuklere nasd u l a ~ ~ l d ~ g ~ n ~ orneklemektedir. 0rnegin 'parqa-butun butuncul duzeni' bunlardan biridir. Bu

bili~sel yap1 bedenimizle ilgili deneyimimizden yani bir butun olu~umuzdan ve bedenimizi bir butun olarak idare edivimizden kaynaklanmaktad~r. Bedenimizi parqalar~ olan bir butun olarak a l g ~ l a r ~ z , bunun yanlslra dunyadaki diger nesnelerin sahip oldugu parqa-butun yaplslnln da farkmda o l m a m ~ z gerekir. Bu bili~sel duzen b a z ~ egretilemelere yo1 aqmlgtlr. ~ r n e g i n , aileler ve diger kurumsal duzenlemeler parqalar~ olan butunler olarak anlayl~r. Evlilik, parqasl e ~ l e r olan bir ailenin (bir buttinun) o l u ~ m a s ~ iqin gerqeklegtirilir. Dolay~s~yla b o ~ a n m a ayrrlma, yani btituniln bozulmas~ olarak adlandlr~l~r (Lakoff 1988:

143).

Par~a-butun duzeninin egretileme yoluyla iqinde b a ~ veya ayak olan pek ~ o k sozcuk ve deyimi ortaya q ~ k a r d l g ~ n ~ soyleyebiliriz. Turkqedeki ba~bakan, ba~komutan, ba~ogretmen, bajkent, b a ~ a baj, bapnr ezmek gibi sozciik ve deyimlerden, bedenin en ustteki parqasl olan bayn kulturlimuzde (buyuk olasd~kla diger b a z ~ kultilrlerde oldugu gibi) onemli, degerli olarak a l i ~ l a n d ~ g ~ anlaylmaktadlr. Buna karyhk, bedenin en altmda yer alan ayaklarm k u l l a n ~ l d ~ g ~ ayak i~leri, ayak takrmr, ayagrnrn altrna almak, ayagrnrn altrnr opmek gibi birle~ik ad ve deyimlerden, ayaklarm b a ~ a gore daha az degerli olarak a l g ~ l a n d ~ g ~ anlag~lmaktad~r. Bunlardan ayagww altrna almak ve ayagrnrn altrnr opmek sozleri, konu~anm baynm digerinin ayaklar~yla aynl duzeye, hatta onun ahma indigini, yani bedenin en onemli parqaslnln bir b a ~ k a s ~ n ~ n bedeninin en degersiz parqaslnln ahma indigini sbylemektedir. D o l a y ~ s ~ y l a bu sozler, ki~inin kendi degerini bilerek du~iirdugu anlamm~ imgeleme yoluyla ifade eder.

Johnson'un sozilnil ettigi bir b a ~ k a butuncul duzen, 'kaynak-yol-erek butuncul dilzeni'dir. Bu bili~sel yapl, her hareket ettigimizde b a ~ l a d l g ~ r n ~ z ve varmak istedigimiz bir nokta olmas~ndan, ayrlca b a ~ l a n g ~ q ve b i t i ~ noktalarm birbirine baglayan ve yonlendiren bir dizi biti~ik yerler olmasmdan kaynaklanmaktad~r. Bu bedensel deneyimin yo1 aqt@ anlayqlardan biri, amaqlarm var~lacak nokta olarak, yani bir baglang~q noktas~ndan b i t i ~ noktasma dogru ilerledigimiz bir yo1 olarak anlagdmas~dlr. Yollamak, yola gelmek, yoldan pkmak, h i z q a girmewgelmek, yollarr ayrrlmak, yo/ aramak, yolcu, bu bili~sel yaplya Turkqeden verebilecegimiz orneklerdir.

IV. Bilipel Dilbilimde Ulamlar

Lakoffun tizerinde durdugu bili~sel yap~lar ve bunlarm egretileme gibi yollarla dile getirilmesi, Ronald Langacker'ln qalqmalarmda da onemli bir yer tutmaktad~r. Langacker'a (l987b: 1 10) gore insan, a l g ~ l a d ~ g ~ bir durumu d e g i ~ i k imgeler yoluyla d e g i ~ i k biqimlerde kurgular. Bir durumun iki d e g i ~ i k imgesi

(7)

Bilipel Dilbilim, Dil Ulamlar~ ve Tiirkqe Eylemlerin Kavramsal Y a p ~ s ~ ile tlgili Gozlemler

olabilir; bunlar durumun hangi ozelliklerinin seqildigiyle, bu ozelliklerin birbirlerine gore bask~nl~gryla, hangi b a k ~ g a q ~ s ~ n d a n a l g ~ l a n d ~ k l a r ~ y l a , vb. konularla ilgilidir. Eylem, ad gibi ulamlar~ biqimbirimsel ozelliklere gore tanrmlayan geleneksel dilbilgisi y a k l a g ~ m l a r ~ n ~ n ve anlamm nesnel dunyada var oldugunu soyleyen anlay~glarm tersine biligsel yaklag~m. bir durumun anlammm durumun n a s ~ l kurguland~grna bag11 olarak degigtigini soylemektedir (Langacker 1987b: 56). Langacker iki ciltlik qahgmaslnm birincisinde (1987b), anlamm ve dilbilgisi s ~ n ~ f l a r l n ~ n kavramsal temelini aydlnlatmay~ a m a q l a d ~ g ~ tart~gmalar yapmaktad~r. Bu tart~vmalarrn ~ y g l n d a bazi kavramlar onermektedir. Dil ulamlarm~, ozellikle eylem u l a m m t a n ~ m l a m a k iqin gerekli olan b a z ~ l a r r n ~ a g a g ~ d a a p k l a m a k yerinde olacakt~r .

Biligsel siireqler

Yiiklemleme ve belgileme

Langacker varhklarm farkh biqimlerde a l g ~ l a n d l g ~ n a i ~ a r e t ederek, algrsal f a r k l ~ h g m varl~klarm f a r k l ~ dilsel biqimlerle ifade edilmelerine yo1 aqtlgln~ soyler. Varl~klarm hangi dilsel biqimlerle ifade edildigini a q ~ k l a m a k a m a c ~ y l a yazar yuklemleme terimini kullanmaktad~r. Dil biqimleri temelde ikiye, iki yuklemleme turune a y r ~ l m a k t a d ~ r : Adlarla ve iligkilerle gerqeklegtirilen yuklemlemeler.

I . Ad yiiklemlemesi bir geyi belirtir. 2. Iligki yiiklemlemesi

a. zaman d l g ~ bir iligkiyi b. bir sureci belirtir.

Langacker'm ozgunliigu, bu yiiklemleme turlerini birbirlerinden ayrran nedeni kavramsal bir temele d a y a n d ~ r m a s ~ n d a d ~ r . Yazara gore b u n l a r ~ birbirinden aylran iqeriklerinin ne oldugu degil, bu iqerigin nasd k u r g u l a n d ~ g ~ ve belgilendigidir. Ad yuklemlemesi, varl~klarm birbirleriyle baglant~lr olarak alg~lanarak aynl tanlm kumesi iqinde t a n ~ m l a n m a s ~ , ve boyle olugturulan bolgenin belgilenmesidir. Ornegin aljabe, bilig duzeyinde bir bolge olu$urmaktadrr. Bolge, alfabeyi olugturan harflerin birbirleriyle baglantlsln~, yani harflerin belli bir slra iqinde dizilmiv olarak algrland~klar~ bilgisini y a n s ~ t m a k t a d ~ r . Bir bavka ifadeyle ad yuklemlemesi bir 'gey'i dile etirir. 'gey',

B

dunyadaki somut bir varllga degil, bilivsel bir olaya ivaret eder. Buna 'gey biitiinciil diizeni' denmektedir. Ve dillerde bu biituncul diizeni ifade eden simgesel y a p ~ l a r ad olarak u l a m l a ~ t r r ~ l ~ r (Langacker 1987b: 215).

Iligki yuklemlemesi terimi d e birbiriyle b a g l a n t ~ l ~ varhklara d a y a n ~ r ; ancak bu tur yuklemlemede varl~klarm arasmdaki k a r y l ~ k l ~ ilivkiler belgilenir. Ornegin, Turkqedeki sayr ve saymak sozciiklerini ele alabiliriz. Bunlardan ilki

(8)

bir ad1 yuklemlemekte, yani algdanan bir dizi varlrg~ bir bolge i ~ i n d e belgilemektedir. ikincisi aynl varhklart i~ermekte, ancak bu kez aynl kavramsal i~erigi varhklar aras~ndaki ili~ki olarak belgilemektedir. Dolayis~yla bu iki sozcugun ayrl ulamlar (ad ve eylem) olarak ger~eklegmesinin nedeni, aynl varllgm (veya bir kume v a r l ~ g ~ n ) farkl~ biqimlerde belgilenmesidir (bkz. Langacker 1987a: 69).

iki alt grupta incelenen ili~ki yuklemlemesinden birincisine, yani zaman d ~ y ili~kilere dahil olanlar i l g e ~ , s ~ f a t , zarf, eylemlik ve orta~larla, ikinci alt gruba, yani sureGIere dahil olanlar ise eylemlerle ortuynektedir (Langacker 1987a: 72, 1987b: 214). Ornek olarak T u r k ~ e d e zaman d ~ y ili~kileri belgileyen k a r ~ i , kar~in, karpt gibi sozcukleri, karplajmak, k a r ~ d a ~ t m n a k , kar~darnak gibi eylemlere karyla~tlrabiliriz. Bu sozcukler ayrl dil s ~ n ~ f l a r ~ n d a yer almakta, buna karyn anlamsal bir temeli paylagmaktad~rlar. (Bu anlamsal payda, sozcuklerin turedigi bi~imbirimden (karj!) kolayl~kla anlag~lmaktad~r.) Bu olgu ve s u r e ~ l e r ingilizcede de farklr bi~imlerde dile getirilmekte fakat sozcukler T u r k ~ e d e oldugu gibi aynl anlamsal temeli p a y l a ~ ~ y o r giirunmemektedir. Kr$. against/across (kary), despite (karyn), opposite (karyt; kary), come across (karyla~mak), compare (karyla~trrmak), meet (karylamak). (Ote yandan, ingilizcede zaman d l y bir ili~kiyi belgileyen across ( k a r ~ ~ ) ile bununla biqimsel bir ilgisi olan cross eyleminin aynl anlamsal temele dayandlklarmr soylemek mumkun gorunmektedir (bkz. Langacker 1987a: 68).) Dillerdeki bu ve benzeri yap~sal farkl~hklar, Langacker'rn kuram~na gore nedensiz degildir. Bu kuram qer~evesinde bir varllgln zaman d l y bir i l i ~ k i olarak ml, yoksa bir sure$ olarak ml yiiklemlendigi onun nasrl alglland~gl ve belgilendigi ile ilgilidir. Bu yuzden bir ili~kiyi ve sureci dile getiren sozcukler T i i r k ~ e orneklerde goriildugu gibi, aynl kavramsal temeli paylagabilir. Bu basit bir bi~imbirimsel kural degil, anadili konu$ucular~nrn bili~sel sureclerinin sozle kavramla~tlrllmas~d~r.

d z e t tarama, swab tarama

Bu yazlnln odak noktasl olan eylemlerin bili~sel alanda n a s ~ l tanlrnland~glna biraz daha yakla~abilmek icin Langacker'm 'sureG'lerin, zaman ~ I S I ili~kilerin ve '~ey'lerin n a s ~ l kavramla~t~rddig~na ili~kin du~iincelerini biraz daha yaklndan tanmak gerekmektedir. Yazar bu ulamlara dahil edilen birimlerin kavramsal farkhhklar~ oldugunu, dile getirilirken kullanllan bi~imlerin bu farkllllg~ yansltmaya yiinelik oldugunu soylemektedir. Bu fark, sure~lerin ve ~eylerin 's~ralr tarama' ve 'ozet tarama' olarak adlandlr~lan b i l i ~ olaylarl yoluyla kavramla~malarmdan kaynaklanmaktadlr.

Slrah tarama, bir sahnenin digerine slrayla donu~tugunun kavramla$tir~lmas~drr. Evrilmekte olan bir olaym ~ e ~ i t l i yonleri slral~, birikmeyen bir b i ~ i m d e gozlemlenir. Her sahne ayrr anlarda kavramlayr, kavramla~an bir sahne, onu izleyen sahne kavramlayrken yok olur. Dolay~slyla

(9)

Bili~sel Dilbilim, Dil Ulamlar~ ve T i i r k ~ e Eylemlerin Kavramsal yap^ ile ilgili Gozlemler

bu tur alg~lamada kavramlagt~rma devingendir, iqerigi bir andan digerine degigir. Bu alg~lama biqimi degi~imlerin ve olaylar~n belgilenmesine uygundur.

Ozet tarama, bir olayin ~egitli yonlerinin birikerek anlag~lmas~, yani kavramlagmanm agama agama olugturuldugu anlamm tag~maktad~r. Bir sahne tumuyle tarandlgmda, butun cepheler aynl anda gorilntudedir, ve tek vucut olarak birbirlerine tutunurlar. Bir sahnenin qegitli cepheleri kavramlagt~ktan sonra bir daha yok olmaz. Bu alg~lama biqirni duragan (zaman d q ) olgular~n, ve (geylerin) belgilenmesine uygun duger.

iki tur alg~lama biqimini orneklemek Uzere Langacker bir nesnenin yere dugmesini dugunur. gekil l a 'da dugme silrecinin s r a h taranmasl gosterilmektedir.3 A y n ~ olaym ozet taramasl (gekil Ib) birikme agamaslnln alg~lanrnasm gerektirir. Bu, turn olugturucu dururnlar aynl anda etkin ve tek vucut olarak anlagllmcaya kadar devam eder. Ornegin T u r k ~ e d e diijmek eyleminin gekil la'da, dugme, dugug gibi adlarm da gekil b'de oldugu gibi taranarak a n l a g ~ l d ~ g m dugunebiliriz.

(10)

Tumce/tumcecik duzeyinde karg~lagt~rilsa, (1) Kitap yere dugtu

(2) Kitabm yere dugmesi

....

orneklerinin birincisinde dikkatimizin hareket eden nesne ustunde yogunlagt~gm~, bir onceki durumu unutarak ikincisi ile devam ettigimizi soyleyebiliriz. lkinci brnekte ise hareket yolunu alg~lar, hareket eden varl~gm art arda olugan durumlarm goz a r d ~ ederiz.

Benzer bir tarama f a r k h l ~ g m sergileyen beklemek (ey lem) ve bekleme (ad) sozcuklerini ele alahm. Bu sozcuklerden ikincisinin, trafik polisleri tarafindan, araC suruculerini uyarmak iqin k u l l a n ~ l d ~ g ~ n ~ goruyoruz:

(3) (Lutfen) bekleme yapmaymlz.

Trafik polislerinin suruculere durmamalar~ gereken yerde durduklarmda yapt~klar~ bu uyarl, beklemek eylemi kullan~larak,

(4) Lutfen beklemeyiniz

gibi bir tiimce ile de yapdabilirdi. Oysa (4) numarall tiimcenin genellikle tercih edilmedigi gorulmektedir. Bunun bir nedeni, trafik polisinin durumu a l g ~ l a m a s ~ ile ilgilidir. Langacker'm kuram~ ~erqevesinde beklemek eylemi bir 'iligki'yi yuklemler; zaman iqinde evrimlegen bir iligki olarak a l g ~ l a n d ~ g ~ iqin bir 'sureq' tir. 0 t e yandan bekleme gibi adlar, ne zaman i ~ i n d e geligir, ne de zamanla s ~ n ~ r l ~ d ~ r . Bu yonuyle bekleme, zaman dl81 bir iligkiyi yuklemler. Bu tur adlar nesnel varl~klara benzetilebilir. Langacker buna ornek olarak su'yu verir. Su, ne uzam iqinde geligir, ne de uzamla s ~ n ~ r l ~ d ~ r ; goller, nehirler, okyanuslarda bulunur. Su ad^, uzamda bu nitelikler oldugu zaman ortaya q~kar. Bekleme ad1 da temel

sure^

oldugu zaman ortaya ~ ~ k a r . Bu aq~klamalar 131g1nda (4)'dun, beklemek eyleminin zaman i ~ i n d e evrilmesini belgiledigini soyleyebiliriz. Bu tumceden, konuganm hareket ustunde y o g u n l a g t ~ g ~ n ~ ve olaym geligmesini surduren bir sureq olarak a l g ~ l a n d ~ g ~ n ~ anhyoruz. D o l a y ~ s ~ y l a eylem k u l l a n ~ m ~ , ge~iciligi iqkin olan bir o l a y ~ belgilemektedir. 0 t e yandan (3)'deki ad k u l l a n ~ m ~ ile, konuganm hareket ustunde degil, hareketin gerqeklegtigi soyut bir yo1 ustunde odakland~gm dugunebiliriz. Bu algllama biqiminde bekleme, ne zamanla s ~ n ~ r l ~ ne de zaman iqinde geligen bir durum degildir; d o l a y ~ s ~ y l a eylemle belirtilen durumdan daha etkili ve k a l w olarak algilanm~gtir. igte bu fark trafik polisinin suruciiyu uyar~rken eylem degil ad k u l l a n ~ m ~ n ~ ortaya ~ ~ k a r m ~ g t ~ r . Boylelikle polis, karylagt~g~ hareketin geqiciligini degil surerliligini, hatta surucunun ~ s r a r c ~ h g m ~ alg~lam~g, veya bunu varsaymlg gorulmektedir.

(11)

Bili~sel Dilbilim, Dil Ulamlar~ ve Tiirkqe Eylemlerin Kavramsal Y a p ~ s ~ ile llgili Gozlemler

Zaman i ~ i n d e degiqmezlik ilkesi: Talmy Giv6n

Lakoff ve Langacker'm dugihceleriyle benzerlikleri olan qegitli dilbilimcilerden soz etmek mumkundur. Bunlardan biri olan Talmy Giv6n (1 979), Langacker'dan b a g ~ m s ~ z olarak geligtirdigi, ama onun kuramma qok benzeyen goru~lerinde, dil ulamlar~n~n d ~ g diinyada insandan b a g ~ m s ~ z olarak var olan gey ve olaylar~n bire-bir adland~rdmas~ o l m a d ~ g ~ n ~ dile getirmig, dil ulamlar~n~n insan biliginin varl~klar~ nasd a l g ~ l a d ~ g ~ y l a ilgili oldugunu gsstermege qahgm~gt~r. Givon'a gore insanm alg~lama aracl uzaml zaman boyunca tarar; dolay~s~yla insanm varllklar~ zaman ve uzam iqinde algdad~gmdan s6z etmek mumkundur. Bu goruge gore bir kavram~ konugan veya dinleyenin uzamsal bilgisine sunan sozcukler adlard~r. Ote yandan eylemler, daha qok hareket ve olaylar~ dile getirir; yani bir kavram~ konugan veya dinleyenin zamansal bilgisine sunarlar. Eylemler genellikle adlardan daha az somut olan varl~klar~, yani sadece zaman iqinde var olabilen sureq, hareket, olay vd.'ni ifade eder. Bir bagka ulam olugturan s~fatlar ise, eylemlerle karg~lagtmld~gmda k ~ s ~ t l ~ say~da zaman ve gorunug eklerine sahiptirler, ve pek ~ o k aq~dan adlarla eylemlerin arasmda bir yerdedirler. Dillerde s ~ f a t olarak sozcuklegen nitelikler, biqim, en, boy, cinsiyet, renk, doku gibi genellikle daha k a l x ~ , siirekli niteliklerdir. Eger bir dilde sadece bir kaq s ~ f a t varsa bunlar qoklukla zaman iqinde degigmezligi olan nitelikleri ifade etmektedir. Ote yandan daha az kalm olan s~cak, soguk, k~zgm, negeli, uzgun gibi nitelikler qogunlukla eylem olarak sozcuklegme egilimindedir (bkz. Givon 1979: 32 1-322).

Cegitli dillerde (ozellikle Hint-Avrupa dilleri d ~ g ~ n d a kalan dillerde, ornegin Afrika dillerinde) yapt~gl aragt~rmalardan yolan q~kan Givon, zamanda degigmezlik qizgisi diyebilecegimiz bir yap1 tasarlamq ve dil ulamlar~n~ bu qizgi iistunde aq~klamaya qaligm~gt~r. Bu qizginin bir ucunda zaman iqinde en fazla k a l ~ c ~ l ~ g ~ olan, qok yavag geligen ve birbirlerine benzeme egiliminde olan ~ e y l e r bulunmaktad~r. Bunlar ad olarak s8zcuklegir. Diger uqta ise zarnan iqinde en az k a l ~ c ~ l ~ g ~ olan, evrende degigim iqeren olay ve hareketler vardlr. Bunlar da eylem olarak sozcuklegir. Zamanda degigmezlik qizgisinin ortalarmda yer alan geyler. yani var olma sureleri iki ucun ortasmda olanlar s ~ f a t olarak sozcuklegir. Bunlardan daha k a l ~ c ~ nitelikleri olanlarm ad olarak sozcuklegme olas111g1 yuksektir. Zamanda degigmezlikleri daha az olan, geqici niteliklerin ise eylem olarak sozciiklegme ganslar~ yuksektir.

(12)

V. Sonuq: Biligsel Dilbilimin Dil Olgular~yla 1lgili Genel Sezdirimleri ve Kuram~n Uygulama Alan1

Biligsel dilbilimin sadece bir bolumunun tanlt~ld~gl bu yazldan, kuramm anadili konu$ucular~nm sezgilerine buyuk olqude yer veren ve anlamla ilgili sonuqlara varan bir dilbilim kuram~ oldugu gorugu q~kmaktad~r, sanlrlm. Bu kuram her~eyden once dili, hepimizin sezgileriyle de hissettigi gibi, her yonu birbirine tutunan bir dizge olarak gormekte ve kendisini dilin sadece belli bir bolumune k~s~tlamamaktad~r. Bu qerqevede dil ulamlar~ konusunda qegitli dilbilim kuramlar~ndan farkl~ bir gorug ileri siirmekte, ve ad ve eylem ulamlar~nm evrensel oldugunu, bunlarm dilbilgisi yaplslnln temelinde oldugunu sbyledikten sonra farkl~l~gln kavramlagt~rma duzeyinde oldugunu ortaya koymaya qalqmaktad~r. Dil olgularm yap~sal dilbilimcilerin pek fazla ilgilenmedigi b a z ~ terimler (srrall ve ozet tarama, egretileme, imge, belgileme, bolge, biitiinciil diizen, vd.) kullanarak biligsel aq~dan i n a n ~ l ~ r l ~ g ~ olan ve qegitli psikolojik deneylerle kan~tlanm~g sureqler a r a c ~ l ~ g ~ y l a aq~klamaya qahgmaktadlr.

Bu kuramm en bilinen uygulama alanl bilgisayar dilbiliminde gorulmektedir. iglevsel bakq aqlsl, kuramm bu alana getirdigi bir yenilik olmugtur. Chomsky'ci biqimci yaklaymm temel ilkelerinden olan sozdizimin b a g ~ m s ~ z l ~ g ~ , bilgisayar dilbiliminde qegitli qallgmalar~ yonlendirmig olmakla beraber, bunlarm birbirlerinden ayn ve kopuk olmas~ b a z ~ elegtirilere yo1 aqmlgtlr. Elegtiriler bu qahgmalarm ya sozdizim ya anlam iistiinde durdugu, birinin digerine yeglenmek zorunda kalmdlg~ yolundad~r. Bir b a ~ k a sorun, biqimci yaklaymlarm anlamm goruntulenmesi konusundaki yetersizligidir (bkz. Holmqvist 1993 ve Heinze 1994). Bu sorunlar tumuyle giderilmese de, biligsel dilbilim biqimci yaklag~mlardan farkl~ ilkeler one surdugu, dilin anlam yonilnu sesbilim, biqimbirim, sozdizim ve diger boyutlardan a y ~ r m a d ~ g ~ ve imge biituncul duzenleriyle anlamm goruntulenmesi konusunda yeni gorugler ileri surdugu iqin bilgisayar dilbilimi iqin ilgi qekici olmugtur. Ozetle, biligsel dilbilimin biqimbirim, sesbilim, anlambilim ve kullan~mbilim iqin birbirine tutunan aq~klamalar yapmasl ve biqimci yaklaymlarm birarada ele almakta zorlanacagl dil olgular~na biituncul aq~klamalar getirmesi onun uygulanabilirligini arttlrmlgtlr. (Biligsel dilbilimin alana katkllar~ ve uygulamalar Holmqvist 1993 ve Heinze 1994 'de goriilebilir.)

a t e yandan biligsel dilbilim, dilin bilgisayarlagt~r~lmas~yla ilgili dogrudan aqlklamalar yapmamakta ve bu yiizden de elegtirilmektedir (bkz. Heinze 1994:86-88). Ornegin Langacker'm, insan beyninin ne y a p t ~ g m tutarh bir biqimde aq~klamas~, fakat bunun nasd gerqeklegtigini aq~klamamas~, bunun da sinirsel iglemleme iqin yeterli ve dogrudan katk~larda bulunmamas~ bir elegtiri konusudur. Elegtirilere kargm, bilivsel dilbilimin hem kuramsal hem de uygulama alanmda dili anlamaya gu uq nedenle yararll oldugunu soyleyebiliriz (bkz. Heinze 1994: 43-45): (a) Kuram, bir dil olgusunun anlag~lmas~nda

(13)

Bilipel Dilbilim, Dil Ulamlar~ ve Tiirkqe Eylemlerin Kavramsal Y a p ~ s ~ ile ilgili Giizlemler

kullanllabilecek bir dizi yap1 onerir. Bu yap~larln qe$tliligi, sorunu istenilen kapsarn ve derinlikte incelerneye olanak verir. (b) Kurarn diger i~levsel dilbilgisi kurarnlarmda oldugu gibi, dogru ve yanlq turnceler arasmda kesin, vazge~ilrnez bir s m r ~izrnez; bu nedenle dildeki turn sozceler araytirrna alanma girebilir. (c) Kurarn dil olgularln~n nedenini zihinsel ve bilivsel sure~lerde aramakta ve dili psikolojik bir olgu olarak a~~klarnayl arna~larnaktadlr; psikolojik yonden i n a n ~ l ~ r olrnaya, yani insan beyninin belli bir amaG i ~ i n nas~l ~ a l i $ t @ l n ~ a~lklarnaya ve hatta bunu gariintulerneye Gal~yr.

Bunlara karyn, Langacker (1987a: 92)'ln soyledigi gibi, bili~sel dilbilimin evrensel ge~erliligi olan, nesnel etkenlere dayah, ve hatta sadece kavrarnsal i ~ e r i g e dayali tan~mlar bulma urnudu ve arnacl yoktur. Kurarnm en onernli ysnu, bu i~erige nasd ulag~ldlglnln ve bunun n a s ~ l olu$turuldugunun anlaylmaya ~ a l ~ g ~ l r n a s ~ d l r . Goriildugu gibi Langacker, karrnag~k bili~sel eylemlerin sadece iglevsel rnimari yaplsl hakk~nda inanll~r varsay~mlar yapllabileceginin farkmdadlr. Bunlar bile gu anda tartlgmaya a ~ ~ k ve belki de yeterli olgunluga ulagmamlg dururndadlr. Yine de, iglevsel bir bak~g a ~ i s ~ y l a dilin psikolojik bir olgu oldugunu a~lklamak bak~m~ndan degerlidir.

Notlar:

Yazlnm sonuna, yazida kullandan terimlerin hangi Ingilizce terirnin karyllgi oldugunu belirtrnek amaclyla Turk~e-lngilizce dizin eklenmigtir. Dizinin hazlrlanmasmda Kocarnan (1 990) ve Bilijim Terimleri Sozliigii'nden yararlan~lmqtlr.

Yazara gore biligsel olay, tek bir noronun harekete g e ~ m e s i olabilecegi gibi, genig bir mirnari yaplya sahip karrnag~k bir olugurn da olabilir. Olay~n norolojik bir iz blrakt~gm, bunun da tekrar oluguma yo1 a~acaglnl du$unebiliriz. Boylece bir olay giderek daha derinlegir ve canlandlrllrnas~ kolayla~lr (Langacker 1987b: 100).

Langacker bu gekilleri sadece kuram~n belli yonlerini sunrna arnaclyla kullanrnaktad~r. Yazar gekillerde gosterilen dururnlarm ayrl ayrl varl~klar olarak alg~lanmadig~na dikkat ~ e k m e k t e ve zihinsel etkinliklerin surekliligini belirtmektedir.

(14)

Chomsky, Noam. (1 957). Syntactic Structures. The Hague: Mouton.

Chomsky, Noam. (1965). Aspects of the Theory of Syntax, Cambridge, Massachusetts: MIT Press.

Givbn, Talmy. (1979). On Understanding Grammar. New York: Academic Press.

Haegeman, Liliane. (1991). Introduction to Government and Binding Theory.

Oxford: Basil Blackwell Ltd.

Heinze, Daniel T. (1994). Computational Cognitive Linguistics. Yaymlanmamq Doktora Tezi, Pennyslvania: The Pennyslvania State University.

Holmqvist, Kenneth. ( 1993). Implementing Cognitive Semantics. Lund: Reprocentralen.

Hopper, Paul J. ve Thompson, Sandra. (1984). The Discourse Basis for Lexical Categories in Universal Grammar. Language. Cilt 60, Say1 4,703-752. Johnson, Mark. (1987). The Body in the Mind: The Bodily Basis of Reason and

Imagination. Chicago: University of Chicago Press.

Kocaman, Ahmet. (1990). Dilbilim Terimleri Sozlugu. Durmu~oglu, G., lmer, K., Kocaman, A,, Ozsoy, S. (haz.) iqinde. Dilbilim Ara~tlrmalarz. Ankara: Hitit Yaymevi, 156-190.

Lakoff, George. (1987). Women, Fire and Dangerous Things: What Categories Reveal About the Mind. Chicago: University of Chicago Press.

Lakoff, George. (1988). Cognitive Semantics. Eco, Umberto, Santambrogio, Marco, Violi, Patrizia (haz.) iqinde. Meaning and Mental Representations.

Bloomington: Indiana University Press, 1 19- 15 1.

Langacker, Ronald W. (1987a). Nouns and Verbs. Language, Cilt 63, Say1 1, 53-94.

Langacker. Ronald W. (1987b). Foundations of Cognitive Grammar: Vol. I - Theoretical Prerequisites. Stanford, California: Stanford University.

(15)

Bili~sel Dilbilim. Dil Ulamlari ve Tiirk~e Eylemlerin Kavramsal Y a p ~ s ~ ile ilgili Gozlemler

Langacker, Ronald W. ( 1 9 8 7 ~ ) . Foundations of Cognitive Grammar: Volume 11 - Descriptive Application. Stanford, California: Stanford University Press.

Lyons, John. (1968). Introduction to Theoreticul Linguistics. Cambridge: Cambridge University Press.

Robins, R. H. (1967). A Short History of Linguistics. Bloomington: Indiana University Press.

Rosch, Eleanor. (1978). Principles of Categorization. Rosch, Eleanor ve Lloyd, Barbara (haz.) i ~ i n d e . Cognition and Categorization. Hillsdale: Lawrence Erlbaum Associates, Publishers, 27-48.

Tiirkqe- Ingilizce Dizin alg~sal duyumlar belgilemek bolge butunciil diizen diiz degi~tirmece Gerqeve anlambilimi hareket yolu imge duyumsal imge nesnel bili? ontip ozellik anlambilimi sahne tarama ozet tarama w a l l tarama ulamla$t~rma yiiklemleme ad yiiklemlemesi i l i ~ k i yiiklemlemesi :perceptual sensations :to profile :region :schema :metonymy :frame semantics :path :image :sensory image :objectivist cognition :prototype :feature semantics :scene :scanning :summary scanning :sequential scanning :categorization :predication :nominal predication :relational predication

Referanslar

Benzer Belgeler

Hastalar yaş, cinsiyet, taraf, vücut kitle indeksi (VKİ), aynı taraf açık cerrahi, PNL, ESWL hikayesi gibi hastayla ilişkili faktörler ile birlikte taş boyutu, taşın

Türkçenin yazı dilinin gelişimi ve tarihi dönemleri; Ana Altayca (Türkçe, Moğolca, Mançuca, Tunguzca, Japonca), Türk Moğol Dil Birliği, (Türk, Moğol-Mançuca-Tunguzca),

3) Yukarıda Resim 13’te işlenen, ev ve mutfak eşyalarına vurulan işaretin, Anadolu Hiyeroglif yazısında “ha” olarak okunmasına dayanarak, kabın içine konulan

İdris Karakuş, Türkçe-Türk Dili ve Edebiyatı Öğretimi, Sistem Ofset Yay., Ankara, 2000. Afet İnan, “Milliyetin Temeli Dil Birliği”, Türk Dili

Anatolia’dan sonra ya- yımladıkları stüdyo albümleri Unspoken (2001) ve Bir (2002) ile bu özgün tarzı pe- kiştiren grubun müzikal yolculuğu, Türk müziğinin gelişim

Diğer taraftan Türkçe deyimlerde anne veya ana kelimesi sadece olumlu bir şekilde geçmiyor, örneğin Yok ananın veya anasını sattığım gibi olumsuz ifadeler de anne ile

Bu analitik yapının –zUn ekli örneklerinde, bolzun kalıp sözünden önceki –mAk ekli fiil bütün iyelik eklerini alarak şahıslara göre çekimlenmişken, –gAy ve

(İnsan iyi bir ad yapmakla dua alır; adı kötü olarak yayılmış kişi ölse lanet edilir.).. Karahanlı dönemi metinlerinde inanca ilişkin olarak kullanılan