Diğer ülkeler, devlet desteği yardımıyla rüzgâr, güneş gibi alternatif kaynaklara yönelirken Türkiye elektrik üretmek için çareyi baraj yapımında görüyor. DSİ'nin yaptığı açıklamada 747 barajın daha yapılması gündemde.
Baraj yapımının ekonomik ve çevresel tahribatı göz önünde bulundurulursa bu politikanın izlenmesindeki amaç ne olabilir?
Türkiye'nin enerji arzı kaynaklarını çeşitlendirmesinde sayısız faydalar vardır. Bu bağlamda; güneş, rüzgâr, ve jeotermal enerjiler konusunda da gerekli yatırımlar daha fazla geciktirilmemelidir. Türkiye aynı zamanda küçük akarsular dahil, hidrolik potansiyeline de yatırım yapmaya devam etmek mecburiyetindedir. Sizin de işaret ettiğiniz gibi, enerji yatırımlarında çevre duyarlılığını ön planda tutma zorunluluğu da vardır. Doğrudur, barajların da çevre etkileri vardır. Bu etkiler hem olumlu hem de olumsuzdur. Ancak linyit bazlı bir termik santralla karşılaştırdığınızda, bir kömür santralı ile karşılaştırdığınızda hidrolik kaynakların çevreye daha yararlı olduğu ortadadır. Ayrıca barajların havza iklimini yumuşattığı ve yağışları düzenli hale getirdiği de unutulmamalıdır.
Türkiye, baraj projelerinde bazı hatalar yapmıştır. Bunların en önemlilerinden birisi baraj havzalarının
ağaçlandırılmasına gereken önemin verilmemesi nedeniyle barajların toprak erozyonu sebebiyle dolmakta oluşudur.
Diğer bir hata da; sulama ve direnaj sistemlerinin tam olarak kurulmasına gereken mali kaynakların yeterli düzeyde ayrılmamasıdır. Sizin uyarınızı da göz önüne alırsak, Türkiye enerji yatırımlarını yaparken çevreye duyarlı olmaya özen göstermek mecburiyetindedir. Ancak bunun kadar önemli bir husus da; enerji tüketiminde israfın önlenmesidir.
Zira enerji tüketirken yaptığımız yanlışlar nedeniyle kullandığımız her fazladan enerji, çevresel olumsuzlukların artmasına da ciddi boyutta katkıda bulunuyor. Tüketicilerin bu konularda bilinçlendirilmesinde yazılı ve görsel basına da önemli görevler düşmektedir.
Cumhuriyet 13.05.2007